Hikâye : O sene kış erken bastırmıştı. çok da şiddetli olmuştu. Ek- mek, kömür paha- lanmış, bütün bun- lar yetmezmiş gibi bir de işsizlik başla- mıştı. Fabrikalar iş- cilerinin yarısını Çı- karmışlardı. Ben de bu işsizlerin arasın- daydım, Elimde ka- lan para ile bir kaç zaman idare ettim, nihayet o da suyu- vu çekti. Bir gün 1- t&ınmak için hızlı, hızlı yürüyerek bir sokaktan — geçiyor- dum. Bir köşe başın- da büzülmüş oturan ihtiyar bir dilenci beni durdurdu. Üstü başı parça par- ça, elleri ayakları mosmor, gözleri kıp- kırmızıydı. Açlık, soğuk zavallı adamı kemirmişti. Önümde kirli, titrek elini açmış sa- daka istiyordu. Şaşkınlıkla elimi ceblerime soktum, Napolyon Bonapart D K i Nİ Gl& Soğuk bir kış günü, Tom, arkadaşı #işman Sam'ı yanına almış, bizlikte bir ©otomobil gezintisine çıkmışlardı. Otomo- billeri bir köprünün üzerine geldiği za- man karşı taraflan gelen bir otomobi- Mn birdentire bozulduğunu ve köprü- nün parmaklıklarını kırarak, aşağı yu- varlandığını gördüler, Otomobildeki er- kek kendini otomobilden köprünün ü- zerine almış ve kurtulmuştu. Fakat oto- 'Tom kadını kollarından yakalamış, sahile yatırmak üzere Iken birdenbire — Hay Allah belâsını versin, bu hakixi bir kadın değil, hazır elbizeci mağazala- mi önündeki mankenlerden biri imiş. Ya- mık oldu emeğimize. metelik yok, ne pa- bir mendil bile. Bak- tım, ihtiyar tirtir titriyor, hâlâ karşım- da bekliyor, bir şey ümid ediyardu. Birden elimi uzattım, karşımdakinin kirli elini yakaladım, dostca sçımm: — Arkadaş, üzerimde sana verebile- | cek, elimden başka hiçbir şey yok; dost- luğumu kabul eder misin?! İhtiyar açlıklan büzülen gözlerini yüzüme dikti, gülümsedi, zayıf par- maklarile elimi sıktı: — Kabul etmek de söz mü? Sana çok teşekkür ederim, Bana vereceğin her hangi bir sadaka bu kadar makbule geçmezdi. Sen de benim dostluğumu kabul eti Sonra arkasını döndü, sokağın <öşe- sinde kayboldu. k bir sevinçle odama tığım gülümseyen dilenc Hava, çoök soğuk; karnım kadın 'Tom, birdendire otomobillerini dur- durdu. Aşdfı indi, köprünün kırılan par- maklığından baktı. Otomobi! nehirde kaybolmak üzere 1di. Tom bağırdı: — Sam, kadını kurtarmalıyız. Ceketini sırtından atmasile köprüden aşağı atlaması bir oldu.. Sam da onun yaptığını yaptı. İki arkadaş kadını kurtaracaklardı. Köprüden aşağı yuvarlanan otomobil- den atlıyan erkek yanlarına gelmişti. — Ne budalalık, dedi, bir manken için bu havada kendinizi soğuk suya attınız, ben bir manken için değil, hakiki bir insan için blle kendimi suya atmazdım. Ne Me budalalığınız. yüzünden soğuk banyo yapmıış oldunuz, Mikrobların büyüklüğü Gözle görülmiyen ve ancak mikroskopla bakıldığı zaman küçük, noktacıklar halinde zarsoruna görüledi- - len* mikrobların ne derecede küçük ol- duklarını ve — hangi ölçü ile - ölçülebile- geklerini hiç düşün- dünüz mü? Ne tak- min edebilirsiniz? Ben size bir mikrobun a- şağı yukarı ölgüsünü sözliyeyim. Bir mili-| metre nedir bilirsiniz, değil mi? Bir mikrob bir milimetrenin binde biri kadardır. e Garib bir köprü T Yyer Buğgün, bir köprünün üstünde bu ka - dar ev görseniz tuhafınıza giderdi değil mi? 17 inci asırda Pariste böyle idi. Bu ev- lerin ağırlığına dayanamıyan bir köprü, bir asır zarfında tam on defa yıkıldı, tek- rar yapıldı. e Kaplumbağa sırtında yarış Kaplumbağa sırtında yarış yapmak Avustralya kıyılarında çok rağbetli bir spordur, e Gözlü sandallar Çinlilerdö eski bir söz ki: eGözsüz hiç kimse gö yürümez>, İşte bu söze çok liler sandallarının önlerine birer göz res- mi 'Tom önde, Sam arkada nehrin buz gi- bi suları içinde yüzüyorlar, kadım) arı- yorlardı. Tom bir aralık sevinçle bağır- di: — Sam, kadını buldum. Sam, Tomun yanına varmıştı. Tomun bulduğu kadını beraber yakaladılar. Yü- ze yüze sahile vardılar. Ve kadını çeke çeke sudan çıkardılar, Bir insanı ölüm- den kurtarmış olmanın büyük zevkini Guyuyorlar, seviniyorlardı. Bazı, bu söze çok kramiştı. Bir yum- rukla adamın canını çıkarmak isledi. Pa kat birdenbire kendini toparladı. — Bu havada soğuk su banyosu yap- mak hiç de fena bir şey değilmiş, dedi, hattâ sen de bir banyo yapsan fena ol- maz. Bunu, der, demez, adamı yakaladı. Ve gık dedirtmeden omuzlayıp nehre attı. — Bügün pazar, bol bol koşar altlar, » Hele şu çalıdan da atlıyayım. — Eyvah o da bana çifte vurdu. Yeni bilmecemiz Bebeği kucağında sevinçle koşan bu kız çocuğun resmini gazeteden kesin, uygun gelecek renklerle boyayıp bize gönderin, en iyi boyıyanlardan bir kişiye bir kol saati, diğer yüz kişiye de Son Postanın küçük okuyucularına vermek için yap - tırdığı kiymetli hediyelerden vereceğiz. Bu hediyeler çok güzeldir. Muhtıra defterleri işinize yarar. Onları yanınız - da bulundurur; not almak istediğiniz şey- leri not alırsınız. Mürekkebli kalemler çabuk bozulmazlar, uzun müddet kulla- nabilirsiniz. Diş fırçası ve kokulu sabun her zaman size lâzımdır. Alaminyom bar- daklardan bilhassa bu yaz günlerinde çok istifade edersiniz. Kıra gittiğiniz za - man kolayca yanınızda götürebilirsiniz. Albüme resimlerinizi sıralarsınız ve ay- Bilmecemizde kazananlar — İşte bir mânia.. Koşup şunu ât * — Hoppala... Atladım. Eşek — Ai, Ar, Ai,, Hah, Hah, Hahs | Kol saati veriyoruz nayı daima cebinizde tışıyalııl*ırsinli's' Bütün bu hediyelerin Üzerinde b Posta yazılıdır. Hem Son Postanin | hatırası olacak, hem de işinize yarıya caktır. K Bunlardan başka hediyeler de V”&’ Bilmeceyi halledin, hedi; zi alın. meceye cevab verme müddeti on be$ v dür. Bilmece cevabını bize g'rlndnrdll_m: zarfın üzerine: «Bilmece» kelimesini —— bilmecenin gazetede çıklığı tarihi Y" T mayı unutmayınız.