S ae eei e okl Vard Xazan: Bapper 'Türkoeye çeyiren: Hasman Uyaklığil Burton nerede saklaniyor? il kesiyorum, mazür gö- rünüz. Fakat madem ki mesele gittikce daha ciddi bir şekil almaktadır, polis müdüriyetini Burtonun izi üzerine sak dıramaz mısınız? — Lavson tabii polis müdüriyetini haberdar etmiştir. Fakat şimdiki hal- e polis Burtona bir şey yapamaz. Ken- disini ne Jimminin, ne de şefin ölü - münden dolayı zan altına almak müm- kün değildir. O halde? — Anlaşılıyor. — Arkadaşlara şimdiye kadar meş- guül olduğumuz işlerden hiç biri ile kı- yas edilemiyecek derecede büyük bir meselenin karşısında bulunduğumuzu süyleyiniz. Madem ki siz şüpheli vazi- yettesiniz, badema emirleri - telefonla Pier'e söylerim. Maamafih siz aslâ Pi- er'in evine gitmiyeceksiniz, ve kendi- sile herhangi bir yerde konuşmıyacak- gınız, Randevulara her biriniz ayrı ay- y geleceksiniz. Ben Pieri haberdar & derim, Anlaşıldı mı? — Tamamen. — İlk randevumuz ne vakit? Henüz bilmiyorum, Fakat bu iş bütün diğer- lerine tercih edilecektir, — Eğer bana bir hal olacak olursa kumanda Pier'e geçecektir. Kendisine haber veriniz. — Pekâlâ, — Sonuncu ihtiyat olarak emirleri telgrafla yollamak bana daha kolay geliyor. İmza yerine Hud kelimesini kullanacağım. Eğer telefon — edersem çene ayni kelimeyi söyliyeceğim. f — Pekâlâ. Herkes haberdar edile- cektir. Şimdi siz ne yapacaksınız? — Her şeyden evvel Burtonun izini bulmak lâzım. Luseksdeki evinin adı nedir? ington Tover, bir tepe üzerin- de ağaçla muhat, oldukça mühim bir binadır. — Pulbroh'da çok uzak değil mi? —- Takriben 2,i kilometre kadaâr. — Bana bir aralık Burtonun Molly Kastledon isminde bir genç kıza tut- kun olduğunu söylemiştiniz. Bu mesele ne oldu? — Bilmiyorum, ama genç kızın ada- ma ehbemmiyet vermiyeceğinden emi- nim. —Moliy nasıl bir kızdır? — Çok güzel, bir içim su... Neden sordunuz? — Kendisine güvenilebilir mi? —- Ne münasebetle? — Meselâ Burtona derhal surat et- memesi, bilâkis kendisini adamın say- fiyesine davet ettirmesi temin edilebi- lir mi? — Biraz tehlikeli almaz mı? — Tehlike mesleğimizin — icabıdır. Eğer Molly bize bu hizmeti yaparsa çok iyi olur. — Bir zemini yoklıyayım. Kendisini çaya davet ederim. Fakat bir ıebeb söylemek lâzım.. — E... No zarar söyleyiniz, yalnız baştanbaşa değil. Sadece Burtonun gö- ründüğü gibi olmadığını ve hakkında biraz daha malümat istediğimizi ihsas edebilirsiniz. — Burton kendisi için mühim olan herhangi bir şeyi Molly'ye açacak de- ğildir. — Tahmin ederim. Fakat genç kız zeki ise adamın muhilinde yaşamaktan istifade ederek bir çok enteresan şeyler görebilir. Bilhassa Burtan ona izdivac- tan bahis açmış ise. — Hele bir teşebbüs edeyim. — Acaba ebeveyni bir mahzur gör- mezler mi? — Ne münasebet? Annesi bilâkis memnuniyetinken sahle dişlerini yu- tar. — Mükemmel, şimdi Burtonun ne- rede saklanmakta olduğunu - biliyor musunuz? — Hayır, fakat Alis'in bilmesi ihti- “ mali vardır. Vi ee S — Küçüğün telefon numarasını bili-|Her ikisinin hiç değilse 48 saattenberi yor musunuz? Londrada bulunmaları lâzımdı. Halbu- — Evet, ki meydanda yoaklardı. O halde? — © halde sorunuz. © halde mümkün olduğu kadar sür- * atle harekete geçmek lâzımdı. Bu ba- Dnmnd perdeyi aralıyarak ihti- |kımdan da ilk olarak Jinger Lavson ile yatlı bir şekilde sokağa baktı. Karşı |ikinci bir konuşmaya ihtiyac vardı. kaldırımda bir adam duruyordu. Laa-| Drummond evin hizmetçisini çağır- lettayin birisi idi: dı: — Gözcünüzü gördüm, dedi. — Marş telefonla harbiye nezaretini — Ne dersiniz, E*"'”P hen!m suratı- |bularak binbaşı Lavsonu arar mısınız? nı altüst edeyim mi? Bir kaç saniye sonra sadık hizmetçi — Hayır. Fakat sokağa çıkmanız lâ- |haber verdi: zım, herifin sizi mi, yoksa beni mi ta- & ” — Hat küur, efendim. kip eı;:'mn: anlıyalım. Peki telefondan | — A, Jîîge:rsiı misiniz? Ben gene ne çıktı.? izi: li â- ! — Mollinin zannına göre Burton Z:mmund. eei KEŞTA AD şimdi sayfiyesindedir, eğer değilse bi- ş . te haft * İ — Bekliyorum dostum, geliniz. afta sonunda mutlaka gidecektir. Drümmond gülerek: — Güzel b — Şimdi söyleyiniz, size ihtiyacımız | r, bu defa ben sizi bok)iyşı - olursa ne yapacağız? rum. Yem&k zamanı, takip edilmemiye — Morning Post gazetesinin küçük çalışarak klübe ğeliniz. Mutad vechile ilânlar kısmında Pier imzasile Hud'a | Sen-Ceyms sokağındaki büyük kapı - hitaben bir iki satır yazarsınız, görün-'dm girer, fakat hemen Pel Mel soka- ©e sizi ararım. ğındaki küçi apıdan çıkarak bir oto- Ayrıldılar. Drummond evde - kaldı, Mobile atlar ve doğruca Heppel soka- Algi sokağa çıktı, evi gözetlemekte olan ğana giderek 10 numaralı evin kapısını ladam da onun peşine takıldı. Drum- | Salarsınız. — Bu sokak da neredeymiş? mond yukardan bu vaziyeli görünce memnuniyetinden gülümsedi, sonra| — İngiliz müzesinin arkasanda. Ben size bir kahvaltı hazırlarım. | bardağını bira ile doldurarak bir koltuğa gömüldü. Lavsonun mütevekkil sesi cevab ver- di Nis şehrinde, © heyecan verici firar şeklinden sonra ilk deladır ki-bu| — Pokâliâ. işden bir yorgunluk duyuyordu. Bugü-| — Eğer ihtiyae olursa adımın John- ne kadar sırf şahsını korumak endişe- | son, mesleğimin de kurşun bory tamir- sile hareket etmişli. Halbuki xım"lı cisi olduğunu hatırlayınız. (Arkası ver) Standiş ile Gastonu merak edığ 4 Günün Bulmacası ; * RADYO Bugünkü program İSTANBUL 2 Ağustos 1938 Salı ÖĞLE NEŞRİYATI: 1430: Plâkla Türk musikisi. 1450: Hava- dis. 15.05: Plâkla Türk müsikisi, 15.30: Muh- telif plük neşriyatı. AKŞAM NEŞKİYATI: 18.30: Hafif —müzik: Tepebaşı Belediye Bahçesinden naklen. 19.15: Konferana: Ka- diköy Halkevi namına hastalıkları. 19.55: Borsa haberleri. 20: Baat Ayarı: Grenviç rasadhanesinden naklen. Ve- dla Rıza ve arkadaşları tarafından — Türk musikisi ve halk şarkıları, 2040: Hava rapo- ru, 20.43: Ömer Rıza Doğrul tarafından arab- BOLDAN SAĞA: 1 — Mevsim meyvalarından biri - ağabey. | ca söylev. 21: Saat Ayarı, Orkestra, 21.30: Mu 2 — Yükşek - nakiış yapan. zaffer İlkar ve arkadaşları tarafından Türk 3 — Vâzeden - bir yazının heyeti asliyesi. | musikisi ve halk şarkıları. 2210: Müzik ve 4 — Mabcubiyet - sebeb olan varyele: hmmw;mhnnık— 5 — Beramın müfredi. len. 2250: Sön haberler ve ertesi günün prog 6 — Otel-yemekle beraber yentilen. ramm, 23: Saat üyarı, 7 — Sütün Üstünde hazıl olan - istikbal, e 8 — Bir şeyin vukua geldiği zaman -bi- Tincl, ANKARA 9 — Yıldırım - bir nota, . Ağustos. 1938 Satı 10 — Genişlik - traş eden. nşı.l YUKAKİDAN AŞAĞI: îr;ı KMY;: neşriyatı, nuı Plâkl 1 — Müvslm larından' biri « Dabe evsim — meyva! Ti e Para l l Yüsikisi ve bhalk şarkıları. 15.18: Ajans el loıhın- haberleri. Âletler - bir erkek ismi. AKŞAM NEŞRİYATI: 1830: Katışık-plâk noşriyalı, 19.18: 'Türk müsikisi ve ııuı şarkıları (Makbule ve ar- nııı Ayarı ve Arabea neşri - musikisi ve halk şarkıları — Öğütülmüş bububat - su. 6 — Artırma - çocukken Şarlo çeviren aktör. T — Kesilmiş - cemi edatı. 8 — Bir yerden bir başka yere boşaltmak 9 — Bedava ele geçen eşya - bir nota, 10 — Seven « evlerde içine yiyecek ve öteberi konulan ödacık, lo: (Prof. Necdet Ataz) — Piyanoda; Prof. Georg Markorits, 21.15: Stüdyo salon orkes- vıuı. 22: Ajana haberleri ve Bava — raporu, : Yarınk! program, Süleymaniyenin kongresi Büleymaniye Terbiyel Bedeniye Yurdun - dan: Secelik koöngre 6 Ağustos — Cumartesi saat 15 de Veznecilerdeki — yurd binasında toplanacağından arkadaşların tiştirakleri ri- ca olunur. Beykozda yağlı güreş ve futbol İstanbul festival komitesi 21 Ağustosda Beykoz çayırında büyük pehlivanların işti « rakile bir yağlı güreş tertib edecektir. Ayni gün Beykoz birinel takımı da, baş- ka bir takımla maç yapacaktır. Dursunbayde pehlivan güreşleri 10 Ağuatosda açılacak olan — Dursunbey panayırının 5 inci pazar günü Kızıla; - Euvelki bulmacanın helledilmiş geklb |fantine pohlivan Güreşleci -Fapılacakları — ÖL Ee e SEYE . e el A Si B ll VOK GA NY TT KĞN : Şevket Salih (Çocuk |© Güreş âlemimizde dogan yeni yıldız Tekirdağlı Hüseyin lüseyin ile berabere kalan Babaeskili İbrahim kimdir, nasıl yetişti? Profesyonel güreşcilerimiz arasında yeni bir yıldız doğuyor. Bu evvelki gün- kü güreşlerde Türkiye başpehlivanı Te- kirdağlı Hüseyin ile berabere kalan Ba- baeskili İbrahimdir. İstanbullu güreş meraklıları arasında pek az tanınan Babaeskili İbranimi Sir- keci lokantalarından birinde buldum. — | Orada iki üç pehlivan arkadaşile be- raber yemek yiyordu, Bir iskemle çekö- rek yanına oturdum. ©, koca vücudünü doyurup besliyece- ğine pek aklım kesmiyen fakir emeğini bitirdikten sonra karşıma geçti. — Anlat bakalım İbrahim, dedim. Pa- zar günü Tokirdağlıya karşı yaptığın be- rabere güreşi nasıl çıkardın? Yenilece- ginden korkmadın mı? Ağır ağır cevalr verdi: — Vallahi bayım güreştik ve yenişe- medik işte. Ben Tekirdağlı Hüseyin ile bir sene evvelindenberi tutuşmayı kuru- İ yordum. Yalnız çekindiğim bir nokta var- | Aı. Kendi kendime: «Hüseyin zorlu peh- livandır. Belki bir tarafımı incilir ve bir daha güreş yapâmam» diyordum. Fakat bu sene baktım ki kendimi kuv- vetli hissediyorum: <Eh dodim, ben ar- tık Hüseyini tutarım.» Kendi kendime bu kararı verdikten sonra başladım güreşleri tertib edenlere asılmağa. Onlar benim bu arzuma karşı: <«İnsan boyundan büyük işlere karışma: malı, vazgeç bu sevdadan» diyorlardı. Tekirdağlı Hüseyinin de, benira ken- ş disile güreş yapmak istediğim kulağına gitmiş ölacak ki eskiden verdiği Bak| sabahı da kesti. Besbelli benimle güreş-| meğe tenezzül etmıyor, bu hul ağırıma gi diyaordu. naza- ran onlara göre, bizimle güreş yapmak bir başpehlivana yakışmazmış. Aradan bir müddet böyle goçti. Nihayet Eyübde yaptığımız güreşe etrafımı razı edinciye kadar akla karayı seçtim. Bildiğiniz gibi sonu kavga ile biten o elli dakikalık yağlı güreşte berabere kalınca, etralımdakile- rin gözü faltaşı gibi açıldı. Bu, Tekirdağlı Hüseyinin de fenasına gitmiş olacak ki, pazar günü Taksimdeki güceşi yaptıra- bilmek için, onlar benim peşimi kovala- maya başladılar, Tabii benim cesaretim de büsbütün artmışlı. Hüseyınin beni ye- nemiyeceğine Allahın bir olduğuna ina- ır gibi inanmıştım artık. Yaptıkları bu teklife derhal-<hayhay> 1 bastım. Pazar günkü bildiğiniz güreş te işte böylece oldu. — Peki pehlivan, Hüseyinle üçüncü bir güreş daha yapar mısın? — 83 değil 30 güreş bile yaparım. Eğer yapacağım bu güreş yağlı olursa iki saat mütemadiyen güreşmekten bile çekin- mem. — Pehlivan, biraz eski günlerden ko- nuşalım. Tercümci halini anlat bakalım! — Babaeskinin Ertuğrul köyünde doğ- dum, Babam ben üç aylık iken ölmüş. Yalnız dedemin namlı bir başpehlivan ol- duğunu söylerler. 4 sene evvele gelin- ciye kadar ben pehlivânlık nedir bilmi- yordum, Çiftçilik yapıyar, çoluk çocuğu- mu geçindirmeye çalışıyordum. — Demek evlisin ha! — Evet bayım, hem de nazıl evli... 16 yaşında evlendim. — Kaç tane çocuğun var? Bu sualim galiba hoşuna gitmemişti, yüzünü buruşturdu., Yutkundu, «Bir kızım var» dedi. Etrafında bulunan arkadaşları gülüş- tüler. Pehlivanköylü Mustafa: «Bir er- kek çocuğu olsun istiyor. Kız çocuğum yar demiye utanıyor. Eğer erkek çocuğu olsaydı. Yüzünü buruşturmaz, bir oğlum var diye göğsünü gere gere söylerdi» di- ye bu gülüşmenin sebebini izah etti. Söz gene güreşe intikal etmişti. Babaeskili: — Şu Dinarlı denilen adama çok kızı- yorum. Pehlivan mıdır, yoksa — cambaz mıdır? Anlamadık gitti. Eğer pehlivansa ermeydanma çıksın, tutuşalım. Yok eğer çambazsa bir diyeceğim yok, çünkü biz o, işden anlamayız... Yeni yetişen ve ilerde daha zorlu bir Babaeskili İbrahim pehlivan olacağına şübhem olnuyan Ba baeskiliye yeni muvaffakiyetler temenni ederek yanından ayrıldım. Hayreddin Başkut istanbul atletizm ampiyonası ağlanacak Tâkaydi içinde kapandı Fenerbahçe stadında gülle, disk ve ci- rid atmalara müsaade edilmediği için bir kısmı Taksimde, bir kısmı da Kadiköy stadında yapılan İstanbul atletizm bi- rincilikleri on bir gün devam ettikten sonra nihayete erdi. İstanbul birincilikleri namı altında ya pılan müsabakalara hangi taraftan baka- cağımızı bilmiyorum. 'Türk spor teşkilâtının tertib ettiği res- mi bir müsabakanın bu kadar oluruna bırakıldığı şimdiye kadar görülmemiş ol- makla beraber, spor tarihimizde bile bu kadar alaturkalığa hiçbir zaman tesadüf edilmemiştir. İstanbul bölgesinin 182 numara ve 2/ 2/938 tarihle klüplere gönderdiği bir ta- mim var, 'Teşkilâtın sicil işile alâkadar olan bu tamim der ki: gemizde yapılacak bilümum spor müsa- bakalarına elinde yeni hüviyet cüzdanı bulunmuyan sporcuların iştirak ettiril- miyeceğini kat'i olarak bildiririm.» Bir müddet evvel böyle bir tamimi klüplere yollamış olan İstanbul bölgesi bundan on beş gün evvel İstanbul atle- tizm birinciliklerini ilân etti ve on bir gün zarfında neticelendirdi. * İstanbul atlelizm şampinoyasına teşki lâta dahil olmıyan klüpler iştirak etti, derece ve puan aldı. Haydarpaşa lisesi, Şişli, Yenikurtuluş klübü teşkilâta dahil değildir. 'Teşkilâta dahil olamadıkları için de yukarıdaki tamimde bir sporcuda bulun- — ması icab eden «Kurum hüviyet cüzdanı» pek tabildir ki yoktur. 'Taksim stadının tertib ettiği gayri fe- dere klüplerle husust idman yaptıkları için klüplerden para cezamı kesilirken, teşkilâta dahil olmıyan klüpler şampi- yonaya girebilir mi? Onlarla her ne su- retle olursa olsun müsabaka yapanlara nazarı müsamaha ile bakılabilir mi?. Atletizm müsabakalarında koşularda altı kronometre, altı muvasalat hakemi, atma ve atlamalarda beşer hakem bulun- masını, 0 sporun nizamı ve tanzim cere- yanı için beynelmilel nizamlar şart ola- rak koymuşlardır. İki hakem ile deği/ bir şampiyona, şöyle böyle bir atletizm müsabakası yapmak nizami olamıyacağır na göre misline ender tesadüf edilir ga rabetler içinde cereyan eden bu müsar bakalara atletizm şampiyonası demeb doğru olur mu? ( Devamı 15 inci sayfada )