12 Sayfa “Son Posta, nın Vatandaşlar, geçenlerde ben de kendi- me bir telefon aldım. bugünkü şeraitte telefonsuz olmak, adetâ elsiz, ayaksız ol- sak gibi bir şeydir. Telefonla konuşmak veyahud canının istediği bir yere telefon etmek, herhalde hoş bir şey olsa gerek. Vakıâ benim pek telefon edecek yerim voksa da, gene ne de olsa bir telefonun evde bulunması hiç te fena bir şey de- ğildir. Çünkü şimdi artık biz 1919 sens- sinde değiliz! âyesi 1919 Yılında telefon şöyle dursun, ek-| günler de oldu. li rubleye mükemmel bir koydurmak imkânı var Sonra te insana hiçbir zararı da yok. Ca s6 konuş; istemezse Konuşma! Seni icbar eden yok yında paralari ver de ne Yej Komşularım, bu iş onlara gibi geldiği için, ilk zamanlar itiraz et- tileri telefon zama- — Bu, göte yarıları da Zırzır çalar, de- diler; sönü tatlı üykundan eder. Vazgeç; parahlâ ba belâ satın alma!, Halbuki benim telefonun gece yansı değila, gündüz bile çaldığı yoktu. ben bütün arkadaşlarıma telefon numaramı vermiş, bana telefon etmelerini rica et- elelim bunların hepsi şuur- miş.. ellerini telefona sürme- zumsuz bir iş telâkki ediyorlarmış. Hâsılı kelâm uzun müddet bana tele fon eden olmadı.. halbuki bu arada ben #elefonun, taksitlerini tikır tıkır ödedim Neyse, lâfı uzatmıyalım.. geçen pazar- du. Yalnız başıma evde oturuyordum. Hiç bir iş yapmıyor, dalgın dalzın duvarda asıli duran telefona bakıyordum. Bu sırada birdenbire telefon çalmasın 07. Uzun zaman çalmadı, çalmadı da bugün işte çalacağı tuttu. Boş bulurdu- gum için bayağı korktum. yerimden kalktım. Telefonun başma giderek ahi- zeyi elime aldım: — Allo, dedim, nereden telefon edi- yorsunuz?. Kim telefon ediyor? - Biz telefon ediyoruz, dediler, biz. yabancı değil, — Ne olmuş?. Niçin telefon ediyorsu- nuz?. Hem rica ederim, kim olduğunuzu #öyleyiniz!, — Biziz, biz, dediler, sizin ahbabları- nız!, Acele bir iş için sizi görmemiz icab ediyor. Posodskaya caddesinin köşesin- deki birahanede sizi bekliyoruz. Hemen geliniz! İçimden: «Ne mükemmel iş, dedim. Şayed telefon olmasaydı bu ahbablar ne yapacaklardı?. Tabii tramvayla bana ka- dar gelmek zahmetini göze alacaklardı. dedi. Sönra da onlara cevab verdim: — Allo, dedim, acele dediğiniz bu işne imiş?. Beni görmek istiyen kimdir?. Bu son sözlerime cevab veren olmadi. Son. Posta'nın edebi romanı: m 2 e — Ah, Şu m — ——— Hatırı sa; kadıncağız haremde bacı hatuna yalvardı, olmadı. şeyhin dizini öperek ağladı, olmadı.. nihayet: — Beni şeyh Münirin yanına çıkarın ayaklarına kapanıp yalvaracağım! - de- di. Gene kimse cesaret edemedi umuijmaz bir tesadüfle kadın merdiven başında heyecanından o pembeleşmiş, göğsü açılmış, siyah, iri gözleri nemlenmiş ken derviş Münir indi. Kadın derhal dizüstü çökerek Mü-! nirin el Mini tutup öpmeğe ve ağlamağa | Meded senden ya şeyhim « diye :! gözleri daha şaşılaşerak, ağ- zı daha çarnılarak kadına sok hıklaşıp kalmıştı. Nihayet sesi pü ne pirüzlene sordu: — Ne istivorsun ey hatun? Dile ben- den ye dilersin? Biricik oğlum Sadi her gece düşüp SON POSTA TELEFON Yazan: Mihayil Zoşçenko .— Madmazel, allo, bana acele o şubesini v Meselenin ne olduğunu anlamak için bi- ricik çare birahaneye gitmekti, Hemen giyindim. Aşağı indim. Sokağa çiktım., iki solukta kendimi birahsnede buldum. Gündüz olmasına rağmen birahane dopdolu idi.. oturanların biç birisini de tanımıyordum. Maamafih sormağa korar verdim: — Vatandaşlar, dedim, içinizden bana | telefon eden kimdir?, Oturanlardan hiç kimse bana cevab! vermedi. Tabii benim bu işe çok canım sıkıldı. Hem telefon ettiler, hem de burada bu- lunmuyorlar; bu ne İşt. Ben de orada bir köşeye iliştim Bir bira ısmarladım, — Bir bira içeyim, diye düşündüm,| belki bu arada gelen giden olur. Ne tuhaf iş?. Ömrümde böyle şaka görmedim. İki duble bira içtim.” Biraz meze ye- dim. nihayet eve yollandım. Eve gelin es ortalığı altüst olmuş buldum. Evir| içinde yükte hafif, pahada ağır ne varsa gitmişti. elbiselerimin yerinde yeller e-| siyordu.. İ Hatırıma telefon geldi. Hemen ahizeye ; yapıştım: | — Madmazel allo, dedim, bana ace Yazan: Nezihe Muhittin Fakat,! olarak polis direktörlüğü hırsızlık şube Muhammen bedeli 17,500 lira olan bir Cuma günü sant 15,30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada İdare binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyerlerin 13125 liralık muvakkat teminat ile kanunun ta- | yin ettiği vesikaları ve nafıa müteahhitlik vesikası ve-tekliflerini ayni gün saat | 1430 a kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak Ankaradn Malzeme dairesinden, Haydarpaşada Tesellüm ve Şevk Şetliğinden dağıtılmaktadır. 23 m — Hayat! bayılıyor. Saatlerce dişleri kilitlen Zavallı yavrumu kurtar, Çarşıbaşını daki küçük hanımı tekkeye adak ettim. Münir, güzel kadının elinden tutarak odasına götürdü. Evvelâ bir saat kadar başbaşa kaldılar, Münir, bu bir saat i- çinde sırıta sırıta derdi kadıncağıza sokuldu. Şurasına burasına el uza$tı İnsiyaklarının bütün tezahürlerini gösteremedi fakat bu ilk kadın yakın- ir balde yalvarıp durur-Ilığı genç dervişi çileden çikardı. Has- merdivenden aşağı | tayı filân unutmuştu. Günlerce bir o- dada başbaşa kalsa hiçbir şey düşüne- İ miyecekti. Oğluna şifa uman kadın tek- rar yalvarmasaydı kim bilir daha kaç saatler geçecekti, Münir, nihayet Sa- diyi okuyup çiğnemiye tazı oldu, Ve İsevine sevine giderlerken anasına bir hafta, hergün oğlunu getirmesini bem- bih etti. Garib bir tesadüf! Sadi o gece bayıl- madı, Bir hafta mütemadiyen derin bir inançla tekkeye taşındılar, Ang oğul, genç dervişe âdeta tapiyorlardı. Oku- j etmedi. —————-----------| Rusçadan çeviren: H. Alaz rak poli drektörülğü harszlık erinizla verinizt, diler.. Biz iki saniyelik bir fasıladan sonra madmnazel cevab verdi: — Biraz beklemeniz meşgul. Aradan biraz zaman geçti. Tekrar te- lefoa ettim. madmazel, gene: — Meşgul, cevabını verdi. | daha fazla beklemeğe tahammü- adı. Hemen sokağı fırladım. aki vaya atladığım gib! kendimi polis | direktörlüğünde buldum. usul olduğu için hemen bir istida yazıp verdim. İsti. damı gözden geçirdile — Sen git, dediler, biz işini takib ede- riz, Beni soyup soğahâ çevir- lâzım... l telefon | — Dütfen, dedim, neticesini telefonla bana bildiriniz?. — Bizim telefon etmeğe vaktimiz yok» tur. Biz işimizi telefonsuz görürüz. Bu işin nesil neticeleneceğ'ni ben de bilmiyorum. © zamandanböri de bana kimse telefon telefon bâlâ odamda asılı du- ruyor, YARINKİ NÜSHAMIZDA: Bir bahtiyarlığın hikâyesi Yazan: Charles Foby Çeviren: Faik Beremen aded arzani torna tezgâh: 13/ (1642) Bup çiğnerime merasimi yapt'ırken iki genç ârasında kuvvetli bir ahbab'ık Bazan saatlerce başi ka- Zaten bünye, ahlâk itibarile © çok benziyotladı. “İkisi de hevsleli büyümüşlerdi. Fakat #irdi Münirin bayılmalarına ilâMf bir cezbe diyorlardı, orası da başka!. Sadi zengin bir mirasyedi, bir dediği | iki edilmez, şımarık, hoppa bir gençti bitbirli Hastalıklı büyümüş biricik sevgili ev-| lâdının karşısında zavallı genç dül anası | Allahtan korkmasa secde etmeğe kalka- caklı, artırmıştı. Münir de genç arkadaşına| en mâhrem duygularını söylemekten çekinmiyordu. Sadi ona gezip dolaştığı | Beyoğlu ve Galata âlemlerini anlsttığı zaman Münir yerinde duramaz oluyor-| | du. Nihayet bir gece tebdili kıyafetle bir Beyoğlu eğlencesine karar verdiler. İ O gere Sadi el ayak çekildikten sonra! arabasile köşe başına kadar gelecek, bir kat kendi elbiselerinden recek, ve Münirin penceresine uzalacaktı. Dedikleri gibi yaptılar. Tek katlı tekkenin, dışarı çıktıktan sonra tekrar penceresini kapıyarak atlayıp sıvışmak güç olmadı. Bu ilk işlenen gizli suç Münirin sar- sak benliğinde başdöndürücü bir zevk girdabı derinleğtirmişti. Artık suçlar | Sadi şeyh Münirle kafadarlığı iyice!” alınca bütüh ağrılarının, bemen geçtiğini gördü. Neşesi yerine geldi. Havalara aldânmayınız. Mütemadi sızlığa yol açabilir. GR hararet tahavvü.leri her rahat Eğer yamuızda dalma PIN Balundurursatız kendinizi bütün hastalıklara karşı sigorta etmiş olursunuz. icabında günde 3 kaşe alınabilir | İnhisarlar U. Müdürlüğünden | 1 — Cibali fabrikasında Ağustos 998“nihayetine kadar çıkacağı tahmin edilen (1500) eded boş bobin sandığı pazarlıkla satılacaktır. TI — Pazarlık 15/IV/1988 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 10 da Kabataşta Levazım ve Mübayaat Şubesi satış komisyonunda yapılacaktır; II — Satılacak mallar Cibali fabrikasında hergün görülebilir. IV — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 94 15 teminat para- lariyle birlikte yukarıda adı geçen komisyona müracaatları ilân olunur. Tarağa isyan eden saçlar Ekseriya bulundukları yeri terketmek arzusunda olanlardır. Binaenaleyh Saçlarınızı İtaate Alıştırınız PERTEV BR sıkca sıkca tekerrür etmeğe. başladı. Bir gece kendilerini tamamile kaybe- den iki ahbab çavuşlar içip eğlendik- leri bir umumi evde, - gece -yarısından sonra dönmeği unutarak sabahilayıver- diler. Halbuki?”!. Tekkede ikindiye ka- dar bekliyen hastalar vardı. Dergâh kadınlarından birisi hâlâ kapısının ki- lidini açmıyan küçük şeyhi racrak ede- rek bahçeye çıktı ve asma kütüğüne tırmanarak Münirin kapalı penceresin- İden odasının içine bakınca bağırmamak için kendi elile ağzını tıkadı. Münir o- dasında yoktu!, Tekrar sararmış bir yüzle bekliyen kadınların arasına dön» düğü zaman yaşlı bir kadının etrafın- dakilere fısıldadığı sözleri işit — O mübareklere gece gündüz olur mu kardeş.. geçen gece yarısı himmeti İhazır ve nazır olsun, küçük şeyhi gene tebdili kıyafetle Yüksekkaldırımda do- laşırken görmüşler!. Demin Münirin odasını yoklıyan ka- dın merakla sordu: — Hangi geceydi 0? — Dur hele hesablıyayım. Geçen çar- şamba gecesi.. hilâf olmasn galiba sa- at altı ile yedi arasında... Tekkenin kadını derhal protesto et- ti: — Yanlış görmüşler!.. Şeyh Münir o sâatte yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Pencereler de sımsıkı kapalıydı. Öbürü sözü kesti: RİYANTINİ — İlâhi gafil taze! Onlata kapı, baca; pencere, duvar.. gece gündüz olur mü?” Diledikleri zaman ne olmaz ki?... Se- inin gözlerine miş! mışıl uyurken gö“ fündükleri zaman tâ Bursada bile do Yaşırlar. Onlar için yol'ne demek ayol. Çin Maçin bile bir çuvaldız sayılmaz! Dinliyen kadınlardan biri — Çıplak Mustafanın hikâyesini w- nuttunuz mu? Bir gecede hem Merks- zefendide, hem Edirnede Ulucamide, hem Konyada ayni saatte görünmedi mi? Ama sona ne oldu?! — Ne oldu kardeş? — Ne olacak. büyük zelzele koptu, dünyanın altı üstüne geldi. — Evet mücerrebdir. Ermişler yer de- giştirirse zelzele olur!, — Allah alnımıza hayırlı yazılar yaz” isini... PARMAKSIZ MÜNİR GALATA ÂLEMLERİNDE Mirasyedi Sadi ile Parmaksız Müni- rin gece eğlenceleri devam edip gidi” yordu, Artık ona bu âlemde Parmaksı$ lâkabı verilmişti. İlk Zamanlar ihtiras” larını kamçılıyan bu kaçamaklar sor zamanlarda £ kendilerine yorgunluk vermeğe başlamıştı. — Arkası var —