Küçük K "Köyün beyaz boyalı küçücük mekte- Binde, talebeler tamam olup ta, ders zili Çalinca, hoca yoklama yapmıya başladı. Talebelerin hepsi tamamdı. — Yalnız bir fahesi, sık sık olduğu gibi — Ahmed ek - — Ekti. Hoca öfkeyle: — Bu ne haylazlık? diye söylendi. Sonra derse başladılar. Ahmedin babası — fakir bir adamdı. Oğlu okusun, çabuk adam — olsun diye kliyordu. Amma Ahmed biraz haylaz- G Sık sık mektebden — kaçar, kırlarda g“ihşır. derede balık avlar, akşamı &der- Ahmed haylazdı amma zekiydi. Mek- n kaçtığı halde, dersde arkadaşla- > Findan geri kalmazdı. - Rü saptı. Yavaş yavaş, hem ğe Ü Derslerinden hep tam numara aldığı İçin babası da Ahmedin mekteb kaçağı tüğunun pek farkında değildi. Babası farkına varsa başına geleceği Ahmed bil- O Giği için, derş çalışacak vakit bulurdu. O gün Ahmed erkenden çıkmıştı. Ha- Va Çok güzeldi. Dosdoğru mektebe gide- Seğine, yeşillikler atasındaki keçi yolu - oynuyor, hem Yürüyordu. Daha mekteb — saatine Sok vakit vardı. Bir aralık kulağına de- Tenin sesi geldi. Ahmad aldırmadı. Yürümek istedi. Bir kere dere kenatına — varırsa bir Aakşama kadar mektebin yolunu bu- 1yacağını hiliyordu. Biraz daha yürüdü. Derenin sesi bir türlü kulağından gitmiyordu. Dayana - : — Daha çok erken, dereye kadar iner, T Yüzümü yıkar öyle mektebe giderim. 7la kalmam. dıye düşündü. Dere kenarına inince yüzünü gözünü — Yikadı. Yere bıraktığı kitablarını almak eğilince, yerde pırıl pıril — parlıyan Büzel bir çakıl taşı gördü. Kitabları & - Unuttu. Taşı kaptığı gibi dereye fır- | t Hi. Taş suyun üzerinde atlıyarak tâ i- kayboldu. Ahmed bir zaman su - Üzerindeki içiçe halkaları - seyretti 'Yün Üstü durulunca bir tane daha at- Biöns teş mplıyarak tzaktk kaybol « “ Ahmed onun da suyun üstünde mey- &n Betirdiği daireleri seyretti. Sonra 4 arkaya bir kaç taş daha attı. On - Sonra mektebi filân ahraman . — tu. Öğleye kadar kendi kendine oyna « di Bir aralık arkasında bir ayak sesi duy- du. Bu gelen kendisinden — daha küçük bir çocuktu. Ahmedin yaplığı oyun pek hoşuna gitmişti. & O da ayni şeyi yapmak için kıyıya yak Taşınca Ahmed büyük bir adam gibi: — Sen yapamazsın. Küçüksün, Aya- ğın kayarsa suya düşersin, dedi. Kendisi gene oyununa daldı. Biraz sonra yanında bir gürültü, bir gu sesi duydu. Küçük çocuk dayanamıy rak yaklaşmış, ayağı kayarak suya düş- Dere çok derin ve akıntılı idi, Sular çocuğu kıyıdan uzaklaştırmıştı bile. Ah- med: — Kurtarmazsam muhakkak ölür, diye düşündü. Kendisi için de tehlikeli olduğunu dü- şünmeden suya atladı. Birkaç defa dalıp çıktıktan & la yüzerek wra çocuğu yakaladı. Zorluk- sahile yaklaştı. Bu sırada kıyıda top! labalık Ahmede âfe çocuğu sudan n bir sürü ka- diye bağ yorlardı. Ahmede de çıkması dim ettiler. Sudan çıkrica y edin omuzunU okşayıp adını, ki- duğunu saranca Ahmed kork- » aklı başına gel — Evet ismimi ip, babama söy- İliyeceksiniz değil mi? Bügün mektebe | gitmedi Böyle İdan kaçtı. Orada bulunanlar da yaptığı| i düyaun diye, | yliyerek Ahmed koşarak ora-| |işin bir kahramanlık olauğunun farkın-| |da bile olmuyan, ismini öğrenemedikleri | İbir çocuğun adını, ki İdüler , Köpek — Bu sineklerden hiç ra. — Ci hatım yok. .C"'" — Ben seni sineklerden Ortarayım mı? buldum, şurada siyah bo- ya ile fırça da var.. gimdi tş kolaylaştı. veiv — Bir Civciv — Siyah boya e şemsi - yenin üserine bir örümcek — resmi yaparım. Meğer ben resim yapma- yı da bilirmişim, şemalye Köpek — Çok memnunum Civciv., Civciy — Keşki memnun olmasaydın, — kuyruğunla başımı kıracaktın. Yuca Ataya Göçenlerde: u güzel yürd ve şu varlık hep senin Ebediyyen unutulmaz eserin Başımızdan eksik olma, Sen var ol! Duha, daha yükselelim göster yol! Dedim. Pakat: — Yurdu issiz, (*) bizi öksüz bıraktın Başımızda bir varlıktın, mütecelli — bir srabı din Evyel, ahir, yalavacı, Önderiydin Türk- lerin Örneğiydin milletlerin, başbuğ olan her || erin Şübhesiz ki ümmetindir; millelimiz, A - tatürk Sana karşı sarsılmıyan İnanımız — çok büyük Yoktan varlık halkeyledin o kudretli de- hanla Her savaştan üstün çıklın hep şerefle ve şanla Harbde korkunç bir tufandın, sulhte al- tan meşale İnkılâbda bir güneştin, yurdda — yalçın bir kale Harikadır Ulu Atam hür düşüncen, her işin Gelmiyecek belki mislin, gelmemiştir bir eşin On beş yılda, on beş asrı harta gibi kat- ladın Rir hamlede yıka, yapn devirleri atladın Şen nurumla en hor bakan düşmanı dost ettin sen Saltanatı yere serip millete post ettin sen Bir kuğrettin; milletleri birbirine bağ - hyan Biz değilin; Ulu Önder yalnız sana ağlı- yan Her dw bivdin Dübilerin ilhamıydın, güneşiydin, ma - hiydin Bir kaynaktın ki: Durmadan harikalar yaratan Bir Hâhdm; dik nazarla kâinata hür ba- kan Küçücük bir haritaydı buzurunda kâi nat Oyuncaktı mazarında en muarram şuu- Görür, bilir, anlar, duyar, sererdin durumu Baba — Yıldız tadyoya dikkat et.. pi yangoda ikramiye kazananları söyüye- cek.. belki bizim bilete de bir şey çık- maşlır. Yıldız - Bizim bilet 12245, ikramiye çıkmadı demek. Ben de bileti yakarım. Baba -- Bileti yaktın ha.. al öyle ise. Biz uyurken heklerdin hep yurdumuzun || ulkunu Yurd, sen ve biz birbirinden ayrılmaz bir bütündük Kalbimize gurub ellin Ulu Önder Ata - türk! En ziyadar bir güneşsin; kalbimizde ya- şıyan 'Ta! Son nesle uzanacak, sönmiyecek şa- saan kalbimizi coştaran Ey! Şunı altıek olup sinemizden fışkı - ran And İçtik biz gösterdiğin bu hedefi güt- meğe 'Ta' Sonadek Ülkümüze bu yollardan git- mele Atamızın öğüdüsün; ey! Mukaddes altı- ok ölmek var da dönmek yok! En mükaddes bir. günessin; Medefimirz, yolumuzsun; Ey! Kurncu, kurtarıcı ve yapıcı Ata - türk Sy! Geceyi, gündüz yapan yaralıcı A - tatüürk! Ah! Atamız; ne olurdu biraz daha yaşa- san? Yükümüzü © muhterem omuzunda taşı- san Eminiz ki, hazinende ne cevherler var- : di ah! Milletin se hiç şübhesiz - sana candan yardı ahi Asıl bundan xonra mes'ud edecektin xa- yende Neyin varsa dökeceklin tükenmiyen ga- yende Lâkin bizi bırakıp da nerelere gittin sen Nihayetsir ağlayışa, ye'se duçar ettin sen Hangimizden istedin de ömrümüzü ver- medik Tizlünle ömrümüzün değişine girmedik Yurd, sen ve biz birbirinden ayrılmaz bir bütündük Kalbimize gurub ettin Ulu Önder Ata- türk! Bir tesellin varsa bize o da İsmet İnö - nü Müsterih ol: O; yaşatır vedlanı, ülkü - (*) Ismız ör türkçedir. Tenhâ münasin. da kullanılır. Radyo — Tekrar ediyorum. Birinci | ikramiye 12246 numaraya çıktı. YENİ BİL Serserini inana gi kesiyor ve v avlıyordu. n bekçisi adamı yakalamak — istiyor. peşini — kovalıyordu. Nıhayet onu — gördü. Yakalıyacak. Siz de resme bakın, görür - seniz olduğu — yere bir işaret koyup bize gönderin. Üç hişiye birer Cengel kitabı, yüz kişiye de ayrıca İkıymetli — ve güzel hediyeler — vereceğiz. Bilmeceye cevab ver me müddeti on beş gündür. Bilmece ce - wabını bize gönder - diğiniz zarfın Üze « me Bilmece keli- mesini, ve bilmece « vin gazetede çıktığı tarihi yazınız. DİKKAT: Bilmeceler ve bil- biri or- r, Aağaç ruhsatsız Or - mece müküfatları hakkında dilekleri olan okuyucularımız Radyo — Birinci ikramiye iki yüz bin lira., HuMAYAYı söylüyorum, 12247, Radyo — Affedin, numarayı yanlış — okudum, 12245 olucak. Radyo — Yanlış, yanlış, 12246. Yıldız — Ren takadı yemeden evvel şu yanlışı doğrultsaydı olmaz maydi? MECEMİZ İ DA bu dileklerini ayrı ! zarflar içinde ve zarfın üzerine «İdare» kelimesini yazıp göndermelidirler. ”