25 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

25 Nisan 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

STA) NIN DENİZ ROMANI : 10 Kaptan bu vaziyet karşısında ne yapacağını bilemedi. Gözleri kendisinden iki metre kadar uzakta ambarın tahta bölmesine çakılı bir çivide asılı duran mavzerine Sonra, karşısındaki bu korkunç sah- heyi değiştirmek ister gibi elini salladı. 'akat motöründe uyurken keni a. Vatan sularında, her şeyden habhersiz Gdüşman eline düştüğünün farkında ol- Miyan zavallı kaptanla ejler:mekten dini alamıyan Krosbl adan.cağızın Böğsüne bir tekme daha savurdu: — Haydi, kalk bakalım! Kaca Türk! Kaptan, bü vaziyet karsısında ne ya- Pacağını bilemedi. Gözleri, kendisin- den iki metre kadar üuzal ambarın tahta bölmesine çakılı vide asılı &n mavzerine hazin bir bakışla ta-| < kıldı. Bu, düşman askerlerinin buraya Hasıl girdiklerini bile yreğe lü- Züm görmeden, yediği iki tekmenin a- Cisı ve uyandırıldığı uykunun — başına #Sıçrayan şuursuzluğu ile yerinden f:r- L Dümendeki tayfanın salakca tes- olmasına mukabil bir canlı cür'et hamilesile tüfeğine doğru atıldı. Krosbi, beklemi bu harı karşısında İf tek hareket yapabilldi Tetikteki işaret parmağını oynattı. Küçük ve sefil, ambarnısı kamara- Bin pis havasım üç tane tok gü Barstı. Üç namludan birden fırlıyan üç lün, onu cansız yere sermişti. Hain talih, ona can vereceği bu saat- te bile yâr olmamış, kapmak için atıl - ği silâhnin altında, kanlar içerisin- yere yuvarlanmıştı. Odadaki tüfek Besleri, öteki yatakta uyuyan diğer tay- Yı da yerinden sıçratınış. fakat, daha Brulurken çenesine inen hain bir tek Me, zavallıyı yatağına sırt sermişti. bi, hemen bu adamın göğsüne çök- Müş, iki arkadaşının tüfeklerinin teh- Gidi altında bir dakikada ellerini, yalak Çarşaflarile bağlamış ve güverteye Çı- kararak tahtelbahire, öteki esir arka- arının yanmma indirmişti. Kaptan aşmit, tüfek seslerimi duyunca biırden- ire korkmuş: — Eyvah, yoksa! Diye kara kara şeyler & Fakat, bir iki dakika sonra &lleri bağlı bir tayfa ile güverteye çÇı- neferlerini ve önde yapmacık ha- lerle tıibkı bir soytarı gibi yürü- Krosbiyi görünce sorrruştu: — Ne oldu? Ne var Kro: — Hiç kumandan! Sefineyi zaptettik! — O tüfek sesleri neydi? Krosbi, elile tuhaf bir işaret yaptı: — Hepsi üç kişi idiler! Bır tanesi tü- feğine sarılmak istedi. Lâyık olduğu verdik. O kadar kumandan! , hâlâ motörün güvertesinde ::'üuıiyetlnde duran Krosbiye emir düsü — Şimdi, makkabları alım, ambara ! Geminin karinesinde üç delik aça- mız! Haydi, marş! — Başüstüne kumandanım! T.hlelbıhiıden çıkarılan makkabları Krosbi ile arkadaşı aldılar ve içerisin- ğnîtlengidorya kaptanının henüz so- di Yan cesedi bulunan ambara dal- çe Beş dakika sonra, açılan üç delik- » fiskiyeden fışkırır gibi suların dol- %; başladığı ambardan dışarı fırla- Ribi | Tahtelbahire girdiler. Islık çalar hl bir sesle motöre dolan sular yavaş )âd—. onu batırmağa, alçaltmağa baş- b » Bir kaç dakika içerisinde Marma- N:"İ derinliklerine dalan motörden bir iz hiç bir eser bile kalmamıştı. )'.X; daha yarım sant evvel, Boğaz sırt- öY 'da Çarpısan bahadırlara un götür- ::ş“ giden motör, şimdi kaptanının ce- ile birlikte batmış, kaybolup git - Tişti, he -“::'!m!ı ilk avının böylece yok edili- tün Seyrederken kendinden — bir kaç “War, “V'Vel Boğaza girmeğe, Marmaraya E :""lsı ve şimdi kendisinin atıldığı N ;"'-'!Nyı başarmağa giden yüzbaşı - hlhr Halbruck kumandasında (B. INDi lamıştı. B. li, törpil hatlarını geç- Bihe Bizliden gizliye Çanakkale önle- Mh'fhr gelmişti. Ve orada ilk defa una #arpan şey; Boğaz suları- Yaslarımış, baş ve kıçından demirli — Be k :ıqt;':lh iri bir Türk harb gemisi ol - Sevincinden ne yapacağını şaşıran kaptan, derhal torpillerini hazırlamış ve yaradana sığınıp avarya etmişti. Torpiller, bu uyuyan Türk gemisine çarpar çarpmaz patlamışlar ve gemi, batmıştı. Batmıştı ama bu hareket de Boğaz muhafızlarının gözlerini açtır - mış, ondan sonra tahtelbahirlerin bura- dan geçmeleri çok zorlaşmıştı. Bu, ba- tan gemi, Osmanlı donanmasının zirk- hlarından Mes'udiye idi. Kaptan on- dan sonra Osmanlı distroyerlerinin ta- kibi ve Boğaz topçularının ateşi karşı- ruğunu kurtarmıştı. Mes'udiyenin sabih bir kale vazife- sile Çanakkale önlerinde durmasını tavsiye eden Alman amirali «Ozidom>a kurban edilişi işte böyle bir netice ver- mişti. Zavallı Mes'udiye, battıktan sonra, | karinesi su üstüne çıkmış, bunun de kamaralarında kalan zabitler de bu- dJunmuştu. İstanbuldan gelen dalgıçlar iki gün sonra bu karineyi delerek za- bitleri çıkarmışlar, Mehmed ve İsmail ismindeki yüzbaşılar baygğın bir bhal- de hayata tekrar kavuşmuşlar, fakat Hulüsi işminde bir mülâzim, havasız- hıktan şehid olmuştu. Sonra, Boğazdan Reçmek istiyen Fransız Bernolli tah - telbahiri akıntılarla Boğaz dışına atıl- Mış; tekrar bir deneme yapan Fransız Jül tahtelbahiri de Safirin — âkibetine uğramış; mayn tarlalarına dalmış ve patlattığı bir maynle birlikte berhava olmuştu. Gerçi şimdi, yüzbaşı Naşmit için bu Bir Doktorun Günlük Notlarından Güneşe Tahassür Kişin uzaması havaların soğuk ve bil- hassa rutubetli geçmesi bu son aylarda oldukça umumi rahatsızlığı mucib ol- muştur. Nezleler birbirini takib etmiş, anjinler hiç eksik olmamış, satürrecler de az çok görülmüştür. Bundan başka müzmin romatizması olanlar da vöcudün muhtelif aksamında gündüz ve bilhasıa geceleri iztırablı saatler göçirmeğe baş- lTamıştır. Omuz ve boyun tutulmaları, bel ağrıları ve tatukluğu diz ve mafsal uğrı- ları muhtelif şekillerde bir çoklarında görülmüş ve el'an da devam etmekte bu- lunmuştur. Bit an evvel bol ve güzel güneşin de- vamlı bir surette hayatbahş . şualarına kavuşmak istiyoruz. Böl bir güneş ziya- sının bütün bu arızaları silip süpürece- Çine şübhe etmemek lâzımdır. Devamlı ve bol bir güneş ziyasına hiçbir mikrob mukavemet edemez. Mikrobların muka- vemetinin kırilması, rutubetin — ortadan kalkması ile yukarıdanberi saydığımız gripler, bronşitler, anjinler ve romatiz Mmüa evcar da sür'atle ortadan kalkar. Uzun devamlı ve yorucu bir kışın yor- gunluklarını gidermek için şimdilik iste- diğimiz tek şey, güneştir. Oevab isteyen — okuyucularımızın — posta pulu yoliamalarını rica ederir. Aksi tak- dirde istekleri mukabelesiz kalabilir. Pazartesi Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetçi elan eczaneler şunlar- dir; İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Şeref), Alemdarda: — (Ab- dülkadir), Beyazıdda: (Haydar), Banızt- yada: (Teafilos), Eminönünde: (Mehmed Kâzım), Eyübde; (Hikmet Atlamaz), Fe- nerde: (Hilsameddin), Gehremininde: (Hamdi), Şehzadebaşında: (. Hall), Karagümrükte: (Fuad), Küçükpazarda: (Necati Ahmed), Bakırköyünde (HIAD. Beyoğlu cihetindekiler: Tücelbaşında: (Matkoriç), Yüksekkuldı- rımda: (Vingopulo), Galatada: — (Mer- kez), Taksimde: (Kemal - Rebul), Gişli- de: (Pertev), Beşiktaşta: (A Rıza). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (Selimiye), Barıyerde: (A- *4(), Kadıköyünde; (Moda, Merkez), Bü- yükadada; — (Şinasi Rıra), Heybelide: (Tunaş), zor belâ Kumkaleyi bulmuş, kuy- | Jateş ve ölüm tehlikelerile dölu kıt'a aşılmış bulunuyordu. Fakat, gene bir iş yapmadan, hiç olmazsa bir harb sefine- sini, yahud ehemmiyetli bir | nakliye gemisini batırmadan haber alınırsa ha- rekâtının müşkülâta uğrıyacağını dü - şünüyor, Mes'udiye için imparatorluk tarafından Viktorya kros nişanını alan |Halbrucka imtisalen o da biraz şöhret, Biraz isim yapmak istiyordu. E. 12 suyun altına çekilirken kafasın- da bir Osmanlı harb gemisin; batırmak- tan başka bir düşüncenin hâkim olma- dığı süvari, Marmara havzasi ve umumi ahval hakkında malümat edinmek üze- |re esirleri sorguya çekmek için kama- rasına girdi. Kaptan Hil, bir kaç dakika sonra kar- şısına getirilen iki alaylı tayfa ile ko- nuşmağa çabalıyordu. Onlar; doğru dürüst bir İstanbul şi- | vesini bile beceremiyen iki Karadeni: kıyılı köylü gençleri idi. Dümen başır da tutulan 22 yaşlarında Müustafa is- minde bir gençti. Diğeri İbrahim on- dan yaşlıydı. Fakat, baskın sırasında kaptanının yanıbaşında yatak içinde kurşunla öldürüldüğünü uyku sersemi zlerle seyrettikten sonra müvazene- ni bozmuş, aklını oynatmıştı. Şimdi, Naşmitin karşısında korku ve dehşet ile hareketlerini bile şaşıran bu iki ge- alık alık etraflarına bakıyorlar, rinde yağdanlıklar, istopi yumak- larile kapının önünde biriken mürette- batı korku dolu gözlerle seyrediyorlar- elli (Aarkası var) Bugünkü program İSTANBUL 25 - Nisan - 1938 - Pazartesi Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dis. 1208: Çocuk Bayram ve Haftası müna- sebetile Çocuk Esirgeme Kurumu namına Eminönü Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil. 13.30: Muhtelif plâk neşriyatı, Akşam neşriyatı: 17: İnkilâb tarihi dersi: Üniversiteden maklen, 18.30: Çocuk Bayramı ve Haftaaı mü- nasebetile Çocuk Esirgeme Kurumu namına Dr. Kudsi Halkatı (Boş mideler). 1845: Plâkla dans musikizi. 19.15: Çocuklara ma- sal: Bayan Nine tarafından, 19.56: Borsa ha- berleri. 20: Rıfat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 20.45: Hava raporu. 2048: Ömer Rıza tarafından arabea söylev, 21: Pasil saz beyeti: İbrahim ve ar- kadaşları, (saat âyarı). 2145: Örkestrm. 22 15: Ajans haberleri. 2230: Plâkla sololar, o- pera ve operet parçaları. 22.50: Son haber- ler ve ertesi günün programı, ANKARA 25 - Nisan - 1938 - Pazartesi Öğle neşriyatı: 1230: Karışık plâk neşriyatı. 1250: Plâk: 'Türk musikisi ve balk şarkıları. 1315: Dahj- (li ve harlci haberler. Akşam neşriyatı: 1830: Karışık plâk neşriyatı. 18.50: İngi- Hizce ders (Azime İpek). 19.15: Türk musi- Pkisl ve halk şarkıları (Servet Adnan ve ar- (kadaşları). 20: Saat Ayarı ve arabca neşriyat, İıı 15: Türk musikisi ve halk şarkıları «Cemal Küâmil, İstanbul radyosu okuyucularından). ZI: Cöcuklar hakkında müsabhabe (Nurettin Artam, muharrir), 21.15: Stüdyo &alon örkes. HWası, 22: Ajans baberleri. 2215: Yarınki Çocuk — Çocuk Esirgeme Kurumunun çı- kardığı bu çocuk mecmuasının 83-84 üncü sa- yıları, çocuk bayramı münasebetile bir ara- da ve gayet güzel bir kapak içinde, 32 sayfa olarak çıkmıştır. Bu sayıda çocuklarırmızı alâ- kadar eden birçok güzel restimler, mimar Bi- nana, 23 nisan bayramına eld birçok yazılar, hizâyeler ve masallar vardır. Doktor İbrahim Zati Öget Belediyo — karşısında, — Piyerloti caddesinde 21 numarada hergün Öğleden sonra hastalarını kabul eder. | koşuştular. İki pehlivanı ayırdılar. Tekirdağlı Kara Aliyi yendi Güreş çok heyecanlı ve 'çeîin_ oldu. Müsabakadan sonra ağlıyan Kara Ali, köyüne döneceğini söyledi Bu esnada Tekirdağlı Hüseyinin çok gü- zel oyunlar öğrendiği ve bunları muvaf- fakiyetle tatbik ettiği görülüyor. Kara A- Hi de bu hususta geri kalmıyor. Fakat ma- alesef iki sene müddetle güreş minderi- nin haricinde kalmiş olması, bu oyunla- rından tam gekilde istifade edememesini intac ettiriyor. Ve ekseriya kendi oyu- nile alta düşüyor. İki,pehlivan bir anda altalta, üstüste gelmeğe başladılar. Bu sırada Kara Ali. ye tuş oldu. Fakat sırtı yerde üç saniye kalmadığı için bittabi sayılmadı. Nihayet iki pehlivan ayağa kalktılar Ayağa kalkmakla beraber Kara Alinin Tekirdağlıya, müsabakanın en güzel o- yununu tatbik ettiğini görüyoruz. Tekir- dağlının kolunu mengeneye gıkıştıran Kara Ali, bu çelik gibi kuvvetli ve yüz küsür kilo ağırlığındaki vücude havada bir salto attırdıktan sonra yere çarptı. Fakat gene müsabaka yapmıya yapmıya hamlaşmış ve biraz betaat kesbetmiş olan Kara Ali birkaç saniye gecikti. Bu geci- kiş, Türkiye başpehlivanını muhakkak bir mağlübiyetten kurtardı. Ve çelik bir yay gibi düştüğü yerden sıyrılan Tekirdağlı, Kara Aliyi gene altına aldı. | Bu tehlikeyi savuşturan Tekirdağlı bu İsefer Kara Aliyi ayak oyunlarile yenme- yi denedi. Fakat bu da netice vermedi. İki pehlivan tekrar ayağa kalktılar. Müsa- baka, saniyeler geçtikce hızlanıyor. Bir anda ayağa fırlıyan pehlivanları, Tekir- dağlının nefis bir kafa kapmasile tekrar |yerde görüyoruz. Evvelâ Kara Aliye, sonra da Tekirdağlıya birer saniye sür- miyen birer tuş oldu. Gene ayağa kalktık- ları vakit, Tekirdağlının dişlerinin kanâ- dığı görüldü. Bunu müteakib ayakta gü- reşirlerken Tekirdağlının birdenbire Kara Alinin göğsüne diz vurmağa başladığı görüldü. Az sonra Kara Ali de buna mu- kabeleretti. Derken güreş müsabakası bir anda bir dövüşe inkılâb ediverdi. Polisler (Baş tarafı T nci sayfada) 1 Ne ise münakaşa kısa sürdü. Ve müsa- baka yeniden başladı. Bu hareket Karâ kurtulabilirdi. Fakat içindeki asil sport menlik ruhu Kara Aliye bu en masum vı tabif hareketi bile yaptırmadı. Kara Al müdhiş bir kuvvet sarfederek, Tekirdağ homn tazyikmdan kurtulmağa muvaffal oldu. Fakat güreş hâlâ yerde ve Tekirdağlı nın Üstte çalışmasile devam ediyor. Te kirdağlı işi gene bacak kıvırmakla hallet zmeğe kalkışarak Kara Alinin ayakların toparladı. Çevirmeğe çalıştı, fakat geni netice yok.. bunu müteakib Kara Ali yer de Tekirdağlıya gene kolunu kaptırdı. Ge ne müdhiş bir kuvvet mübarezesi oldu Kara Ali gene harikulâde kuvvetile bun dan kurtuldu. Dakikalar ilerledikce Kara Alinin id mansızlık yözünden yorulmağa başladığ seziliyordu. Üstelik iki defn müşkül vazi yetten kurtulmak için sarfettiği kuvvet kollarını da adamakıllı yormuştu. Bunı rağmen gene bir hamle ile ayağa kalki mağa muvalflak oldu, Tekirdağlıyı yaka, ladığı gibi altına aldı. Fakat ufak bü gafletinden istifade öoden Tekirdağlı Karş Aliyi gene altına aldı. Ve yarını boyüt. duruk takarak ve bütün kuvvetile abana. rak kendisini çevirmeğe başladı. Kara Ali iki defa ayni tehlikeyi geçirmişti. Ve a. damakıllı yorulmuştu. Şimdi bir üçüneü defa da ayni şeyi yapmağa kuvvefi kak mamıştı. Bu vaziyet kargsısında köprü kurması lâzım geliyordu. Halbuki ringin çok berbad ve sert olması, buna da kat'k yen müsaid değildi. Bu yüzden oyunun 29 uncu dakikasında, yani ikinci devrenin bitmesine bir dakika kala sntı yere geldi ve Tekirdağlı onu üç saniye müddetle aye ni vaziyetto tutmağa muvalfak olduğun« dan galib gelmiş oldu. . 'Tekirdağlı ile Kara Alinin sözleri Müsabakadan sonra Tekirdağlı bir are kadaşımzıa şu sözleri söylemiştir: — Kara Ali benim hocamdır. Çok kuv«s vetli ve sağlam bir güreşcidiz. Fakat gü- reş bu.. yenmek de var, yenilmek de.. Kara Aliye ise hayatında ilk defa tatı mış olduğu bu mağlübiyet çök tesir etmiş Alinin esasen gergin olan âzabını büsbü- tün gerdi. İki pehlivan bütün kuvvetleri- Je çarpışıyorlardı. Gene yere düştüler. Gene her ikisine de birer defa tuş oldu. Fakat kısa.. bir ara Kara Alinin yürü ka- nadı. Bu sırada da ilk on beş dakika neti- cesiz olarak bitti. İkinci devre Birkaç dakika süren istirahati mütca- kib güreşin ikinci devresi başladı. Tekir- dağlı Kara Alinin kafasını gayet ustalık- la kapıp yere attı. Ve ikinci bir oyunla ters salto ile yere çarptı. 'Tekirdağlı üstte, Kara Ali altta güreşe devam ediyorlar. Kara Ali, birinci devre- deki çalâklığını mühafaza ettiği halde Kara Alinin biraz durgunlaştığı sezili- yor. Tekirdağlı Hüseyin bir ara Kara A- liye yarım kle takmağa muvaffak oldu ve bütün kuvvetile rakibini çevirmeğe baş- ladı. Bu vaziyet minderin hemen kenarında oluyordu. Kara Ali dizleri üstünde biraz yürüse minder dışına çıkabilir ve tuştan İlk okul sağlık odalarına lüzumu olan ve koca pehlivanı bir çocuk gibi ağlatmış. tır. Kendisile görüşen arkadaşımıza bu teessür içinde, tekrar köyüne dönerek gü reşi bırakacağını ve iyi hazırlanmamış olduğu halde Tekirdağlıyı meydan oküe makla hiç de iyi yapmadığını söylemiş- tir. 4 Biz, Kara Alinin bu tocssürünü anla» makla beraber halk tarafından çok sevi- Jen bu mütevazı ve asil ruhlu güreşcimi- zin bu kararını hiç de beğenmedik. Tekir- dağlı bu galebesinden dolayı ne kadar al- kışlandıysa Kara Ali de gösterdiği yüke sek oyundan dolayı ayni derecede halk | tarafından takdir edilmiştir. Ve bu güre- şile kıymetli Türkiye başpehlivanından | hiç de aşağı kıymette olmadığını isbat ete miştir. * : Noksan tarafları, yükarıda da işoret et- tiğimiz gibi sadece nefes ve idman mese- lesidir ki bu da birkaç ây zarfında kolay. lıkla tamamlanabilir. * Dünkü güzel güreşlerinden dolayı her: iki pehlivanı da takdir etmek lâzımdır. ü —— ——— ——— 8 dolab, 8 şezlong, 8 sandalya, 8 tabure, 1 etajer ve 1 tane de ilân camekânı açık eksiltmeye konulmuştur, Bunların hepe ;ı sine 731 Hra bedel tahmin edilmiştir. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görüles bilir. İstekliler 2490 No. lı kanunda yazılı vesika ve 54 lira 83 kuruşluk ilk temi- nat makbuz veya mektubile beraber 2/5 /938 Pazartesi günü saat 14-de Daimi Encümende bulunmalıdırlar (B) (2052) İzmir Fuarına Davet İstanbul Ticaret ve 938 I'ımıx' Fuarında kiralanacak paviy Fuara iştirak etmek istiyen İstanbul firmalarının bir an evvel Odaya mür: atla yerlerini temin etmeleri rica olunur. Sanayi Odasından : onların plânları Odamıza gönderilmiştir. vi Talibliler pek fazla olduğundan alâkadarların bu hususta vakit kaybetmemele- rini tavsiye ederiz. 42318> — Erenköy Kız Lisesi Satınalma Komisyonundan: — 28/4/938 Perşembe günü saat 15 de İstanbul Kültür Direktörlüğü binası içini de toplanan okul eksiltme komisyonunda mutfak tamiratı pazarlık suretiyle ihale yındırlık işleri genel hususf ve fenni çar na ald diğer evrak okuldan görülüp öğr İlk teminat 176 liradır. İsteklilerin en az bin liralık bu işe ben mış olduğu vesikalara istinaden İstanbul ehliyet ve 983 yılı Ticaret Odası b malaran A di n n 1172 lira SI kuruş keşif bedelli okuğ — si yapılacaktır. Mukavele, eksiltme Bas tnameleri proje keşif ve hülâsasiyle bu- | enilir. İ Zer iş yaptığına dair idarelerinden Bayındırlık Direktörlüğünden 4!

Bu sayıdan diğer sayfalar: