15 Temmva ——— * Fir'avunların ülkesi Çiftlik ev! Bu evlerin her bir servet sultam. bir sultan, çalış lâhının leri de cebleri doldurtmak ve ceb dolduramamak. Kendi toprakları- nn hayrını görmiyen, bu toprakların ları. Rastladığımız bu sarayların serisinde çünkü bir yabancı oturu- yor, yahud Mısırlı süsünü sonradan ta> iş adamları. Damanhur, Tantah... hirleri de, bir kibritin y lâhza kadar gördük, görmedik ve.. geç- tik. Gözlerim önünden süzülüp geçen manzaralarda öyle orijinal bir güzellik var ki yanımdakilerle konuşamıyorum bile!... Prens de bunm farkında. S2 çıkarmıyor. Belki de, İskenderiyede, gâ- rib bir heyecanın tesirile, ıılur.i_vt-—cî( söylediği söz hakkında izahat almak merakına düşmek fırsatını bu]amadı_ı;l ma memnun!... Mimlediğim bir süzü kolay kolay unutamıyacak kadar jnad- € bir hafıza taşıdığımı bilmiyor he- nüz!... İkindi güneşinin kolları, 8 lığı altında yavaş yavaş göçerken larda, bir ev bulutu yayılır gibi vi 4 el Kahire., şarkım altın merkezine girlş yoruz!. B Köy evleri, yerlerini gitgide büyü - n yapılara bırakıyor. Alelâde yapı- lar, birdenbire dünyanın en heybetli binaları önünde yerin dibine batıver- di, artık her yan, anlatıyor: Alcl.'m_c'lwır şehrin hududlarını * YOCUZ... Fir -e vunların tarihi kadar zengin bir şehrin medeniyet tarlalarına dalıyoruz!. İstanbulda tabiat, Pariste fen hari - de altınların 3a Bu Bu büyük şe- anıp söndüğü ünün &; ken ufuk- olu- kalar yaratmış, kudreti, dümdüz bir çölün , ortasma ihtişamın muazzam bir şclırlnidkurnâuî a hirl. Her yanı, ortasında î'-:;îı 'ıî » nehri kadar kudsi ve hey- betli eserlerle taşıyor. Asfalt c:ıdd(:le:—, bunları gölgeleyen şaheseT .V'f!"—:"_ Üî; li ediyor: Kahirede en bol şey Pmîdc» zengin.. bu yerlerin Au'ı;j.xır.ıu Mi ğ ni merkezlerinden bir fark! yok. a şehri şarklı eden, şarklı gö ıren.w..l 9 delerde an fesler VE o-ı..._zî rındaki bi ilerle bellerindeki kırmız riler. Yollarda otamobiller, tecek kadar çak, KAPEL Pariste kira otomobili bolluğu YARTÜM Burada hususi — otomobiller yanında taksiler göze gönınmiyecek kadar az. Şeperts otel... Küçük, ama şık bir taraçanın Bİş vazifesini gördüğü bu muhteşem -Ş'Ş_Y:_ yın önünde, Mısırı gezmeğe gelen ©© ların sanki bir ser; var. ğ Kontinantal. - Otamobil birdenbire duruyor, geniş meydanın bir lıyısında, koskoca bir denizin sığlarında g; görünmiyen bir sandal kadar küçü kaldığımızı hissediyorum!. —. Otomobil klâksonlarının gürültüleri, meydanın düört yanını çiğneyip Becen boy boy makil vasıtalarının Ve binlerce halkın seslerine karışıyor. 'Tertemiz iki Berberi: — Faddal!... . Demekle beraher otomobilin kapısı- ni açıyor ve iniyoruz. a Prens Nâzım Abâdın ingilizce söyle- ine, bu Arab hademeler tam bir veriyarlar. yabancı birbirine sür- giriş İngiliz çabukluğile cevab Otel uşakları bile b.lmrm_kaç el konuşan bir de bir mazkariyeli. — halılarla döşe- g f B 4 çıkıyoruz. İki tarafta: bütün bir Avrupa ki taraçalarda sanki Çü var. Belçikalı bankerlerden A_i : ra, Landra asilzatelerinden İs- ronl: adar her millet- veç müherdislerine k: d * yan bir «Metr 1>, Prensi çok m karşılıyar v — Asaletm i — heriniz yerine getiril | n Berbe-|, . Allın babalarının yerler l Reşmi bir elbise taşıyan metrdotel prensi çok mültefit bir yüzle karşıladı. Sözünü bitirmekle beraber: — Prenses!... Diye eğiliyor, bana Pr'ensc: olacağımı ben de biliyorum ama, daha prenses olmadan, Nisteki kazino garsonlarından «Liyon> daki kuyumculara, İskenderiyedeki Berbe- rerden Kahiredeki «Metr dotel» lere varıncaya kadar herkes tarafından «— Prenses!..» diye hitab edilmem hâ- lâ tuhafıma gidiyor.. hitab ediyor. — 21 — Dairemin Opera meydanına bak penceresi önünde, yorgunluğuma ra in birçok Elektrik ışıkları yükselen opt sı, bi çeye cemile olm zere bilmem ne ka- dar kısa bir zamanda inşa edilen meş- hur sarayın tâa kendisi.. Hidiv, Misır medeniyetinin ileriliğini Fransızla isbat edebilmek için bu âbidenin bir iki hafta içinde kurulmasını emretmiş. LAyda) yı musikinin ülmez eserleri a- yasına karışmak üzere doğuran da bu Servetin kudretine canlı 1 olan bu tarihi saray, Prens Nâzım Abâdın âni bir kararla kısa gün- dirdiği aşk macerasının bütün nı baştanbaşa gözlerimde can- landırdı. Şafak atarken kendimi pen- cerenin önünde buldum. Biraz sonra kapı çalındı. Ehramlara gitmek üzere yarım saâte kadar prensin beni bekle- diğin! haber verdiler. Telâş, sersemlik, uykuyu da unüttü- rabiliyormuş. Spor bir elbise giyindim. Yirmi dakika geçmedi, salonda idim. Küçük bir kahvaltı. Otomobillere atla- dık ve yola çıktık. arasında —— saatini uykusuz |© Kahire gerçekten güzel ve muntazam bir şehir.. Asfalt yollar, muhteşem apartıman- lar, saraylar, cilâlı parke gibi parlıyan büyük meydanlar, göz kamaştırıcı ma- ğazalar, Lüks, Lüks, Lüks, Altın. Altın. Altın. Mısırın altını her yanda parlıyor. | Ansızın yeni bir meydan. Yemyeşil bir yol. Her vakitkinden daha oynak bir rüzgâr. İki yanında âbideler yükse- len bir köprüye geçiyoruz: Kasrelnil köprüsü. Nil, koca bir deniz gibi ufuklara doğ- ru uzanıyor: Yeşil incili palmiyeler, sular ilâhesinin dizlerine kapanmış, e- vor, Güneş bile onun göğsün- saatlik bir hierandan sonra e-kavuşmuş bir sevdalı kadar (Arkası var) İlân Tarifemiz 'Tek sütun santimi sahife 400 kuruş İkinci sahife 250 Üçüncü — sahife 200 Dördüncü sahife 100 İç sahifeler 60 Son sahile 40 Muayyen bir müddet zarfındı fazlaca mikdarda ilân yaptıracak- lar ayrıca tenzilâtlı tarifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticart ilânlarına ald işler için şu adrese müracaat edilmelidir: İlânetik Kollektif Şirketi Kahramantade Han Ankara caddesi Birinci —a Aydın Daimi Encümeninden: K M - 15749 lira 44 kuruştur. Yapı apalı zarf usulile eksiltme ilânı Eksiltmeye konulan iş: Aydın Vilâyetinin 000 — 18 -- 000 kilometreleri arasında esaslı atmiratlir. Keşif bedeli Söke - Ortaklar — yolunda alacak iş: 4 kilametre uzunluğunda şese tamiridir. 5— Bu işe sid şartnameler ve evrak şunlardır: A.— Eksiltme şartnamesi. B.— Mukavele projesi. C.— Bayındırlık işleri genel şartnamesi. D.— T me. sil. Grafik, proje. r bu şartnameleri ve evrakı bilirler. , — Eksiltme 28/7/938 tar ninde yapılacaktır. 4.— Eksiltme kap el türabiye şose ve kârgir inşaa' a dair fenni şartname, i fiyat, metraj cetveli. bedelsiz olarak Nafıa Müdürlüğünde de Perşembe günü saat 11 de Vilâyet Enc'ime- l1 zarf usulile yapılacaktır. 5 — Eksiltmeye girebilmek için isteklinin 1181 lira 20 kuruşluk muvakkat te- minat verm büyük mühendis veya mimar olması ması 6.— Teklif mektubları yukarıda üçüncü jilâyet Encümenine getirile: veline kadar V buz mukabilinde verilecektir. Posta ile cü maddede yazılı saate kadar geimiş iyice kapatılmış olması lâzımdır. şi ve Nafı Vekâletinden alınmış müteahh işin bedeli 12000 liradan aşağı olmaması veya bunlardan birisile müştereken teklif yap- ve mukaveleyi birlikte imza etmesi lâzımdi Ve: üteahhidin bizzat maddede yazılı saatten bir saat ev- eksiltme encümen reisliğine mak- gönderilecek mektubların nihayel üçün- olması ve dış zarfın mühür mumu ile Postoda olacak gecikmeler kabul edilmez. 4«4324 darağacı altında biten dayanamamış: “Hoca efe Sarıklı müdi Kendi yazıhanesile koltuğun ve renkce bizimkilerden farklı olma- sını arzu ediyordu. Yalnız, bize âid eş yanın yerlerine neden uygunsuz de- mişti, bunu anlıyamamıştık! Ertesi sabah, müdür hepimizden evvel gelmiş, âzanın koltuklarını iki şer ikişer sağa, sola koydurmuş, benim- kini de «saffı nial»e indirmi: Bu vaziyeti görünce, deri yaşıma, yani çocukluğuma uy mak üzere: Sadrı izzet görünür «affı nial elka yerim Kasrı devlet sanılır cayı melâl olsa yerim Matlaile başlıyan ve: Çünkü ol yerde eder cilveyi her dem canan Vasla imkân bulunur yarı hayal olsa yerim Beyti ile nihayet bulan bir gazel yazdım. Şu tezkere ile mektubeu be- Je gönderdi «Odamızın yeni mefruşatı münase- betile karaladı. gazel, manzuru sa- mileri buyurulmak üzere leffen takdim kılındı.» Bu esnada «makamı oturmakta olan müdür eferfli İhitab etti: — Varidat, masarif ve karar hü salarını havt defterleri verin, tedkik edeyim. Ayni zamanda sarf evrakı |müsbitesini de gösteriniz. İstediklerini verdim. Bizim sarıklı müdür defterlerle meş- pul iken mektubeu Nâzım bey kapı ö İründe göründü. İki elini süvele - re dayıyarak başını içeri uzattı, evvel bana gülümsedi, sonra: — Yurdünuz mübarek olsun müdür |efendi, dedi. Hazret, telâşla ayağa kalkarak he- men teşek de gitli. Aradan yarım saat kadar ya - geçti, ya geçmedi. Bu sefer vilâyet evrak mü- |dürü elinde büyük bir zarf olduğu hal- de içeri girdi. Yavaşça: — Bunun suretidir, diyerek bana kü- çük bir kâğıd parçası verdi; zarfı da müdürün masası üstüne bırakıp gitti. Evrak müdürünün gizlice ölime tu- tuşturduğu kâğıdda vali paşa tarafın- dan müdüre gönderilen resmi tezkere- vin örneği yazılı idi: «Mekremetlü efendi, Riyasetiniz altındaki maarif mec - |isinin hizmeti kitabeti kendisine tah- mil olunan Hazım bey riyasetim tah- tında müteşekkil büyük maarif mocli- sinin başkâtibi ve sizin riyaset ettiği- İniz meclisin âzasından olduğundan îhnkk:ndu ona göre muameleye dikkat elunması ihtar olunur.» Büyük maarif meclisini: olmak üzere tayin edilm kerede ve Ni Ahmed efendiye yazdığı cevab mektu- a (Başkâtib) denilmesi se Yukarıki sütunlarda | ğüne tayinim hakkında |ki teklifin maarif nezaretince tervic o- lunmaması üzerine «Vilâyet maarif ve menafii muhassasatı umumiyesi muha- sebeciliği» gibi tantanalı bir unvan ile ihdas kılınan memuriyete geçirildiği- mi ve dört ay kadar çalıştıktan sonra, devlet memurları kadrosunda böyle bir hizmet bulunmamasından dolayı muallâ»sında bana ir etti, meklubcu be adile tekrar maarif meclisine alınmış- tım, Ben, şimdiye kadar yalnız Niğdede- ki mahalle hocası Hafız Osman için (Yobaz) tâbirin) kullanmıştım. İşte, bu inci defa olarak, bizim mahud mrüdür efendi hakkında sarfet- mezsem, herifi, size kâfi derecede vu- zuhla anlatmış bulunmıyacağım, Kap- kara ve gür sakalımı (Zabat) denilen a- ğir kokulu bir yağ ile -zift sürmüş gibi- parlatan bu adam pos bıyıklarını bura bura tezkereyi okurken renkten renge giriyordu. Bir aralık, sağ tarafında, nape üstünde duran enfiye kutusunu aldı. Üstüne, parmağile bir iki “efa vurdu. Sonra ,içinden, bu, böyle olmaz £ Niğde tahrirat kaleminde başlayıp İstanbulda il |oynattı. Fevrakı müsş 1m beyin Kastamonuda | memuriyet hayatı: 37 Devlet kapısında elli yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı veeski meb'us Ebubekir Hâzım Said Paşa maarif müdürünün söyleıjîği sözler karşısında ndi, artık çok oluyorsun? Haydi git, makul işlerle uğraş!,, diye bağırmıştı |der gibi, üst dudağ G deki kâğı hiddetle a ilk sayfasında yazılı olan sarfiyatın se- sol tarafına nedlerini isi O mü: fımdan, ben evvel, kay 'Tabil kendilerinden sİ sraf mı ©- kanunen bunları aramak lâzımdir, bını verdi. Lâkin, usulsü: amele ke; ni sandığından seviniyor gibi idi. Yüzündeki abusluk nerede ise geçecekti. Bana, yeniden tevcihi hitabla d — Sizin kefalet senedinizi de bu ev- arasında göremiyorum, dedi. — Kefalet senedini kendim hıfzede- cek olduktan sonra, o senedi almanın a vermenin manası kalmaz, dedim, Maarnafih bir kefil bulmak, bir sened yaptırmak zor bir değil, Bu, ne be- atırıma geldi, ne de benden sened eyen oldu. Zaten bu kadar külfete değecek kadar alınan, verilen bir para mevcud değildir . — Mevzuubahs olan mikdar, ister- se beş para olsun, gene kefil lâzımdır! — Büu vazifenin kefi senedli bir hesab işi olduğunu bilseydim, kabul et- mezdim. Maamafih, meclis toplanınca |meseleyi açarım, lüzum görüldüğü takdirde âzadan biri kefil olur. — İş, mali bir işdir ve madem ki uh- denizdedir, her halde söylediğim gibi icab eder. u Ültüm sonra, müdür aya- | ğa kalktı. K çocuğu korkutacak kadar gürültülü bir şekilde o kocaman ve koyu mor renkli mendili ile burnu- nu sildi. Oda içinde asabiyetle birkaç adım gezindi, hızla dışarı çık:p gitti. Meğer, hazret, soluğu vali Said pa- şanın odası: almış, Bu sırada orada bulunan evrak müdürünün, ertesi günü bana anlattığına nazaran, aralarında şöyle bir konuşma olmuş: — Hazım beyin yazdığı masarif def- terinde bazı hesablar var ki bunların tesi yok. — Ne gibi masraflar? (Arkası var) olması Bugünkü program İSTANBUL 15 Temmuz 1938 Cuma Öğle neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dis. 13.05: Plâkla Türk musikisi. 13.80: Mula telif plâk neşriyatı. Akşam meşriyatı: 18,30: Plâkla dans muzikisi, 19.15: Kan » |ferans: Ali Kümi Akyüz (Çocuk terbiyesi), 19.55; Borsa haberleri, 20/00: Baa$ üyarı: Grenviç rasathanesinden naklen. Müzeyyen ve arkadaşları tarafından 'Türk musikisi İ(Kürdüli hicarkâr peşrev: Hüzram, Uygak), 2045: Hava raporu, 2048: Ömer Rıza Doğ- rul tarafından Arabca söylev, 21.00: Saat # yarı: Örkestra, 21.30: Muzaffer İlkar ve az- kadaştarı tarafından Türk musikisi (Nehâ « vent faslı), 2210: Müzik ve variyete: Tepe- başı Belediye bahçesinden naklen, 22.50: Son haberler ve ertesi günün programı. A ANKARA 15 'Temmuz 1938 Cuma Öğtle neşriyatı: 12.30: Karışık plâk neşriyatı, 12.50: 'Türk musikisi ve halk şarkıları, 13.15: haberleri. Akşam neşriyatı: geme Kurum fetans (Ramazan Arkın), 2115: Stüdyo 8â- lon örkestrası, 22.00: Ajans haberleri, 22:15: Son ve İstiklâl marşı. ü