EX İ Varda Ad «Son Posta> nin zabıta ramanı Yazan; Bapper Türkceye çeviren: Hasnun Uşaklıçdi ,04'"'" tehlikeleri içinde i anlıyordu. Ne kendisi, ne de bu düşmanları tanımıyorlar- dı. Binaenaleyh şu mechul adamın tav- siye ettiği gibi ortadan kaybolmadıkca hâdiselerin cereyanı şeklini nasıl tebdil edebileceklerini göremiyordı Birdenbire Standişin kendisine doğ- ruü ilerlemekte olduğunu gördü ve ar- hah bir adamla n bir mülâkat yaptım, dedi. ş sükütla dinledi. Fakat yüzü — Beni korku Y ğildir, dedi. Buna alışkmız. gitmiyen şey - İstli bürolarının cehennemi bir sür'atle iş görmesidir. efin mektubunu yolladınız. mı? — Evet amma, hemen bir ikincisini de yazmak lâzım. Ne olursa olsun bu- gün artık kanaat haline gelmiş bir nok- nokta var: Jimmi öldürülmüştür. Evet, ben de bu fikirdeyim, fakat iğle yemeğini ne yapacağız? — Madam Polen ne kadar şüphe celbetmek mümkünse etmiştir. Artık bııııı le görünmesinde mahzur yoktur. Zira meseleyi aydınlata - lümat membalarından hiç nemek lâzımdır. Hemen Hoşuma şu İki dost a_ele döndüler, Madam Po- len kendilerini holde bekliyordu. Hi- kâyeyi dinlediği zaman hiç mütehayyir Fakat o da karar — Dostlarım, dedi, şimdi yapacağı- nız en İyi şey, ben buradan ayrılır ây- rılmaz sizin de ortadan kaybolmanı nda bulunuyorsa- 1, bilâkis avcı olma- ısınız. Düşmanlarımz darbelerin nere- geldiğini bilmemelidirler. Halbu- olan şey aksidir. ş tavsiyeyi tasvip etti: — Tamamen hakkınız var madam, tası şurada ki, dün mki nasebetile bazı forma böyun eğmek mecburiyetinde kalaca- ğız. — Bence bu, halledilmesi l(n.ıv bir işdir. Eğer Kandan ayrılacağımı ve suç- Juyu takip etmiyeceğim; bildirecek ©- hkikat kendiliğinden duruf. tebessümle ilâve etti: Bizim zabıtamız bazan hatır sayar- lık yapar. Standiş: — Kan şehrinden ayrılmak kararı - nızdan dolayı memnunum, dedi, Bu - nunla beraber gene bazı ihtiyatlara ri- ayet etmelisiniz. Düşmanlarımıza kar- plursa olsun hakiki bir hürmet a başlıyorum. ler. Sonra Neg reskonun yolunu tuftular. Madam Polen bara girerken: m talih yardım edip de ada- lecek miyiz? diyordu. Fakat işte tâ kendisi! nız avlanan av de e Yüzü biraz kırmızı, uzun boylu bir centilmen kabul bürosumun önünde durmuş, kendisine uzatılan bir paket mektubu gözden geçiriyordu. Bir ya- nda geçmiş bir yaranın izi vardı, saçları kırdı, 50 yaşlarında olacaktı, — Bonjur Gaston! H la'ı e'!i'cn hayretle döndü, ve sa- mbl'e seğ h—ır* keti yaparı men madam Polenin elini tutup öptü: ik ne zevk, diyordu. Geliniz de aperiti ikte içelim. — Fakat daha el size iki tanıtayım. Birisi budur, Standiş, $ de işte, yüzbaşı Drümmond! — Memnun oldum. Bt — tân barda derinleştirelim. Mektub post buügün bana her vakitkinden sönük rau a sür'atli bir | Ve barda rahat rahat yerleşince ilâ- ve etti: Fakat söyleyiniz, bu güzel tesa- düfü neye borcluyum? yim ki yüzbı hiç uyuyamamıştır. Gaston güldü: — Şüphe yok ki aklıma çökmüş olacaktır, zira cümlenizi biraz aydınlatılmıya muhtae görüyorum. Madam Polenin anlattığı hikâyeyi geci Günün Bulmacası 1 — Bühulet, - Hücum - İşitmek hisai Halketmek. Bir kış sebzesi - Rabıt edatı. Kıymak masdarından iâmi fail - Yed. Kırmığiya benter bir venk - Eve yer- leştirmek. Alaturka bir çalgı - Otmak masdâ - rından muzarli müfred üçüncü şahıs. Kamer - Bir meyva fakambil oyununda on sayı kazandı- ratı kâğıd - Uyumak — masdarından emriharır. — İçine peynir konulan hayvan derisi - Beygirin YUKARDAN AŞAÖL: 1 —- Kavunun kardeşi - Dair. 2 — Yayla atılan - İnsanları esnete esnete gelen 3 — Lâüyik olmak - Vilüyet, 4 — Ezasında - Çok büyük. 8 — Tren yofu - İşaret. € — Bir ev balkı. 7 — En büyük şehirlerimizden biri. $ — Fena - Bir meyva, 9 — Küçük mikyasda yapılmış bir bina nü munesi - Vahşi bhir hayvan 10 Öğüdülmüş hububat, dostu -| "lAVBJAİNI e lA İKlı | l Boevelki bulmacanın halledilmiş şekli Dikmek masdarından ismi mef'ul -| | gabavet |aydınlatabi «Katilin elini kâm harekete getirdi?» İşte, bunu bulacağız. sükünetle dinledi, sonra düşünceli bir tavır ile bir sigara yaktı: — Tebrik ederim yüzbaşı, dedi. Ma- amafih tebriklere lâkayid olduğunuzu | — Çabuk anlarsınız. Yalnız hemen |da tahmin etmez değilim, Fakat ne £d- | rinievvelde, teşrl! t Drummond dün |rip bir hikâye, Madam Polen sordu: — Bizi çevreliyen ir misiniz? Fakat sualinin cevabını beklemeden hayretle Drummonda döndü: (Arkan var) Bir doktorun günlük notlarından Yarım başağrısı Yarım başa; yakitli vakitsiz nöbetle gelen bir hastalıktır. Başağrısı, baş döne mösi, bulantı, taharruşiyeti ruhiyenia tezayüdü ve baza hissi ve ruhi tagayyür- lerden İbürettir. Yarım başağrımı kadınlarda daha — çok görülür, Şakikalı kadınlar ekseriya can- h, fazla mütenebbih ve Zekidir. Bunların bazıları ayni yamanda sar'adan da muz- taribdir. Yahud evvelce sar'alıdır da bi- lâhare sar'a yerine şakika kalm olmuş- Kay devirleri, Astlıma nöbeti yahud zmoflila şakikalarda tabti insanlara nazaran daha fazladır. Şakikaların alle- &l efcadında yahud ecdadında, akraba- sında bu gibi haller umumiyetle vardır. Nöbetler çocuklukta başlar, orta yaştan sonra ellisinden evvel kesilir. Nöbet ekse- Fiya hasta sabahleyin y göslerir. Akli ve cismani mide ve mlal teşevvüşler lerin kesreti Ik! günde bir olur, bazan da birkaç ây âra ile gelir. Yorgunluk başlıca sebebdir. Nöbeti bir anda kesmek için Luminal glmalıdır. Aş- pirin de yardımcı ilâçlardandır. karanlığı biraz Cevab isteyen okuyücularımızın — posta pulu yolnmalarını rion ederiz. Aksi tak- dirde istekleri mukabelesir kalabilir. Nöbetci eczaneler Bu gece nöbetci olan cezaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sarım'. Alemdarda: (Sırrı Asım). Beyazıdda: (Haydar). Samatya- da ;(Ridvan), Eminönünde: (Boşir Ke- mal), Eyübde: (Arif Beşir). Fenerde: (E- miyadp. Şehremininde: (Nâzım). Şeh- zadebaşında: (Asaf) — Karagümrükte: (Kemal). Küçükpasarda: (Hikmet Ce- mil). Bakırköyünde: (İslepan). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Dalrede: (Güneş). Tepçularda; (Sporldis). Tak simde: — (Nizameddin). — Tarlabaşında: (Nihad). — Şişlide: — (Halk). Beçiktaşta: (Nail Hallâ) Boğariçi, Kadıkây ve Adalardakiler: Üsküdarda: (Selimiye). Bariyerde: (Nu- ri), Kadıköyünde: (Sıhhat - Rifat). Bü- yükadada: (Halk), Heybelide: (Halk). Erzincanda halk için bir radyo alındı Erzincan (Hususi) — Halka ajans| haberlerini ve tesmi günlerde verilen| nutukları dinletmek üzere şehir mec- list salonuna bir radyo konulmuştur. Futbol maçları eylülde yeni teşkilâtila başlıyor Eski futbol ajanı Abdullah: “Maatteessüf spor işlerini bıraktığımız tarihten sonra bu işlerin, içinden çıkılmaz bir şekil almış olduğunu görmekle müteessirim,, diyor Geçen sene futbol mevsiminin ba - |Jlarımın da araya girmesile |umum müdürlüğünde şında işbaşına gelen futbol ajanı Avu- kat Abdullah ile yaklaşmakta olan ye- ni mevsim hakkında uzun boylu bir gö rüşme yaplım. Uzun senelerdenberi spor hayatı - mıza muhtelif şekillerde hizmet etmiş olan Abdullah, ajan olduktan bir müd- det sonra bu sahadaki faaliyeti hakkın- daki düşüncelerini anlattığı zaman, ö - tedenberi bizi işgal eden büyük derd - lerimizden birine pek iyi bir surette temas etmişti. Malâm olduğu üzere bizde futbolün mevsimi yoktur. Senenin on iki ayını futbol faaliye- tine hasreden klüpler, biraz da teşki - lâtın müsamahasından olacak, — gelişi güzel bir programla yaz ve kış meşin topu, başka yerlerde olduğu gibi mu - vakkat bir zaman için bile olsa terke - Gemezler. Resmi lig maçları havasına göre teş- nide, hattâ kâ - nunuevvelde başlar. 'Tehirler, ihtilâflar, ecnebi temas - oynanan resmi oyunlar, alabildiğine giden sı - caklarda devam edip gider. Ayakta duran her klüp — için hayat ve memat meselesi olan futbol işleri - mize çeki düzen veren futbol ajanı i$ş başına geldikten sonra bir takım ısla - hat yapacağını ve bu meyanda İstan - bulun lig maçlarını Eylâülün ikinci haf- tası başlatıp, sıcaklar gelmeden lig ve şild oyunlarını bitireceğini vâdetmişti. Bu sene lig maçları Eylülde başla- :.':ır:ı:":mn göre bir iki hafta sonra klüp- lerimizin yeni mevsim hazırlıklarına girişmesi icab ediyordu. İşte bu mak - sadla yeni mevsim programını öğren - mek için kendisini ziyaret ettiğim aja- Ha hem programını, hem de vâdini ha- tırlattım.. Futbol ajanı — Beden terbiyesi — kanunlle Türk Spor Kurumu tarihe — karışmış ve bu suretle bizim de vazifelerimiz sona er- saca dedi ki: Geaçen sene gerek klüplerden, ge - rekse teşkilâtta bulunan arkadaşlardan gördüğüm kolaylıklarla lig ve şild maç larını iyi kötü bitirdik. Spor teşkilâtı hiç bir suretle vazife alacak değilim. Maatteessüf spor işlerini bıraktığı- mız tarihten sonra bu işlerin içinden çı İxılmaz bir şekil almış olduğunu gör - mekle müteessirim. Her ne suüretle öolursa olsün #poör sa- hasında vazife almak istememekliğim de biraz nevmididen ileri gelmekte dir. Ne spor teşkilâtı ve ne de İstan bul futbol işleri hakkında bir şey dü şünmüyorum. İşbaşına gelecek — yeni idarecilere muvaffakiyet lemennisinden başka söy liyecek tek sözüm yoktur.» En bitaraf bir şekilde futbol hare - ketlerimizi idare ettiğine hiç şüphe ol- yanı ajanın, bu kat'i izahatından an- ldığına göre bugün futbol ajanı İş> başından çekilmiştir. Beden terbiyesi umum müdi teşkilâtı henüz kurulmadığından yeni îvımo[ ajanının kim olacağını bilmiyo- ruz. Dürüst bir arkadaş, iyi (olan Abdullahın teşkilâttar olması ayrı bir kayıptır... Ömer Besim Oksporun dünkü atışları Dün de Okspor klübünün Okmey danındaki faaliyetine devam edilmiş tir. Beşinci müsabakaya 14 sporcu iş |tirak etmiş, uzun mesafe ve hedef a tışları yapılmıştır. Müsabakaya giren okcular şunlardır: Nevzad, Süha, Mahmud, Rüştü, Ay- dın, Mehmed, İsmail, Tahsin, — Celâi, Süleyman, Hüseyin, Sadi, Tevfik, Yah- idareci ayrılmış |taneye girmektense Eski futbol ajanı Abdullah ya.. Müsabakaları Oksporun muallimi İbrahim Özok idare etmiştir. Bugün Anadoluhisarında yapılacak müsabakalar İstanbulspor Klübü Başkanlığından: Bu gün Anadoluhisarında yapılacak müsaba « kaların programı şudür; Baat 14 de İstanbulspor - A, Hisarı gen$ takımları. Saat 1330 da İstanbulspor - SI -« yah - A, Hisarı, (B), Baat 17 de Müatbuat ta- kumı İstanbul zpor emekli. Saat 18 de İstan- bulapor - Barı - A. Hisari (A) Halkevi maçları Eminönü Halkevinden: Bvimize — bağlı klüpler arasında — yapılacak — maçlara aid 11//038 Pazar günkü fikstür aşağıya çı - karılmıştır: Karagümrük sahasında: Saat 1030 da Altıok - Hahcıoğlu (R) takımları. Sant 1386 da Altıok - Hahcıoğlu LAY takımları. Hikâye: Yeşil yüzüklü kadın (Baş tarafı 12 inci sayfada) intihar — edeceğimi söyledim. O sırada Baliye de gelmiştik. Bana bu adaya çıkmâmı, burada ömrü - mün sonuna kadar tek başıma rahat Ta - hat yaşayabileceğimi söyledi. Ve bu sırrı herkesten gizliyeceğini vâdetti. Dediği gibi sözünde durmuş. Bak sana bile doğ- ruyu söylememiş. — Keşke söyleseydi de senden nefret etmem için bir sürü cinayet — masalları uydurmasaydı, Hoş ne söylerse söylesin beni senden soğutamaz ya!.. Sabah olur olmaz seninle hemen bir kayığa — atlar, (L...) e geçeriz. Dünyanınm en büyük cüz- zam hastanesi oradadır. Doktorun yala « nını biran evvel meydana çıkarmalıyız. İki gün sonra Paradyne ile Taylör kol kola, gülüşerek cüzzam hastanesinden çı- kıyorlardı, Genç kız nişanlısıma: — Gördün mü, diyordu, alçak Greyt- horpoe hasta olmadığını — bile bile sana nasıl iftira atımış. Gördüğün vakit ne di - yeceksin? Görmeme imkân yok sevgilim. One olan olmüş. Hastanede beraber - çalıştığı doktarlar onun cüzzamlı olduğunu an- lamişlar. Kendi de şüpheleniyormuş ama üstüne mal etmek istemiyormuş. Zater çokları olurmuş. Kendi cüzzamlı olduğu için ı bana da kolayca cüzzamlı di- ye iftira atmış olacak.> YARINKİ NÜSHAMIZDA: Serhas'ın adaleli... Yazan: Kadircan Kaflı