TT Be;yıel vaziyette gerginlik devam ediyor (Baştarafı 1 inci sayfada) Hariciye nazıtı Lord Halifaks, bu ger- ginliğin bir an evvel iznlesi için azami faaliyet göstermektedir. Nazır, bugür Berline dönecek olan İngiliz sefiri Sir Nevil Hendersonu tekrar kabul etmiş ve kendisine Tâzım gelen son talimatı vermiştir. Lord Halifaks bilâhare Amerika sefiri Josef Kenediyi, Paristen yeni dönmüş ©- lan Fransız sefiri Korbeni, Çekoslovakya elçisi Masariki ve Lehistan maslahatgü- zarını kabul etmiştir. Daha sonra, muha- fazakâr partisi şeflerinden Çurçil de ha- riciye nozaretine gelerek, Lord Halifaks ile kırk dakika görüşmüğtür. Diğer taraftan Fransız hariciye nazırı Bone de Sovyet sefiri Suriçi ve Amerika seliri Sir Vilyam Buliti kabul etmiştir. Gerek Londra, gerek Pariste cereyan eden bütün bu görüşmeler esnasında Çekotlovakyadaki vaziyel mevzuu bahse- dilmiştir. İngiliz sefiri Berline döndü Londra $1 (Hususi) — Sir Nevil Hen- derson bu akşam Berline vâsıl olmuştur. Südetler meselesi hakkında İngiliz hü- kümetinin niyetlerinden ve hattı bareke- tinden tamamen malümattar olan sefi- rin, yarın Alman hariciye nazırı Fon Ribentrop ile görüşmesi muhtemeldir. Sefirin, başvekil Çemberlaynin Hitle- re kitab ettiği bir mesajı da hâmil oldu- gu söylenmektedir. Maahaza, böyle bir mesajın mevcudiyetini teyid eden hiçbir malümat alınamamıştır. Hattâ, Hender- sonun Hitler ile görüşüp, görüşmiyoceği de henüz belli değildir. Ruzveltin Hitlere mesajı Bazı mahfellerde dolaşan bir şaylaya göre, Amerika Cumhurreisi Ruzvelt de Hitlere bir mesaj göndermiştir. Bu şayila dahi tevsik edilememiştir. Prag'da müzakereler Lonârâ 31 (Hususi) — Pragdan alınan haberlere göre Lord Ransitnen bngün Südet partisi mümessili Kund ile uzun bir görüşmede bulunmuştur. Ransimen heyetine mensub mali mü- şavir Gvatkin de Bohemyaya giderek, Henlayna mülâki olmuştur. Südetlerin vaziyeti Pragdaki bazı ecnebi müsahidlerin ka- nastine göre Südetlerin bir kısmı, hükü- metin yapmış olduğu fedakârlıklarla ik- tifa etmek niyetindedir. Diğer bir kısım ise partinin bütün taleblerinin is'af eöll- ,mesini istemektedir. Henlayn Almanyaya gidiyor Prag hükümeti tarafından dün resmen Südetlere bildirilmiş olan yoen! plân hatc- kında istişarelerde bulunmak üzere Hen- laynin birkaç güne kadar Almanyaya Riderek Hitler ile görüşmesi muhtemel- dir. Diğer bazı mahfellerde iddia edildiği- ne göre, bu yeni plân hakkında Südetle- rİn cevabi ancak Nürembergde toplana- cak olan Nazi kongresinden sonra veri- Jecektir. . Hitlerin, bu kengrede, Südet meselesi hakkında Almanyanın kot'i noktai naza- rını bildirmesi de muhtemeldir. Nürenberg kangresi pazartesi toplanıyor Nüremberg kongresi önümüzdeki pa- zartesi günü toplanacak ve bir hafla son- ra gene pazartesi günü hitam bulacaktır. Bu müddet zarfında Hitler hergün birer nutuk söyliyecektir. Fakat siyasi mahi- yetteki nutkunu en son günde irad ede- cektir. Südet partisinde Prag 31 (Hususi) — Südet partisinin politik komitesi yarın içtimaa davet edil- miştir. Bu içtimada, hükümetin yeni tek- lifleri hakkında görüşüleceği tahmin e. dilmektedir. Prag 31 (AA.) — Hodza, bu suübah Fransanın Prag elçisi B. Delakruayı ka- bul etmiştir. Rayştag içtimaa davet edilmedi Berlin 31 (A.A.) — Salâhiyettar mah- feller, B. Hitlerin Rayştagı içtimaa davet ettiği hakkında yabancı gazetelerde çı- kan haberlerden malümatlar olmadıkla- rını bildirmektedir. Almanyanın protestosu Prag 31 (A.A.) — Almanyanın Praj sefiri, salı sabahı hariciye nezaretine ye- ni bir protesto notası vermiştir. Bu haberi veren çiftçi Venkoy gazeve- si, Alman imparatorluk ordusu hakkında iki Çekoslovak gazetesinde çıkan bir ma- kalenin bu notanın verilmesine sebeb al- duğunu yazmaktadır. Alman makamları- ımn verdikleri notada Beneş'den de bah- l settikleri söylenmektedir. İngiltere ve Fransanın maksadı Paris 31 — Gazeteler, sayfalarını ge- ne Çekoslovyak meselesine hasretmekte- dirler. Figaro gazetesinde Romiye, göyle yazı- tOr! Si «İngiltere ile Fransanm sarfetmekte oldukları faaliyet, Almanya aleyhine mü- tevcocih değildir. Bu faaliyet bir gün bir tarafın, ertesi gün diğer tarafın zara- rına olmak üzere'hem de yalnız bir nok- tada değil, belki her tarafta emniyetsiz- liği umumt kaide olarak vazetmeği istih- daf eden temayül aleyhine müteveccih bulunmaktadır. Filhakika her altı ayda bir Avrupada bir devleti ortadan kaldır- mak mümkün değildir, Avusturyadan sonra Çekaslovakyayı ortadan — kaldır- mak hiç kimseyi hayrete düşürmeksizin yapılacak bir iş değildir.» Londra borsasında Londra 81 (AA.) — Dolar fiatının İn- giliz lirasına nazaran tereffüü bu sabah Filvaki dolar, dün akşam 4.86 iken bu- gön 4.85,12 olarak tescil edilmiştir ve bu flat, 486,65 olan eski parttenin dununda- dır. İngiliz makamatırım hali hazırda bu eski pariteye büyük bir ehemmi- yet atfetmemekte oldukları zannolun- maktadır. Dün Elâzığ'da muazzam bir geçid resmi yapıldı (Baştarafı 1 inci sayfada) ordusunun ve onun şerefli komutanları- nı doya doya seyretmek onlara minnet hislerini, sevgilerini izhar etmek istiyen halk yalnız civar kazalardan değil, Ma- latya, Diyarbakır gibi vilâyetlerden de rafı bir gün evvelden çadırlarla dolmüş- tu. Bugün sabah saat altıdan on dörde kadar kamyonlar bütün şehir halkını sa- haya taşıdılar. Tarihinde bu kadar kalabalık görme- miş olan Elâzığ bu sefer adetâ boşalıver- miş gibiydi. Esnaf dükkânlarını kapamış. lardı. Sahanın etrafında osgari 100 bin kişi yer almıştır. Saat on dörde on kala sayın Mareşal refakatlerinde Orgeneral Orbay Çalışlar, Fahreddin Altay, Asım Gündüz ve Kor- general Ergüder, Galib Denız, Galib Tür- ker, Cemil Cahid, 4 üncü Umumi Müfettiş Abdullah Alpdoğan, ve Tümgeneraller olduğu halde sahayı şereflendirmişlerdir. Atnşemiliterler Bu sabah husust trenla şehrimize gelen Yunan, Bulgar, İngiliz kara ve hava, Yu- göslav, Rumen, Fransız, İtalyan, Rus a- taşemiliterleri de tribünde yer almışlardı. Geçid başlıyor Geçid resmine tam on dörtte tayyarele- rin uçuşlarile başlandı. Kahraman uç- manlarımızın halkın başına kadar sokul- maları sahayı sevgi ve yaşa sadalariyle doldurdu. En önde Orgeneral Kâzım Orbay ve maiyeti, kendisini takiben korgeneraller Galib Deniz, Galib Türker ve Muzaffer Ergüder Maroşali selâmliyarak geçtiler. Artık mra piyade tümenlerine gelmişti. Mehmedciğin çok çetin imtihanlar ver- dikten sonra dinç, muntazam geçişi saha- daki halkın heyecaninı tutuşturdu. Ata- yın sancakları hürmetle - selâmlanıyor, yağız yüzlü, civanmerd Türk askeri «varol» sadalarile karşılaşıyordu. Sinemalar ve fotograflar işliyordu. As- ker geniş nizam Üzerinden geçiyor. Her tümenin başında generalleri de yer al- mış bulunuyordu. Bu sel gibi devam eden-piyade akını iki saate yakın sürdü. Bunları fenni h- taat takib etti. Muhaberecilerin intizamı bilhassa nazarı dikkati celbetti. İztihkâm- | YN cilar da mükemmeldiler. İstihkâm kıtaa- tını hafif dağ bataryaları takib otti. Ba- taryaların ağır ağır sahada flerlemeleri çok heyecan verici bir manzara idi, Geçiş çok heyecanlı olmuştur Kahraman süvarilerimiz gelmişti. Ban- do tempoları hızlandırdı. Süvari tümeni kılıçlı, mızraklı olarak ve hücum eder " — Hafızasını kaybeden genç nasıl kendine geldi ? «Sizi tanımıyorum, tanıyamıyorum...» 1937 yazında Amerikada bir dere ke- marında Fredrik isminde bir Amerikalı- nn otomobili bulunmuştu. Otomobilin hareket anahtarı yerinde duruyordu. O- turacak yerde bazı kâğıdlar vardı, fakat otomobilin sahibi ortalarda görünmü- yordu. Arandı, tarandı ve Fredrik bir türlü bulunmadı. Adamın öldüğü sanıldı. Bu- nunla beraber, Amerikalının babası ü- —midini kesmedi. Bütün hastaneleri gezdi, nihayet Virginlada bir hastanede oğlunu buldu. Fredrik ilkönce babasını tanıma- dı. Derken boğazından bir feryad koptu ve Fredrik her şeyi batırladı. İlk söz o- larak ta: — Annem neredet?.. öcmek oldu. Resimlerimiz, bu sahneleri teshit edi- yor, Te gibi halkın büyük tezahüratları arasında geçti. Sıra traktörlerle çekilen tayyare dafi toplarına gelmişti. Doğu ordusunun mo- törlü ağır bataryaları halka ve vatardaşa emniyet telkin ederek geçtiler, Onları ışıldaklar Ve bindirilmiş kıtaat takib etti. Tankların geçid resmi güzel oldu. Nakliye otomobilleri de geçince saat tam 17 de Örgeneral Orbay Mareşala tekmil baberini verdi. Merasim esnasında uçaklarımız sema- larda dolaşıyorlardı. Ordunun geçirdiği bu çetin imtihan büyük muvaffakiyetle neticelenmiş ve milletin ordusuna karşı beslediği güven bir kat daha artırmıştır. Büyük Şef Büyük Şef komutanlarımıza imzala- rıtı mühtevi birer altın saat hediye buyurmuşlardır. Kılaat yarından itiba- döneceklerdir. Doktor İbrahim Zati Öget Belodiye — karşısında, — Piyezloti esddesinde 21 numarada hergüd üğleden sonra hastalarını kabul eder. [ Kabadayıhleİçin' adam” öldüren canavarlar! (Baş terafı Tünci sayfada) lan bu hâdisenin tafsilâtı şudur: Fındıklıda muhtelif odun depolarının kamyonlarında çalışan Erkek İsmall na- miyle maruf genç bir şoför, bundan üç gün evvel, Ortaköyde Enverin garajına şolör olarak girmiş ve evvelki gün ilk dofa servise çıkmıştır. Erkek İsmail arkadaşları arasında se- vilmiş, iyi tanınmış bir şofördür. Orta- köyde henüz yabancıdır, kimse ile tanış- mamıştır. Fakat, garib ve feci bir tesa- düf neticesinde, Ortaköyde işe başladı- ğının birinci günün akşamında, bir cina- yete kurban gitmiştir. Facia İsmail gece saat on buçuk sularında, kimse ile tanışmadığı için Ortaköy cad- desinde yalnız olarak dolaşırken, bir a- ralık Mehinedin kahvesi önüne gelmiştir. | Bu sırada, tütün amelesinden Sadık ile, arkadaşı Tekirdağlı İzak da kahveden dışarı çıkmışlar ve üçü karşılaşmışlardır. İşte bu vaziyette birdenbire kahvenin ö- nü karışıvermiş, bir feryad bütün cadde- yi kaplamıştır: — Ay anam! Yandım, yetişin! Ve iki gölgenin kaçarak, uzaklaştıkları görülmüştür. Vurulan genç şoför, kaçanlar da Sadık | ile İzaktır. Vak'anın en yakın şahidlerinden Orta- | köyde, elektrikçi Niyazi hâdisenin bun- dan ötesini şöyle anlatıyor: — Yandım diye haykıran iki gün ev- vel Ortaköye gelen şoför İsmaildi. Ecza- neye doğru koşmağa başladı. Karşı kar- gıya geldik. Vücudünün altı yerinden bı- çaklanmış, gırtlağı ortadan yarılmıştı. —| «— Seni kim vurdu diye» sordum. Cevab veremedi. Gırtlağındaki yara konuşmasina imkân bırakmadı. Derhal eczaneye götürdük. Fakat, zavallı deli- kanlı daha ilk tedavisi bile yapılmadan, üç dakika içinde öldü. Gelen imdadı sıh- hi otamobili boş dön: | Firar | Bir tarafta facianım son perdesi iner- ,ken diğer tarafta Sadık ile Tekirdağlı , İzak arka taraflarından dolaş- imak suretile, sahile inmişler ve Zaronun sandalına atlıyarak: — Bizi, Kasımpaşaya götür, demişler- dir. Fakat, Dolmabahçe sahillerine gel- dikleri vakit: — Vazgeçtik, bizi sahile bırak, diyerek karaya çıkmışlar ve oradan kaçmışlardır. Zabıta derhal faaliyete geçmiş, suçlu- lar her tarafta aranmağa başlanmıştır.Bu müddet zarfında kahvede bulunan ve hâ- diseye şahid olan müşteriler de, karakola celbedilerek, ifadeleri alınmıştır. Fakat bu şahidlerden hepsi de, bir pa- tırdı ve karışıklık vukua geldiğini, ancak failleri seçemediklerini çünkü bütün bu olanların yarım dakika içinde cereyan ettiğini söylemişlerdir. Filhakika — gece yarısından sabaha kadar yapılan tahki- kat ta göstermiştir ki, şoför İsmallin bı- çaklanmasına tekaddüm eden hiçbir hü- dise yoktur. İzak ile Sadık gürültülü bir şekilde konuşarak, kahveden çıkmışlar, şoförle karşılaşmışlar, fakat aralarında değil bir münakaşa, küçük bir söz bile teati edilmeden, onu bıçaklamışlardır. Gece yarısı hâdiseye el koyan ve dün saat beşe kadar tahkikatı idare eden müd- deiumumt muavini Turgut, bilhassa bu nokta üzerinde durmuş, hâdisenin sebe- bini araştırmıştır. Katiller teslim oluyorlar Diğer taraftan polisin takibinden kur- Maktul İsmailin Ortaköyde — yabancı olması ve suçlularla hiçbir geçmişi bu- lunmaması, İzakın ifadesini teyid etmek- tedir. Buna rağmen bir adamın kabadayılık olsun diye adam öldürebileceğini havsa- la kabul etmemektedir. Görülüyor ki hâdise elân karanlık bir mahiyet arzetmektedir. Zabıta ve adli; bu meçhülü çözmek için, tahkikatı d Tinleştirmektedirler. Suçlulardan Sadık, buudan 6 sene « - vel gene bir adam öldürmüş 7,5 yıl hap:ı : mahküm edilmiş, fakat Cumhuriyet-. 10 uncu yılında afdan istifade ederek, çıkmıştır. ATıhk.ikuL çabuk tekemmül ederse, hâ- dise cürmü meşhud kanununa göre mah- kemeyoa intikal edecektir. Tabibi adil Salih Hâşim, muayenesi #onunda, maktul İsmailin cesedinin mör- Ba kaldırılmasına lüzum görmüştür. Birer derece terfi eden deniz ve hava sübaylarımız (Baş tarafı 3 üncü sayfada) ci sınıfa terfi edenler: Zahid Galata. Beşinci sınıftan dördüncüye terfi Şahabeddin Kadıköy, e MUAMELE MEMURLARI Dördüncü sınıf muamcle memurluğundan üçüncüye Yerfi edehler: Arif İstanbul, Beşinci sınıf muamele memurluğundan dördüncüye terfi edenler: Emin İstanbul. ASKERİ SAN'ATKÂRLAR Altıncı sınıf askeri san'atkârlıktan beşin- tiye terfi edenler: Nuri Aydın, İzzettin Üs- küdar, İhsan Kasımpaşa. Bir doktorun günlük hotlarından — Kansızlık Kansızlık iki kısım olur. Malümdur İi kanda bir milimetre mik'abında beş mil- yon kadar kırmızı küreyvat vardır. Ka » nn rengini ve dolayısile insanın rengini veren bu kırmızı küreyvattır. Bu kırmızı Kküreyvat adedi azalırsa kansızlık başlar, dört baçuk milyona, dört milyona, nihâ- yet iki ve bir milyona, hattâ daha am mikdara kadar düşer, Renk gitgide 3a » rarır, solar, beyaz sarı bir hal alır. Cğe- lerin etrafı mor, bir hâle ile çevrilir, dönmesi, çarpıntı, asabiyet, uykasuzluk, iştihasızlık gibi Arızalar baş gösterir. Hatta ayakta duramaz olur ve ufak se- beblerle başı döner ve düşer, Kansızlığın sebebleri nedir? Bunu 8- raştırmak lâzımdır. Herhalde kanın kar- mizi küreyvatı içinde çelik vardır. Rengi veren bu maddedir. Bu çelik kumi hava- mın müvellidülhumuzasile birleşince ök- sld döler olur veyahud tâbiri fennisile ve doktor lişanile (Oksihomoğloğin) olur. Bunun rengi de kızı! güzel biz kırmizıdır. Şayed bu küreyvat üzerindeki müvelli - dülhumüza ihtirakat sebebile kaybolur ;ıı onun yerine hamizı karbon kalm o « lursa © zaman kanin Ti koyulaşır mmnunş.n::dmm_î verilir. Yarın kansızlığın tedavisini BÖöy- iyeceğiz, e Bu sülunu idare eden arkadaşımız bir kaç güne kadar Atrupada bir tedkik ge- yahatine çıkacak ve gaybubeti bir ay ka- dar gürecektir. Bu müddet zarfında oku- yucularımızın İhtiyaclarına ve mektub- larına cevab vermek mümkün olamıya « caklır, Keyfiyeti nazarı dikkate arzedi- || yoruz. j tulamıyacaklarımı anlıyan katiller de, dün_ sabah Ortaköy karakoluna giderek, teslim B Suçlular karakolda sorguya çekilmiş- Ter, suçu birbirlerinin üzerine atmışlar- dır. Cinayetin sebebi nedir? Cinayet niçin işlenmiştir? Suçlulardan İzakın ifadesine göre hâdisenin sebebi bir hiçten ibarettir. Doğrudan doğruya sarhoşluk ve kabadayılıktır. İzak, bunu şöyle anlatmıştır: — Kâahveden çıktığımız zaman sark Oğ- tuk. Birbirimizle: «Ben şuyum, bana fi- lân derler, adamı şöyle yaparım, böyle ederim» tarzında münakaşa ediyorduk. Karşımıza maktul çıktı. Sadıkın kabada. İyılık damarı kabarmıştı. Çekti biçağını, hiçbir şebeb yokken, onü vurdu. Sadık ise, bunları tamamile inkâr et- miş, hâdiseden arkadaşını mes'ul göster- mistir, AAAT SELÂNİK BANKASI 'Tesis tarihi : 1888 e İdare Merkezi : İSTANBUL (GALATA) Türkiyedeki Şabeleri: İSTANBUL (Galata ve Yenicami) MERSİN, ADANA Bürosu Yunanistandaki Şubeleri SELÂNİK - ATİNA — « Her nevi banka muameleleri Kiralık kasalar servisi