Kutluk Türkân Begüm'ün teminat vermesine rağmen gene Dilşad Begüm geceleri rahat uyku uyumuyor, Timurun birdenbire babası Kamer Hanın üzerine hücum, ATLI SON POSTA #RCS) S P OR ÖözEz Atletizm kurtuluyor mu? Yunanlıların tertip etmiş oldukları Balkan mektebleri Yazan: Ziya Şakir edeceğinden ve memlekeli yeniden altını üstüne getireceğinden korkuyordu Aradan bir saat geçmeden, Zincir Sarayin kapısından elbiseler giymiş bir posta tatarı fırladı. Tatarın göğsüne, gümüş üzerine altın çiçekler işlenmiş bir hamall asıl Bu hama- ilin içinde, Kutluk Türkânın şu kisa mektubu vardı: «Biraderim, Hakan Timur. Dilşad Bigüm, zevceniz olmayı kabul ! elmiştir. Ancak, beni yalancı çıkarına- mak için; (Kamer Han ile harbetmek- ten.. ve Kâsryar kulesini zapteylemekten vazgeçtim.) diye derhal bir cevab gön- | deriniz. Düğüne nerede, ve ne zaman başlanacak?.. Bunü da ayrı bir mektub. la bildiriniz.» o ZİNCİR SARAYIN ÜĞURU Kutluk Türkân Bigüm'ün teminat vermesine rağmen; gene Dilşad Bigüm geceleri rahat uyku uyumuyor, Timu- run birdenbire babası Kamer Hanın ü- ine hücum edeceğinden korkuyor- Bereket versin ki, bu endişeli ve muztarib günler, uzun sürmedi. Bir kuşluk vakti, Dilşad Bigüm tam yemek sofrasına oturacağı zaman, kaptdan İ- çeri telâşla başhazinedar girdi: — Ağabisüm, hemen teşrifinizi rica ediyor. Buyurun, beraber gideceğiz.. dedi. Dilşad, büyük bir sevinçle Kutluk 'Türkân ağanın dairesine gitti. Birden- bire kapıldığı heyecan onu o kadar! sarsmıştı ki; kendisini büyük bir oda- min kapısında istikbal eden büyük Mo- gol prensesine saray âdetlerince göste- rilmesi mecburi olan hürmeti bile unu- ta — Ağabiret. İnşallah, bana hayırlı bir müjde vereceksiniz... dedi, Dilşad Bicümü bu kadar heyecanlı görmek, Kutluk Bigümü çok memnun etmişti. O da artık bütün saray teşrifa- 'tını bir tarafa bırakarak, bütün hazine- darların ve cariyelerin içinde önun ba- şinı kavradı. Alnından iki defa öperek cevab verdi: — Begüm, benim sarayımda dalma hayırlı düşünceler, hayırlı işler cere- yan eder. Nitekim, şimdi sizi buraya getirtmekten maksadım da, gene sizi sevindirecek bazı müjdeler vermek i- çindir. Zannederim ki; siz okumak bili- yorsunuz değil mi?.. — Evoet., evet, ağabigüm. Kutluk Türkân, elini uzattı. Arkasın- da duran bazinedarlardan birinin elin- deki yuvarlak altın bir kutuyu aldı. Kâa- pağı açtı. İçinden çıkan kâğıdı Dilşad Bigüme vererek: —- AL, oku... Diye mırıldandı. Kâşgar prensesi, kâğıdı ile elile kav- radı. Göğsü, heyecanlı nefeslerle kaba- ra kabara okumiya başladı: «Kutluk Türkân Ağa Cenabma: Kamereddin Han bizimle dostluğunu toedid etmek isterso, bu arzusu tarafı- mızdan büyük bir memnuniyelle kar- şılanacak ve kendisine eskisinden ziya- de hürmet ve rinyet olunacaktır, Ancak şu şart ile ki; Kamereddin Han, bizim , düşmanlarımızı ya bize teslim edecek; veyahud Kâşgar ülkesinden çıkaracak ve bundan sonra da, aradaki dostluğun hiçbir suretle bozulmamasına — çalışa- caktır. Dilşad ağabigüm ile izdivac mesele- sine gelince, Kamereddin Hanm pakize kerimesi bizim makbul ve memduhu- muzdur. Cenabıhakkın emri ve Resülü Ekremin sünneti üzerine kendilerile izdiyacı kabul ediyorum. Düğün, Zin- €ir Sarayda olsun. Bugünden itiharen hazırlıklara başlayınız. Nikâh ve zilfaf günleri, ayrıca bildirilecektir. Hayır ve şer, Allalhım takdiridir. Ce- mabıhak cümlemizin hakkında hayırlar ihsan etsin.» Dilşad, mektubu o kadar büyük bir sevinç ve heyecan içinde bitirdi ki; SÜ öz bulamadı. Memhuniyet- le parlıyan gözlerini, Kutluk Bigümün İgözlerine dikerek uzun bir nazarla, o- nun gözlerinin içine baktı. Kutluk Bigüm de ayni mesetret için de idi. Neş'esini gösteren bir sesle: — Nasıl, kızım, meranun oldun mu? Artık kılıçlar, kınına giriyor, Müfstd düşmanlar, aradan çıkıyor. Bundan son- ra, dostluk ve sevgi yaşıyacak, Hadi ba- kalım, Şimdi, hazır olan soframıza otu- İralım da, hem yemek vyiyelim, hem de iki hükümdaer arasındaki dostluğu kuv- vetlendirecek olan düğün — meselesini konusalım... dedi. Timur; Semerkandden yüzlerce deve yükü eşya, kumaş denkleri, terziler, kuyumcular, döşemeciler ahcılar, işci- |ler gönderdi. Bu kalabalık yardımcı İkuvveli, Zincir Sarayı dolduran yüz- lerce saray halkının çalışmasına inzi mam eder etmez, bütün düğün hazırlık- ları, on gün zarfında hitama erdi. endişe ve heyecan içinde idi, Çünkü, Timurun arzular”s ve onunla izdiva- cını bir mektubla babasma bildirmiş; ve cevab istemişti. Halbuki Küşgar hü- kümdarına giden sarayın hususi posta tatarbaşısı ,henüz gelmemişti. Artık düğün hazırlıkları tamamen bitmişti. Timür da, debdebeli bir alay- la Zincir Saraya gelmişti. (Urkent) den, (Nahşeb) den kafile kafile halk geliyor, Zincir Sarayın et- yafı, bir mahşeri andırıyordu. Her tarafta, çadırlar kurulmuştu. Ça dırların her tarafında ren€ tenk bay- Bir Doktorun Günlük Notlarından Çocuklarda azım Akseleri Çocuklarda azm aksaleri, yani (asina) de- nilen göğüs sıkılığı hastalığı sık sık gö- rülmekledir. Bu hastalığın hakiki sebebi malüm değildir. Kanın hemoklaziz bir hâdisesidir. Birdenbire sıklaşan nefesler dölayısile çocukta büyük bir sureti nefes görülür. Gürültülü nefes alır, verirler. Tedavi hemen tatbik ediümezte uzüncül müddet devam &der. Kriz geçtikten sonra bir müddet fasıla verir ve gene bu nöbet- ler tekerrür eder, durur. Azm akselerinin, akse geldiği zaman Kullanılmak üzene ilâçları vardır, derhal teskin etmek mümkündür. Fakat esas hastalığın önünü almak oldukça güçtür. Kati bir çare henüz keştedilememiştr. Maamafih büyüklerin azm hastalığı ile farkları vardır. Ve ekseriya küçüklerde bir müddet devam etliktan gonra kendi kendine hastalığın iylleştiği vakidir. Azın hastalığına rütubetli yerler iyi gölmez. Kuru şehirler çok muvafıktır. Beyahat harikulâde iyi tesitler yapabi- lir, Cevab isteyen — okuyucularımızın — posta pulu yoliamalarını rica ederiz. Aksi tak- dirde istekleri mukabelesiz kalabilir. | Nöbetci . EFezaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şunlar- dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sarım), Alemdarda: (Sırvı Asım), Beyazıdda: — (Belkis), Samat - yada: - (Rudvani, — Bminönünde: (A - zminasya), — Eyübde; — (Arif — Beşirh, Ponerde: (Vital). Şehremininde: (Nâ- mm), Şehzadebaşında: (Hanıdb). Kart- gümrükte: (Saad). Küçükpatarda: (Ne- catt Ahmed). Bakırköyünde: (Merkez). iklA caddesinde; (Dellâsuda). 'Tepe- başında; (Kinyoll). Karaköyde: (Hüse- yin Hüsnü). İstiklâl caddestnde: (Limon- clyan). Pangaltıda: (Nargileciyen). Be- şiktaşta: (Süleyman Rocob). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: ( « Sarıyerde: (Oz- man), Kadıköyünde: (Sılıhat - Rıfat). Büyükadada: (Halk), Heybelide: (Halk), | klar dalgalanıyor, davullar çalınıyor- du. Herkes gülüyor, eğleniyor. Bütün halk, Timurun neş'e ve memnuüniyeti- ne iştirak ediyordu. Bütün bu mesrur 've şadan kütlenin arasında, yalnız Di d Bigüm büyük bir endişe ve ıztırab jiçinde, babasından gelecek mektubu | bekliyordu. Mektubun gecikmesi, Dilşad Bigü- |mün evhamını artırdıkca — artırıyordu. Babasına son derecede düşkün olan Dilşad, artık her şeyi unu!muş, yalmz bir şeyi düşünüyor, kalbini yalnız bir şey sızlatıyor ve mütemadiyen zihnini, şu sual kurcalıyordu: | — Babâm, sakın ölmüş olmasın?... Kutluk Türkân, artık Dilşadı yanın- dan ayırmıyordu. Ona tos çalışıyor: Yunan maartif nezaretinin bir teşebbü- i VErMİYEİ Şe bu ay içinde Atinada Balkan örta- mekteb ve liseleri arasında geniş bir atle- — Kamer Han, sağdır. Hatlü, ha- | tizm müsabakası tortib edilmiştir. 1808 ber aldığımıza göre yeni bir hazekele| senesinde İskenderiyeli bir - Yunanlının Yalnız, Dilşad Bigüm; şimâi yeni bir | geçmek için başına yeni kuvvetler top-| lamaktadır. Onun için, babanızm ha- yatından, endişeye lüzüm yoktur. Yal- ız, o saf adamın, tekrar müfsit düş- nların sözlerine uyarak yeni bir har- jbe sebebiyel vermesinden korkulur.., diyordu. Fakat günler geçiyor, nikâh ve zifaf için tayin edilmiş olan günler geliyor- du. e Nikâh gününden, bir gün evveldi. Kutluk Türkân, müteessir bir çehre ile Dilşad Bigümün odasma girdi, — Gördün mü, başımıza gelen işleri kızım?., dedi, — Arkası var — Eugünkü program B - Nisan » 1928 - Cumartesi İSTANBUL Öğle neşriyalı: 1E30: Plâkia Türk musikisi. 1250: Hava- dis. 1305: Plâkla Türk musikisi, 13.30: Muh- İtetif ptük veşriyatı, Aksam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi. 1918: Konle- jtans: Üniversite namına Doçeni Muhlis (Pa- İta meseleleri). 18.83: Börm haberleri, 20: |Necmeddin Rüa ve arkadaştarı tarafından VTürk musikisi ve.halk şarkıları. 2045 Hava İtaporu. 2048: Ömer Rıza tarafıvları araben göyler. 21: Vedla Rıza ve arkadaşları tara- tından 'Türk musikist ve halk şarkiları (sa- At âyarı). 2L45: Orkestra, 22.15: Ajans ha- berleri, 22.30: Plâkla sololar, opera ve vperet parçaları. 2250: Bon haberler ve örtesi gü- İhün programı, .-lhı-l:-()—lı_ ANKARA Öğle neşriyalı: 13.15: Muhtelif plâk neşriyatı. 13.50: Plâk: 'Türk müsikisi ve baik şarkıları. 1415: Dahi- ll ve haric! hüberler. | Akşam neşriyatı: 12.30: Plâk neşriyatı. 18.40: Çocuklara ka- Tagör: (Küçük AlD. 10.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Servet Adnan ve arkadaşla- rü, 20: Baat âyarı ve arabca neşriyat 20.15: 'Türk musiklei ve halk şarkıları (HİKmet Ri- ya ve arkadaşları), 21: Hukuki konuşma: A- am, 2115: — Stüdyo salon — orkestrası. 22: Ajans haberleri. 22.15: Yarınki program, GBÖTÜN ÖLKEY 1 d HERGÜN ortaya koyduğu bir para ilo ilk defa yapı- lan <Olimpiyad Oyunları» nın bütün dün- yayı saran alâkasında büyük hisseleri 0 lan Yunanlılar, öz malları olan atletizmi her fırsatta kökleştirmeğe uğraştıkların. dan dolayı cidden takdire şayandırlar. İlk olimpiyad oyunlarına Yunanlılar larafından atılan bir adımla başlanmış ol- ması, onların dünya gençliğine olan bu hizmetini mükâfatsız bırakmamış, 1928 Arasterdam olimpiyadındanberi Yunanlı #lletler hurufu heca sırasile geçid resmi yapan milletlerin en başında yürümek gibi bir gerele nail olmuşlardır. 1929 da da gene Yunanistanın teşebbü- sile Balkan oyunları teessüs etmiştir. Memleketlerinin spor varlıklarını at- letizm hareketleri üzerinde toplamakta büyük fayda gören Yunanlılar, şimdi de Balkan mektebleri arasındaki — atletizm hareketlerine önayak olmaktadırlar. Her halde senelerdenberi bu işin ha- zarlığını yapmakta olan Yunanlılar —işi kıvama gelirmiş olacaklar ki bu teşeb- büslerini kuvveden fiile çıkarmak için bugün ortaya alılmış bulanmaktadırlar.. Henüz klüblerimizde esaslı bir şekilde yerleşememiş olan ütletizm faaliyeti, hiç şübhe yok ki mekteblerimizde de bi- zi tatmin eder bir şekilde değildir. Daha ziyade bir mekteb sporu olduğuna hiç şübhe olmiyan atletik sporların, Balkan müsabakaları vesilesile bugüu için olma- sa bile artık yarını kurtulmuştur, diye'nli riz. Atılan bu İlk adım bugün için bir te- TARIHTEN (Baştarafı 9 uncu sayfada ler verdiğini gördü. Yazarken her keli- menin ve her cümlenin üzerinde durdu- ğu, daha doğrusu durmağa mecbur bu- lunduğu için kafasına daha iyi yerleşi. yordu. Günler, haftalar, aylar, hatlâ seneler geçiyordu. Demosten bütün kusurlarının düzel mediğini biliyordu. Bunların en mühim- lerinden biri de hareketler! söz ve İikir- lere uydurmaktı. İnzivasında yalnız başına aynanın kar- şısına geçiyor, nutuklara başlıyordu. Bir taraftan söylerken diğer taraftan da ken- disini bir hoca, daha doğrusu İnsafsız hâlk kütlesi yerine koyuyordu. — Olmadı, yuha!.. Daha bağırıyor; sonra daha uygun bir jest buluncaya kadar ayni sözlerin ya- nında başka hareketleri kullanıyordu. Gittikçe olgunlaşıyordu. Ya omuzunun o tuhaf bareketlerine na- sıl mâni olmalıydı? Bunun için günlerce düşündü. Artık yapmadığını zannettiği halde aynaya ba- kınca omuzunun göne kımıldadığını gö- rüyordu. Karşısında onun bu harekelini hatırlatacak, hattâ amuzuna vuracak bir adam lâzımdı. Bir adama lüzum kalmadı. Şu pek me- raklı ve güzel çareyi buldu: Çekildiği odanın tavanına bir çengel, çengele bir ip ve ipin ucuna bir kılıcı sa« pından astı. Öyle ki bu kılıcın ucu tam VĞÜERT AAA AYA arasındaki atletizm müsabakası, bizde bu mekteblere sokmağa muvaffak olacaktır Türk atletleri bir hazırlık kampında | l şebbüs olacak, bu hareket müteakib se- teri fazla bizi alâkadar edeceği içindir kf seviniyorum. Ömer Besım Barutgücü sahasında bu hafta yapılacak maçlar 1 — Barutgücü-Demirspor A takımları sası 16 da 2 — Barutgücü-Demirspor B takımları saat 14 de 8 — Barutgücü birinti ve ikineci genç takımları 12.30 da karşılaşacaklardır. klübünde Kumkapılılarla bir ekzersiz ya- a * * eli İzmite güreş monitörü seçildi Haliç klübünün cemekdar — güreşcisi Tavşancıllı Hilmi, güreş federasyonu ta- rafından İzmit mıntakasına monitör ola- rak tayin edilecektir. Evvelce çok tyi bır yüzücü olan Hilmi, güreşte Yevkalâde bir muvaffakiyet göstermiş ve milll güreş takımında parlak dereceler ulmıştır. Hilmi hazirandan itibaren bu vazifeye başlıyacaktır. Güreşçi Saim evlendi Milli güreş takığmımızın et kıymetli güreşcisi Güneş klübü âzasından Saim evlenmiştir. Kıymetli güreşcimize uzun ve mes'ud bir evlilik hayatı temenni ederiz, Boks dersleri Şişli Halkevinden: Halkevimizde spof Şubesi boks kısmı açılmıştır. İsteklileril hergün saat 17 den sonra müracaatları. SAYFALAR omuzunun üstüne geliyordu. Eğer omu:- zunu azacık kaldıracak olsa kılıcın sivri ve keskin ucu omuzuna değecekti. Bu işi yaptıktan sonra nutkuna başlar dı. Farkında olmaksızın sinirlenir sinire lenmez omuz kalkıyor; Demösten de fe- na bir acı İle irkiliyordu. Kılıcın batma- sından omuzu kan içinde kalmıştı. Fas kat o yılmıyordu. Nihayet bu huyu d& bıraktı. Yirmi beş yaşına gelmişti. Kendi ken« dini iyice tarttı. Sonra hükmünü verdi — Artik halkın karşısına çıkabilirim. — Ve çıktı. j Aradan geçen seneler onun eski bom gunluğunu unutturmuştu. Şimdi aşaği yukarı yeniden işe başlamış gibiydi. Daha ilk nutkunda halk ona hayraf kalmıştı. Sözleri güzel, jestleri kuvvetliş sesi gür, muhakemesi sağlamdı. Demosten Yunan hatibleri derhal birinci mevkie geçti. * Bir çoklarımız bazı işlende muvaffak olamayınca istidadımızın olmadığını söye leriz. İstidad İnkâr edilemez. Fakat onü büyüten, olgunlaştıran kuvvet sadece de“ vamlı çalışmaktır. «Deha uzun bir sabır dır» diyen Büfon'a hak vermeli ve bile meliyiz ki istidad ancak bir çekirdektir. İşte örneği: Demosten... arasında