SÖON POSTA Hergün Boğazlar “muahedesine İtalyanın da iştiraki Yazan: Muhittin Birger —— omadan gelen haberlerle öğe hükümeti, ryendim ki İtalya yeni boğazlar rejimini tanımaya ve mua- hedeye iştirake karar vermiştir. Bu su- retle, yeni boğazlar rejimini kabulden is- tinkâf etmiş olan İtalya da bu rejime İş- tirak etmiş bulunuyor. Bu rejim, lar mıntakası diye ayrılmış olan maıntakanın Türk ordusu tarafından İş- gal edildiği tarihtenberi zaten kendili- ğinden balledilip bitmiş, İtalyanın da fillen iştirak eylediği manasını ifade et miş bir şeydi. Bu bakımdan İtalyanın mu- ahadeyi tasdiki, fiili vaziyette herhangi bir yeniliği ihtiva edecek deği Bo- ğazlar rejiminin bütün mahiyeti, ancak yolunun Türk ordusunun eline flilen geçmesini ilade cünek — itibarile müsbet bir manayı haizdi. Türk toprak- larının arasında açılmış olan bu yol Türk ordusunun elinde bulundukça rejime aid bütün hukuki kayıdlar şartlar ve bunların şu veya bu tarzdaki tatbikatı mühim meseleler teşkil edemezdi. An- cak, tasdik hâdisesinin füli bir manası olmasına rağmen hukuki, yahud siyasi manası dikkatten kaçırılmıyacak — dere- cede mühimdir. alüm ve * Bu manayı şu suretle hülâsa edebiliriz: Türkiye ile İtalya arasında, bu iki mem- leketin kendi karşılıklı münasebetlerile alâkası bulunmıyan sebeblerden — dolayı bir zamandanberi mevcud olan ihtiraz- lar, bu son tasdik neticesinde tamamen ortadan kalkmış bulunuyor. Filhakika, Türkiye ile İtalya arasında- ki dostluk münasebetleri, sırf enternas- yonal sebeblerle, uzun bir zaman iki me- selenin tesiri altında bulundu. Vakıâ bu tarmamen nazari olan bir tesirdi. Bunun- la beraber, hükmen mevcud sayılabilir- lerdi. İki meseleden biri, Habeşistan emri vakiinin Türkiye tarafından tanınmama- gı, diğeri de boğazlar rejiminin İtalya ta- rafından tasdik olunmaması. Habeşistan emri vakli de, boğazlar rejimi de birer İtalyan ve Türk meseleleri olmakla be- raber enternasyonal meselelerdi. Bu en- fernasyonal meselelerde Türkiyenin İtal- ya meselesine ve İtalyanin da Türk me- selesine karşı almış oldukları - tavırlar, bunların kendi aralarında mevcud — bir ihtilâftan değil, bu iki onternasyonal da- va karşısındaki vaziyetlerinden ileri ge- liyordu. Kendi aralarında meseleleri ol- mıyan bu iki memleket, gırf enternşayo- nal alâkalardan dolayı, iki sgene kadar bir zaman zarfında, birbirlerinin karşı- sında iki«mesele sahibi olarak yaşadılar. Cenevrenin meşhur zecri tedbirler ka- tarına, cumhur ile birlikte, Türkiye de iştirak etmişti. Demek meseleyi, nazari olarak, ilk çıkaran Türkiye Idi. Şu halde bu çıkan meseleyi ortadan ilk olarak kal- dırmak ta Türkiyenin uhdesine düşüyor- e, uzun zaman bunu mak, için fırsat ve vesile aradı. Muhtelif za- manlarda, Habeşistan emri vakiinin ta- ninması lehinde Türkiyeni tığı te- şebbüsler, Avrupamın büyük diplomasi gürültüsü arasında kaybolup gitti. İtalya 'Türkiyonin bu mesele karşısındaki sami- mi vaziyetini bilir. Nitekim, Türkiye de| bağazlar meselesinde İtalyanın tuttuğu yolu tabif bulmuş ve bundan dolayı ona karşı içinde bir dargınlık duygusu taşı- mamıştır. * Enternasyonal münasebetlerin müsaid olduğunu görür görmez, Habeş emri va- kiüni tanımak yolunda ilk adımı atan ve hattâ bu adımın atılmasına delâlet çden birkaç devletin arasında Türkiye de var- dı. Cenevre müessesesinin İtalyaya karşı yapmış olduğu haksızlığı tashih için ilk teşebbüsleri yapanlar arasında Türkiye bulunmakla İtalyaya karşı olan temayül- lerini göstermiş, İtalya da buna, boğazlar rejimini tanımakla mukabele etmiştir. Şu balde, iki memleket arasında nazarf olarak mevcud bulunan iki meselenin ikisi de kısa bir fasıla ile ortadan kalk- mış buluğuyor. Bu meseleler mevcu” öl- duğu müddetçe büunlardan iki memleke- tin dostluk münasebetleri hiçbir suretle zaten müteessir olmamıştı. Bu defa evve- Jâ 'Türkiye, sonra da İtalya tarafından atılan adımlarla iki meselenin de orta- dan kaldırılması bu dostluğu elbet bir kere daha kuvvetlendirecektir. Muhittin Birgen Mayıs 4 Bahar hayatı ifade eder, ba'si bâdelmevti ifade eder, ümidi ifade eder. Kıştan kurtulan insan bahara kavuşun- ca geniş bir nefes alır, hayata yeniden doj kapılır, ana öyle gelir ki bu bahar bitmiyecek, gözlerinin önüne sürülen tabil manzaralar hep yemyeşil, çiçek için- de ve mavi serma da daima masmavi, bulutsuz ve güneşli kalacaktır. a — dü. Şimdi baharı saçan harb ğduğu zanı Harbi takib eden sulâ bahara benzer, harbden kurtı lana yeni ümid verir, f: n mMav, eri ile dolmuş görürsüni mak fayda vermez. Harb tehdidinden kurtulmak için ay- ni mikdarda harb vasıtasına malik olmaklığımız lâzım- dır. Bu, bizim için ğ Sözün Kısası Negüs'ün zekâsı t egüs boş zaman buldukça gazete- N ciletle konuşmayı pek sever; on- larla arada bir derdleşir. Bu defa da öyle yapmış. Bizim Londralı meslekdaşlara demiş ki. Pikadeliy meydanımda kibrit satmas yı, İtalya ile anlaşıp ndan impara « ederim! Çok insan vardır ki bu söz üzerine Ne- a karar verir. Öy- y talya ile anlaşıp onun iznile tek- rar gitse, Adisababadaki süslü tahtına 0- trafına adamlarını toplasa çıklığı zaman meşhur * ee lur? Ama, orada kendi hesabına d ğil de İtalyanm hesabına oturacakmış. at bu defa bu ümid çok az Bemasına bakınız, ölüm tehdidi . Teessür duy- yürd borcudur. SÖZ ARASINDA Kaplumbağalar Arasında sür'at yarışı Amerikada Ditroit şehrinde birkaç gün evvel kaplumbağa sür'at yarışı yapılmış- | 4ı. l HEKGÜN BİR FIKRA Dikkatsiz uşak ae Adaman birinim çok budala ve dik- katsiz bir uşağı vtarmış. Bu yüzden ikide birde başına olmadık işler açar- mış, fakat uşak ne Kadar budala ise, adam da o nisbette sabırlı üniş. Ken- disini adam edebilmek için uğraşır dururmuş, Bir gün uşağından su istiyen adam, tışağının bermutad dikkatsiz davran- dığını görünce: — Suyu vermeden evvel bir defa içerizine bir şey var me, yok mu diye Bakılır. Haydi yeniden daldur, diye öğüd vermiş Uyşak suyu bardağa doldurduktan sonrTa içerisine bakmış ve efendisine uşağın baktığını vermiş. Suyu içtikten sonra tekrar berdağım: içerisine gören efendiri söylenmiş: — Be adam suyu içtim, İçerisine bir daha ne diye bakıyorsun? — Demün verirken içinde bir kurd vardı. Yuttunuz mu diye bakıyorum. di tı. Son daireye ilk gelen kaplumbağa bi-| # Jaya edilmiyen rinciliği kazanarak müklifat almıştır. İngiltere silâhlanmak için ne sarfediyor Muharebe hazırlığı için sarfedilmekte bulunan büyük mikdarda paralardan do- Tayı büdcesinde ehemmiyetli bir açık gö- rülen İngiltere hükümetinin maliye na - zırı, geçen salı günü Avam kumarasında bu açığın konulacak vergi ile kapatıla - cağını söylemiştir. Benzin ve sair mayi yakacak maddeleri ila çay üzerine konu- lacak vergi ile kapatılacağını söylemiş - tir. Geçen martın üçünde biten mali se- ne zarfında harb hazırlıkları için İngiliz hükümeti 263 milyon İngiliz lirası sar- fetmiştir. Bu mikdarın yalnız 65 milyanu istikraz suretile olup, mütebakisi büd - ceden sarfedilmiştir. Yeni başlıyan sene zarfında ise 349,250,000 İngiliz lirası sar- fedilecektir. Harb hazırhkları masrafları da dahil olduğu halde İngilttere hüküme- tinin bu seneki — sarfiyat — büdcesi 944,398,000 Hirayı bulmaktadır. Bu mik- dar bizim paramızla on buçuk milyar lira rTaddesindedir. ——H | İSTER İSTER İNAN, Bir arkadaşın anlattığına bakılırsa bizim Kırşehir ha- valisinin jeolojik teşekkülâtı itibarile ara sıra zelzele teh- lükesine maruz bulunması fazla telâş ve yeisi mucib ola- cak bir şey değildir. Dünyanın daha büyük tehlikelere maruz bulunan yerleri de vardır. Bunlardan bir tanesi İki zenci Birleşik Amerika — hükümetlerinden Teksas eyaletinde ölüm cezasına mah - küm edilen ikt zencr elektrikli sandal yesinde idam edilertemiştir. Bir jandarmayı öldürdi dilen bu iki siyahinin bütün ink. rağmen mahkeme idamlarına hükür. mişti. Siyahiler Idam sandalyesinin bu- lunduğu daireye sokuldukları esnada Vongan ismindeki zencı ellerini yukarıya kaldırarak <Allahın huzurunda tekrar 'masum olduğumuzu beyan ederim>» diye bağırmıştır. Cellâd yamakları kendisini sandalyeye bağlamışlar, elektrik cereyanını vermiş- ler. Fakat cereyanı mahküma kadar ye- tiştirmeğe imkân bulamamışlardır. Pek çok uğraşmalarına rağmen bir türlü cere- yan veremediklerini görünce sandalyeyi tamir etmek için mahkümu çıkarıp iki saat sonra tekrar bağladıklarında gene cereyan vermek kabil olamamıştır. Bu - nun üzerine eyalet reisi ölüm cezasının infazmı bir hafta sonraya talik etmiştir. İki zenci masum oldukları için Allahın kendilerini kurtaracağına emin bulun » duklarını söylemişlerdir. yıl suya gömülen ıNANı Fare ile kedi Arasında ahbablık Bu kedi ile beyaz fare gayet dositur- lar. Hergün, sabahları deliğinden çıkan fare ahbabının boynuna uzanmakta ve gördüğünüz gibi onu öpmektedir. İngilterede büyük bir köpek balığı tutuldu İngiltere sahillerinde şimdiye kadar te- sadüf edilmemiş cinsten müdhiş bir kö- pek balığı yakalanmıştır. Bu deniz cana- | rının boyu $ metre, ağırlığı da 3000 ki- *İlodur, O civarın bütün Balık avcılarını şaşırtan, ikide birde de ağlarını, sandal- larını harabe edip batıran bu dev misillü balık, geçen çarşamba günü gene görül- müştü. Ö civarın yüzlerce balıkcı şan - dalları takibe koyulmuşlar ve canavarı bir sahile sıkıştırmışlardır. Son bir kuv- vet sarfederek içine girdiği muhasara dairesinden kurtulmak istiyen bu müd » hiş balık olanca şiddetile sandallardan birinin üzerine yüklenip o sandalı batır- dıktan sonra denize açılmağa teşebbüs etmiştir. Sandalda bulunan balıkçılar - dan ikisi denize düşerek ellerindeki bı- İçaklarla balıkla sanki düello eder gibi çarpışmağa başlamışlardır. ÖOn dakika süren bu çarpışmada balıkçılar köpek balığını kafasına ve kalbine indirdikleri bıçak darbelerile hareketsiz bırakmış - Jardır. Yaralı balığı ancak S0 kişi sahile çekebilmiştir. İSTER İNANMA! İngilteredir. Zira bu koca ada her sene bir mikdar suya gömülmektedir. Bu gidişle bir zaman gelecek ki büsbü- tün su altında kalacaktır. Maamafih İngiliz adasının her kalınlığı yarım santimetredir. Bu iti- barla tamamen suya gömülmesi için aradan binlerce asır- Jik zaman geçmesi lâzımdır. İSTER İNANMA! Hiç olmazsa oturur ya, keyline bakat ya! Ber böyle düşünmüyorum. Bilâkis «Bu Negüs çok akıllı adam!» diyorum. Bir ke- re, o haşmetli Londrayı bırakıp ta tekrar Adisababaya gidip oturmak istememesi elbet akıllılık alâmetidir. Fakat, asıl akıl- hlik, İtalyanın emri altında yalandan bir imparatorluk yapmak yerine İngilterede kibrit satmak fikrindedir. Düşününüz bir kere: Dünyanın göbeği olan Londranın tam göbeğindeki o meş- hur Pikadeliy meydanı. Sabahtan akşü- ma kadar meydandan gelip geçen yüz binlerce İngiliz bunun bir tarafında, Ne- güs meşhur cüppesi ve belki de meşhur şemsiyesi ile bir köşeyi tutmuş, kibrit sa-, tıyor! İngilizlerin naziklikleri de ma - lümdur: — Haşmetmeab lütfen bir kibrit! Diye gelen geçen ondan kibrit ali- yor. Sabahtan akşama kadar paketler, sandıklar, birer birer boşaldıkça, Negü- sün cebleri de doluyor. Bir gün, beş gün, bir sene, iki sene, derken günün birinde Negüsü gene kral olarak görüyoruz: Kib- Tit kralı! Güzel akıl. Bu krallık haşmetlüsuz da olİsa, gene onun eski imparatorluğundan " İskelelerden iç şehirlere otobüs işletilecek Denizbank umum müdürlüğü, memle- kette yeni ve modern bir nakliyat işini Üzerine alacaktır. Bu iş sahillerimizde ©- tobüs işletmek işidir. İdare bu husustâ alâkadarlara tedkikler yaptırmaktadır. Otobüs seferlerinin Himanlarımızı baş- langıç itlihaz ederek tven yolu üzerinde elmıyan İç yerlere kadar Denizyolları i- daresinin hasılatına sekte vermiyecek bilr şekilde yapılması düşünülmektedir. Seferlerin yapılmasıma — başlanı idaresi Naha Veki ek evvelâ otobüslerin y n tamiri veya yeniden ini halledecektir. OÖtobüs seferleri işinin bu yıl sonuns doğru kuvveden fiile çıkarılması muhte- meldir. Diş hakkında konferans Eminönü Halkerinden: 5/5/488 Perşembe günü saat (18) de B < vimizin Cağaloğlundazi Merkez — salomntd Doçent Bund İsmall Gürkan tarafından (Dif Mıfmssıhhası) mevzulu bir konferans veri * lecektir. Davetiye yoktur. Herkes gelebilir. Konferans ve Konser Şişli Halkevinden: 6 Mayıs 1938 Cumna gü” ni akşamı saat 21 de Evimizde Üniversili talim hey'etinden Orhan Arsal — tarafında"i (Hukukta diyaloküik hareketler) mevzuut” da bir konferans ve Bayan Babikyan tara “ fından da bir Şan konseri verilecektir. Her * kes gelebilir. TAKViM evvel Denizbank e L .e srer -— 2FYİT F SF