12 Sayfa SON POSTA Birincikânun 12 ” “Sen Posta,, nın Hikâyesi SARMININARANKI IDi NNN KURTULUŞ VARESİ KA AUK AAA KA Çevireri: Faik Bercmen A9i Sabık lostromo Jakson Paper evinin birinci katındaki odasında kederli kederli oturuyordu. Denizden çekileli epek müd- det geçtiği halde bir türlü umduğu raha- ta kavuşamamıştı. Denizin hasretini tek- Tar duymağa başlıyordu. Böyle dalmış düşünürken merdivenlerden paldır kü!. dür inen ayak seslerini duyunca içi hop etti, Az sonra odadan içeri kırmızı surat- k, şişman bir kadın girdi eği gibi boşaldı: m nedir senden ben her Allahın günü evi temizler, çiçek gibi yapatım; sen hiç insaf etmeden ön'üne gelen yere tahtadan, yahud kâğıddan yaptığın gemileri atıyorsun! Evlilik den- den çok uzak, Benim yerimde başka bir Kadın olsaydı çoktan ayrılırdı senden.. senden bıktım. — Merak etme, ben de senden.. — Ya öyle mi? Hain, alçak, nankör!, Ah, simdi şu oturduğun koltukta rahmet: Ti kocam olsaydı ne kadar bahtiyar sayar. dım kendimi.. — Nerede o günler!. Keşki gelse de ben de yakamı kurtarsam; hem kim bilir bi- linmez; bazan battı diye bildiğimiz bir çok adamlar senelerden sonra sapsağlam bir halöe ortaya çıkıyorlar. Belki kocan da sağdır. — Ne demek istiyorsun! — Ölümden kurtulmuş bile olsa gelip seni bulacağını hiç ummuyorum. Jâkson son cümlesini söyledikten san- ra odadan fırlayıp ikinci kata çıktı Mü- teveffanın odasına girdi. Burası rahmet- Hinin resimlerile doluydu. Jakson resim- leri gözden geçirerek içini çekti: «Barı kitablarda okumuştum, Öldü diye bilinen adamlar senelerce sonra bulunup çıkı- yorlarmış. Amma bende o talih nerede?» Bu sırada karısının sesi yükseldi: — Hey, Jakson, ben dışarı çıkıyorum.. zıkkımlanacaksan gel!. Cevab vermedi, Aradan birkaç dakika geçince sokak| kapısının şiddetle kapandığını duydu. Ansızın aklına bir şey gelmiş gibi acele acele merdivenleri indi. Doğru istasyona koşarak Londraya kalkan ilk trene al- ladı. Sen bunu takdir ede- İsin. Sen tangodan, bu- buzdan, lambet voktan ağnarsın . Hicazdan bahse - decek olsam, A - rabistandaki mem leket sanifsın. Bestenigâr — de - sem, karı ismidir dersin. Nevanın ancak — soğuğu - nu bilirsin. Tam- bur, fikrinde davul tecessüm ettirir. Zerem kelimelerin manalarını Fran - sızcaya Çekmeğe alısmışsındır. Lavta - nın ebe doktor! olduğunu bilirsin de, muzika alet: olduğunu söyleseler, şa - şarsın. Biz, vaktimizde saz diğner idik; sizler caz diğneorsunuz. İhtimal ki kaza daha yakın olduğundandır. Bu vadide sözü daha da uzatacaktı. ZZormanın şahsında, i nesilden, ak- h sıra hincim; çıkarıyordü. Fakat, bil- mem &iz de benim fikrimde misiniz? İnsan bu gibi fiil ve hareketlerin haz - zını duyabilmek için, o fiil ve hareket- lerin muhatab üzerinde — aksülamelle- | rini müşahade etmelidir. Onun içindir| ki adam dövmek bazan zevkli, lâkin halı dövmek her zaman zevksizdir. Kı- mıldanmıyan, camid cisimler adamı, ne kadar hararetli olsa, bir lâhzada soğu- tuverir, Takvor içcin de aynen - böyle olmuştu. İçini dökmüş olmak da, kup - kuru bir teselliden başka bir şey sayı - lamazdı. Biraz evvel kamorasına kadar gitmiş | olan misis Fulblöd iki arkadaşın yanına tekrar tü, İlk sözü, Zormana hitabla: — Kamarnta söyledim: Eşyanızı Mös- yö Kaşerin yerine götürecek. Bu gece siz orada yatınız.. demek oldu. Zorman da, Takvor da bü haber kar- şısında şaşırıp kaldılar. Bu mübadele- ye ne lüzum vardı? Ve, bakalım Tak- vor bu işe razı olacak mı idi? Kadın, Lâkin, nere: cek yapıda de: dönm | yaptığı — Merak etme, ben Londraya varınca hemen bir otobüse bindi. Sade, mütevazı bir evin kapısın. çal-| dığı zaman karşısına çıkan hizmetçiyo: — Kaptan Krippen burada mı? d'ye sordu. Biraz sonra Jakson yanık yüzlü, uzun boylu, geniş omuzlu şakallı, eski bir de- niz kurdunun karşısında idi. İ — Ey, Jakson nereden çıktın böyle? Ne | var, ne yok? Kazık yutmuş gibi suratın neye asık? Hangi rüzgâr seni buraya at- | ti? Anlatsana yahu? Bayan nasıl? — Allah belâsını versin., hergün canı- mı biraz daha çıkarmaktan başka bir iş| ik. — Hâlâ eskisi gibi mi? Anlaşılan kı—! bahat sende, — Senden akıl sormağa geldim. Hulim harab., karı, boyuna eski kocasından bah- sediyor, Kurtulmam için bir tek çare var., eski kocasını bulmak. — Ölmüş bir adamı nereden bulup çı- karacaksın! | — Onu arıyacak değilim. Adamın re- simlerine bakılırsa tıpkı sana benziyor. Aşağı yukarı yaşı da senin kadar. Kaptan bir şey anlamadan hayretle ba- ZUN de senden biktim, — Beni kurtaracak yegâne insan sizsi- hiz! Karımın kayboları eski kocası imiş gibi bize gelirsin; seni görünce benim ya- kamı hemencecik bırakır. — Nasıl olur? Ya kadın farkına varır- sa. — Varmaz, varmaz. Kaç aylardır cakl kocasına aid o kadar çok şeyler anlattı, ki hepsini not ettim. İşte notlar... Karı- min adı Martadır. Bunu yaparsan beni büyük bir sıkıntıdan kurtarmış ölacak- sın! — Yok, yapamam dostum, imkânı yok. — Mükemmel yaparsın.. — Farzedelim ki kabul ettim. Sen'n yakanı kurtardıktan sonra ben kadını ne yapacağım? — Ortadan kaybolursun! — Bakalım, biraz düşüneyim. — Düşünecek ne var ki.. hem eğlezce- İstar bul Belediyesi İlânları : Karaağaç buz fabrikasına lüzumu olan ve 1100 lire kıymet tahmin olunun bif tane Nahküler cihazı yaptırılması açık cksiltmaye konulmuştur. Şartnamesi Le* vazım Müdürlüğünde görülebilir. ler 2490 sayılı kanunda yazılı vesiks VE 82 lira 50 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 14/12/938 Çaf” gamba günü saat 14 buçukta Datrmi Encümende bulunmalıdırlar. (8644) a Keşif bedeli 583 lira 42 kuruş olan Yalnva kaymakamlık konağının noksant . kusurlu yerlerinin ikmal ve ıslahı müteahhid nam ve hesabına aid eksilim€ 19/12/938 Puzartesi gününe uzatılmıştır. Keşıf evrakile şartnamesi Levazım Mü> dürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 sayılı kanunda yazılı vesikadan başka fi az beş yüz liralık bu işe benzer iş yaptığına dair Nafıa Müdürlüğünden cksilk meden sgekiz gün evvel alacakları fcn ehliyet ve 938 yılına aid Ticaret Odası V& sikalarile 43 lira 76 kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile beraber w')" (8315) rıda yazılı günde saat 14 buçukta Daimfi Encümende bulunmalıdırlar, n Senelik muhammen kirası 120 lira olan Hında 389 Met. murabbat arsa bir sene müd artırma gönünde isteklisi bulunmadığından pazarlığa çevri Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekli olanlar 9 lira ilk te ya mektubile beraber 22/12/1938 Perşembe günü saat 14,30 da Dalmi- Encümeh* de bulunmalıdırlar, — (89135) — (B.) EaRE gea a G G gll Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. ea MMM İcalında günde 3 kaşe alınabili Devlet Demiryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi Muharâmen Bedeli 80400 lira olan 1 aded tarak dubası ve şalanları 13/8/Ml Pazartesi günü sast 15,90 da kapalı zarf usulü ile Ankarada İdare binasında $ tin alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 5270 rahk muvakkat teminat ile kanunun W" ettiği vesikaları ve tekliflerini aynı gün saat 14,30 a kadar Komisyon Rewsliğif? vermeleri lâzimdır. Şartnameler 402 kuruşa Ankara ve Ha ydarpaşa veznelerinde satılmaktadır. (8998) H, hem de hayırlı bir iş. Lostromo nihayet kaptanı razı otti ve içi ferahlamış bir halde evine döndü, * Aradan iki gün geçmişti. Jaksan — bir yerlere sığamıyordu. Evin içi dar geli- yordu. sannı Mühammen bedeli 57600993 lira olan 100 kilometrelik takriben 8000 ton Af 24/1/930 Çarşamba günü saat 1530 da kapalı zarf usulile Ankarada İdars bi * nasında satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 26790,40 Jirai'k muvakkat teminat ile kanunun ÜW yın ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 14.80 a kadar Komisyon ReiS * kıyordu. Jakson sözüne devam etti: Üçüncü gün mütereddid bir elin kapı- (Devamı 13 üncü sayfada) SON POSTANIN EDEPİ POMANI bu sualleri her iki- sinin de bakışların - dan sezdi. Kendi kendine hazırlamış olduğu esbabı mu - cibeyi şöylesine serdetti: — Vâkıâ arkadaş, meslekdaş arasında ne bir kötü düşün - ce, ne de fenalık o- labilir. Lâkin halk acayiptir. Dedikodu yaparlar, Onun için, üşündüm ki, Mös - yö Kaşerin yaşı ba- $: böyle çirkin zan- lara — sebebiyet — vermez. — Halbuki siz, Mösyö Zorman, gençsiniz. Sizinle ayni kamaruda kalacak olursam, ge - mide bin türlü rivayetlere, -iftiralara yol açarız. Haklı değil miyim? Zorman fena halde bozulmuştu. Bu- na karşılık da Takvorun gürüuru okşan- muşti. Kurnaz tilki, Misis Fulblöd'ün art kararında âmil olan ihtiyarlığı ol- madığını biliyordu. Bilâkis bu ihtiyar lığa rağmen, gsözlerile, sohbetile, ol - günlüğü ile onun üzerinde delikanlı - dan fazla tesir yaptığını anlamıştı. Zor- manın, son bir Üümidle: — Nasıl, bay Takvor? Bu şekle razı mmsınız? Rahatınızı bozmak işinize ge- liyor mu? nünde şahsi istirahat mevzuubahs ola- maz! Onların emirleri islir afsız, tem - yizsiz mahkeme kararları ır. Centil « menlik bu kararları itiraz z kabul et- meyi emreder.. cevabını v rmişti, orada daha ip, Uzaklaş- Zorman, bunun üzerin ziyade duramadı. Selâm v tı. Biraz sonra, unuttuğu oiposunu al- müak için tektar geldiği de, Takvorla karıyı, arkaları güvertey- dönük, de - nize karşı, küpeşteye dayanmış, başba- şa konuşuyor buldu. O kadar dalgın i- diler ki, Zormanın geldiğini duymadı- lar, Kadın, Takvora soruyordu: — Ne diyordunuz, Mösyö Kaşer? — Deordum ki, Bayan: Aşk, eski şa- Sualine karşılık, Pransizca olarak: |tap gibidir. Kabi, yaniya ki şişesi ne — Hay, hay! Bayanların arzuları-ö-İkadar tozlu, örümcekli, fersude olursa, 'pek uygun bulmuş, kafayi çekip, çekip liğine vermeleri lâzımdır. K satılmaktadIr" Şattaameler 2860 kuruşa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde ü sızıyordu. Meydan, — Zormanla “’:; banıma, Takvorla Misis Fulblöd'e " kalmıştı. Bunlar, ikişer ikişer Ve biri birlerinden uzak, geminin tenhâ Köşt” lerinde geziniyorlardı, . İfakat barım Zormana, Macaristaf' da ettiklerini çabuk bağışlamıştı. BZ0 hele biraz geçkin de olu;:'h,* Kaçarı kovalar.. eziyet, pir iki elle sarılır. Bir iki nâk, , kaç sitemden sonra, eskisinden sıkı, daha ca r olmuşlardı. . Zarman bu işde ayrı bit ceş'd":f yordu. Kosakarının bu defa parasi Ti, İt mevzuubahz değildi ve 0! o Yüzünde, halinde, cazib bir yoktu. Böyle iken, ruhan hasta d'u:ı: Hi bu yaşlı başlı kadın enkıtlm?ö kından marazi bir haz duymakta 17i . 'Takvor da, Amerikalı kadın hakt - cinin bozuk mâneviyatı ve muhü” a mesi üzerinde bir eyenilik» tesifi Ülş pryordu. Bütün dünyayı dnl“"::v, Klef içerisindeki iksir de © mertebe kıyak ve Jezzetli olur. Temiz şişe içindeki taze şarap adama mide bulantısı verir, ka - faya vurur, baş ağ- rısi yapar. Kalbe kuüvvet, ruha neş'e veren, köhne şişe - nin eski şarabıdır. — Hakkınız var, azizim! Zorman bu son Bözleri, içine sindi - re sindire dinledi. Geldiği gibi, ses - sizce döndü, Ve ancak yarı yolda, kendi kendine şöyle söylendi: geçen serseriyane ömründe, her her milletten, her mezhebden e'd*;wf iştl. 'e düşüp kalktığı halde, henüz ne bir ermen'nin kaydi düşmem Her iki çiftin de muaşakaları. eflâtüni dediği şekilde devam 'd”'; i i du. Ve bu vaziyet, her zamani şlev” Tozlu şişe.. eski şarap.. Tuha e O l Ni gevgiyi körükley0fi ni öyle mi?.. Hay kerata, hay! Bana , » giriyordu. Â de Bgüzel bir ders verdi. Haydi, öyle ise| Bu halden ne Gurabi efendi! gee 'Torik haberdar değillerdi. ben de tozlu şişeme, eski şarabıma ka- vuşayım!, — 40 — Deniz yolculuğu gayet iyi geçmişti. Bu havalide fırtına eksik olmazken, tâ Marsilyaya kadar deniz yağ gibi idi. Gurabi efendi arada sırada romatiz - malarından şikâyet ediyordu; lâkin geminin doktoru kendisine bir ilâe tat- bik etmiş, ağrılarımı hafifletmişti. İçin- de, galiba afyon vardı. Bu ilâcı alıp, bo- yuna uyuyordu. Torik Necmiye gelin- ce, o da vapurun şaraplarını zevkine Eski V raya rağmen, İfakat hanımın Z:.ı”’ la sıkı fikı düsüp kalkması, ihtir . İ ş y a casında en ufak bir şüphe dabi ı:".d" dırmıyordtı. Torik de, sonradaf 4 olan her ferd gibi işi hodgâmli v müz, etrafında olup biten şeY'”' kadar olmuyordu. m__ı,ıd*' Marsilyaya gece vakti IK ar e Bu kozmopolit #Hmenda, hem?'ı' tal lerini önleyen hamal, çak9 V çiler otel çığırtkanları, simsarlar, ww' her dilden konuşarak, mnt!ıı:“jw ğuntunun bütün nef'ini hasretmek için çırpınıy";:"::_ ve) * eç SİF SRESE LA TEPLAELERE FE' CA Za KoT ÇZi