21 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

21 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Hatay hıî;iyel ve İstiklâline kavuşacaktır Yazan: Muhittin Birgen oynadığı oyunu okuyucuları- ört yüzlü Fransız siyasetinin mıza iyi anlatmak lâzımdır. Bugün de o- nu anlatalım: Hatay davası ilk çıktığı gün Fransa, işi «Ham, hum, şaralop!» oyunile örtbas etmek istedi. Sıkıyı görünce, bir müddet sonra, başını eğer gibi oldu ve siyasetini | değiştirdi. Tamıya «tutl», tavşana ça «kaçt» politikasına geçti. Bir müddet te bu üsül ile yürüdükten sonra gördü ki iş, bidayette tasavvur ettiğinden daha mükemmeldir: H Suriyenin olmak- tan çıkıyor; Türkiyenin de olacak deği- dir; şu halde kimin olsun? Suriyeden de ayrı, Türkiyeden de ayrı, Hatay, Fran- sanın güzel bir müstemlekesi olur. Bu- nun böyle olması için iki şart Vâzımdır: Hatayda Türk ekseriyeti kendisini kuv- t olarak gösteremesin. Bu, bir. İkinci mühim nokta da Suriyenin istiklâli tasdik edilmesin, sürünüp git- sin, Suriye asayişsizlik, ittihadsızlık ve huzursuzluk içinde kalsın. Hatayın istik- 1âli, Suriyenin istiklâline bağlıdır. Fran- sa Hatayda harkesi birbirine vurdukça, Suriyede her zümreyi diğerinin aleyhin- de kullandıkça, iki memlekette birden rahat rahat oturabilir. Kendisinden büyük bir adam karşısında derhal tabasbusa kapılan birisini görürseniz ondan sinden küçi Franta, en mükemmel hesabın bu he- sab olduğunu gördü ve buna bir şey da- ha ilâve etti: Suriyeden Elcezireyi de a- yırmak. Elcezire, yani Hatayın şarkı ve tâ Irak hududuna kadar Türk hududu ile Suri- yenin aşağı kısmını birbirinden ayıran Fırat sahası, Suriyenin değil, tıpkı Ha- tay gibi, Fransanın kendi malı olmalıdır. Bu sahada bir hayli katolik ve bir mik- dar da Kürd bulunmasından istifade e- derek bunları Suriye aleyhine kışkırttı | ve Suriye ile yaptığı muahedeye yeni bir | ilâve ekliyerek Elcezireye «muhtariyet» | verdirdi. Bu da «ikinci bir Hatay» ya-| yatmaktı. Zavallı Şam hükümeti bu manevraya| karşı mukabele etmek üzere bütün gay-| retile direndi. Ancak, parası böl olan| Fransa Suriyeden, dalaveresi kuvvetli olan Martel cenabları da Cemil Bey Mer- dümden üstün idiler. Zavallı Suriyenin Elcezireye gönderdiği valiyi bir defa al- lesile beraber dağa kaldırtan Fransadır; ikinci defa gene valiyi ailesile beraber taşa tutturan ve Suriye hükümetini El- cezirede paçavra haline getirten de gene Fransadır. Paris bize şunu söylemek istiyordu: «Türkiye, sen bizden bir Hatay istedin; al sana iki Hatay!» * Fakat, Hatay Türklüğü Fransanyn he- sablarını boşa çıkarıyordu. Türkler ora- da işi ciddi olduğu kadar medeni ve me- deni olduğu kadar da sıkı tuttular. A- rablarla Ermeniler zayıf oldukları kadar içlerinde Türke de mütemayil bulunan- | Gazetelere mektub gönderme rekoru- nün sahibi, İngiliz papazlarından Filips- tir. B1 yaşlarında olduğu halde geçen - lerde ölen bu zat, genç yaşındanberi ga- zetelere mekltub göndermeğe — başlamış ve 59 senede 60 binden fazla mektub yaz- miş ve yollamıştır. Yakında camdan jiletlerle traş olacağız Çok yakın bir zamanda — artık cam jiletlerle traş olacağız. Bayanlarımız da, cam tenegrelerde yemeklerini pişi- recekler. Cam jiletler, çelik jiletler kadar in- olan karşısında zalim kesilecek demektir SÖZ A Mektub gönderme Rekortmeni öldü korkunuz, — kendi- kendisinden küçi gürerececenı aseveremeAreenLAnALeADE KELERAEYE A, Hergün bir fıkra Siyahlar giyiyorum! Oğlundan babasına: «Babacığım, amcam öldü, O zaman- danberi hep siyahlar giyiyorum.» * Babasından oğluna: «Oğlum, dinimizde yaz tutmak yok- tur. Amcanın ölümüne acıyabilirsin, fakat yaslı gezmene tüzum yoktur.> GERE * Oğlundan babazsına: <İlk mektubum yanlış — anlaşılmış, siyah elbiseler amcamındı, o öldük- ten sonrTa bana kaldı vesaire...> DE j i t ; ; İ İ i İ j ; ŞTT AAA Zehirli ısz;ian Müteessir olmıyan Kadın ehemmiyetle tedkik edecektir. göz yaşı döktürücü bir gazla doldurul- muş olan tecrübe odasına girdi. Orada ders veren doktor gönç kızlar- İki münteha İnsan kendisinden büyüğe uşaklaşmadan hürmet etmeyi, e de dalma himaye ve şefkat göstermeyi bilendir. İki müntehanın ortasında kalmayı biliniz. RASINDA Birdenbire gözleri Görmeğe başlıyan kör 'Tıb âlemi Clacton-an-Sea da basta ba- | Saadeti yalnız sevdiği bir adama var - kıcılık eden Mis Eva Webb'in vaziyetini | masından değil, parası olmumdın':l; » ğil, gözlerinin görmesinden ileri gelmek- Bu genç kız arkadaşlarile birlikte ze- | tedir. hırlziıınhrşım_ümdehı_îıl!n'inlâğ' Filvaki güzel ve cici Hazel 14 yaşında reniyordu. Bir gün maskesini takarak (iken birdenbire kör kalmıştır. Soğuk al- Sözün Kısası Gençliğin aA Huzurunda E. Talu tatürk'ün, yurdu kunırd üzere Anadoluya ilk ayak bf tığı mübarek günü, Türkiye genç |ruhunun bütün temiz — coşkunluğu kutluladı. Her tarafda, en büyüğü inkılabi * mızla yaşıd olan on bin! e Türk çO7 cuğu, bu bayram günündi ra akın ederek idman şenlikleri v lar. Bu, içi, dişı saf ve sağlam — gengilli ben de doya doya, sevgi ile ve g temaşa ettim. ar, öyle saf saf, dik vücudleri *& sert adımlarile geçiyorken, hatırâi bir an için maziye, kendi çocukluğ irca eylemiş bulundum: n Biz de bunlar gi ik., bizim de bf baharımız olmuştu.. fakat o ba böyle neş'eli ve güvençli bir manzarâf yoktu, Gözlerimizde hiç bir zaman bi nuru taşımadık. Adımlarımız, ihî—i:dı ki nereye gittiğimizi bilemediğimiz den, bu derece emin değildi. Halimif den müşteki, âtimizden şüpheli — 10 Önümüzde açılan ufuklar daimi ıı'ıri'! tabakası ile örtülü gibiydi. Nazarlafi mızı ileriye doğru uzatsak, kırşım' koskocaman bir istifhâm işareti, nl_ daki Yrracs noktasile hemen belirit” rirdi... Bugün, benimle yüzyüze gelen 'Nğ gençliğine, işte bu iç burkulay'cı şüncelerle, gıpta ile baktım.. baktırde Göğsüm kabardı; gözlerim nemleff di; gönlümde, inancımın kuvvetl ğini duydum. İ Genç ve sert adımların altında, © minim ki, ayni gururu ana valanıfl (kaddes toprağı da duyuyor, ayni | la heyecanlanıyordu. ğ Türk gençliğine, bu bayram günülç de, hayran nazarlarım mazinin bi ' © hüsranını, bir saygı armağanı * erind? « sundu. Atamızın yüce emanetini eli gel tutan Türk gençliğini — bir kere hürmetle selâmladım! ZM miş, ve bir gece yarısı ani olarak etra - fını gö başlamıştır. Zavallı kı- karmalarını istedi. dan maskelerini «bir saniye» için çı - Tecrübe görenlerin zı hastaneye kaldırmışlardır. Genç kız hastanede sırtüstü yatarak yün örmesi- ni öğrenmiştir. Körlüğü ani olduğu ka- Evkaf yeni akarlaf icabında gazın nevini tefrik edebilme- leri lâzımdı. Genç kızlar boğulacak hale gelince alelâcele maskelerini tekrar geçirdiler, Fakat Mis Webb güya bir ce ve onlardan daha keskin olacak, fa- kat yeniden bilenemiyeceklerdir. ——— Sorari olursa inkâr etmek kabildir; tevil |gülistan içinde bulunuyormuş gibi ga- İzı bütün ciğerlerine doldurarak kokla- |makta devam ediyordu. Şimdi Miâ Webbin vaziyetini tedkik eden bir dok- lar çıktı. O zaman Fransanın bütün ü-|etmek mümkündür. Fakat, biz bir kere İtor göz yaşı döktüren gaza kolaylıkla midi Alevilerde toplandı. Alevileri elle- rinde tutabilirse Hatay Fransanın elinde demektir. Tutamazsa iş fenadır, bunlar 'Türk kardeşlerile elele verince Fransa için bahis kaybolmuş ve Elcezire plâm da - bu kıt'a Hatayın hinterlândi olduğu için - kendiliğinden suya düşecekti. O zaman Fransa harekete geldi. Bütün kuvvetile Türkleri oyalamak, aldatmak, Öte tarafı tazyik etmek, iğfal etmek ve tehdid altında tutmak esaslarına istinad eden bir plân yaplı. Garo Ankarada tatlı söyledi, vâdlerde bulundu, dostluktan dem vuürdu. Halbuki o sırada Hatayda asıl politika gizli veya açık devam edi- yor, plân tatbik ediliyordu. Buna rağmen Türkler İskenderun ve Antakyada Ümidin fevkinde — ekseriyet kazanıyorlardı. «Aman Aleviler de elden gidiyorlar!» diye, Hataydaki müstemles keciler feryada başladılar, o zaman hali kı birbirine karşı tahrik oyunu başladı ve Berutlu bir çanak yalayıcının ağzile budalaca bir balan uçuruldu. Uçurulan balon yükseklerde fırtınaya uğrayınca, bu siyaset kendisini iflâstan kurtarmak için en alçak ve en şeni bir tedbire müracaat etti: Radyo ile bir ha- ber uçurmak ve Atatürkün bitdenbire vahim bir hastalığa uğradığını ilân et- mek! * «Radyo ile neşredilen bir haberi kim duyacak? Duyan da nasıl zaptedecek? bu havadisi Hatayın kulağına fıslıyacak olursak orada herkesin birdenbire ma- neviyalı kırılır. Bu maneviyat düzelin- ciye kadar da biz işlerimizi görürüz!» İşte, plân bu idi. Radyoyu biz dinledik ve işi anladık. Şimdi Türkiye bu siyase- tin suratından maskeyi aldı. Altından se- fih, muhtekir, tefeci, münafık ve mü- tehakkim siyasetin yalan söylemekten utanmıyan politikası çıkıyor! Hayır, Ha- tay hürriyet ve istiklâline kavuşacaktır; Türk milleti bunu böyle istiyor ve yapa- caktır. Başkalarının memleketlerini ba- balarının malhı gibi zaptetmekten sıkıl- mıyanları Toros dağlarından sürüp çı- karmış olan Türkler, icabında Amanos dağlarını da temizlemesini bilirler, Sade Hatay değil, Suriye de müslakil olacak- tir; Anadoalunun sırlına bir hançer gibi sokulmak istenen (Elcezire hiyanetini 'Türkiye bilmiyor değildir; onun da sı- Tası gelecektir. Muhittin Birgen İstanbul Belediyesi şehrin muhtelif nesi'nde tahlil ettirdiği zaman dörtte üç Belediyenin bu müşahede neticesinde İSTER ğından mürekkeb olduklarını görmüştür. İtahammül eden kedi ve köpeklerle bu genç kız arasında bir benzeyiş bulmuş- tür. Esasen şimdiden tesbit edilmiştir ki Mis Webb tıbkı kedi ve köpeklerde olduğu gibi teri derisinin mesamatın- dan değil, ağzından çıkarmaktadır. De- mek ki güddeleri insan güddelerinden tamamen farklıdır. Japonyada okumak yazmak bilmiyenler yüzde yarımdır Son istatistiklere göre — Japonyada 26,000 tane ilkmekteb vardır. Bu ilk mekteblere devam eden küçük Japan- İların sayısı 13 milyondur. Liselerle üni- versiteye gidenlerin sayısı ise 9 milyona baliğ olmuştur. 'Bütün Japonyada okuyüp yazma bil- miyenlerin mikdarı yüzde ancak ya - rımdan ibarettir. Habuki Şimali Çin ile Korede vaziyet bunun tamamen aksi - dir. semtlerinde satılan nisbetinde pamukya- yaplığı ceza zeytin- | sen: İNAN, İSTER dar yeniden de nura kavuşması anf ol - muş. Birden görmeğe başlamıştır. Şim - di de sevdiği delikanlı ile evlenmiştir. Pul Fransız frangından Vaktile Çar ordusunun muhafız ku- mandanlarından iken ihtilâülden sonra Parise kaçan, ancak beraberinde ge - tirdiği gayet kıymetli pul kolleksiyona ile hayalını kurtaran ve para kazanan Lizitzki, şimdi Londrada bulunmakta ve en büyük pul müzayedelerine işti- daha kıymetli imiş rak etmektedir. Pul üstadı, Fransızların banknotlar- dan ziyade pulu sevdiklerini, frangın düşme tehlikesi olduğu halde, — pulun daima kıymetini muhafaza ettiğini, söy lemektedir. 172 sene yaşamanın sırrı Hindistanlı Tapsi baba 172 yaşına ne imiş basmıştır: — Çok yaşamak ve 170 lik mayınız.. demektedir. Kendi usulile yetiştirdiği 70 lik bir delikanlı, âdeta dinçleşmiş, — gençleş - miştir. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! yağı namı altında pamukyağı satan esnaf hakkında birer zeytinyağlarından birer nümune almış ve bunları kimyaha- | zabıt varakası tutmaktan ibârettir. Binaenaleyh biz gelecek defa yapılacak teftişlerde de ayni netice ile karşılaşacağına inanıyoruz, fakat ey okuyucu İNANMA! olmak sevdasında iseniz, yıkanmayınız, tıraş olmayıniz ve bilhassa jimnastik yap - inşa ettirecek Vakıflar idaresi hem şehirlerin sü:'"; mesini temin etmek hem de yeni & !f meydana getirmek için yeni inşast f caktır. Bunlar, otel, mağaza nı:l:) binalar olacaktır. Bir çok şehirli bu şekilde inşaat yapılacaktır. # Mahlül emlâkin taksitle satılmast bir kanun projesi hazırlanmıştır. ):1” e emlük satıldıktan sonra burada t€ dilecek paralarla yeni binalar Y! tır. Lisan muallimi Mfu“#p' Lise ve orta mekteblerdeki list? Diç allimliği ihtiyacını karşılamak öi dan sonra muallim melnebhrh*;,, « vj zun olacaklardan Tisan dersine yetli bulunanlar Koloj ve ecnebİ rinde ikişer sene okutulmak

Bu sayıdan diğer sayfalar: