14 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

14 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA yamır CASUSLUK —— Za TarihMgî_Y_a_prak aaama Fransa * eee F G S N Z ERRİREER. Z NUN UNUN Ğİ SA RARKACARAAAİ İ Bayfa 9 Almanyanın askeri hazırlıklarını hızlandırması Fransızları neden heyecanlandırıyor? hududunda Majino Avusturya imparatorluğunun Rusyaya - hatları yapıyorlarmış! Rdi, ihtiras yüzünden milyoner yapan Alfred Redl bir casus piri, ı)_'ni n;;:ı; da müsrif, sefih bir vatan hainiydi. çei bir Avusturyalı aileden doğmı:. eik akademisini bitirmiş, ateşli ıevk ;ııyın- suz cür'et ve gayretile, kllfı*)ü(wur madan Avusturya - Macaristan, A luk - Mukabil casusluk - İstibbarat) Hu su direktörlüğüne ; T ;î'üîcmn:eı bir dil mütehassıs ydı. A.fı;ir pa memleketleri hakkında bilgiye sehlhdl._ sİ rat tekniğine büyük Muhitini, kudretine tap! muhakkak genel kurmay ğı umuluyordu. ç ği n Avusturya casusluk teşkilâlini ng':: bir hale getirmişti ki en ufak bir ;um— üstüne istenilen herhangi bir şıwınm.dnn rede olursa olsun, biç haberi ulm:w' çebheden, profilden totografları Ç n yor, parmak tzleri almıyor, sözleri P geçiriliyordu. izli fotograflar, Bu g M '_ıı Jııı!'“'"’h z İstihbarat büresu birinden Şi 4 — mi peşine iki memi damın, önce iki fotograf dan, önden iki fot roya getirirdi. Orada şuradan, w:lı- TELLİK SÜĞü Bu düğme bir telefon zilini besverliği âri Casus, güya telefon- ee ayağa kalkarken, mi- uzatırdı. Bu ku- sülyenliydi. Tütanın parmak alırdı. Misafir sıgara İÇç- telefanda dışarıya ça_gx— i en masanın Ü- BAKI gibı' y;::ı;ı:::â Bu cüzdan da tüne bir cüzdar Ni Darmak İzlerini aklı bir adamsa zaptederdi. Yabancı, W-ke parmak iz- D n"!“;”ıd’— başka bilelere baş kmîilu:ıdîıî yandan da, biüşuf or;:î: ::xrı:lmuı bir ı'm vasıtasile, sesi P alınırdı. başkanı olaca- makinesile, yan- » - çekilirdi. safirim tunun üstü izleri üstünde k miyorsa, CASUS tında pek bü- Redi, Avusturya istihbar P e — Srmüstü. .. yük işler görmüşt a Güşürmüş, casusları izli sırlarını ları yâr bunl diye Rusyaya satıldı nların hesabına canla, başla çalıştığı ve © t sırada suç üstü yakalandı. — | Redi, Bu büyük casusun ken' yabancı bir memleket casusü ea lanışısı tamamen harikulâde heyecanlı Cihan harbi- başlı: ;::t:crâaoxdu Bilhassa hududdan g;lr: Temiar Ğ GK eeti dası» nda tedkik Fha zz gönderilmiyordu. 1913 yılında bı;m g';",b, odada Viyana merkez postahanesine, ni postrestant adrese Ka M LkSA çi Da Dü banknot l :::ıhnîiıl:mu Rus hududunda, her m_ıl- Jetten casusların kaynaştığı bir polis İs- tasyonundan geliyordu. Paraların kh:ıe. niçin yollandığına dair hiçbir şey yazı- mamış olduğu için istihbarat bürosu wıî. heye düştü. Derhal Viyana mcrt;ıl::y hanesinin yanı g:obı ulübe- :Hhı:rı telle postrestant gişesine bağlandı. Bu tel vasıtasile gişedeki posta ”'r.e?ln*ı;: bir'düğmeye basar basmaz polis kul ;ç- " sindeki zil çalacaktı. O zaman kulübeye l 'i estant gişesi- yerleştirilen Iki hafiye, pu'*:l LND bir ehemmi- beşer bin do- Ru i | zaklaşa! ktublar,pul | kı y Büyük harbde bir casti: vel dışarı çıktığını ve sola saptığını ha- ber verdi, İki hafiye sokakta yalnız, u- n bir otomobil gördüler. Ortada başka taksi de yoktu. Ne yapacaklarını kestiremden oldukları yerde bir yirmi dakika kaldılar. Tesadüf bu... Az sonra -İbir taksi geldi. Hafiyelerden biri, bunun mektub sahibini götüren otomobil oldu- ğunu tanıdı. Hemen: Ayni otomobile at- ladılar. Şoföre: — Bizi demin arkadaşımızı götürdüğün yere götür> emrini verdiler. Mektubları alan, Kafe Kaiserhof'ta in- mişti. Casuslar da orada indiler. Yol bo- gezinirken yerde gri renkte kılıfı — buldular. - Kafe Kaiserhof ta kimseler yoktu, Meç- hul adam, izini belli etmemek için, burada başka bir otomobile binmiş ola- caktı. Zaten oracıkta boş bir taksi dürü- yunca bir — çakı Kurşuna dizilmek üzere gözleri bağlanan bir casus ör, yarım saat evvel bir müş- oteline götürmüştü. İki pafiye bu gefer de bu taksi ile Klomsere dısı son yarım saat içinde ote birçok müşterilerin girdiği- müştü, (1, 4 11 21) numaralı oda- îlng:rıahible"ri hep bu yarım saatte gel- x:ıişludi. Hafiyelerden biri kapıcıya çakı göste rdi: lf*"f“” u, son gelen müşterilere göster — San Öyr, bakalım, dedi. Rendi de ::.!üknımbli!r“köşeşino çekildi. Gazetesini 0- kuyor gibi yaptı. Öteki arkadaşı dışarıda UY; 'ş:ım bu dakikada merdivenden şık :'ıı ı;vü iniyordu. Kapıcı bunun (1) nu- ırııl:ııı odada yatan miralay Redl oldu- mi oştular. Otel kapıl le bir değil, ne koşacaklar, mektul M deceklerdi. Onların kolayca yetişebilme- leri için de posta memuru, mektubu ver- mekte biraz gecikecekti. SN Aradan bir hafta geçti. Bit ay, iki ay geçti. Elli bin dolara sahib çı%ın olmîmdl. Nihayet seksen üçüncü gündü. Polis bin lübesindeki zil çalındı. Hafiyelerden yüzünü yıkıyordu, biri de Gişeye gitmekte iki ” Posta memuru, mektub sahibinim-az-ev- daşarı çükmüğü 7 4, (Redl, o sene miralaylığa, urğ;î;ı::_ıpgagdski en mühim merke- & /da bulunuyordu.) — | zin beplal'a Affedersiniz efendim, acaba hı:ı: 0;: -n;ı düşürdlîmüı? diye — sordu. Miralay hiç tereddüd etmeden: benim, dedi. ;I_eı::ıîh aldı. Sonra birdenbire içine bir şübhe gelmiş gibi etrafına bakındı. a ba kılıfı nerede bulmuşlardı? Herhal- sun üzerinde yakalanan saat şeklindeki fotoğref makinesi | ve bu makine ile çekilen resimler satılmış olan casuslar şefi alnız kendinin değil, kendisine inanan ve onu sya ile Avusturyanın da mahvına çalışmıştı ! | de acele ile zarfları açarken otomobilde | düşürmüş olacaktı. O dışarı çıkar çık- maz, holde gazete okuyan memur hemen telefona koştu. Emniyet müdürlüğünü buldu. Vak'ayı olduğu gibi anlattı. (Redl) e, harikulâde bir şef, bir pir gö- zile bakanların bu haberi alınca ne hale gekdiklerini düşününüz! Viyana büfosu şefi derhal postohaneye koştu. Merkez posğuhanesinden her pa- ket veya mektub alan ufak bir makbuz doldurmaya mecburdu. ÖO sabahki şüb- heli mektublar için bırakılan makbuzu istedi. Redlin yazısını derhal İk, Bundan başka; takibe memur — edilen iki hafiye de miralay Redlin Ruslara sa- tılmış olduğunda — şübhe ,uıliblr aeşmîıunaüuı—. Bu delil ne idi, nasıl bulunmuştu? Bu da çok enteresandır. RedI, kapıcı- | dan çakı kılıfını aldıktan sonra - dışarı| çıktı. İki hafiye de peşine takıldılar. Redl dönüp geriye baktı. Holde gazete okuyan yabancıyı arkasında görünce şübhelendi. Adımlarını sıklaştırdı. O, zaten her mü- him takibde hızlı yürürdü. Fakat başka vakitler başka casusları yakalamak için, | şimdi de yakalanmamak 'için... Otelden yetmiş metre kadar uzakta bırakmıyacak | Kalk Fransız gazeteleri felâş içinde “300,000 Alman gece 2i ile meşgul Beynelmilel siya - set havası bir kaç veşar gündenberi Alman - X yânın askeri hazır « lıklarını teksif et « mekte olduğunu bil « diren haberlerle iş « ba haline geldi: Bir telgraf habe - g rinde — Almanyanın bilhassa garb hudud- larında yeni yeni is- tihkâm manzumeleri yapmıya koyuldu « ğunu okuduk, diğer bir telgrafta Alman- yanın sonbaharda muazzam -bir askeri manevra yapacağı rivayetini gördük, ni- hayet son ajanslar İngiliz ve Fransız se- firlerinin bu şayislar | münasebetile Ber - linde bir tedkik yap- mak vazifesile tav - SA er L rini getirdiler. Hakiki vaziyet nedir? Fransızlara bakarsanız: Almanya Çek meselesini sonbaharda mutlaka halle - deceğini ilân etmişti, buna göre hazır - lanmaktadır. Önünde durulmaz bir as - keri kuvvetle cihanı bir emri vaki kar - şısında bulundurması ihtimalinden şüp- he edilebilir. bakarsanız: — Almanyanın iktısadi -ve askert bir etinin devamından iba - retlir, vaziyeti tamamen normaldir. Bu iddialarin hangiti doğru? Cevab vermek yersiz olur. bununla be- raber okuyucularımıza Fransız matbua - tının haleti ruhiyesini göstermek fay - dalı olur, diye düşünüyoruz. İlk mütalcaları «Le Jour» un müte - hassıs muharriri (Jean Vandal) dan ala- cağız. Yazısının başlığı aynen şudur: Harbin şeklini değiştiren hâdise Redil birdenbire gözden kayboldu. Hafi- yeler hemen oradaki pasaja daldılar. Bu pasajın muhtelif semtlere açılan üç kapı- sı vardı. Miralay herhalde en tenha mey- dana çıkanı seçmiş olmalıydı. Doğru tah- min etmişlerdi. Bu meydana çıkar çık- maz avlarını yeniden buldular. Redl ön- ları gördü, daha çok hızlandı. Bununla da kurtulamıyacağını anlayınca hileye sap- tı. Cebinden bir takım kâğıdlar çıkardı. Yırtıp yere attı. Arkasından _geıenlerın dönen dostlarımız bize Führerin yeni bir | durup bu kâğıdları topluyacağını sandı. | (u hamlesinin çok yakın olduğunu ha-| Halbuki memurlar hiç oralı olmadılar. Epeyce yürüdükten sonra nihayet bir taksi durağına gelmişlerdi. Memurlardan biri otamobile atlayıp geri döndü. Öbürü Redlin peşini bırakmadı. Geri dönen, mi- ralayın attığı kâğıd kırpıntılarını topla- dı. Viyana bürosu şefine getirdi. Bu kır- pıntıları yanyana getirip bir mana çı- karmak için bir saatten çok uğraşıldı. Ni- hayet bunların muhtelif Rus şehirlerine gönderilmiş üç taahhüdlü mektubla, mü- him bir para makbuzu olduğu anlaşıldı. Redlin bu meşhur Rus casüs merkezle- rile münasebette olduğu artık gün gibi aşikârdı. Bir tabanca ve yarım tabaka küğıd Casus müralay akşam yemeğini, büyük bir adliyeci olan bir arkadaşile otelden başka bir yerde yedi. İstihbarat burosu sofrada hizmet edecek garsonun yerine bir casus koydurmuştu. Fakat Redl çok yamadı. Yemekten sonra adliyeci arka- 40 kilometre derinlikte beş tane Majino hattı yapılıyor 300,000 Alman gece gündüz bu muaz- nn inşası ile çekileri zam eManla mıntakası» meşgul... Çelik duvar gerisine milletler Gevri başlıyor. Jean Vandalin bu serlevhalar altında yazdığı yazı şudur” «Daha haziran sonunda Almanyadan ber vermişlerdi. Öyle bir hamle ki bunun yanında silâhlanma, Ren havzasını as - kerileştirme, Avusturya ile birleşme bi- rer çocuk oyuncağı kalacak, diyorlardı. Biz buna inanmamıştık.» * «Fakat hamle yapıldı, yalnız maale - sef gazetelerin hiç göze çarpmıyan yer - lerinde yazıldı, azametinin, vüs'atinin bizce müphem oluşu da tatbikini teshil etti.. * «Bununla beraber büyük harbin mü - tarekesindenberi görülen askeri ve si « yasi hâdiselerin en büyüğü mevzuubahs- tir. Öyle bir hâdise ki tarihte benzeri yoktur ve mukadderatımızın — mecrasını değiştirmektedir.» * — İşte olup biten şey: Tn aZi D Tz Hi kuzi D T İA li zif edildikleri habe - Fransızların Almanya hududundaki Majino hattıntın maktar gündüz bu muazzam mania mıntakasının inşası ! , diyorlar —. eZ KİT a— Ü AA<vLEI'N YORRAM SAT " mMış olduğunu sanmayınız. Derhal 300,000 amele bulundu. derhal nakledildi ve ilkdi yıl evvel bizim Majino hattımıza bir mu- kabele olmak üzere yapılmasına başla « Jnıp ta hemen hemen bitirilmiş olan is « tihkâm mıntakasında esasen çalışmakta olanların sayısı bu veçhile dört beş defa tezyid edilmiş oldu. Tahkim edilen mın » takaya Almanlar «Sperrgebiet» diyor « lar «mânia mıntakası» manasına ge « lir, Wesel nehrinden İtalyan hududuna |kadar uzanmaktadır. Bu mıntaka bakınız neyi ihtiva ediyor: İnga edilmekte olan, bizim Majino hat- tımızın beş, altı tanesidir, 40, 50 kilomet. re derinliktedir, inşaatı bir kaç haftaya kadar bitecektir. Tatbikatta görülen sür'atte hayret edie lecek hiç bir şey yoktur. Alman ordusu« nun vaktile gârb cephesinde bulundur « duğu milyonlarca asker arasında tahki « mata hasredilenleri hiç denilecek dere « cede azdı, bununla berabor 1917 ve 1918 senelerinde gene buna benzer kısa müds' detler içinde Woton, Ligfrid, Hindenburg, denilen hatlar yapılmıştı. Şu halde 5, 8 yüz bin işçinin modern vasıtalarla müceh- hez olduktan sonra bu işi bu kadar kısa bir zaman içinde başarmış olmalarında şaşılacak ne bulunabilir? Şüphe yok ki Alman inşaatında bizim' Majino hattının azameti ve mükemme « liyeti bulunmıyacaktır, onlarınki bizim istihkâmlarımızla Hindenburg sahra tahe kimatı arasında mutevassıt bir şekil ola« caktır. Bu şekil haddi zatında hem zayıf değildir, hem de derinlikte taaddüd e « dince zaptı maddeten imkânsızdır. Bizim 8 yıl çalışarak meydana muaz e zam bir eser koyabilmiş olmamızın sebe« bi, bu eserin bir tek hattan ibaret oluşu« dur. Bu hattın nisbi inceliği de belki zâf noktasıdır. Her ne olursa olsun demek oluyor kt Almanya bugün Avrupa terazisine şim e diye kadar misline asla yaklaşılmamış kuvvette bir mânla kuvvetini atmış bu- lunmaktadır.» * j Artik harb ve politika san'ati altüst ol« muştur. Hattâ emukaddesa taahhüdle « rimizi ifa etmek için bile bu şekilde bis. kurdun ağzına kendimizi atmak bundan - sonra imkânsızdır, dişlerimiz kırılır, hurs dahaş oluruz, hem de kimseye yardımı « mız dokunmadan, 1918 de yaptığımız topal taarruz o zae «Çek meselesinin en hâd günü olan 21 | man iki üç Alman hattını aşabildi; meyus, çok düşünceli idi. Hemen hiç ko-|mayısta Fransa seferberliğe karar ver -| bunu x.,.“; ordusunun maddi ve mııyı: nuşmuyordu. Casus ondan hiçbir şey du» | mişti, seferberlik emri yazılmış, imza -| yi yorgunluğuna barçluyuz. Şimdi be « lanmak üzere Bay Daladier'in maka - Şinci, altıncı Alman hattına varmadan daşı Redlin yerine umum istihbarat şefi-| mına yollanmıştı. Masasının üzerinde du-|Çok evvel bütün Fransız liği orakla ne telefon etti. Miralay Redlin sürmenaj|ruyordu. Almanya bu hâdiseden sonra at- | biçilir, eNç neticesi mühim bir sinir buhranı geçir- | tığı adımı geri almanın acılığı altında, va-| — Diğer taraflan Almanyanın bir «emâ « diğini, hemen Pragdaki evine dönmek|sati ve şarki Avrupada ebediyyen eli'nija mıntakası» vücude getirmiş - olması ıerbeşt kalmak azmile kendisini Fransa | kendisinin taarruz fikrini bıraktığını da — Geceleyin bir şey yapmak mümkün | cihetinden çelik bir duvar altına almıya | göştermez, Ani bir harekete geçmek, süre ' 4 için izin istediğini söyledi. Şef: , ADevamı !! ncü sayfada) (Devamu 15 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: