5 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

5 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hldhqır Karşısında İçkili lokantada Belediye: «Her istediğiniz zaman belediyece tasdikli listeleri isteyiniz.» Yazılı levhalar hazırlatmış, bu lev - haları bütün içkili lokantalara dağıta- cak, göze görünür yerlere astıracak - mış, Ben bu havadisi gazetede okudu - ğum zaman, levhaların dağıtılp ko- kantaların göze görünür yerlerine asıl- dığı günlerde olacakları düşündüm. * İki arkadaş içkili lokantaya girdi - ler, Levhayı gördüler: — Mükemmel! — Garson elli kuruşluk bir içki için iki lira istemiyecek, — Doğrusu beğendim. Bir masaya oturdular: — Garson! — Efendim. — Bize rakı! Rakı geldi: — Büyur dostum! — Buyur, şerefine. — Şeretfine! — Ba biliyorsun ya? — Evet belediyenin tasdikli listesini isteyeceğiz, ona göre parayı verece »- ğiz.. — Ba.: unutma sakın. — Nasıl unuturum, levha karşımız- da. — Haydi birer tek daha. — Şerefinel — Şerefine! — İşte bu işi beğendim, hele bir da- ha okuyalım. «Belediyenin tasdikli», — Birer tane daha atalım yahu! — Atalım... Oh... — Cam kırığı gibi amma, hani insa- na ferah da veriyor- — Açıyor, iki kadeh üç kadeh dün- ya gözümün önünde.. — Dur birader Dünya... Dünya de - din de hatırladım. — Karışık.. — Dönya mı karışık? — Yok yahu, hani hani bak. — Nereye bakayım? — Hani baksana şurada bir levha 3- L Bunları biliyor mu idiniz? —| sılı, okuyamıyorum da.. — Ha, ben okuyayım: «Belediye - nin.» Ötesini sökemedim. - Bizer kadeh daha içelim. — Bitmiş, sık sık suyu çıkmıyor, — Bir şişe daha. — Garson bir şişe dahâ getir. İkinci şişe geldi: — Koy yahu korkma, elin titreme - sin. — Yok titremiyor. Yani.. pek de de- gll — Alışık değilsin galiba! — Ben mi? Vallahi — kardeşim, sen benim kardeşimsin diye söylüyorum. Hani bir okka olsa alimallah bana mı- sın demem.. içerim... İşte bak içiyo - rum.. içiyorum.. — Of bir şeyler oldu. Sarhaş deği - Hm amma, biraz gözüm dalıyor. Şura- da asılı bir şey var. — Taştahtaya benziyor, bizim mek - tebde vardı — O ne olsa gerek? —Bilmem.. 4 — Banâ da öyle geliyor; ne derler.. pervane.. şey canım, şey... — Vantilâtör demek istiyorsun. — Gözünü seveyim.. Arif, işte böy - lesine derler, Leb derken; leblebi: layıwvermeli! — Şu kadehleri de yuvarlayalım.. — Bir şey de kalmamış, — Garson. — Bir daha mı? — Bilmem, yeter gibi geliyor. — Bana da öyle geliyor amma sen bilirsin. — Dur parayı vereyim. — Yaüak, rica ederim, ben vereyim? Ayağının altını öpeyim.. — Estağfurullah, estağfurullah; am- ma vallahi olmaz ben vereceğim. — Al garson beş lirayı! — Ben mahcub oldum. — Böyle söyleme darılırım. * Ayağa kalktilar. Kolkola — girdiler, sağa sola yalpaladılar. Mahud levha - nın altından geçiyorlardı: — Bu şeyi de buraya neye ası İnsanın başına düşecek. İsmet Hulüsi Valantinonun atı Bundan bir ay kadar evvel nasebetile merasim yapılmıştır. Bu dmde bulunan bir mat Valanti « no'nun filmlerinde kullandığı ve çok sev - Holivudda | doldurulmasını taleb etmiştir. Atın doldu - Vatfantino'nun ölümünün on ikinci yılı mü- rulduktan sonra Holivuddaki stnema müze- iık:c nakli de ayrıca İstenilmiştir. | Valantino'cular bu teklife fevkalâde bir diği Jadaan adındaki atın artık çok ihti «( Sürette hiddetlenmişlerdir. Atın sevgili san- yarladığını, yakında ölmesi melhuz bulun - duğunu ileri sürerek bunun göz önünde bu- lunduralmasını ve öldüğü takdirde Yıkılmış yuvanın Enkazile ev yapılmaz Bana sarih adresini ve ismini bile diren bir okuyucum, sorduğu — suale münasib gördüğüm takdirde gazete- de, münasib görmezsem hususi bir mektubla cevab yazmamı istiyor: Ben okuyucumun mektubuna ga- zetede cevab vermeyi bu vaziyette olabilecek insanların da okumaları için daha münasib gördüm, Okuyucum bir çocuğu bir kadını sevmiştir, fakat — seneler geçmiş kadının çocukları üçe çık - mıştır- Şimdi kadın, kocasının içki iptilâsını bahane ederek evinden kâç Mış annesinin yanına gitmiştir. Kadın ayrılmak için mahkemeye müracaat etmişse de, kocası a: sunda değildir. Okuyucu - lediğine göre ayrılmak is - temeyişinin sebebi karısını sevdiği içindir. Okuyucum mektubunun sonunda soruyor: | evli bu kadınla evlenmi caba yedi senedir Mes'ud olar muyuz? Okuyucumun mektubu beni çok atkârlarile bir üyarda tutulmasını şiddetle protesto etmişlerdir. Bu hususta henüz bir hemen | ka: düşündürüyor... Şimdi bütün vazi - yeti burada okuyucumla münakaşa etmek isterim, Evli bir kadını sevmek, bu sev - giyi irmek çarelerini aramak var ken körüklemek doğru mudur? Bir çocuklu kadının çocukları ü- çe çıkıyor, Ve bu çocuklar çok kü - çük, kadın bunları bırakır kocasın - dan ayrılırsa bu annesiz büyüyecek çocukların ne büyük ıztırab içinde büyüyeceklerini hiç aklına getirdin mi? Kadının kocasından ayrılmak is - temesinin sebebi acaba erkeğin işret iptilâsı mı? Yoksa seni sevmesi mi- dir? Yıkılan bir yuva, annesiz kalmış çocuklar, istemiye istemiye karısın: dan ayrılmış bir erkek bir yanda du rurken öbür yanda kurulacak yuva- dan saadet umulur mu? Aşk çılgınca da olsa idamesi müm kün olabilir mi? Bu sualleri sorduğum okuyucuma vereceğim nasihat da şudur: Kadını kocasının evine dönmeye teşvik etmesi, ikna etmesi bir insan- lık vazifesidir. Bunu — bir an evvel yapmalıdır. TEYZE Yeni ve çok şık bir garnitür En son ve en yüksek modellerde garni- tür olarak bazan neye Trastlanıyor bilir misiniz? Elde ö« rülmüş bandlara... |Bu pek yeni ve pek şık garnitür Şu sırada belki he zamandan € işinize yarıyabi | Yazlıklarınızı, ba- | harlıklarınızı son- bahara uydurmak vakti geldi, çattı. Onların yalnız bi- çimlerini değiş! mek kâfi gelmez. Ne de olsa ince ku« maşlardan — yap mıştir. Biraz da 1- sıtıcı bir hale gir- heleri lâzım. İster istemez bir şeyler ilâve etmek mec- buriyetindesiniz . En ısıtıcı süs, kürk tür. Fakat daha kürk zamanı gelmedi. Hem de kürk bu ince yünlülere pek y Taşı Üstelik pahalıdır da... Biçimi len/ elbiseye bu kadar masraf etmek manasız olur. * İşte yün örgü bandlar kürkün - bu mahzurlar yü: göremediği işi gö- rebilirse baharlık, yazlık ince yünlüleri- nizi yeni mevsim elbisesi hallac koyabi- lirler. Bu bandlara en iyi giden örgü: Pirinç iğnedir. Sıkı, tok başka bir örgü de kul- lanılabilir. Yerine göre lâstik örgü de fe- na olmarz. Yalnız yünden örütmüş bandlar gibi yün - floş karışık olanlar da şık oluyor. Yüne nisbetle parlak göründüğü için floş- İlu bandlar bazı kumaşlara daha - iyi gi- diyaor. Maamafih mevsime uygunluk ba- kımından sade tercih etmek lâ- dük: Yünden örül müş dört ulak cep (ikisi göğüste, ikisl etekte), kal- niş bir sentür, he- N |men hemen dirseklere ulaşan uzun kol bilezikleri... Değeri ve emeği hiç denc- cek bu basit süs, meselâ beyaz pikeden cepleri, yakası, kol kapakları sentürü çı- karılmış yazlık bir robu son derece şık bir mevsimlik elbise şekline koyabilir. Yünün rengi robun rengine zıd bir renk. ten seçilir. Lâciverde kırmızı, yeşi krem, koyu maviye turuncu iyi b. Başka bir modelde (kap) ın bütün omuzları Bu kastümün sen- rgi Yünün rengi ta- mamen kostüme uydurulmuştı e. (Mahto - etek) ten ibaret Şik bir takımın da şal yakasile üçüncü, cepleri yünden örülmüştür. Cepler yakanın bit- tiği yerden başlıyor. . Raglan kollu bir yünlü robun yakz- sına lâstikten devrik bir yaka konulmuş, kol yerlerinin dikişine örgü bandlar ge- çirilmiş. Kol bilezikleri örgüden. Hattâ ayni takımla giyılecek şapkaya bile kor- delâ yerine yün band konulmuş. , Bir kadın eski sevgilisi ile karısına Çarşıkapıyı altüst eden ve suç üs - üne suç işleyen zorlu bir kadın yaka- ımarak, dün adliyeye teslim edilmiş - isminde biriyle evvelce 5 ay kadar bir- likte yaşamış, bilâhare ayrılmışlardır. Refik, Zeynebden ayrılınca, Hanım is- | minde birile evlenmiş, eski — sevyili - rı kocaya muğber olmuştur. Refikle karısı evvelki akşam Çarşır kapıda bir gazinoya girerlerken, Zey- neb birdenbire karşılarına çıkarak, ha karet etmeğe ve üzerlerine taşla hü - cuma başlamıştır. Karı koca bu vazi - yet karşısında karakola doğru koşma - | ğa, Zeyneb de arkalarından takibe baş- lamıştar. Kalabalık bir meraklı kafllesi de peşlerine takılarak, cadde bir daki- |ka içerisinde karmakarışık olmuştur. | — Nihayet polisler vak'aya müdahale ederek, davacıları ve suçluyu karako - la almışlar ve tahkikata başlamışlar - dir Fakat, Zeyneb karakolda da feve - ran etmiş, Hanımla Refiğin Üzerlerine hücum ederek, eline geçirdiği tampon- la Refiğin kafasını yarmıştır. Bundan sonra bekçinin üstüne atılan azılı ka - dın, onun da üç dişini kırdıktan sonra, ünete avdet edebilmiştir. Dün, adliyeye sevkedilen Zeyneb, Sultanahmed 3 üncü sulh ceza mah - kemesinin kararile tevkif edilmiştir. Bir emniyeti su istimal davasına devam edildi Bayan Nuran ile öğretmen Selma arasındaki emniyeti suiistimal davası- na Asliye 3 üncü cezada dün de de - vam edilmiştir. Dünkü celsede dinlenilen bazı şa - İhidler ihtilâf mevzuu olan ve Selma - nın kendine aid olduğunda ısrar ettiği mücevheratın, Nuranın olduğunu söy- İlemişler, Nuran da buna dair bazı ve- saik Ibraz etmiştir. Fakat, Selma şahidlerin ifadelerini reddetmiş, duruşma, diğer - şahidlerin celbi için, talik edilmiştir. Bir hiç yüzünden üç kişi yaralandı Hiç bir sebebe istinad etmiyen, fa- kat, üç adamın yaralanmasile netice - lenen gari bbir vak'anın — tahkikatına müddiumumftlikçe başlanmıştır. Yapılan tahkikata ve tahkikat sua- sında dinlenen şahidlerin anlattık na göre, hâdise şöyle cereyan etmiş! Galatada Voyvoda caddesinde Si - mon isminde biri, yaramazlık — yapan küçük kardeşlerini dövdüğü — sırada, 'Topal Fethi ile arkadaşı İzzet geçer - ken, bu hâli görmüşlerdir. Bu, ikisinin de sinirine dokunmuş, Simonun yanına yaklaşmışlar, İzzi — Vay! Sen, bu çocukları niçin dö - vüyorsun, hangi hakla? diyerek, bıça- ğını çekmiş ve derhal Simona daldırrp çıkarmağa başlamıştır: Civarda bulunan Panayot isminde biri vaziyeti görünce, derhal yetişe - rek, önlemek istemiş, suçlular; «— Sen ne karışıyorsun?» diyerek, Panayotu hücum etti Çarşıkapıyı velveleye veren, sevgilisini ve bekçiyi yaralıyan kadın mahkeme kararile tevkif edildi |da ağır su mışlardır. Şahidk lerin ifadı eye kim ol * duğu belli olmıyan biri daha müdaha: ahallinden sayuşmu Derhal si se, buna fena halde üzülmüş ve ka- | mi: ştir. B cesine göre, hâdise / edecektir. Ağırcezada bir kız kaçırma davasına bakıldı Çatalcanım Anarşe köyünden Rahia isminde bir kızı kaçırmaktan suçlu Ra« le, suç ortakları Rabianın — üvey Yusuf, Hasan ve Nazminin mtm hakemelerine, Ağırcezada, devam e « dilmişti Dünkü cefsede, dinlenilen — Rabia? üÜvey babasının bu işe müzaherel et - i, R n kendisine silâh çekti « ini, iddia etmiştr. Muhakeme, bazı şahdlerin celbi i « çin, talik edilmiştir. Parasız otomohile binen biri tevkif edildi Cerman isminde bi rşoförün taksi 4 sine binerek, para vermeden kaçmaki İisteyen ve Pangaltı merkezinde de bek |çi Ömeri tal den Sırrı isminde bi ri, adliyeye verilmiştir. Asliye 4 üncü cezada muhakemesiİ- başlanan suçlu, neticede tevkif e < ir. tahkikatın neti « Öircezaya intika) |ne dilmiştir. — Poliste : Bir amelenin üstüne kapı devrildi Kartalda çimento fabrikasında — çalışar Hüsefin, evvelki akşam fabrikanın dış ka < patından dışarı çıkarken kapı Hüseyinin ü- zerine yıkılmıştır. Vücudünün muhtelif yerı lerinden ağır surette yaralanan — Hüseyin, Alman hastanesinde tedavi altına alınmış ve kaza hakkında tahkikata başlanmıştır. Şakalaşırken iki kişi yaralundı Fatihte Ebe sokağında oturan 20 yaşında İbrahim Ne arkadaşı Gazi — şakalaşırlarken aralarında bir kavga çıkmış ve Gazi İbrahl, mil çakı İle yaralamıştır. Yaralı tedavi allı, na alınmış, tahkikata başlanmıştır. * Kadıköyde Kuyu sokağında oturan 18 y4 gında Bati, zabıtaya müracaat ederek, dün sabah işine giderken 15 yaşında İbrahimin Kendisile şaka etmeğe başlayıp nihayet çaki ile sol küreğinin altından yaraladığını iddld Vetmiş, suçlu yakalanarak tahkikata başlan <« mıştır. İki yangın başlangıcı oldu Heybelladada Nevlead sokağında Kalyö: pt le — Sirkecide — Alekoya — aid $ numaralı —evde —ikt — yangın — baş - langıçı olmuşea da ikisi de nteş büyümede söndürülmüştür. Bir otomobil bir kadına âarptı Şoför Kozmanın idaresindeki 1203 numa« zalı otomobli, Beyazıdda Çadırcılar cadde « sinden geçerken Nihal isminde bir — kadınt çarparak kolundan yaralamış, goför yakaı Janmıştır. | Bacaksızın maskaralıkları : Beli lâstikli pantalon |

Bu sayıdan diğer sayfalar: