20 İkinciteşrin SON POSTA Sayfa 8 İstanbul yirmi dört saat uyumadı, vyirmi dört saat vemedi, oturmadı Ondan son defa ayrılırken bütün şehir tek bir çift göz, tek bi yürek gibi ağlıyor, çırpınıyordu *?n'z nâşını taşıyan Yavuz ufukta kaybolurken ondan mümkün olduğu kadar geç ayrılmak için vapurlarla donanmayı takib edenler hıçkırarak bağırıyorlardı: “Elveda Atatürk:,, ı (Baş tarafı 1 inci sayfada) 'On bir kere daha olsun Onu görmek iş- halkla dolu idi, Sanki 700 bin İş - hldırh Dolmabahçeden, Saraybırrnuna yar bir fiğan, bir içten gelen ağlama, İleme tesbihi şeklinde dizilmişti. ,.î'*—'nbuı. İstanbul olalı, tek bır vücud, bir kalb olarak milli bir felâketi bu Yanarak duymadı. İhtimal ki, her M bir marşı, bir yığınımız ayni kuv- q_ı'r bütün ahengile söyliyemez. Fakat, bütün İstanbul o unutulmaz yası, a- AYyni kuvvet ve kudretle duydu, ya- bt Kabataşın yüksek duvarları insanla ,_L."'Mü. Yüksekkaldırıma çıkan Voy « €addesi göz alabildiğine kadar uza- Ve yalnız başlardan mürekkeb, dün- '*;kl'. €& Mmanalı, en ulvi bir manzarasını Gm:n'“!nr; Atatürk evlâdları, Büyük .“'“vu a derin matemi içinde engin bir e ile Onun geçişini bekliyordu Yal- k_.:hdı mı?.. Eminönü meydanı halk %;'lı halini almıştı. Ayağını bir yere .W*'—hım damların kayak kıremid- "'h:.' Yartı yıkılmış dükkânların üst- kerin (© Battâ, hattâ Yenicamiin kubbe - * Ve nihayet minare şerefelerinde Bia Çitünmiya razı olanlar Türk milleti- "ıu:: belki de dünyanın en karanlık Di Yaşamıya hazırlanıyorlardı. Nasıl :'nıh... Kalem gözlerin gördüğünü, Tn ':lhır, fakat mehip, yaslı, fakat de- 'Anzarayı nasıl söyliyebilir?, * Gece yarısı “önüz gece yarısı.. Sabaha çok za - h var, İstanbul kları - Kostan- haj ç Olalı, İslâmbol olalı, Dersaadet o- .”m“île bir gece görmemişti. Evler Alik, sokaklar kalabalık ve bir in- hangi Bar; hiış:ı"“ onun bulunduğu yere doğru 'Ü.la €vvel yaklaşmak için sabırsız - İlerliyor., . - _"'_üx Bece yarısı.. Şehirde inzibatı .M;:." evvelden düşünmüş dlanlar Ür *Yen yerlere memurlar kı ymuş - ; Süunlar halka merasimi görecek- p Paballeri işaret ediyorlar. & Olmabahçe yolunda bap Pa dökü 'n—ğ“”' &| ıie':- İki taraflı sedlerin üzerlerinde- Mı“*inlar. karanlıkta birer karaltı Tit bi | Börünüyorlar, İki taraflı evle- hş,,%ı"'” pencereleri açık ve bütün _.k'm::mrden kadın, erkek başları u yoruz. En büyük $ Saray kapısında hu:::ı“l sabah olmadı. Sarayın — saat "-Fnümh deki ka he & Sabah olmadı. Sarayın bah - Ha SSirdik. Büyük Önderin aziz nâ- nıh“*aîdydski son misafirlik gecesi .:'0 eriyor, Ü :l karanlıkta; iç kapının önünde t.h“ fop arabası gi ç seçiliyor. Onun ÖU bir. arabaya konulacak. Cena- ıı.,.ı_:hrak edecek vazife almış ku - l_,, Arın otomobilleri birer ikişer ge- Tn ÇAN Yüksek Trütbeli komutanfla- Yaea Üksek üniformalarımın yaldızları Tupk"lnhkı:ı pırıldıyor. lım“ Arabasına yaklaşıyorum. Ara - *l9 | Tinde bir levha var: Bi iNciteşrin 938> b h"k Milli kahramanın aziz nâşını H p Brabaşı taşımıştır.» Sır.ıf' Baati yaklaşıyor: kquan Söktü. Ortalık aydinlandı. Ban gua kırmızı bazubendler bülü- Sta ),.nî"e"î'e talebesi muntazam bir G inde saray bahçesinde kendile- Aî'hk Sİs edilen yere geldiler. Yar, ye faravda mahsüs bir faaliyet Gh, ,” dükikalar geçtikçe bu faaliyet A Alssediliyor. &a Taba hazırlanıyor b,ıh Sekizi ön geçiyor. Teğmen Ke - Mandasındaki top arabası ef- üzerinde Dolma-| kü i CN cenaze törenine hazır buluna- | Yavuz Ebedi Şefin ariz nâsını hamilen top | | | | | | radı, hayvanlarile beraber geldiler, A- raba koşuldu. Kemal kumanda veri yor. 'Top arabası hareket etti. Eski bulun- duğu yerden sarayın deniz tarafında - önüne geldi ve durdu. Saray dahilinde Dışarıda bunlar olürken, Atatürkün gnı havi tabutun bulunduğu salon- da nöbet değiştiriliyor. Son nöbet yaverlerin. Atatürk aile- gsinin arzusile ordinaryüs profesör Şe- rafeddin, türkçe tekbirlerle husust ma- hiyette cenaze namazını kıldırıyor. Merasim başlıyor Saat 8 i çeyrek geçiyor. Kapı açıldı. Atatürkün aziz nâşının bulunduğu salonun jçindeyiz. Kubbe tarzında yapılmış tavanın etrafındaki elektrikler soluk bir aydınlık veriyor- lar, Gündüzlü geceli yanan meşaleler #ene yanıyorlar. Başvekil, şehir erkânı, komutanlar, özleri yaşlı salonun kapısına geldiler. Birden bütün şapkalar çıkarıldı. Bü - tün başlar eğildi.. Atatürkün tabutu kahraman ordunun, kahraman erleri- nin elleri üstünde... | küçük ağlıyor, Büyük ağlıyor, «|ağlıyor, komutan ağlıyor. 'Tabut arabaya konuyor Tabut, top arabasının yanmda... Or- dunun on iki generali tabutu arabaya koyuyorlar. 'Tabutun üstü bir atlas bayrakla örtü- lü. On iki general altısı bir tarafta, al - tısı diğer tarafta mevki aldılar. Hareket Saat 9 u beş geçiyor. Onun son nefe- sini verdiği saat. Kumanda verildi. Atlar iplere asıldılar, Atatürkün tabu- tunu götüren top arabası yürüdü. Sa - ray bahçesini dolaştıktan sonra büyük kapıdan çıkıyor. Bundan 11 yıl evvel onun ayak bas- tığı taş mezdivenlerden indirilen ta - butun konulduğu top arabası Selimiye 43 üncü alayımın, birinci tabur, üçün - cü n on buçuk pusluk sahra topudur. İlk binekte çavuş Hasan Beh- çet Karadayı, birinci çift atta Arif, i - kinci çiftte Abdullah, top arabasının bineğinde de onbaşı Saim var, Kapının dışında alaya iştirak — için bekliyen sübaylar, selâm vaziyetinde.. Adedi sayılmıyacak kadar çok çelenk- er| -*k hareket ederken Tabut, Onun çok sevdiği kahraman ordunun mensubları tarafından tap arabasına yerleştiriliyor. leri faşıyanlar bir sıraya dizilmişler. Başta Cümhurreisimiz İsmet Inönü, İn- önü ailesi çelenkleri olmak üzere, Büyük et Meclisi Reisi, Büyük Millet Mec - si, Mareşal Fevzi Çakmak, Başvekil Ce- lâl Bayarın, konsoloslukların; valimizin; gazetemizin çelenkleri olmak üzere yüz - lerce çelengi taşıyan Üniversitelilecin ar- kazından, Örgeneral Fahreddin Altay ile Korgeneral Cemil Cahid, ata bınmiş ola- rak alaya kumanda ediyorlar. Atatürkün nişanı 'Top arabasının arkasında bir general mor bir yastık üzerine iliştirilmiş. Ata - türkün çok kıymet verdiği İstiklâl ma - dolyesini taşıyor. Onun arkasından A - tatürkün yaverleri, arkadan Başvekil, da- ha arkadan bütün hükümet erkâni ve pro- tokola dahil olanlar yürüyorlar: Yolda Cenaze alayı Dolmabahçe camlinin ö- nüne geldiği zaman, camfin karşısındaki seddi dolduran halk artık hıçkırıklarmı tutamıyorlar. — Atatürk sen ölmezsin! — Atatürk nereye, bizi neye bıraktın? Yaşlı bir erkek başını dövüyor, orta yaşlı bir kadın kendini tutanların elle - rinden kurtulmak, Onu faşıyan top ara - basının önüne atılmak istiyor. Bir mektebli kız: »— Baba, baba, diyor, ben sensiz nasıl yaşıyabilirim!, Biraz ileride sıraya dizilmiş mektebli Atatürk çocukları, müşterek acının müş- |tt:vk izlirabile ağlıyorlar, hıçkırıyorlar. "Kerkes ağl Töy v ki yanındaki bütün bir a ** erlerine kumanda etmiş, düşman « dan yılmamış, hiç bir şeyden yılmıyacak fütur getirmiyecek on iki general ağlı- yorlar, Yolların hali İstanbul komutanlığı binasının her iki |tarafındaki yokuşta, insan başından başe ka bir şey görmek imkânsız. Yüksekkaldırım öyle, İdanı örle, Yenicami kubi |insan dolu. Gülhane parkında Gülhane parkının içindeyiz.. Yol ke - narında askeri liscler talebesi tek — sıra dizili duruyorlar. Ve bando mızıka ken e dine ayrılan yere çekildi. Alay durdu, top arabası durdu. Alay sancağı indirildi, İstiklâl —marşı çalınıyor. Alay tekrar hareket etti. Şim- di matem marşının hazin nağmelerini duyuyoruz. Türkün hava bekçileri tayyarelerimiz, |büyük bir gülgüle lle geçiyor, geçiyor, enlar da En Büyüğümüzü semalara yüke selen ruhunun önünde kavisler çizerek, Jâmlıyorlar. Başta millet büyükleri ol- u halde, sahra topunun etrafında çeve relenenler manzaranın kudsiyet ve ulvi- yetinden baştan başa heyecan kesilmiş- ler, ârtık akıtamadıkları göz yaşlarının ıztırabını yüzlerinin çizgilerinde yer ete tirmişlerdi. Sarayburnunda | Zafer torpitosu rıhtıma yanaşmış. İs . |tanbul Büyük K dananmaya tevdi edecek. BPaşta Amiral Şükrü Okan olmak üze- re yüksek rütbeli deniz sübayları, gü « vertede (O) nu bekliyorlar, arka tarette hazırlanmış olan, bir kadıfe' öz katafalkın arkasını a, bahriye si daz nefetleri, silâhli Mti lar. Karada, büyük üniformaları- m n , M bahriye sübayı, yedişer ki- #lik bir ihtiram safı teşkil etmişler Saat 12 yi yirmi geçiyor. Atatürkü sa- raydan aldığımızdanberi tam üç saat 1$ dakika geçmişlir. Fakat bu anlar ne ka » dar kısa ne kadar ömürsüz. ramanın aziz nâşınt d 1 başaşağı İnanamı « İyoruz. Şu kumları çıtırdatarak gelen ât- ların çektiği arabada hakikaten Onun a- zz nâşını taşıyan sanduka mi var?. Mu- hayyelemiz almıyor, havsalamız kahul ete miyor bir türlü bunu... İşte şimdi, gene (O) nun güven sevdiği generallerile, etleri Onun ve aziz nâşının azametlen « dirdiği tabutunu gene ellerinde taşı rak, Zafer torpitosuna ulaştırıyorlar. Halk, Onun halkı, Ulu ve Ebedi Ön « Cerini bir kere daha selâmlamak içın vâ- purlarla (Zafer) e sokuluyorlar, Zafer Sarayburnundan ayrılıyor Arka güvertede kurulmuş mor kadi « feden katafalkta duran tabutün üzerin « deki bayrak güneş ışığile parıldıyor. Şaps kalar elde; üniformalılar selâm vuziye « tinde.. Ve Onun tunçtan heykeli: «Hayır, O ölmedi, O yaşıyor. Çünkü Onun vare |ğı yaşıyor, kazandığı zafer yaşıyor, yapı Uğı inkılâb yaşıyor, Cümhuriyet yaşıyor der gibi bakıyor... Ona, Onu götüren tore pitoya bakıyor.» Tbrahim Hoyi ve İsmet Hulüsi Denizde Büyük Atatürkün azig nâşını, denizde |de takib ederek, Ebödi Şefe karşı son hürmet vazifelerini ifa etmek ıstiyen İs « tanbullular — Denizbank —ve — Şirke « tihayriyenin muhtelif iskelelerden (Devamı 11 inci sayfada)