Kaçakçılığa karşı Yeni iktısadi Tedbirler alamaz mıyız? — VYaozan: Muhittin Birgen — C enubi —Anadolu dan biri bana bir mektub yaza - tak bir mesele üzerine dikkatimi celbe- diyor, diyor ki: «Bizim cenub hududlarımızda bir ta - kım kaçakçılık vak'aları oluyor ve bu takım da Türk çocukları y yahud hapislere düşerek sürü- orlar, Hükümet hu ahvale mâni okuyucularım- çin muhtelif zamanlarda muht tedbirler aldı. Meselâ, rakı, bazı maddelerin bu ) olan fiatlarını düşürdü; bu suretle maddeler üzerinde kaçakçılık yapmıya imkân kalmadı. Halbuki bez ve ipek, kumaş gibi bazı maddeler var: bunların üzerinde kaçakçılık devam edip gidiyor ve bu arada bir takım Türk delikanlıları da arada bir ölüyorlar veyahud hapis - hanelere düşüyorlar. Acaba bu kaçakçılık mevzularını da ortadan kaldırıp bu işi ! bir usulle kökünden halledemez seleyi bu tarzda benim dikkatime arzeden öküyucum haksız değildir. Ka -« çakçılık, ancâk kendisine müsaid bir mu- hit b ğu zaman yapılabil. şey * dir. İnsan ruhu, bu dünyanın neresinde lsun tamahkârdır. Bir muhitte iki fiat arasında büyük farkiar olduğu ve bu farklar sayesinde bir ham bir para ka k ihtimali b man tamahkârlıklarını cü: retle birleştirebilen bir hayli insan çıkı- yor ve bunlar - kaçakçılığı kendilerine derhal san'at ittihaz ediyorlar, Her mem- leketfe bunun sayıya ve hesaba gelmez misalleri vardır. Bizde de, meselâ Ame- rikadakine nisbetle hiç denecek derecede az olmakla beraber, bir hayli kaçakçı çı« kıyor ve bunlar da, takib edilip sıkıştı- rıldıkları zaman, «mal canım yongasıdır» diyerek ellerindekini müdafaa etmek is- olursa © Bürü unduğu za - 1 Ve cesa tiyorlar, O zaman hükümet kuvvetlerile kaçakçılar arasında müsademeler oluyor ve bir tamahkârlık yüzünden bir takım 'Türk çocuklarının öldükler; görülüyo * Bu hale bir nihayet vermek içi: e kestirme yolun iktısadi yol olduğu şüp - hesizdir. Meselenin bu tarzda kökünden halledilmesi fikri de gayet güzel bir fi- kirdir. İnsanları tamahkârlığa ve bina- enaleyh kaçakçılığa sevkeden fiat fark. — ları ortadan kalkınca, elbet kaçakçılık da AT TU S CT T k b kendiliğinden bertaraf edilmiş olur. Okuyucumun büraya kadar haklı ol - duğu muhakkaktır. Fakat, bütün bu i tedbirlere rağjmen, kaçakçılığın da bütün ortadan kalkacağını farzetmeğe imkân yoktur. Rakının, rin, ipekli - nin vesâirenin fiatlarını düşürüp kaçak- gılık mevzuunu orladan kaldırabili uyuşturucu maddelerin? Üzerinde mikyasla kaçakçılık yapılan bu nevi mad- delerin de fiatlarını düşürmek var mıdır? Bir kaç ay evvel bir -istatistik görmüş- tüm, Bu istatistiğe nazaran kâçakçılıkla mücadele eden muhafaza teşkilâtımız, te- şekkülündenberi yalnız uyuşturucu mad- de olarak dokuz ton kaçak yakalamıştı. Muhafaza teşkilâtimiz, tecrübe ile şuna kanidir ki yakalıyabildiği kaçak, yakala- namıyan kaçağa nisbetle ancak yüzde on kadar bir şey tutuyor. Şu halde, bu he - saba göre bir kaç sene içind. — doksan ton uyuşturucu ma luyor! Bu hâdise, maale çakçılığın verdiği fenalığa nisbet edil. diği zaman çok korkunç bir mahiyet gö berir, Bu mikdar, bir memlekelin Tuhunu, sinirlerini, yani bütün varlığını uyuşt racak içtimai bir belânın ifadesidir. Çün kü memlekette istihlâk edilen uyuşturu- cu madde bu doksan tondan ibarot değil. dir; bir de memleket içinde yetişip, ham balde de olsa, ayni uyuşturucu mahiyeti baiz olarak kolaylıkla satılabilen afyon bü hesabdan haricdir. Artık, bu içtima! belânın büyüklüğünü tasavvur ediniz! * Bununla beraber okuyucumun haklı ol- duğu mühim bir nokta bulunduğunu da unutmıyahra; Kaçakçılık mevzuunun hiç olmazsa azaltılması ve gene hiç olmazsa yalnız iktısadi tedbirlerle bertaraf edil. mesi mümkün olmiyan maddelerin hu- dudu içine sokulması lüzımdır. Faraza, şu ipek meselesinde okuyucumuz haklı- dır; memleketimiz için ipek sanayli ne | Resi SON POSTA ım li Makale: Bazı insanlar her şeyi öğrenn Gaz tehlikesine Karşı tedbirler Devletler bir taraftan silâhlarını art |trırtarken, bir taraftan da hava ve bil- hassa zehirli gaz laarruzlarına müdafaa ter' tı almağa, şehir halkı- nı bu nevi hücumlar karşısında ne şe- kilde hareket etmeleri icab ettiği hu - KATŞI susunda tenvir etmeğe gayret etmek -| hafriyatta bulunacaktır. er, Bunun için her yerde manevralar yapılmaktadır. Yu! ki resim, Londrada gaz tehlikesine kar şı yapılan manevralardan - bir intıbaı tesbit etmektedir. izam edilecek bir iktısadi ehemmiyeti, ne de memleketin umumi hayatı bakı « mından büyük bir fazileti olan şeyler - den biridir. İpek gümrüklerini yüksek tutmakta, memleket varid bakın dan da kâür değil, zâarar » Türkiye - nin belli başlı ipekli müşlerisi olan sınıf, zâten bir zamandanberi işini de tanzime muvaffak olmuş, arada bir Avrupaya g dip mükemmelen giyinerek dönüyor. Şu halde ipek ve ipek gibi bir takım mad- delerin lüzümundan fazla himayeti ne » ticesinde kaçakçılığa faaliyet meydanı ve iş mevzuu vermek doğru değildir. Bunları ortâdan kaldırmak çök iyi olur. Kaçakçılığın mevzuu bu suürctile aza - hnca, muhafaza teşkilâtımız için şu yu- karıda zikrettiğimiz belâ İle uğraşma im- kânları daha xiyade artar, O zaman, u- yuşturucu maddeler gibi milletin ruhunu Ççürüten zehirlerle daha kuvvetli bir mü- cadele yapabiliriz. Okuyucum benim dikkatimı mühim bir mesele üzerine çekmiş demektir; ben de vazifemi yaptlım; temenni edelim ki bu satırlar bu meselenin ciddi bir ted - kikden geçirilmesine vesile vermiş olsun. Muhittin Birgen D — İSTER n rine geçen her kitabı okurlar, önlerine çıkan her mese- leyi didiklerler, «Hezarıfen» olmak isterler, fazla malü- İmış ve kütlelerin hepsi İNAN, Eminönü meydanım'n genişletilmesinin güzelleştirilmesi | ka bir fikre rast demek olmadığını yazmıştık, Şimdi mevcud binalar yıkı. - nca arkadan daha çirkin bir manzaranın meydanı çıkması malinden endişe etmiştik. Ayni endişe BE Lüzumsuz bilgi zarar verir. $& S Sırasız ve inciza gi, dimağı bir ha da istediğiniz mal olunuz, rTamazsınız, İstilade etmek isterseniz yalmz kendinize Tâzım olan malümatı belleyiniz, mesleğjinizde mütchassış amsız olarak birbiri üzerine yığılan bil- lita mahfazasına çevirir. Lüzüumun- ümatı bu halitanın içinden çekip çıka- —— RA HERGÜN BİR FİKRA Gölgesinde oturacak Meşhür sahne artisti Sarah Bern- 'i İ hardi vücudee çok za: Marguerite Moreno ik eğlenirdi, Bir gün ikisi bera- orlardı. Sarah Bern - . Aykadaşı onun za- yıflıği ber plüja gidij hardt'ın elinde bir örgü şişi verdi. Ta- Margucrite Moreno daha evvel ce« vab verdi: Hayır Sarah Bernhardi onu ku- ma dikip, gölgeşinde oturacak! * Vanda bu yaz büyük Hafriyat yapılacak Bir Amerikan arkeoloji heyeti önü- müzdeki yaz mevsiminde Van şehrinde Heyet burada Asyanın eski medeniyetine dair muht lif izler bulunacağını Ümil etmektedir. Bir Amerika gazetesi çok eski devirlerde | Asyadan Ayvrupaya giden kervanların büyük yolunun Van şehrinden geçmek- te olduğunun bugün tahakkuk etmiş bu- lunduğunu yazıyor. Keza bütün büyük muhaceretler de bu yol vasıtasile yapıl- Van şehtinden geçmişlerdir. Binaenaleyh bu şehrtn has rabelerinde insaniyetin tarihi saklı bu- lunmaktadır. Vanda yapılacak hafriyattan milletle. |rin muhaceretlerine aid birçok karanlık noktaların aydınlanacağı — ve bazılarının iddia ettikleri gi retin Avrupadan Asyaya mı, yoksa umu: miyetle zannedildiği gibi Asyadan Avru- pâya mı vaki olduğunun meydana çıka: cağı tahmin edilmektedir. bu 4İ sene sonra buluşan iki kardeş Bir İugiliz kadını, otobüse biner. otobüsün ön sıralarında oturan bir ada. ma dikkatlice bakar. Ne görsün? 41 se- nedir görmediği, nam ve nişanmı kây- bettiği kardeşi değil mi? Hemen ana ses. lenir. Adam da döner, bir lâhzada şimdi artık ihtiyarlamış, çökmüş olan ablasını tanır. Sarmaş dolaş olurlar, evlerine dö- nerler, Beledi köân yapılacak başkalarını da | mütehassısının veri SIN i (teşebbüsünde muvaffak olduğu takdirde ——— — —< A | Karaya oturan W Bir Fransız vapuru Bu sene Mari ayı, denizlerde çok fır- tınalı geçmiştir. Muhtelif — denizlerde bir çok gemiler kazaya uğramıştır. Yu- karıda resmini gördüğünüz gemi Ta - raskon isminde bir Fransız ur. İngiltere sahilinde yakalandığı bü yük bir fırtına esnasında batmak teh - vapuru - likesine marüz kalmış, kaptan güç be - lâ baştankara ederek bu tehlikenin ö- nüne geçmiştir. Denizin üzerinde uyuyabilen adamın yeni bir teşebbüsü Dünya yüzücülük mukaveme: rekoru Cimi isminde iki ayağından mahrum harb malülü bir Amerikalıdadır. Cimi |geçen sene Hudson nehrini takib ederek Albaniden Nevyorka kadar — yüzmüştü. Şimdi de Avanadan Floridaya gitmeğe | hazırlanmaktadır. Bu mesafe 405 kilo- metrodir. Ayaksız yüzücü dokuz, nihayot on gün zarfında denizden hiç çıkmadan bu mesafeyi kat'edeceğini iddia etmek- todir. Ayvaklardan mahrum olması dolayısile Cimi süya batmamakta ve bu suretle de- nizin üstünde uzanıp uyuyabilmektedir. a atletizm klüblerinden ikisi bu Amer: |Cimiye on bin dolar mükâfat- vermeği İtaahhüd etmişlerdir. Bu klübler tarafın- |dan tahsis olunan küçük gemiler yüzü- düyü yakından takib edecekler ve tim- sahların muhtemel bir taarruzuna uğra- maması için de gemilerde en iyi nişancı- Tarını bulundaracaklardır. İSTER İNANMA! ldik, bu zat da: açılacak meydanım etrafında birer dük- adar fazla saha satın alsın, duvarlara şehir veoği şekil dahilinde yeni binalar yap - rahatsiz etmiş olacak ki bir okuyucu mektubunda ortaya | tırtsın, bu binaları da sahanın eski sahiblerine yeni flat - i bir fikir atıldığını gördük. Bu mühterem zeat: — Bazı memleketlerde bu gibi çirkin manzaraları kapat- mak için meydanın etrafını duvarla çevirirlec, bu duvar- lara süslü biret apartıman şekli verirler. Bizde de böyle ya- pılmalıdır, demiş Fuakat bu arada başka bir okuyucunun mektubunda baş- İSTER | larile satsın, hemi tekliftir, ne de iki olan eski dükkânlı İNAN, İSTER kâr meydanı güzelleşlirmiş, kem de temin etmiş olur, demiş. Hakikati söylemek lâzım gelirse yapılacak şey ne birinci mcisi, Belediye sadece meydana çıkacak ları sahiblerine tamir ettirtmekle iktifa edecektir. Bu vaziyette Istenilenin hâsıl olacağına: İNANMA! İlük için yaratılm özün Başkasının gözü E. Talu ransızların bir ata sözleri var « dır; derler ki: — Kadehim küçücüktür ama, gene de onun içinden içerim! Filhakika, insanın kendi malı, ne de olsa, başkadır. Her gün yeni bir icad çıkaran fen âle- mi, bu sefer de, körlere, ölmüş adamla- rön sağlam gözlerini aşılıyarak, görme hâssalarını iade etmenin çaresini bu! « muş. Nimetlerin en büyüğü olan görme hâz- sasının eksikliği elbette ki çok elim bir mahrumiyettir. Buna şüphe yok. Ve ne olursa olsun, bu nimete tekrar kavuş » mak için her şeye katlanacaklar da var- dır. Fakat dünyadal başkasının gözü de hesaba katalım. Ekseriya, sevdikleri kims giye pek de müstahak olmadıkları ken « dilerine ihtar edilen âşıklar şöyle cevab verirler: Siz ona, bir de benim gözümle bâ- Kısası hâdişe ve vaziyetlere le bakmaktaki fecaati rin bu seve kınl, Ve bu karşılık çok yetindedir. Zira her göz eşyayı başka türlü görür, her gözün kendine göre bir rüyet zav Bu itibarla, başka zihniy şözü kendine m decek olan zaval Çünkü onun rı larile, bu yabancı gözün arasında hiç irtibat olmıyacaktır. Düşünüş ve duygu ile görüş arasındaki ihtilâfın fecaatini artık siz kolaylıkla takdir edersiniz. Sonra bir de g? hususiyetl sürlerine, retile tercü: O ik dür, kalmamış, Meşhur ün en ince, en güzel sinin fecs « aş dökmek su- ak âeğil midir? göz, bir öl ki, aşılanaca ü gözünde ise y yaş, Imam evinden r bir fecaat de, teesğü- rünü izhar edebilmek, ıztırabını ağla » makla tadil eylemek imkânından da mah. rum olacak biçarenin nimeti basara ka- vuşmuş olmasında hiç bir mana, hiç bir fayda kalmıyor. Bâşkasının eli, ayağı, böbreği, belki taşınır. Lâkin düşünüyorum da, kendi nefsimi ne kadar zorlasam, başka sının gözlerini, kafasını, kalbini taşıma- ğa - Allah muhtaç etmesin - kendimde asla kudret göremem gibi geliyor. Çünkü insan ancak bun!arladır kı ben« lik denilen kıymetli şeyi muhafazaya muktedirdir. Bunlar da olmadıktan, veyahud ki gaye jrm kafasile düşünmeğe, Hayrın kalbi Ie duymağa, ve gayrın gözü ile görmeğe mecbur olduktan sonra, çekiver kuytu - ğunu! ü ve kılavuzların tere yeniden bir imtihan yapa - caktır. İmtihanlara Deniz Ticaret mek- tebinde bir nisanda başlanacak, sekiz gün devam edecektir. T Bedava Fransızca dersleri Şebremini Halkevinden: 2/4/1938 den İ« tibaren parasız Fransısca dersleri verileceke tir. Üç ay sürecek olan bu derâlerde kayıd için bir resimle ev sekreterliğine müracaat olunması. TAKViM MART "” | 80 1954 Resmi nene Mart 17 1938 ÇARŞAMBA Muharrem Arebi sana 1807 Kasıa 143