İstanbulda Otobüs Yazan: Muhittin Birgen ir aralık etrafında büyük bir gürültü yapılmış olan manada değil, fakat, İstanbulda bir otobüs mese- lesi vardır. Mütehassıs bir gözün ilk ba- kışta görebileceği gibi alelâde bir kam- yon iskeleti üzerine kurulmuş çirkin ve iptidal bir karosseri ile İstanbul sokakla- Tında salına salına gezinen otobüsler bu gehir için şeref verecek şeyler olmaktan Çoök uzaktır. Amerikada yük taşımak için inşa edil- miş dingiller üzerinde İstanbulda insan yaşıyan bu uydurma arabalara ancak iki defa bindim. İki defasında da'acı acı mü- Tâhazalar içinde kaldım ve bir defasında bu vasıtaların iptidafliğini görmeğe faz- la tahammül ödemiyerek yarı yolda in- dim. Yalnız eşyayı rahatsız etmiyecek dere- cede hassas bir yay tertibatı üzerine o- turtulmuş olan karosserinin her telinden bir seş çıkarak, sarsıla sarsıla, zıplıya zıp- lhıya giden bu otobüsler, insanların bütün sinir sistemlerini tahrib eden vasıtalar- dır. Fakat, İstanbulun münakaleye de mühtac olduğunu, tramvayların ihtiyacı temine kâfi gelmediğini düşünecek alur- sak bu otobüsleri işleten müteşebbislerin halk ve belediye hesabına fazla fedakâr- lık yaparak fazla para ile hakikf otobüs- ler kullanmak istememelerine karşı gö- zümüzü yumabiliriz.. Lükin göz yumulamıyacak derecede azmış olan bir hal var ki bunun üzerin- de durmak istiyorum. * Türkiye henüz otobüsün motörünü de, makinelerini de karosserisini de yapamı- yor. Belki daha iyi karosseri yaptırmak mümkündür de otobüs sahibleri arabala- Tı ucuza çıkarmak için bugünkü garib şeyleri kâfi görüyorlar. Fakat, hiç olmaz- sa bunlar medeni bir şehre yakışacak tarzda işletilseler! Hayır bu da yoktür! Meselâ, dünyanın her tarafında otobüsler muayyen durak yerlerinde ancak inip çıkma ihtiyacının icab ettirdiği zeman kadar bir müddet du- rurlar. İstanbulda da belediye bu araba- lara böyle duraklar — tayin etmiştir. Fakat, bu arabalar için ne durâk yeri vardır, ne de durmaları ve kalkmaları i- nip çıkma ihtiyacı ile mukayyettir. Yü- Türken yavaşlayıp İnsan indirmek için ya şoförün veyahüd biletcinin arkadaşı ve- ya ahbabı olmak lâzıtn gelse bile ayni u- sul ile yolcu almak için bir işaret kâfidir. Otobüslerin yolcuları az olduğu zaman durak yerlerinde rastgele durdukları ve yolcu bekledikleri ise her zaman vâkidir. Hergün görüyorum ve Hergün görüyo- ruz. Hattâ Karaköydeki polis memurları bile hergün görüp duruyorlar. İşin bütün fenası şuradadır ki bunu görenler sade bizler değiliz. Ecnebiler de görüyorlar ve ne kadar büyük işler gören bu memle- ketin ne kadar küçük işler karşısında mağlüb olduğuna dikkat ederek bu mü- şahedelerini bize hayretle anlatıyorlar. Bu ve buna benzer daha birçok ahval, tam mManasile başıbozuk usulile işleyen bu otobüs servisi beni o kadar müteessir ediyor ki bazan <«Acaba ben mi hata edi- yorum? Bu işler gayet tabil! ve iyi de ben mi gaflet içindeyim?» diye düşündüğüm bile oluyor. * Hayır, ben gaflet etmiyorum. Ben ha- tada değilim. Bu tarzda otobüs - servisi jyaptıranlardır ki hata ve gaflet içinde- dirler! Bir şehir halkının ve bu şehir İstanbul gibi büyük bir merkez olduğu zaman bir milletin medeni seviyesinin harici alâ- metleri arasında nakil vasıtaları ve ha- reket nizamı en mühim mevkii işgal eder, Biz ne vakit şehir içindeki hareketi tan- zim eder, insanları ve nakil vasıtalarım tam bir nizam içinde, bir oluktan su akar Bgibi harekete alıştırabilirsek ancak o za- man medeni bir şehrin sahibi olmıya hak kazanabiliriz. Kamyondan yapılmış oto- büsler işlettiğimiz ve bilhassa bunların başıbozuk usulile işletilmesine karşı göz kapadığımız müddetce medeni bir şehrin şehirlileri olmak iddiasına hakkımız yok- tur. İstanbul gibi, Türkiyeye gelirken ilk Böreceği şehirde bizi bugünkü harici mmanzaramızla gören ecenebiler bizim hak- kımızda ne düşünseler haklı olurlar, Hat-. şok fenadır. Bıyığı çıktığındanberi Saçını traş ettirmiyen 70 lik ihtiyar Londranın en yaşlı bu 70 lik ihtiyar tekaüde sevkedilmiş- tir. Hususiyeti, sakalı çıktığındanberi, saçını aslâ tıraş etmemiş olmasıdır. Bu eski posta memuru şimdi boş vakitle- rini okumakla geçirmektedir. posta memüuru İçi aydınlatılabilen çantalar Önümüzdeki günlerde Laypzig'de uçı- lacak olan panayırda birçok yeni şeyler- le beraber içi tenvir edilebilen bir nevi kadın el çantası da teşhir edilecektir. Ka- dınlar gece sinemalarda, otamobillerde veyahud romantik gezintileri esnasında çantaları içinde aradıklarını kolayca bul- mak için bu ışıktan istifade edeceklerdir. Çantada küçücük bir elektrik kandili bu- lunmaktadır. Çantayı tutan kadın açıla- cağı yerde bulunan ufacık bir düğmeye dokununca içerisi aydınlanmaktadır. Ru suretle kadınlar hiç zahmet çekmeden dudak boyasını, pudrayı, tarağı veyahud aynayı bulabileceklerdir. Amerikada içki kaçakcılığı Amerikada içki yasağı kalktıktan sön- ra artık kaçakcılık da kalmadı sanılıyor-! Kadın ekseriya iki sondan birinde bulunur: Ya çok iyi, ya SÖON POSTA Hergün bir fıkra ] Geçen sene Pariste İ tanışanlar ! İki adam sokakta karşılaştılar, Bi- : vi, ötekine selâm verdi: $ — Nasılsınız? İ — Ben sizi tanıyamadım. ; — Nasıl tanımazsınız, sizinle geçen İ sene Pariste tanışmamış mıydık? — İ — Ben hiç Parise gitmedim. ğ — Ben de gitmedim, demek ki ğ ;çenımnııi.ılcıımşmı“dw: İ zinle benden başka iki kişi imiş! ; ge- öl- Mözdle nnit a$ 5) 1914 denberi dünyada Nüfus 21 küsür Milyon artti Milletler Cemiyetinin son neşret - tiği bir istatistikde büyük muharebe - nin dünya yüzünde sebeb olduğu insan telefatının fazlasile telâfi edildiği gös- terilmektedir. Dünyanın nüfusu 1914 denberi 21,359.000 artmıştır. 1936 da dünyada mevcud halk 2. 115,000,000 a çıkmıştır. Halbuki 1914 de dünya nü - fusu iki milyar doksan dört milyon üç yüz elli dokuz binden ibaret bulunu - yordu. Milletler Cemiyetinin istatistik şu- besi evvelkinden daha kanlı yen; bir muharebe zühur etmezse dünyanın nü fusunun 1946 genesinde 213 milyon ar tacağını hesab etmektedir. Cenubi Lehistanda müdhiş bir bora Geçen perşembe günü Lehistanın cenubunda pek müdhiş bir bora zuhur du. Fakat bugünlerde görülmekte olan etmiş ve tam 48 saat devam etmiştir. ve yüz on suçlusu bulunan büyük bir kâ- İsiino civarına mütemadiyen düşen yıl çakcılık davası bu kansatin yanlış oldı Bunu ortaya çıkarmıştır. Muhakeme edi- lenler arasında birkaç polisle altı vergi memuru bulunmaktadır. Kaçakcıların |dırımlardan 26 kişi kömür haline gelip ölmüştür. Yıldırımlar bir çok yerler - de yangınlara da sebebiyet vermiş, yüz Kdhal ettikleri içkinin gümrük resmi 20 den fazla ev ile bir çok ambarları ya - milyon doları bulmaktadır. Zabıtanın yaptığı tahkikata göre Nevyorkta mün- hasıran kaçak içkileri satan on beş bü- yük mağaza çalışmaktadır. şeyler karşısında, eğer dünyayı görmüş ve başka şehirlerde bu işlerin nasıl cereyan kıp kül etmiştir. Bora dindikten sonra başlayan şid- e Kadın erkek farkı Erkek iyilikte da, fenalıkta da datma ortada bulunur, bu- nun içindir ki parmakla gösterileni nadirdir. detli yağmurlar tarlaları, ekinleri ha- rab etmiştir. Boranın husule getirdiği maddi zarar milyonlarca frangı aşmak- tadır. ettiğini öğrenmişsek, mutlaka kendi ken-| Bir belediye meclisi havada dimizden utanmıya mecburuz. Fakat, kabahat kimde? Şehirlide mi? Hayır, benim kanaatime göre şehirli ya- içtima yaptı Danimarkanın Aalburg şehri bele - yasından otobüsüne kadar nizama girme- | diye meclisi geçen gün havada bir cel- ğe hazır duruyor. Yalnız bu nizamı tesis|se akdetmiştir. Bu içtima şehrin ya - edecek bir şehir otoritesi lâzım. Yok olan budur! İSTER İstanbul Belediyesi mevsim itibarile dırmaya karar vermiş.. İSTER Muhittin Birgen İmıştır. Belediye reisi ile bütün moclis dan hemen hemen tamamen çekilmiş bir vaziyette olduğuna hükmetmiş. Bunun üzerine de kuzu etine konan narkı kal- nında bir hava istasyonu kurulması - nın açılış resmi münasebetile yapıl - İNAN, İSTER kuzu etinin piyasa- İNAN, Diğer çeşid etler ğuna göre bundan sonra <kasablarm dükkânlarında mevcud bütün etleri kuzu Mm İSTER İNANMAI!J Sözün Kısası Telâkkilerimizde de Hodgümız! E Talu odgâmlık insanlarda — asıldır. iddiasını orlaya atan, sanırım ki bir hakikat ifade eder, y Birçok münasebetlerle dikkat etmişime dir ki, bizler, hayatımızı teşkil eden hen Şeyi kendi mizaç ve arzularımızım ölçü« Büne, mahiyetine bebemehal uydurmak kaygusunu güderiz. Meselâ, neş'eli olduğumuz zaman tabi« atin de şen olmasını arar, bir bahar man« zarasının hasretini çekeriz. Eğer o anda gönlümüz melâl dolu ise rüçhanımız sons baharın gamlı dekorunu arar, Sevdiğimiz eşyada olsun, insanlarda olsun, aradığıs mız, mutlaka kendi ruhumuzun aksinden başka bir şey değildir. Kendi varlığımıs zın dışında hoşumuza giden, ruhumuzu okşıyan, bize munis görünen ve sevgimizi celb, aşkımızı tahrik eden gene biziz. O derece hodgâmız ki bu hakikati keşe fetmek bile bizi kendimizden nefret et« tiremiyor. Başkasında kendimizi bulmalt içimizi çocukça bir sevinç ile dolduruyonm Kim bilir, hayatın, hayattaki huzuzae tin bütün sırrı da belki bundan ibarettir, Kendi kendini başka insanlarda ve başka eşyada bulan dünyanın en bahtiyarıdır. Ve belki de hodgümlık bütün faziletlee ; |rin en başında geliyor da, bizim haberia miz yok, ve hâlâ bunun aksini iddia eder, dururüz!. Şatranç masası Başında saatlerce Dalıp kalan ha Cum'uriyet (|bayramında otuz köy mektebi açılacak İstanbulun muhtelif kazalarında inşası takarrür eden 30 köy mektebinden mü« him bir kısmının inşaatı tamamlaınmak üzeredir. Yalnız Şile kazasında inşa edi« lecek mekteblerin inşaatı henüz başlakr mamıştır. Bütün bu mektebler teşrinieve vel sonuna kadar bitirilecek, 29 teşrinis evvel Cumhuriyet bayramında otuz köy —mektebinin birden küşad merasimi yapı« lacaktır. Bu açış törenlerinde, belediye Ve umüm? rmeclis namına birer heyet bu- lunacaktır. Bu mekteblerin inşasında köy sandık. larının ve halkın da büyük hizmet ve yar« dımları görülmektedir. Bunlardan başka, bazı köylerde köy mektebi yapılması için Mmüracaatlarda bulunulmaktadır. Bu mü- diya sakilinden Toğlllateya “barekek e. a. Köylüler akıden, Od 've mek üzere tayyaresini havalandırmıştı. aynen yardımlarda l;ulnnımklınnı da Biraz sonra motöründe hissettiği bir in-bildirmektedirler. Bu müracastlar da tizamsızlık Üzerine — Havr'a inmeğe | tedkik olunmaktadır. mecbur olmuştu. Lincdberg'in karaya indiği haberi hir saniyede bütüm şehre yayılmış ve yirmi- den fazla gazeteci bir anda tayyarecinin etrafını sarmışlardır. Lindberg bu defa gazetecileri gülerek karşılamış ve mât- bu at mümessillerine muhabbet ve hülr- meti olduğunu ve şimdi sabah gazeteleri okuduğunu söylemiştir. En büyük şatranç ustalarile çarpış- mağa hazırlanan ilk İngiliz kadın şat- rançcısı, bir oyun esnasında şu gör - düğünüz vaziyette saatlerce — dalmış kalmıştır. Kadın bütün günlerini şat - ranca tahsis etmektedir. Lindberg gazetecilerle barıştı! Fransız gazeteleri meşhur - tayyareci Lindbergin gazeteciler ile barıştığını ya- zıyorlar. Tayyareci geçenlerde Norman- Taşdelendeki yeni makineler faaliyete geçti Vakıflar idaresi sular müdürlüğü « nün İngiltereden getirterek Alemda « ğında Taşdelen suyu membaında kur- duğu makineler faaliyete geçmiş, sipa- Triş edilen şişeler bu makineler vasıta. sile Taşdelen ve Defneli suyu ile dol « durulmuştur. Bu doldurulan yeni bü « yük ve küçük şişeler yarından itibaren piyasaya çıkarılacaktır. Vakıf sular müdürlüğünün sipariş ettiği kamyonlardan bir kısmı alınmış ve su nakliyatında kullanılmağa baş « lanmıştır. Diğer iki üç kamyon da bu« gü_n]erde alınacaktır. Şehir tiyatrosunda tadilât yapılıyor İstanbul belediyesine aid Tepel Şehir Tiyatrosu sahnesi beton olarak Inşa edilecektir. Belediye sahnenin mo dern bir tarzda yapılması için icab e « den tahsisatı vermiştir. Birkaç günden beri de ameliyata başlanmış bulunul « TMaktadır, TAKVİM Pariste “ Kalb hastaları,, klübü tesis edildi Bir Fransız doktoru Parisde yalnız kalblerinde herhangi bir hastalık bu - lunanların Âza olabilecekleri bir klüp tesis etmiştir. «Kalb hastaları» klübü ismi verilen bu klübe girecekleri kalb mütehassısı bulunan bu doktor dik - katlice muayene etmekte ve hakika - ten bir hastalık bulursa ancak o za - man fiza olarak kabul etmektedir. Klü bün tesisinden maksad kalblerin - den muztarib olanların birbirlerine yar dımlarını temin etmektir. Klübe yazılanların verdikleri tah - sisatla muhtaç âzaya muavenet edil - mektedir, c — zaları büyük bir tayyareye — girerek havalanmışlar ve bir müddet — şehrin üzerinde dolaştıktan sonra müzakere - lerine başlamışlardır. İNANMA! eskisi gibi narka tâbi oldu- .—aaramı —a ——i ©x mer n Üa PNi © N © eT" e' de ee se ia öt e v ö © H