Son Pozta . —a sin macera romanı 94 —— —— SON PoSTA T *“İfşa eden idam olunur!,, Harb sanayi casusları “erasındaki mücedels Şoför anlatmasına devam etti: “Evet, Her doktor, derler ki bu şatonun sahibi K ont Van Holzen çok yakışıklı bir adammış. Günün- birinde karısı ölm ş. O vakit Kont gayet güzel, pen kadar guzel bir Yahudi kadınla evlenmiş!,, tarafl wandıgı geniş yoîun kn_vıı göl- gesi içindeki dönemeci dönerken - Zaten göreceksiniz ya, Her Dok- * dedi. Bu şatonun civarında bir de bir hastane vardır, Bu hastane de o va- kit işte bu şato sahibleri — yaptırılmış. nilir. sa bu onun civarında şimdi âdeta kü- ştir. Hat- len ıl)'v*('l nl—.n hu kn e bü- ki (Küçük Van Holzen şeh- orlar. Fakat, biliyor musunuz ki| rin- | de bizim Almelolulardan hiç kimse o-| turmaz. tor, çok güzel bir yerdi Peki bu di le kimler otu- bir hıkmı fakirler, hasta Alman- Şu.. bu. — Evet, Her Doktor, çoğu Alma rilletten var ya.. fakat her dir.. Hani şu mülteci, fakir, rdsuz kimseler.. bunlar büra- larda otururlar!... — Almeloluların burada olurmayış- - b(lxbı Dedim ya, Her Doktor!.. to hakkında anlatılan hikâye, bel- ki uydurma, belki doğru. Fakat mut- laka doğru, Her Doktor!.. Çünkü benim — babam ,babamın bâbası da, hep burada, Almelo'da doğmuşlar. Benim babam da şatonun son sahibi olan kontla gö- Yüşmüş. Gözlerile görr | yök mu?..| ır, hiç kimse kalmamış şimm Bepsi ö asu nesilleri tükenmiş. — Nösilleri mi tükı — Evet, nesilleri tükenmiş. — ya şato civarındaki hastaney .'İşlr gü- — Nesilleri tükensin diye mi? — O00!.. Hayır, Her Doktor!... Zira, , bu şatonun sahibleri hasta i- Hemen hepsi şifa bulmaz bir » hastalığa tutulurlarmış. Bu hastalık ba- — badan oğula, evlâddan evlâda geçerek şato sahiblerinin neslini kurutmuş. O- “pun için tâ eskidenberi Holandalılar bu Şato sahiblerile kız alıp vermezler, Yoksa şato sahiblerinin cedleri olan Van Holzen hâlis Holandalı bir asil- #ade imiş. Şövalye, Her Doktor!. - İlk müstemleke muharebelerinde Holanda krallarına çok yararlıklar — göstererek büyük hizmetlerde bulünmuş. Kahra- man biz adammış doğrusu. Onun üzeri- — ne allelerine Kont ünvanı verilmiş, Bi- — maehaleyh şato sahibinin asıl ismi Kont Van Holzendir. — Demek şimdi Kont Van Holzon ai- lesinden kimse yaşamıyor? — Hiç kimse, Her Doktor!.. Dedim a, © hastalık nesillerini kemirip bitirmiş.. — Bu hastalık ne; ? — Şifa bulmaz bir hastalık, Her Dok- tor!... Allah kimseye vermesin, müdhiş bir şey.. bütün aile kanserli imi Birdenbire dehşetle sordum: Kanserli mi? — Evet, Her Doktor! Derler ki bu — Kont Van Holzen çok yakışıklı bir a- — dammuş. Fakat günün birinde karısı öl- O vakit Kont tutmuş, ga) i kadar güzel bir Yahudi kadı- Önile evlenmiş. Aşk, Her Doktor, aşk!.. İşte bu ailenin kanına bu hastalık or dan, o Yahudi kadından keçmiş. Haki- kat, Her Doktor, tuhafi bu müdhiş — hastalık hep bu Yahudilerde bulunu- yöor. Bilmem, Yahudilerden hoşlanır mı- gituz, Her Doktor? — Yahudi kadından kanser bu aile- nin hepsine mi geçmiş? , — ÖOndan sonra gelen hemen bütün Her D.-mnr. Fal benim babam anlatırdı, Her Dokt Van Holzen'lerin kızları o kadar da gü- zel, o kadar da melek gibi olurlarmış ki.. Almelo'da şöhretleri varmış. Alme- loda güzel bir kadının harikul lemek için, hâlâ, o ai- lenin İsmin; kullanırlar. Âdeta Kontes Vielopolska kadar güzel derler. Biz Al- melolular güzel kadımı çok severiz — Vielopolska mı dediniz? Evet, Her Doktor! Bu ailenin kız- ları Almeloda güzelliklerinden dolayı Kontes Vielopolska diye meşhurdurlar — Kont Van Holzenin evlendiği ka- dının da adı Vielopolska mı imiş? — Ne bileyim Her Doktor! Dediğit gibi, karı bir Yahudiymiş. Hem Holan- da Yahudisi değil, Zannederim bir Leh Yahudisi imiş. — Leh mi?.. — Evet, Her Doktor! Görüyorsunuz ya, bu şatonun sahibleri hakkında an- Bulmaca 2 . W.S A ACR Soldan sağa: 1: Acemi şalr, onu dam üÜstünde gördüğü saman; kazmayı kaldırır, beline vurur. 2: «Ne> si olsa anne olur - Bir müsellesin kaç köşesi vardır? - Karda gez de onu belli | etma. 8: Öyle başın zahmetini ayak çeker. 4: İhtiyar demek dururken bu denilir mi? - Pek uzak olmiyan bir hükümet, fakat keli- menin manası uzak. 5: Yakın değil. 6: Beyaz olmasına beyazdır.. su katıştırıl- mamışını bulana aşkolsun - Başını memur bekler, Balının tadını yen! evliler bilir, gün- | düz saklanır, gece görünür, eskiyince kırpar | yıldız yaparlar. 7: Çocuğunuz arsızlık ederse dövmeyin, fa- | kat bu kadarını yapın - Tavlanan üçü, 8: Bir şarkının ilk muramdan bir kelime unuttum, siz bulunuz: eDiyorlar ( ateş yanmadan - Akıntıburnundan sandalla geçerseniz ona tutulursunuz. #: Bir nota - Derisinden pabuç yapılan yer altındaki yağlı kayış, 10: Çiftleşince bebeklere yemek olur - Ya- pişkan toprak. Yukardan aşağı: 1: Gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkma- miş. 2: «Ne> Bi olsa anne olur - Yeşilaycıydı ama suyunu İçmedi. 3: «B> si eğlencelidir. «Y> si olsa dost olur. 'Tek başına kalmış, sıfat olmuş - Askerlik ön- suz olmaz. 4: Söz gümüşse o altındır. 5: Eli öyle olanın cebi dalma boş kalır - Bğ- lenmek, fakat onun da bır sırası vardır. 6: Korkulu rüya göreceğimi bilseydim ben de öyle yatardım. 7: Yüzüne tükürmüşler, yağmur yağıyor, | demiş - Dördüncü halife. 8: Yakın bir memleket, nasI uzak - Kahvede bakilir, avuçta bakılır, fakat kanunla yasak edilmiştir. 9: Bir Musevi lsmi - Nihayet. 10: Ona kanaat etmiyen çoğu bulamaz « Evvelki bulmacanın halledilmiş şekli | fakat isminin ma- lattıkları şeyler hakikaten can sıkacak kadar feci, Her Doktor. Yoksa sizin de şimdiden canınız mı sıkıldı?. Yoo.. hax r, hayır! Devam ediniz!, Evet. e şato sahibleri bundan dolayı orada bir hastane yaptırmışlal. Kont Van Holzen ailesi hemen bütün Holandada adı anılan, çok zengin bir a- ile imiş. Fakat servetlerini hep bu has- ğrunda sarfetmişler. Biçarel de para, servet, her şey tamam da, işe bakın Her Doktor, hepsi mutlaka kan- serden ölüyo! Şu dünya ne garib, Her Doktor. Şoför birdenbire arabayı — yavaşlat- mıştı. Yüzü birdenbine âdeta değişmiş- i alçaltarak: — Daha müdhiş şeyler anlatırlar ya, Her Doktort, dedi. Fakat.. sizin keyfini- zi bozmamak için anlatmak istemiyo- rTum, l ar. (Arkanı var) Bugünkü program İSTANBUL 22 Nisan 928 Cuma Öğle neşriyatı: 12.80: Plâkla Türk imusikisi. 1280: Hava- dis. 13.06: Plâkla Türk musikisi. 13.30: Muh- telli plâk neşriyati. Akşam neşriyatı: 18.30: Konferans: 23 Nisan Çocuk Haftası ve Bayramı münsçebetile Çocuk Esirgeme Kurumu namına Dr. İhsan Hilmi (Çocuk sevgisi). 1845: Beyoğlu Halkevi gösterit ko- | lu taratından bir temafi, 19.15: Plâkla dans | muslkiei. 19.30: Çocuk tarbiyesi: AlI Kâmi Akyüz. 19.55: Borsa haberleri. 20: Muzaffer İfikar ve arkadaşları tarafından Türk musll ve halk şarkıları. 20.45: Hava raporu. 48: Ömer Rıza tarafından arabca söylev. Zi: | Nihal ve arkadaşları tarafından Türk musi- kisi ve halk şarkıları, (saat âyarı), 2145: Or- : Ajans haberleri. 2230: Plâkla pera ve öperet parçaları. 22.50: Son Estonya Bükreş 18 (Hususi) — İstanbul - Kösten- ce yölile seyahate çıkan Spor - kafilelerinin yundan mi, suyundan mi nedendir bilmi- yorüm, büyük küçük aksiliklere mutlakâ te- sadüf etmek artık bir an'ane halini almak Ü- zeredir, 1936 Berlin olimpiyadına bu yoldan giden seksen kişilik kafilenin biletleri yatak- h vagonda unutulmuş, vapurun hareketin - den sonra nasılsa hatırlanmış olan- biletler, |1 bir motör vasıtaslle Büyükdere açıklarında güç belâ yetiştirilmişti. Biletsiz, pasaport - suz yola çıkmanın ne demek olduğunu İza- ha lüzum yoktur. | Bizim güreş kafllesi de Galata rıhtımından İseimetlendikten bir müddet sonra kamara- üm kafile reisi deniz tutmasına yakalanmış gibi baygınlık alümet- leri arasında karyolaya dayandı ve: — Ryvahhhi.. dişe bir müddet kendinden geçti. Ben müşkül bir an geçirmekte olduğumu- zu anladım. Kendisini teskine çalışarak ne ne var hâdiseyi öğrenmeğe çalış - tım, Nakdavn olan bir boksör gibi yavaş ya- yarı baygın bir halde: - Bavulları yataklı vagonda unuttum, de- mesin mi? alların ne olduğunu bilmemek- te beraber müşkül bir vaziyette olduğumu - zu anlıyarak tıpkı olimpiyad kafilesinin bi - raktığı biletleri hatırlıyarak acentaya telsiz- le haber vermesini söyledim, Şinasi geminin süvarikine Koşarken ben de yeni bir idareci- nin başına gelen felâkete Ozülüp duruyor - dum. Aksilik birbirini takib ediyor. Boğasdan çıkmadan telsizle muhabere edilmezmiş, Şi- nasi bir müddet de buna üzüldü. Gene talihi varmış. Bilet ve pasaportları rıhtımda Küçük Hüseyine vermiş, bereket versin ki bu en lüzümlu şeyler tesadüfen Hü seyinin elinde imiş İki bavul Şinasinin şahsiyetine ald elbise, 1 eğya ile doludur. Galiba Eston- Milli güreş ekipinin seyahati Boğazdan çıkuktın sonra biraz kabaran deniz Çoban Mehmed ve Yusuf Aslandan maada bütün güreşcileri- mizi kafile reisi de dahil olduğu halde tuşla yenmişti taklı vagona yapılar müracaata nazaran bu lüzümlu şeyler İstanbuldan Estonyaya göun - derilecektir. Biz hay huy ile uğraşırken doğrü bir hayli yol alan Romanya vapıru bermutad bizi beşikte gibi sallamağa başla- dı. Küçük Hüseyin, Kenan, Salm, Ankarali Ahmed, Yaşar soluğu yatakta almış, Mersin- bi görünüyorsa da ka - Ğ1 belli, Mustafaya: «Ke - merini iyice çerin sallanmazsa — deniz tutmaz, bir şey olmazsın demişler.» Mustafa da berayi ihtiyat kemere birkaç delik aç - miş ama kendine itimadı yok, nitekim biras tabı den sonra o da bir yere sıvıştı Bavulların telâşından bir müddet deulzi unutan kafile relsi, meğer her gün fazla ra- hatsız oluyormuş. Otur küsur günde Amerikaya gittiğinden, Bahrimuhiti kebirde günlerce sallandığından bahseden Şinasi, arada sırada — canım tatli geyler görüşelim diyor, ne anlatsan kaşile, gözile Işaretler yaparak nedense dileime gö- rüşmeği tercih ediyordu. Amerika seyahatini biraz — Amerikanvari anlatan Şinasi bavulları batırladığı dakika- daki gibi aarardı, morardı. Ve artık onu sâ- bahleyin Köstenceye geldiğimiz saman gör- mek nasib oldu. Denize tahammülü olan güreşellerimizin başında Çoban Mehmed ile Yusuf Aslan var. Antrenör de pek oralı olmuyor. Akşam çayında ve akşam yemeğinde gü- reş takımını antrenör, Çoban — Mehmed ve Yusuf Aslan temsil ediyordu. Sabaha karşı üçde Köstenceye geldiğimiz zaman kimsenin seyahat neş'esi yertne gel- memişti. Güreş takımı doğru Estonyaya gitmeyip Bükreşde, Varşovada birer gece kalarak zik- zak bir yol programı yapmış. İçlerinde fazlaca kilo düşecekler var. Her konaklanan yerde esaali bir rejim yapılamı- yacağına göre sön günlerde epey sıkınlı çe - kileceğini zannediy Yarın — Varşovaya Karadenize ya Federasyonuna verilecek hediyeler ve ba- v lüzümlü evrak da bavullarda kalmış. Yı "|Tekirdağlı Hüseyin :!Denizlide güreşmek için rakib bulamadı Denizli 21 (Hususi) — Bugün dört tinden fazla seyirci karşısında büyük güreş müsa- haberler ve ertesi günün programı. e ANKARA 22 Nisan 918 Cuma Öğle neşriyatı: 1230: Karışık plâk neşriyatı. ükisi ve halk şarkıları. M ve harici hüberler. 1250: Plâk: Prörk m 13.15: Dahie Akşam neşriyatı: 1830: Muhtelif plâk neşriyatı. 20: yarı ve arabca neşriyat. 20.15: Kisi ve halk şarkıları (Hikmet Riza ve daşları), 21: Çocuk Rsirgeme Kurumu na (Dr. Şükrü Yusuf Nümune hastanesi si- nir mütehassısı). 21.15: Saksofon solo (Nihad Esengin). 2140: Plâkla dans müsikisi, 22. A- Jans haberleri. 22.15: Yarınki program. —— —a BSaat k- Nöbetci Eczaneler Bu gece Höbetçi olan semaneler yunlar- dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sarım), Alemdarda: (Sırrı Asım), Beyazıdda: (Asador), Bamatya- da: (Teofilos), Eminönünde: (Salih Ne- cati), Eyübde: (Arif Beşir), Fenerde: (Hüsameddin), Şehtemininde: (Nazım), Şehzadebaşında: — (Hamdi), Karagüm- rükte: (Suad), Küçükpazarda: (Nocatl Ahmed), Bakırköyündi Beyoğlu cihetindekiler: İsliklâl caddesinde: (Galatasaray' nelbaşında: (Matkovyiç), Galatada: yob, Fındıklıda: (Mustafa Nall), huriyet caddesindi yoncuda: — (Zafiropulos), (Rrtuğrub), Şişilde: (Asım), (AHH Rtar), Boğariçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İttihad), Barıyerde: (Asaf), Kadıköyünde: (Saadet, Osman Hulüsi), Büyükadada: (Halk), Heybelide; (Halk). Tü- Çİki. Cum- Firuzağada: Boşiktaşta: Dr. * HORHORUNİ ( Nakletti ) Sirkeci tramvay caddesinde Viyana oteli yanında hastalarını her gün kabul eder. Telefon: 24181 bakaları yapıldı. Müsabakalara civar vilâ - yet ve kazalarından elli pehlivan ve Türki - ye başpehliyanı Tekirdağlı Hüseyin Iştirak ediyordu. Fakat bu pehlivanlardan hiç biri Tekirdağlı İle güreş tutuşmağa ceskret ode- mediğinden Tekirdağlı Hüseyin birinci mükâ- YTatı aldı. Askeri liseler spor birincilikleri mükâfatı Askeri Üselerimizin 1937 - 1096 senesi #por birincilikleri müsabakalarının müküfat da - ” |&ıtma töreni yarın saat 18 de Taksim stad- yomunda yapılacaktır. Bu hafta yapılacak maç Fenerbahçenin milli kümeden çıkarılma- s1 üzerine bu hafta Galatasaraya karşı bi - rinci kümede olan altı klüp muhtelitini gı - karmak ve bu suretle haftanın hem maçsiz geçmemesi vo hem de Gülatasaray oyuncu - larının oyunsuz kalmaması temin edilmiş - tir, Fakat maçlarının daha ehemmiyetli ol - 1 için Beşiktaşa karşı da altı klüp muh- teliti bir başka takımla çıkacaktır. Şu hal - de ayni günde iki mühim maç yapılacaktır. Hafta arasındd bu altı klüp futbolcuları Şeref sahasında bir antreman yapacaklar - dır. Galatasaray maçının bakemi Ahmed Â- demdir. Sekiz klüb turnuvası Dün fırkada toplanan sekiz klüp delege- leri gelecek hafta başlayacak olan turnuva- nın şeklini konuşmuşlardır. Buna göre mağ- lüp olan takım turnuvadan çıkacaktır. | — 21 ve 22 mayıs tarihlezinde Ankarada Pe- lite oyuncu vermiş olan klüpler, o tarihlerde kendi maçı da olsa hem oyuncu — verecek, İhem de turnuvadaki oyununu oynayacaktır. Dün yapılan içtimaa Vefa klübünden kim 8€ gelmediğinden turnuvaya girmemesi ih - timali meveuddur. Voleybol karşılaşmaları Oalatasaray Spor Klübünden: Galatasaray Spor Klübünün — salonunda tertib edilen voleybol 23 - 4 - 938 tarihli kar- şılaşmaları Hâkimiyeti Müliye bayramı do- layıstle geri birakılmıştır. Devam tarihi sön- radan ilân olunacaktır. İstanbulsporlular gidiyorlar Bdrneden aldıkları davet üzerine İstan - bulaporlular bugün Edirneye bareket ode - ceklerdir. |nerbahçenin yerine oynayacak olan muhte- | hareket edilecektir Ankarada yapılan atletizm müsabakaları Ankara, (Hususl) — Mevsimin birinci at letizm teşvik müsabakaları cumartesi v pazar günleri Şehiz bakalar büyük bir intizam içinde geçli v gehrimizde llk defa olarak genç kızlarımızi ayaklarında çivili pabuçlarla pist üzerinde gördük. İhtar üzerine depar yerine giden ve tabanca patlamasile kusursuz çıkışlar yapan genç kızların; onları heyecanla seyir ve ta- kib eden daha küçükleri için de nümune ola- gaklarına şübhe etmiyoruz, bugün on bet genç kızımızı pist üzerinde gördük, as bir va- man sonra ellisini göreceğimizi kuvvetle u- muyoruz. Müsabakalarda gunlardır: Cumartesi, 110 metre manlalı (küçükter) : 1 — Kâmll (D. Ç) 20 1/10, 2 — Nihal (DÇ) '10, 3 — Raşid 110 metre manlatı (büyükler) : 1 — Semih (G, B) 18, 2 — Foyyaz (ilar) 18 2/10, 3 — Sald (D. Ç). 100 metre büyükler: 1 — Necati (Har) 12 4/10, ? — Fuad (Hac) 12 4/10, 8 — Fikret (0. B). 800 metre (büyükler): 1 — Galib (D. Ç) 26, 2 — Fikret (a. 0) 2ll, 3 — Adnan (D. Ç) 300 metre (büyükler): 1 — Paik (G. 8) 30, 2 — Şerket (D. Ç 41 1/10, 3 — Orban (Har) 60 metre (kızlar): 1 — Mahinür (B. T. O.) 9 ö/10, 2 — Meb- rüre $ 1/10, Muallâ. 80 metre (küçükler): — Baha (Gü) 10 3/10, 3 — Sami (Gü) 10 4/10, 3 — Nihad (D. Ç.) 600 metre (küçükler) : 1 — Vecihi (GÜ) 140, £ — LAL, 3 — Hakkı (Gü) Yüksek atlama (kızlar) : 1 — Pakize (B. T. 0.) 105, 3 — Şehime 1.05. Disk atma: 1 — Yusuf (Har.! 3630, 29.40, 3 — Hilmi (Har.) Yüksek allama (küçükler): 1 — Bahaeddin (Gü.) 151, 2 — Raşld (Cü) 141, 3 — Kemâl (B. Ç.) Gülte atma: 1 — Cahid (Mülkiye) 1L06, (Har.) 10.79, 3 — İsmall (A. G.) Yüksek atlama (büyükler): 1 — Palk (. 8S.) 1.70, 2 — Cahid (Mülkiye! L65, 8 — Nüreddin (Har.). 4X100 bayrak: 1— Hnblye takımı (Raşld, Necati, Fuad. Feyyâz) 46.7, 2 — Galatasaray, $ — Cençler” birliği. (Devamı 11 inci sayfada) alınan teknik neticeler Kâmit (DC) L16, 2 — Fahamet — Buad (10.B) & — Yusat