Hergün Türk - Mısır ? Dostluğu "Yazan: Muhittin Birgen Türk tarihinin iyasi tarihi, şanlı fasıllarına karışmış olan Mısır, Türkiye Hariciye Vekilinin yaptı- ği ziyareti, beklenildiği gibi, büyük bir sevinç ve heyecanla karşıladı. Her köşe- sinde eski ve yeni Türklüğün bir hatırâ- sını taşıyan Kahire, Dr. Arasın etrafında, samimiyeti hararetinden belli bir dostluk halkası vücude getirdi. Mısırın genç ve münevver hükümdarı, Türk devlet ada- muna izaz ve İkramın, ancak şark hüküm- darlarında görülebilen, en geniş hadle- rile muamele etti. Hülâsa, Mısır, Türkiye Hariciye Vekiline tam bir dostluk ve kardeşlik hissile kucağını açtı ve Dr. A- rasm şahsında bütün Türkiyeyi kucak- ladı. * Türkiye ve Türkler, Mısırm bugünkü enternâsyonal mevkiine iftiharla bakar- lar. Çünkü, Mısırın kanına, çok eski za- manlardanberi mebzül mikderda Türk kam karışmıştır; Türkler, bir kere bu ba-! kımdan kendilerini Mısıra karşı kardeş olarak hissederler. İkinci derecede ise, Mısırı bugünkü yüksek mederiyet ve varlık seviyesine çıkarmış olan son Mi- $ır hamlesine, büyük bir Türk ailesinin çok dallanmış ve budaklanmış olan ne- silleri riyaset etti. Uzun zaman, Mısırı ve Osmanlı imparatorluğunu idare etmiş o lan insanlar, birbirlerinin akrabaları oldu lar. Bugün, Türkiyede sönmüş olan bir takım an'aneler vardır ki, Mısırda hâlâ yaşıyor. Mısırın bugünkü yüksek varlığı karşi- sında Türk kalblerine heyecan ve iftihar veren şeyler bunlardan ibaret değildir. Hangi taraftan baksak, Mısırda Türk ru- hunun iyi bir tezahürünü görürüz. 'Os- manlı imparatorluğunun inhitatı devrin- de, onun merkezden uzuk yerlerâc git tikçe şiddetlenerek yayılan zulmüne kar- şı, Mısırlılar namma ilk isyan bayrağını açanlar Türklerdi ve muvaffak ta oldu- Jar, Bu Türkler, orada Mısırın istiklâlini tesis cimek istediler. Bu hâdiseden ddla- yı Osmanlı belki dargın olabilir; fakat, biz Türk olarak, ne onlara, ne de Misira hiç dargın değiliz. Çünkü, bizzat Türkler de o devirde Osmanlı hükilmdarlarına karşı, ayni suretle, bir'değil, birkaç isyan bayrağını birden açmışlardı. Hattâ Yoz- gadın Çapan oğulları bu mücadelede M;- sırlılarla elele vermeğe kadar gittiler, Mısirın milli ve mahalli davasının bir taraftan Osmanlıya ve bir taraftan da dünyaya karşı müdafaası vazifesini o muzlarına alanlar, onu, ancak Türklerde görülen bir sadakatle ifa ettiler. Mısır, bugün müstakil bir memleket olmuşes, bütün Afrika ve Arâb memleketleri ara- ında en ileride gelen ve Avrupa mede miyetini en güzel benimsiyen şark mem- Bu kadar tarih! alâkalarla ve samim! duygularla bağlılık hissettiğimiz Mısıra Dr. Aras ilk Türk devlet adamının resmi bir ziyaretini yaptı. Ona karşı gösterilen alâkanın ve iyi kabulün derecesi Mısırın da Türkiye karşısında ne gibi duygularla mütehassis olduğunu isbat eder, Önü- Farukun Türkiyeyi ziyaret etmesi karar- Jaşmış bulunduğuna göre, bu, yakın bir zaman sonra iki memleket arasında bir dostluk nümayişi daha vukua gelecek de- mektir, Dr. Aras, sade, istiklâl tarihin. denberi Mısıra resmi bir ziyaret yapan ilk "Türk devlet adamı değil, bölki de Avru- panm İlk Hariciye Vekilidir. Buna mu- kabil, Mısır hükümdarı da, eenebi bir memlekete ilk yapacağı seyahati Türki- yeye tahsis etmiş olmakla Mısırın, Tür- kiyeye karşı basıl hususi' bir alâka gös- terdiğinin büyük bir delilini vermiştir. Emin olabiliriz ki, zaman ile, iki mem. Jeket arasındaki münasebetler gittikçe sıkılaşacak ve Türkiye ile Mısırı birbiri- me bağlıyan müşterek menfaatler etra- fında derin bir dostlukla birlikte sıkı iş birliği teşekkül edecektir. Yakın şarkın canlanması ve ilerlemesi bakımından Mi- sırla Türkiyeye terettüb eden vazifeler Vardır. İstikbal bu vazifelerin arttığını görecek ve iki memleket, elele bunları ila edecektir. Muhütin Birgen Resimli Makale: İtiyad ikinci bir tabiattir, diyenlere inanmayınız, bu söz- leri hakikatin çok aşağısındadır. SON POSTA Nisan İliyad tabiatten sırtını yere getiren azimkâr irade ender bulunur. İ HERGON BIR FIKRA Şiirlerinizi okudum Tanınmış bir muhavriri bir gün bir genç ziyaret etmişti. Bu genç şiire ve murüiye karşı olan istidadını söyle- dikten sonra: — Ne dersiniz üstad, dedi, acaba şi- irle mi meşgul olsam iyi ederim, yok- sa musiki ile mi? — Musiki ile meşgul olsanız daha iyi edersiniz. — Demek benim müzik parçaları- mı dinlediniz. — Onları dinlemedim, jakat giirle- rinizden bir kaçım okudum. Japonlardaki Tahammül kudreti Geçenlerde Japonyada Fukuoka tıb fakültesini gezmiş olan Fransız âlim - lerinden G, Patey orada gördüklerini Hind fakirlerinin on Iki senede bir defa | «La Presse Medicale» tib mecmuasın- gelen bayramları bitmiştir. Bu bayram |da anlatmaktadır. vesilesile Hindistanın her tarafından ge- len #akirler, mukaddes Ganj nehrinde yi- kanmışlardır. Tahtakurusundan ilâc yapılıyor Japonyada hastanelerde büyük ve mühim areliyatlarda elelekser mevzii anestezi kullanılmaktadır. Japonlar İçok mütehammil insanlardır. Hele a - cıya karşı çok cesurdurlar. En mühim ameliyatları bağırmadan, sızı çikarma- dan geçirmektedirler. Olsa olsa dişle - rini fazlaca sıkmaktadırlar. Japon ka - Hindi Çini doktorlarından o Lüong zarı dahi çök mütehammildirler, Ço zehirli yılânların ısırmasına karşı tab-| cuk doğururken hiç ses çıkarmamakta- takurusu istimalini tavsiye etmekte - zlar. dir. Gerek ölü, gerekse diri tahtaku * « İruları ezildikten sonra suya karıştırı - Jarak içilmelidir. Günde üç defa tah - takurusu içildikten sonra zehirin tesiri tamamile geçmektedir. Tahtakurularının tıbda istimali yeni Şarab içenler klübünün reisi şarabdan öldü Belgrad civarında Miadenoviç köyü- nün ahalisi içkiye meraklı almakla ma- bir usul değildir. Çok eski zamanlarda | turlar. Beş sene evvel burada <İçkiye doktorlar bunu tavsiye eylemişlerdir. | yayemet eden iyi hemşeriler klübü» Pline göz hastalıklarma karşı kadın isminde bir klöb teşekkü! etmişti. Fakat sütü ve tuz ile karıştırılmış olan tahta köylüler bu ismi ihlisar ederek klübe kurusu ezmesini tavsiye ederdi. Mat -| ,Bekriler klübüz demekle iktifa etmişler- hioole tahtakurusunu idrar tutukluğu-|İ dir. Klübe âza olanlar, her pazar günü na karşı kullanırdı. oraya toplanarak mümkün olduğu kadar Demek tahtakurusu bir çok işlere| fazla şarab içmek mecburiyetinde bulu- yararmış da haberimiz yok. Hapse girmek rökorunu kıran Kaliforniyalı Kaliforniyalı bir serseri, nuyorlardı. Geçen pazar günü toplantıda bir doğ- ramacı olan klübün reisi o kadar fazla şarab içmiş ki âzaları bile hayrette bırik- mıştır. Reis kendisine karşı #zanın hay- iki sene) ranlığını artırmak için bir şişe daha şa- zarfında, tam 189 defa hapse girmiş ve | rab istemişse de bu şişenin deha yarısım hep ayni höcrede yatmıştır. Geçenler «| içmeden ansızın yere yuvarlanıp ölüver- de, başka bir höcreye kapatılan sdam, yerini yadırgamış ve idareye müraca — at edârek: «Beni o alıştığım O höreye nâklediniz!» diye yalvarmıştır. İSTER çısına haber yolladı, İSTER İNAN, Yeşilköyde oturan tanıdığımız bir hanımım bir vesika fotoğrafına ihtiyacı hâsıl olmuştu, rahatsızdı. Sokağa çik- ması mümkün âeğildi, gelmesi için köyün biricik fotoğraf- Fotoğrafçı yarım sast sonra gelmişti, fakat eli kolu boş- İNAN, İSTER İNANMA! miştir. Bu klübde dört sene evvel gene böyle bir ölüm bödisesi olduğunu.nazarı dikkate alan hükümet klübü lâğvederek kapilarını kapatmıştır. İSTER İ tu, sordular: vabını verdi. *| Prenses Juliana'nın — Makinen nerede — Getirmedim. Malüm ya sırtta eşya ayaklı makineyi buraya kadar elimde taşımak ise güç, M İliyad kuvveti. di Sözün Kısası Basma kalıbın Dışında E€. Talu alkan Ekonomi ve Aistbyii konferansları (o münasebei” memleketimize gelip te hemen bir haf tadanberitlir burada misafir olan kıy M dostlarımız, çalışmadan fırsat bulduk ça geziyorlar. il Eskiden olsaydı bu gezintiler basi kahb olur, tarihi kıymeti haiz birkaç âbf deye, asarı atika müzesine ve tabiatin yurda ezeldenberi bir babşâyişi olan göt zel manzaralı yerlere münhasır kal Hâlbuki, bugün, bu basma kalıbın na çıkabiliyoruz; ve - dikkat ettim - salirlerimizin en çok alâkalarını de, bu basma kalıbın dışındaki geyler & luyor. Meselâ: Evvelki gün çok İâtif, neş'eli bir gece geçirdiğimiz Yalovadi hâlâ memnuniyetle bahsediyorlar. Zi orada, bir milletin medeniyet yolunü hamlesini görmek ve ölçmek fırsat! buldular. Dünyanm her tarafındaki şehirlerinin hiç birinden farkı olmuyâğ bu güzel yerde, henüz açılmarmş ol le beraber, birden, yüz kişinin akının maruz kalan Otel Termal'ın, en yükseği medeni evsafı nefsinde,cemeden bir TÜL döktorunun idsresinde, en ufak bir ak suklık göstermeksizin, eti müşkül; | leri kendine hayran kıldığını hissetmel le de, biz, Türkler iftihar ettik. Dün, misafirlerimiz, heykelin ve gi min asırlarca mühmel ve hattâ teborrü v en mezmum bulunduğu bir şehirde, zen gin bir heykel ve resim müzesi gezdil Bugün, tarih şehrini gezecekler, Türk dehasının, bir iki yıl içinde cib kültürüne ihda ettiği hakikatlerin önün T ide hayretle ve hürmetle duracaklar. Şimdi aramızda, dost bir memleketi , muhterem bir gazetecisi sıfatile bulun <i eski Osmanlı hazırının her fırsatta teki rar ettiği gibi, Türkiye bir mucizeler diğ yarı olmuştur. | Bir yabancıya bu kanaati verebilmeği büyük şeydir: On dört yıllık Kemalizmiği bin yıllık tarihi “kıskandıracak bir kuğfl ret, bir hız gösteriyor. | Ortaya koyduğumuz eserlerin kıymeğij tini biz, kendimiz takdir etmiyoruz. Fağl kat yabancı gözler, asıl onların karşısın da kamaşıyor. Zaman, her yerde, her Vi kit eserler yığebilir.. fakat on dört yıllık de kuvveflidir, tabiat yenilir, #iyadm Kızı babasına benziyo ii i taze bir inkılâbın bu kadar bol, bu dere ce kiymetli semereler verdiği beşeriy i tarihinde vaki değildir. > ğ Basma kalıbın dışma, her bakımda çıkmayı şiar edinen yeni Türkiye, tarihi mezarı olmaktan da kurtulmuştur. i Her taraftan yükselen, çoğalan eserli İ rimizle, cennet gibi yurdumuzun aze” J lemeğe başladığı yeni ve canlı manzatâ*” ya sevgi İle, kıvanç ile bakabiliriz. | Sizd | em Holanda Prensesi Jüliana'nın kızı iki aylık oldu. Bu resmi, bizzat babası çek- miştir. Bebeğin gülüşüne dikkat eğiniz. İlBir de babasının resmine bakımı. Nasıl, |bir benzerlik buluyor musunuz? Kadınların aklı hakkında bir münakaşa Londra istinaf mahkemelerinin birinde geçen pazartesi günü kadınların akıllı o- Yup olmadıkları müzakere edilmiştir. Adu Saklok isminde bir kadın büyük otel Sü) sem. hiblerinden birisi aleyhine açtığı davada ötelinde müşteri olarak kaldığı günlerde odasında kaybolan altı yüz İngiliz Jirası kıymetindeki mücevheratının tazminini istemekte idi, Oteleinin avukatı müdafaasını yaptığı sırada: «— Müddel kadın olduğu içir ihmal göstermiştir. Malüm olduğu üzere bütün kadınların mantığı kuvvetli değildir.» Toplattırılan kitablar 1 Komünizm lehine bahisleri havi olan ye” di eserin Vekiller Hey'etince satışları yasa edlmiş ve toplattırilmasına karar verilmiş “5 tir. Bu kitablar şunlardır: | 1 — «Gündelikei işile sarmaya» Kari Marks” ındır. 2 — «Bermaye ve teknik». Fatma YaM çınındır, 3 — «Cemiyetin asılları, Engt 7 les'indir. Müterelmi Muhiddin, 4 — «Yeni Bovyet kanunu ezasisi,, Mütereimi Zekeriya. 5 — «Hayali sosyalizm ve ilmi 509”. yalişm,, mütercimi Haydar Rıfat, 6 — .S08” yalizmı, mütercimi Haydar Rıfat, 7 — «Kafi demişti Avukatın bu sözlerini işiten he-| Pamteskiye güre Sazyalizme, mütereimi Sa“ yeti hâkime buna derhal itiraz etmişler. |. Zekeriya. e namına bütün OkularBı dir. Birinci hökim: «Ben kat'iyen bu fi-İyapılan tebliğlerde mekteb kitab evlerini kirde değilim» İkincisi: «Sözleriniz çok |bu kitablardan varsa hemen yo müballiğadır» Üçüncü hâkim de: <Eğer|vakanlğı göndermesi ve talebenin. eline a... üniversite imtihanlarma bir göz atarsa- TAKViM nız kadınların çok yüksek derecede man- kl olduğunu siz de tasdik edersiniz. demiştir. Bunun Üzerine avukat bu söz- lerini geri almağa mecbur olmuş, mah- keme de otelciyi çalınan mücevheratı tazmine mahküm etmiştir, NANMA! ?