ya 2 Sayfa SON POSTA — : Hergün Çekoslovakyanın Endişeleri Yazan: in Birgen — zun zaman esndise içinde yaşi - Ömeti için ar- tilhahika, U tik endişeye mahal kalmadı; korkulan şeylerin nihayet her birden ba- şa gelmesinde iyi bir tara? da vardır: Hiç olmazsa endişe edecek sebebler ortadan kalkmış olur. Bunun için Avusturya hü- yan Avusturya hi kümeti, artık endişe devrini geçmiştir. Ekseriyeti Alman ve Na»! olan bu mem- İcket, kendisine mukadder olan yolu, yâ- veş yavaş lakib edecektir. Şimdi sıra Çekoslovakyaya geldi, yani, zâten eksik olmoyan endişe devri şimdi de burada keskin devrine girdi. Hitle - rin, Alman hudurları haricinde ve komşu memleketlerde kalmış on bir milyon Al- man hakkındaki sözleri, beklenilebileceği gibi, Çekoslovakyada büyük bir endişe dalgası kabarttı Bu endişe, Hodza'nın son nutkunda bariz bir surette kendisini hissettirdi, * Çekoslovak ya başvekili dört gün evvel irad ettiği bir nutukta bu roeseleyi ele al- di ve Bay Hitlerin sözlerine cevab ver » mek istedi. Cevab gaye! yuvarlak keli- neler ve yumuşak bir üslübla verilmiştir. Bay Hodza, Çekoslovakya nüfusu içinde Üç buçuk milyon Alman bulunmasını, es» ki bir tarihtenberi, birbirlerile karışık bir halde yaşıyan bir takım «Çek olmı »- yan milletlerin Çekoslovakya hududları içine alınmasını farihi bir vaziyetin za » rutİ bir neticesi olarak tasvir ettikten sorra, bu ekalliyetlerin kendilerine âid bütün hakları Çekoslovakyanın Ana Ka- nunu ahkâmı içinde halledebileçeklerini söyledi. Böyle söylemekten maksadı da, itlerin nutkunda bu nevi ekalliyetlerin kendilerine aid hakları hududları içinde yaşadıkları memleketlerin kanunlarile müdafaa edemiyecekleri hekkındaki id « diasına cevab vermekti. Bay Hodza'ya göre Çekoslovakya hu - dudları içinde Alman bulunuşu tarihi bir zaruretin ifadesidir; bunlar orada, Çekos- lovakya kanunlarının çerçeveleri içinde kendilerine ala her nevi hakları müda » faa edebilirler. Binaenaleyh, bu ekalli » yetlerin haklarmın müdafaası için ha - ricden her hangi bir müdahalenin vücu- düne sebeb yoktur. Bununla beraber Çekoslovakya, Almanya ile dost bir kom- şuluk münasebetleri yapmak üzere bu büyük komşusu ile konuşmıya hazırdır. Ancak, bu konuşmalar ne bir müdahale mahiyetini haiz olmalıdır, ne de Çekos « lovakyanın hududlarına dokunmak ga « yesini gütmelidir. Bu şartlar dahilinde Çekoslovakya Almanya ile arlaşmıya ha- zırdır. * Fakat, Berlin bu fikirde değildir; bu- hu, Hödza'nın nutkunun Almanyada yap- tığı tesirleri göstermek üzere Alman mat- buatının neşriyatmdan anlıyoruz. Me - selâ, yarı resmi Deutsche Diplomatisch « Plitische Korrespondenz, doktor İlod. za'nın beyanatından bahsederken mese Jeyi onun anlayış tarsandar büsbütün başka olan bir şekilde mütalea ediyor, Hodza'nm tarihi bir zaruret olarak ka « bul ettiği hâdiseyi, Almar. hariciyesinin dilini taşıyan bu organ, sadece bir Dik- kat hâdisesi diye tavsif ediyor ve ondan sonra da Çekoslovakyadoki Almanların Çekleştirilmesi için neler yapıldığını an- Jatarak bu işler karşısında eğer Alman « yanın teşekkür etmesi bekieniyorsa öl - danılacağını ilâve ediyor Çekoslovakya başvekili, bu memleke - tin hududlarına dokunulamaz olduğunü, Çekoslovakyanm varlığın: temin eden muahedelerin bu gibi ihtimallere karşı kâfi bir emniyet kuvveti teşkil ettiğini söylemeğe nedense lüzum görmüştü. Al oan mehafili bu meseleler Üzerine'göz at- muya bile lüzum görmüyor ve sadece Dik. kat nazariyesinde sabit kalmakla iktifa ediyor. * Demek oluyor ki Almanya, Çekaslo « vakya Almanları hakkına da tezini or- taya atmış ve üzerinde ısrar ediyor. Çekoslovakyanın dahili işlerine müda -| hale etme veya müdahale etmeme mese- | lesi, Çekosiovakyanın hududlarına do « kunulabilir veya dokunulamaz oluşu bunlar ayrı meselelerdir. Bu meseleler mesele olup dururken öbür tarafta Al -| manyanın bu memleketteki Almanlar hakkında bir görüş tarı vardır ve bu Rörüş tarzı üzerinde Almanya ısrar e » Binme. > Ban Biner önü Ül emmeli ni li Makale ik | Resim | Hayat uçsuz bucaksız bir ormanlığı benzer. Oraya atılan , kondi zekâ ve cesaretile mez'yetine göre ya kuybolur, yâ» hud da varmak istediği hedefe kavuşur. gâne varlık yalnız ve n:ünhasitün kendi varlığıdır, muvaf- fakiyet şanslarının çokluğu veya azlığı ğının iyi hazırlanıp hazırlanmamış olmasına bakar, İstinad edeceği ye- insanın kendi varlı sine bağlıdır. Güvenilecek kuvvet... 20 inci asır radyoyu icad etti, sesli ve sessiz sinemayı bul- du. Gökyüzünü tayyarelerle doldurdu, toprnğ: bile binbir türlü nakil vasıtaları ile kapladı. Bu itibarla bugünün nesli dürün neslinden caba Şanslıdır. Mücadele için daha müceh- hezdir. Bununla beraber hayat dehlizlerinde kaybolmamak dün olduğu gibi bugün de irsanın kendi varlığının derece - SOZ ARASINDA Kral Zogonun Evlenme hazırlıkları İlerliyor Arnavudluk Kralı Zofo, Kontes Apponyi ile 26 Nisanda evlenecektir. Bu tarih Arnavudluğun milli kahra - manı İskender Beyin düğününün beş! yüzüncü devir senesine rastlamakta - dir. Kral Zogonun akrabasından, Pren- ses Tere ile Dane düğünde dam dönör- * HERGUN BIR FAKSA Kabahat kayınpederimde Memurun biri, müdüründen izin istemiş: — Efendim kayınvalidem öldü, izi verirseniz cenazesine gideceğim. Demiş, müdür memura bakmış: — Bu ay içinde dört defa, kayınva- lidem. öldü diye iin istediniz, buna sıkılmıyor musunuz? — Doğrusunu isterseniz Bay mü - dür. hakikaten sıkılıyorum. Fakat ne yapayım. kabahat keyınpedörimde, karısının biri ölür ölmez ötekini ali » yor. ———— İki kelime için 5000 dolar mükâfat Hollywood sinema şirketlerinden bi- risi yeni çevirdiği bir filmin ünvanı i - çin 3,000 dolar mükâfat bir müsaba- ka ilân etmişti. Bu mükâfatı Londralı Roy Haris isminde bir makine işcisi ka zanmıştır. Filme verdiği ünvan «Beşeri kalbler» dir. Haris mükâfatını almak üzere sine - ma şirketinin masrafile (Hollywood'a davet edilmiştir. Bu arada gazetecilere beyanatta bulunan makine işcisi birkaç lük yapacaklardır. Resimde kendileri | haftadanberi işsiz ve parasız kaldığı i- görülmektedir. 30 senelik ayrılıktan sonra evlenen sevgililer Liverpool'da çocuk iken birbirleri - ni seven, 18 yaşlarına basınca dani” şanlanan; 23 yaşlarında ise, bazı se - beblerden dolayı ayrılan bir genç kız- la bir delikanlı aradan otuz sene geç - tikten sonra, hiç ümid edilmedik bir zamanda tekrar buluşarak evlenmiş - ler ve balayı seyahatlerine çıkmışlar - dır. meselenin bütün ciddiyeti ve ehemmi »- yeti ile merkezi Avrupanın büyük bir meselesi halinde meydana çıkacağını tahmin edebiiiriz. Çekoslovakya diploma- sisi belki de bu meseleyi keskin şekillere girmeden mülâyemet yolile halledebilir. Fakat, bu ihtimal azdır. Dava, korkunç âkibetlere gitmeden halledilecek dahi olsa, Avrupanın bu mesele vesilesile de heyecanlı ve balecanlı günler geçireceği muhakkaktır, Muhittin Birgen oüsle gidiyor. Fakat hayret ettiği bir ni İ | İSTER İh ' İSTER İNAN, Aksarayda oturan bir arkadaşımız var, bu arkadaş Sir- kecideki işine her sabah otobüsle geliyor ve her akşam oto- Aksarayla Sirkeci arasında işiiyen dört nevi otobüs vardır, Yıldız « Aksaray, Topkapı - Sirkeri, Bakırköy - Sirkeci, | Yıldız otobüslerinde de beş kuruş ücret alınmaktadır. İNANMA! çin elinde bulunan son meteliği ile fil- min ismini havi olan mektubunu Hol- Iywood'a gönderdiğini söyliyerek: «— Ben, demiş, büyük ediblik iddi- asında bulunmuyorum. Fakat yalnız i- ki kelimeme 5000 dolar aldığımı görü- yorum. Halbuki Bernard Schaw bile kelinse başına ancak bir dolar kazan - maktadır. Binaenaleyh bugüne kadar edebiyat mahsulâtı ücretinin rekoru bendedir.» Haris 5000 doları alarak köyüne çe- kilip orada bir garaj açacakmış. Amerikada büyük bir casusluk hâdisesi Bugünlerde Amerikada muhtelif ca susluk teşkilâtının pek mühim faali - yetlerde bulunmakta oldukları ortaya çıkarılmıştır. Cumhur Reisi Roosevelt ile Dahiliye Nazırının hususi telefon battı gizler casusların telefonlarına bağlanmış ve yapılan omuhaverelerin kâffesi dinlenmiştir. Amerikanın mu - kabil casts teşkilâtı mütehassısları bu Kocamustafapaşa « okta vardır: İNAN, İSTER İSTER İNANMA! keci hattında işliyenler Aksarayla Sirkeci arasında 6 kuruş seyahat ücreti almaktadırIr. Ayni mesafe için Bakırköy oto- büslerinde 10, Kocamustafapaşa otobüslerinde 7 buçuk, Bir İngiliz papazının Garib Bir buluşu Londrada, gün geçtikçe camaatinin azaldığını gören bir kilise papazı, a - ramış, aramış ve nihayet görmüştür ki, kilise saatlerinde, halk uzun müd - det vaâz dinlerken, ayni zamanda da eğlenecek bir şey aramaktadır, Bumun üzerine şöyle bir ilân vermiş: «Kilisemizde, yemek, yemiş yemek serbestlir.» Ve bu ilândan sonra kilisede adım cak yer kalmamış. Nihayet yıldırımın da sür'ati hesab edildi Amerika âlimlerinin şimşeğin sür'a- tini hesab etmeğe muvaffak oldukları Londra gazetelerinden bildirilmektedir. Bu husustaki tedkikat Nevyorkun en yüksek apartımanı olan ve (Enjair St- relt Pinkurt) dan yapılmıştır. Bu bina dünyada mevcud binaların kâffesinden yıldırım» daha yakın bulunuyormuş. Tedkikatta bulunan Profesör Karl Ma- kiston'un elektrik sanayii enstitüsüne verdiği raporda simşeğin sür'atinin sa- niyede 18 bin kilometre olduğu bildi- rilmiştir. Bu binanın tepesinde şimşekten ev- İvel bir alev görülmekte ve bu alev yı - ilânkavi bir şekilde yere kadar inmek- ite imiş. Söylendiğine göre bu alev yıl- jean düşeceğini haber vermektedir. hususta kat'i bir ketumiyet muhafaza | etmektedirler. atı Sirkeci, Bu otobüslerden Topkapı - Sir- Sözün Kısası Okunacak var, Okuyan yok. E. Talu kumak zevkini tatmış olanlaf geçen seneler, (o kitabelardâ —roman ve hikâyeden gayri— okuna * cak, dişe dokunur ciddi eser bulamâ “ dıklarından şikâyet ediyorlardı. Gün ““ delik gazetelerden başka, memleketif mecmua vasfına bihakkın lâyik bir $e$ çıkmadığını da iddia edenler pek ço” tur. Halbuk!, bir iki yıldır, muhtelif bilerin neşveylemekte oldukları tercö” me külliyatı mühim bir boşluğu dol * durduğu gibi yurdumuzda her miz* tatmin edecek epey mecmua da Çık * maktadır. Şu var ki, burları çıkaranlar, bir İ“) kisi müstesna olmak üzere, mecmuf © larını yaymasını, tamttırmasını ve “e” dirmesini bilmiyorlar. Faraza, masamın < üzerinde, «Art mecmitlasırın Şubat 1938 sayısı duru * yor. Güzel bir kapak içerisinde, gü san'atlara aid zengin ve kıymetli müs” derecat ie, estetlere hitab eden bu soğ ginin, Türkiyede acaba kaç okuyucu var? r j Kültürünü arttırmak, duygulari inceltmek, ayda bir, yirmi kuruş gi binnisbe az bir para mukabilinde gü * zel san'atların tarihine, felsefesine, c© reyanlarına vukuf peyda etmek, okul yazar vantandaşlardan hiç değilse yö” de onunun endişesi olmamalı mıdır? Gene, Halkevlerinin, bilhassa AF kara ile Eminönü Halkevlerinin der * gileri en müşkülpesend fikir adam! * rm memnun edecek, ciddi çalışmal#* Yü müstenid, enteresan yazılarla doll nefis bir mecmuadır, Bunları, gön çok isterdi ki, yurdumuzun genci, ih © tiyarı —eski tabiri ile— birzican ©d” rek okusunlar, ve milli harsımızın Mv susiyetlerini öğrenmez için kendilerinf sunulan bu fırsatlardan istifade etsiM ler. Fakat yuk da dediğim gib! b dergileri her müvezzide, her kitabe“ bulmanın imkânı yoktur. Meselâ be Eminönü Halkevinin neşriyatı eli etmeğe can attığım halde, bir çoklarf” nı, hattâ hemen hiç birini burada, A” karada bulamadım. İhümal ki Halkevleri, - dergilerin doğrudan doğruya abone kaydını, mü? vezziler marifetile perukende satış tercih ediyorlar, Ancak herkes 10 para verip de birkaç mecmuaya birde, dbone olârnaz. Biltarz abone olabile cek kudrette bulunsa da, mecmuayı defa, iki defa görmeli, beğenmeli, he ği veslenmelı ki o fedakârlığı ihtiyar © j debilsin, gi Bütün bunlarla beraber, şu bir yıldır piyasada pek çok okunacak a olduğu, fakat okuyucular sayısının neşriyat bolluğu ile mütenasib bulufÜ madığı çök #cı bir hakikattir, A ği ————— Almanyada radyo abon€" lerinin sayısı artıyor Berlin 8 (A.A.) — Almanyada rad” yo aboneleri sayısı bir martta dol ve buçuk milyon olmuştur. Bu mikdaf şubatta dokuz milyon 360 bin idi. pe mek ki bir ayda yüz kırk bin artm* tır. # t v t