| | iş “Son Posta,, nın Hikâyesi T L L L N Kasketini geriye doğru itmişti. Elleri ceblerinde hafif bir ıslık tuttürmuş yü- rüyordu. Yerler karla örtülü idi, fakat hava açıktı. Rüzgür yoktu. Koyu lâci- verd gökte yıldızlar parlıyor, ay bülüt- ların arasında süzülüyordu. Vakit gece yarısını geçmişti. Sokaklar çok tenha idi, bekcinin düdüğünü duyar duymaz derhal ıslığını keserek biz kapının sipe- rine saklanıyor, bekci uzaklaşınca tek- rar yoluna koyuluyor, ıslık öttüre öttüre gebindeki maymuncuklarla anahtar des. tesini birine vurup şıkırdatarak neş'e- li, sakin yürüyordu. Nihayet ara sokak- lardan birine saptı, epey yürüdü, küçük beyaz bir evin önünde birdenbire durdu. Evi dikkatli dikkatli alâka ile süzdü. So- kak kapısının belki de içerden demirli olduğunu düşündü. Yan tarafta alçak bir bahçe duvarı onu kuşatıyordu. Çevik bir hareketle duvara tırmandı. Bahçeye at- ladı, evin arka tarafında bir kapı vardı. Açmıya çalıştı, fakat bu imkânsızdı. Ar- kasına demir vurulmuştu. Dişlerinin a- rasından bir küfür savurdu, geriledi, evi tekrar gözden geçirdi, üst katta iki ge- niş pencere vardı. kapının yanındaki dar parmaklıklı pencereye tutunarak oraya çıkmak kabildi. Pencereye tırmandı. Bir kertenkele gibi yukarıya doğru süzüldü. Bütün bu işleri hiç güçlük çekmeden ga- yet sakin ve pervasız yapıyordu, pence- reyi kolayca açtı. tam içeri gireceği sı- rada arkasına dönüp baktı. Mahalle de- Tih bir uyku içindeydi. Etrafta çıt bile yoktu, bakışlarını semaya çevirdi. Ay bulutlardan sıyrılmıştı. — Dudaklarında müstehzi bir tebessüm belirdi: <Beni sendon başka gözetliyen yok arkadaş'» diyo mırıldandı. İçeri atladıktan sonra olduğu yerde hiç kıpırdamıyarak hareketsiz durdu, Sonra cebinden elektrik fenerini çıkarıp etrafta gezdirdi, bulunduğu yer bir ya- tak odası idi, köşede bir karyola vardı. Örtüleri hafif kabarmıştı. Elektrik fene- rini söndürüp cebine soktu. «Ây ışığı ile iş görmeklen başka çare yoke diye dü- şündü. Bu sırada ince bir kadın sesinin şöyle murıldandığını duydu: — Pencereyi ört, üşüyorum. Şaşırdı, saklanacak bir yer arar gibi etralına bakındı. Kadının sesi tekrar du- yuldü. Öfkeli ve uykulu bir sesti: — Canım ört diyorum, ben senin gibi bir kilo rakı içmedim, üyüzuUÜM, hem elektriği açmadan soyun, gözlerim kap Maşıyor. Karyola gıcırdadı. Ses kesildi, biraz sonra hafif halif soluklar duyuldu. «Beni kocası zannetti!'» diye, içinden güldü. Yavaşca gidip pencereyi — örttü, döndü, ayaklarının ucuna basarak kar- yolaya yaklaşlı. Başmı uzatıp merakla baktı ve heyecanlandı. Şimdiye - kadar hiç böyle güzel bir kadın görmediğini sa- a. Kadının uzun kirpikleri ay ışığı da biraz soluk görünen yanaklarına BAA <Son Posta» nin edebi romanı: Yazan : BİR GECE MACERASI Peride Celâl Kadın uyanmıştı, korkudan büyüm uş gözlerle kendisine bakıyordu. Bgölge vermekte idi. Aralık, büyükçe pebme dudaklarından bir sıra bembeyaz muntazam diş görünüyordu. Karyoladan uzaklaştı. Sessiz adımlar- la odayı dolaştı. Almak istediği ufakte- fek şeylerden biraz sonra elini çekiyor, dudağını bükerek uzaklaşıyordu, eline küçük bir saat geçti. İstemiye istemiye | cebine attı. Çekmeyi yavaşca çekti, e- lektrik fenerini çıkarıp baktı ve birden- bire gözleri parladı. Orada beş altı tane altın bilezik ve iki pırlanta yüzük gör- müştü. Onları da aldı, cebine indirdi. Çekmeyi kapadı. Karyolaya doğru başı- nt çevirdi ve olduğu yerde taş kesildi. Kadın uyanmıştı. Korkudan büyümüş gözlerle kendisine bakıyordu. Bir sıçra- yışta onun üzerine atıldı. Omuzlarından tutup kıpırdamasına meydan vermiyerek boğuk bir sesle fısıldadı: — BSesini çıkarmazsan sana bir fena- lığım dokunmaz!. Bu gözleri gayet yumuşak bir sesle söylemişti, Gene de pek haşin davrandı- ğını zannediyordu. Yavaşca elleri amuz- larından çekti, doğruldu. Ona korkm; mazını, kendisine bir şey yapmıyacadını evvelki korkak ifade kalmamıştı. adetâ gülümsüyordu. * Evin alçak duvarından geldiği 'gibi ge- ne gayet neş'eli ve sakin sokağa atladı. yecek ve çıkıp gidecekti. Fakat bir- | denbire şaşırdı. Kadının yüzünde biraz | Bu sefer dudaklarındaki - tebessümden fazla olarak gözlerinde de muzaffer bir İpırılta vardı; kendisini sokakta bulup ta ellerini cebine sokarak gşöyle bir Etrafı- na bakınca yüzündeki tebessüm geniş- ledi. Kahkahâlarla gülmemek için dişle- rini sıktı. Küçük -beyaz evin önünde u- zun boylu, iri yarı bir adam Sallana sal- lana kapıyı açmıya çalışıyordu, hemen koştu. Önun koluna girerek alaycı bir sesle: Ver anahtarı dostum dedi, ben açayım. Adam içkiden bulanmış gözlerini güç- |lükle aralıyarak ona baktı, anahtarı u- ve uzaklaştı. Her hikâyeye bir netice lâzim ya: Hırsız o geceden sonra artık bir daha hırsızlık etmiyeceğine töbe etmişti, Bir ay sonra da güzel kadın kocasından ay- rıldı. Şimdi namuslu bir insan gibi çalışıp hayatını kazanan eski hırsız, güzel ka- dınla nişanlıdır. Yakında nikâhları ola- cak. YARINKİ NÜSHAMIZDA. Karışık bir gönül macerası Çeviren: H. Alaz İstanbul Komutanlığına bağlı birlikler için satın alınacak 19000 kilo sakız ka- bağı ile 15000 kilo çalı fasulyesi açık eksiltme ile ihalesi 30/Mayıs/938 Pazarte- si günü saat 15 de yapılacaktır. Muhammen tutarı fasulyenin 1350, kabağın 950 Hradır. Her ikisinin ilk teminatı 173 liradır. Şartnamesi her gün öğleden evvel komisyonda görülebilir. İsteklilerinin ilk teminat makbuz veya mektublarile 2490 sayılı kanunun 2 ve 8 üncü maddelerin do yazılı vesikalarile beraber Findıklı- da Komutanlık Satınalı 17 Kömisyonunı ÇINARALTI Maksadımı anlamış gibi kızardı: lamıştı. Kö; zekâsı bu bahaneyi ne çabuk bulmuştu. — Öyle ise küçük çilek toplasın, biz de dolaşalım, olmaz mı? O, baâna cevab verecek yerde çocuğa döndü. Bu kavruk, kozalak gibi sevim- BİZ yavrunun çenesini okşadı: — Hüseyin, haydi çilek toplamıya başla.. bak burası ne güzel! O, spor kıyafetimle köyde görmediği yabancıyı seyretmeğe di Közünü benden ayırmıyı : — Haydi Hüseyn, dedim, Topla ba- kalım çilekleri de bize de getir. Ve arlık onunla meşgul almıyarak Bıdıkanın elinden tuttum: — Haydi biz dolaşalım! Bir Sünu sürünen ikanın — bi sünü bir dala ill m. Şimdi onun ipek gi- bi yumuşak, altın gibi sarı saçlarını doya doya okşuyorum. Tabiatin bu ye- Şil koynunda ona Bir Ferhad gibi aşk- tan bahseden dudaklarım belki bütün Bürhan Cahid aA ömrümün ilk samimi kelimelerini tek- — AÂnnesinin işi vardı da efendim. |rar etti. Onu bir Mecnun gibi incitmeden sev- dim. O bir leylâk gibi masum kaldi. Ayrılırken onuün gözleri — yaşlanmış! Ben, ruhumun bugüne kadar duymadı- ği bir sevgiyi kana kana içime sindiri- yordum. e Bu sabah çok geç kalktım. Güneş yükselmiş. Bütün geceyi buh- ranlar, hayaller içinde geçirdim, Fakat içimde öyle bir sevinç var ki! Cumartesi | j |sabahı gene Kestanelikte buluşacağız. Hasan dayı ve karısı geç uyanışımı merak etmişler. Merak içinde hasta o- lup olmadığımı soruyorlar, O kadar sıhhatliyim ki! Kahvaltımı terasta büyük bir iştiha | t ile yedim. Bugün aksf gibi Bayrakdaroğlu ile karısı gelecekler.. onları yemeğe alı- koymak fikrindeyim. Hasan dayıya ve karısına yapacaklarını anlattım. Dün Hasan dayı birçok bıldircin vurmuş. Hasan dayının karısı vaktile babamdan öğrendiği bir peynir tatlısı yapacak. a gelme «2T1T> |Sıdıkanın babası da bizi balıksız birak- miyor. Yemek listesi tamam olmuştu. Çınarlar altında erkenden bir masa hazırlattım. | Köşkten gramofonu getirttim. Baka- |hm Filiboz çiftliğinden bikmiş görünen |Jale hanım burasını beğenecek mi? İ- |çimde büyük bir neş'e var. Alay etmek |ve gülmek istiyorum. Ne zamandır kay İbcniğım sıhhatimi ve neş'emi tekrar bulmaktan gelen bir hafiflikle yarım saat spor yaptım, Öğleye yakın misafirlerimin görün- |düklerini haber verdiler. Onları karşı- lamak için ovaya inen yol başına doğ- ru yürüdüm. Bayrakdaroğlu ve Jüle arkalarında iki uşaklarile küçük bir kafile halinde geliyorlardı. Jâle başına nar çiçeği ren- ginde bir eşarp sarmış. Beni görünce yere atladılar, Genç kadın bugün pek şık giyinmiş. Bu köylük yerde iyi bir terzi elinden çıkmış amazon ile bu hayatın da lüks fını bildiğini anlatıyor. Başındaki örtüyü Bayrakdarzadenin ısrarı ile al- dığı muhakkak,. adamın hakkı da var. Burada biraz muhiti düşünmek lâzım. Jâlenin tuvaletine ilina ettiği gö - zümden kaçmadı. Bayrakdarzade her zamanki lâübali ve babacan hali ile tam bir çiftlik beyi. Genç kadın endamının güzel hatla- zattı. Öbürü anahtarı alıp kapayı açtı - - - - - - - - - - - - — İstanbul levazım âmirliğine bağlı müessesat için 113316 kilo yoğurdun kapali zarfla eksiltmesine talib çıkmadığından pazarlığı 27/5/998 Cuma günü saat 15 de Tophanede levazım âmirliği Satınalma Komisyonunda yapılacaktır. Hepsinin tahmin bedeli 10130 lira 586 kuruş ilk teminatı 1859 lira 79 kuruştur. Şartname- si Komisyonda görülebilir. Yoğurdun hepsi bir müteahhide verilebileceği gibi Anadolu ciheti ve sur harici ve sur dahili olmak üzere üç grupa da ayrılabilir. İsteklilerin kanuni vesikalariyle beraber belli saatte Komisyona gelmeleri «523. «2937> MA Maltepe Piyade Alış okulunun unü ciheti askeriyeden verilmek suretile bif senelik ekmek pişirmesinin kapalı zarfla eksiltmesi 23/Mayıs/938 Pazartesi günü saat 15,30 da Tophanede Levazım âmirliği satınalma komisyonunda yapılacaktır. 'Tahmin bedeli 5184 lira, ilk teminatı 388 lira 80 kuruştur. Şartnamesi komisyou* da görülebilir. İsteklilerin kanun! vesikalarile beraber teklif mektublarını ihale saatinden bir saat evvel komisyona vermeleri. — <513> <2634> BAA İdareleri İstanbul levazım âmirliğine bağlı müessesat için alınacak 118240 Bdet limon 6/Haziran/938 Pazartesi gün ü saat 15,30 da Tophanede levazım âmir- liği satınalma komisyonunca açık eksilt mesi yapılacaktır. Tahmin bedeli 3074 Hira 76 kuruşlur. İlk teminatı 230 lira G1 kuruştur. Şartnamesi komisyonda görülebilir. İsteklilerin kanunt vesikalariyle beraber belli sastte komisyona gele meleri, — <524> - <29718> ğ vvnse İdareleri İstanbul levazım âmirliğine bağlı müessesat için alınacak — 387900 adet yumurta 6/Haziran/988 Pazartesi günü saat 15 de Tophanede levazım ümir” liği satınalma komisyonunda kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır. Tahmin bedeli 6827 lira dört kuruştur. İlk teminatı 512 lira 3 kuruştur. Şartnamesi komisyonda görülebilir. İsteklilerin kanuni vesikalariyle beraber leklif mektublarını — ihale saatinden bir saat evvel komisyona vermeleri. — <525> «2970> Baş, diş, nezle, grip, romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe alımabilir. Beher tanesine tahmin edilen flatı 260 kuruş olan 12,000 tane yün fanilâ kapali zarf usuliyle münakasaya konulmuştur. İhalesi 24/Mayıs/1938 Salı günü saat 15 tedir. İlk teminatı 2340 liradır, Evsaf ve şartnamesi 158 kuruş mukabilinde M M | V. Satınalma Ko, dan alınır. Eksiltmeye gireceklerin 2490 sayılı kanunun 2 VE 3 üncü maddelerinde gösterilen vesaikle teminat ve teklif mektublarını birlikl | ihale saatinden en az bir saat evvel Ankarada M. M. V. Satınalma Ko. na ver” . meleri. — (8646) (2599) İzmir Müştahkem mevki kıtaatının 16920 kllo sade yağı ihtiyacı kapalı zarfi$ eksiltmeye konulmuştur. İhalesi 8/Haziran/038 Çarşamba günü saat 16 buçuktl kışlrla İzmir Levazım âmirliği Satınalma Komisyonunda yapılacaktır, Tahmifi edilen mecmu tutarı 155686 lira 40 kuruştur. İlk teminatı 1167 lira 48 kuruştüf: Şartnamesi her gün komlsyonda görülebilir. İsteklilerin Ticaret odasında kayli” h olduklarıma dair vesika göstermek mecburiyetindedirler. Eksiltmeye iştirak edecekler 2400 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü maddelerinde ve şarinamesinde vesikalarla teminat ve teklif mektublarını ihale saatinden en az bir saatt evvel İzmirde kışlada levazım Sâmirliği satınalma komisyonuna vermeleri <869> Ha LA L rını gösteron kırılıp dökülüşle ve coş- |liyetini bilemediğim için genç kadıni kun bir neş'e içinde elimi sıkarken: ona göre belki de ileri görünen bu take — Yerinize bayildim Ömer beyefen- | dirlerine nihayet vermek için M di, dedi. Doğrusu burada hava bile baş- | değiştirdim. ka.. ne güzel maüzaralar var, — Biraz istitahat ediniz de size GK" Hafif bir-tebessümle cevab verdim: | 1ği gezdireyim efendim, bizim M — Değişik manzara insana öyle gelir(arı kovanlarımız yok ama - bey! avcılığa meraklı olduğu için IJE“"'ı hanımefendi. Eminolun ki burası gü- zel Filibozdan farksızdır. eski silâhlarını belki beğenirler. Bayrakdarzade bu cevabımdan çok| Yemek masasının biraz ilersinde har memnun oldu. Ağır kof kahkahalar a- | zırlattığım açılır kapanır kpw sıralandık, şimdi avcılık üzerine rasında: — Vallahi öyle beyefendi. Fakat bi-|kesiz bir bahis açılmıştı. Bayrakdarzade dayanamadı: zim hanıma bunu anlatmak imkânı — Şu silâhları merak ettim M'—' yok işte. Eh nasılsınız bakalım? Hep' beraber çınarların altına gel - yemağl' boş oik dakika ; naç yiyelim şunları daha evvel görelim. Müsü diğimiz zaman Jâle dayanamadı elile göz alabildiğine devam eden ovayı ve İLayi” nihayet mor dümanlar halinde görü- ada DN Yerimden kalktım: — Emredersiniz! nen ufuktaki dağları gösterdi: — İnsaf edin, bu manzara nerede bü- çittlik Köşke doğru yürürken geD€ Tn hayatının bu tabil eğlencele - Tunur? Ve sonra bana dönerek pek ciddi bir bahsediyorduk. Jâle elinden "'"w.. dığı kırbacı ile oynıyarak k€ .,M"“ " ap 5 tavırla ilâve etti: — Zevk sahibi olduğunuzdan zaten y iyi eğlencenin at gezintileri anlatıyordu. Şimdi her sabah w şüphe etmemiştim, beyefendi. Öyle emsalsiz bir yer seçmişsiniz kil 5 p atlik bir gezinti yapmayı '“3"_—“ yay” miş. Ve en güzel yer olarak 298i NEBATİ MüSHiL 4 Ve nezaretimle kurulan gofranın çi- çeklerini, takımlarını yan gözle süzüp devam etti: nak tarafını bulmuş: >det dâ — Takdir etmemek imkânsız. 'Teb -| —— Orası bir cennet! dedi. O $ rik ederim beyefendi. soğuk bir suyu var ki! A zbi vat) Bayrakdaroğlunun tahammül kabi -