Hergün Südet meselesinden Bir harb çıkabilir mi? rı gibi yapışıp kalan Südet me- desi, İngilterenin bu kadar emeklerine :ğ:m, îlau halledilemedi; hâlâ, Sü - tetler ve Çekler, dönüp dolaşıp, ayni nokta üzerinde duruyorlar. Il)un hbnîle_ - ilmiş gibi görünen bir meselenin bugün Şıııı.ânîıexîn henüz çok uzak bulüun - duğuna şahid oluyoruz. Neden dolâyı bu iş böyle sütüklenip gidiyor? Avrupayı daimi bir heletan içinde tutan bu davayı Avrupa halletmekten #ciz görünüyor? Müzakerelerin ve anlaştırma gayret - lerinin yeni bir sekteye uğradığı bugün - derde herkesin zihnine bu yolda bir ta - kım sualler gelmesi tabildir. Bunlara ce- wab venmeğe çalışalım. * Südetler meselesinin yalnız adı Südet meselesidir. Hakikatte dava, 'Südet da - vası değil, belki de Çekoslovakya davası- dır. Meseleyi hakiki adile ifade etmek is- tersek «Südet meselesi» değil, «Çekoslo- vakya meselesi» demeliyiz. Genişlemek ve yayılmak istiyen bü - tün kuvvetler gibi Almanya da bu siyase- tini Südet meselesini Çekoslavakya dev- letinin ya parçalanmasında, yahud da as- kert ve siyast mahiyette on beş milyon- luk bir camia olmaktan çıkıp Almanya - nın siyasi nüfuzuna yavaş yavaş baş eğ- meye âmade iktısadi bir camia haline gelmesini istiyor. Meselâ Çekoslavakya İsviçre gibi bitaraf, gayri askeri bir mem- leket olsa Almanya ona hiç bir şey di - yecek değildir. ' Halbuki bugünlük Çekoslovakya böy- le bir memleket değildir; öyle olmak ta istemiyor; bu memleket halen Almanya yamıbaşında, hattâ onun ortasına doğru sokulmuş bir kaledir. Öyle bir kale ki Al- manlığın cenuba ve şarka doğru yayılma- sına mümanaatla mükellef olduğu ka - dar Fransızlarla Almanlar arasında bir mücadele çıktığı zaman Almanyayı ar - kadan tehdid edecek mühim bir kuvvet temsil eder. Yüksek harb tekniği ve bu tekniği gıdalandıran bü yük sanayii ile Çekoslovakya, bu rolü mükemmelen oy- nıyabilir. Almanyanm istediği şey de onun böy- le bir kuvvet olmaktan çıkmasıdır. Açık konuşulduğu Zaman vaziyet budur. * Bu neticeye varmak için Çekoslovak - yanın milli bir parçalanmıya uğramasını istemek en kolay ve en çıkar yol olduğu- na göre ortaya Südetler, Macarlar, Slo - vaklar, Lehler diye bir takım meseleler çıkarılıyor. Bu meseleler azami hal şek- Tni bulunca bunlar halledilecek. Fakat, dava bununla kapanacak değildir. Mese- lelerin ilk safhası hallodildikten sonra ikinci safhasına aid hareketler başlıya - 80N POSTA Resimli Makale: İnsanlar yaradılış itibarile nikbin ve bedbin olarak iki kıs- ma ayrılırlar. Birinci kısımda herhangi bir iş için bize cesa- ret verenleri, ikinci kısımda ise ihtiyat tavsiye edenleri bu- Juruz, — Üç unsur.. & Bir işde tutacağımız hattı hafeketi muhakeme ederken nikbinlerin ve bedbinlerin tavsiyeleri bir terazinin İki kefe- sini teşkil ederler. Orta yerdeki ibre alâkadarın kendi kara- Tidır, sağlam karar için her üç unsura da fhtiyaç vardır. cak. Biraz nüfuz ve kuvvet kazanan Çe - koslovakya milletleri ikinci bir mü- cadeleye girişerek Çekleri yormak, yıp- ratmak ve mağlüb etmek siyasetlerine de- vam edecekler. Almanyanın Südet veyahud Çekosla » vakya meselesini halletmek Üzere tuttu - Pu taktik bundan ibarettir. Kuvvetli un- surlara dayanan bu taktik zamanla müs- bet neticeler venmesi çok mümkün olan bir usuldür. Yegâne kuvveti. sabırdan ve sistematik çalışmadan ibarettir. Bu iki şart içinde, Alman siyasetinin muvaffak olması ihtimalleri çok fazladır. * Bundan dolayıdır ki Çekoslovakya me- selesini halletmek için Almanya harbe kadar gitmek fikrinde değildir. Almanya, enternasyonal alâkaları bulunan bir hay- H mesele için harbetmeği göze slabilir. Fakat, Çekoslovakya meselesini hallet - mek için harbe kadar gitmeği göze ala - cak değildir. Bu davayı sulh ile hallede- bileceği fikri Almanyanın zihninde o ka - dar kuvvetle yerleşmiştir ki bunun için bir harb çıkarmayı bu memleket, fay - dasız ve lüzumsuz bulur. Esasen Alman- YTarla konuşulduğu zaman görülür ki Bay Hitler Çekoslovakya meselesini harbsiz halletmek hususunda bir vâdde bulun - müuştur. Hemen, her konuştuğunuz küçük Alman, size bu kanaatini açıkça söyler, Fakat, Çek meselesi için harbetmeği Almanyanın Nizumsuz görmesi demek, büyük manevralar yapmaması, kılış şı- kırdatmaması, matbuat vasıtasile yüksek | sesle bağırıp çağırmaması demek değil- dir. Arada sırada bunlar da olacak, arada Bir çocuğun gülüşü Neler yapabilir ? İrlandalı bir karı koca aç kalmışlar, di- lenmişler. Belediye, onları mahkemeye wermiş, ve çocuklarını intifa vasıtası ya- parak dileniyorlar iddlasında bulunmuş. Karı koca, aç kaklık İrlandaya gitmek için para bulamadık, dilendik, fakat ço- cuğumuzu dilenciliğe teşvik etmedik, de- mişler. Şehadet için, iki yaşıggaki ço - cukları şahidlik mevkiline getirilmiş, Fa- kat çocuk gülerek içeriye girince, mah - kemenin heybetli havasında bir değişik- Hk olmuş, hâkim gülmüş müddeiumumi gülmüş.. Ve orada bulunan dinleyiciler, aralarında hemen para toplıyarak, karı kocaya vermişler ve dava da bittabi su- kut etmiştir. Bir talâk davasının garib neticesi İngiliz mahkemelerinde hâkimlerden biri, boşanma davasında bulunan bir ka- dına: — Bayan, demiş.. her sabah kocanıza vereceğiniz bir öpücüle pişireceğiniz kö- püklü bir kahve onu mes'ud eder.. Onun için davanızdan vazgeçiniz.. Ve kadın davasından vazgeçerek, ko- casile birlikte güle oynıya evine dön - mMüştür. —< — sırada Almanyanın Çekoslovakyaya kar- şı skeri tedbirler aldığı görülecek ve ni- hayet bu memleketin etrafına Çekaslo - vakya aleyhdarı bir çember vücüde ge - tirmeğe çalışacaktır. Bu siyaset, bu hal- de ve bu istikamette adım adım takib e - dilirken yalnız şunu bilmeliyiz ki Al - manya, yüzde doksan beş, Çekoslovakya meselesini hal için harbe girişecek değil- dir. Muhittin Birgen İSTER Hergün bir fıkr? Babam para veriyor Esin Talu - Ercümende Talunun se- ; kiz yaşındaki sevimli ve zeki kımı - ; geçenlerde bir gün yanında Alman mürebbiyesi olduğu halde tramvatıda gidiyordu. Çocuük yüksek sesle mütemadiyen ? mürebbiyesine almanca bir şeyler söy- ? lüyordu. Buna tahammül edemiyen yolculardan biri, çocuğa sert sert W tar etti: — Ya sus, yahud ki türkçe konuş! | Anladın mı? Esin ruhunun bütün saflığile gev- rek bir kahkaha attı. Adam kudi: — Ne gülüyorsun, terbiyesiz? diye Estn: — Neden terbiyesiz olayım? dedi. Babam, almanca konuşayım — diye, (mürebbiyesini işaret ederek) bu ka- dına para veriyor! Müteriz, tramvay halkımın müsteh- ? zi güleşleri arasında ilk istaryonda ; inmeğe mecbur oldu. i Uumassaa a| 100 gün süren Bisiklet yarışı Resmini gördüğünüz genç İngiliz kızı Streathamda 20 bin kilametrelik bir mu- kavemet müsabakasından sonra kasaba- sma dönüyor. Genç kız, bu müsabakayı, günde 209 kilometre katetmek şartile 100 günde bitirmiştir. 128 saat patenle kayan adam Mançesterli Billy Wetherall 128 saat 55 dakika, tekerlekli patenle, durup din - lJenmeden, uyumadan kayarak kendi rö- korunu kırmıştır. Biliy, bütün bu kayışları esnasında yalnız bâalık ve istridiye yemiştir. Döne l l Arnavudluk Kraliçesi Ana olacak Arnavudluk kraliçesi Geratdinin ye- ni sene başlarında ana olacağı haber ve- rilmektedir, Buz içinde 27 sene bozulmadan kalan cesed Genç bir çoban Diablerette Zanfleuron cumudiyesinin kenarından geçerken, buz- Tarın içine gömülü duran bir cesedle kar- şılaşmış, korkmuş, 12 kilometre ötede bu- lunan Siona giderek bir polis müfrezesi ile ayni yere dönmüştür. Buzdan çıkarılan cesedin, bozulmadığı anlaşılmıştır. Buz içinde ayrıca bir per- ger, bir pertavsız, bir de rumca lügat bu- Tunmuştur. Ölünün, 21 sene evvel, bura- lara çıkmıya uğraşan fakat esrare: bir sürette kaybolan papaz Sehneider ol- duğu meydana çıkmıştır. Taş yetiştiren çiftçi İngilterenin en garib çiftçisi Barber - dir. İşi gücü taş yetiştirmektir. Çiftli «İför İbrahimin idaresli ğinde istenilen, cins, şekil, boyda taş ye- tiştirmekte, sipariş üzerine taş hazırla - maktadır. ladialara göre Barber, Balkanlarda bu- kunduğu sıralanda elli yıldır bu işt gö- ren bir adamı tanımış, onun alelâde bir çakıldan kocaman bir kaya yetiştirdi - ğini görmüş, nazariyelerini dinlemiş, İn- giltereye dönünce de tecrübelere girişe- rek muvaffak olmuştur. cudünde hiç bir ârıza fevkalâdelik yok- tur. Yalnız ayakları biraz gişmiştir. 42 yaşında bulunan Biliy, Niyetim Anverse giderken, altı gün döne yüzünü yıkamış, traş olmuştdr. Vü- | mütemadiyen kaymaktır» demiştir. İNAN, İSTER İNANMA! Bir meslekdaş anlattı: — Yakın sahillere işliyen vapurlardan birinde idik, sahil- den uzaklaştığımız zaman küçük bir rakı sofrası kurmuş olan bir grup arasında birdenbire bir yaygara koptu, tedri- cen büyüdü, bütün vapur halkını iz'aç edecek bir şekil aklı, İSTER İNAN, baktık ki içlerinde üç tane sarhoş var, alabildiklerine bağı- rıyorlar, söyleniyorlar, münasebetsizlik ediyorlardı, sustu- rulmaları lâzımdı, fakat hiç kimse belâyı üzerine almak is- temiyordu ve hâdise vapurun iskeleye yanaşıp ta sarhoşla- rın çıktıkları zamana kadar böylece devam etti. İSTER İNANMAL | Sözün Kısası Dinleyene Sivrisinek saz! E Talu a ı çimizde bazı adamlar var. Bu üevlet kuruldu kurulalı her bakımdan en gok rahat edenler bunlar olmuştur. AK- denizin tâ öbür ucunda yaşadıkları yer« den zulümle, işkence ile, hakaretle kos vuldukları zaman kendilerine kucak aç mış, dillerile, âdotlerile, adlarile kabul ederek yer göstermişiz. Vakit vakit, aralarında sivrilenler ok muş. Gümrükleri iHizam etmişler, saray- lara sokulmuşlar, imtiyazlar almışlar, milyanlarla para kazanıp yan gelmiş, sas falarına bakmışlar. Yaptıkları mali işlerin hepsi de tertes miz değilmiş. Yüksek faiz almışlar, mus * amelâta hile katmışlar, kazançlarını yas bancı memleketlere aşırmışlar.. çok defat — Adam sen de! demiş, hoş görmüğ aldıri$amışzı Kendilerinin resmi mevkilere intisale ları tse Tanzimattan öncedir. İçlerinde hekim başılar, âşür mültezimleri, divüfi tercümanları vardır. İttihad ve Terakki Cemiyeti meşruti” yet idaresini kurduğu tarihte de, en mu* tena memuriyetlere, gayri müslimler €- Tasında, erişen en çok bunlar olmuştu. Harbi umumide en az asker ve hiç me* sabesinde telefat veren de gene bunlaf oldu. Millt mücadelede, yurdun her bucağın" da ferih, fuhur dolaştılar.. - kazandılara zengin oldular, Bügün, hemen bütün dünyada, hattli kendi yurdlarında bile istiskal gördükler ri halde, aramızda bizden farksız, rahaf rahat yaşıyorlar. Böyle olmamasına da sebeb yoktufu Biz, milli varlığımıza iştirak etmek istis yen her ferdi kardeş biliriz. Cumhuriyetf kanunları ise yurddaşlar arasında hiçbifi fark gözetmiyorlar. Yeni Türkiyede relit yâ, tebaa yok, vatandaş vardır. Ve onlaf da, bizim mühterem, muteber vatandaf” larımızdır. Fakat.. İştm bir efakat» 1 var, Kendi topraklâ” hayı, bu eşsiz imtiyazı, bu dürüst kare deşliği bazıları sulistimal etmek, hâlâ bizlerle Kendi aralarında bir ayrılık, bif başkalık tesis eylemek, türkceyi bir türe Hi benimsememek, kendilerini — vaktild şeni bir surette kovan milletin mutlaka türkçeye tercih etmek temayük lerini görüyer ve bundan müteessir olu* yoruz. İ Biz isteriz ki, Türkiye Cumhurlyoti vat” tandaşı olmanın dünyada en büyük İt nimet olduğunu artık bunlar da anlamiğ olsunlar, Ve Türk vatandaşlığının icabt larına tamamen riayet etmek — suretil ; hemen bütün efhanın kendilerine açmış olduğu cihada en beliğ, en makilk ve en medenf mukabelede bulunsunlar! E, Talu MaseneeemmcecEREEEERAR SA SA eee EanEERANES SAA SASüEEENE $A İzmirde feci j Bir kamyon kazası — İzmir 13 (Hususi) — Bu sabah Halkâf pınarda foci bir kaza olmuş, kel İzmire meyva taşıyan Ramazan adındi 'bir köylü Salihliden hübubat getiren 3ö deki 6 sayılı kamfll yon altında kalarak beyni parça ve ölmüştür. İktısad Vekili İzmirde İzmir 18 (Hususi) — İktısad Vekili Şf7 kir Keşsebir bugün şehrimize geldi. Vi komutanlar, vilüyet erkânı tarafını karşılandı. TAKViM İ l