Pusuya yatmış korkunç bir canavar Arif ağı - ve serbest bir lisanla fikrini söylemesin. den değildi. Asıl maksadı, anasının ölümü i tevarüs edeceği büyük S07T- nin elina geçmesi hti - saten düşünmüş, taşınmış-. j Kasım beyi bu iş için memleketten V:u- tirtmiş. Sultan Hamide arzederek 5” na parlak bir tüfekei üniforması &. İ mişti. Ve bu işi tasarlarken de, ım.ı.;ıı. fakiyetle bitirmek için hiçbir ı:n:.s Bi savvur etmemişti. Fakat şimdi karşısı â ti bir en- birdenbire Zeki bey gibi kudre DAG İ ü ânları 1 çıkıverince bütün plânlar aa îuşç hı(ltâ mağrur bir lisan ile hgıplnn . bi ı : larını izah ettiği waşıx kargı mahcubiyet hissetmişti. D Leylânın gelmcijndcn hıberdırb.ı_x_ Kasım, o avdet edinceye knd:r sal .“;m z lıkla selâmlık dajresinde bf'kâı;ri.r D kız avdet eder #lmez, mes'üt D almak ümidile harem cıl;ı:vs ın odasına girmişti. n ml.;:kîîıonu, dikesinden kıpkırmızı gö- ü miş: ; < TeRa Ta Tei n Dani: İi nişti. n z îx" îğu öfkeli bir Hisanla vaziyeti Kf ıımsııuıı etmişti. Kasım amcasını hay ı; retler içinde gdinlemişti. Ve sonra büyül bir sükünetle: — E, bunda | EZı-kı' midir, nedir.. onun iki k n.. olur, biter, üzülecek ne var, be am- ın değildi. Fakat Zeki, oldukca :;îııl:: Ğyı::ım malikti. Sultan Ha- midin yaverlerinden idi. Yoksa, ner han- gi bir in kulağına .’ı.nld_ıy.ımk - yu Beyoğlunun tenha bir wkaı_;:ndnî kıs- tırarak bir kuyşunla âhrete gwdc:v:î mek, bir bardak buılu_şırbe_z ıçme.ık K dar kolay ve zevkli bir işdi. hAm.-b v:r " var ki; sonra Sultan Hamide îsa Hat mek için epeyce sıkıntı F':kmc _.n ;;me: bu yüzden gözden düşmek bile ; ;“ı B meldi. Onun için, Yıldız sarayının us0 ÜN an'anesi muctbince kıli kark yaran T n. Bi pın ziyan d e S SA ai Demişti. b O andan itibaren Arif ağa, _f'“sâ:ü":;_ miş bir canavara benzemişti. * takib fekcilerden birkaçına, Zeki beyi B0 ettirmişti. Fakât bu takiblerde; Zeki (” yi Sultan Hamid nazarında lekeliyli © cek bir hâdiseye tesadüf [dnm;îı"!:şmc- İşte tam bu esnada idi ki; bu n:a bu fir- selesi zuhur elmiş- An( yez te istifa- sattan pek mükemmel bir MAT de etmekte gecikmemişti. — Belki başka birisi e bir yavere, midin o derece gözdesi Mrz ceı.nreı e- böyle bir iftirada bulunm ı L demezdi. Fakat, hünkârın k:gruyı;ığnv en mamile nüfuz etmiş olan CU ı küçük bir şübhenin bile SĞt .a üzerinde en derin bir İz yzga vet ve ma- diği için bu İşi blîıwl:nîl;l: r:ı:sm'n e: î"'gîı 's:-ledîgşiıe. dördüncü orduya firlatıp attirivermişti. AN yoı.[,AB“mA nasıl E"miîü? mek, bir hayli Aancana giden, mile histen e et ve kes harab, bit- ERZİN! Zeki bey, Erzincana Bu sualin” cevabını VEP müşküldür... Çünkü, Er Zeki bey değildi. Onun, tatm mahrum kalan.. artık, bİr k“a:f Mikten başka bir şey olmıy! kin ve p.;;.n cesedi idi. Aklının, Zin, manevi hüviyetinin bİr 2€ bulu terketmemişti. Zaten hapsolduğu gündenberi; & Ti (Leylâ) da idi. Başma bu umulm eli Völketin geldiği anda, artık Leylâ 'rl: son- L ni derin ve Buz p.7 sında mezar kadar deri Uçurumun açıldığını hissetmişti. ın bu hiddeti, Leylânın açık | Çi givdir-| fikri- rresi bile, lli ve ünkü bu hâdiseden birkaç gün evvel ge- ne hekimbaşı çiftliği yolunda Leylâ ile birleştikleri zaman, genç kız Arif ağa ile yaptığı mülâkatı bütün inceliklerile ona söylemişti. | Zeki bey, bütün bunları içi yana yana İ | dinlemişti. Leylâyı korkutmamak için ©-| © İna hakiki hislerini bildirmemiş: | — Ne ehemmiyeti var böyle şeylerin, Leylâ... Biz anlaşıp seviştikten sonra, artık hayat ve istikbal bizimdir. viyatını takviye etmek istemişti. Halbuki o gece babasının konağına gelip de odasına girdiği zaman, derin bir düşünceye kapılmış.. bütün geceyi, muh- |temel bir felâketin korkusu ile geçirmiş- | ti. Kendisini tehdid eden felâket, ne ola- bilirdi?... Bunu, hiç kimse tahmin ede- mezdi. Çünkü Yıldız sarayının yumruk kadar taşından en küçük toprak zerresi- İne kadar her ayak basılan yer, akla ve |hayale gelmiyen tuzaklardan ibaretti. Bu |tuzağa düşen adam kim olursa olsun, | | Diye, bilâkis genç kızın sarsılan mane- | ” «eğer, harikulâde bir mucize hr_zdıdı ye-| BON POSTA aşk macerası :| | ) Yazan: A.R. tişmezse- onu, kurtarmak imkân ve ihti- mal haricinde idi. Zeki bey bunu bildiği için Arif ağanım Leylâya verdiği teminata inanmamıştı. Fakat kendisinin, bu kadar kuvvetli bir iftira tuzağına düşürüleceğini ummamış- İhtiyatlı bulunmıya karar Hattâ bir aralık, Leylâyı da aları hud Avrupaya firar etme; çirmişti. Fakat iyice düşündüğü bu fikrin tehlikeli olduğuna hük- hetmişti. Ve bu tehlike yalnız şahsına veyahud, o kadar sevdiği Leylâya mün- hasır kalmıyacak; daha kıymettar sevgi- lilere de şümul kesbedecekti. Meselâ.. firarlarının ertesi günü, mei- lüc babası derhal gözden düşecek, uzun uzun isticvablarla iz'ac edilecekti. Ko - naklarının etrafı, hafiyelerle çevrilecek- &L Bütün ailesi efradı, demir bir cendere içine girecekti. Hiç şübhesiz ki, ihtiyar ve meflâe Selim paşa bu darbeye daya- namıyarak ölüb gidecek.. babasının bu â- cı âkıbetine bizzat kendisi sebebiyet ve- recekti. (Arkam var) 8 GÜN ZAR FINDA GÜZELLEŞMİiŞ Buruşukluklar gaib oldu. Yumuşak Cild « Cazib Toen Sen civarında oturan Bayan Drowet; bu usul, beni «8 gün zarfında hakikaten cazib bir tarzda güzelleştirdi» diyor ve buna nasıl mu- vaflak olduğunu anlatan asıl mektubunu okumanızı rica ediyor: «8B - 10 gün kadar evvel çektir- diğim bu iki fotografımı görünce, kendim bile tanımakta güçlük çek- tim. Alnımda, gözlerim ve ağzım etrafında, çizgiler ve buruşuklukla- rım vardı. Tenim esmer ve sertti. Buğgün ise bütün dostlarımın gıpta ve takdirini çeken beyaz, yumuşak ve buruşuksuz bir cildim vardır. Bu-| nu temin eden ve hakikt bir cild ynsuru olan gece için pembe ve gündüz için beyaz tTenkteki Toka- don kremini herkese hararetle tev- siye ederim. İçlerinden birçokları tecrübelerini yapıncıya kadar âdeta | benimle alay ederlerdi. Fakat tecrü- be edip şayanı hayroet neticoler el- de edince, anlar da benim gibi şaşa- ladılar ve son derece memnüun kal- dılar» Cild unsuru olan pembe renkteki Tokalan kreminin terki- binde Viyana Üniversitesinin meş- bur bir profesörü tarafından keşfe- dilen ve Biocel tâbir edilen gençlik Ankara Tarih, Dil, cevheri vardır. Gece, yatmazdan evvel pembe renkteki Tokalon kremini sürünüz. Siz uyurken cildinizi besleyip yu- muşatır ve güzelleştirir ve buruşuk- lukları giderir. Gündüz için de be- yaz renkteki Tokalon kremini kul- lanınız. Cildinizle siyah benlerini eritir ve açık mesameleri sıklaştırır. Paranın iadesinde garanti Bu usulü bilen ve tatbik eden her kadın <günde 30 dakika» bir genç kızın yumuşak cild ve sevimli, taze bir ten elde edilir. Binlerce defa te- min edilen şayanı hayret semereli size parayı iade etmek garantisini vermeğe sevkediyor. Hemen bugün- den her iki Tokâlon kreminden bi. rer vazo alınız. Tarif edilen tarzda on gün kadar tatbik ve tecrübe edi- niz. Elde edeceğiniz şayanı hayret gemeresinden menun kalmamışsa- mız, vazoyu İdade ediniz. Paranız derhal geri verilecektir. Coğrafya Fakültesi Direktörlüğünden : 1 — Talebe kaydına 15/9/938 tarihinde başlanacak 15/10/938 tarihinde son "ru“ekür. 3 Ba yıl yatılı talebe alınmıyacaktır. imtihanları 10/10/938 de başlıyacak 15/10/938 de bitecektir. 2 — barisata 17/10/988 Pazartesi günü başlanacaktır. <5144> — <2827) liğrde tahrirat kaleminde başlayıp İstanbulda da: Devlet ka acı altında biten Böyle muhterem bir ıilc,erkânm'n arasıra ellerini öpecek olan bu albüme benim şu anlardaki hislerimin tasviri Bibi şeyler yazmak, hiç çekinmiyerek okşanıp, koklanacak bir çiçek' demeti arasına zehirli iğneler gizlemeğe ben - zer, Binaenaleyh susmalıyım, Hislerim henüz feveran haline gelmemiş mevad- âniye gibi dimağımda, mechu- liyet içinde kaynasınlar!» Sinob 13 teşrinisani 1306» İki tercüman, ben de yardım ettiğim balde, yazdıklarımı Fransızcaya ko - layca tercüme edemediler. Madmazel Suhetin simasında çabuk çabuk deği- şen renklerden anlaşılan gizli bir be- yecan ile bunları okudu. Tercümanların Türkeenin ahengini bozduklarını, be- nim okumamda ise bir musiki tesirini duymakta olduğunu söyledi. Tercüme- yi tekrar tedkik ve tashih ettirerek a bümdeki Türkcesinin altına bizzat ya - zacağını ilâve etti. Sanra beni, - bunu benim yapmaklı- ederken - dansa davet etti. | Dansı bilmeyişim ne kadar isabet ol müş. Alkol almış bir dimağ ile anunlı dans etmek benim için hiç de iyi olmı- yacaktı. Hafta içinde bu ziyafetin ( hazım ziyareti), (* ) için konsülatoya gittim. Anası, babası gibi madmazel de beni daha munis bir surette kabu! ettiler. Madmazel Rusya manzaralarım ha- lt kıyafetlerile alın:p boyan - fını gösterdi. — Resim aslı kadar güzel yapılmış, bını verdi. Pek kıymetli bir yadigâr — olacağını söyledim. Kendisine hararetle taşek - kür ettim, Madmazel — Suhetin biraz kızarır gibi oldu. Onun bu haline dik- kat eden Kalyasi efendi belli belirsiz gülümsedi. Bir hafta sonra, Kastamonuya dönü- yordum. Veda yarın öğleden evvel ko: latoya geleceğimi söylemek ve evvelce Sinobda yaptırdığım fotografımı ver - mek üzere Kalyasi efendiyi möszyö Su hetine yolladım. Mumaileyh av - det edince, madamın — orada ol- madığını, — fakat — madmazelin ha - zır. bulunduğunu ve —avdet — sö- zünü duyar duymaz fotografa bakmak- sızın salonu terkettiğini söyledi. Şeytan gibi bir Rum olan Kalyasi, genç kızın gizlemeğe çalıştığı halde muvaffak olamadığı masum sevgi his- lerini benden evvel anlamıştı. Veda için, konsülatoya gittiğim za - man madmazel hiç görünmedi. Gelin kıyafetindeki resmini de vermedi. O, beni bekâr sanıyordu. Halbuki © zaman iki çocuk babasıi idim. Üçün- cüsü de dünyaya gelmek için son ayını bekliyordu. Evli almasam, Abdurrahman paşanın hiç de hoş görmiyeceğini bilmekliğime rağmen, bu güzel ve münevver kızla evlenirdim. -— 33 — ASLAN VAPURU Sinobdan İnebolu yolile Kastamonu- ya döneceğim gün limanda “Üç vapur vardı: Osmanlı, Rus ve Nemse, Rusya konsolosu mösyö Suhetin dos- tumuz Rus vapurile gidersem her su - retle rahat ve iyi bir seyahat yapmış olmamı temin için kaptanına bizzat tavsiyede bulunacağımı söyledi. Yanında bir Osmanlı vapuru varken ecnehi vapurunu tercih etmeği, alelhu- sus beni uğurlıyacak zevatın Osmanlı vapurunu göre göre Rus vapuruna gel- melerini millt gayretle tecviz etmedi- ğim için konsolosa: «Rus vapurunun bugün gelip gide- ğini bilmediğim için evvelce Ösman- ee () EsKi Kidar Adetinde verllen — ziyafete ür e ö İA fiZ ” b a DĞÜRRRÜİRÜ AEENLÜDÜZÜM « 1 Jieşan kuvvet ve metane' mü, sonra da Rus gelinleri- — Bunu size takdim edeceğim ceva- | g; memuriyet hayatı: 65 ; pısında elli yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı veeski meh'us Ebubekir Hâzım |Şeytan gibi bir Rum olan Kalyasi genç kızın gizlemeğe çalıştığı halde muvaffak olamadığı masum sevgi hislerini benden evvel anlamıştı h yapurundan bir kamara tuttuğumus İsöyliyerek teşekkür ve itizar ettim. anlı vapuru vaktile bir İngiliz adına ya- kaybettik - ten sonra bize satılmış Aslan ismij v - rilmiş, daha doğrusu vapurun her t- rafında madeni aslan resimleri bulun- duğuna göre İngilizce adı "Türkceye Çevrilmiş güzelce bir gemi idi. İhtiyar Aslan Sinob limanından ha -« reketinden bir iki saat sonra bilmem neresinde hâdis olan bozukluğu tamir için bir buçuk saatten ziyade yolundan kalmıştı. Birinci kamara salonunda benden kısa boylu ve yaşlı birinci kaptandan başka kimse yoktu. Kamaralar . ısıt « ma vasıtalarından mahrumdu. Denizde emsali nadir bir durgunluk wardı. Fakat hava pek soğuktu. Salan- da kömür sobası muhtelif yerlerinden muttasıl tütüyordu. Çıkan dümanlar rüzgârm seber bulutları gibi, salonun loş ufuklarında yorlardı. Bu dumanların gillikce arlan kesa « fetleri, zaten pek tütsüz yanan bir tek petrol lâmbasının ciliz işıklarını boğ - duğu için salonda lâmbanın pek yakın:- larına tesadüf eden şeylerden başka bir şey görünmemeğe başlamıştı. Sobanın yanında karşı karşıya otun düğümüz kaptan a; ziyadece içliği rakının verdiği geçici harı ça, sobaya biraz daha yaklaşıy Onun yarı açık gözlerle, uyku ve w yuşuklukla esne t olmadığı — Kaptan bey müsaadenizle yata « cağım, dedim, kamarama girdim. Birkaç dakika sonra kaptanın da ka- marasına girdiği , Karadeniz kadat derin bir uykuya daldığı müdhiş bir horuldamiya başlamasından anlaşılı « yordu. (Arkası var) teneneesanAseneannan nnn eneratesan AA AnENNANAZ abız mısınız | Bu akşam bir ) kaşık MAZON &- hmız, yarın neti- cesini görürsünüz. | MAZON MEYVA TUZUNUN | ismi taklid edile- bilir. Fakat ne ter- Bi kibi ne de tesi MEYYATUZU Dr. IHSAN SAMI BAKTERİYOLOJİ LÂBORATUARI Umuml kan tahlilâh, frengi — nektal gazenıdak Vasserman ve Kahn tenmül leri , kan küreyvab Üo ve sitına hastalıkları — teşhisi, idrar, balgam, cerahat, kararat ve vu tahlilâb, Ültre mikreskopi, bususi aşılar istihram. Kanda üre, geker, Klorür, Kollesterin miktarları- zen tayini, Divanyolu: No, 113. Tel: 20981