BON POSTA L Garib haberler — ingiltere Kralı Birincikânunda doğdu, fakat doğum günü Hazirenda tes'id ediliyor Dünyada yalnız bir kişi vardır ki do- ğumunun yıldönümünü doğduğu güne i- Babet eden tarihde değil, fakat B ay ev - J eder.. İsmi İngiltere Kralı ve Hindistan imparatoru [—Niğde tahrirat kaleminde bışlayı; İstanbulda “; : B darağacı altında biten memuriyet hayatı Devlet kapısında elli yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir Hâzım o Sırada yapılan sünnet düğününde, süslü karyolumı;ı etrafında altı tane güzel kız çocuğu gören davetliler, manalı manalı gülümsemekten kendilerini alamamışlardı Âltı kızın arasında hemce! vel majeste & ıncı & ün biraz ilerisindeki kaya Yordum. Cazibesine kapıldı Seyrine kanamıyor, ve bu tem Verdiği neş'e içinde türlü türl Yunlar, a %u. yaramazlıklar icad edi; *O sırada yapılan sünnet d Ü karyolamın etrafında | kız çocuğu gören dave' Ü manalı gülümsemekten kend Alamamışlardı! h:f:'bb'ş" bir tesadüfün yardımı ir hâdisenin tesiri olmasayı '::rnr mektebe dönmek — imkânınd dâmen mahrum kalacaktıni. Bu itibarla, gürültülü maceralarla, hhlâdı hâdiselerle dolu ömri Masum safhasına ald hatırı =M vermeden önce, bu sonuncu Seyi de kısaca anlatmaktan kendi- ti ıl'ımıyıcağlm: Sabık sadrazam Esad paşa (*) Konya i bulunuyordu. Ve o sıradı ile Antalyaya gönderilmi icabı Esad paşa; :" hergün görüyordu. Ve Esad paşa, barma, dedikodulara sebebiyet vere-| Sk derecede mültefit davranıyordu. hp'!l, hemen her akşam, be: #tma biner, ve bizim evin önünden N"E-'f. deniz hamamına giderdi. —ıen de tam © saattlerde kapının önü- l ..:;_:i sevimli paşayı, elpençe divan ” hürmetle, minnetle, ğ q.ı'îllniım.. n da beni adam yerine koyması, | N::Jimımı ciddiyet ve vakarla mu - le etmesi, gururumu okşar, bana .—“'“ bir iftihar, ve sevinç verirdi. ik eğ- e:ı'mmi selâm» ani, bir gü Nü:rimm en büyüğüydü... Bi n getirdiğim bu merasimi, bi bile kaçırmıyordum. .:“Ğndısini. hergün, büyük bir hür - %' selâmlayışım paşanın da nazarı | Nı;,î,lm celbetmiş olacak ki, bir gün | Wu;m geçerken atını durdurdu. Ve ;_St'n kimin çocuğusun evlüdım? M"'mnkh vaziyetimi bozmadan ce- Verdim: h;:“h“"' müdürü bendenizin o , paşam! > Yâ... Yabancı değilsin demek? ;uD!:aeılarmızdamm paşam.., Xa Sevabları verebilişime hiç şaşma- ai Çünkü o devrin hemen bütün iyi le çocukları, her şeyden evvel & t edebiyatını öğrenirler, bilirler- * "n, benimle fazla konuşmadı. Fakat beni yanımna çağırdı: .;du!nı girdiğim zaman, anneme bir €T anlatıyordu” Yüzü neş'esiz ve| Sesi kırık, titrekti. Beni görünce, w:rı:h köşesindeki yuvarlak yer l gösterdi: aŞ %Suran otur... tamamlıyayım da, seninle ko- |? rinı Bükacaklarım vari., dedi. © Bu zat Harbiye mektebinde «Softa» teftiş le rüşdiye mektebini H“hr. babama iltifat eden bu hey - |SÖ İcır gı dalyelerinden e |be yolladım! gittim. Mutasarrıf, kadı, de ori enfes y kıymetli mü Ründen bir kaç gü annem Ç gün sonra, bir akşam j Föbem & Tefrikamızın yarınki resinilerinder: Küçük Hüseyin yaşından büyük görünen i bir çocuktu anneme lamak ümidile- gizli bir dikk miye başladım. Babam — Ne diyordum? dedi... Annem hatırlattı: Mühürdar bey size, vali paşanı ziyaret — Evet, dedi... Böyle söy haberi, mekteb müdürüne bi stedi. Ben hem mekteb m m; hem de, m r, piril piril kol sekiz İrünı ida klarını Emrolunan saalle paşanın daydılar. Paşa dı, ve rüşdiyeye götürdi n tanesini, edeceğini i, ve bu ldirmemi e haber renin gı dan, san- yanına muhasebeci hepimizi maiye- ü zam dört mek- gösterdiği derin Zaten sana onun, ne kadar âlim, afif ve d! unu her zaman *|puflamaz mı? Yerin yetmiş kat dibine kıymetli, , güzel cevab ve- gümüş ve a ballandırırken, zle bana baktı. — Yaramaz... Adam ölay mükâfatlardan sen de kazai yen bir sitem, bir azar, sami ar vardı! ve haklı bir iğ Annenle anlata- | bakkalın çocuğu da bir saat kalemler, daha birçok fatları a- biçare Yaşaran “|cak ateş dam! kopardı! Babam içini çekerek anneme: Biliyor musun? dedi, ORMANLARDA YAZ bana mekte- | en M Elan meşhur Esad paşadır. fazla ne dokundu? | Ve kısa bir süküttan sonra, annemin merakla beklediği bu sebebi izah etti: — Esad paşa, sınıfları gezmiye baş- lamadan evvel, talebeleri toptan tef- tişten geçirdi!.. O sırada, mektebin bü- tün talebeleri, büyük dershaneye top- lanmıştı. Paşa bütün talebeleri birer birer gözden geçirdikten sonra bana döndü ve: — Müdür bey, dedi... Sizin mah- dum rüşdiyede okumuyor mu? Yüreğim ağzıma geliyordu: — Okuyor efendim... dedim. at, dedi, ben sizin mahduma rastlıyorum. Simasımı iyi çocuklar a Bu sual, baş kova kaynar su gibi boşandı. Kekeliyerek: « Paşam, dedim Bu sabah, bir- denbire hastalandı. Maalesef, huzuru- nuzda bulunamadı!.. 'Tam o sırada, yüzümü istihzayla sü- zen birinci m kendini tutamayıp giriyordum! Paşanın suali kulağıma kızgın bir demir gibi saplandı. Ve o| erken, ağzım, ateş çiğniyor- | ların çocukları, koca bir val fatını kazanacak kadar okusi ınlar da, benim evlâdım niçli in beni o vaziyote di için, haremağaları gibi kız ço- cuklarile düşüp kalksın? Niçin bayır keçileri gibi, dağlarda, taşlarda sürt- sün? Niçin Muhsine? Babamın bu yürekten kopan isyanı, süfü bana da sirayet et- olsun?.. — Baba... Babacığım... diye inledim, hıçkırdım! O anda soğuk yanağıma, sı- | ı dökülüyordu, (Arkan var) (*) Annemin ismi, kadar zamanda yayılır ? Gece yarısı Taksimde bir cinayet oldu. Cinayetin bir tek şahidi vardı. Bu şahid gördüğünü hâdiseden 12 da- kika sanra iki arkadaşına anlattı. Bu iki arkadaştan her biri de duydukla- rını 12 dakika sonra diğer iki kişiye söylediler. Ve zincir bu şekilde devam etti. Şimdi bir hesab yapınız, eğer herkes işittiğini işittiğinden 12 daki- ka sonra 2 kişiye naklederse bütün dünya halkının hâdiseden haberdar olması için ne kadar zamana ihtiyaç vardır? Eğer kara cümleniz zayıf veya sab- rınız kıt ise 8 inci sayfamızda ceva- bi bulabilirsiniz, bir askerdi. müdafaa ederken bir Alman süvarisinin mızrağı ile öldü. ol maz. Coretur. Majeste G ıncı Core 14 birincikânunda doğmuştur. Doğumunun yıldönümünü tes'id ettiği tarih ise Hazirandır. Bunun sebebi ise an'ane mucibince İngilterede Kralın doğum yıldönümünde diğer mem leketlerden hiç birinde görülmemiş de- recede muhteşem bir geçid resminin ya- pilması mecburiyetidir. Halbuki birinci- kânun günleri böyle muhteşem bir ge - çid resminin yapılmasına müsaid değil- dir. Onun için yıldönümü — haziranda tes'id edilir, Nitekim daha evvel gelip geçmiş kralların da yıldönümleri hep ayni ay - da tes'id edilmiştir. TESADÜF MÜ ? İngilterede Cenubi Gal'de pansiyon işleten bir adam geçen Cumâa günü ye - mek odasına girerek, öğle yemeği yiyen pansiyonerlerine: — Bir akşam olsa çok sevineceğim. Zi- ra alle efradımın hepsi bugünde, sular kararırken ölmüşlerdi.. demiştir. Adamcağız akşam olup da saat 7 yi çalınca banyo odasında düşerek ölmüş - tür, * 150 senedenberi yoklamada adı çağırılan asker Paris, (Haziran) — Fransanın 46 ıncı piyade alayında ne zaman yoklama ya- pılsa asırlardanberi cismi mevcud olmı- yan bir askerin de adı çağırılır: — La Tur Dovern! Asker saflarından bir ses: — Namevcud, şeref meydanında öl- müştür, cevabını verir. La Tür Dovern cesareti ile tanınmış 150 yıl evvel Oberhauseni O zamandanberi bu askerin bütün eş- yası 47 inci alayın kışlasında bir came- kân içinde hıfzedilmektedir. Bu eşyanın arasında bir kese de tütün vardır. Bu tü- tünün dünyada mevcud en eski tütün iduğu iddla edilse yanlış söylenmiş ol- Majeste 6 ımcı Core ŞANS İngilterede Santhsea'da oturan 45 yaş- larında bir kız bir arkadaşile dağda ge- zerken 30 metrelik bir uçurumdan aşağı yuvarlanmış, ve yukarıdan dehşetle bas "kı:ı arkadaşının çığlıkları arasında, san« ki hiç bir şey olmamış gibi yerden kalke mıştır. Genç kızın kollarında, bacakla « rında yalnız tek tük sıyırıklar hasıl ol « muştur. Diğer taraftan ayni gün otuz yaşla « rında ve Üç çocuk babası — bir adam, 3 metrelik bir yerden yuvarlarmış ve he « men ölmüştür. Şans!... * 300 müşteriden hirsiz. çıktı Londra (Haziran) — City'nin meşhur kuyumcularından biri müşterilerinin na- muslulukları derecesini ölçmek için garib bir deneme yapmıştır. Bulduğu usul ga- yet kıymetli bir mücevheri mağazasının masalarından birinin üzerinde göze çar« pacak bir şekilde bırakmaktan, sonra da 300 tane müşterinin tavır ve hareketini tedkik etmekten ibarettir. Bu 800 müşteriden 53 tanesi hiçbir şey: söylememiş, 67 tanesi ihmalinden dolayı kuyumcunun nazarı dikkatini celbetmiş, 180 tanesi de mücevheri aşırmaya çalişe mıştır. Bu sonuncu sınıfın ekseriyetini teşkil edenler kadınlardır. 180 i Şark ötedenberi kahvenin tiryakisidir. Şarklı sabahleyin hiç olmazsa bir fin- Can içmezse kendisini toplıyamaz, fakat garbda da şarka çok benziyen memle- ketler olduğunu bilir misiniz? İşte size bazı Avrupa milletlerinin ne kadar kahve kullandıklarını gösteren bir istatistik. Danimarkalı ayda 502 İsveçli Norveçli Belçikalı Felemenkli Pransız ayda 575 gram kahve kullanıı uyda 408 gram kahye kullanı gram kahve kullanır|pinlândiyalı ayda 380 gram kahve kullanız Ayda 175 gram kahve kullanız Ayda 75 gram kahve kullanış ayda 33 gram kahve kullanış ayda 17 gram kahve kullanı? İtngiliz