| ; İ İ İ İ Ut SST 'NN NLUK AU LEURRERUĞUKL G S NN Ç '3 ZUU İ y y PU GE Ğ GA C GĞ MODA Herkes ona uymaya çalışıyor, *© kimsenin kesesine uymuyor. * ” Moda, ikide bir kapıya gelen alacak« Mıiya benzer. Fakat alacaklıyı tatlı dil-|den ayrıldılar... Te aldatıp kapıdan savınak İmkâmı var- h. Moda ise onun gibi değildir. Ne tat- !ıkıl[ Moda burnu ve moda vapuru. * Bilmece gibi bir cümle söyliyeyim: — Modada tanıştılar, moda yüzün- * Halledilçcek bir mesele: b dille, ne de fena sözle savulabilir. * Evli bir doktora sordum: " — Kadın hastalıklar: arasında gayri kabili tedavi olanı var mıdır? Cevab verdi: — Vardır, moda hastalığı! * Bana sordular: — Yumurta mı tavuklan çıkmıştır, tavuk mu yumurtadan? Ben de onlara sordüm: — Kadın mı modaya müuştur, moda mı kadına? * Moda iptilâsı, tütün iptilâsına ben - zer. Fakal tütün mübtelâları tütünü kı yarlar, moda mübtelâları da parayı! * — Kıyamet alâmetleri nelerdir? Birer birer saydı: — Ve en belli başlıcası! Dedi. Sordular: — En belli başlıcası hangisidir? — Kadınlar, modaya düşkünlükten vazgeçecekler! * Her zaman moda olan iki şey var -|der mi, etmez mi? dir: — Bunları biliyor mu idiniz? | Avrupalılar kurbağa yemeğe bayılırlar Avrupalıların zi- yadesile beğendik- leri bir yemek de Bu — kurbağasının arka — ayaklarıdır. Bu ayakları deri» leri pantalön sayu« hur gibi soyulduk. tan sonra galeta u- batırılarak yağda kızartıl- makta ve sıcak sıcak sofraya konulmak- tadır. Su kurbağasının eti, istakoz eti gi- bi beyaz ve lezzetli imiş. Bilhassa Fran- nuna fızların sevdikleri bir yemektir. * Tırnak tzatma modasının menşei Tırnakları “«, ”AT "v* Evli bir erkek Anlatıyor Ankaradan bir okuyucum yazıyor: * eİki senelik evliyim. Karımla se- vişmiş ve öyle evlenmiştik. Evlen, diğimiz zamandan bu ana kadar ga yet iyi geçinmekteyiz. Karım ve ben birbirimize çok bağlıyız. Aramızda kavga olmaz. Bütün bunları size yaz maktan maksadım, aile hayatım hak kında ufak bir fikir vermektir. Şimdi asıl meseleye geçeceğim: Uzak akrabamdan genç bir ka - din var. O da hemen hemen - bizim evlendiğimiz zamanlarda benim ar- kadaşım olan bir gençle evlendi. İlk zamanlarda birbirlerini çok .seviyorlar gibi görünüyorlardı. Fa - kat sonraları vaziyet değişti. Gerçi erkek hiç bir şey hissetlirmiyor a - Ma, çok sık evimize gelen karısı, ko- casile geçinemiyeceğini, ondan ay - mılmak istediğini bana anlatıyor. Ve musallat ol - u- zatmanın — sebebi nedir, biliyor mu « sunuz? On yedin » €i asırda, bir oda- ya girmeden ev - vel kapıyı vurmak #Byıp sayılırdı. Fa - kat kapıyı tıkır - datmadan girmek Ge münasib sayılmazdı. Bundan dolayı- dır ki, zamanın kibarları, kapıyı küçök İnsanlar mı gülünç modaları çıka - rırlar, modalar mı insanları gülünç hallere koyarlar? * Moda kadını baştan çıkarır, modayâa uymuş kadın da erkeği! * Venüs heykeli müze — muhafızına yalvardı: — Ne olursun şu saçlarımı — sarıya boya da ben de modaya uymuş ola - yım! x * — Modanın mücidi , bir muydı? — Hayır! — Bir âlim miydi? — Hayır! — Bir güzellik mütehassısı mıydı? — Hayır! — Bir dâhi miydi? — Hayır! — Ya neydi? — Akıllı bir bezirgüândı! * Ş Bir kadın şapkacısı, modaya düş - kün bir kadınla evlense acaba iflâs e - İsmet Hulüsi Ban'atkâr Mahbusların bizzat idare ettiği hapishane İdari bakımdan B:B dünyanın en mo- dern — hapishanesi Küba'dadır. Bu se- beble, bu hapisha- neye «Cumhuriyet bapishanesi» —adı verilmiştir. — 2800 mevkuf alabilecek beş paviyondan Mmürekkeb olan bu cezaevi, sırf mahkümların idaresine ve- rilmiştir. Hattâ müdürlerini bile kendi. leri seçerler, Ayrıca, beş kişilik haysiyet divanı da, gena mahkümlar tarafından intihab olunur. Bu hapishanede mahküm- ların mahrum oldukları tek şey hürrıyet. tir. Bu noktayı da, hükümetin tayin etti- Bi gardiyanlar temin ederler. Bu hapis- haneden kaçan olmamıştır. Hattâ müddeti biten mahkümlardan bazılarının hapisha- nede kalmak istedikleri bile görülüyor. ea ameea ae parmaklarının tırnağı ile tırmalar, sonra girerlerdi. Bunun için de küçük parmak- larının tırnağını uzatırlardı. Sonradan, tırnak uzatma, bir moda oldu. Yoksa, ilk zamanlarda uzıyan tırnağın bir vazifesi vardı. Süs için tırnak uzatılmazdı. benim bazı hususiyetlerimi söyleyip kocasında bunların bulunmamasına teessüf ediyor, Karım henüz hiç bir şey hisset - miyor fakat ben uzak akrabamdan olan ve arkadaşımla evli — bulunan kadının bana karşı bir zâfı olduğu - nu ve kocasını bu yüzden istemedi - Kini hissediyorum. Bana söyleyin nasıl hareket edeyim?» * Bir hiç ve biraz da'düşüncesizlik Yyüzünden iki ailenin saadetin! bir - den mahvedecek olan o uzak &kra - banıza karşı biraz sert — davranın. kendisine yüz vermeyiniz.. Kocası - ni medhediniz, kocasından ayrıldı - ğt zaman sizden yüz bulmıyacağım da açıkca değil fakat öonun hissede - bileceği bir Usanla kapalı olarak an- latınız. Eğer arkadaşınız olan koca- sı onu İhmal ediyorsa ona da karı - sını ihmal etmemesi lüzumunu his - settirmelisiniz! TEYZE ——— ——— SON POSTA Bolero ve ceketler Çok defa özene bezene yaptırdığınız bir elbise, üstünüzde istediğiniz gibi dur- maz. Kusurunu araştırır, bütün şıklığını bozacak kadar ehemmi- larını söyliyebiliriz. KADIN|)Memleketimize gelen seyyahların sayısını nasıl artırabiliriz ? Bu sene şehrimize geçen seneden daha fazla seyyah gelecek. Türkiyeye son on sene zarfında 480.000 turist uğramış ve memlekete 50 milyon lira bırakmıştır Şehrimize gelen seyyan gruplarından biri Seyyah mevsimine girdik. Son haftalar bulamazsınız. | Zarfında büyük turist gemileri birer, iki- Çünkü: Bu kusur göze birdenbire görün-| €T görünmeğe başladılar. Esasen ne za- miyecek kadar belirsiz fakat elbisenin | Mandanberi: «— İstanbul bir turist şehri olmalıdır!» yetlidir. Bu neviden ceket ve bolero boy-| 9€T, dururuz. Ben de bu mevzu üzerin- de, İstanbula çok seyyah gelmesini temin Bunu tayin için çok pratik ve hiç şaş-| İsin neler yapıldığı ve yapılması lâzım maz bir usul vardır: Bolero tam dirsek- | Beldiğini öğrenmek için alâkadarlarla gö- bilek arasının yarısında, uzun ceket bile- lere kadar inmeli, kışa ceket dirsekle | Tüşmek istedim. Evvelâ belediye turizm şubesine uğra- ğgin boyunda olmalıdır. Bu suretle ceket | dim. Şimdilik ufak bir büdce ile idare e- Uzun kollulâar uzun, kısa kollular boyu tamamile vücude uydurulmuş olur. dilen turizm müdürlüğünden enteresan kısa | Malfimat aldım: — Evvelâ bu şubenin bolero ve ceket giymiş olurlar ve siluet- | büdeesi 938 mali yılında bir misli arttı - leri, olduklarından daba uzun görünür. İşte bu üçüne güzel birer örnek. Bir rob ve çizgili ceket Solda: Robası, önden düğmeli, eşarp yakalı rob. Sıldı:Ayıılrvbıankm.. tan bu ceket yaptırılabilir. mlacaktır ki, bununla daha geniş mik - yasta iş görmek kabil olacaktır. 'Turizm şubesi tarafından İstanbula çok seyyah gelmesini temin maksadile geniş ve etraflı bir program hazırlanmaktadır. Şimdiye kadar, bu yaz mevsiminde İs- tanbula 20 seyyah vapurunun geleceği bildirilmiştir. Bundan başka yeni mü - racaatlar da beklenmektedir 937 sene - sinde denizyolile gelen türistlerin sayısı 13144 kişidir. Bundan başka Avrupadan kara yolile 24194 yolcu gelmiştir. Bu se- ne gelecek seyyahların mikdarı ise ge « çen seneden çok olacaktır. Belediye turizm şubesi, Avrupa ve A- merikadaki birçok turizm — teşkilâtıle temasa geçmiş bulunmaktadır. Bir çok yerlerden mektublar — gelmek - te. ve İstanbul ile memleketimizin diğer yerleri hakkında mâlümat ve re » sim istenmektedir, İstenilen malümat a- rasında otel, lokanta ve bar fiatları da vardır. Esasen İstanbula gelen seyyahlar, eğ. lence yerlerinin çok masraflı olduğun » dan bahsetmekte, bilhassa barları çok pa- halı bulmaktadırlar. Seyyah mevsiminde bu gibi yerlerin ucuzlatılması cihetleri tedkik edilmektedir. Bu suretile memle - kete döviz girmesi de temiti ediimiş o - lacaktır, r Turizm şubesi, deniz banyosu mevsi « minde plâjlarımızı tanıtmak üzere şim » diden tertibat almıştır. Geçen yaz Florya plâjlarında çıkarılan resimler muhtelif memleketlerin seyahat acentalarına ve turizm teşkilâtlarına gönderi!miştir. Flor- ya tamamile tevsi edildikten sonra bu - rası dünyanın en modern ve büyük de - biz şehri olacaktır. Geçen sene Heybeli plâjına da seyyahlar çok rağbet göster- mişlerdi. İstanbulun âbidelerile Boğaziçi ve ada- ların güzelliklerini canlandıran iyi —bir fotoğraf köleksiyonu de yoktur. Mevcw'd. lar, hep eski şeylerdir. Bu cihet de göz önünde bulundurularak yenı bir fotoğraf koleksiyonu meydana getirilecektir. Türkiye turing otomobi! klübünün u « mumi kâtibi, 9 nisanda topianacak olan yıllık umumi koöngre için hazırlıklarla meşgüldü. Konuştuk: «— Faaliyetimiz, turizmin — inkişafına sebeb olabilecek şeyler hakkında hükü- metin nazarı dikkatini celbetmek ve memlekette turizm bakımından göste « rilen kolaylıklar gerek federe olduğumuz klübler ve gerek matbuat vasıtasile, bü. tün dünyaya ilân etmektir. Türkiye hak» kında dünyanın her tarafınıdan sorulan suallere cevab veririz. Türk!yenin yolla » Tı, ötelleri hakkında broşürler neş « rederiz, Klübümüz 923 yılında kurulmuştur. Şimdi 1500 âzamız vardır ki, azdır. Geli « rimiz 14-15 bin lira arasındadır. Buna hükümetimizin ve belediyenin yardımı da dahildir. Belediye turizm şubesile teş- riki mesai halindeyiz.» Ticaret âlemimize mensub tanınmış bir zat da bana fikirlerini şüylece anlattı; «— İstanbul eskiliği ve pazarlarının ar- zettiği tenevvü itibarile dünya seyyah « larının en çok uğradıkları bir şehirdir. Burada tarihi.ve sosyal meraklarını tat- min eden soyyahlar yüz yıtlardır şöhre » tini duydukları emtissınr" da almak ve yurdlarına en değerli bir hatıra olarak götürmek isterler. Nitekx'm Türk halısı ve Türk işçisinin yaptığı her hangi bir iş, onların nazarında çok büyük bir kıy - mettir, Bundan dolayı da e! işi çevreler, entariler, sonra gümüş işleri satan bir gok esnafın bu yüzdeh gelirleri doğru « dan doğruya seyyahların gelişine bağlı. dır, Fakat maalesef 'Türk zekâsının mahsu- lünü istismar eden bezirgân ruhlu bir ta- kıtn esnaf - ki bunların büyük ekseriye « tini gayri Türkler teşkil eder » yolsuz alış verişleri ve hele dünyanın hiç bir yerin. de görülmiyen ve daha ziyade müşteri « nin emniyet ve itimadını kükünden bale talıyan pazarlık usullerile seyyahları bir turist şehri olan İstanbuldan hiç bir veçe hile Türk malı almamıya sevketmiştir. Tercümanların bu gibi eşyayı satan es « naftan sattıkları mallardan yüzde on beş komisyon istemeleri ve hele işlerini uy » durdukları esnafı kayırarak bu seyyah« ları münhasıran oraya götürmeleri ve te. sadüfen kendilerile uyuşamıyan Mmüecsse (Devamı B inci sayfada) ——— ——— —— —<— — — — ! — | Bacaksızın maskaralıkları : Kokteyl I