Uzakşarkta Fransa ve Japonya Yazanı A. Ş. Esmer ' ga Çin, şimalden centba doğ- ru, sahil boyunca şu nüfuz mıntakalarına ayrılmıştı: Şimalde Rus nüfuzu vardı. Çarlık Rusyası, on dokuzuncu asrın ikin- €i nısfından on sene sonra Amur nehrine kadar gelmiş dayanmış, &lmçıryırrı ah mMıiya çalışıyordu. Orla Çin, İngiliz nü- fuz mıntakası idi. Cenubi Çinde de Fran- sız nüfuzu hâkimdi. Japonya Uzakşark sahnesinde bir kuvvet olarak belirir be- lirmez, önce Rus nüfuzunu tasfiye etti. | Japonyanın Rus nüfuzu ile mücadelesin- | de, bu nüfuzu kendi menfaatleri bakımın- dan o zaman tehlikeli gören, İngiltere- nin yardımına mazhar oldu. Cenubdaki Fransız nüfuzuna gelince; bu nüfuz, Fransanın Hindi Çinide kur duğu imparatorluğa dayanıyordu. Fran- sa, Uzakşarkın Avrupa devletleri tara- fından yağmasından Siyam kürfezinin | şarkında Koşin'i almıştı. Üçüncü Napol-| yon zamanında ele geçirilen bu memle- ketten Fransızlar şimale ve garba doğru genişlediler. 1883 seneşinde Anamı, er- tesi sene de Tokini aldılar, Bundan son- rya da Siyamı, hattâ Birmanyayı ele ge- çirmiye çalıştılar. Fakat asrın sonlarına doğru İngilizlerle karşılaştılar. Hindis- tanda büyük bir imparatorluk kuran İn- giltere, ansızın Birmanyayı ilhak nu.f Bundan sanra da Hindiştan ve Birmanya | imparatorluğumu Fransız imparatorlı) | ğundan ayıran Siyamın Fransaya karşı Mmülki tamamlığını korumak siyasetini takib etmeğe başladı. Uzakşarktaki bu nüfuz mücadelesi az kaldı, 1888 senesin- de İngiltere ile Fransa arasında bir har- ba sebeb oluyordu. Fakat Fransa, bugünkü gibi, Avrupa- da Alman tazyiki altında bulunduğundan böyle bir maceraya girişmiye cesaret e- demedi. Ve İngiltere ile anlaştı. Çinin son yağması olan 1898 senesi taksiminde Fransa Kanço körfezini de ele geçirmiş- tir. Bundan sonra 1904 itilâfile Fransa, İngiltere ile Antant Kordiyali akdetmiş ve o zamandanberi de bütün sömürgele- rinde fakat bilhassa Uzakşarkta İngiltere ile işbirliği yapmayı dış politikasının e- Baslı bir umdesi addetmiştir. İngiltere ile Japonya 1921 senesine ka- dar ittifak halinde kaldıkça, Fransız sö- mürgeleri de Uzakşarkım bu yeni beliren irminci asır başladığı sıralar- | Resimli Makale: | tıktan sonra yeni bir faaliyet sahasına alı dinlenmek için Fransanın cenub sa nazırın orada siyasi eserleri 0) kla yazdılar, Halbuki Eden döndüğü zaman: — Tek satır okumadım, tek mesele Çalışma ile dinlenmenin ayrı ayrı şeyler olduğunu bi İ nim, Çelik ciğerli Adam Briç oynuyor d İİ Ciğerlerine âriz olan bir hastalık yü- zünden, demirden bir teneffüs makinesi |: içinde yaşıyan, ve şimdi de günde 4 da - kika açık havada teneffüs etmeğe mu - vaffak olan 27 yaşlarındaki Amerikan de- Kkanlısı, her türlü ihtiyacını, bu demir - devletinin tecavüzünden masundu. Bu|den teneffüs makinesi içinde görmekte- muahedenin feshinden sonra 1921 senesi| dir. Sırtüstü yatmasına rağmen, karşıs:- sonunda Uzakşarkın statüstünü — garanti |a konulan bir ayna vasıtasile, istediğini maksadile akdedilen dokuz taraflı mua- hedenin esasfı rükünlerinden biri de Fransa "idi. Fakat Japonya yedi senedenberi, Uzak- şarkı hegemonyası altına almak siyaseti- ni takib ediyor. Çine karşı girişilmiş bir teşebbüs gibi görünen bu hareket, ayni zamanda Sovyet Rusyanın Çarliık Rus- yasından artakalan nüfuzunu, İngiltere- nin Şanghay ve orta Çindeki nüfuzunu ve Fransanın da cenubdaki nüfuzunu li- kide etmek gayesini istihdaf etmektedir. Japonya Mançurya ile uğraşırken, orta Çinde İngiltere ve cenubi Çinde de Fran- sa ile doğrudan doğruya karşılaşmamıştı. Fakat artık Mançuryayı almış, geçen se- medenberi de doğrudan doğruya Çimr ile Uğraşmıya başlamıştır. Bu uğraşma Ja- ponyayı merhale merhale orta Çine ve nihayet cenubi Çine getirmiş bulunuyor. Birkaç gündenberi Tokyodan gelen ha- berler, Japon askerlerinin Hainan adası- nı işgal etmek mecburiyetinde kalması Jhtimalinden bahsetmektedirler. Harita- ya bakılacak olursa, bu hareketin şümul ve ehemmiyeti anlaşılır: Hainan, - 1898 senesinde, Fransanın cline geçen Kanço Himaniyle Hindi Çini sömürgesinin ara- sında iki milyon nüluslu bir adadır. Ada- nın Japon eline geçmesi, Fransanın Hin- di Çinideki vaziyetini tehlikeye düşüre- ceği otuz sene evvelisinden anlaşılmış o- lacaktır ki, Rus - Japon muharebesinin fendasında imzalanan 1907 itilâfiyle Uzak- şarktaki İngiliz, Fransız, Rus ve Japon nüfuz mıntakaları çizilirken, bu adanın Japon askerleri tarafından işgal edilemi- yeceği tasrih edilmişti. Fransa bu defa Japonyanın dikkatini bu 1907 itilâfı üze- rine çekmiştir. Fakat Japonya, bu yoldan Çine yardım ettiğini bahane ederek ada- Nin muvakkat işgaline lüzum gördüğünü iddia etmektedir. Bu iddianım ne derece doğru olduğu bilinememekle beraber, Bainanın işgaliyle Çin askeri harekâtının görebilmekte, hattâ resimde gördüğünüz Bibi, hastabakıcısı ve babasile — birlikte mükemmel briç te oynamaktadır, Ğ hayli genişliyeceği muhakkaktır. Japan- ya bir senedenberi Çinde askeri müte- hassısların bile kolay kolay kavrıyamı- yacakları bir tâbiye tatbik etmektedir. Bir gün Pekin, ertesi gün Şanghay, Nan- kin, Amoy, Kanton, Hinan - bazısı geç, bazısı da güç olarak - Japonyanın eline geçen bu şehirler binlerce kilemctre u- zunluğunda şerid gibi bir arazi üzerinde- dir. Japonya bir senedenberi Çinde var- mak istediği hedeflerin her birine var- maştır. Fakat esas hedef, Çini diz üstüne çöktürmek olduğuna göre, bugün bu hes definden geçen seneye nazaran daha u- zakta olduğu iddia edilebilir. Japonya, Çin ile uğraşırken, Uzak- şarkta menfaatleri olan diğer devletlerle ihtilâf çıkarmaktan kaçınıyordu. Fakat bu işi başarmakta karşılaştığı - zorluk, kendisini, birer birer, menfaatlerinin tas- fiyesini sonraya bıraktığı devletlerle kar- şı karşıya getirmektedir. Sırası Sovyet Rusya ve İngiltereden sonra sanılan Fransa, Hainanın işgali tehdidi karşısın- da ansızın, ön plâna geçmiş bulunuyor. A, Ş. ESMER İSTER köprüsü yüzünden bir ihtilâf çıktı: İstanbul evkafı Gazi köprüsü inşaatını gözden geçirirken temel ayakları yüzünden köprü seviyesinin Unkapanı civarı seviyesine nazaran yüksekte kalacağını ve bu 'itibarla Sına- yun mühim eserlerinden biri olan Sokullu camiinin manza- yasını bozacağını görmüş, köprünün daha ileriye alınma- sını istemiş, İstanbul belediyesi bu talebi göze almaktan kaçınmaz, fakat şimdiye kadar yapılmış olan temellerin İSTER Ingilterenin sabık hariciye nazırı Eden vazifesini bırax- line gitmişti, gazeteler SÖOÖZ ARAS Dünyada en çok verim temin eden vücud dinlenmiye pay ayıran insanınkidir, en kuvvetli eser de düşünmiye mesai saati bittiği dakikada hatime vermesini bilen kafadan çıs lmadan önce biraz kar. Kafamızı çalışma, düşünme, dinlenme ve eğlenme olarak muhteli? kampartımanlara ayırmasını bilelim ve bir n diğerine geçerken arkada — bıraktığımızın e kapıyahm, iyi eser çıkarmak iyi yaşamakla INDA “çİ 29 yaşında bir İngiliz kadını idama Mahküm edildi vakit * geçirdiğini gdüşünmedin, dei İçki içenle içki içmiyenin mektubları İçki içen adamden Üöçki içmiyen c- dama: «Dün akşam sizin mahdumla bi - zim müahdum birlikte geznüye git « L ASN aa Sözün Kısası Plâj ihtikârı UU KUK adıköyle Pendik arasında şehrin Anadolu yakasının büyükçe biz plâjı vardır. Geçen pazar bu plâja gittik, Plâj kapısındaki ufak gişede olurana sor- dum: — Kaç kuruş? — Yirmi! — Kabine dahil mi? — Evet! Gerçi yirmi kuruş kabine de dahil ol- duğu halde gene az para addedilemezdi ama, şehirde ucuzuna alışmadığım için bana biraz makul göründü, Bileti aldık, plâja girdik. Plâjın iki yan tarafında ufak, ve kapıları gayri munta- zam kabineler vardı. Bunlar soyunmak için pek müsaid yerler değildi. Ve esasen hepsi de daha evvel gelenler tarafından işgal edilmişlerdi. Plâjın geri tarafındaki nisbeten ivi pılmış kabinelerin kapıları asma ki lerle kilitliydi. Bilet aldığım gişeye gittim, — Asma kilidlerle kilidli kabineler var. Onlardan birini açtırsanız! Dedim. Gişede oturan zat, hemen bir bilet kesti: « — Altmış kuruştur. * Plâjın bir köşesinde, senelerce yağmur altında kaldığı eğriliğinden, tahtalarının çatlaklığından belli, üç sandalye ile bir masa birakmışlardı. Bir aralık bu san - dalyelere oturduk, plâjın adamlarından biri yanımıza geldi: *mişlerdi. Gece eve sabaha karşı gel mişler. O zamana küdür bir yerde $ Miçkiiqnu'qolacıklnv,oııanbifî eRbE yörenarenana N İNAN, İstanbul belediyesi ile İstanbul evkafı arasındı Gazi saire.. $ ma cevabi: «Mahdumunuzla mahdümumun bir- ben de haber almıştım. dümu bilmem, jakat bi ve kadar bir şey içmediği mu tır, Çünkü ertesi gün uyanız uyan - maz, sürahiye Sürldr Ve künd kana su Üçip hararetini ancak bu suretle teskin edebildi. vesaire vesaire..» Hatay meselesi Bir boşanma Davasına sebeb oldu Şam (L'intran) — Berut hukuk mah- kemesinde garib bir talâk davası ikame edilmiştir. Erkek maruf ailelerden bir Arab, genç kadın ise Türktür. O vâkte kadar gayet ahenkli bir hayât geçirmiş olan bu aileyi talâk davasına sevkeden sebeb ise Hatay meselesidir. Erkek Halayın Suriye idaresi altında kalmasıni istiyordu, kadın ise Türkiyeye iltihak etmesi arzusunda idi ve ne vakit Türkiye, Fransa ve Suriye arasında ye- ni bir hâdise çıksa kadınla erkek arasın- da da derhal bir kavga zuhur ediyordu. Nihayet Hatay meselesini açmadan yek- diğerile konuşamaz olmuşlardır. Mahkemeye verilen istidada talâka se- beb olarak <ahlâk mddiyeti> güsteril- miştir., Bacaklı lokomotifler Lokamotifin ilk icadı — zamanında bir çok nevileri vardı. Bunlardan bil - hüssa bir tanesi pek garibti. Buhar kuvveti diğerlerinde olduğu gibi tekerlekleri harekete — getirecek yerde kkomotifin arka tarafında âde - ta iki insan bacağı şeklinde takılmış i- ki demir manivelâyı harekete getirirdi. Bunlar yere süründükçe Jokomotif de ileri doğru hareket ederdi. İSTER ıııı—vdbufmhuymm_vo-ğ İçki içmiyen adamın içki içer adas İ likte bir gece eğlencesine gittiklerini ? veneeseaarsAnA a $ # Resmini gördüğünüz kadın, koca - sının eski karısından olan — çocuğunu tyenden alarak öldürmüş. Uzun müd - det cinayetinin meydanâ çıkmadığını görerek sevinirken, adaletin — pençesi yakasına yapışmiş, ve yaptıklarının he — Yirmi beş kuruş vereceksiniz! Dedi, sordum: — Niçin? —— BSandalyeleri ve masayı işgal etti « ğiniz için! Plâjda iki saatten az bir zaman kal - dik, eğer fazla talsaydık, kim bilir daha ne akla gelmedik şeyler yüzünden daha ne kadar para verecektik, * Molyer bir tarihte bir bina kiralamış: üzerine «Tiyatroya girmek bedavadır> ilâninı koymuş. Tiyatro halkla dolmuş. Oyun oynanmış bitmiş. Halk - çıkacağı sırada kapının önünü adamlar tutmuşlar. — Para vereceksiniz? mnı sormuştur. Kadın idama mah - küm olmuşluür. 29 yaşındadır. ve bir İngilizdir. Üç dakikada yangın söndürecek bir robot Londrada Monç isminde bir makine müherdisi yangınları şayanı hayret bir şekilde söndüren bir robot (makine in - san) vücude getirmişitr. Bir binanın her hangi tarafında olursa olsun bir yangın zuhur ettiği takdirde bu robot otumatik bir surette hususi telefonla yangını her tarafa haber veriyor, sonra yangın musş- Juklarını açıyor ve ateşi daha başlan - gıçta söndürüyor. Robotun bu faaliyeti ancak birkaç dakika sürmektedir. Yapı- lan tecrübeler çok iyi neticeler - verdiği için, yakın zamanda her evde böyle bir yangın robotunun yer aldığını göreceğiz demektir. 16 polis tarafından beklenen pul koleksiyonu Pragda açılan pul sergisine, İngiltere kralı beşinci Corcun dünyaca meşhur 0- lan yüz binlerce İngiliz lirası değerinde- ki pulları da gönderilmiştir. Bu pullar sergide herhangi bir hırsızlık ve yangın- dan korunması maksadile gece gündüz 7 polis hafiyesi ve 9 resmi üniformalı polis tarafından beklenmektedir. İNANMA! bozulması Iâzım, bu da her şeyden evvel binlerce İiralık bir masrafa mütevakkıf, fazla olarak inşaat ta gecikecek.. İNAN, Şimdi mesele Başvekâletin hakemliği ile mütehassıs bir komisyonun tedkikindedir. Hangi taraf haklı, hangisi haksız, söylenemez, Neticeyi komisyonun vereceği karardan öğreneceğiz. Fakat belediye- nin köprü yerini fayin ederken, evkafın da köprü meselesi- nin ilk tedkikleri yapıldığı sırada bu noktayı haurlamıya- rak sonradan düşünmüş olmalarına: İSTER İNANMA! — Ne parası, tiyatroya girmek beda « vadır diye levha asmışsınız ya! — Öyle ama, tiyatrodan dışarı çıkmak para iledir. Parayı verir, çıkarsınız, ya- hud içeride kalırsınız! * Bizim açıkgöz plâjcılar da bunun ben- zerini yapıyorlar: — Plâja girmek pahalı değil, fokar plâj- dan istifade etmek için içeride kesenin ağzını açacaksınız! * Açıkta denize girmeyi menediyorlar.. bunda haklıdırlar, Fakat açıkta denize girmeyi menederken, plâjecının da ihtikâr yapmasına mâni olmak icab eder, Yoksat — Açıkta denize girme! Demek, bu dört yanı denizle çevrili şeh- rin halkına: — Sen ömrün oldukça denize girme « miye mahkümsun! Demekten farklı değildir! **t İngiliz Akdeniz filosu Belgrad 28 (A.A.) — Gazeteler, İn. giliz Akdeniz filosunun yakında Yu « goslav sahillerini ziyaret edeceğini bil- dirmektedirler, TAKVİM..