SİNEMA VE TİYATRO HOLİVUTTA 15GÜN — D aa Taçlal Marlene Dietrich niçin ve nasıl gözden düştü? Tanasa revü heyeti heyet değil, devletmiş Rövünün hususi bir treni ve vapuru olduğuna göre kuvayi berriye ve bahriyesi de mevcud demek! Yazan: Nusret Sarışın yıldız, çalıştığı içi Yazan: “Son Posta,, nın EED irçok insanlar Marlene Die?- richi soğuk kanlı, makul bı; anırlar, Halbuki bu ı_-'mşırşlâ""" yıldın hiç te sanıldığı gibi de?ı üf- d Marlen Höllywoodda hır_çı_r-hSl odisı- nınmış bir kadındır. Bu yimıe;ı:u'u $ ne birçok düşmanlar kazanmmıştır. $ Ona sorarsanız, kendisi herkesin ılîı kindedir ve böyle görünmek te onun bir Allah vergisidir. Bu yüzden film çe' y gİ rejisörü dünyanın eh büyük mu;kî;l::_ nı çeker, durmadan ter döker ve e lenin bütün hırçınlıklarına boyun ;m rek onun huyuna göre gitmek mec yetinde kalır. K Bir de, bilir misiniz ki, Marlen Dietrii şümdiye kadar çevirdiği filmlerin -« <sn spresi ve Marokko ymüstesna - hiç en kumpanyasına bir para kâr te- etmemiştir. a t, bu hırçın yıldız film çevirirken kadın £ “vrilirken o filmin v ğ © kadar büyük masraf kapıları .ıçır. kı: kumpanya, bunları temin edip te filmi östermeğe başladıifı 2a- devam ir. [ğlııı Marlenin titizliklerine ve hırçin- hıklarına aid bir hikâye anlatayı Bundan birkaç sene evvel Paramcunt stüdyolarında (Melek) isimli bir film çevriliyordu. Bu filmin başkadın rolü de Marlen Dietrichte idi. Şirket en mukte- dir rejisörü Ernest Lubitch'e filmin ida- sini Vermişti. mETıııcn Luîitch aylarca çıhş_tı. her çe- yi hazırladı ve filmi gevirmege. b_nşlndı. Fakat henüz iki gün geçmemişti '_î' M:; lenin kaprislerinden biri baş gösteri " Güzel yıldız sarıya bvyılıtı' saçların: serpmek için altın tozu istedi. altın tozu bulmak ziynet eşyalarından maada işler 'Gt;u:ğı tının kullanılmasını yasak etmişti. Ürğ Marlene anlattılar. Fakat O ayak mekte devam etti. Üstelik: «Filmi bırakırım, Mmm :îşleîm.ıînn birleşik hükümetine baş vurmak mecburiyetinde kaldılar, Ve- ziyeti anlattılar ve 100 dolarlık altın tozu almağa muvaffak oldular. yapnıım!ı t şirket ida- kuftan sonra yeniden çevrilmeğe b"“b: d, Fakat çok sürmedi. Bu sefer d* #apka meselesi meydanâa çıktı. Mırlei:, Yejisörün gösterdiği şapkayı BİYMEK temiyordu. Ricalara, yalvarmalara rağı Men sarışın yıldız ayak direyordu. B““'; nad da iki gün devam etti, nibayet İ gün şonra yeniden filme lece birbirini takib eden kaprisler içinde, fllm bitti. Fakat zararını şirket gördü, İkişer günlük fasılalarda stüdyo Çalışmış, mutad masraflar yapılmıştı ve tabif bunlar filmin maliyetini - kabartı- Yordu. £ Nihayet halkın büyük yıldızlarla be> Taber Marlen Dietriche de rağbet etme- diği hakkında sinema salanlarının sahib- leri tarafından çıkarılan gürültü Marle- 'nin kontratının - tazminat verilerek - f hedilmesine sebeb oldu. * Bu sarışın ve sihirkâr Columbia Pictures şirketinin —malıdır. 150000 dolar mukabilinde kendisine İKi film çevirtilecektir. Ancak hırçınlıkları Ona tam 1009000 dolar kaybettirmiştir. Ne 250.000 dolarlık bir maaşı, ne de Para> Tmountta olduğu gibi yedi senelik bir kon- tratı vardır, Eskiden Marlön Dietrich, Greta Garbo- Bun en büyük rakibi idi. Fakat gimdi adı hz şimdi 'vu ” Doi Tindindrii babası Büyük harbde Türk Ordusunda Türkleri çok sevdiğini söylüyor | Marlen, daima İade matbuattan Marlene Dietrlch kara tahtaya geçtiği ve sukuta başladığı için, bu rokabet ortadan kalkmış sayıla- bilir. Onun âkıbeti üzerinde kara düşü- nenler çoktur. Garbo Amerikaya dön- dükten sonra sarışın Alman yıldızının is- tikbali üzerindeki kat'i vaziyeti anlamak mümkân olacaktır. sene Marlen bir Av'nıp, seyaha- tine çıkmıştı. Rıhtımda gazetecilere: <— Sadece, İsviçrede okuyan 13 yaşın- daki kizım Maryayı ziyarete gidiyorum!» demişti. Birçok kimseler onun “Almanyaya da ugnyıcığını söyledikleri halde, tahmin- ter tahakkuk etmedi. Marlen çok tez canlı bir kadındır. İm- zasına da dikkat edecek olursanız, bunu 4 iyl anlarsınız. Onun el yazısını tah- ılı:y:den meşhur Grafolojist, K. 8. Bird liyor ki: 3 î;;u Dietrich her işini bilgi ile değil, hissiyat ile yıpır!.l wzk:ıı::n bütün kadınlar böyle değil mi- lir? n * rmeğe giden gazetecilere aksi davranır. Bu yüzden bir tek dostu yoktur. n de kendisile görüşmeğe gider- Mî,ıl:epmci gsıfatı ile peşinen ürk- ll”e:ılı fakat mülâkatımız - kısa olmasına K Kabil - zor olmadı. Ancak resmini im- n:ı tmak için bir hayli müşkülât çektim. ;d:rlen fotograf imzalamaktan çekinme- hurdur. mîîk&r bir pozla çıkardığı resme ü ken dedi ki: lm_” ;:ubr'ım Alman ordusunda büyük rütbeli bir zabitti. Umumi harbde bir a- ralık Türk aordusunda da çalıştı. Kendisini gö sile de Çok sihi * Hollywood artistleri arasında cümerd- Amerika hususi muhabiri İbrahim Safa «Melek» filminde likleri ile şöhret bulmuş birçok yıldızlar vardır. Bunlardan biri de Marlen Diet- richtir. Marlen her noel haftasında kendi elile yaplığı birkaç yüz paketi stüdyoda be- raber çalıştığı muhtelif kimselere hediye eder. Kendisini tanıyanlar arasında pa- raca ihtiyaç içinde bulunanların ceble- rine kimseye sezdirmeden bir çek koydu- ğu da çok vakidir. Marlen meşhur bir yıldız olmakla be- raber mükemmel bir ev kadınıdır. Be-, verly Hilisteki köşkünde bazan verdiği büyük ziyafetlerde kendi eli ile yaptığı salçaları hazırlamak için saatlerce mut- fakta çalışmaktan hiç usanmadığı gürül- | müştür. Rejisör Von Sternberg, Rouben Ma. maulyan, Sesar Roemcero, genç Pair- banks, Willy Forst güzel yıldızın ziya- fetlerinden eksik olmazlar. Şık giyinmedeki bünerine dalr son bir| sual sordum. Şu cevabı verdi: — İnce zevk sahibi olan her kadın şık giyinebilir. Fakat buna şık giyinmek tec- rübesini de ilâve etmeli: Bir ihtiyar kadının ölümü şübheli görüldü Dün Beyoğlunda Hamalbaşı — caddesinde- Yorgi apartımanının 4 numaralı dalresinde oturan Ihtiyar bir kadın odasında ölü olarak bulunmuştur. 60-65 yaşlarında olup ismi Katina olan bu kadın oturduğu Yocgi apartımanının his sedarlarındandır. Kadınin dün sabah çıkma dığım gören komşuları zabitayı haberdar et- mişlerdir. Polisler bir çilingir vasıtasile ka- piyi açtırarak içeri girmişler ve Katinanın yatağında ölü olarak yattığını görmüşlerdir. Celbedilen hükümet tabibi tarafından cesed muayene edilerek ölüm şüpheli görülmüş ve Morga kaldırılmasına karar verilmiştir. Ka- dının üzerinde hiç bir yara ve bere emare- s1 görülememiştir. Ölümün hakiki sebebi bu gün Morg raporile — anlaşılacaktar. Zabıta ve müddelumumilik tahkikata devam ot - mektedir. Safa Coşkun Romanyanın Lorel ile Hardisi: Revünün Festival eğlencelerine iştirak için da » vet edilen Bükreşin meşhur Tanasa revü- sü iki gün evvel 96 kişilik kalabalık bir kadro ile şehrimize geldi. Ve dün akşam da ilk temsilini verdi. Revünün asıl kadrosu 136 kişi imiş. Böyle muazzam bir kafileyi İstanbula ge- tirmek bir hayli tuzluya oturacağı için Bay Tanasa mecburen bir kısmını Bük- reşte bırakmış. Tanasa revüsüne heyet değil, devlet de- meli.. Bu kalabalık nüfusu ve hakikaten iyi kurulmuş teşkilâtile âdeta bit Tana- sa hükümeti.. Zaten Rumenlerin meş - hur komikleri Tanasanın da bir hükü « met reisinden farkı yok. Revünün hususf bir de treni olduğunu söylersem onlara devlet adı vermekte mübalâğa etinedi - ğimi tasdik edersiniz. Evet, kumpanya - nın, pardan bu devletin «Lüksemburg> prensliği gibi bir de treni varmış. Eğer iddialara inanmak lâzım gelirse bir de küçük vapurları mevcudmuş. Sizin anlı- yacağınız kuvayi berriye ve bahriyesi o- lan bir teşkilât. Revünün artistlerinin provalarında bu- lunmak ve kendilerile görüşmek için dün 'Tepebaşı bahçesina gittik. Bahçenin için- 'de bir faaliyet ki sormayın!.. Bir taraf « tan marangozlar elektrikli afişlerin tah » talarım, dekorları yapıyorlar, elektrik « çiler projektörleri takmakla, ziya terti - batını tamamlamakla meşgul. Aksesüvar- meşhur komikleri Strol ve Vasilâki Revünün bale şeji Sioman Nihâyet bir sandalye atıp sigarasını tüttürmüş palabıyıklı bir adama sorduk:, — Bay Tanas nerededir? İstifini bozmadan cevab verdi, — Buğün izinlidir. — Anlamadım. — Tanaş Efendiyi sormoorsun! Hani lar kostümleri ayırıyorlar, balerinler sah-| garsondur... nede provada. Örkestra bir tarafta mü - Revünün yıldızlarından Any Siomin temadiyen çalıyor. Bir telâş, bir faaliyet ki, insan kendisini düğün evinde sanı - yor, Hoş, 96 kişinin çalıştığı düğün evi olmaz yal.. Bu hümmalı çalışmadan başı- mız döndü. sınız!> demişlerdi. Herk: gıkık bir kimse bulamıyaruz. Biz de soracak adam bulmuşuz. Niha- yet göstendiler. Orkestranın yanında du- iran kolları sıvalı, uzun boylu, şişman ve burnu tarife uygun zatmış, Haber gönderdik, Derhal provayı dur- durdu, yanımıza koştu, bizi selâmladı, — Hoş geldiniz. — Hoş bulduk. Fakat sizi işgal etmiş ol- mıyalım! Rumenlerin meşhur komikleri çiçek bozuğu, mavi gözlü, çok iri burunlu, iri yarı bir adam. Burnunun büyüklüğü biraz Naşidi andırıyor. Onun kadar da se- vimli.. Lâkin burnunun büyüklüğünden gmulmıyacak kadar mütevazi bir adam. Orkestranın gürültüsünü işaret ederek: — Hayır, hayır, bizi işgal etmezsiniz, dedi. Fakat bu gümbürtü kulak zarları» nızı davulun derisine döndürür masalar. dan birine oturduk. Tanasanın dehşetli bir otoritesi var. Artistlerin direktörden ödleri kopuyor. Müsaadesiz yanına yak - laşamıyorlar, Bir taraftan orkestra gürültülü bir ha- va çalıyor, bir taraftan da biz konuşuyo - ruz. Tanasanın bir gözü, bir kulağı bizde, diğer gözile, diğer kulağı örkestrada... Konuşuyoruz: — Her şeyden evvel, diyor, gördüğü - müz hüsnü kabule hayranız. Sizin için Bize «<Bay Tanasayı burnundan tanır- | çok misafirperver millet derler, doğru « yüzüne ba -|dur. Daha bizi Boğazdan çiçeklerle kare kıyoruz. Hiç te karşımıza burnu nazarı | şıladılar. Ummadığımız kolaylıklar göre dikkati celbedecek ve afişlendeki kolla -|dük. Sizden rica ederim, teşekkürleri « rını jimnastik yapar gibi uzatmış, karnı | mizi bilhassa yazınız. (Devamı 10 ncu sayfada)