K” Vekiller Heyeti dün atay ıçın Atatürkün başkanlığında toplandı Başvekil ve vekillerin Ankaraya avdetle hareketten Mareşal Fevzi Çakmağın dün sabah (Baştarafı 1 inci sayfada) Arkadaşlarına mülâki olmuşlardır. Bu tsnada Vekiller heyeti Mareşalin iştira- kile kısa bir toplantı yapmıştır. İkinci toplantı Bundan sonra Vekiller heyeti tam saat iki buçukta Atatürkün başkanlığı altın da ve Mareşal Çakmağın iştiraki ile ikin- ©i toplantısını yapmıştır. Dört buçuk saat türen bu toplantı, Hatay mesclesi etra - fında görüşmeler yapıldığı ve mühim ka- Tarlar verildiği anlaşılmaktadır. Toplantıya saat 19 da nihayet verilmiş, Başvekil, Mareşal ve vekiller yattan ay- Tılmışlardır. Ankaraya hareket Sant 21 de hareket eden hususi trenle Başvekil, Mareşal Fevzi Çakmak, Hari - Ciye Vekili Tevfik Rüşdü Arar, Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, Milli Müdafaa Ve - kili Kâzım Özalp, Nafia Vekili Ali Çetin- kaya Numan Rifat Menemencloğlu An- karaya dönmüşlerdir. Haydarpaşa garında Başvekil ve arkadaşları Haydarpaşa Rarında Riyaseticumhur umumi — kâtibi lasan Rıza, Riyaseticumhur — seryaveri Celâl, saylavlardan Ali Kılış ve diğer say- lavlar, İstanbnul komutanı Orgeneral Hâliş, İstanbal vali muavini Hüdai Ka - Tataban, merkez komutanı Tümgeneral San, Üniversite rektörü Cemil Bilsel, Matbuat erkânı, şehrimizdeki resmf dai- Teler müdürleri ve a biriken halk şlardır. — Başvekil Barda hususi vag ina beşuş bir çeh- Te ile girdiği sırada halk tarafından şid - 'tle alkışlanmışlardır. Vokillerin beyanatları Dünkü toplantıda bir fevkalâdelik gö- Ten gazeteciler bütün bu Ankaraya dö - hüş hareketini gayet büyük bir alâka Ile kib ediyorlar ve ne olup bittiğini anlı - Yabilmek için devlet adamlarının tavır- tindan, bakışlarından, ehemmiyetsiz limelerinden bile mana çıkarmıya çüh- Hiyorlardı. Başvekil, gazetecilerin ısrarlı sualleri Şısında: — Bugün için söylenecek veya tebliğ k bir şey yok! Diye onların ağızlarını kapadı. Fakat, ; ü niçin» deyişinde öyle bir tarz var- " ki gazeteciler bundan türlü türlü ma- çıkarabilirlerdi. «Bugün için» belki rönden bir intıba: Haydarpaşa — garında evvel İstanbula muvasalatından bir intıba bir şey yoktu; fakat yarın, öbür gür, ge- lecek günler? Gazetecilerin zihinlerinden bu sualler geçerken Nafia Vekili Ali Çetinkaya ga- zetecilere kısa bir kaç kelime söyledi: — Hatay işlerinde hayırlı neticeler el- de edileceğine emin olabilirsiniz. Atatür- kün reizliği altında yapılan bütün top - lantıların hayırla neticelendiğini bilir - | siniz! | —Ali Çetinkayanın bu sözlerini, bilhassa 'Türk gazetecilerine karşı bermutad çok |ketum davranan Hariciye Vekilimiz: — Elbet netice hayırlı olacak! Sözlerile teyid etti. Güzeteciler de, biraz sonra, her işte ol- duğu gibi Hatay işinde de bize hayırlı neticelere götürecek olan devlet adamla- rımı Ankaraya ulaştıracak, vrenin hare - ketine baktılar. Herkesin içinden ayni dü- şünce, ayni temenni geçti: — Haydi bakalım, uğurlar olsun hayırlı seyahatler... Tren uzaklaşıyordu... . Kral Karol istanbulda (Baş tarafı 1 inci sayfada) Celâl Bayar, Hariciye Vekili Rüştü A - ras ve Romanya general konsolosu Lu- casiyeviçi davetli olarak bulunmuşlar- dir, Fransız ajansının verdiği malümat İstanbul 20 (A.A.) — Havas bildi - riyor: Romanya Kralının bayrağını taşı - yan Luceafarul yatı dün saat || de Bo- ğaziçinde demirlemiştir. Kral — Karol, Mütenekkiren karaya çıkarak yemek yemiş ve şehrin muhtelif yerlerini gez- miştir. Kral, gene mütenekkiren Reisi- cumhur Atatürk'le kat'iyen hususi ma- hiyette olmak üzere ziyaret teatilerin- de bulunmuştur. Kral Karol'ün yatı, geçen pazar gü- nü de Boğaziçinde demirlemiş ve Kral | karada üç saat kaldıktan sonra İstan- buldan ayrılmıştır. Alman ajansının verdiği malümat İstanbul 20 (ALA.) — D. N. B. a - jansı bildiriyor: Hafta tatilini İstan - bulda geçirmekte olan Kral Karol ge- celeyin hususi mahiyette olmak üze - re Savarona yatında yemek — yemiştir. Sabahleyin, Dolmabahçe sarayına gi - derek orada uzun bir görüşmede bu - lunmuştur. Öğleye doğru Atatürk ia - dei ziyaret etmiştir. Resmi Gir tebliğ ve neşri bekleniyor. Cenevre hey'eti garazkârlığı artık açığa vurdu Dün gece Alman D. N. B. ajansı -' nın haberlerini neşreden Berlin rad- yosu şunları söyledi: Berlin 20 (Radyo) — Antakyada Türk ve Fransız askeri heyetleri arasında cereyan eden müzakere - ler tatil edilmiştir. Fransız heyeti reisi Generol Hud- zinger bu sabah ansızın Ealebe git- miştir. Buna mukabil bizim Antakyadan aldığımız malümat şudur: Antakya 20 (Hususi) — Hatay - daki askerf müzakereler çok gizli tutulmaktadır. Alâkadar mahfel - lerden sızan malümata göre müş - bet neticenin ilânı çok yakın tah - min ediliyor. Antakya 20 (Hususi) — Antak- yada inzibatı Fransız askerlerile müştereken temin edecek olan Türk kuvvetleri bugün yarın Ha- taya ayak basacaklardır. Cenevre hey'etinin dalavereleri Antakya 20 (Hususi) — Yukarı Kuseyir nahiyesinde intihabat de - vam ediyor. El altından gene bin türlü tahrikât yapılmaktadır. Ka- yıd işleri sekteye uğratılmaktadır. Cenevre heyeti artık garezkârlığı ni tamamile açığa vurmuştur. Müstakil idareye doğru huzırlıklar Antakya 20 (Hususi) — Hata- yın müstakil idareye giriş hazır - lıkları devam ediyor. Bu cümleden olarak Haleb ile Hatay arasında lesepasse (bir nevi mürur tezke - reşi) ihdas edilmiştir. Hiç bir yol- cu ne Antakyadan Halebe ne de Halebden Antakyaya bu muame - leyi yaptırmadan — geçememekte - dir. Berat - Hatay hududunda da bu usul tatbik ediliyor. Antakyanın yeni belediye meelisi Antakya 20 (Husust) — Burada değişiklikler devam etmektedir. Belediye meclisi yeniden teşekkül etmiştir. Yeni belediye meclisi 7 Azadan mürekkebdir. Bunların 4 dü Türk, biri Ermeni, biri Rum, di - ğeri de Alevidir. Türk âzalarının isimleri Hüsnü, doktor Muharrem, Sadık, Bekir Melektir. Rum âza İskender Azar, Alevi âza Mehmed, Ermeni âza İsadır. Çekoslovakyada iki hâdise Prag 20 — Çeteka ajansı, aşağıdaki tebliği neşretmiştir: Cenubi Bahemyada Bavyera hudu - duna yakın bir noktada /2 Haziran ta- rihindenberi B. Jozef Şmit isminde bir Alman vatandaşı, akrabası — nezdinde yaşamakta idi. B. Şmit, Bavyerada tevkif edilmek tehlikesine maruz bulunduğundan Bo- hemyadaki akrabası nezdine iltica et - miş idi. 17 Haziran tarihinde gece ya - yısına doğru akrabasının evinde yat - makta olduğu tavan arasında meçhul bir takım eşhasın taarruzuna uğramış- tır. Bu eşhâs kendisini yaralamışlar ve zorla Bavyeraya götürmüşlerdir. Vak'a mahallinde görülen izler, Şmit'in mü - tearrızları larafından yaralarımış ol - duğunu isbat etmektedir. Prag 20 (A.A.) — Çekoslovak mat - buat bürosunun bir tebliğine göre, Fra- iWwaldeu'da bir Almanı tokatlıyan Çek askeri divanı harbe verilmiştir. Ankara Tiyatrosu San'atkârları Bu gece : Mecidiyeköy; Yarın gect: Yeşilköy; Porşembe : Kınalıadada : (Bal Ayı) Vodvil 8 Perde Zehirleyen Dudaklar Piyes 4 Perde ayrmca: CAZ.. Beykozdaki facia (Baş tarafı 1 inci sayfada) Bu yirmi kişiyi alacak bir sanda. âran- mış ve İstinye iskelesi yakınlarında balık- çı Cahidin büyük kayığı münasib görül- müştür. Her ne kadar Cahid kayığının çok tanberi kullanılmadığını ve su alması ih- timali olduğunu söylemiş ise de bilhassa Münirle Fehmi bir hayli ısrar etmişler, neticede bu yirmi kişi sandala binerek açılmışlardır. e koyundan denize açılan kayık Yeniköy önlerine kadar bir ârıza göster- memiştir. Fakat Yeniköyden Beykoza doğru ilerledikleri sırada Boğazı karşıya doğru geçmeğe başlıyan kayığa suların tazyiki artmış ve içindekilerin göz açıp kapamasına mahal kalmıyacak kadar kı- sa bir müddet zarfında içeriye sular dol- muüştür. İçindekileri ekserisinin kadın ve ço - cukları ibaret olması yüzünden kayık- ta pek büyük bir telâş ve heyecan Böstermiş, bir taraftan suların dolma: diğer taraftan içindekilerin telâşı yü: den sandal birdenbire altüst olmuştur. Facianın şahidleri diyorlar ki |nun da denizde kaybolanlar arasında oe duğuna bakılırsa yavrularını kurtarmali için didinmesi yüzünden kesilerek der « mansız kaldığı anlaşılıyor. İşte bu sırada şirketin 65 numaralı vapurunun bize doğru gelmekte oldu - lğı.nu gördüm. Vapur bir yandan da dü- dükler çalarak etraftaki sandalları im- |dada çağırıyordu. Vapurdan bize simid attılar ve bir dakika içinde sandalı indirerek su- |yun yüzünde çırpınıp — duran ve son |kuvvetlerini sarfetmekte olanları da kurtardılar. Fakat ne yazık ki bunların içinde simide sarılacak kudreti bulamayıp su ların derinliklerine batıp gitmiş olan - lar da vardı. Garib bir tesadüf ada mucizeyi andıran bir şe- kilde talihin büyük bir lütfü ile kurtul- yavrucuk da var- Hâdisenin bundan ötesini çok Iyi yüz- | S&7 me bilmesi sayesinde annesini kurtaran ve fakat bütün çalışmalarına rağmen ba- basının boğulmasına mâni olamıyan 17 yaşında Behçetten dinliyelim: — Babam misafirlerle beraber Beyko- za gitmeğe karar verdiği zaman ben de arkadaşlarımla top oynamağa gidiyor - dum. Fakat babam bu gezintiye her hal- de iştirak etmemi istedi ve ısrar etti. Hep beraber kayığın içine dolarak denize açıldık. Boğazın tam orta yerinde sular azmağa başladı ve gözlerimizi açıp ka - payıncıya kadar sandal su ile dolarak he- men kapaklandı. Babam iyi yüzme bildiği için onu merak etmiyordum ve bu ge - beble hemen annemin imdadını koştum. Onün yanma vardığım zaman misafir - lerden Ankinenin kayığma bir kenarın sarılan anneminin Omuzuna çıkmağa ça- lıştığır gördüm. Bir dakika daha geç kal- sam zavallı aneciğim boğulacaktı. Anne- mi Ankinenin elinden kurtarmağa uğra- şırken bir aralık benim boynuma sarıldı. Az kalsın ikimiz birden boğuluyorduk. Biz böyle uğraşırken Tahir amcamın da taraftan diğer tarafa yüzerek denize külen dört çocuğu ile karısını kurtarmağa çalıştığını görüyordum. Fakat bir aralık |k onu da etrafımızda göremez oldum. O - dalın oturak yeri olan tahta ile sanda- sındaki boşlukt. . Ayni yerdeki hava boşluğu Müddeiumuminin beyanatı Dün bu vak'a etrafinda malümatına müracaat ettiğimiz müddelumumi Hik met Onat — bir muharririmize şunları öylemiştir: — *«Bir gazetenin ya şekilde 65 numaralı şirket vapuru kaptanının hâ- disede hiç bir sun'u taksiri yoktur. Bi is bu vapur denizde — çırpınanların imdadına yetişmiş ve yarı ölü bir hak de bulunan iki kişiyi de denizden kur- tarmıştır. Facia sekiz kişinin — ölümile neticelenmiş, bunlardan dördünün ce- sedleri çıkarılmıştır. 'Tahkikatla Beykoz müddelumum! muavini arkadaşımız Yakup Şevki biz- zat meşgul bulunmaktadır. Batan kayığın seyrüsefere olup olmaması ve hâdisenin bu ba! Mi ü bulunup bulunmadığ de ayrıca tahkik edilmekte - dir. Derbend ve İpsala cinayetleri (Baştarafı 1 inci sayfada) çifte cinayette tek bir sebeb olarak orta- da kalan Yanola, dün de bulunamamıştır. Ali Rızanın karısının bugün yakalan - ması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü, za - bıta kadının izi üzerinde bulunmaktadır. kiminin kararile mevkuf bulunan Sevim dün serbest bırakılmıştır. Ali Rızanın hatıra defteri de ele geçirildi Diğer taraftan Ai Rızanm eşyası U - zunköprüden İstanbula gönderilmiştir. Ali Rızanın eşyası arasında birkaç gün evvel Son Postada neşredilen fotoğrafla birlikte, bir de hatıra defteri bulunmak- tadır. Bu defterde, hâdiseyı biraz daha aydınlığa çıkaracak yeni malümata rast- Janacağı muhakkaktır, Eşya, dün emni - yet müdürlüğünde sulh hâkiminin işti - rakile tedkik edilmişlir. Bu tedkiki mü- teakib Ömer Lütfinin vurulduğu tabanca ile, Muhiddini öldüren tabancanın ayni olduğu kat'iyetle anlaşılmıştır. Ali Rızayı ve Muhiddini çok iyi tanıyan bir kunduracı anlatıyor Maktul Muhiddinin ve Ali Rızanın çok yakından arkadaşı olan ve Adanada kun- duracılar çarşısında oturan kunduracı Mehmed Zihni, bildiklerini Son Postaya şöyle anlatmaktadır: «— Gerek Ali Rıza, gerekse Muhiddin çok yakın arkadaşlarımdı. Ali Rıza bundan 7 sene kadar evvel A- danaya gelmiş burada şimendifer depo- sunda dört lira yevmiye ile usta olarak çalışmağa başlamıştı. Çok namuslu ve a- ğır başlı bir adamdı. Zayıf ve sarışın bir karısı Ile iki de çocuğu vardı. Son za - manlarda Ali Rızada garib ve gayri tabli haller görülmiye başlandı. Buhranlar baş gösterdi. Karısını son derece kıskandı - ğını anlıyordum.. «Karımdan şüpheleniyorum!'» Bir gün kendisile kahvede tavla oynu- yorduk. Gene hüzünlü bir hal! vârdi. Kendisine bunun sebeblerini sordum ve: «— Poara sıkıntısı çekmezsin, kiımseye borcun yok, öyleyse, ne diye bu kadar e- kılıyorsun?» dedim. O zaman, ailevi vaziyetinden şikâyele başladı ve bana şunları anlattı: — Günde 4 lira yevmiye alır, bunu al- diğım gibi, götürür karıma teslim ede - rim, Fakat, şimdi ondan şüpheleniyorum. Şüphelendiğim adam da Muhiddindır. Ka rım Gu adama gizlice para veriyor. Bir müddet sonra Ali Rıza ve ailesi Adanadan kayboldular. Son olarak, bundan iki ay önce ken- disine rastladım. Bana şimdiye kadar Malatyada olduğunu, karısını da ora « da bıraktığını söyledi ve: — Uzunköprüye gideceğim, dedi. «Muhiddini nasıl tanıdım?» Muhiddin hakkında - kibildiklerime gelince. Bu adam, Adanada hava ra- sad istaseyonunda 5 sene, başçavuşluk yapmı: Çok şık giyinirdi, dili âe tat- h olduğu için kendisini herkese sev « dirirdi. Fakat, onun en büyük kusuru aile yuvalarına musallat olması idi. İki üç çoçuklu, tertemiz aileleri bile dağıt - maktan âdeta haz duyardı. Bu yüzden bir ay müddetle hapse mahküm bile olmuştur. En son iğfal ettiği kadın da Ali Ri- zanın karısı Yanoladır. Ali Rıza iki buçuk ay evvel Malatyadan ayrılmış Malatya, (Huüsusi) — Ali Raza, bu - rada 5 inci işletme motörlü — direzine şoförlüğünde çalışmakta — iken 2,5 ay evvel istifa etmiştir. Karısı — Yanbdla, namı diğer Saadetle iki çocuğunu Ada- naya göndermiş, kendisinin de bir müd det istifa muamelesin| bekledikten son ra, neticelenmeden vaziflesini terkede- rek, şehirden ayrılmışlır. eeij KRDİr n S ğ