2 Nisan 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A E SNT "& K e e ae Cei Bi T l L L Te A M ”y F a 5 ai ea SD LN gaç ET AFT W ur 14 Sayfa Son Posta'nın tarihi tefrikası: 68 —— bi d 4 B SON POSTA , Yızan. Ziya Şakir Kutluk Türkân Begüm 'ün teminat vermesine rağmen gene Dilşad Begum geceleri rahat uyku uyumuyor, Timurun birdenbire babası Kamer Fanın üzerine hücum edeceğinden ve memlekeli yeniden altını üstüne getireceğinlen korkuyordu Aradan bir saat geçmeden, Zincir Sarayın kapısından meşin elbiseler giymiş bir posta tatarı fırladı. Tatarın göğsüne, gümüş üzerine altin çiçekler işlenmiş bir hamail asılmıştı. Bu hama- ilin içinde, Kutluk Türkânın şu kisa mektubu vardı: «Biraderim, Hakan Timur. Dilşad Bigüm, zevceniz olmayı kabul etmiştir. Ancak, beni yalancı çıkarma- mak için; (Kamer Han ile harhetmek- toen.. ve Kâszar kalesini zapteylemekten vazgeçtim.) diye derhal bir cevah gön- deriniz Düğüne nerede, ve ne zaman başlanacak?.. Bunu da ayrı bir mektub- la bildiriniz.» (- ZİNCİR SARAYIN UĞURU Kutluk Türkân Bigüm'ün teminat vermesine rağmen; gene Dilşad Bigüm geceleri rahat uyku uyumuyor, Timu- run birdenbire babası Kamer Hanın ü- -ine hücum edeceğinden korkuyor- Bereket versin ki, bu endişeli ve muztarib günler, uzun sürmedi. Bir kuşluk vakti, Dilşad Bişüm tam yemek sofrasına oturacağı zaman, kaptdan İ- çeri telâşla başhazinedar girdi: — Ağabisüm, hemen teşrifinizi rica ediyor. Buyurun, beraber gideceğiz... dedi, Dilşad, büyük bir sevinçle Kutluk Türkân ağanın dairesine gitti. Birden- bire kapıldığı heyetan onu o kadar sarsmıştı ki; kendisini büyük bir oda- nin kapısında istikbal eden büyük Mo- gol prensesine saray âdetlerince göste- rilmesi mecburi olan hürmeti bile unu- tarak: — Ağabipe!. bir müjde vereceksiniz... İnşallah, bana hayırlı dedi. Dilşad Biztümü bu kadar - heyvecanlı || görmek, Kutluk Bigümü çok memnun etmişti. O da artık bütün saray teşrifa- tını bir tarafa bırakarak, bütün hazine- darların ve cariyelerin içinde önun ba- şını kavradı. Alnından ıkı defa öperek | cevab verdi: — Beğgüm, benim sarayımda daima hayırlı düşünceler, hayırlı işler cere- yan eder, Nitekim, şimdi sizi buraya getirtmekten maksadım da, gene sizi sevindirecek bazi müjdeler vermek i- çindir. Zannederim ki; siz okumak bili- yorsunuz değil mi?.. — Evet.. evet, ağabigüm. Kutluk Türkân, elini uzattı. Arkasın- da duran hazinedarlardan birinin elin- deki yuvarlak altın bir kutuyu aldı. Ka- pağı açtı. İçinden çıkan kâğıdı Dilşad Bigüme vererek: — Al, oku... Diye mırıldandı. Kâşgar prensesi, kâğıdı ile elile kav-, radı. Göğsü, heyecanlı nefeslerle kaba- ra kabara okumıya başladı: «Kutluk Türkân Ağa Cenabma: Kamereddin Han bizim!le dostluğfunu tecdid etmek İsterse, bu arzusu tarafı- mızdan büyük bir memnuniytile kar- şılanacak ve kendisine eskisinden ziya- de hürmet ve riayet olunacaktır, Ancak şu şart ile ki; Kamereddin Han, bizim düşmanlarımızı ya bize teslim edecek; veyahud Kâşgar ülkesinden çıkaracak ve bündan sonra da, aradaki dostlüuzün hiçbir suretle bozulmamasına — çalışa- | caktır. Dilşad ağabigüm ile izdivac mesele- sine gelince, Kamereddin Hanın pakize kerimesi bizim makbul ve memduhu- muzdur. Cenabıhakkın emri ve Resülü Ekremin sünneti üzerine kendilerile izdivacı kabul ediyorum., Düğün, Zin- cir Sarayda olsun. Bugünden itiharen hazırlıklara başlayınız. Nikâh ve zifaf günleri, ayrıca bildirilecektir. Hayır ve şer, Allahım takdiridir. Ce- nabıhak cümlemizin hakkında hayırlar | ihsan etsin.» Dilsşad, mektubu o kadar büyük bir | ra, dostluk ve sevgi yaşıyacak. Hadi ba- Jendişe ve heyecan içinde idi, Wsöyliyecek söz bulamadı. Memnuniyet- 'le_—. par_lıyan gözlerini, Kutluk Bigümün 'gözlerine dikerek uzun bir nazarla, o- nun gözlerinin içine baktı. Kutluk Bigüm de ayni meserret için» de idi. Neş'esini gösteren bir sesle: — Nasıl, kızım, mamnun oldun mu? Artık kılıçlar, kınına giriyor. Müfsid düşmanlar, aradan çıkıyor. Bundan soön- kalım. Şimdi, hazır olan sofram'za otu- ralım da, hem yemek yiyelim, hem de iki hükümdar arasındaki dostluğu kuv- vetlendirecek olan düğün — meselesini konusalım... dedi. Timüur; Semerkandden yüzlerce deve yükü eşya, kumaş denkleri, terziler, kuyumcular, döşemeciler ahcılar, işci- ler gönderdi. Bu kalabalık yardımti küvveti, Zincir Sarayı dolduran yüz- lerce saray halkının çalışmasına inzi- mam eder etmez, bütün düğün hazırlık- ları, on gün zarfında hitama erdi. 'ber aldıgımıza göre yeni bir harekete raklar dalgalanıyor, davullar çalınıyor- du. Herkes gülüyor, eğleniyor. Bütün halk, Timurun neş'e ve memnüniyeti- ne iştirak ediyordu. Bütün bu mesrur ve şadan kütlenin arasında, yalnız Dil- şad Bigüm büyük bir endişe ve ıztırab içinde, babasından gelecek mektubu bekliyordu. Mektubun gecikmesi, Dilşad Bigü- mün evhamını artırdıkca — artırıyordu. Babasına son derecede düşkün olan Dilşad, artık her şeyi unulmuş, yalnız bir şeyi düşünüyor, kalbini yalnız bir şu sual kurcalıyordu: — Babam, sakın ölmüş olmasın?... Kutluk Türkân, artık Dilşadı yanın- dan ayırmıyordu. Ona teselli vermiye/ çalışıyor: — Kamer Han, sağdır. Hattâ, ha- geçmek için başına yeni kuvvetler top- lamaktadır. Onün için, babanızın ha- yatından, endişeye lüzüum yoktur. Yal- Yalnız, Dilşad Bigüm; şimdi yeni bir Çünkü, Timurun arzular”e ve onunla izdiva- cını bir mektubla babasına bildirmiş; 1 ve cevab istemişti. Halbuki Kâşgar hü- kümdarına giden sarayın hususi posla tatarbaşısı ,henüz gelmemişti. Artık düğün hazırlıklatı tamamen bitmişti. Timur da, debdebeli bir alay- la Zincir Saraya gelmişti. (ÜUrkent) den, (Nahşeb) den kafile kafile halk geliyor, Zincir Sarayın et- rafı, bir mahşeri andırıyordu. Her tarafta, çadırlar kurulmuştu. Ça- nız, o saf adamın, tekrar müfsid düş- | manların sözlerine uyarak yeni bir har- sebebiyet vermesinden korkulur... diyordu. Fakat günler geçiyör, nikâh ve zifaf için tayin edilmiş olan günler geliyor- du. e Nikâh gününden, bir gün evveldi. |Kutluk Türkân, müteessir bir çehre ile Dılşad Bigümün odasına girdi, — Gördün mü, başımıza gelen işleri| kızım”.. dedi, Çocuklarda azm akseleri, yani (asma) de- nilen göğüs sıkılığı hastalığı sık sık gö- rülmektedir. Bu hastalığın hakiki sebehi malüm değildir. Kanın hemoklazik bir hâdisesidir. Birdenbire sıklaşan nefesler dolayısile çocukta büyük bir süreti nefes görülür, Gürültülü nefes alır, verirler. Tedavi hemen tatbik edilmezse uzuncal|l | müddet devam eder. Kriz geçtikten sonra || bir müddet fasıla verir ve gene bu nöbet- ler tekerrür eder, durur. Azm akselerinin, akse geldiği zaman küllanılmak üzere ilâçları vüardır, derhal teskin etmek mümkündür. Fakat esas hastalığın önünü almak oldukça güçtür. Kat'i bir çare henüz keşfedilememiştir. Maamafih büyüklerin &zım hastalığı ile farkları vardır. Ve ekseriya küçüklerde bir müddet devam ettikten sonra kendi kendine hastalığın iyileştiği vakidir. Azm hastalığına rütubetli yerler iyi gelmez. Kuru şehirler çok muvafiıktiır. Seyahat harikülâde iyi tesirler yapabi- lir. Cevah isteyen — okuyucularımızın — posta pulu yolilamalarını rica ederiz. Aksi tak- dirde istekleri mukabelesiz kalabilir. Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şunlar- dır: İstanbul cihetindekiler: ' Aksarayda: (Sarım). Alemdarda: (Sırrı h Asım), Beyazıdda: — (Belkis), Samat - yada: - (Rıdvan), —Eminönünde: (A - | minasya), — Eyübhde: (Arif Beşir), Fenerde: (Vital)). Şehremininde: (Nâ- zım). Şehzadebaşmda: (Hanıdi). Kara- gümrükte: (Suad). Küçükpazarda: (Ne- cati Ahmed). Bakırköyünde: (Merkez). İstiklâl caüdesinde; (Dellâsuda). Tepe- başında;: (Kinyol). Karaköyde: (Hüse- yin Hüsnü). İstiklâl caddesinde: (Limon- elyan). Pangaltıda: (Nargileciyen). Be- şiktaşta: (Süleyman Recob). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İskelebaşı). Sarıyerde: (Os- man). Kadıköyünde: (Sıhhat - Rıfat). dırların her tarafında renf$t renk bay- — Arküasi tar — Bir Doktorun ” l HADVO I Günlük eeet E Ki Notlarından GN Mrogl aa Çocuklarda azm İSTANBUL Akselefi Öğle neşriyatı: İraporu. 2048: Ömer Rıza tarafından arabön |at âyarı). 12.30: Plâkla Türk musikisi. 1250: Hava- dis. 13.05: Plâkla Türk musikisi, 13.30: Muh- telif plâk neştiyatı. Aksam neşriyatı: 18.30: Plâkla dan& musikisi, 19.15“ Konle- rans: Üniversite namına Doçent Muhlis (Pa- ra meseleleri!, 19.55: Börsa haberleri, 20: Necmeddin Rıza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve.halk şarkıları. 20.45: Havü söylev. 21: Vedia Rıza ve arkadaşları tara- fından Türk musikisi ve halk şarkıları (sa- 21.45: Örkestra. 22.15: Ajans hü- berleri. 22.30: Plâkla sololar, opera ve üperet parçaları. 22.50: Bon haberler ve ertesi gü- nün proğramı. 6 & - Nisan - 1938 - Cumartesi ANKARA 13.15: Muhtelif plâk neşriyatı. 13.50: Plâk: Türk muüsikisi ve hâlk şarkıları. 1415: Dahi- li ve haric' haberler. Akşam neşriyatı: 18.30: Plâk neşriyatı. 1840: Çocuklara kâ- ragöz: (Küçük All), 19.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Servet Adnan ve arkadaşla- rı), 20: Saat âyarı ve arabca neşriyat 20.15: Türk müsikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rı- za Ve arkadaşları)., 21: Hukuki konuşma: A-| sım, 2L15: Stüdyo — sâalon — örkestrası. 22: Ajans habetleri. 22.15: Yarınki progtam. GBÖTÜN ÜLKEYİ - | HERGÜN Büyükadada: (Halk), Heybelide: (Halk). sevinç ve heyecan içinde bitirdi ki; * ada — el B0 4 el l şey sızlatıyor ve mütemadiven zihnini, ! Yunan maarif nezaretinin bir teşebbü- sile bu ay içinde Atinada Balkan orta- mekteb ve liseleri arasında geniş bir atle- tizm müsabakası tertib edilmiştir. 1896 senesinde İskenderiyeli bir - Yunanlının ortaya koyduğu bir para ile ilk defa yapı- lanı <Olimpiyad Oyunları» nın bütün dün- yayı saran alâkasında büyük hisseleri ö« lan Yunanlılar, öz malları olan atletizmi her fırsatta kökleştirmeğe uğraştıkların- dan dolayı cidden takdire şayandırlar. İlk olimpiyad oyunlarına Yunanlılar tarafından atılan bir adımla başlanmış ol- ması, onların dünya gençliğine olan bu hizmetini mükâfatsız bırakmamış, 1928 Amsterdam olimpiyadındanberi Yunanlı atletler hurufu heca sırasile geçid resmi yapan milletlerin en başında yürümek gibi bir şerefe nail olmuşlardır. 1929 da da gene Yunanistanın teşebbü- sile Balkan oyunları teessüs etmiştir. Memleketlerinin &por varlıklarını at- letizm hareketleri üzerinde toplamakta büyük fayda gören Yunanlılar, şimdi de Balkan mektebleri arasındaki atletizm hareketlerine önayak olmaktadırlar. Her halde senelerdenberi bu işin ha- zırlığını yapmakta olan Yunanlılar işi kıvama getirmiş olacaklar ki bu teşeb- büslerini kuvveden fiile çıkarmak için bugün ortaya atılmış bulunmaktadırlar.. Henüz klüblerimizde esaslı bir şekilde yerleşememiş olan atletizm faaliyeti, hiç şübhe yok ki mekteblerimizde de bi- zi tatmin eder bir şekilde değildir. Daha ziyade bir mekteb sporu olduğuna hiç şübhe olmıyan atletik sporların, Balkan müsabakaları vesilesile bugün için olma- sâ bile artık yarımı kurtulmuştur, diye'nli riz. Atılan bu ilk adım bugün için bir te-' Türk atletleri bir —. | Atletizm kurtuluyor uu? Yunanlıların tertip etmiş oldukları Balkan mektebleri arasındaki atletizm müsabakası, bizde bu sporu mekteblere sokmağa muvaffak olacaktır el GOĞ hazırlık kampında şebbüs olacak, bu hareket müteakib se- neler, elbette bir proram dahiline alınc« caktır. ten fazla bizi alâkadar edeceği içindir ki seviniyorum. Ömer Besım Barutgücü sahasında bu hafta yapılacak maçlar 1 — Barutgütü-Demirspor ; A takımları sağt 16 da 2 — Barutgücü-Demirspor takımları 12.30 da karşılaşacaklardır. Barutgücü güreşcileri klübünde Kumkanpılılarla bir ekzersiz yü- pacaklardır. İzmite güreş monitörü seçildi Haliç klübünün emekdar Tavşancıllı Hilmi, güreş federasyonu ta- rafından İzmit mıntakasına monitör ola- rak tayin edilecektir. Evvelce çok iyi bırt. yüzücü olan Hilmi, güreşte fevkalâde bir muvaffakiyet göstermiş ve milli güreş takımında parlak dereceler almıştır. Hilmi hazirandan itibaren bu vazifeye başlıyacaktır. Güreşçi Saim evlendi Milli güreş takımımızın en kiymetli güreşcisi Güneş klübü âzasından Saim evlenmiştir. Kıymetli güreşcimize uzun ve mes'ud bir evlilik hayatı temenni ederiz. Boks dersleri Şişli Halkevinden: Halkevimizde spor hergün saat 17 den sonra müracaatları. TARIHTEN SAYFALAR (Baştarafı 9 uncu saufada ler verdiğini gördü. Yazarken her keli- menin ve her cümlenin üzerinde durdu- ğu, daha doğrusu durmağa mecbur bu- lunduğu için kafasına daha iyi yerleşi- yordu. Günler, haftalar, aylar, hattâ seneler geçiyordu. Demosten bütün kusurlarının düzel- mediğini biliyordu. Bunların en mühim- lerinden biri de hareketleri söz ve fikir- lere uydurmaktı. İnzivasında yalnız başına aynanın kar- şısına geçiyor, nutuklara başlıyordu. Bir taraftan söylerken diğer taraltan da ken- disini bir hoca, daha doğrusu İnsafsız halk kütlesi yerine koyuyordu. — Olmadı, yuha!.. Daha bağırıyor; sonra daha uygun bir jest buluncaya kadar ayni sözlerin ya- nında başka hareketleri kullanıyordu. Gittikçe olgunlaşıyordu. Ya omuzunun o tuhaf hareketlerine na- sıl mâni olmalıydı? Bunun için günlerce düşündü. Artık yapmadığını zannettiği halde aynaya ba- kınca omuzunun gene kımıldadığını gö- rüyordu, Karşısında onun bu hareketini hatırlatacak, hattâ amuzuna vuracak bir adam lâzımdı. Bir adama lüzum kalmadı. Şu pek me- raklı ve güzel çareyi buldu: Çekildiği odanın tavanına bir çengel, çengele bir ip ve ipin ucuna bir kılıcı sa-. pından astı. Öyle ki bu kılıcın ucu tam 'zunu azacık kaldıracak olsa kılıcın sivri ve keskin ucu omuzuna değecekti, Bu işi yaptıktan sonra nutkuna başlar dı. Farkında olmaksızın sinirlenir sinir- lenmez omuz kalkıyor; Demösten de fe-« na bir acı ile irkiliyordu. Kılıcın batma- sından omuzu kan içinde kalmıştı, Fa-s bıraktı. Yirmi beş yaşına gelmişti. Kendi ken- dini iyice tarttı. Sonra hükmünü verdi: — Artık halkın karşısına çıkabilirim. Ve çıktı. Aradan geçen seneler onun eski boz gunluğunu unutturmuştu. Şimdi aşaği yukarı yeniden işe başlamış gibiydi. ' Daha ilk nutkunda halk ona hayran kalmıştı. Sözleri güzel, jestleri kuvvetîi' sesi gür, muhakemesi sağlamdı., Demosten Yunan hatibleri derhal birinci mevkie geçti. * Bir çoklarımız bazı işlerde muvaffak olamayınca istidadımızın olmadığını söy“ leriz. İstidad inkâr edilemez. Fakat onü. büyüten, olgunlaştıran kuvvet sadece de“ vamlı çalışmaktır. «Deha uzun bir sabır- dir» diyen Büfon'a hak vermeli ve bil* meliyiz ki istidad ancak bir çekirdektir. İşte örneği: Demosten... NOT: j vezirin adı (İvaz Paşa) yazilacağı haldö (Avz Paşa) olarak yazılmıştır. ÜÖzür di “düzeltiriz. W" giT -m[ aüi » ü friç HN Üİ a eeei 2i Balkan mektebleri arasındaki atletizm müsabakaları ve önün neticeleri herkes« B takımları saat lt de 3 — Barutgücü birinci ve ikinci genç. Kumk.ıpıspor omuzunun üstüne geliyordu. Eğer omu- kat o yılmıyordu. Nihayet bu huyu da arasındak — güreşcisi © şubesi boks kısmı açılmıştır. İsteklilerik —

Bu sayıdan diğer sayfalar: