1T ağartar — E İN Rus- fap on Tahramda — kullonlan bisiklet ededi, birçak ülkelerden — fazladır. Zira şebir ova üze- rinde kurulmaş el- 1766 senel ba «Müdhiş: gelen taraf del tan da dahd elmük üzere hepsinin ölmüş bulunduklarını gektirmeğe — çok düöşküzdürler. Önün — için de Baktlıda fotog- raleaı dükkât- ları pek boldur görmüşleri kaptamı , ve «Hay SON POSTA derinde Framaız gemlai ile cecge batuşan li gemi, sonvsda meğlüb olmuş, galib genmiye atladıkları zaman, kap- dir. Bilâhare taylaların gerib isimle taşıdıkları anlaşılarıştır. Birinci süvariye *Ölüm İkinci ve üçüneü kaptanlara, «Ruhe aleti dendiği meydana çıkmıştır. ve (1904-1905) harbi Ruslarla Japonlar arasındaki ilk 2— iyi boşaltacaklarını söy- lü;ıîî':rî E?:?:üıkrw uş(muynr]_:ır- dı. Muayyen bir tarih te tayin c(_mı)uıî- lardı. Diğer taraftan Mançuri demiryolu- nu yapmak, Por Artürü müstahkem bi | hale koymak, büyük Okyanus filosunü takviye etmek için hummalı bir surette çalışıyorlardı. Japonların desi yapması bilirdi. Asyanın tarafından İstih millet, Avrupanın devletile müsavat hede yapmıştı. Japonya, Kore için büyük emekler ancak bu saretle aakeri sür'atle Mançuri hudü! Mıenı:ğ senesi eylölünde Japonya, RaB imparatorluğuna: — Artık Manç geldi. Dedi; Rusya bir türlü vermiyordu. Fakat çıkmıy: kaktı. Bunun için de karadan den büyük Okyanus kıy lendirmeye ç&lmıdu. ker gönderiyor ıynı:n Barb gemileri 1903 gcmm";::_: Pot Artür'e ulaştılar. Çarevif ve Pa tırhlıları da onlara iltihak e)kllle?. îıha— bir zırhh, üç zırhlı kruvazör, bir m ĞK fazalı kruvazör ve on bir ı_nrw:“ LN ribi de büyük Okyanusa gitme şdiler. Akdenizden geçerek Kızıl denize gi Şrarü Vakit kazanmak için yapılan bu ketler Japonların gözlerinden dı. Esasen İngiltere de ona ordu. 7 Japonlar Kore yarımadasına en îılân olan Sasebo limanını tahkim etmişi "yı' Aylardanberi manevra yapan, _A'W;:m ve İngiltereden alınan kııwefh ".' n harb gemilerile kuvvetlendirilen Te donanması bu Jimanda toplandı. aai sahillerine tarassud istasyonları yı-':î. r;k mış, mühendisler mekteblerden ı' Te donanmaya dağıtılmıştı. Lüıunı'u )’"8 re ve Hmanlara gerek kâmür Ve B harb konmuştu. 13 Kanunusanı - 1904 de Japooyanın Petersburg sefiri Rus hariciye mcrini ne gitti ve hükümetinin son V-' üD lü-! bildirdi. Buna acele cevab verilme | İngilizlerle ittifak muahe- bir zafer başlangıcı sayıla- şarkında ve Avrupalılar faf edilen bu çalışkan en kuvvetli denizci osaslarına göre mua> sarfediyordu. Çünkü derini, Tâzım gelen dlarına götürebi- uriyi boşalima zamanı ılarını - kuvvet- Mançuriye 25> filosundan alar nasıl ba “İuzün süror. Donanmamız bu - sevkiyatı İ güçlöştirebilir. Bu müddet zarfında Si- . | filosu d Amiral Togo ve gerek Vladivostokun müdafaa haline konulmasını emrettiler İmparatorluğun i- darecileri şüyle düşünüyorlardı: eJaponların Koreye âsker çıkarmaları birya şimendiferi ile asker taşımak ve Mançurlde toplamak mümkün olacaktır.5 Tek hatlı olan Sibirya şimendiferlerin- de faaliyet son dereceyi bulmuştu. Japonlar Rusların bu fikirlerini çoktan sezmişlerdi. İkincikânunun otuzuncu gü- nü olmuş ve Ruslar henüz cevab verme- mişlerdi. Japon sefiri Rus bariciye nazı- rına ne zaman cevab verileceğini soardu. Gene müayyen - bir gün gösterilemedi. Şubatın üçüncü günü Por Artürdeki Rus enize açıldı. Şubatın dördüncü fapon imparatorunun riyaset etti- ek moclis vaziyeti tedkik etti, ünasebatın kesilmesine karar î::ılı:,ı:hveml’ewr:bu:g sefirine deu lâzım gelen talimat bildirildi. A_vr_ıl gün Rus donanması Por Artüre döndü, batın altıncı günü sabah erkenden halinde Japon ticaret gemileri, as- olu olduğu halde, harb gemilerinin | himayesinde Japon adalarından ayrıldı. Japon harb gemilerinden birkaçı yolda bir Rus ticaret gemisine rastladı ve zap- tetti. Bu gemi, Rus » Japon harbinin ilk esiri, harbin başladığına da ilk işaretti. ber henüz harb ilân edil- a beral ;Bı:x:nujîi ve siyasi müzakereler devam ediyordu. Rus harbi günü J ği yüksi katar ker Ği iye nazırı Koropatkin Mançu- tti ıu;ı;ıınu da luveı el bitirmiş o::g:_ ları halde Ruslar siyasi müzakereit” C kit kazanmağa çabalıyorlar; ünüml edemiyorlardı. Bununla vürelRE Artür vali amiral Aleksiyef'e, gerek For 07 wkiyatına faaliyetle çalışı- asker se' rın asker nakliyatını daha yordu. Japonlar serbest yapa' nanmasına hücum edebileceğini- söyledi. şlamıştı? Çar da vaziyeti pek mühim görüyordu. Şubatın sekizinci günü kendi riyasetinde bir meclis topladı. Müzakerelerin sonun- da Uzakşark umumif valisi amiral Alek- siyef'e şu emri verdi: — Japonların Koreye asker çıkarmala- rına müni olamayız. Fakat eğer Seulün şimalindeki ilk arz derecesini geçecek olurlarsa hücum ediniz! Bütün Japon donanmasının himâayesi altındak! nakliyeler kafilesi Seulün ce- nubundaki Şemulpoya geldiler, Rusla- rın Varyag kruvazörile Koreç gambotu orada bulunuyorlardı. Japonlar âskerleri- ni karaya çıkardılar. Şubatın sekizinci günü akşamı bir Ja- pon filosu Por Artür açıklarına gelmişti. Buhların arasından on torpido muhribi dış limanda yatan Rus gemilerine karşı bir gece hücumu yaptılar. 800 yardadan yirmi torpil attılar, Vaziyet gayet müsa- iddi. Buna rağmen ancak üç tanesi isa- bet etti; Rusların Çareviç, Retvizan ve Pallada harb — gemileri muvakkaten harbodemiyecek sürette yaralandılar. Şubatın dokuzunda Şemulpodaki Rus kruvazörü Varyagla Koreç gambotu ne- hir boyunca inerek denize açılmak isle- diler. Japon filosu bücum etti. Asama kruvazörünün atoşi altında ikisi de yan- mağa bâşladı. Varyag yan yatmıştı. Kaç- tı ve Ruslar sintine musluklarını açarak kendi kendilerini batırdılar. Rusların harbin başladığına artık şüb- heleri kalmanuştı. Fakat bu tereddüdleri onlara epeyce pahalıya malolmuştu. Uzakşark filosunu takviye için yola çıkarak Kızıl denize kadar gelen Rus harb gemileri geri dönerek Baltık filo- suna iltihak ettiler, Ruslar donanmalarının en büyük kıs- mını Por Artürde toplamışlar; Vladivos- tokta dört zırhlı kruvazörle birkaç tor- pido bırakmışlardı. Bunların vazifeleri Japon sahillerine ve nakliye gemilerine akınlar yapmak, gemileri batırmak — ve Çinliler çok estkiden meyvaların suyunu sıkarak kişın içmek için saklarlardı. Bu #ılar- gdan bir parçam birgün açıkta kaldı, kürüdü ve katı bir tortu küldı. — İşte bu suretle Çinliler e- keri iead etmiş oldular kalyadaki bu Abi- denin halkaların: dan birine Şehre gelea bir yabancı, —at yularını — bağladı © halkanın üzerinde ismi -|. bülünan — ailes |: nin misaliri olurdu. Bu ağaç yüz seneliktir. ve 26 metre yüksekliğlndedir. Yorinden bir kilemetre uzağa taşınıp yeniden dikilmiştir rihi tedkikler | İ CEDEBİYAT | kavgasının tarihi Kendilerini devaynasında gören edibler Yazan: Halid Kuyruğu kesik tilki gibi, kusurunu ta-| bit bir hal telâkki eden insanlara her meslekte tesadüf olunur. Fakat yalnız| meslek sahasında mı? Manevi sahada da bunların çeşidleri vardır. Bakarsınız, ki- mi kalbşizdir, başkalarının şefkat duy- gusile alay eder; kimi hasistir, en tabil masrafınızı israf diye karşılar; kimi kah- vehaneden çıkmaz, yahud poker masâ- sından ayrılmaz, sizin tabiat sevginizi | bedeviliğinize verir, ben dağ adamı de- ğilim der. Hâsılı uzatmıyayım, böyleleri kendi biçareliklerini kendilerine fazilet ve bunların eksikliğini, yahud hiç olma- yışını başkalarına noksan sayarlar. İşte bu çeşid insanlar, iştisnasız hemen her memleket edebiyatçıları arasında da sık sık rastlanan tiplerdendir. Bu yazımda bunlardan birkaç nümune göstereceğim. | İşte, bilmem ne kadar okuyucum var |diye öğünen bir romancı! Mevzularını ne kitabdan, ne hayattan alıyor, sadece sinema sinema dolaşıp bir sezonda bil- mem kaç tâne film seyretmektedir - ve bunları kafasının içinde karıştırarak her- gün size bir roman yazmaktadır. Hele ro- manları bir gazetede tefrika edilecekse ve eğer heveskârlık mevkiinden çıkarak Üstadlık payesine eriştiği için kesim ü- zerine değil, tefrika üzerine de para ala- caksa, okuyucu kadar patronun da |bitik demektir. Çünkü tefrika adedi yü- zü geçse anlattığı masalların sonu gene Büç gelecektir. Fakat böylesi bununla da iktifa etmez. Hakikaten edebi kültürü o- lan, ne tedkik ettiğini ve ne yazdığını bi- len, üstelik eseri üzerinde titiz bir itina ile çalışan bir meslekdaşının da karşısına dikilir, ona ukalâlık eder; — Bir romanın her sayfası bir vak'a ol- malı, Hele gazeteye tefrika edilecekse! İşte bir tip daha.. meselâ ressamdır da. Günün birinde kalemi eline alarak ede- biyata gireyim demiştir. Âlâ! Girsin! Belki ötede yarım kalan istidadını bu sa- hada gösterir diyelim. Her ne ise, bu ye- ni edebiyat dâhisi de bir piyes çızıktırır. Okuduğu dostları, teşvik olsun diye, al- kışlarlar. Alkışlarla ama, başlarına da belâyı satın aırlar, Çünkü yolda, tram- vayda, gazinoda, lokantada artık omun e- linden yakalarını kurtaramazlar. Kaç sahil fenerlerile işaret istasyonlarının | defa ağzından sayfa sayfa ezbere dinle- tahribi süretile heyecan ve korku uyan- | dikleri piyesin Mevzuunu, cümlelerini ve dırmaktı. Şubatın dokuzuncu günü bu|birdenbire ortaya çıkan iddiasile yepye- kruvazör fırkası Vladivostoktan cenuba|ni tekniğini hergün, her saat dinlemek doğru sarktı. On ikinci günü küçük bir| mecburiyetinde kalırlar. Hele bu eser sahil vapurunu batırdılar ve döndüler.|sahneye de konulursa, artık dâhinin is- Rusların da ilk harb hareketleri bu oldu. | mi, gene kendi iddiasınca, beş kıt'aya ya- Japonlar karada sür'atle ilerlediler.| yılır. Bütün dünya bu esere hayran kal- Mançuri hududlarındaki asker sayısı üç|mıştır. Bilmem kaç dile tercüme edile- yüz bini geçmişti. Ruslara karşı çok sayı-|cektir veya edilmiştir. Maamafih, ne o lamazdı. Fakat bu ordu pek iyi terbiye| tercümeleri gören vardır, ne de beş kıt'a- görmüş, manevralarda pişmiş ve bilhas-|nın medhüsena sesini işiten! Maamafih sa fedakâr, vatan hisleri yüksek, cesur| birisi çıkıp derse ki: Üstad! Bana, bu e- askerlerden mürekkebdi. serin filân tarafını filân Fransız piye- Fahri Ozansoy yazılıdır.. ve işte o zaman size köpürür ler, bağırır çağırırlar: Hasedci münek kidsinizdir, fena arkadaşsınızdır, zalin insansınızdır! İşte bir tip daha., bu da şairdir. Ahenk li tam bir mısra yapamaz da, kelimeleri kerrat cedveli gibi yukarıdan aşağıya vı sağdan sola dibe kadar eğri böğrü dizer Ama başkası bu serbest nazım şeklindi. bir hususiyet, bir ahenk temin edebil mişmiş, o bunu düşünmez. Çünkü köndi si, onun yarım yaptığını tam yaptığı id diasındadır. Zaten şiirde kendisini, ahı zaman peygamberi gibi bir kuvvet telâk ki eder. Hayatın tamamile maddileştiği bir asırda «Şiiri yeniden yaratacak kişi benim!» diye öğünür. Cehaleti kalkal gururu herkesin göğsüne çevrilmiş mız rağıdır. Bu misaller daha böyle çoğaltılabili Fakat lüzum yok. Maksadım, — sadeci noksanlarını dâhilik nişanesi sayan tiplere edebiyat sahasında da rastland ğanı hatırlatmaktır. Emll Zola, kendisind müracaat edip akıl danışan genç roman- cılara «Gazetelerin meraklı havadisleri- ni dikkatle okuyun!» tavsiyesinde bulü: nurmuş. Bu tavsiye, büyük romancını onlara «Hayata gözlerinizi kapayın'» ma- nasına değildir. Bilâkis, «Olmuş hayati vak'aları üzerinde düşünün ve kendinizi de hayatı görün!» demek istemiştir. İ gururla dolu edebiyatçı ise ekseriya bi nasihatin, bu san'at ve hayat düstu runun dışında yaşar. Hiçbir şeye dikka etmeden etrafına sadece boş gözlerle ba kar ve bir dev aynasında yalnız bir san görür: Kendisi. İşte böyle bir tücenin bütün sakat serlerinde gişirdiği de yalnız bu acınacsi gururudur. Halid Fahri Ozansoy İzmitte Halkevi Binasının temeli atıldı İzmit (Husust) — Bugün İzmitin ye ni yapılan rıhtımının en güzel yerindi Halkevi binasının temel atma merasi- mi vali Hamid Oskayın eli ile yapıldı. Bu münasebetle Halkevlerinin kül ve içtima! sahalardaki faaliyeti anıldı, misafirlere şerbetler ikram edildi, Balk, coşkun, heyecanlı bir bayram günü yaşadı. İzmütte bir genç denizde boğuldu İzmit (Husust) — Bugün Gölcük ka- zasında hazin bir boğulma hüdisesi ol- muş, bir botla akşam safası yapmak is teyen üç arkadaş suların cereyanın kapılarak sürüklenmişler ve bot dev rilmiştir. Etraftan yetişenler kazazede * Japonların karada yaptığı harbler mu-|sinde okumuşum gibi geliyor, falân sah-|leri kurtarmıya koşmuşlar ve fakat bilmek için ansızın Rus do-| vaffakiyetle devam ediyordu.. fakat he-|neleri de bir Amerikan piyesinin İllus- |İmail Mustafa ismindeki ADevamı 10 ncu sayfada) — |tration ilâvelerinde çıkan nüshasında i genç feci âkı betten kurtarılamıyarak boğulmuştur.