Çalınan — Evet.. evet ama., Hele dur. Sanu- nu dinle... Evvelâ, şu anlattığım babsi bitireyim... İşte senenin bu iki devresi Yezidilerin ibadet günleridir. Altın horoz, kat kat ipek bohçalara sarılmış Ve yeşil bir sandık içine yerleştirilmiş olarak eğerinin üzerine kıymettar ha lllar serilmiş olan bir beygire yükleti- dir, Btrafında muhafızları bulunduğu halde köyden köye gezdirilir... Tavus Melek köye gelmeden evvel, ona mah- Süs bir ev hazırlanır. Kiymettar hıl;]n_r, Şallar, kumaşlarla süslü yüksek bir faht yapılır. Bütün köy halkı, hasretli bir intizar vaziyetinde kalır. Nihayet Mübârek horoz köye gelir. Erkek, ka- din, çoluk, çocuk, bütün halk tarafın- dan dualar, ilâhilerle istikbal edilir, Onu taşıyan atın önünde kurbanlar kesilir. Ancak muhafızlarının - elleri Üstünde, beygirden İndirilerek hazır- lanan tahta götürülür, yerleştirilir. —Gi h —- D::bb:;:lım. Daha bitmedi ... O Beceden itibaren, ziyaret merasimi baş- lar, Köyün halkı, akın akın o eve dör lar. ancak şu var ki; evin kspısvm'n Ö- nünde gayet açıkgöz ııöbetcılcr_ bekler. Bunlar, Yezidi mezhebine dahil olmı- Yan bir yabancının içeri girmesine kat'iyen meydan vermezler. — Ya, gizlice giren olursa?. — Ele geçtiği dakikada, parça pança ederler. İ Hi — Şu hâlde, yapılan mmn mahi- yeti, tamamile mechül külmişlır. — Öyle olması lâzım gelir... Fakat, eloğlu, bu. Dünyada, ne açıkgözler var?., Güya bazıları birer kolayını !iu-. larak girmişler; yapılan morasimi gür- | Müşler. a K — Ne imiş efendim, yapılan mera sim? , — Bilmem yalan, bilmem gerçek... Bunların rivayetlerine nazaran, mec - Tasim başladığı Zzaman, 7ıyar:l_cıleı:ıı'1. Tavusu Melek'in tahtı karşısına süf s: diziliyorlarmış, Nezir olarak gelırdık: leri paraları ve kıymettar eşyaları ellerinde tutarlarmış. Bir sene mrf:n: da yaptıkları günahların aff, ve ğ:a- füllerindeki muradlarının hasil B" S1 için yalvarmıya başlarlarmış. u Dada, muhafızların başı 0 halkın bu rica ve niyazını va“'“ıd ğ leğe arzedermiş; ilham tariki ile a'01 Sevabı da döner, halka ıöylefm'i-d — Tavusu Melek ile yalnız bu adam Ti kqmn mus? — Evet.. yıı?uz bu adam.. hem, _1_(:: Ruşmak yok. İlham' var..: O adam, M Vus Meleğin önünde elpence diVan ÖL7 Tüyor. Başını göğsüne eğiyor. Ne söyle Yecekse, bâtın Jisanı - yani, İçinden. lüyor. Ve gene o suretle aldığı Vabi da, açık dille halka bildiriyor. , Ğ P saat kadar süzer” Bu merasim, de yerle- :k Bütün halk, tahtın önün getirilen ve mukaddes olan isyanın ucu da İlak vermek üzere buraya dayanıyor. — Niçin efendim?, — Tavus Meleği çalmışlar da, anun için; — Çalmışlar mı?, — Hattâ., çalmışlar da, değil, muha- fızların ellerinden cebren a!lmışlar... Onun için kıyametler kopuyor. Demiş. — Mühim hâdise, A — Dehşet... — Mühim hâdise olmaz mı, hiç?..| — Dehşet, ya... Hüseyin bey, kendisine yılda iki defa altın yağdıran bu mübarek horozu e- den kaçırır kaçırmaz, aklı başından git- miş. bütün kabileye ı:guheruk emri vermiş. Derhal Musula giderek, telgraf makinesinin başına geçmiş... Yıkdız sarayını, Babıâliyi, vilâyeti, ordu ku - mandanlığını, mutasarrıflığı, kayma - kamlıkları birbirine katıyor. (Ya, ho - rozum meydana çıkar; vi sahud, orta - hğı kana boyarım.) kayametler kaparıyor... Hattâ, rivayetine nazaran Musul valisi Su.]ı:m Hamide bu mesele hakkında üstüste bir kaç telgraf çekmiş, ve bunların irinde; K (ıiı:îE. ecnebi konsolosları da müdaha- le elıtiler. «Hükümeti seniye, mczhgh hürriyetlerinin esasını tekeffül etmiş olduğu cihetle, bu hâdiseyi ekemmi- yetle nazarı dikkatealmalıdır. Ve, bir “Zevcim, inanmak İi İşte, Fransada Sen Şehrinde Monlereuil kasa- basında Emil Zola sokağında 17 No. da Bayan Wagner, Bögyle diyor ve ilâve ediyor: « O, Bana; Sen 10 Yaş Gençleşmişsin Diyerek Ğ Jevrinde bir aşk macerası : 44 bizim telgrafeitarın | 8ÖN FOSTA — horoz mezhebin mukaddesatma karşı vuku bulan bu tecavüzün faillerini mutlaka bulmalı, ve pek şedid bir surette ce - zalandırılmalı.» diye mütalea beyan | etmektedirler... Meselenin siyasi bir renk almasına meydan vermeden yapı- lacak muamelenin emir ve inbasını is- tirham ederim.) | — E, efendim.. saray ne cevab ver- miş ? — Saray, müdhiş telâş içinde... Ge- ne telgrafcıların rivayetine nazaran mabeyn başkât!bi, Musul valisi ile bü- tün mücavir vilâyetlerin valilerini ayrı ayrı telgraf başına celbetmiş.. müteca- sirlerin behemehal ele geçirilmesi için ne mümkünse yapılması hakkında, (iradej seniye)ye müstenid emirler !vermiş. — Mütecasirler kim?. — Henüz meçhu!... Yalnız, zayıf bir rivayet var... Güya, mübarek horoz, bilmem hangi köyden çıkarılıp götürü- lürken, yolda pusu kuran mütecasir- | lerden biri ele geçmiş. Fakat bu adam, | bütün istievablara, tehdidlere, tazyik- lere rtağmen ne kendi hüviyetini bil- dirmiş; ne de arkadaşlarını söylemiş, (Arkası var) gözlerine stemiyor,, Hayretini İzhardan Kendini Alamıyor. ,, (Baştarafı 12 inci sayfada) Zi uzun müddet azapta bırakmanız da doğru değil. Faaliyete geçmelisiniz. Kaptan telâş içinde idi. Ne yapacağını Şaşırmıştı: — Peki ne yapabilirim, dedi. İlk iske - lede tabil polise haber vereceğim, işe va- ziyet edecek. Durun bakayım, kamarala- rı da şöyle bir aratmayı düşünüyorum. Sesimi çıkarmadım ve yanından ayrıl- dım, Biraz sonra kamaralar arandı. Me- murun kamarasında bir maymuncukla katledilen celebin para cüzdanı bulun - mâsın mı? Yalnız cüzdan boştuuş.. tabil memur derhal bir kamaraya hapsedildi. Doğrusu benimle ettiği alayları düşüne- rek onun başına gelen işe kahkahalarla gülmiye hazırlanıyordum. Fakat bir u- gursuzluk buna mâni oldu. Süvari benim karsaramı da muayeneyi unutmamış. Ce- ketimin üzerindeki küçük kan damlaları ve valizimde bulunan külliyetli mikdar- da para dikkatlerine çarpmış. Beni de bir kamaraya kapamasınlar mı? Kan dam - lalarının bir aralık burnumun kanamasın dan olduğunu, paranın da kendi param olduğunu anlatmıya çalıştım, amma tut- turamadım. Çürük sarı dişli, ufak tefek adam sus- tu. Üç gençten biri heyecanla sordu: — Peki, sonra nasıl kurtuldunuz? O dudaklarında lükayd, fakat-tatlı bir tebessümle omuzlarmı silkti: — Uğursuzluk bir kere yakama yapış- mıştı, İlk iskelede memurla beraber po - lise verildik. Fakat iki gün sonra memür kurtuldu, ben hapsi boyladım. Ceketim- deki kanların maktulün kanı olduğu, ü- zerimde bulunan paranın da celebe ald olduğu iddia ediliyordu. Mahkemede ma- sum olduğumu o kadar iddia ettim, para etmedi. Üstelik beni memuru şüphe altı- na düşürmek için onun kamarasına may- muncuğu ve boş para cüzdanını koy - makla da itham ediyorlardı. Daha bir sürü şeyler., sizin anlıyacağınız neticede tam on sene kürek cezası yedik. Durdu ve karşısındakilerin dehşetle a- çılmış gözlerine pervasızca bakarak ilâve etti: — Hapisten çıkalı bir hafta oluyor. “HİKÂYE: Tren yolcuları ku içinde olduğunu yüzünden anlamak ister gibi birbirlerine bakıyorlardı. Ni e da hemen onu taklid ettiler, Üçü de te- lâşla ağdan valizlerini alıp, çıkıp gitti « ler. Onların gittiğini gö görmez ih « tiyar da yerinden fırlamıştı. Ancak o za« man sarı çürük dişli ufak tefek adam büe şını çevirdi. Dudaklarında geniş bir tö- bessümle: ikimiz karşılıklı üzanıp mükemmel uyku çekebiliriz. İhtiyarın bu sözlere aldırmıyarak çan- tasını kucaklayıp çıkmıya hazırlandığını görünce küçük bir kahkaha sahvererek devam etti: — Ha.. benden korkuyorsunuz öyle mi? Fakat beyhude bir korku bu.. biraz evvel anlattığım vak'ada oldukça ış nok e talar vardı. Böyle bir hâdıse başımdan vallı suçsuz memurdum. Bunu kati) kene dimmiş gibi anlatmamın sebebine gelin« dan sepetlemek için aklıma böyle bis kurnazlıktan başka bir çare gelmedi, Hâ- 1â bana şüphe ile bakıyorsuruz öyle mi? Birdenbire sustu. Çünkü ihtiyar devamm etmesine meydan vermeden sözlerine inanmadığını gösteren öfkeli bir tebes e sümle onu yukarıdan aşağı süzdükten sonra sür'atle çıkıp gitmişti. komparti e manda tek başına kalınca bir kahkahâ daha attı. Sonra kanapeye boylü boyun- € uzanıp elini yanağının altına koyarak gözleri. kapadı. Biraz sonra horul horul uyuyordu. Öbürlerine gelince üç arkadaş başka bir kempartimanda zorlukla sığınacak yer bulmuşlardı. Gene konuşacak bir şey buldukları için memnun bir halde etraf- larındakilerin ters ters kendilerine bak- tıklarına aldırmıyarak «ne müdhiş & « dam!» diye, heyecanla ondan bahsedi « yorlardı. Zengin kılıklı gözlüklü ihtiyare sa yer bulamamıştı. Koridoraa öfke ile gezinerek acaba ilk anlattıkları mı, yoksa sonradan söyledikleri mi doğru idi diye düşünüp duruyordu. Bunu söyler söylemez döndü, peacare- den dışarısını seyretmiye başladı. Onun karşısında oluran, hikâyesini so- nuna kadar dikkatle dinliyen ihtiyar der- hal yerinde doğrulmuştu. Endişe ve kor- YARINKİ NÜSHAMIZDA: İyi bir adam 'Tercüme eden: Hatice Hatib Açık Eksiltme İlânı Antalya P. T. T. Müdüı:lüğünden: 1 — Eksiltmöye könüulm İş. vvi Antalya P. T. T. binası ittihaz edilen eski Park oteli namı ile maruf bina dahil ve haricinde yapılacak tamirat. 2 — Bedeli keşif 7000 liradır. Bu işe ald evrak ve şartnameler şunla rdır: A, Eksiltme şartnamesi, B. Mukavele projesi. C. Bayındırlık işleri genel şartnamesi, D. Husust şartname E. Koşif cetveli. F. Proje, Şartname ve teferrüatının bir suretini alabilirler. Nafla ve P. 'T. 'T. müdürlüklerinden 3 — Münakasa ve ihale 5 teşrinlevvel 938 tarihinde saat 15 de Antalya P. T.T, binasında yapılacaktır. ce.. Şu Üç geveze, düşüncesiz genci bura « Kİ dibine bi |dir, diyor. Filhakika çelli İ a İtavsiye ettim. Birço: ederek şayanı rünciye kadar Bayan Wagner'in birkaç hafta zarfında kazandığı şayanı hay- tebeddülünü bir mucize -|hem de son derece memnun kaldılar.» bul&“:y kadâar ev «| —Her akşam yatmazdan evvel pembe ağzımın et-|renkteki 'Tokalon kremini kullanınız. alnımda, uklar Ve çizgilerim Terkibinde, Viyana Üniversitesi Pro - b!l"'î:wü" arkadaşlarım |fesörü doktor STEJSKAL'ın keşfi olup tebeddüle şaşıyorlar. tıpkı insanın tabil ve hayati cild unsu- söyledim. — Yeğâne (runun ayni oıın. ve genç hayvanların be renkteki Bio « 'cild hüceyrelerinden istihsal edilen Peîm kullanmalarını |Biocell gençlik cevheri vardır. Gündüz ikları bizzat tecrübe (için de beyaz rgnklckl 'Tokalon kremi- yt semeresini gö -|ni kııllınmn.' eildinizi yumuşatıp be - ı,,nyl:lc alay ettiler. Fa-|yazlatır ve siyah noktaları eritip açık teşekkür ettiler, İmesameleri sıklaştırır. «Zevcim Jorj, gözlerimin ve hemm baş |at e C Öğretmen Okulu Satmalma bütün nüba- lığından : B.’kî:mğ.: Okulumuz eşyası bu kere İstanbul Balmuc- M"'“"”d_u "kulu binasıns nakledilmekte olduğundan —Mmevcud - eşya ıîk yuretile nakliyatı yapılacaktır. Tahmin bedeli 489 lira 75 kus 15 lira muvakkat teminat makbuz veya mektublarile bir. günü saat tam 12 de İstanbul Kültür Direktörlüğünde caatlüri, «6880> Komisyonu Cumâ 28/41938 Ş 6 — Postada vukubulacak gecikmeler kabul edilmez. — (6121) 4 — Eksiltme âçık olarak yapılacaktır. 5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 525 lira muvakkat teminatı An « talya P. 'T. T. merkez şefliği veznesine yatırması şarttır. 6 — Taliblerin Antalya nafia müdürlü ğünden bu iş için alacakları ehliyet ve- sikası ihele tarihinden sekiz gün evvel alınmış olacak ve ticaret odasına kayıtlı bulunacaktır. 7 — Taliblerin eksiltme yapılacağı saatten Iâakal bir saat evvel komisyona müracaatların ilân olunur, — (6612) Balıkesir Vilâyeti Nafıa Müdürlüğünden : 1 — Bürhaniye hükümet konağı ikmali inşaatı kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur. 2 — İşin bedeli keşfi 22500 liradır. 8 — Bu işe &id evrak: A — Projeler. B — Fiat bordrosu, mesaha cedveli, keşif hülüsa cedveli, C — Fenni ve hususi şartname, D — Nafıa yapı işleri fenni ve umumi şartnamesi. E — Bayındırlık işleri genel gşartnamesi olup bu evrakı hergün Balıkesitt Nafıa Müdürlüğünde görebilirler. ; 4 — Eksiltme 26/Eylül/938 tarihinde Pazartesi günü saat 15 de Bürhaniye hükümet konağında kaymakamlık odasında kurulu Nafıa Komisyonu huzürune da yapılacağından isteklilerin zarfları bundan bir saat evvel mezkür komlsyona yermeleri. R $ — İsteğlilerin bu işe aid 1687 lira $0 kuruşluk muvakkat teminatı Bürhanle ye Malsandığına yatırdıklarına dair makbuz veya bu mikdarda çayanı kabul banka mektubu ile asgari 8500 liralık yapı işini bir defada muvaffakiyetle bas şardığına dair Balıkesir Nafıa Müdürlüğünden tasdikli ehliyet vesikasmı — ve Ticaret Odası vesikasını kapalı teklif mektublarını ihtiva eden zarfa koymaları WWMMMMMWUMM olarak müayyen gün ve saatte Eksiltme Komisyonuna müracaatları lâzımdır. Kü içli kolaydı. Öbürleri ise bir karar vermeli hayet içlerinden biri kalktı. İki arkadaşı — 4 — Ne gidiyorsunuz canım, dedi, artık — bir — a ) « J * | ) ) K geçmedi değil. Yalnız bon katil değil, zas — | N y | ! ! $ İ 4 :