€& Nisan Yahudiler, kendilerine yurt olarak Madagaskar adasını istiyorlar! Filistin işinin yürümediği kanaati Yahudiler arasında umumileşti, Cenevredeki Yahudi teşkilâtı Madagaskarın Yahudilere verilmesi SON POSTA D ae Türk pfensesi a’ın Türk ilini kurtaran kahramanlığı Yazan: H. Hancıoğlu için çalışmıya başladı Madagaskardan - (Baştarafı 1 eaci sayfada) Buzursuzluk Yahudiler arasında sür'atle #rtmaktadır, Avusturya ve Macaristan sor. seneler- de iktısadi hayatlarını turizm sayesinde düzeltmişlerdi. Halbuki dünya — turizmi Yahudilerin bir nevi imtiyazlarıdır. En gok onlar gezerler ve en çok onlar para tarfede Canlarını sevenler - anlar, Sevgili canları uğurunda para sarfından sekinmiyenler de gene onlardır. Merkezi Avrupada hangi sanatoryoma, Kür Evi'ne Bilseniz yüzde doksan m! rlerin Ya- bir manzara hudi olduğunu görürsünüz. Büyük şehir. Çin imparatoru, Koayı kollarında tutuyor kudurmuş halka: «xOnu bana birakın» diye yalvarıyordu Türk imparatorluğunun, saltanat kav- - - i ürüklendiği ve b — — 04 ' galârile inkiraza doğru sürük! Dünyanın dört köşesinden, cebleri dolu | YAdüguskar adasının mevküni gösterir aaT aa Gaeaaa aa a Jâmna karşı Olarak gelen Yahudiler, sade böyle sıhhat harkta / koyduğu zamanlar, (milâddan 140), Çin ve istirahat yerlerinin değil, bar ve ti-| Yahudi» tâbirlerile ifade ederler. Şimdi (,yparatorluğu — MingeHivangın — idaresi yatro gibi eğlence yerlerinin ve ynmklynhudiler bu serserilikten ve bu ebedi-' altında kuvvetlendikçe kuvvetleniyor, l!rğn: BU Ve eğlence yerlerinin, dağ otel- lerinin daimi misafirleri “Yahudilerdir. ları, daha uzaktan gözleri kamaştıran ma-| dil edilmişti. Kovay rolünü gayet güzel vi gözleri, sivrice ince burnu, bir şeftali |oyunuyordu. Bu sırada hakiki kardeşi rengini andıran yanaklarile hakikaten bir | Koğayı da Çine getirtmişti. Bu da Yanga molek olduğunu gösteriyor. Gülerken gü- | Kou-Sung ismini aldı ve kız imparatoru zel kırmızı dudakları arasından bir sıra| tazyik ederek bütün idareyi kendi eline inci gibi görünen beyaz dişleri de bu gn—ııldı. Buna muvaffak olduktan sonra Ane lokantaların da en şerefli müşterileridir. Dün bir Avusturyalı dostam: l — Yandı. bizim Avusturya| — dıyordu; | * bu sene Avusturyanın — turistleri hop.! Dasyonal sosyalist teşkilâtimm istirahate Bönderdiği ameltler, memurlar, fırka a- damlarından mürekkeb olacak. Bunların ©n tanesi bir araya gelse bir Yahudinin Yaptığı masrafı yapamıyacak! Dostumun hakkı vardı, Avusturya, en büyük kazanç vasıtası olan Yahudi turiz. Mini kaybetmiştir. Acaba bizde ne ola- eak? Şimdiki halde iki ihtimal karşısın. dayız: Eğer Yahudi aleyhdarlığı hare. keti bizde çok ilerlemiyecek olursa bu turistler, bu sene bize akmaya başlıya. cak. O zaman işimiz iş. Fakat, bugünkü huzursuzluk biraz ileri gidecek olursa o| zaman, biz de tehlikeli bir vaziyete gire- ceğiz. Bizde de Yahudi turistler azalacak.| Halbuki, bir Yahudi turist Macarıston | Ve bilhassa Budapeşte için ne rıymetli | bir misafirdir! Otellerde, gezme yerle- | rinde, barlarda, benzin satış mahallerin- de, garajlarda bıraktıkları paralardan tarfınazar, Peştenin rengin moda mağa- Zalarında yaptıkları sarfiyat bu memle- ketin yüzünü ne kadar güldürür. Eğer bunlardan mahrum kalacak olursak Ma- taristanın iktısadi variyeti çok kötüleşe. tek ve iktısadi vaziyetimiz de kötüleştik- Çe nasyonal sosyalizm ile Yahudi sleyh-| tarlığı artacaktır. Allah encamımızı hay- retsin! * Allah sade bizim encamımızı değill, şu Yahüudilerin de encamlarını - hayretsin. Bütün Yahudilik âleminde, Yahudiler İçin nihayet sâkin bir memleket yapma- Yü ihtiyaç olduğu fikri etrafında son za- Manlarda çok ciddi bir hareket baş gös- ir. Filistin işinin yürümediğ. ka-!| Daati umumileşmiştir, Zaten yürüse bile, Bünden güne artacak gibi görünen Ya- Muhacereti — karçısında — Filistinin Belmiyeceği mubakkaktır. Bu se- 'beble Yahudiler, kendilerine şimdi daha bir yurd arıyorlar, «Eğer, diyorlar, | daha etraflı meşgul olmak üzere — muhtelif ; vada | tanayı zümrelerinden mürekkeb komlsyonlar de bir yurdumuz olur ve bür bir devlet sahibi bulumursak, 0 zaman, bir memleketin vatandaşı sıfatıle, matbuacılar komlsyonları kurulmuştar. Ko- :Mi devletimizin pasaportunu cebinı'ze L Ve istediğimiz yerde kolayea gezeriz. öyü & stilfade ile munmele ver » 1 var, Bilirsiniz ki Yahudilerin bu- | teşviki ssnayiden İsti lar olan serseriliğini Fransızlar | gisinla indlrilmesi #etrafında toplanmakta » Yahudi>, Almanlar da sebedi | dır. n | budiler askerliği ve muharebeyi pek seve |yok. Avusturyadan kaçan bir haylı Ya- likten kurtulmak istiyorlar. Buradaki "Türklüğü bir daha dirilmemek üzere me. Yahudi dostlarımdan birinin bana anlat- zara gömmek istiyordu. a göre, artık, Yak kendil 'Türkistanın her köşesi, Çinli nifakçı » bir yuürd tedariki meselesini ehemmiyet- 4'1.,_ propagandacılar, halkı yeğdiğerine le derpiş ediyorlarmış. Cenevredeki Ya-|katan entrikacılarla dolmuşta. — Halbuki hudi teşkilâti bu işi eline almış ve Yahü- Pürkistan garbdan Arab ordularına, ce- diliğe hasım olmıyan İngiltere, Fransa | nubdan Tibetlilere, şarktan ve cenubu gibi memleketlere müracaat etmişler. şarkiden de Çinden gelen kuweş:ın Hattâ, bu arada Madagaskar adasının is-| meydan okumak mecburiyetinde idi. Ve mi bile dolaşıyor, En iptidai, en az nü-| 6, bütün bunlara karşı durabilirdi. Eğer fuslu ve gayet iyi iklim ve tablat şartla- | Çinliler onları dahilden alçakça vurma - Tına malik olan bu adayı, yahud buna yaş ve karıştırmış olmasalardı. Madem benzer ve Afrikanın güzel bir sahasını | ki Çin, Türkün istiklâlini yaketmek is - Yahudiler kendilerine mahsus bir vacan tiyor, fitneler çıkarıyar, onlar da buna haline getirmek listiyorlarmış. — Fakat, ayni şekilde mukabele etmelilerdi bunlar daha ziyade vatanlarınım bir ada| Ve böyle yaptılar. Genç Türk hakanı olmasına taraftardıtlar, Malüm ya, Ya-| Anlu hanı, güzel nişanlısı Koa ile bera » ber, Çine göndermişlerdi. Bunlar Çinin payitahtı Şang-An'a iki kardeş dansör ve dansöz gibi gireceklerdi. 'Yedi ay süren uzun bir seyahatten son. ra Koa, sevgilisi Aneu han ile beraber, Çinin payitahtına — gelmişlerdi. Buratı, gür, musiki, keyif ve zevk içinde yüzen bir memleketti. Hemen her köşesinde, Türkistandan bu. raya gelmiş tiyatra tropları, -dırfıöılcr. hokkabazlar - hünerlerini gösteriyorlar, Türk musikişinasları, hayret ve takdırle dinleniyorlardı. Ö zaman Çinde tiyatro, musiki, dans Türk ve 'Türkündü. Onu ©- raya Türkler getirmişlerdi. Koa ile Anlu han buraya geldikleri zaman, vaziyeli bu amerkezde bulmuşlardı. Bunların vürudu, Çinin pıyilıhundı. birdenbire yayılm.ış, güzel Türk kızının ilâhi bir ihtişam — ile parlıyan güzelliği, daha sahneye çıkma- dan dillere destan olmuştu. Bu güzelliği o vakit 60 yaşına girmiş olan imparator Ming-Hvang da d'ı.ıyınıış, doğru olup olmadığını öğrenmek için îkı şairini, bunların gdansettikleri yere göm- dermişti. Koanın ilk sabneye çıkacağı gece, ge - hirde borularla ilân ediliyor. Omuzlar Ü- zerinde gezen resimler, bu harikulide Türk kızının melâhat ve güzelliğini teşhir ediyordu. Numaraların - başlamasından bir saat evvel, her taraf dolmuş, otura - cak tek bir yer kalmamıştı. En ön safta imparatorun şairleri, büyük şarap tes - tilerini önlerine koymuşlar. İmparatora anlatacakları kızın sahneye çıkmağını bekliyorlardı. mezler. Şimdiki halde, alışveriş, hayat ve can- llıktan Budapeştenin büyük şikâyeti hudi muvakkaten olsun burada oluruyor, Bu da bizde hayatı canlandırıyor. Fakat, yarın ne olacak? Meçhul! Török Bela " Tütünlerimiz ıslah edilecek İnhiserlar Vmum Müdürlüğü, Türk tü - tünlerinin cinsini 1lah etmek için mevcud tütün ıslah istasyonlarını çoğaltmağa ka - rüar vermiştir. Marmara, Trakya, İzmir, — Karadeniz ve Doğu mıhtakalarında yeniden tütün ıslah istasyonları vücude getirilecek ve buralarda tütün tohumlari üzerinde fenni fedkikat ya- pılarak einslerin alabına çalışılacaktır. İnhisarlar idares! ayni zamanda ıslah ia- tasyonlarının bulunduğu - yerlerde nümüne tarinları tosis edecek ve bu tarlalarda yötiş- tirilecek tohumları köylüye bedaya dağıta - caktır, Milli sanayi birliğinde yeni komisyonlar kuruluyor Mili Sanayi Birtiği, sanayicilerin işlerile kurmağa karar vermiştir. Trikotajcılar, kolonyacılar, — Çıkolatacılar, misyoncular, mensup gldukları — Pümrelerin isteklerini tesbit etmektedirler. Bu — istekler vücudü, altın renginde kıvırcık sarı saç » zelliğine daha başka bir fevkalâdelik ilâ- ve ediyordu. Dans başlıyacaktı. Bu sırada kendisine refakat eden sevgilisi Anlu Han da sah- neye çıkmıştı. Koa bunu: — Kardeşim! diye tanıttı. Bu sefer de kadınların gözleri Anlu ha- na dikildi. Ve hepsi ayni şeyi düşünü - yorlardı: — Kardeşinden çok daha güzel! Koa dansederken inhinalarile, adımla- rile o kadar da güzel, o kadar cazib olu » yordu ki, imparatorum şairleri bile, şa « raba olan aşklarını unutmuşlar, ve ken - dilerini genç kızın aâhenk dolu dansıma kaptırmışlardı. Ve ayni mestj içinde Türk aansözünün güzelliğini imparatora anlatmışlardı. Za- valh ihtiyar o gece bu barikulâde kazın göremediği hayalile kıvranmış, bir türlü uyuyamamıştı. Ertesi sapah erkenden Koa ile kardeşi Anlu hanı saraya çağırt- tırmıştı. İhtiyar imparatorun, Koayı gö » rür görmez başı dönmüştü. Titrek elle - rile genç kızın altın kadar sarı saçlarını okşamış ve bir şey söyliyebilmek için: — İsminiz ne? diye sormuştu. Koa işve dolu bir sesle: — Koa! dedi, İmparator bir türlü bu tami beceremi - yordu. — Koay, Koay. Anlu han ile genç kız kahkahalarla gü- Tüyorlardı. — Nihayet! — Bundan sonra ismin Koay olsun, ©- na bir de Fey ilâve edeyim. Kovay-Fey olsun. Biraz düşündü, aşağı düşmüş bıyıkla- rına sarıldı: — Bir de, dedi asalet ünvanı ister mi- sin? Sana bir de Yang ismini ilüve ede- ceğim. Yalnız bir şartla... — Ne gibi? — Burada, sarayda ve benim yanımda kalmak şartile ... Genç kız durdu: — Kabul ederim, dedi. Fakat benim de bir şartım var, Kardeşimden ayrılamam. O da burada kalsın. Ona da bir âsalet is- Mi verin. Bu şart derhal kabul edilmiş, Kovay ve Anlu sarayda kalmışlardı. Günler ve aylar geçiyor, imparator Nihayet sabırsızlıkla beklenilen perde| Ming hergün sevdiği genç kızın kolları açılmış, Koa sahnede görülmüştü. Uzun arasında Çini, memleketi, idareyı biraz | üşik, kaybettiği taç ve tahıtına acımıyorş. ve mevzun boyu, küçük zarif ayakları, | daha unutuyor. Onun esiri; onun oyun-| Koayı elinden kaçırmamak için ona sıme hafif ziya altında parlıyan pembe beyaz | cağı halinde kalhıyordu. Anlu hanın ismini de An-Lu-Şana teb- lu hanı, şimal orduları başkumandanlığı- na tayin ettirtmişti. Kuo-Sung vasıtasila halkı tazyik ettirirken, ona da - şimalde güzel bir isyan zemini hazırlatmağa buşe lamıştı. ' Ming Hvang'ın otuz senedenberi âtık bıraktığı cellâd satırları, tekrar faaliyeta geçmişler, işlemeğe başlamışlardı. Vera giler tezyid ediliyor, halk imkân ve kud., ret nisbetinde tazyik ediliyordu. Âşık 4mparator ise bütün bunlardan bihaber, Koanın yanından ayrılmıyor. Onun küs çük bir iltifatını en büyük bir nimet te. dükki ediyordu. Sakin ve keyfinde olan şehir, baştan- başa çalkanmağa başlamıştı. Yer, yer iş. yanlar çıkıyor. Dağlar, eşkiyalar ve fi« rariler ile doluyorlardı. İmparator bütün bunlardan - habersiz bâlâ sevgilisinin kolları arasında idi Birdenbire Anlu hanın isyamı - haberi geldi. İmparator © zaman biraz kendine gelebilmişti: — Kovay! dedi. Kardeşinin görüyor musun? O, omuzlarını kaldırdı. Saktn sakin ce« vab verdi: — Görüyorum. Bana kızdığı için isyan etti. Ne ehemmiyeti var? Diğer karde« şim burada değil mi? Onu hassa ordusu başkumandanlığa tayin et, tedibine git. sin. İmparator bunu da makul bulmuştu. Kuo-Sung da hassa ordusu başkuman. danlığına tayin edilmişti. Artık hassa or« dusu, sadece Türkleri maiyet askerliğine alıyor. Ordu, bir Türk ordusu haline gi- riyordu. Artık zaman gelmişti. Anlu han ötdusile Çin payıtahtına Sang-An'a doğru ilerlemeğe başlamıştı, Hassa ordusu da kendisine müzaheretle bulunuyordu. Harb başlamıştı. Anlu hanın askerleri payitahtın kapı- sına dayandığı zaman, imparator scvgils lisi, Kovayı kolları arasına alarak bütün ailesile beraber firara başlamıştı. Şehir yangınlar içinde yıkılıyor. Sokak köşe- lerinde yapılan harbler her yer' — kang boyuyordu. Çinliler şehrin haricindeki köprüyü bile kaldırmağa vakit bulama. mışlardı. Türk ardusu buradan da mü- zafleren geçmişti. Anlu han, şehirde Koayı bulamanüşe tı. Zavallı Koa, imparatorun kolları a- rasından kurtülup ta sevgilisi Anlu hana kavuşacak bir vaziyette değildi. İhtiyar yaptığını sıkı sarilmış bulunuyordu. (Devama 9 uncu sayfada! d