Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Üa Hsbeen ei .. —N Hergün Bir fantazinin sonu Yazan: Muhittin Birgen ondra içtimamdan sonra ka- L: rarlaştırılmış olan prensiple- rın teferrüatı ne olursa olsun, artik rşetı- ceyi görüyoruz: Çekoslovakya, Ysîrsaılles (Versay) muahedesinin ona vermiş oldu- ğu imkânsız şeklile, tarihe karışmıştır. Çek - Slovak devleti parçalanaca_k, hiç olmazsa, kendi cürmüne göre, bir kuş_a benziyecektir. Evvelki gün, Fransa hati- ciye nazırının yanından çıkarken heyî- can ve teessürle gözlerinin yaşardığı gü- rülmüş olan Çek sefiri ağlıyabilir; fakat, bütün dünya, sulhün temin edilmiş olma- sından dolayı memnundur. Bu suretle, 918 i takib eden vukuat ara- sında, eski bir sosyalistle eski bir radika'ı- lin kafalarından çıkmış olan fantezi, ?1- hayete ermiş oluyor. Marksizmin büyük müfessirlerinden biri olmakla maruf sâ- bık Çekoslovakya Cumhurreisi Masarik, anlaşılması müşkül olan müfrit bir nas- yonalizm ile Çekler için, haklaîmdan büyük bir devlet kurmak istemişti. Cle- menceau (Klemanso) da -Almanyaya karşı aldığı emniyet tertibatı arasm_claİ öyle bir Çekoslovakya tasavvur etmişti ki, o etrafında bulunan bütün memleket- ler, bütün milletler ve bDütün komşularla ihtilâf halinde bir bünyeye malik olsun! Bundan dolayı bu Çekosluvakyanın hu- dudları içinde dokuz milyon Çekin yanı- na altı milyon da Çek olmıyan millet koydu. Fransız muzafferiyetinin Babası, bu usul ile Çekoslovakyayı Fransanın tabif ve zaruri bir müttefiki yapmak is- tiyordu. : Zamaneye onun eli ve kalemi hâkim olduğu için Clemenceau istediğini ygptı. Düşünmedi ki millet hakları, milliyet prensipleri, bir devletin keyfi ile bu de- | receye kadar ayaklar altına alınamaz; o bunu düşünemediği gibi sosyalistlerin büyük hocalarından biri olan Masarik te kendi prensiplemine hiyanet etmekten kurtulamadı. Çeklere milli haklarına sa-| hib olmak hakkını tanıdığı-halde Alman- lara, Macarlara, Lehlere böyle bir hak tanımadı. ! Masarik te, Clemenceau da bir devlet değil, bir fantezi yarattıklarının farkın- da olmadılar. Bugünkü Avrupa milliyet Avrupasıdır. Milletlerin parçaları, hiç olmazsa Avrupada, birbirlerinden ilele- bed ayrılamazlar. O zaman bir sosyalist- le bir radikal bunu düşünemediler ve Av- rupa da bu yüzden yirmi senedir daima rahatsız oldu. * Çekoslovakyayı Çekosiovakya olduğu zamanlardanberi muhtelif fasılalarla bir kaç defa ziyaret ettim., Daima şuna dik- kat ederdim: Otellerde bir tek almanca yazı bulunmaz, bunun yerine her şey fransızca olurdu. Kapıcıya almanca göy- lediğim zaman almanca cevab vermek- ten memnun görünmezdi. Halbuki soka- ğa çıktığım zaman nereye gitsem, nere- de almanca söylesem cevabını alırdım ve etrafımda her adımda bir almanca işitir- dim. Halbuki, Alman kültürünün hâkim inkişafı altında teşekkül etmiş olan bu memleketten, cebren, Almanlığa muhalif ve Almanya düşmanı bir siyasi camia ya- ratmak, ancak bir fantezi mahsulü olur, Böyle bir fantezi ise en mükemmel şart- lar içinde nihayet yirmi sene yaşıyabi- lirdi. Bugün o fantezi sona eriyor ve Fransanın Orta Avrupadaki harb sonu siyaseti son iflâsını ilân ediyor. İnsanlık, Avrupalılık ve hak bakımın- dan hazin olan bir müşahede de şudur: Fransa Çekoslovakyayı son dakikaya ka- dar tuttu; sade tutmakla da kalmadı, onu teşci etti, mukavemete sevketti; biraz gayretle kolay bir anlaşmanın mümkün olduğu zamanlarda bile, onu sert ve ha- şin bir mücadeleye sevketti. Fakat, sün- güye davranmak dakikası geldiği zarffan, Fransa Praga gidecek yerde tayyareye bindi ve Londraya gitti. Oradan da, Çe- koslovakyaya, tarihi idam kararını bildi- ren telgraflar gönderildi! Bu müşahede hazindir, fakat, zâhirde göründüğü gibi Fransanın şerefine na- kise vyeren bir hâdise değildir; Fransa dövüşmekten korkmuş gibi görünse de hakikatte, hak önünde boynunu eğmeğe mecbur olmuş demektir. Bugünkü dün- yanın en büyük haklaı ve en büyük ha- kikati milliyettir. Almanya, Alman olarak Südetler üzerinde hak iddia edemediği müddetçe belki hakkını ona vermemek Resimli Makale ! Gurur, zayıf adamın elinde bir kalkana benzer, onu bir çok ahvalde küçük düşmekten kurtarır, fakat kuvvetli ada- Mmın elinde zehirli bir hançerdir, karşısına çıkağ herkesi ya- ralar, her iki takdirde de hem yokluğu, hem fazlası zarardır. Zayıf zamanlarınızda aşağıdan yukarıya, kuvvetli zama- nınızda da yukarıdan aşağıya bakmaktan çekininiz, fetheden nazar, düz bir plân üzerinde gözden göze geçen, en çok dinlenen söz de ağızdan tabif olarak çıkandır. kalbi 10 kilo ağırlığında Ve 100 senelik Bir çiçek Bu kaknos nebatı 100 seneliktir. Ağır- lhığı da 10 kilo gelmektedir. Çiçeğin sa - hibi bunu babadan oğla intikal eden bir nevi gayet kıymetli miras diye telâkki etmekte, üzerine tir tir titremektedir. mümkündü. Fakat, milli bir hak iddiası vaki olduğu müddetçe bu iddiaya «ol- maz!» diye cevab verip bu cevabı teyid için kılıca sarılmak mümkün değildir. Fransa, son dakikada korkmuş değil; bel- ki de hakkı tanımamaya cesaret edeme- miştir. * Geç olsun da güç olmasın. Çetin bir mücadele neticesinde de olsa, bir zaman- danberi, Avrupadaki harb sonu haksız- lıkları birer birer tamir ediliyor. Tamir plânları İngilterenin elinden geçiyor ve mimarlığı da o yapıyor. Bu suretle, ya- vaş yavaş, Âvrupayı normal bir milliyet prensipi Üzerine oturtmak mümkün ola- caktır. Bu prensipler kuvvetlendikçe, milletlerin hakları mukaddes bir ruh al- dıkça ÂAvrupa insanlığı da yavaş yavaş rahat edecek ve insanlara refah vermek- ten başka bir kabahatı olmıyan sulh için de devamlı bir istikbal imkânları kuvvet bulacaktır. Bütün kalbimizle temenni edelim ki Avrupa, küçük veya büyük, bütün milletlerin mukaddes ve tabif olan haklarına riayet etmeği öğrensin. Bize esaslı bir sulh devri açacak olan yegâne siyaset yolu budur. Avrupayı, tam bir ahenk içinde, elele ve sulh içinde, mede- niyeti ileri götürmeğe çalışan bir mem- leket haline getirmek için bu ruhun hâ- kim olması lâzımdır! Çekoslovakya, fena maksadlı bir stya- setin, haksızlık üzerine kurulan bir sulh sisteminin yarattığı bir fantezi idi. Bu İSTER Bir dostumuz anlattı: «— Fabrikamızın yanı başında meşrutiyetin ilânı günle- rinde binası yandığı zamandaberi metrük bir ev arsası var- || dı. Fabrikayı genişletmek lüzumu hâsıl olunca bu arsayı sa- tın almak istedik, sahibini bulduk, ihtiyar bir kadındı. Civa- rımızda toprak fiatı metre murabbaı başına 5 lira olduğu halde kendisine 6 lira teklif ettik. Satmam, dedi, Bir müddet sonra ihtiyacımız artınca 8 lira verdik. Gene başını salladı. Fiatı 12 liraya çıkardık, gene red cevabı verdi. Biz kadının bu yere mutlaka ihtiyacımız olduğunu bildiği için azami parayı koparmak kurnazlığını göstermekte oldu- İSTER İNAN, İSTER İNANMAL : Hergün bir fıkra Ricamı yerine getir- mediğiniz için size kızabilirdim : Fransada on beşinci Lui, mahküm : olan bir asilzadenin affini, parlamen- to reisinden mektubla rica etmişti. Kralın bu ricasına mukabil, mahküm asilzade affedilmemişti. Bir müddet sonra parlamento reisile kral karşı- laştıkları zaman, kral: — Himaye ettiğim asilzadeyi affet- tiniz mi? Diye sordu. Parlamento reisi: — Fakat haşmetmeab, öyle bir cü- rüm işlemişti ki.. affi imkânsızdı. Cevabını verdi. Kral güldü: — Ricamı yerine getirmediğiniz i- çin size kızabilirdim. Fakat ne çare ki sizden umduklarımı, bekledikleri- mi ayni zamanda yerine getirmiş ol- duğunuzdan dolaye kizmıyorum. - v l10 sene içinde Harblerden iki buçuk Milyon insan öldü Ön sene evvel Milletler Cemiyeti hi - mayesi altında muhtelif devletler tara - fından imza edilen Brian - Kellog mua - hedesi muharebeyi kanun haricine atarak milletler arasında daimi bir sulh tesisi !.ılııı. 'temin emelile ortaya konulmuştu. Bu muahede imzasının ilk on senesi zarfın- da verdiği netice şudur: Bu müddet zarfında zuhur eden dört muharebede iki buçuk milyon insan te- lef olmuştur. 1 — Bolivya - Paraguay Mmuharebesi. 100 bin insan, 2 — Habeşistan muharebe- sinde 50 bin Habeşli, 5 bin İtalyan. 3 — İspanya muharebelerinde bir milyon - dan fazla insan. 4 — Çin - Japon harbin- de bir buçuk milyon insan telef olmuştur. Kan vericiler cemiyeti Cenubi Afrika hükümeti bir «Kan ve- riciler cemiyeti» ne malik dünyanın ye- gâne memleketidir. Bu cemiyetin üyele- rinin sayısı 500 dür. fantezi bugün yıkılıp giderken, temenni edelim ki dünya daha iyi, daha hak üze- rine kurulmuş bir dünya şeklini alsın. Muhittin Birgen __———__f_————__—__=——;——â_— İNAN, İSTER Notası her sene 20.000 nusha Satılan şarkı İngilizlerin tanınmış bestekârlarındaı «Ormanda>» şarkısile 25 senedir İngili: halkını büyüleyen Landon Ronald 65 ya- şında bulunduğu halde ölmüştür. Bu şar- kının notasından her yil, 20 bin nüsha sa- tılmaktadır. Ronald iki yaşında iken pi- yano çalmaya başlamış, 14 yaşında bir orkestrada flöt çalmış, 16 sene de Gü lira haftalıkla, başka bir örkestrada piyano çalmıştır. Bundan sonra uzun mMmüddet meşhur keman üstadı Kubelihin partönerliğini yapmıştır. Finlandiyalı bir muallimin kızı Avrupa güzellik Kraliçesi oldu Kopenhagda tertib edilen güzellik mü- sabakası bir çok maceralardan sonra ni- hayete ermiştir. Avrupa güzellik krali - çeliğini Finlandiya güzeli Sirko Salone kazanmıştır. Bir köy hocasının kızı olan 938 Avrupa güzellik kraliçesi bütün ha - yatında yüzüne kat'iyyen makyaj yapma- dığını söylemektedir. Sarışın ve mavi gözlüdür. Yaşı ancak yirmiyi bulmuştur. Bu müsabakaya girişinin sebebini de şöyle izah ediyor: «— Memleketimde güzellik müsabaka- ları kadınlar için atletizm müsabakaları olarak telâkki ediliyor. Ben her ne ka - dar atlet değilsem de bu müsabakaya İş- tirak ettim. Kazanacağımı hiç beklemi - yordum» demiştir. İNANMA! ğuna zahib olmuştuk, kendisini bir defa daha gördük. Ve | büyük bir hamle yaparak 5 liralık mala 24 lira verdik; — Bu para ile bir fabrika muhitinde, çaresiz gürültülü bir yerde değil, fakat Taksimde de bir arsa alabilirsiniz, dedik. Gene başını salladı, maamafih biz gene kadının daha fazlaya göz diktiği zehabında sebat ediyorduk. Fakat geçenlerde ne görsek beğenirsiniz? Kadın o yere bir bina yaptırtmaya baş- lamaz mi? Hakikati bilâhare anladık, meğer kadıncağız o arsaya sahib olanların bir gün bir define bulacakları hak- kında derin bir kanaate sahib imiş.» Sözün Kısası sensa—— FHafta tatiline muarız E. Talu f_i emindenberi nazarlarını haftâ —— tatiline dair bir fıkranın üze“ ,Tinden ayırmıyan bu adam, elindeki ga“ | zeteyi öfke ile birdenbire yere attı. Otobüsün içinde bütün bakışlar me“ rakla ondan yana dönmüştü. İzahata gi“ rişti: — Hafta tatili.. hafta tatili!. Bunu icad edenlerin tuzları kuru, işleri tıkırındâ galiba. Herhalde, çoğu bel:âr ve kafaları dinç insanlar olacak. Zira, başka türlü bu hafta tatili mecburiyetini ortaya koy- maz, derdli başlarımızı bir belâya dahâ sokmazlardı.. Dnliyenlerden biri: — Fena mı? Haftada bir buçuk gün ne“ fes alıyorsun.. diyecek oldu. O büsbütün köpürdü: — Ben mi Ben mi nefes alıyorum?4 Hâşâ! Sanki sen de nefes alıyorum der“ sen, sana da inanmam. Bu iddian ya ken* di kendini aldatmağa matuf bir nevi tel- kin, yahud ki düpedüz riyadır. Bana, haf- ta tatilinden istifade etmiş, kafasını vE vücudünü dinlendirmiş tek adam göste“ remezsin. Bekârlarla zenginler müstes“ ha. Zaten bunlar için yorgunluk ta mev“ zuubahs değildir. Gelelim ötekilere.. biZz* lere.. şu, hafta sekiz gün dokuz can tüke“ tenlere, ter dökenlere, burunlarından s0“ luyanlara.. bunlar hafta tatilinden yan* mışlardır. Neden? diye sorma. Eğer seh de bizlerdensen iyi düşün. Pazar angyar“ yası öbür günlerin angaryasından üstüli değilse bana küfret. | Nefesini tazelemek için bir lâhza dur“ du; sigara yasağını unutarak paketind davrandı; sonra da hatırlayıp tekrar ce“ bine koydu. : — Ne diyordum? Ha! bir kere o, cü“ martesinin yarım günü yok mu? Onü Bayma. Ö, nasıl olsa güme gidiyor. Zirâ bu şehirde ev kiraları bizim kıratta 3* damları en uzak semtlerde oturmağâ mecbur ettiği gibi vesaiti nakliye tarife- lerini de insanların ihtiyaçlarına uydur“ mak bir türlü mümkün olamıyor. Saali | |birde işini terkeden bir kimse, Yenima“- halleye saat kaçta varır, bunu şöylece bif hesabla da ver fetvayı! | FErtesi gün, pazar.. uykuyu biraz uzat“ mak, yatağın ılık kucağından bir parçâ geç ayrılmak istiyorsun, değil mi Göre“ yim seni, yap! Çalgılı vapurdan, şehif haricinde kalâkson yasağını hiçe sayall otomobile.. yetmiş iki diyardan koğul- Manın tesellisini haftalı Hünkâr suyu te“ nezzühünde arıyan Beni İsrail kafilele- rinin şamatalarına.. pratika istemek içill Büyükdere hizalarına gelince acı acı dü* dük öttüren şileplere, ekzosu ne kadâ? çok patırdılı ise cakası o nisbette artafi takalara kadar, bütün her şey bu tatli sabah uykunuzun düşmanıdır. ü Sonra, yataktan kalktınız, değil mi? Bayan, evin bütün bir hafta görülemedik İşlerini size yükler. Kendi boyunun eri“ şemediği örümcekleri tavan süpürgesile almak gsize, avizenin ampulunu değiştir“ mek size, bahçede seccadeleri dövmel size, su küpünü doldurmak size, hamaml böceklerine, tahtakurularına karşı ilâ$ yapmak size, çocuklara lâlalık etmek Sİ“ ze, damdan düşeh misafiri ağırlamak Sİ“ |ze, bir gün evvel bahçeye serilmiş çama" şırı toplamak size, konsulun sakatlanm!f (Devamı 3 ncü sayfada) ( Büyük müsabaka — KT Yalnız çocuklar için )- 25 lira, 15 lira, 10 lira ve I00 kişiye de muhtelif hediyeler vereceğiz — | Bu sütunda her gün muntazamâ! çikacak birden on sekize kadar numâa” ralı resimleri kesip saklayınız. Müsâ" baka faydalı, eğlenceli, — ve kolaydi"" Hal şeklini son resim çıktığı gün ilâf edeceğiz