'SON POSTA Atatürkün Hatıratı Ebedi Şefin millet uğrunda feragati: “8/9 Temmuz 335 gecesi Padişaha istifamı müş'ir telgrafı vermiş oldum,, -— 18 — Vali Münir bey, İstanbulca azledilmiş- ti. Hareket etmeyip Erzurumda kalma » s1 hakkındaki işarm Üzerine henüz Er- zurumda bulunuyordu. Bitlis vilâyetin - den inlikâk edip İstanbula gitmek üzere Erzurumdan geçen Mazhar Müfid bey de tle Erzurumda bapa intizar edi- Bu iki vali beylerle, ön beşinci kolor- du kumandanı Kâzım Karabekir paşa ve İzmit ve karar- gâha mensup erkânıharbiye Kâzım Bey ve erkânıharb Hüsrev bey. doktor Refik bey arkadaşlarımla ciddi bir mü - davelei ofkârda bulurmağı münasib gör- düm. Kendilerine umum! ve hususf va - ziyeti ve takibi mecbur! olan hattı hare- keti mevzuubahsettim. Bu münasebet - le en gayrimüsald vaziyetleri ve umu - mi, şahst mehaliki; her ihtimale — karşı ihtiyarı zaruri olan fedakârlığı izah et - tim. Bir de: — Milli gave için ortaya atılacakların, bugün imhasını düşünen yalnız saray, hükümet ve ecnebilerdir. Fakat, bütün memleketin iğfal edilmesini — ve aleyhe çevrilmesini de ihtimal dahilinde — gör - mek Vizımdır. Pişuva olacakların, her ne olursa olsun, gayeden dönmemesi, mem- | lekette barınabilecekleri son — noktada, | son nefeslerini verinciye kadar, gaye uğ-| runda fedakârlığa devam — edeceklerine işin başında karar vermeleri icab edar. Kalblerinde bu kuvveti - hissetmiyenle rin teşebbüse geçmemeleri elbette ev âdır. Zira, bu takdirde, hem kendileri ni ve hem d! lleti iğfal etmiş olurlar. Bir de mevzuubahs vazife; resmit makam ve Üniformaya sığınarak el altından ka- bili tedvir değildir. Bu tarzın bir derece- si olabilir. Fakat, artık. o devir geçmiş - tir. Alenen ortaya çıkmak — ve milletin hukuku namıma yüksek sada ile bağır - mak ve bütün milleti, bu sadaya iştirak ettirmek iâzımdır. Benim, azlolunduğuma ve her türlü a- vakibe mahküm bulunduğuma şüphe yoktur. Benim ile alenen teşriki mesal et. mek, ayni avakibi şimdiden kabul etmek- tir. Bundan başka, mevzuu bahsettiğimiz vaziyetin talob ettiği adamın, diğer bir çok noktai nazarlardan dahi, mutlaka be- nim şahsım olabileceği gibi, * bir iddia mevcud değildir. Yalnız, her halde, bu memleket evlâdından birinin ortaya a- tılması zarur? olmuştur. Benden başka bir arkadaşı dahi düşünmem mümkündür. Yeter ki o arkadaş, bugünkü — vaziyetin kendisinden taleb ettiği tarzda harekete muvafakat etsin! dedim. Bu beyanat ve izahattan sonra, süm - mettedarik karar vermek muvafık ola - mıyacağından bir müddet düşünmek ve hususi müdavelei efkâr edebilmek için, müzakereye hitam verdiğimi, beyan et- tim. Tekrar içtima ettiğimizde; işin başın da, benim, devam etmemi ve kendiler; nin bana muin ve zahir olacaklarını be- | yan ettiler, Yalnız bir arkadaş, Mün ir| Bey, ciddi mazeretine binaen bir zaman için kendisinin filli vazifeden affını rica | eiti. Ben, şeklen, vazife ve askerlikten istifa ettikten sonra tıpkı şimdiye kadar | olduğu gibi mafevk kumandan imişim gi- bi emirlerimin ifası, muvaffakiyet için, şart esası olduğunu zikrettim. Bu cihet, tamamen, tasvib ve tasdik olunduktan | sonra içtimaa nihayet verildi. İstanbulda, Erkâniharbiyei Umumiye Tiyaseti makamında, yekdiğerine halef, | selef olan Cevad ve Fevzi Paşalardan, is- | tihzaratı sulhiye komisyonunda çalışan İsmet Beyden başlıyarak Erzuruma ge ciye kadar, her yerde temas ve müna: bette bulunduğum kumandan, zabi her türlü rical ve zevat ile burada, zurumda, yaptığım gibi müzakc anlaşmalar yapmıştım. Bundaki takdir buyurulur. * Erzuruma muvasalatımın ilk günle . rinde, Erzurum kongresinin in'ikadını te- | min için ittihazı tedabir ile iştiğale ehem- miyet verildi. | “|saray Tarilı!en sayfalar: Saltanat yıkan ç ocuklar orduSU « * x» » Dokuz yaşındaki Prens, akranı olan yerli ve ecnebi çocukları topla: mış, onları topçu, piyade, süvari mel gibi kısımlara ayırmış, mükem! bir Avrupalı ordu tarzında talimler ve manevralar yaptırıyo! Biraz sonra bir de kale inşa ettirdi, «Çocuklar ordusun nu iki ayırarak hücum ve müdafaa tecrübelerine girişti. Bu talimlerde Y? ” ralananlar, hattâ Yazan : Ka Moskovanın dar ve pis sokaklarında, karşılıklı haç çıkararak birbirlerine tek kelime söyliyen bir çok zengin ve fakir insanlar dolaşıyorlardı, — Çar Feodor... Ne olmuştu? Ne olacaktı? Dudak - ölenler oluyordu. dircan Kaflı lardan buna dair hiç bir şey dökülmü- . yor; gene biraz evvelki gibi haç çıkarı- liyordu. %_ Teti Demek ki o da ölmüştü. Kbedi Şefin Mült Mücadele iptidalarında alınmış bir resimleri Vilâyatı Şarkiye Müdafaa Hukuku Mil| beraber silki askeriden istifamı liye cemiyetinin, 3 mart 335 tarihinde, bir heyeti faale vücude getirmek süretile teşekkül etmiş olan Kirzurum şubesi, Trab zon ile de anlaşarak 335 senesi temmuzu. nun onuncu günü Erzurumda bir (Vilâ- yatı Şarkiye) kongresi akdine teşebbüs | Benim benüz Amasyada bulundu -/ret membamdan ilham ve kuvvet âla - etti. ğum tarihlerde, haziran içinde, şark vi - lüyetlerine murahhas göndermeleri için teklif ve davette de bulundu. Vilâyetler. den murahhas celbi için o tarihten itiba- ren, benim Erzuruma muvasalatıma ka-- dar ve ondan sonra da, bu hususta fev - kalâde sarfı gayret etti. Fakat, o günlerin şeraiti içinde böyle makşadın teminindeki müşkülâtın bü- yüklüğü sühuletle takdir olunur. Kongre- nin yevmi içtimaı olan 10 temmuz takar- rüb ettiği halde, vilâyetlerden icab eden murahhaslar intihab ve izam olunmuyor- du. Halbuki, bu kongrenin akdini temin et. mek artık pek mühim olmuştu. Bu se - beble, tarafımızdan da ciddi teşebbüsat alınmak icab etti. Vilâyetlerin her birine aleni iş'aratta bulunmakla berabher, bir taraftan da şif- re telgraflarla valilere, leabı gibi tebligatta bulunuldu. Nihayet on üç gün teahhürle mikdarı mu « rahhas celb ve cem'ine muvaffa! sil oldu. Efen faaliyeti milliyeye mensublarının müzahereti ve askeri ve milli faaliyeti hemahenk kılmak hususu, mühimdi. Trabzondaki firka, vekâletle idare ©- ordu, Asıl kumandanı Halid Bey Bayburdda muhtefi idi. leyh, Halid Beyi Erzuruma m, kendisine bizzat talimatı ahsusa verdikten sonra icabında, der » hal fırkasının başına geçmek üzere Maç- kada bulunması için emir verdirdim. Biz bu işlerle meşgül olurken, bir ta-| İraftan da İstanbulda Harbiye qureıı |makamında bulunan Ferid Paşanın (1) ve padişahın, İstarbula avdetimi temin Için İtemadi eden iğfalkâr telgraflarına da bi- Ter süretle cevab vermekle, izaal vakte mecbur bulunuyorduk. yet hâ- ordu Büyük Halâskârın millet uğrunda feragati Harbiye Nezareti, İstanbula gel! diyor.. Padişah, evvel& tebdili hava al, Anado- luda, bir yerde otur, fakat bir işe ka - İri şma diye başladı. Nihayet, ikisi birli te behemehal gelmelisin! dedi. Gelemem! dedim. Nihayet 8/ 5 gecesi açılan bir telgrafbaşı muhaberesi esnaşında, birdenbire; perde kapandı ve an, 8 temmuza kadar, bir ay- m eden, öyun hitama erdi, İs - benim, © dakikada resmi memu- etime hitam vermiş oldu, ben de da 8/9 temmuz 335 ge I'J S0, sonrada harbiye nezaretine, saat 11, sonrada padişaha vazifel memuremle (D Topçu ferikl Ferid paşa, kumandanlara | müş'ir telgrafları vermiş oldum, Keyfiyet; tarafımdan, ordulara ve mil- lete iblâğ edildi. Bu tarihten sonra rezmi slat ve salâhiyetten mücerred olarak, yalnız milletin şefkat ve civanmerdli güvenerek ve onun bitmez feyiz ve kud- rak, vicdani vazifemize devam ettik... Erzurum kongresi Askerlikten istifamı müteakib, Erzu « rum halkının bilâistisna ve «Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye» ce- miyetinin Erzurum şubesinin, hakkımdı pek bar'z bir surette gösterdikleri iti —n.d ve samimiyetin bende, bıraktığı unutul. | diğer kardı maz hatırayı. burada, alenen zikretmeği bir vecibe addederim. Cemiy 10 temmuz 335 tarihli tezkerede, «cemi - Sokaklar pis olduğu gibi halk da pis- lik içindeydi. Güzel yıkanır ve taranır- sa tarihi bir hürmet parolası olan sakal ve bıyık bu insanlarda kir kaynağı ha- ndeydi. Bu yetmiyormuş gibi pek Çoğu saç da uzatıyorlardı. Çizmelerini, parçalatıncaya kadar çıkarmıyan halk arasında pırıl pırıl ve ağır elbiseli Boyarlar görülüyor; atla- rının Üstünde ve kırbaçlarını savurarak yol Üstünde dalgın kalanların canları- nı yakan uşakların ardında uzaklaşi - | yorîudı. Bütün Rusya sayılı Boyarların elle- rinde bulunuyordu. Mujik yani köyl ler oturdukları araziye bağlı ağaçlar ve | otlar gibi onlarla birlikte satılıp alımı- yordu. Böyle bir memlekette — bütün kudret şüphesiz toprak sahiblerinde ©- lurdu. Bu sefer de Boyarlar hemen toplandılar. Şu meseleyi halletmek is- tediler: — Kim çar olacak? 1682 genesinde bulunuyorlardı: Ro- manof söyundan üçüncü çar olan Feo- der ölürken çocuk bırakmamıştı. O holde kardeşlerinden bitinin onun ye- Tine geçmesi lâzımdı: On beş yaşındaki kardeşi İvan ahdaldı. Annesi ayrı olan ti Petro daha küçük ve ancak dö yaşırıda hııhımımrdu amma zeki ve atılgan bir çı Bir tin Erzurum şubesinden aldığım | cok kız kardeşlerinden en bi mi altı vaşındaki Safi haris bir kadındı. yetin başına geçmemi ve heyeti faale ri-| Çarlık tahtına göz koymuştu. Oraya a- yasetini kabul etmemi teklif ediyorlar ve boraber çalışmak üzere tayin ve tefrik ettikleri beş zatın isimlerini bild Tardı.» Bu beş zat; Raif Efendi, mütekaid bin- başı Süleyman Bey, mütekaid binbaşı zım Bey, Albayrak gazetesi müd cati Bey, Dursun Beyzade Cevad B. Bahseltiğim tezkerede; Rauf Beyin de (2) heyeti faale riyaseti saniliğine intihab e- dildiği bildiriliyardu. | Bu tarihlerde, Erzurum şubesi heyeti idaresi reisi Raif Efendi ve aza; Hocı Ha- fız Efendi, Süleyman Bey, Maksud Bey, | es'ud Bey, Necati Bey, Ahmed Bey, Kâ- zım Bey ve kâtib Cevad Beydi. Erzurum şubesi, İstanbuldaki merkezi idare riyasetlerine isale çalıştıkları bir telgrafla, emerkezi umum! nanuna be - yanı rey ve mütalea eylemek salâhiyeti - nin, bana verikdiğinin telgrafla iş'arını» da rica ettiler. Bundan başka bizim Erzurum kongro- sine girmemizi tesbil için, kongreye E zurum mümessili olarak intihab edilmi; olan mütekaid binbaşı Kâzım ve Dutsun Beyzade Cevad Beyler mümessillikten is. tifa ettiler. Erzurum köngresi 335 senesi temmu « zünun 23 üncü günü pek mütevazi bir mekteb salonunda in'ikad etti. İlk günü, beni, riyasete intihab ettiler, Kongre he- yetini vaziyet ve bir dereceye kadar, nok- tal nazar hakkında tenvir için vuku bu- lan beyanatımda: «Tarih ve hâdisatın sevkile, bilfiil içine düştüğümüz kanlı ve kara tehlikeleri görmiyecek ve bundan müteheyyiç olmu- yacak hiç bir vatanperverin tasavvur e- dilemiyeceğine, işaret ettim. Mütareke ahkâmına muhalif olarak yapılan tecavüz ve işgallerden bahsettim. Tarihin; bir milletin varlığını ve hak- kıinı hiç bir zaman inkâr edemiyeceğini, binaenaleyh. vatanımız, milletimiz aley- hinde verilen hükümlerin akkak mahkümu, iflâs olduğunu söyledim, (Arkası var) (2) Sabık bahriye nazırı Rauf bey, , | murdanı çıkça değilsee de naib sıfatile oturmak ve saltanat sürmek Boyarlar bu va: kararı veridi! Petro çar olsun ve büyüyünceye ka - karşısında şu .. |dar annesi n2ib olsun! Büu karar tatbik edilmiş sayılıyordu. Fakat birdenbire sarayın etrafı ho - haykırışlar ve silâh sesle rile çınladı. — Yaşasın çar İvan! Sesleri göklere yükseldi. Bağıranlar çarlığın ücretli askerleri | Romadaki | rdi. Bunlar, Osmanlı m 'ıanımv!u * Arzuları- bir kunrnn ayakta ân yoktu. Sofi onları kandırmış, ayaklandırmış, böylelikle abdal İvanı tahta çıkarmıştı. Kendisi de ona naib olmustu, Boyarlar hiç ses çıkaramadılar, süklüm büklüm evlert- ne veya çiftlikle ise umurunda de; Boyunlarındaki zincir kopmadıktan sonra önün ucu - nun şunda veya Hunda olmasının ger- çekten bir değ Bu hâdise Perm—ıun işine yaradı: So- fi onun Moskovanın kapısında bulunan bir köye, Prtobrayenskai6'ye gönder- di. Burada küçük çapta bir sara helkı vardı, Ecnebilerin ©! Sloboda mahallesine yakımdı; burası da şehirden dişarıda bulunuyordu. Buradaki cenebiler arasında, İskoç- yalılar, Holandalılar, Alman ve Fran- sızlar hepsinden çoktu. Hepsi de ma - |oera arzusu, zengin olmak arzusile |yurdlarını - bırakmışlardı. — İçlerinde kalmasına im |çok zeki, becerikli, ihtisas sahibi kim-| seler de vardı. Timmerman adında Hollandalı bir mimar genç prense o zamanki Rusya- da bilinmiyen bir çok şeyler öğretti. Onun hemşehrisi doğramacı Brandt ise yelkenli bir gemi hediye etti. Bu gemiyi bir havuzda yüzdürdü. O zama- na kadar hiç bir çar, küçük de olsa, böyle bir şey görmemişti. Küçük prensin oyun merakı ıfıdhıd istiyardu. | döndüler. Halkın | | bir ihtiras halinde idi: Gemi :'“’W |dükten sonra orduya da kuml“d’ mek istedi, olurduğu sarayın vg na kapatılmış üç bin at vard. ?:” kendi yaşında yahud o yaşa yılll-n yerli ve ecnebi çocukları loplıdL ylld ları piyade, topçu gibi kısımlara & Bazı ecnebilerin de yardımlarile e 0 bir. Avrupa ordusu haline — getift” 4 Jzamana kadar Rusyadaki aökerlik & dıgı.-r şark memleketlerinde old! biydi. Petro, sarayın etrafındaki 89’“” lerde manevralar — yaptırıyor; Ü n her zaman yarahlar bulunuyor, Ü bir da ölenler oluyordu. Fakat onu şey yıldırmıyor; kendisini bu Ordusu» nun başında gormeı(l! yordu. Bunları Sofiye haber verdiler. haristi, fakat ilerisini görecek, nun istikbalini sezecek kabiliyet*” ğildi. Bunun için baştan savdı: — Bıirakın! Çocuk eğleniyor! Prens Petro bununla da kalm bulunduğu köyde modern bir k”;_;,u pıyordu. Simdi askerlerinin 'bİr F yip çeri giriyor, diğer kısmı dişatıĞ8T yer cuma geçiyor, böylece yarınki rin provaları yapılıyordu. Aradan seneler geçti. Petro Ş““ iç b yedi yaşında bir gençti. Gözünü hi çe şeyden sakırmıyor, çara ve sarây peden baflıyordu. Sofi iş başmdif Ş, kiliy çekilmez o da harekete ıl)'“ r arasında o tahta 'ns a tile hakkını alacakti- vl |bu hakkı almak için elinde di0f sur, gençliğin en ateşli hc'v"'f'n coşan, yerinde duramıyan bir ©! d Fakat 1689 senesi gün, vada hiç beklenmi! haber duyuldu: — Sofi kendisini çariçe "* Hd ve hükümeti ölünceye kadar F linde tutacakmış! gö Petro huna fena halde kîzdw mi bekliyecekti? Hem de N€ mı,ırf' kadar? Bu kadın kolay kolay ÖlüTğü Y Henüz otuz üç yaşında bulunu”" ,,dl’ sekten sene yaşayabilirdi. EĞ;;( bekliyecek olursa kendisini Ş mezara koymaktan farksızdı. — Caf Genç ve ateşli prens bunu yöl caktı. dog“ ç Avrupalılardan başlıca ikİ e vrupalılardan baş; ıık"lı"" .ı)l dı: Birinciti Gordondu: Ğ asılzade olup Avusturyada mcsk'—'",bâ yapmış ve otuz sene önce ı! gelerek yerleşmişti. Dıaed sene evvel Moskovaya zent d için gelen Cenevreli bir askerdi. qık y bir izdivaç yapmıştı, evinde “'Mr deü, afetler, balolar veriyor Ve İ yorür, sında prans Petroyu da Petro çok geçmeden ona kaç defa gitmeye başlamıştı. Çı rupalı tarzındaki <1!un h'“" le Y şuna gitmişti. Rusyayı da mak arzusu o zaman başladI- (Devamı 10 ncu gyünü” Kadif etf ge ”on