Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Vatandaşlar, geçenlerde ben de kendi- me bir telefon aldım.. bugünkü şeraitte telefonsuz olmak, adetâ elsiz, ayaksiz ol- : mak gibi bir şeydir. | Telefonla konuşmak veyahud canının | istediği bir yere telefon etmek, herhalde j hoş bir şey olsa gerek.. Vakıâ benim pek telefon edecek yerim yoksa da, gene ne de olsa bir telefonun evde bulunması hiç te fena.bir şey de- ğildir. Çünkü şimdi artık biz 1919 sene- sinde değiliz!, 1919 yılında telefon şöyle dursun, ek- meksiz oturduğumuz günler de oldu.. halbuki şimdi elli rubleye mükemme, bir Bo < — tölefon koydurmak imkânı var.. ' Sonra telefonun insana hiçbir zararı h da yok. Canın isterse konuş; istemezse İ konuşma!. Seni icbar eden yok. zama- yında paraları ver de ne yaparsan yap!. | Komşülarım, bu iş onlara biraz yenilik | gibi geldiği için, ilk zamanlart itiraz et- İ tiler: — Buü, gece yarılari da zırzır çalar, de- _*' " diler, 'seni tatlr üykundan eder. Vazgeç; parânla Başına belâ satin alma!, Halbuki benim telefonun gece yarısı değila, gündüz bile çaldığı yoktu., ben bütün arkadaşlarıma telefon numaramı vermiş, bana telefon etmelerini rica et- miştim.. gelgelelim bunların hepsi şuur- | suz insanlarmış.. ellerini telefona sürme- | ği lüzumsuz bir iş telâkki ediyorlarmış.. Hâsilı kelâm uzun müddet bana tele- fon eden olmadı.. halbuki bu arada ben e — telefonun, taksitlerini tıkır fıkır 'ödedim. Neyse, lâfiı uzatmıyalım.. geçen pazar- dı. Yalnız başıma evde oturuyordum. Hiç Ş bir iş yapmıyor, dalgın dalgın duvarda | asılı duran telefona bakıyordum. Bu sırada birdenbire telefon çalmasın mı?. Uzun zaman çalmadı, çalmadı da bugün işte çalacağı tuttu.. Boş bulundu- ğuüm için bayağı korktum.. yerimden kalktım. Telefonun baştma giderek ahi- zeyi elime aldım: — Allo, dedim, nereden telefon yorsunuz?. Kim telefon ediyor?. İ — Biz telefon ediyoruz, dediler, biz.. D yabancı değil.. edi- — Ne olmuş?. Niçin telefon ediyorsu- nuz?. Hem rica ederim, kim olduğunuzu söyleyiniz!. — Biziz, biz, dediler, sizin ahbabları- nız!. Âcele bir iş için sizi görmemiz icab ediyor. Posodskaya caddesinin köşesin-« deki birahanede sizi bekliyoruz. Hemen geliniz!. İçimden: «Ne mükemmel iş, dedim. Şayed telefon olmasaydı bu ahbablar ne yapacaklardı?. Tabil tramvayla bana ka- dar gelmek zahmetini göze alacaklardı: dedim. Sönra da onlara cevab verdim: — Allo, dedim, acele dediğiniz bu iş ne imiş?. Beni görmek istiyen kimdir?, Bu son sözlerime cevab veren olmadi. şubesini Meselenin ne olduğunu anlamak için bi- ricik çare birahaneye gitmekti. Hemen giyindim. Aşağı indim., Sokağa çıktım., iki solukta kendimi birahanede buldum.. Gündüz olmasına Tağmen birahane dopdolu idi.. oturanların hiç birisini de tanımıyordum. Maamafih sormağa karar verdim: — Vatandaşlar, dedim, içinizden bana telefon eden kimdir?. Oturanlardan hiç kimse lana cevab vermedi,. Tabit benim büu işe çok canım sıkıldı. Hem telefon ettiler, hem de burada bu- lünmuyorlar; bu ne iş?. Ben de orada bir köşeye iliştim. Bir bira ısmarladım. — Bir bira içeyim, diya düşündüm, belki bu arada gelen giden olur. Ne tuhaf iş?. Ömrümde böyle şaka göçmedim. İki duble bira içtim.” Biraz meze ye- dim.. nihayet eve yollandım. Eve gelin- ce ortalığı altüst olmuş buldum. Evir içinde yükte hafif, pahada ağır ne varsa gitmişti.. elbiselerimin yerinde yeller e- siyordu.. Hatırıma telefon geldi. Hemen ahizeye yapıştım: — Madmazel allo, dedim, bana acele olarak polis direktörlüğü hırsızlık şubes — Madmazel, allo, bana acele. ola Tak Rusçadan çeviren: H. Alaz polis veriniz!» d rektörlüğü — hırsızlık 'sini veriniz!. diler.. _ SHSiT Maç Bir iki saniyelik bir fasıladan sonra madmazel cevab verdi: Beni soyüp soğanaâ çevir- meşgul.. Aradan biraz zaman geçti. Tekrar te- lefon ettim.. madmazel, gene: — Meşgul, cevabını verdi.. Artık daha fazla beklemeğe tahammü- lüm kalmadı. Hemen sokağa fırladım. Tramvaya atladığım gibi kendimi polis direktörlüğünde buldum.. usul olduğu için hemen bir istida yazıp verdim. İsti damı gözden geçirdiler: — Sen git, dediler, biz işini takib ede- riz, — Lütfen, dedim, neticesini telefonla bana bildiriniz!, — Bizim telefon etmeğe vaktimiz yok- itur. Biz işimizi telefonsuz görürüz. Bu işin nasıl neticeleneceğ'ni ben de bilmiyorum. O zamandanberi de bana kimse telefon etmedi.. telefon hâlâ odamda asılı du- ruyor, YARINKİ NÜSHAMIZDA: Bir bahtiyarlığın hikâyesi Yazan: Charles Foby Çeviren: Faik Beremen Devlet Demiryolları ve limanları alınacaktır. Muhammen bedeli 17,500 lira olan bir aded arzani torna tezgâh: Cuma günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile Ankarada İdare binasında satın iş.etmesi Umum idaresi ilânları 13/5/1938 Bu işe girmek istiyenlerin 1312,5 liralık muvakkat teminat ile kanunun ta- yin ettiği vesikaları ve nafıa müteahhitlik vesikası ve-tekliflerini ayni gün saat 14,30 a kadar komisyon reisliğine vermzleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak Ankarada Malzeme dairesinden, Tesellüm ve Şevk Şefliğinden dağıtılmaktadır. Haydarpaşada (1642) İ | — Biraz beklemeniz 1J1âzım.. telefon | 1 Havalara aldanmayınız. Mütemadi GRİ PERTEV | ğSon *Posla'nın edebi rominı: 28 * N İ Ah, Şu Hayat! £ ai Di - İ ea Yazan: 'Nezihe Muhittin lll Vi dizini öperek ağladı, olmadı.. nihayet: — Beni şeyh Münirin yanına çıkarın l ayaklarına kapanıp yalvaracağım! - de- , di. i Göne kimse cesaret edemedi, Fakat, 4 umuilmaz bir tesadüfle kadın merdiven başında heyecanından pembeleşmiz, | göğsü —açılmış, siyah, iri — gözleri ı nemlenmiş bir halde yalvarıp durur- ken derviş Münir merdivenden aşağı indi. Kadın derhal dizüstü çökerek Mü- nirin ellerini tutup öpmeğe ve ağlamağa başladı: — Meded senden ya şeyhim - diye inliyordu - halim sana ayan. Münirin gözleri daha şaşılasarak, nö- zı daha çarnılarak kadına sokulmuş, a- liklaşıp kalmıştı. Nihayet sesi pürüzle- ne pürüzlene sordu: — Ne istivorsun ey hatun? Dile ben- den ge dilersin? — Biricik oğlum Sadi her gece düşüp Hatırı sayılan kadıncağız haremde , bacı hatuna yalvardı, olmadı.. şeyhin" bayılıyor. Saatlerce dişleri kilitleniyor. Zavallı yavrüumu kürtar!, Çarşıbaşıns daki küçük hanımı tekkeye adak ettim. Münir, güzel kadının elinden tutarak odasiına götürdü. Evvelâ bir saat kadar başbaşa kaldılar. Münir, bu bir saat i- çinde sırıta sırıta derdli kadıncağıza sokuldu. Şurasına burasına el uzattı. İnsiyaklarının bütün — tezahürlerini gösteremedi fakat bu ilk kadın yakın- lığı genç dervişi çileden çıkardı. Has- tayı filân unutmuştu. Günlerce bir 0- dada başbaşa kalsa hiçbir şey düşüne- miyecekti. Oğluna şifa uman kadın tek- rar yalvarmasaydı kim bilir daha kaç saatler geçecekti. Münir, nihayet Sa- diyi okuyup çiğnemiye razı oldu. Ve sevine sevine giderlerken anasına bir hafta, hergün oğlunu getirmesini bem- bih etti. Garib bir tesadüf! Sadi o gece bayıl- madı. Bir hafta mütemadiyen derin tir inançla tekkeye taşındılar. ÂAna oğul, genç dervişe âdeta tapıyorlardı. Oku- başlamıştı. Bazan saatlerce başbaşa ka- lryorlardı. Zaten bünye, ahlâk ifibarile havaleli büyümüşlerdi. Fakat diyorlardı, orası da başka!.. Sadi zengin bir mirasyedi, bir dediği iki edilmez, şımarık, hoppa bir gençti. lâdının karşısında zavallı genç dul anası Allahtan korkmasa secde etmeğe kalka- caktı. | artırmıştı. Münir de genç arkadaşına en mahrem duygülarını söylemekten çekinmiyordu. Sadi ona gezip dolaştığı Beyoğlu ve Galata âlemlerini anlattığı zaman Münir yerinde duramaz oluyor- du. Nihayet bir gece tebdili kıyafetle bir Beyoğlu eğlencesine karar verdiler. O gece Sadi el ayak çekildikten sonra arabasile köşe başına kadar gelecek, bir kat kendi elbiselerinden getirecek, ve Münirin penceresine uzatacaktı. Dedikleri gibi yaptılar. Tek katlı tekkenin, dışarı çıktıktan sonra tekrar penceresini kapıyarak aflayıp sıvışmak güç olmadı, Bu ilk işlenen gizli suç Münirin sar- sak benliğinde başdöndürücü bir zevk girdabı derinleştirmişti. Artık suçlar Hastalıklı büyümüş biricik sevgili ev- | Sadi şeyh Münirle kafadarlığı iyice; alınca bütüh ağrılarının, hemen geçtiğini gördü. Neşesi yerine geldi. sızlığa yol açabilir. Eğer yanınızda daima Bulundurursanız kendinizi bütün hastalıklara karşı sigörta etmiş olursunuz. icabında günde 3 kaşe alınabilir İnhisarlar U. Müdürlüğünden: I — Cibali fabrikasında Ağustos 938 nihayetine kadar çıkacağı tahmin edilen — (1500) aded boş bobin sandığı pazarlıkla satılacaktır. II — Pazarlık 15/IV/1938 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 10 da Kabataşta Levazım ve Mübayaat Şubesi satış komisyonunda yapılacaktır. T — Satılacak mallar Cibali fabrikasında hergün görülebilir. IV — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 96 15 teminat para- 1 lariyle birlikte yukarıda adı geçen komisyona müracaatları ilân olunur. — (1794) Tarağa isyan eden saçlar Ekseriya bulundukları yeri terketmek arzusunda olanlardır. Binaenaleyh Saçlarınızı İtaate Alıştırınız Bunun en iyi çaresi BRİYANTINİ kullanmaktır. || Nİ Mi |)| Tn ) JW t |) hararet tahavvülleri her rahat- PiN =ı:=ı:==lı nup çiğnerime merasimi yapt'ırken iki sıkca sıkca tekerrür * etmeğe başladı. genç arasında kuvvetli” bir ahbab'ık Bir gece kendilerini tamamile kaybe- den-iki ahbab çavuşlar işip eğlendik- ıleri bir umumi evde, - gece yarısından birbirlerine 'çok benziyörlâadı. İğisi de sonra dönmeği unutarak sabahlayiver- şimdi diler. Halbuki?!. Tekkede ikindiye ka- Münirin bayılmalarına ilâhi bir cezbe dar bekliyen hastalar vardı. Dergâh kâadınlarından birisi hâlâ kapısının ki- |lidini açmıyan küçük şeyhi merak ede- rek bahçeye çıktı ve asma kütüğüne tırmanarak Münirin kapalı penceresin- den odasının içine bakınca bağırmamak için kendi elile ağzını tıkadı. Münir o- dasında yoktu!. Tekrar sararmış bir yüzle bekliyen kadınların arasına dön- düğü zaman yaşlı bir kadının etrafın- dakilere fısıldadığı sözleri işitti: — Ö mübareklere gece gündüz olur mu kardeş.. geçen gece yarısı himmeli hazır ve nazır olsun, küçük şeyhi gene tebdili kıyafetle Yüksekkaldırımda do- laşırken görmüşler!. Demin Münirin odasını yoklıyan ka- dın merakla sordu: — Hangi geceydi 0? — Düur hele hesablıyayım. Geçen çar- şamba gecesi.. hilâf olmasın galiba sa- at altı ile yedi arasında... Tekkenin kadını derhal protesto et- l — Yanlış görmüşler!.. Şeyh Münir o saatte yatağında mışıl mışıl uyuyordu. |Pencereler de sımsıkı kapalıydı. Öbürü sözü kesti: — İlâhi gafil taze! Onlata kapı, baca, — pencere, duvar., gece gündüz olur mu? — Diledikleri zaman ne olmaz ki?... Se-” nin gözlerine mişil mışıl uyurken gö- | ründükleri zaman tâ Bursada bile do- — laşırlar. Onlar için yöl'ne demek ayol.. Çin Maçin bile bir çuvaldız sayılmaz! Dinliyen kadınlardan biri: - — Çıplak Mustafanın hikâyesini u- nuttunuz mu? Bir gecede hem Merke- zefendide, hem Edirnede Ulucamide, — hem Konyada ayni saatte görünmedi — mi? Âma sona ne oldu?! - — Ne oldu kardeş? â — Ne olacak.. büyük zelzele koptu, dünyanın altı üstüne geldi. | — Evet mücerrebdir. Ermişler yer de-“ Biştirirse zelzele olur!. — Allah alnımıza hayırlı yazılar yaz- sın!... PARMAKSIZ MÜNİR GALATA ÂLEMLERİNDE Mirasyedi Sadi ile Parmaksız Müni- rin gece eğlenceleri devam edip gidi- - yordu. Artık ona bu âlemde ParmaksıZ lâkabı verilmişti. İlk zamanlar ihtiras- — larını kamçılıyan bu kaçamaklar som — zamanlarda — kendilerine yorgunluk vermeğe başlamıştı. — Arkası var —