YÜKSEK SESLE - — Merhaba bay, & T7 — Merhaba, fakat ben sizi tanımıyo - rum. — Nasıl olur, siz Bay Hüsameddin Gü-| sız oluyordunuz? zer değil misiniz? — Evet! — Kadıköyde, Altıyolda oturmuyor| — Ben, sizi nereden tanıyorum, sizinle musunuz? — Evet! — Ticaret yaparsınız.. Senelik kazan - cınız hiç te fena değil.. En aşağı on beş bin lira, haydi bilemedin, on bin.. — Fakat siz.. — Zevceniz bayan, permenant yaptırdı değil mi? Bari gene geçen seferki gibi bo- zulmadı ya? Fakat... — Kerimeniz — bayanı o gençle nişan- Tadınız mı?.. — Rica ederim.. — Hangi genç olduğunu söyliyeyim, hani kumralca, çarlisten bıyıklı, inhi - sarlarda memur.. Biraz çapkımmış amma, evlenirse geçer.. Bayan zevceniz de, ba- yan kerimeniz de bu husüshta benimle hemfikirler. ğ — Size rica ediyarum. — Estağfurullah, fakat sözümü kes - Meyin... Kerimeniz bayan nişan için pembe bir tuvalet yaptıracaktı. İyi bir terzi arryor- du, Acabâ buldu mu? Gerçi komşunuz Neclânın terzisi fena değil amma onlar dedikoducu insanlardır, terzilerine elbi- se yaptırılınca kim bilir ötede beride ne- ler söylerler.. -— Siz.. — Bakın unutuyordum. Büyük mah - dumun boşanma davası ne âlemde.. Aca- ba karısile barışacak mı1? Gerçi kadın da pek kabahatsiz sayılmaz amma, oğlunu- zun da kabahati pek çok. En doğrusu ba- rışmalıdırlar. Onun gibisini oğlunuz bir daha kolay kolay bulamaz. Güzelliğine| yüksek sesle olanınızdan biteninizden güzel, zenginliğine zengin, piyanosuna da | bahsetmeyiniz! biliyor mu idiniz diyecek yok. L Bunları Dünyanın en yaşlı adamı Dünyanın en yaşlı adamının Misırl bir hoca ol- duğu iddia edili - yor. Bu adamın ismi Şeyh Rufal - dir. 164 yaşında olduğu ve Napol- yonu Mısırda gör- düğü iddiasında - dır. Şarapla :Ond*urlllen yangın Amerikanın Los Anjeles şehrinde bir | söndürmüşlerdir. Bir müşterek Mektubdan Çıkan ders Ği «İzmit M. F.» ve «İzmit Neriman» imzalarile mektub yazan iki okuyu- cum, mektublarını âyni zarfa koy- muşlar, bana göndermişler. Ben de her ikisine ayni yerde cevab veri - yorum; — M. F. yirmi dört yaşında imiş, on sekiz yaşında iken bir gençle Kanışmış, iki sene sevişmişler fakat erkek şimdi başkasile evleniyormuş. Genç kız: — Ben artık kimseyi ölmeliyim! diyor. Hayır kızım, hayır öyle kolay ko- Tay ölmeyi göze alma, daha çok yaşa,, yaşarsan, seversin ve mes'ud olur- sun. Yalnız bir daha mektub yazar- ken rakamlara iyi dikkat et. On se- kiz yaşında sevişmiye başladığına ve iki sene seviştiğinize, yeni sevemem, EKENaBEReRMAR LA aN EKEE BABüLEkA KA SA ERsRAE Na enemeeLErEEErARERARenenEMeENAN SON POSİA - Kadın Köşesi Köylü entarisi —İyi amma... — Şey şunu da sorayım, yatak odasını değiştirdiniz mi? Sokak üstünde rahat - — Fakat bay siz... ! — Ben... : tanışmış mıydık? — Hayır, ilk defa bugün konuşuyoruz. — Fakat bu söyledikleriniz?.. — Öğrendim de.. — Polis hafiyesi misiniz? Benim hu - susi ahvalime ald bu maliimatı nereden topladınız?.. Utanmıyor musunuz? — Hayır, ne polis hafiyesiyim, ne de bir dedikoducu.. Sizin husust hayatınızı me- rak etmiş te değilim! —t — Bütün bunları siz bana söylediniz. — Siz, zevceniz ve kerimeniz., — Ben mi şöyledim? — Size mi söyledik? — Gerçi bana söylemediniz amma, üç gün evvel vapurda idiniz, kendi aranızda — Geçen yıllarda gördük, fakat köylü en- konuşuyordunuz, fakat o kadar yükstk.tıxi:i bu sene daha çok moda... Yazlıkta, sesle konuşuyordunuz ki üç sira ötede o- | bahçede, kır gezintilerinde bu kadar Ta- turduğum halde bütün konuştuklarınızı | hat ve hoşa gider bir kıyafet hemen he- işitmiştim. men yok gibi... Köylü entarisinin en bü- — Ya, demek... yük iyiliği şudur: Hem çocuklara, hem — Gerek size, gerek afleniz efradına körpe genç kızlara, Htem de kadınlara ya- tavsiye edeyim.. Eğer benim gibi bir çok | TARYOr. Hele dikmesi ne kadar kolay... kişinin de husus! hayatınızı içli dışlı öğ- Ne kadar da ucuza çıkıyor. En çok kul- renmelerini istemiyorsanız vapurda, tram | 9ftlan, en çok ta yaraşan kumaşlar kre- wayda, her hangi umumt bir mahalde P99 emprime, basma, keten... Bunların masrafı kaç kuruş tutar ki... Biçmek için biçki bilmiye lüzum yok. Yakası çok açık. Sıkı ve dümdüz bir kör- saj, bir de bol büzgülü, düz bir etek. İki- sini birleştirdiniz mi bir köylü entarisi dikmiş demeksiniz. İçinden, bir ramen bluzunuz varsa onu giyersiniz, çok şık görünür. Yok ise muslinden yakası kor- donla büzülü, kısa, kabarık kollu bir İsmet Hulüsi aat Fıçı şeklinde yapılmış bir çeşme Fransanın Kom- bluz dikersiniz. Hattâ bu kadarını zah- y dekouî;r:ı’L y :ı[ıub'y m”ı]ı: e?m;n pıyacak bir jile, bir de B ÖUÜ Mi a bufaut kol yapar, takarsınız. Yalnız blu- ' bie geş - zun bir faydası vardır. Başka bir etekle me vardır. Bu çeş. de kullanabilirsiniz. me, günde dört Köylü entarisinin ikinci süsü sentür- litre şarap devi - dür, Yeı'ııilik ı:ıî;m diye bu ızntürü.hy; brodeli bir kordelâdan yapınız. Yahur N e motif, aplike ederek süsleyiniz. bir şahsın batıra » Üçüncü süsü de şudur: Bu kıyafete sını teyid için yapılmıştır. Bu adam, seksen iki sene mütemadiyen her gün dört litre şarap içerek yaşamış ve 100 ya- şında ölmüştür. şapkadan ziyade köylüler gibi başa men- dil sarmak yaraşır. Bu mendili bluzunu- zun, jilenizin renginde ince bir kumaş- tan yaparsınız. Kenarlarına entarinizin renginde motif dizersiniz. Ortasından Iki- ye katlar, uçlarını tıpkı köylüler gibi çe- nenizin altından bağlarsınız. Bu başörtü ayni zamanda saçları Trüzgârdan koru- mak için en pratik bir vasıta olur. Çocuklarda romen bluzunun altına bir de askılı, plili etek yapılır. Baştaki men- dil eşarp gibi kullanılır. Böylece köylü kıyafeti güzel bir sokak elbisesi haline sokulmuş olur. Büyükler plili eteğin yerine dar ve as- kısız bir etek giyebilirler. Tuhaftır, köy- lü entarisi orijinal bir kıyafet olarak ho- şa gittiği gibi ister genç kız, ister kadın, hattâ isterse çocuk, her giyeni birkaç yaş küçültmekte, gençleştirmektedir. Gittik- çe moda oluşundaki sırrı, pratik ve deği- şik oluşundan ziyade bu noktaya atfet- mek lâzım. yangın olmuş, itfaiye efradı su bulama- dıkları için en yakın şarap deposundan doldurdukları tulumbalarile bu yangını tayrıldığına göre senin şimdi yirmi yaşında olman lâzım değil mi, hal- bşıki sen yirmi dört diyorsun.. benim bildiğim kadınlar yaşlarını büyült- mezler küçültürler, Nerimana gelince, o kocasından ayrılmış, birini seviyormuş, o da onu seviyor görünüyormuş. Fakat Neriman kendine karşı — gösterilen sevginin ciddi olup olmadığını bil - miyor. Nerimana cevabım da şu: Ben gönül işlerinden biraz anla- tım amma falcı değilim, Senin kim olduğunu, eski kocanın nasıl bir adam olduğunu, sevgilinin ne olduğunu, sana karşı nasıl ha « reket ettiğini bilmeden bir şey söy- Tiyemem. Nasıl ki gene falcı olma- dığım için (M. F.) mi senin mektubu- dJarını yazıyor, sen mi onun mektub- darını yazıyorsun? Onu da anlıyama- A V TEYZE Amcasını öldüren çocuk üç sene hapse mahküm oldu Bir koyun yüzünden işlenen bu cinayette tahrik ve yaş küçüklüğü cezayı tahfif etmiştir Bundan bir müddet evvel Silivrinin Bekirli köyünde oturan Sezal isminde 16 yaşında bir çocuk, ayni köyde otu- ran amcası Fehmiyi tabanca kurşunu ile beynini parçalamak suretile vurup öldürmüştü. Hâdiseye tekaddim eden günlerde Sezainin koyunlarından birisi kaybol- muş, bütün araştırmalara rağmen bula- mamış ve nihayet komşulardan birisi Sezaiye, kaybolan koyununu amcası Fehminin sürüsü içinde gördüğünü Jemiştir. Bunun üzerine amcasının sürüsünü arayan Sezai, kendi koyunu- nun hakikaten orada olduğunu görerek Fehmiden bunu istemiş, o da koyunu vermiye . Ve bu yüzden amca, yeğen arasında bir ağız kavgası çıkmış ise de araya girenler bir hâdise zuhuruna mani olmuşlardır. Nihayet vak'a günü Sezai atını sula- aktan gelirken amcasının çobanı Yu- nusa rastgelerek koyunu istemiş ve ona bağırıp çağırmıya başlamıştir. Bu sı- râda tesadüfen oradan geçen Fehmi işe müdahale etmiş ve yeğenine: — Çobandan ne istiyorsun, haydi defol oradan, it... demiştir. Sezai de bu hakareti iade edince amcası elindeki sopayı Sezainin başına savurmuştur. Ve işte o sırada Sezai de tabancasını çeke- rek ateş etmiş ve Fehmiyi öldürmüş- tür. Aylardanberi Ağırceza mahkemesin- de duruşmasına devam edilen bu dava dün hitama ermiş ve karar tefhim edil- miştir. Sezainin suçu, gerek kendi itirafları ve gerek şahidlerin ifadelerile sabit ol- duğundan Türk ceza kanununun 446- inci maddesi mucibince 18 sene ağır hapsine, ancak hâdisede tahrik mevcud olduğundan bunun üçte biri tenzil edi- lerek on iki sene hapsine, fakat suçu İş- lediği tarihte on sekiz yaşını ikmal et- memiş bu cezanın dörtte üçünün indirilerek, 3 sene ağır hapse konmasına karar verilmiştir. Metresini elinden alan adamı öldüren Fettah mahküm oldu Çatalcaya bağlı İstranca köyünde o- turan kömürcü Şaban oğlu Fettah, ayni köyden Ayşe isminde bir kadın- | le beraber yaşamakta iken bir müddet sonra Ayşe, Fettahı terkederek Sabri isimli bir delikanlı ile yaşamağa başla- maştır. Sevgilisini elinden akdığından dolayı kalbinde Sabriye karşı derin bir iğbirar besliyen Fettah, bir gün sokak- ta Sabri ile karşılaştıkları bir sırada tabancasını çekerek rakibini vurmuş ve öldürmüştür. Uzun müddettenberi Ağırceza mah- kemesinde devam edilen bu katil da- vası, dün neticelenmiş ve karar tefhim edilmiştir. Bundan evvelki celselerden birisin- de Maznun vekili, sokakta karşılaştık- ları zaman Sabrinin Fettaha küfrede- rek üzerine sopa ile hücum edip onu dövmeğe başladığını, Fettahın da nef- sini müdafaa uğrunda tabancasını çek- mek ve ateş etmek mecburiyetinde kal- dığını söylemişti. Vekilin bu müdafa- ası kabule şayan görülmemiştir. Ayni ÇAA iki ahbab çavuşlar: Tiyatrodaki oyun AL zamanda gene maznun vekilinin Ayşe- nin, Fettahın nikâhlı karısı olduğu hakkındaki iddiası üzerine me'ikeme tarafından yapılan tedkikat neticas'n- de, bunların karı koca olduklarına da- ir resmi bir kayda tesadüf edilemem iş- tir, Hülâsa: Hâdise hakkında dinlenen şahidlerin ifadelerine nazaran Fettahın Sabriyi kasden öldürdüğü sabit olmuştur. Bu itibarla katil Fettahın bu suçu Türk ceza kanununun 448 inci maddesire uygun görüldüğünden (8 sene açır bapsine, yalnız hâdisede hafif tahrik e- seri gürüldüğünden, bu cezanın üçte biri tenzil edilerek 12 sene ağır hapse konulmasına ve mücbbeden âmme hiz- metlerinden mahrum bırakılmasına ek- seriyetle karar verilmiştir. İhtilâs ve zimmetine para geçiren vergi memuru mahküm oldu İhlilâs ve zimmeline para geçirmen suçlarından dolayı mevkufen muhake- mesi yapılmakta olan, Bakırköy kazası av vergileri sabık memuru Feyzinin muhakemesine dün Ağırceza mahke- mesinde devam edilmiştir, Duruşma snunda Feyzinin 1018 Ji- ranım 305 lirasını ihtilâs ettiği ve 713 lirayı da zimmetine geçirdiği sabit o- larak gerek ihtilâs ve gerekse zimmet suçlarından dolayı 6© sene 2 ay 20 gün ağır hapsine, müebbeden âmme hizme- tinden mahrumiyetini ve 1018 liranın kendisine ödettirilmesine ve ihtilâs su- retile yediği 308 liranın bir mislinin de ayrıca ağır para cezası olarak alınma- sına karar verilmiştir. Şehir işleri: Nafia Vekâleti Eminönü meydanının bir an evvel açılmasını istedi Eminönü meydanının cumhuriyet bay- ramına kadar açılması mukarrerdi. İs - timlâk muamelelerinin güçlüğü yüzün- den meydanın açılması işi uzamaktadır. Nafia Vekâleti istimlâk işlerinin bir an evvel ikmal edilmesini belediyeden is - temiştir. Yıkılan Valide hanı ile Balık - hane arasındaki binaların istimlâk mua- melelerin tamamlanmıştır. Buradaki bi- nalar sekiz yüz bin liraya satın alınmış, satış bedeli Nafia Vekâleti tarafından be- lediye hesabına bankaya yatırılmıştır. Yenicami kemeri ile Malülgazi — tayyare bayiine kadar tramvay caddesindeki bi- na sahiblerine, on gün içinde yerlerini terketmeleri bildirilmiştir. İstimlâk mu- ameleleri tamamlanan binaların ay ba- şından itibaren yıkılmasına başlanacak - tır. Otomobil plâkaları iki ay sonra değişecek Otomobil ve otobüslerin yıllık muaye nelerine ayın on beşinden itibaren baş lanacağını yazmıştık. Muayene esnasında plâkalarda yeni şekilde hazırlananlarla değiştirilecekti. Damga matbaası ancak bin kadar plâkayı hazırlıyabilmiştir. İs- tanbul için üç bin plâkaya ihtiyaç oldu- ğundan yeni plâkalar iki ay sonra takı - lacaktır. y DAT ırn