İZDE TERCÜME W. Shakespeare'in meşhur eseri Ro- meo ve Jülyet lisanımıza iki ayrı yazı- cı tarafından tercüme, ve her iki yazır cının tercümeleri de ayni zamanda ki- tab halinde neşredildi. Kâmran Günseli'nin bir parça okuduk: «Birinci fasıl, birinci sahne: (Bir sokak) (Ellerinde kıhelar Samson ve Greguvar girerler.) Samson — Greguvar, işte söylüyorum, on- lar bizim gırtımıza çıkmıyacaklar. Gregzuvar — Hayır o zaman biz kömür hammalı oluruz. Samson — Demek istiyorum ki eğer bizi kızdırırlarsa kılıçlarımım kınından çıkarırız. Greguvar — Evet yaşadığın müddetçe dik- kat et ki, kellen omuzlarının üstünde sağ- lam görünsün. Samson — Amma bir kere kızarsam şid. detli vururum. Greguvar — Öyle amma, vurmak için pek koluy kolay kızmazsın. Samson — Montagünün köpeklerinden bi- rini görmek beni kızdırmaya, yerimden fır- latmaya kâfidir. Greguvar — Yerinden fırlamak frar et- mek demektir, Yiğitlik yerinden kıpırdama- dan, bacakların titremeden düşmanı bekle- mektlir. Pakat sen, sen biraz kızdırılınca ta- banları yağlayıp kaçıyorsun! Şimdi de ayni parçayı Ertuğrul İl- gin'in tercümesinden okuyalım: «Birine! perde, birinet sahne: (Veronda umumi bir meydan Samson ve B Bunları tercümesinden biliyor mu İdiniz? Greguvar Kapuletlerin evinden — çıkarlar.. kalkan ve kılıçla silâhlıdırlar..) Bamson — Artık bu-işlere bundan sonra tahammül edemeyiz... Gregüvar — Etmiş olsaydık sabırlı insan ismini alırdık... Samson — Ben şunu demek istiyorum Ki... Eğer bizi kızdırırlarsa biz kılıç çekmesini de biliriz. Greguvar — Tabil.. insan hayalla kıliç gi- bi her şeyi çekmesini bilmeli.. Samson — Fakat ben kızacak olursam kar- gımdakinin hali pek yaman olur, Greguvar — Öyle amma daha kızmadın... Bamson Montagünün evinden çıkacak bir köpek beni kızdırmaya yeter! İşte şu duvarın kenarında erkek olsun, ka- din olsun Montagülerden — geçecek — birini bekliyeceğim. Greguvar — Sen bir korkaksın anlıyor mu- sun? Duvar korkaklar içindir.» Arkadaşlar aralarındaki büyük farka bakarak bu tercümelere tercüme denip denmiyeceğini okuyucuya sormak iste- mişler, Yukarıya koyduğum fıkraları «İster inan ister inanmal» sütununda neşri kararlaştırmışlar. Fakat sütun al- mamış, bir gün için benden bu sütunu ödünç istediler. Tekerrür etmemesi şar- tile razı oldum. Eğer bizdeki tercüme- leri karşılaştırmaya ve bunların gara- betini benim sütunumda okuyucuya teşhire devam ederlerse 365 günün 365 inde de elime kalemi almak nasib olmıyacağına eminim. Allah bana acı- sın! İsmet Hulüsi - Meşhur sinema yıldızlaîı' Bir İspanyol papazının incil evvelce ne iş yaparlardı ? Biliyor musu - nuz ki sinama yıl- dızı olmadan evvel Şarli Şaplen gaze- te müvezzi, daha evvel de sirk mas- karası, Norma Şe - Ter ve Talmaç hem şireler — modistra, Rikardo — Kortez binicilik mualli - mi, Klerk Gabi al- tın arayıcısı, Silviya Sidney Çiçekçi, Ka- te fon Nagy operet dansözü, Adolf Menju bir garson, Vallas Berri sirkde fil seyisi, Janet Gaynor mürebbiye, Lüp Velez ve Klara Bov bar artisti, Mae Vest, Con Jil- bert de bir nakliyat şirketinde küçük bir nemur idiler, K En uzun hudud Dünyanın en uzun hududu Kanada - A- merika hududu olduğu gibi Yunan lisanı da Lâtinceden daha eski bir dildir. GÖNÜ Bir karı - koca Anlaşamamazlığı Bundan bir müddet evvel bir erkek okuyucum bana bir mektub gönder - mişti. Derdi hülâsaten çu idi: Karısile aralarında ihtilâf çıkmış, kadın ana - sına kaçmış, erkeğin bütün ısrarlarına Tağmen bir türlü evine dönmüyormuş. Ben bu mektuba kısa bir cevab ver- miştim: Karısına karşı müşfik davran « masını, yuvayı bozmaması için ona nasihat yollu mektublar yazmasını söylemiştim. Şimdi ayni okuyutumdan yeni bir mektub almış bulunuyorum: — İhtilâf mahkemeye aksetmiştir. Kadın ısrar. Ta boşanmak İstiyormuş, geçinemedik « lerini ileri sürüyormuş. Erkek ise: — Karımı çok seviyarum, ondan ay- zılmak istemiyorum. Aramızı bozan karımın akrabalarıdır. Ne yapacağımı, onu nasıl ikna edeceğimi bilmiyorum!» diyor, Bu müşkül vaziyetin daha ümlid ve- Tici bir çok noktaları vardır. Oğlum, karınız ihtimal ki sizden soğutulmuş- tur, yani bu ihtilâfta başkalarının ro- lü vardır, karınız ciddi hitablarınıza karşı inadında devam ediyor. O halde başka bir taktiğe baş vurunuz. * Bu memleketin hâkimi çok psikoloğ bir adamdır. Memleketin — Tuhunu bilir, — VAĞRCAME ÇREÜ Si bahtiyarsınız kızım, fakat #izi rahat bırakmıyor. Bu doğru bir hareket değil. Kocanız başkalarının söylediği gibi eski hayatından tama « mile sıyrılmış bulunmaktadır. Müste - rih olunuz ve saadetinizi bozmayınız. hakkında tedkikleri İspanyol papaz - larından Fray Luis gafib bir adam mış. Ömrünü in ziva içinde geçir « miş vebu arada İncilik kaç harften mürekkeb olduğunu hesablamış. Bu papaza göre İncil 3,566,480 harf, 773,693 kelime, 91,902 salır ve 1189 bahisten mürekkeb imiş. Ayni papaza göre İncilde Allah kelimesi de 1855 defa geçmekte imiş. * Napolyonun mektubları 15 bin İngiliz lirasına satıldı Eransız hükâ - imparator kâa - Luize mek - tuba 15 bin İngiliz , lirasına satın al - mıştır. Bu mikdar bizim para ile yüz bin İlira kadar tutmaktadır. meti Napolyonun derdini anlar. Karınızın hususi kıtım- larını kendisine tevdi ediniz, tavassu- tunu isteyiniz, bu arada tekrar karı - nıza yazınız. Fakat bu seferki mektu « Bunuz genç bir adamın aşki, hissi mek- tubu olmalıdır. Ona iyi ve güzel gün- lerinizi hatırlatınız, sevginizi Büyet te- miz, tatlı bir dille anlatınız ve cevab almasanız bile mektublarınıza nihayet vermeyiniz. Bu sizin için son bir ümid kapısıdır. * İzmirde N. G.: — Mektubunuzdan anlıyorum ki çok wehminiz * Ankara H. F. K.: — Bir kere nişanlandıktan sonra metresinizle münasebetinizi kesmemiş olmanız büyük bir hata sayılır. Sonra kızın annesine karşı menfi cephe al » manızı doğru bulmam. Daha uysal ve Müsbet düşünceli olunuz. Bu kadın belki de ileride yuvanıza kuvvet ve « rir ve saadet düd etmeyiniz, kızın teklifini kabul ediniz. izi takviye eder, Tered. Dünyanın en zengin ve en hasls_ kadını Devletlere faizle borç para veren Matio Vunks bir fakir gibi giyinir, hizmetçi kullanmaz, kendi yemeğini kendisi pişirir Hasiş milyarder Matio Vunks Dünyanın en zengin kadınının kim ol- duğunu tahmin edebilir misiniz? Bu ka- dın Amerikalı Hetty Krin'in kızı Mat!to Vunks'dur. Buna önceden inanılmak is - tenmiyordu. Fakat bugün artık kat'iyetle tahakkuk etmiş bulunuyor. Matio Vunksa «Nevyork borsası peygamberi» ismı ta - kılmıştır. Pek çok devletlere milyonlarla dolar ödünç para veren bu zengin ka » dın hâlâ kendi yemeğini kendisi pişir « mekte, evinde bir tek hizmetçi bile bu - lundurmamaktadır. Bunun için ayni za- manda dünyanın en tamahkâr kadını da sayılmaktadır. Bir defasında 75 sentlik «aşağı yukarı doksan kuruş eder» bir tu- valet meselesi için büyük bir rezalete se- beb olmuştur. Amerikan gazeteleri bir müddettenberi Matioya tallük eden tafsilât ile doludur. Bunun sebebi, bu zengin kadının son günlerde on iki milyon İngiliz liralık ye- ni bir servete daha konmasıdır. Bu miras on beş gün kadar evvel ölen bir karde - şinden intikal etmiştir. Bundan — başka kardeşinden daha büyük bir miras bıra- kan anasının da yegâne varisi olmuştur. Bu müdhiş servet nasıl iktisab edilmiş - tir? Bu hususta Amerikan gazeteleri şu tafsilâtı vermektedirler, Matio Vunks'un serveti üç senelik bir müddet zarfında kazanılmıştır. Dedesi Edvard Ropinson balinabalığı avcısı idi. Bir gün balina avına çıkan gemişinin mü- rettebatından biri denize düşmüştü. Bu- | nu gören arkadaşları hep birden denize atılarak kendisini kurtarmağa çalışmış - lardı, Tayfanın bu hareketlerine — kızan Ropinson müdhiş bir hiddetle: — Ey, ne yapıyorsunuz orada? Ben si. ze bunun için mi ücret veriyorum? He « men yerinize dönünüz! diye bağırmıştı. Denizde arkadaşlarını kurtarmak üze- re uğraşanlar, bu çığlık üzerine korka -! y İkinci ticaret mahkemesinde mühim bir dava görülüyor Davayı açan hazine 'namına muhakemat müdürlüğü, dava edilenler İstanbul ve Trakya şeker fabrikaları anonim şirketi tasfiye memurları, istenilen para da 800,531 lira İstanbul 2 net Ticuret mahkemesinde İs- tanbul ve Trakya şeker fabrikaları anonim 67 kuruştur ;ıncumı ladesini mucib olacak şekilde bul mamış. ancak pasaporlunu vize ettiremiyei Şirketl tasfiye memurları Salih Zühtü, Zeki | suçlu tekrar İstanbula dönmek mecburife Emnin Ayhan, Pazıl Öziç, Bezmi Ötkere V.8. aleyhlerine bir dava ikame edümiştir. Dava, hazine mamma İstanbul muhakemat mü- | dürlüğü tarafından açılmıştır. Şirketin tastiye memurlarının Inhlgar ves- mi ve vaktile avans o'arak alınan paralardan 800,531 lira 67 kuruşu hazineye ödemedikleri küdiastle, haklarında hayırlık tahkikatı açıl- miştır. Bir müddettenberi 2 nci Ticaret mahke- mesince yapılmakta olan bu tahkikat niha- yet netlcelenmiş ve büdise mahkemeye in- tikal etmiştir. Duruşmaya pek yakında ba; ılacaktır. Zimmet'ne para geçirerek Viye- naya kaçan Yahudi suçlu İstanbula döndü ve tevkif edildi Galatada ziraat levazımı satan Türk - Av- rupa limited şirketinin tahsildarı Mordahay, bir müddet evvel şirketin bir hayli parasını beraberine aldıktan sonra Avrupaya kaç- maşli Suçlu. Merkez Bankasına yatırılmak Üze- re verilen 1080 lira ile postadan aldığı 263 lradan başka, çekmeceden de bir mikdar parayı alarak, evvelden tedarik ettiği — bir pasaportla Viyanaya hareket etmişti. Pakat hâdiseyi haber alan şirketin, Yugoslavyada- k! şubesi vasıtasile Yugeslav zabılasına mü- racast etmesi üzerine Mordahay yolda yaka- lanmıştır. Bundan sonra, suçlunun müddelumümi- likçe diplomasi yol!yle eelbine tevessül olun- muştü. Fakat Yugoaslay adilyesi Mordabayın A e rak yerlerine dönmüşlerdi. Ropinsonun bu hiddeti o sahnede hazır bulunan kızı Hetty üzerine büyük bir tesir yapmış vel ©o vakittenberi babasının usulünü takib etmiştir. Aradan bir müddet geçtikten Sonra Hetty'nin kızı şimdik! Matio Vunks on sekiz yaşına gelmişti. Bu kız ne olacaktı? Babası düşünüp taşindiı, elin 18,000 do - lar vererek Nevyorkta bulunan bazı ake rabalarının yanına göndermekle kendisi- ni başından attı. Genç kadın Nevyorka gelerek akrabasını bulmuştu. Fakat o kadar adi giyiniyordu ki hısım ve akra- bası önu evlerine almağa utandılar ve kapı dışarı ettiler. Buna rağmen Matio- nun Üstünü başını düzeltmediğini gör - dükleri için aralarında topladıkları para ile kendisine bir takım elbise tedarik et- tiler. Matio Nevyorkta bir müddet kal - Babası düşünüp taşındı, eline 18,000 do- ları bir takım işlerde kullanmağa baş - ladı. Bir kaç sene sonra bir borsacile ev- lenip tamamile kendisini borsa işlerine hasretti. Pek kısa bir zamanda büyük Nevyork baorsacılarının müdhiş bir raki- bi kesilmiş ve her teşebbüsünde büyük paralar kazanmağa başlamıştı. Nihayet yavaş yavaş bugünkü mevkiini — iktisab etti. Mationun tamahkârlığının derecesini göstermek için şu aşağıdaki iki hâdise pek karakteristiktir. Babası öldüğü vakit uzak bir hısımları. na bir kaç yüz dolar vasiyet etmişti. Fa- kat Matio buna bir türlü razı olamıyordu. ı Bacaksızın maskaralıkları : tinde kalmıştır. Burada yakalanan Mordü” hay, 1 inci sorgu hâkiminin kararile dül tevkif edilmiştir. Arkadaşını kör öden bir gazete müvezziü muhakeme ediliyor Müdtetumamllikçe bir tatili uzuv hâdisee Si etrafında yapılmakla olan tahkikat netit ceye varmıştır. Hâdise Takkimde iki gazete müvezzli arâ* aında çıkan basit bir kavgadan doğmuştufi Suçlu Ali Osman Dalsız bu münazaa sirâf sında Nevzadin yüzüne bir yumruk indirmiği arkadaşının bir gözünün kör olmasına 56 beb olmuştur. Müddetumumll'kçe yapılan tahkikatta sü” gu sabit olan Osman Dalsız Ağırceza — malir verilmiştir. Üç esrar kaçakçısı mahküm oldular ve tevkif edildiler Kasımpaşada Abbasın kahvesinde — csrsf satarken yakalanan esrar — kaçakçılarında!i İsmsil Çapkının mevkufen ve arkadaşı Melt med ile kahveci Abbhasın gayri mevkuf olâe rak dün beşinel sulh cöza mahkemesindi duruşmaları yapılmıştır. Duruşma neticesiü* de İsmall Çapkın esrar sattığından ve Melhi* meödin de esrar salısma tavassut etliğindeli birer sene hapislerine ve iki yüzer lira parll cezasına ve kahveci Abbasın da bu — işlerili kahvesinde yapılmazına müsaade etmesiile den altı ay hüp na mahkümiyetlerine karar verilmiş ve hei üçü de tevkif edilmişlerdir. Senelerce uğraşıp vasiyetnameyi feszhetb tirdi. Diğer hâdise de şudur: Milyarder kadıli üç beş sene evvel Nevyork borsasınıti buhranlı bir zamanında bütün servetini kaybeden kocasını hemen terkedip bo * şanma kararı almıştır. O vakit kocasına! «— Sen artık servetini kaybettin, be « nim de kaybetmeğe niyetim yoktur. de mişti. O vakittenberi bu milyarder kadınıl hayatı hakiki bir kâbus içinde geçmek * | tedir. Kış mevsiminde odasında kat'iy" | yen ateş bulundurmaz, Yemeğini ufak bi gazocağında kendi elile pişirir. Üstübaşi dilenci gibi olmamakla beraber fakir sı * nıfın giyeceği gibidir. Bu kadar tamahkâr olan bu kadın dev* Jetlere, hükümetlere milyonlarla — dolaf para ikraz etmekte ve onlar ile yaptığ! mukavelenameleri büyük bir liyakatle kendisi tanzim etmektedir. Bir müddel evvel ödünç para verdiği hükümetler * den biri taksiti geciktirmişti. Bu yamalı kadın buna hariciye nazırının sebeb ol * duğunu zannederek onun aleyhinde bü * yük ithamlarda bulunmuştu. Setveti yüzlerce milyonları geçen b8 kadın hastalanınca bir türlü hastaney€ nakledilmesini istememektedir. Masrafâ girmemesi için de doktor çağırmağa razi olmamaktadır. Hışım ve akraba namınd kimsesi bulunmadığı için bu servetin €© sonunda hükümetin eline geçeceğini ken” disi de bilmektedir, buna rağmen tamali* kârlığından vazgeçememektedir, Çalışkan çocuk