—rT HAKKIN Kadın, terzisine girdi: — Elbisem hazır mı? — Hazır bayan.. Elbiseyi giydi, aynaya baktı: — Nafile, dedi, elbiseye benzememiş! Şapkacısına güdi, şapkasını giydi. — Nafile, dedi, şapkaya penzememiş: Berberine girdi . Saçlarını boyattı! — Olmadı, dedi, tarif ertiğim renge benzemedi. Daha bir çok ısmarladığ! şeyler vardı, Eqı:.mi aldı, fakat hiç birini beğenmedi. O beğenmemişti ama, gene güzel ol « muştu. Görenlerin gözleri Üzerinde kalı- yordu. Bu halde kırıta kırıta evine döndü. * Akşamdı, kocası eve gelmiş, birlikte yemeğe oturmuşlardı. Çorba sotraya kon- du, Erkek yüzünü buruşturdu: — Bu çorba çorbaya benzememiş! Dedi. Et geldi: — B et, ete benzememiş! Dedi. Sebze geldi: — Bu sebze sebzeye benzememiş! 6 Sayfa — SON POSTA Mart 10 ) N VAR huı geldi: — Bu tatlı, tatlıya benzememişi Dedi, sofradan kalktılar; erkek göüm » kek değiştirecekti: — Olmadı, dedi, bu gömleğin ütüsü fe- na! Elbisesini istedi: — Olmadı, dedi, elbise taz içinde! Giyinip sokağa çıkacaktı, vüzgeçti; — Bari yatayım! Dedi, yatağının örtüsünü kaldırdı. Kire Mi çarşafları gördü; — Olmadı, dedi, böyle pir yatakta ya- tılmaz. Kadın başka şayler düşünüyordu: — Bu terziler, şapkacılar, kadın ber « berleri çok beceriksiz insenlar.. Bir türlü islediğim gibi şık kadın olamıyorum! Dedi. Erkek dalgınd. Karısının söylediği cümlenin ancak son iki kelimesini duy - muştu: — Hakkın var! Cevabını verdi. İsmet Hulüsi (— Bunları biliy Zekâsı hayret uyandıran bir Hindli çocuk Şri Mohan Ku - şari adlı ön yaşla- zınd& bir Hindli çoruğunun — şaya- m dikkat bir ze « kâsı vardır. En müşkül — riyaziye muadelelerini ko- JTaylıkla hallede « bilmüktedir. Ço - cuk elyevm Lon - gradadır. Hindis- tanda bulunan ana we babası son derece fakirdir. Bu şayamı hayret kabiliyetinden dolayı kendisine «Şarkın Aynştayns i adı verilmiştir. * Üstüste şimendifer Gö n Amerika- nın « Richmond » üstüste yapılmış ÜÇ tane şirnendifer. vardır. Bu hatların üçü de #yrı ayrı kumpan- ada buna benzer va- şebrinde, yalara aiddir. Düny ziyette biçbir şimendifer hattı yoktur. —S — GÖNÜ Okuyucularıma Cevablarım... «İstanbul - Ti imzasile bir mektub aldım, İlk satırlarında: Mİ — Yazılara gömülen irade zâfımı önünüze serdiğim içın derin bir azab duyuyorum. Çok yalvarırım, evvelâ beni mazur görünüz, sonra da mahremiyetinize tevdi edilen bu satırları okur okumaz unutunuz. Sizden bekiediğim, hâdise- nin mahiyetini anlatmıyan tek kelime- lik bir cevabdır, diyer. Anlattığı mesele gerçekten karışık ve biraz da nazik, beni bir hayli dü « şündürdü: — Onun yerimde ben aisaydım gider miydim, gitlmez mi idim? diye tered- düd ettim. Ve — vereceğim — ce- wab, evli olup ulmadığıma, hesab ve - recek kimsemin bulunup bulunmadı » ğona ve biraz da menfaatime göre de « ğişecektir. Halbuki siz bana bu nok « taları anlatmamışsınız. Binaenale, cevabırn iki şıklı olacak- — Serbest değilsem gitmezdim.. di- or mu İdiniz? — | ken, saçlarınızı bir damla su dokundur « madan temizliyobilirsiniz. Tarağınızı ko- lonyaya batıra batıra tarayınız. Gür, dal« gah saçlı iseniz yalnız arkadan öne doğ- ru bastıra bastıra bir iki hafif ve kaba - rik dalga yapınız. Elegant ve güzel gö - rünmen'z için bu kadarı kâfıdir. Hele sa- rışınsanız... gınlarınkine benzer şekilde gergin tara- nınız, yüzünüze yaraştığına göre ya şa- kaklarınıza, ya da yanaklarmmıza iki geniş, yassı ondüle çekiniz, enseruzi ufacık bir rulo gibi toplayınız. Siyah saça bunun ka- dar yaraşan kuvafür azdır. I Dünyanın en fazla yumurta ihraç eden merkezi Amerikanın Ka liforniya” eyale « ti dahilindeki Pe « talvrna mıntaka - — > ü 8 dünyanın en , — $ fazla yumurta ih- — * _O raç eden noktala « rından biridir. Bu. n her yıl dişarıya (90) milyon yu - murta ııınde. âr, L Az R V radan Amerikada açık hava sineması Amerikanın «Camden» şehrinde — bir açık hava sineması vardır. Bu sinema münhasıran otomobilli kimselere mah « sustur. İstiyenler, otomobillerinden in - meden sinema seyredebilirler. * Dünyanın &n seri hayvanı namyia» denilen böcektir. Saatte (1300) kilometre kat'eder. ZIZ L SLER Z İlk adım meselesi... Bir genç kız soruyor: — Karşımdak: genci seviyorum, o » nun da beni sevdiğin' biliyorum. Fa- kat yarafılışı mahçup ağzını açmadan kıpkırmızı kesilıyor, imkânı yok, aşkı« ni söyliyemiyecek., Acaba bu yolda ilk adımı atmaklığımda bır mahzur görür müsünz?> * a AAşkta umumi bir kaidedir: Erkek üzerine fozla düşüldüğünü gördüğü zaman uzaklaşır, ilk adınu atan kadı » na karşı da soğuk bir h's duyar, der « ler. Fakat her umum: bir kaidenin is« tisnası vardır. Fakat çocuğum sen ilk adımı atmanın doğru olup olmadığını düşünecek yerde erkeği mutlaka iti « Tafa sevkedecek havayı yaratmıya baksan daha iyi olmaz mı? Biraz ka- gınlığına müracaat et, vasıtayı —bü- hursun.. - Bayan İclâle: Çocuğum bahsettiğir. gencin hare « ketinde seni bir uçuruma sürüklemek hevesini seziyorum. Bu meseleyi bir kenara birak, ve hiç değilse üç dört se- Re aşk meseleleri ile meşgul olma, Va- kitsiz koparılan çiçek çabuk solar, u- hutma. v < !'ZYZD ASA için en müsald gün banyo günüdür. Çün- kü: Sıcak su cildin mesamelerini açar.| yapma yollarını bilmektir. Kayakta fren Kremin derinin içine iyice nüfuzunu te-| demek üsulüne uygun ve tatlı bir çekil- min eder. de düşmek demektir. kıştırıdı maddeler, — nin genişlediği yerlere sık sık bir «sıkış- tırıcı» sürmelisiniz. Çünkü açık mesa « meler, cüdi yaşlı gösterir, sıkılığını kay « betmesine sebeb olür. Hazırlarına bir yı- ğın para dökmiye Jüzum yok. Kendi ken- gdinize onlar kadar iyi ve daha çok ucu- zunu yapabilirsiniz. rünüz. Esmerler, bilhassa burunlarının uçlarına sürmelidirler. müş. yanlarla kollar ıki ters » iki yüz lâs. tik. Beyaz pıke veya keten yaka. l Diyoruz, (Devamı 13 üncü sayfada) — J) Uludağ mektubları: Uludağda kayak kursuü * * * Kaymayı öğrenmek için ilk şart düşmeyi öğrenmektir. Düıııınlıl' muhtelif asulleri var: Nokta, noktalı virgül, çizgi, burun ve frenleri... Yazan : Kayakçı Acele bir viziteye gitmiye hazırlanır « Tatbikata bugün de tam saatinde çık- tık. Öğretmen Şinasi izahat veriyör: — Kayak sporu du;medm öğrenilmez. Daha doğrusu her ıqdaı evvel düşme. nin usulünü bilmek Jâzırdır. Zira ancak bu suretle sporcu kendisini fena ve bazan da sakatlayıcı düşüşlerden kurtarır. Düş- tüğü zaman bir zarara uğramıyacağına ne kadar emin olursa © kadar cesaret kaza- nır, Cesaret soğukkanlı olmayı temin e- dez. Halbuki soğukkanlı olmak, bisiklet, motosiklet, otamobil sporlarında, cam « bazlıkta olduğu gibi muvaffakiyetin ilk şartıdır. İçimizde korku devam ettikçe kayak öğrenemey:z. Düşmenin tehlikele- rinden korunmanın biricik şartı da fren Az, düz ve koyu saçlıysanız Japon ka - M0 Banyo günü — Yağlı krem sürünmek Artık tatbikata başlıyoruz. Şinasi hafif meyil üzerinde kayıyor. Frenlerin bepsini birer birer gösteriyor. Her dönüşte bize söylüyor: — Buna nokta derler. Bazan da noktalı virgül yapılır. Oldukça tambul bir arkadaş benüz pa- rafinlediği kayaklarının üstünde kayıyor. Elki altmış metreyi gayet iyi gidiyor. Fa- kat birdenbire kuyak bastonları sağa sola fırlıyor. Kayakçı olduğu yere çöküyor ve (zınk') der gibi duruyor. Aşağı yukarı beline kadar kara gömülüyor. O da gü - klüyor, biz de. Kalktığı zaman orada bü- yücek bir çukur görülüyot. Ayni arkadaş tekrar tekrar kaydığı zamanlarda ayni freni yapıyor, dümdüz karın üstünde bir çok kocaman çukurlar açıyur. Hiç tered- düd etmeden bir tevcih yapılıyor: — Nakta freninde rekor - kırıldı. İşte şampiyon... Alkışlar ve tebrikleri Bir başkası kayıyor. O daha hafif, Bas. tonlar geride kalıp da kayoklar havaya kalkınca - kara oturuyor, bir iki adım da © vaziyette ilerliyor. İşte mükeminel bir noktalı virgül! zanki bir edebiyat vazifesi yapıyoruz. su, edebi eserin değerini hislerimi- ze verdiği heyecanin derecesile ölçüyor-| Diye çığlık atan'arımız oldu. O * gi sak kayak sporu en güzel edebi eserden | doğru koştuk. Şincsi arkamızdan 4 daha heyecanlıdı?. di: (Nokta fren) yapanlar az.. Fakat nok-| — Telâş etmeyin! Fren yaptı, tah virgül koyanlar bir kaç kişi oldu. Bir | freni! kısmı da çizgi çizdi. Bazısı bir konuşma | Biz orayo varmadan mıkadaşımız!! çizgisi kadar kısa, bazısı da tiz kaç misli.. |lerek kalktığını gördük, biz de gÜ” Bunun da adı (çizgi fren) miş. artık! Temrinlerden bir netice çıktı: Şişman- | Öğretmen Şinası geçen semeden, & | lar, nokta freni; ortalar noktalı virgül | rekorunun şampiyonudur. Bugünkü freni; zayıflar da çizgi freni yapıyorlar. İsi onun vermesi dt bunun iç Buna Mors alfabesinin kat üstünde ta' Bize anlatıyor: # biki de denilebilir. — Butun freni yapmak yasaklır: Herkesin gözleri kayanlarda: nu yaptığı sırada tam bir takla atiP — Nokta koy! ön tarafa ve sırtüstü düşenler de V i — Aasaa! Bu nokta değil, noktalı vire | Fakat sakınmalıdır. Demin snykııd gül oldu. nutmuştum. Şimi! başka bir fren € — İşte mükemmel bir konuşma çizgisi., |aklıma geldi. Bürun fret: kadar teh? W En ucuz ve en kolay hazırlanan sı - Derinizin delikleri. Kayıştan sonra noktaü fren Frenlerin bepsi bu kadar değil! teki miye istemiye yapılanlar da var. Bur ; evvelâ bilmiyorduk. Tenuinler arası? öğrendik. O zamana kadat seyirt! ikalan bir # kadaşı otele giden dik inişte kaymasi ? l kışkırttık: — Haydi, Ateşi Bu cesareti semi p ti & Biraz da bizim hatırımız için ket iniş aşağı bıraktı. Belki hepimizderi € uzun bir kayış yaptı. Alkışlıyorduk: tâ kendi kendimize: — Bize sürpriz yapmak için duru?d muş, vay kâfir! | Diyorduk. Fakat tam bu sırada kâPŞE ların uçları sankı olduğu yere sapiiy ğ arkaları da arkadaşımızın ayaklaşjlt © raber havaya kalktı. Dimdik duran “5 yakçı öne doğru burnu üstüne kar& ? landı — Eyvahb Süzülmüş limon suyu Gül suyu. Yarı yarıya katıştırıp vakit vakit sü « 4 Li A Önünün ve arkasının ortası düz örül- | Bacaksızın maskaralıkları : Tıkanan pipo |