14 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15

14 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—- naklen. 1018 : Borsa İSTANBUL — |iergeiden Daten Azbeleri 1888: orua W Ağustos 1938 Pazar haberleri, 20: Ssat ÂYATIZ atkadaşları ÖĞLE NEŞRİYATI: den Na dara a farkıları. 1230: Plâkla Türk musikisi, 1280: HMavü- | şarafından Türk Musikisi Doğral telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 20: Baat — âyan: nesinden naklen ri: Könservatuar Grenviç — rasadha - Keman konse - 2043: Ömer Roza Doğrul tarafından arabcâ göylev. 21: Saat Ayarı. Orkestra. 2130: Mü> zaffer İlkar ve arkadaşları tarafından TÜrk musikisi ve halk şarkıları. 2210: Novotnlden naklen orkestra konseri: Kemal Akel idâre- ainde. 22.50: Son haberler ve ertesi günün proğramı, 23: Saat üyarı. e 15 Ağustos 1938 Pazartesi ÖĞLE NEŞRİYATI: telif plâk noşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Hafif müzik (Plâk). el Andre Bastiye: Paris Finden, muhtelif şarkılar. berleri. 20: Saat âyarı: ginden naklen. Rıfat Ve 1230: Plâkla Türk müsikisi. 12.50: Hava- 618.13.06: Plâkla Türk mustkisi, 12.90: Muh- AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Hafit müzik: Tepebaşi n bahçesinden naklen. 1015: Konferans: tih Hâlkevi namına, Belediyo Fa- Orkostra. 21307 tarafından Türk za10: Benfonik M haberler ve ertesi R e 17 Ağustos 1938 Çarşamba LE NEŞRİYATI: iğs0: pilkla Türk dis1305: Plâkla Türk m telif plâk neşriyati. NEŞRİYATI: 18.30: Plâkla dans m rans: Üsküdar Halkevi lizm). ı=: Borsa haberleri. 20: Bsat ";"Ç Grenviç rasadhanesinden naklen. Nihal - am vo arkadaşları tarafından Türk ıınd”. Si ve halk şarkıları. 2040: Hava raporu F 43: Ömar Rıza Doğrul tarafından AT söylev. 21: Saat âyarı: Şan, Bedriye Tüzün, Btüdyo orkestrası refakatile. 21.30: Settar Körmükcü ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 22.10: Müzik ve Yaryete: Tepebaşı Belediye behçesinden nak- | den. 2250: Bon haberler ve ertesi günün programı. 23: Saat üyarı, e 18 Ağustos 1938 Perşembe ÖĞLE NEŞRİYATI: 1230: Plâkla Türk musikisi. 12607 Hava> d1s1805: Plâkla Türk musikisi. 1940: Muh- telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 1830: Çigan bavaları (Plâk). 10915: Spor müsahabeleri: Eşref Şefik. 1058: Börsa ha- : Grenriç rasadhane- musikisl 1250: Hava- usikisi, 13.30: Muh- usikisi, 19.15: Konfe- namına: Doklor İb- zehirlerden Alko- u tarafından arabea söylev. 21: Saat fyarı. Or kestra. 21.30: Şaban Soyak ve Bayan Boyak: Halk türküleri. 22.10: Novotniden naklen or- kestra konseri: Kemal Akel İdaresinde. 22. 50: Son haberler ve ertesi günün programı. 23: Baat Ayarı. e 19 Ağustas 1938 Cuma ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Plâkla 'Türk musikisi. 1280: Hava- dis1305: Plâkla îark musikisi, 13.30: Muh- telif plâk neşriya' AKŞAM NEŞRİYATI: 1830: Plâkla dans musikisi. 19.15: Konfa. rans, Doktor Bakteriyolog Fethi Erden. 19.55; Borsa baberleri. 20: Saat Ayarı: Grenviç ra- sadhanesinden naklen: Radife Neydik ve ar- kadaşları tarafından Türk mullhbl'vı halk farkıları. 2040: Hava Taporu. 2043: ş Rıza Doğrul tarafından ârabca söyler. 21t Baat Ayarı. Orkastra. 22.30: Fasil SAf ÖRM İhrahim ve arkadaşları dan! TC Muhtelif sololar (Plâk). ve ertesi günün programı. Bir Haftaık —— S RADYO PROGRAMI — Konferanı: Ba- profesörlerinden — Lİ- | yanseri: ko Amar, piyanoda Sabo. 2040: Hava Taporu. | pabarlar daşları NEŞRİYATI: muzikie 19.18: 'Türk (Salâhaddin), 20: ybca meştiyat, 20.15; Türk şarkıları (Amatör Cemile), : Türk| 1830: Karışık plük neşriyatı. 19.15 'run_ nımızı tânrmak için. 'Türk arı ve ATAbCâ : halk şarkıları (Handan). 21: Ha- hakkında konuşma: — (Şakir Hâzım | Yarınki program. ' | * | 18 Ağustos 1938 Salı | Ti | =:“mııılh:ın neşriyatı. 14.50: Plâkla nırıığuııııııwnın.ıımını. : Ajans Haberleri. e | Türk şarkıları (Makbule Çakar). araben neşriyat. 20.15: Türk (Balâhaddin). 21: 20: Saat üyari ve mııııııııhıllımhn N l * 1? Ağustos 1938 Çarşamba ÖĞLE NEŞRİYATI: 1430; Karzışık plâk. neşriyatı. 14.50; Plikla Türk müsikisi ve halk şarkıları. 15.18: Ajana haberleri. Desarı :nl:ı”' Karışık plâk neşriyatı. 19.11: Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza). |20: Saat âyarı ve arabca neşriyat, 20.12: Türk : Sıh- . Wefik Vassaf. 21.15: Btüdyo salon 22: Afans haberleri ve ha- va raporu. 221$: Yarınki program. neşriyatı. 14.50: Piâkda garkıları. 15.15: Ajans m“::â':w y9 5t Tüzk het ). 20z neşriyat. 2015: Radyo- tarafından). fonik temsil 21: Şan plâkları. trası, 22: Ajans 22.15: Yarınki pmlfl;" 19 Ağustos 1938 Cuma ÖĞLE NEŞRİYATI: e 1440, Karışık plâk neşTiyati. ':â’.'. Türk musikisi ve balk çarkıları. 247 haberleri. AKŞAM NEŞRİYATI: 1830: Karışık plâk musikisi ve halk wl:"'”" : v 1s: at âyarı ve araben a$. Sikisi ve halk garkıları (Salâhaddin. Konferans: (Şevket BSüreyya pukla Ajans “arın sayısı beyazlarınkinden fazla mı - BON POSTA Almanyanın askeri hazırlıkları bizimkine nazaran muhakkak sür'atini betab etmek plânı dahilinde olabilir, her istihkâm hattı haddi zatında bir taarruz üzere Almanyaya gitmiş olan Le Jour - nal muharriri Le Bourgeior'dan da bir kaç satır okutacağız. Diyor ki: «— Otomobille Kehl köprüsünü geç - tim. İlk durduğum yer Alman gümrük binasının önü oldu, ilk işittiğim ses ter «Heil Hitler» selâmıydı. Gümrük me - muru araştırmasını bitirince bana sulh üzerinde bir konferans verdi: «Almanya ile Fransa çarpışırlarsa ne kazanırlar? diyordu. Hiç, buna mukabil medeniyet mahvolur.» Dörde ayrılan bir şese üzerinde bir ço- cuk seslendi. Önümüzdeki şehre kadar gidebilmek için otomobilde bir yer isti - yor. Arkasında çanta ve yemek tenceresi bütün gün yürümüştür. Soruyorum: —— — Bütün arkadaşlarınız hep böyle mi dolaşıyorsunuz? — Evet, fakat yalnız tatillerde. Vata- Vatan! Bu kelimeyi ne candan söylü - yor bilseniz! Kendisine zenciler ile dolu sandığı Fransadan bahsediyorum: — Söyleyiniz, Marsilyada siyah insan- dır? diye soruyor ve nihayet temenni e- diyor: — Ah, sizin de bir Führeriniz olsaydı, Yahudilerden ve politikacılardan kurtu- lurdunuz. Tamamen, ebediyyen dost olur- duk. Yolcum 19 yaşındadır, 1932 yılından - beri milli sosyalizmi iliklerine kadar iş - letmek için iyice vakit bulmuştur. Daim? bir gaşy, beyecan içindedir. Bir kaç haftaya kadar hizmete gi - Askerliğe mi? — Hayır, daha evvel amele taburuna! Bu genç yüksek bir meslek tahsil ede- cek te olsa daha evvel kazma, kürek kul- lanmak mocbuftiyetindedir, ve onun gibi tamam 75 milyon Alman vardır. * . «Ormandan şarkı sesi geliyor, otomo - bilimi bırakarak gidip bakıyorum, bin -| lerce bayrak, radyo, şarkı, gramofon ve amole taburları. Başlarında bir tek asker | yok, Radyodan gelen konferansı, ilâhi bir vecd içinde dinliyorlar.» Bayan B. telefonda: — Tabif gelebilirsiniz diyor. Fakat maalesef ne kocamı, ne de çocuklarımı göremiyeceksiniz. Kadını Herman Göoeringin bir fotoğra- fi altında dikiş dikerken gördüm. 1928 se- nesinde kendisini tanıdığım zaman zara- fetine çok itina ederdi. Bugün dudak - larında boyadan, yüzünde pudradan e - debileceğini öğrenmek istedi. Fakat hiç- bir şey öğrenemeden garım önündeki kararak gidip geliyor, insanlar şuraya daki yabancılar bile insana tanıdık gibi görünüyor.. onları, tramvayda, tiyatroda, veya bir toplantıda gördüğünüzü zannec- dersiniz!. — Siz de Harkova mı?, Uzun bir za- man mı kalacaksınız?. Nataşa sür'atle başını geriye çevirdi.. dün akşamki kara gözlü komşusu yanın- da duruyor ve gülümsüyordu.. küstah gülüşünde: «Çok hoşuma gidiyorsunuz! > diyen bir ifade vardı. Bunu farkeden Na- taşa, âdeta öfkeli bir seslet — Hayır, dedi, akşama Lugansk'a gidi- yorum. — Ya, öyle mi?.. Demek on trenile gi- deceksiniz?, — Evet; galiba on trenile.. Siyah gözlü adam: — Yalunuz açık olsun!. Dedikten sonra, elile Nataşayı selâm- ladı ve bavulunu alârak tramvaylardan birine doğru koştu.. Nataşa bir an için adamın gidişine mü- teessir oldu. Bu her halde Harkov'un yer- lilerinden olsa gerekti.. bütün bir gün bu şehirde ne yapılabileceğini kenâisinden öğrenmek pekâlâ kabildi.. bu koca şehir- de tek bir arkadaşı, tek bir ahbabı yok- tu. Şurada, şu meydanın ortasında ölü- verse, kendisine acıyacak tek bir köpek bile bulunmıyacaktı.. Bavulunu bir emanetciye vererek şeh- re doğru yürüdü. Bir bulvardan, hiç bil- mediği bir istikamette yürümeğe başla- dı.. Harkov şehrinde gezindiği müddetce, Lugansk'da yapacağı İşleri kafasında ta- sarlamıya çalıştı.. Trenin kalkmasma Üç saat kala İstas- yona döndü. Büfede güçlükle boş bir yer buldu ve kendisine bir bardak çay ısmar- ladı.. Gar, âdeta büyük bir fabrikayı an- dırıyordu. Resmi kasketli me- murları, hamallar bir iş adamı halile gi- dip geliyor, lokomotifler kulakları tırma- hyacak bir şekilde düdük çalıyorlardı.. hattâ yolcuların yüzünde bile bir iş ada- minin hali okunuyordu. Yalnız Nataşa, her nedense, bütün bunlara kayıdsızmış gibi görünüyordu,. trenin nereden kalka- cağını öğrenmesi, bir hamal tedarik et- mesi icab ettiği halde, bir türlü yerinden muştu. Bütün şehri baştan aşağı yaya do- laşmıştı. Birdenbire, büfenin açık duran kap- sının eşiğinde, dün geceki yol arkadaşmı, kara gözlü adamı gördü.. yoksa o da mı yeni bir seyahafe çıkıyordu... Elinde bir .|ser yok. Düşüncemi anlıyor: takım paketler vardı.. halinden, bakışla- rından garın içiride birisini aradığı anla- meydana doğru yürüdü. Hafif halif yağ- mür yağıyordu. Tramvaylar, gürültü çı- buraya koşüşuyorlardı.. bu yabancı şe- “|hirdeki insanlar Na 'a iki kat - Size sureti mahsusada tedkikat yapmak uıüılııilyudıniı_ı;::ıh wyıban yabancılara bile alışabiliyorsunuz!, Ora- — Artık boyalanmamalıyız, diyor. Al- | çılıyordu.. kafasile © kadar meşguldü ki, TaAsı şartmış gibi «...sizi bulamıyacağımı sanmıştım...» diyor. Nataşa bütün bunla- ra bir tek cümle ile pekâlâ bir son vere bilirdi. Bunun için de: — Vatandaş, sizi tanımıyorum, beni rahat bırakınız, demek kâfiydi, Fakat Nataşa henüz çok genedi; ancak yirmi dört yaşında idi. Sonra, bu adamın kendisinden ne istediğini anlamayı da şiddetle merak ediyordu. Belki bu adam, bütün bunları sadece bir dostluk olsun di- ye yapmıştı.. ya genç kadın anun hoşuna gitmişse?.. Nataşa, yabancı adamı yanından kov- madı. Beraberce oturup çay içtiler.. ada- man getirdiği pastaları yediler.. Nataşa o- na hayatından, gideceği yerde göreceği işlerden bahsetti.. Yabancı adam neş'eli idi.. ağzındaki altın dişlerini gösterecek şekilde ağunı açarak Nataşaya birçok gülünç hikâye- ler anlattı.. trenin kalkmasına yarımı Ba- at kala da: — Bana bakın, dedi, sizin biletiniz fa: lan tamam mı?. Yataklı için ayrıca bilet aldınız mı?. Sizin bütün bir gecelik yo- lunuz daha var.. yataklı almadan gide- mezsiniz!. Şimdi ben size hepsini tedarik ederim.. Her şeyi beş dakikada hallederek gert döndü. Bir insanın bu kadar çabuk iş görmesi ve bu kadar becerikli olması ne kadar iyi... Nataşa tek başına imkânı yok bunları beceremezdi., Nihayet vakit geldi. Nataşa geno trene bindi. Yabancı adam da onu geçirmek ü- 'f“' genç kadının vaganuna kadar gir- di., şimdi vagonun içinde karşılıklı duru- yor, birbirlerine bakıyorlardı. Tren nerde Jise kalkacaktı. bu gibi vaziyetlerde bü- |tün dünyada âdet olduğu üzere birbirleri- |e iyi ve tatlı birkaç söz söylemek lâzıme |dı. Fakat Nataşa ne söyliyeceğini — bile- |miyordu. Biraz daha bu vaziyette dur- ydulıtuıı sonra Nataşa: — Bü kadar zahmetlere girmek, beni '!eşyi etmek lüzumunu neden hissettiğini. zi bir türlü anlamıyorum dedi. Maama- fih bütün bunlar için size çok çok teşek- kür ederim.. Bu vaziyette, onun pek de zannedildiği kadar gene olmadığı derhal göze çarpı- yordu. Yüzü yorgun ve sarı idi. Gözleri- nin etrafında birçok kırışıklar vardı. Yut- kunarak: — Biliyor musunuz, dedi, dün gece Öyle perişan bir haliniz vardı ki sizi bir türlü yalnız bırakmıya cesaret edeme- dim. Bilmem ki nasıl söyliyeyim? Yabancı adam trenin kalkmasına yakın vagondan çıktı. Nataşa onun elini sıktı; | Yabancı adam birdenbire - ciddileşti. lvımm çıkıncaya kadar onu gözlerile Hayat ne kadar tuhaltı.. bu, Nataşa i- çin tamamen yabancı bir adam olduğu halde ne kadar iyi idi. Halbuki önceleri, genç kadın bu adam hakkında ne fena şeyler düşünmüştü.. budala kadın... Hat tâ ona lâzım geldiği gibi teşekkür bile e- dememişti.. yabancı adam vagöndan ay- rilirken: — «...gene görüşelim!» demişti. Fakat bu ne zaman olabilecekti? Onu, bu Ba> | bakmak vazifesile mükelleftir. : İşoğrafının altında işsizliğim birden bana| — Bak siz nerde imişsiniz, diye konuş- man kadınlarınin yapılacak ::h işleri |karşıdan gelmekte olan bir garsonu gö- war. Kocası şehirde partinin toplan -| remedi; çarpıştılar.. N: bu hale gül-| bulmak tısma gitmiştir. 12 yaşındaki çocuğu <Hit-İ mekten kendini ııım::. fakat yıh:ıü:ı A7 ler gençliği> teşkilâtının — talimindedir. |adamın kendisine doğru gelmekte oldu-| Gene kadın ancak şu dakikada, yaban- Genç kızı ise, o da amele taburunun bir| ğunu görünce derhal ciddiyetini takmdı..| © &damın ne adresini, ne adını, ne de ferdi olarak, harmman münasebetile bir| Yabancı adam Nataşa ile gözgöze ge- | OYadını bilmediğini hatırladı.. reçper silesinin çocuklarına meccanenllince, ilkönce durakladı. Sonra, genç ka-| Nataşa bunları *kafasından geçirirken dmnın tâ gözlerinin içine bakarak, eski bir tren hareket etti. Genç kadın bir deli gi- bi yerinden fırlıyarak vagonyn sahanlı- ğına çıktı ve vagondan dışarı sarktı. Fa- otele döndü Hitlerin Kav -| mağa başladı. Halbuki ben sizi kat yabancı adam artık görünürlerce geldi, izmindeki eserini okumak için..» | yacağımı sanmaştım. Yoldı yoktu.. gitmişti.. ai v z akik Nataşa, birdenbire, tibki ormanda ye- kalkamıyordu. Çünkü sdamakıllı yorul- ::uk'h etti. Sonra köşesine giderek otur- yabancı adamı bir gün her halde arayıp karşısinda Göeringin fo- | bildik halile gülümsedi: ÖĞLE NEŞRİYATI: 1320: Karışık plâk neşriyatı, 13.50: Plikla 'Türk musikisi ve haik şarkıları, 1415: Afans haberleri, AKŞAM NEŞRİYAYTI: mıııı.:ıoı; Plükla dans musikisi. 19.13: Türk ve halk şarkıları (Makbule). 30: Sast âyarı ve arabca neşriyat. 20:15: Türk Ömer | Müsikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rısa). 21 | lebe bi Tunu kaybetmiş Insanlar gibi haykırmıy 1 Nataşa bir an için bu küstahı yanındı muharririnin mütalca -| kovymayı düşündü. Tanımadığı :::mh: çıkarmıya lü -| pasta getirmek cesaretini sırtındaki çık paltodan mi alıyordu?. Sanki gelip bul- ticareti mektebi Müdürlüğünden : kaptan ve makine birinci amıflarına lise mezunu ta- | ona öyle gelmişti.. bu insanlar, muhakka!: bir başkasını dardı. Nataşa daha uzun müddet sahanlık' « durdu. Ve perondaki insanlar, kocam: 1 siyah bir leke halini alıncaya kadar h» hl"ldl: — Yoldaş, bana bakm. hey yoldaş!. Bana bakın!, N Fakat kimse cevab vermedi. Yalnız pe İ ronda durmakta olan ve Nataşayı göre bir Msan grupu ellerini sallamıya baş! € iki Fransız larını kaşdettik. Netice zum yoktur. ' Yüksek deniz 1 — Mektebin yüksek almacaktır. üdüriyetine karşı yazacakları istidanamelerine 2 — İsteklilerin me:'_;f;ı.ı.d Tzımdır. i Yi A — Hüviyet cüzdanı. perona, ve perondaki ışıklara baktı. B — Aşı kâğıdı. “Aslı veya tasdikli sureti. Tren ise gittikce hizını artırıyordu. C-meümwugıdı. g_:ounv wm_..ıım:' n F —0 6 x 9 eb'adında altı aded karton D BeRani K AR Tn e gn e P KN Sanay v dırlar, — <5340> dı.. bu, belki de Nataşaya değildi.. bel (* y

Bu sayıdan diğer sayfalar: