SON POSTA Yunan karışık takımı dün G. S. ile berabere kaldı Birinci devrede Sarı-Kırmızılılar 2- 0 mağlüb vaziyetti idiler. İkinci devrede arka arkaya 3 gol atarak beraberliği temin ettiler Yazan! A B Antuvan, bütün zekâ ve dikkatine rağmen, o gece Hilâl ve Zambak lokantasının civarında cereyan eden gizli hareketleri hissetmemişti Dedi. Antuvan, en küçük bir tered-| — Hayır, kardeşim.. hâdisata müda- | olan Civanna derhal kapıyı açarak: düd göstermeden cevab verdi: |hale etmiyelim... Cenabihak nasıl is- — A.. bilmez olur mu, hiç şövalyem? | terse, öyle olsun. i şatosu önünde, kont Belâs ptığınız düelloyu görür gör- Vvant etmiş günlerce sonra haberdar olabilmi! Fondiye, sureti mahsusada gizlice a-| dererek ne şekilde tedavi edil- renmiş. Hattâ bir aralık, ka- a gelmek istemiş.. fakat şatoda ? Ay, o0 adam man şatoda mi imiş?.. Poyraz Ali Reis ile Fondiyi bas- zaman, Madmazel Civannayı o- çıran, rahib Löyola imiş... Si- şatoya gidip de, kendilerine mey- dan okuduğunuz zaman, Kont Şeriyi İ düelloya gönderen de rahib Lö- O Za zin — Cidden hayret edilecek şey... Ma- fih, bunları size, bizzat Madmazel anlatacak, e?.. Madmazel Civanna mı?.. Evet. — Beni nerede görüp anlatacak?.. — Madmazel Civanna, sizinle görüş- mek için buraya gelecek, — Bu.. mümkün mü, Antuvan?.. — Niçin mümkün olmasın, şöval- yem?.. — Civanna, artık Kont Şerinin zev- cesi olmuştur. Hayır şövalyem.. dikkat buyur- muyor musunuz?... Daha hâlâ onu, Madmazel Civanna diye yâdediyorum. — Ay, kont ile izdivac etmemiş- ler mi?.. — Ne münasebet, şövalyem?.. O da rahib Löyolanın bir dalaveresi imiş... Buğüne kadar sizin aşkınızı büyük bir hararetle kalbinde saklıyan Madmazel Civannanın, başkasile izdivac etmesi- ne imkân var mı, hiç?... — Antuvan!. Neler söylüyorsun? — Muhterem şövalyem!.. Size; bü- tün ciddiyetimle en bariz bir hakikat- ten bahsediyorum. Şövalyenin kirpiklerinin ucunda bi- rer damla yaş belirdi. Başmı, tekrar pencereden tarafa çevirdi. Hafif bir Besle: — Gelir de beni bu halde görürse, derhal benden nefret edecektir. Antuvan, kuvvetli bir sesle verdi: a — Böyle mi zannediyorsunuz, şöval- yem?.. Ben kendisine her şeyi anlattım. Bilseniz, o kadar müteessir oldu ki... «Demek ki, onun bu felâketine ben se- beb olmuşum.. benim yüzümden bu hale gelen bir sevgiliyi, artık kendi ha- line terkedemem. Ona gitmeliyim. E- limde olmıyan sebeblerle bu felâketle- rin vuku bulduğunu isbat etmeliyim. Kendimi ona affettirmeliyim. Artık; bütün hayatımı, ona hizmetle geçirme- liyim..» dedi. Şövalyenin gözlerinden taşan yaşlar, pembe yanaklarından süzülüyor, güç- lükle zaptettiği hıçkırıklardan, omuz- ları hafif hafif titriyordu. Antuvan, şövalyenin yanına kadar giderek ellerine sarıldı. Diz çökerek, başını dizine dayadı: — Muhterem efendim!. Aziz Şöval- yem!. Affedin beni. Sizi müteessir e- cevab deceğimi bilseydim, kat'iyen, bundan | * bahsetmezdim... Halbuki.. ben, Mad- mazel Civannadan bahsetmekle, sizi memnun edeceğimi sanmıştım. Diye mırildandı. O zamana kadar derin bir sükünet i- çinde bulunan Poyraz Ali de söze ka- rıştı: —. — Şövalye!. Eğer Civannanın bura- ya gelmesi söni müteessir edecekse, böyle., şimdi, bir gemi çıkarayım. Ha- ber yollıyayım. Buraya gelmesin, Şövalye, derhal cevab verdi: üş bayılmış.. müdhiş bir buh- |den izin alarak şehre indi rmiş.. hastalığı, günlerce de -|Hilâl ve Zambak lokantasına gelerek Yaralandığınızdan, ancak |Madmazel Civannaya meseleyi olduğu Akşam geç vakit Antuvan şövalye- gibi nakletti. Civanna, derin bir heyecan bunları dinledikten sonra: Ah Madonnal.. Sen bana kuvvet Yarın, onun karşısma nasiı! çıkaca- ğım, Ona hitab etmiye nasıl kadir ola- cağım?, Diye inledi. içinde e Gece; gerek Hilâl ve Zambak lokan- tasında, ve gerek şatoda, derin bir sü- künet içinde geçti. Ertesi gün, saf ve berrak bir ilkba- har günü idi. Tulonun tatlı ve ilik se- masında, güneşin ilk şafak renkleri be- lirmişti. Hilâl ve Zambak lokantasının kapısı önüne, her tarafı meşin örtülerle kapa- h bir araba gelmişti. Antuvan, Madmazel Civannanın ka- pısına giderek: — Madmazel!, Eğer hazırsanız, ya- vaş yavaş gidelim. Şövalye uykudan uyanmadan evvel şatoya girersek çok iyi olur. Dedi. eceyi tamamile uykusuz geçirmiş — Ben, esasen hazırım Antuvan. Diye cevab verdi. Beraberce aşağı indiler. Antuvan, Civannayı arabaya bindir- di. On Türk gemicisi arabanın etrafı- ni jihata etti. Antuvan da bir ata bine- rek arabanın önüne geçti. Bu küçük kafile, ağır ağır, şatoya doğru hareket etti. e Antuvan, bütün zekâ ve dikkatine vağmen, o gece Hilâl ve Zambak lokan- tasının civarında cereyan eden gizli ha- reketleri hissetmrnemişti. Gece yarısından sonra, lokantanın etrafında bir takım hayaller belirmişti. Bu hayaller, bazan etrala dağılıyor- lar, lokantanın civarında dolaşıyorlar, duvar diplerinden yürüyerek sokak başlarında birleşiyorlar ve sonra, bir-| birlerine mechul birer emir verir gibi ! fısıltılarla konuştuktan sonra, — tekrar zinonun arka tarafında dolaşıyorlar.. çeri girmek istiyorlar.. fakat, gazino- nun ortasından, tunçtan birer heykel gibi oturan Türk gemicilerini birbirle- rine göstererek tekrar geri çekiliyor - Tardı. Bu hareket, ortalık aydınlanmıya başlayıncaya kadar devam etmişti. Fa- kat, kapıya araba gelir gelmez, iş de- Bişmişti. (Arkası var) Günün Bulmacası & e © GKO U ÇUN BOLDAN SAĞA: 1 — İki kişilik koltuk - Ördeğin benzeri. 2 — Hiç- kimsenin husuru muhtel ol- mamak - Gelecek zaman . 3 — Yalamak masdarından müzari müf « xzed üçüncü şahıs - Konşu ve kardeş bir devlet. 4 — Yangında görünen. $ — Zaman - Merhamet. 6 — Vilâyet - Hırsız. T — Batılan yer. 8 — Hedef - Bvkafa verilen vergi. 9 — Cild - Müteferrika, 10 — Damen - Hızlı bağırmak. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Taş - Ev bulup yerleştirme, 2 — Uzun bastan - İşaret. 3 — İnleyen - Aded. 4 — Alleler - Başta olan. $ — Geceleri insanları rahatsız eden ve zıp zp mplayan böcek - Beyaz. B (Cürümlerden bahsedilirken kullanılır». 1 — Tavuk yumurtasından çıkan. 8 — Su soğutmiya mahsus kasa - Çok iyi, © — Ced - Enine boyuna. 10 — Karanlık yer - İlâve, Bir doktorun günlük !İaşmzm. Kemik Hastalığının tedavisi -i Neşvüneması geç kalmış olan çocuklarda kemik hastalığı başlar. Bunun en mühim sebebi çocuklara midelerinin kabul ede- bileceği gıdaların verilmemesidir. Gayri muntazam yemek verilmesidir. Mide ve barsaklar fazla yoruluyor ve bu sebeb- den ekseri raşitik çocukların karınları büyük ve gergin olur, Sebebi budur. Böyle çocuklar çok terlerler. Dişleri de geç çıkar, çünkü dişler da ağındaki gı- şayi muhatiyi yırtacak derecede sarile- şememiştir. TWokı kömiklerdeki vaziyet koşmak lâzımdır. Tedavinin en belli başlı esası gıdaların tanzimidir. Çocuğa emlâhi madeniye, kâlsiyom ve profostatlı yemekler yedir - mek. Yumurta sarımı, mahallebi, zebze- ler, meyvalar başlıca gıdayı teşkil eder. Fakat asıl tedavi (Ultraviyole) tedavisi- dir. Yani sun'i güneş. Yazda plüjlarda ultraviyoleyi - bel'etmiş bulunan kum- Yarda yapılan güneş ve deniz banyoları kışın da sun"t güneş ziyası tedavisine gçocukları maruz bırakarak, kemiklerini kuvvetlendirerez, vitaminli gıdalara faz- la ebemmiyet vererek raşitizmi az ma- manda tedavi etmek mümkündür. Ayni - «Yok» un mddı - Yapmak f—_â Nöbetci eczaneler Bu gece nöbetci olan ecxaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Şeref), Alemdarda: (Abdül- kadir). Bayamıdda: (Belkıs). Samatya- da: (Rıdvan), Eminönünde: (Bensason). Eyübde: (Hikmet Atlamaz). Fenerde: (E- milyadi). Şehremininde: (Hamdi), Şeh- zadebaşında: (Asaf). — Karagümrükte: (Arif). Küçükpazarda: (Hulüsi), Bakır- köyünde:; (İstepan), Beyoğlu cihetindekiler: İstiklât caddesinde: (Kanzuk), Dairede: (Güneşi, Topçularda: (8poridie), Tak- simde: (Nizameâdin). Tarlabaşında: (Ni- had). Şişlide: (Halk). Beşiktaşta: (Nall Halld). Boğariçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İtlihad)., Barıyerde: (Nurl). Kadıköyünde: (Büyük - Üçler). Büyük- adada: (Şinasi Rıza). Heybelide: (Ta- naş). Galatasaray kalesi önünde Dün Yunanistanın karışık takımı ü- çüncü maçını Galatasaraya karşı oy - nadı. Misafirler bu kere — formalarını değiştirmişlerdi. Her — iki maçta da Panatinaikos'un yeşil gömleğini kulla- nan oyuncular dün sarı fanilâ ile saha- ya çıkmışlardı. Galatasaraylılar rüzgüra karşı oyna- mağa başladılar. Aralarına Ankara Ga latasaray oyuncularından İzmirli Bas- ri ile Cemili de almışlardı. Dünkü o - yunda da gördük ki Basri bütün arka- daşları arasında en çok çalışanı ve hem de en verimlisi idi. Necdet oynayamadı. Yerine genç - lerden Sabri getirilmişti. Bu — genç ve tecrübesiz oyuncu muyaffak — olamadı ama tecrübeli sayılan — Bülendden bir derece daha üstündü. Rüzgârın tesirinden — istifade eden Yunanlılar biraz daha üstün oyun tut- turdular. İşte bunun — semeresini de 21 inci dakikada aldılar. 20 pastan Ga- latasaray aleyhine bir frikik cezası ve- vildi. Nedense Sarı - Kırmızılıların şan sına hemen hemen her frikikle gol o - lur. Bu da tabil bir şekilde Sacidin ok gibi fırlıyarak plonjon yapmasına rağ-| geldi. men gol oldu. 24 üncü dakikada Ad - nan hayret edilecek bir şekilde orta - lardan aldığı topla kendi kalesine doğ- ru mükemmel bir forvet gibi akın yap- iki genç boksör Edirneli hoksörle dövüşmeğe hazır İzmirli Muzaffer — “Ankarolı Fuad Geçenlerde spor sütunlarımızın bi - rinde Edirneli Sabahaddin — isminde genç bir boksörün kendi — sıkletindeki boksörlere meydan okuduğunu yaz - mıştık. Dün biri İzmirden, — diğeri de Ankaradan iki mektub aldık. İzmir ho- roz ve hafif sıklet boksörlerinden Mu- zaffer bu meydan okuyuşa karşilik ve- riyor ve diyor ki: «— Boksör arkadaşımın bu arzusu- nu memnuniyetle kabul ediyorum, İs - terse ben İstanbula gidebilirim, İsterse kendisi İzmire gelir. 10 ravundluk bir maça daima hazırim.» Ankara Galatasaray klübü boksör- lerinden Fuad Yücel de ayni şekilde E- dirneli boksörle karşılaşmağa hazır ol- duğunu, Ankara Galatasarayı vasıta - sile muhabere ve anlaşma yapılabile - ceğini yazmaktadır. bir gol tehlikesi atlatılırken tı. Sağa doğru kaçarak önü bomboş du ran Yunan merkez mühacimine bir pâ verdi ve ikinci gol de Galatasaray kâ lesine girdi. Birinci devrede Gılıta_ saraylıların birbiri arkasına kaçırdığ iki güzel göl fırsatından sonra bitti. İkinci devrede Galatasaraylılar rüz gârı arkalarına aldıktan sonra hâkimi yeti elde ettiler. İşte Basri — güzel bi şütle bir gol attı. Galatasaray müdafilerinin bir hatas Yunanlılara 3 üncü gölünü hazırlamı oldu. Sacid sol açığın çektiği şütü an cak karşılayabildi. Fakat bloke etme sine imkân yoktu. Bunun üzerine saj iç de üçüncü golü içeri attı. Artık Galatasaraylılar — bükimiyeti elden bırakmadan sonuna kadar oynu- yorlar. Bunun neticesi olarak Basrintz güzel bir pasını Eşfak ustaca kullandt İkinci golü attı. Sarı - Kırmızılılar — mağlübiyetter kurtulmak için uğraşırlarken Bülend sağdan gelen bir pasa kafa çıkardı. Ka- leci yakalayamadı. Sol müdafi topu i * çeriden çıkardı. Bu suretle Galatasa * rayın beraberlik golü oldu. Top ortaya Oyun bu şekilde bir müddet dahâ devam ettikten sonra 3-3 berabere ne- ticelendi. Galatasaray: Sacid - Cemil, Adnan- Musa, Salim, Mustafa - Sabri, Eşfak, Gündüz, Basri, Bülend. Yunan muhteliti: Lklambos - Gaspa- ris, Papadopulos - Eftimiyadis, Kondi- lis, Lirkos - Milyakis, Baltacis, Cane - tis, Triyandafilos, Hiristo, Hakem: Ahmed Âdem (Kasımpaşa). Ankarada şild Final maçı Ankara 25 (A.A.) — Şild final maçı bugün Ankaragücü sahasında aoldukçe kalabalık bir meraklı kütlesi huzurun- da yapılmıştır. Ankaragücü ile Gençlerbirliği ara - sındaki bu karşılaşma, geçen hafta ol- duğu gibi bu hafta da 4-3 Ankaracü - cünün galibiyetile neticelendi. Barutgücü maçları 26/6/988 Pazar günü Barutgücünün yapa- cağı maçlar: Barutgücü genç - Turan — Gençlerbirliği (Barutgücü sahasında), Barutgücü - Karagümrük B. A - Karagümrük A, (Kara - gümrük sahasında.) Bugünkü spor hareketleri Kadıköy stadında: 1 — Fenerbahçe (B) - Kasımpaşa (A) saat 1530 2 — Fenerbahçe - Beşiktaş saat 17.30 38 — Türkiye maraton şampiyonası, saat 14 Taksim. stadında: 1 — Tekirdağlı - Mülâyim güreşi, 2 — Kara Ali - Core Mödrin güreşi, sant 16.