Yüzü maskeli papaz: “İşte, ilk defa olarak itiraf ediyorum: Civanna, seni seviyoruml,, dedi. Civanna bunu işidince birdenbire geri sıçradı ve tiz bir çığlık kopardı Madmazel Civanna, korku ve nefret- le titriyerek: — Monsenyör! Hayatım, o kadar bü- yük tehlikeler içinde ve öyle korkunç asılzadeler arasında geçiyor ki. artık böyle serseriler, bana çok münis geli - »yorlar. Hem, şundan da emin olunuz ki, Şimdiye kadar, sizin serseri dediği- niz ağamlardan hiç bir zarar görmedim. Bilâkis başlarında asalet tacının el - *masları parlıyanlar, bana daha korkunç, daha zalim, daha tehdidkâr.. hattâ, da- ha küstah geliyor. , — Küstah mı? — Evet, Monsenyör. —Madmazel!.. Korku ve heyecan, sizin fikrinizdeki muhakeme kuvvetle- rini sarsmış zannediyorum. Sizin gibi #sil bir kızın ağzından, asalet aleyhin- de işittiğim sözler, bana hayret veriyor. — Monsenyör!i Asalete, sadece ben ml hürmet edeceğim? Siz de asilsiniz. Hattâ şövalye elbisesin!, rahib cübbe- sine tahvil etmekle beraber, daha hâlâ asaletlen alâkanızı kesmiş değilsiniz. Şu halde size sorabilir miyim? O Türk asılzadesin! niçin o kadar büyük bir ei- nayete sevkettiniz? Hayatı, tamamile masum geçmiş olan bir adamın elini bir cinayet ile lekedar etmek istediniz. Bu sözlere muhatab olan adam, bir- denbire irkilmişti. Âdeta kekeliyerek, büyük bir huşunetle: — Ne biliyorsunuz? demişti... Civanna, iri siyah gözlerini, o adamın gözlerini, o adamın gözlerine dikerek sert bir sesle cevab vermişti: — Biliyorum. her şeyi biliyorum, Monsenyör... Bana olan aşkından isti- fade ederek onu, elinde yalın bir han- çerle, Kral Fransuvanın önüne sevket- tiğinizi çok iyi biliyorum. Hattâ, vic- danınm yüksek ilbamına kapılarak o cinayetten vazgeçen o büyük Türk asil- zadesinin, sizin emrinizle Bastil zinda- Bına nasıl atıldığını da biliyorum... Na- si?.. İster misiniz. daha bildiklerimi söyliyeyim mi, Monsenyör?... Hattâ ve hattâ, sizinle düello etmek istediği 2a- man, bundan nasıl kaçındığınızı, sizi bulamıyan o Türk şövalyesinin, eldive- nini kapınıza nasil çivilediğini de bili- yorum Monsenyör... Kollarını göğsünün üstünde kavuştu- rarak ayakta dimdik duran bu iri vü- cudlü adam. Dişlerini sıkarak boğuk bir sesle; — Yeter! diyebilmişti. Fakat Civanna, yarasına dokunulmuş bir kaplan gibi güğremişti: — Susmıyacağım, Monsenyör... Yal- nız burada değil, her yerde bağıraca” ğım. İcab ederse, Parise ve hattâ Ro- maya kadar gideceğim. Haşmetmeâb kralın hepimizin âdil hâkimi olan (E- bi mukaddes) hazretlerinin önlerinde diz çökeceğim. «Masum insanlar, zorla cinayetlere sevkediliyor» diye feryad edeceğim... O adamın boğuk sesi, tekrar işitilmiş- ti: — Madmazel, sizin gibi, kilisenin saf ve hâlis evlâdının ağzından, bu sözleri işitmek istemem. Bu sözlerinizle, mu- radı ilâhi'ye müdahale ediyorsunuz. — Monsenyör, siz de cenabı hakkın takdir ve muradlarım kendi arzunuza uydurmak istiyorsunuz. «Size bir tokat vurdukları zaman, öteki yanağınızı çe- virins diyen Hazreti Mesih, acaba, kral Fransuvanın katlini, sizin kalbinize nasıl emretti? Siz ki; onun çobanların- dan birisiniz. Siz ki; kilisenin mukad- des vazifesi uğrunda, şövalye elbisesi- ni bir papaz cübbesine tebdil ettiniz. Siz ki; âsi ve serkeş insanları, hayra, salâ- ha, merhamete, şefkate sevketmek için hayatın bütün ihtiraslarından vazgeç- tiğinize dair ikrsr vererek bir kilise kürsüsüne geçliniz. Ve gene siz ki; ki- Misenin kudret ve şerefini yükseltmek için (Hâdimi İsa) tarikatini teşkil ede- rek, (Rahib İğnas 48 Löyolâ) unvanile kilise prensleri arasında en yüksek bir men, Pavi galibi gibi bir krah, bilmiyo-|ve saadet yollarını göstermeyi kendini- rum ne zalimane bir hisle ölüme ımah-/ze vazife edindiniz. Siz ki; muztarib in- küm edebildiniz? sanların, gözyaşlarını dindirecektiniz. hıyan gözlerini Madmazel Civannaya |şifa verecek, ölüm halindeki insanları çevirmiş. kısık dişleri arasından bir |bu fani dünyadan günahkâr olarak Al- hirillı gibi çıkan sesle cevab vermişti: |lahın huzuruna çıkmamaları için onla ne isyan etmiştir. O, ilhâd ve dalâlete | yerek hoş görecek, onların müsteriha- kapılmış, bir mürteddir, Onun için, ki- İne bir surette ölebilmeleri için (Hazreti lise tarafından idama mahküm edilmiş- | Mesih) namına bütün günahlarını af- tir. İedecektiniz. Fakat; bütün bu mukad- olabilir, Fakat, kilise ile hiçbir alâkası | çiğnediniz.. Şövalye Cem ile benim ma- olmıyan bir yabancının, saf ve samimi |sum aşkıma, acı bir darbe indirdiniz. aşkından istifade ederek onu kralın kat- | Böylece de dünyanın en katı kalbli bir Yine memur etmek haklı bir iş midir, | günahkârından daha büyük bir günaha Monsenyör? Acaba, çobanlığını ettiği- | girdiniz. niz sürünün içinden, bu işe elverişli bi"| Rahib Löyolânın bütün vücudü sar- fedai bulmak kabil değil mi idi, Mon-| sildi: Artık iradesini kaybeden insanlar senyör? İtiraf ediniz ki; bu hareketiniz, | sibi şaşırmış bir tavır aldı. Ellerini yu- doğrudan doğruya benim aşkıma indi-| karı kaldırdı: rilmek istenilen darbeden başka bir şey değildi. bir heyecana kapılmıştı ki; düşmemek için arkasındaki duvara dayanmak mec buriyetini hissetmişti. de, yalnız sık sık kalkıp inen gi den kesik bıçkırıkları andıran iki nefes sesi işitilmişti. — Benim için mi?.. Bu derin sükütu, Civanna ihlâl) — Evet. etmişti gene Civanna EE Alamet um; Marmanyüei enn İstanbulda değil, Tekirdağın- A ke g — Monsenyör.. siz ki, insanlara hayır (Arkas var) Fakat dün, kendisile görüştük. Sevimli livanlarımızın şöhretlerini Ve ve değerli başpechlivanımız, şu sözlerle | âlet edemiyecekleridir. pe G | > bizi teyid etti: Bu hakikat Solak Yep ünün Bulmacası X| Bir doktorun günlük (| — Biz mercie ban terme ve | notlarından im a Ae akman DVR İsi muşlar. İİ e i .. İl korkum yok. Fakat hiç kimseye de mey- Bisiklet birine ! BE || MN Şeker hastalığının dan okumadım. Çünkü ben, bugün, «baş BON POSTA ROJ) SPOR Se Halkta güreş sevgisini öldürmekten çekinmeliyiZ Tekirdağlı ismi etrafında koparılan gürültülere karşı : * Bir pehlivana meydan okumak benin için küçük görülecek bir harekettir , diyor m w TİZ ea nm aş gap Sİ Yazan: AR Rahib Löyolâ, hiddet ateşlerile par-|Siz ki; yaralı kalblere, tesellilerinizle — Kral, kilisenin (evâmiri âliye) si-|rın itiraf ettikleri günahları bile dinli- — Pekâlâ, kilisenin, bunda bir hakkı des vazifelerinizi ayaklarınızın altında Mülâyimin muharririmize gönderdiği telgraf e Bir kaç gün evvel, Gazetelerde, Tür - Amerikanvari (patırtılar, ağıf yi kiye başpehlivanı Tekirdağlı Hüseyinin, | Türk efkârı umumiyesinde ancak ys üç pehlivana birden meydan okuduğunu | rah uyandırır. Vâlnâ bundan bir okumuştuk. Bu satırları okuyunda, hay- det evvel, Türk pehlivanları, hakiki! ret ve teessüf duymaktan kendimizi ala- birbirlerine girmişler, birbirlerine ü bir ivan, evve-| dan okumuşlardı. Fakat o zaman, Ri sonra Ki Daha | ortada bir hödise vardı, hem de Tez sonra ciddi ve ağırbaşlıdır. Ve bütün bu başpehlivanı, henüz belli değildi y. meziyetlere sahib bulunması Jizım ge -|man, bittabi, halk, pehitı yi” len bir başpehlivan, taşıdığı ünvama şe-| reketlerine, sözlerine karşı haklı v8 refini sade pazusile değil, harekâtile de yük bir alâka duymuştu. de” muhafaza etmek mecburiyetindedir. Anlaşılan, şimdi bu işleri idare “48 — Civanna, biliyorum. Yaptığım ha- reketin ne kadar ağır olduğunu takdir ediyorum. Fakat sen de şuna bil ki, ben bütün bunları, yalnız senin için yaptım. Diye bağırdı. an Civanna, şaşırmıştı, Gözlerini, rahi-| Bu itibarladır ki, Tekirdağlının üçlier, azanç kaygusile bin gözlerine dikerek hayretle mırıl-| pehlivana birden meydan okumıya kal-| alâkayı yeniden uyandırmak emeli dandı : kışacağın ummamışık. Üstelik de, Te- dirler. Bu emele kavuşmak kirdağlı Hüseyin, kendisinin pehlivanla- koparmıya çalıştıkları kuru ra meydan okuduğunu duyduğumuz | aldanacık gafil bulunur mu Madmazel Civanna, o kadar büyük Birkaç dakika, derin bir sük KK pehlivan» ünvanına resmen sahib butlu - nuyorum. Ve bu Ünvanı, memleketin bü- tün pehlivanlarından üstün olduğumu isbat ederek kazandım. Binaenaleyh, hiç kimseye meydan okumıya ihtiyacım yok. Daha doğrusu, bir pehlivana meydan ©- kumak, benim için, küçük görülebilecek bir harekettir. Benim Ünvanımda gözü olanlar varsa, bana meydan okurlar. Şu anda, meydanda bana meydan okuyan bir pehlivan da yok? Sizden, bu noktala- rın tebarüz ettirilmesini istiyorum!e Görülüyor ki, Tekirdağlı Hüseyin, sa- hib olduğu ünvanın şerefini korumasım gayet iyi bilen bir pehlivandır. Tekirdağlı, bir güreş yapmayı kabul et- miş olabilir. Fakat bu güreşi tertib e - denler, güreş etrafında bir şamata kopar- mak isterlerken, başpehlivanın haysi — yetini kırabilecek hafifliklerden kaçın - malıdrlar. Bir başpehliyanın tertemiz şöhretini, müşteri toplamak gayesile, sa- hibsiz bir sermaye gibi işletmek hakkı, hiç kimseye verilmiş değildir. Bu #ti - barladır ki, bu işleri yapanlara, Tekir - dağlının bir ihtar mahiyetinde olan bu haklı şikâyetini ehemmiyetle nazarı dik- kate almalarını, ve ona göre davranma- larını bildirmek lüzumunu duyduk. Bunlardân başka, dün, elimize, yuka - Teşhisi Şeker hastalığını teşhis için bad ve ağır vak'alar karşısında isek gayet kolay- dır. Susuzluk, günbegün zayıflama, faz- la idrar etmek ve idrarda da fazla mik- darda şeker görünmesi gibi hallerle der- hul şeker hastalığını teşhis edebiliriz. Fukat bazan çok hafif vak'alarda ve- yahud şeker hastalığı olmadığı (halde idrarda şeker görülmesinden mütevellid bir nevi hastalıkda teşhis meselesi biraz güçleşir. Böyle bir zamanda teşhis koy - mak İçin muhakkak kandaki şeker mik- darm tayin etmek zarureti hasıl olur. Kanda şeker, yüzde yüz yirmi müizramı tecavüz edince o zaman hastalığın haki- Ki bir şeker hastalığı olduğu teşhisi kat'i Yeşir. Halbuki hakiki şeker hastalığı ile hiç bir aikası olmıyan (böbrek ve ldrar gekeri) denilen diğer bir hastalıkta kan- daki şeker mikdarı dalma normaldir, artınımıştır. Bu sebebledir ki bugün şe- ker hastalığı teşhisi Için ve tedavi yol. Yarını lâyikile fenni ve tıbbi bir surette tayin için muhakak bastaların sik sik kanlarını munyene ettirmeleri icab edi- yor. Biz de bu gibi zevata bunu bavsiye için bu bir kaç satırı yazmağa ihtiyac hissettik. Cevab isteyen okuyucularımızın posta pulu yoliamalarını rica ederiz. Aksi tak- 8 || | | m m dg vey uy sw SOLDAN SAĞA: 1 — Yeni teşekkül eden bir bankamız. 3 — Ayni isimde olanlar, esmekten emri hazır, yerde biter. 3 — Bir mesafe ölçüsü, ahzetmek. 4 — San'at, proje. 5 — Bir rakam, çök kullanılan bir isim. $ — Keder, Adi, 7 — vasilik. 8 — Bunl edatı, sert bir cisim, su, $ — Kenar, İsarın doğumu. MW — Zeybek, komşu bir memleket, YUKARIDAN AŞAĞI: 1 — Meraklı bir oyun. 2— "Trakyanm en büyük şebri, kraliçe, 3 — Atiara takilir, burgularda bulunur, 4 — Faaliyet, mağlübiyeti kabul etme, $ — Dair, araben haber getiren. 8 — Başlıca. 7 — Üzüm ağacı, geceleri görünür, hicab. 4 — 1, Rusça evet 9 — Bir kömür nevi, hocalar giyer. Nöbetci eczaneler Bu yece nöbetçi olan cezaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler; Aksarayda; (O (Pertev), Alemdarda: «Eşref Neş'et), Beyazıdda: (Belkıs), Sa- matyada: (Erofilos), Eminönünde: (Ben- sason), Eyübde: (Hikmet Atlamaz), FPe- nerde: (Eımiiyadi), Şehremininde: (Ham dh, Şehzadebaşında: (İ. Hakkı), Kara - gümrükte: (Arin, Küçükpazarda!: (Hik- met Cemil), Bakırköyünde: (İstepan), fen tekzibini rilen ederim!» Görülüyor ki, şamata koparmak iste - ğinde daha ileriye gidilmiş, ve hiç bir| Futbol ajanı kafileye şeyden baberi olmıyan pehlivanların or- z taya çıkacakları yazdırılmış. Beşiktaş Alsancakla pe. Bundan bir müddet evvel, bu mevzua| Bugün Beşiktaşta, Yarm d3 Beyi bir defa daha temas etmiş, ve güreş or-|Taksim stadında ii maç yepsf. (i ganizasyonlarının, “güreş sevgisini öldü-|mirin irc akımı En Mİ recek bir ekddiyetsizlik arzetmiye bay -|eelmeminir. Alnenki ruleiaa 7» ladığımı yazmıştık. el Sml ve pack, # Yukarıya yazdığımız taze ve garib hâ- — diseler, bu iddiamızı haklı çıkaran delil- lerin yekünunu biraz daha kabartmış bu- lunayor. Türk pehlivam, varyete aktörü değil - âir. Son Paris seyahatinden, gayelerine eremeden dönen organizatörler, bu ezeli hakikati gayet iyi bilirler, Mm pebaşında: (Kinyollı, Karaköyde: (Lü - seyin Hüsnü), İstiklâl caddesinde: (LI - monciyan), Pangaltısa: GNargileciyan), Beşiktaşda: (sil Halid). Usküdar, Kadıköy ve Adalardakller: Üsküdarda: (Ömer Kenan), Sariyer da: (Nuri), Kadıköyünde: (Büyük, Üç- leri, Büyükadada: (Halk), Heybetlde: Halk). (lo) 2i > Lu iel İZİ» ig a Mİ iv İR| A A! S iğ Ai IR! >>