i ap a 12 Sayfa ikâyesi Bu Antoine yaman bir şahsiyettir! O ne kadar şeyler bilir, Nahiyede onun gi- bi bir tek âlim daha yoktur. zar, ve hesabdan bile anlar... Antoine bul. Ona altı saatlik köylerden köylüler ge- lir, nasihat isterler ve işleri için ondan akıl alırlar; hem de gelenler o kadar kâ- Tabalık olur ki, siraya girmek icab eder. Antoine'in bu vâsi malümatı, kendisi- ne nahiyenin kâtibliğini temin etmişti. Bu yaman şahsiyetin belediyeye inti - sabı mes'ud bir neticedir. Zirâ belediye reisi tamamile, yüzde yüz ümmidir.. An- cak imzasını binbir güçlükle atmasını ve yüze kadar saymasını bilir. İşte böyle - kle nahiyenin işlerini mükemmel bir surette Idare etmekteydi. O tıbkı bir Romalı reis gibiydii Thöoc- rite ile Virgile'in zevki vardı onda.. Pas - toral bir ruhu ve raiyane bir kalbi var - di. Muavini, cehalette ondan geri kalmaz- dı. Bundan dolayı bu muhterem iki mes- Jekdaş birbirlerinin lâzımı gayrimüfari- kidiler., Antoine'nin kendileri için paha biçil « mez bir Hind kumaşı olduğunu söyleme- ğe hacet dahi yoktur. Kendisinden hiç bir suretle vazgeçmeğe tahammü, et- melerine imkân mevcud değil. Tefsire muhtaç bir metin bulunduğu Veya bir müzekkere kaleme alınacağı zaman hemen Antoine'i çağırırlardı. Bir gün belediye reisliğine vilâyetten Şöyle bir tezkere geldi «Nahiyenizde mevcud «daii şüphe» eşhasın listesini göndermeniz rica olunur.» Reis tezkereyi okuyunca muavinine dönerek: — «Daii şüphes! Bu ne demek acaba? Muavin biraz düşündükten sonra: — Dai şüphe... Dali şüphe... İşte u - uz bir kelime diye homurdandı.. Öm- rTümde ilk defa işitiyorum bunu. Sonra ilâve etti: — Antoine'e soralım hemen., Resmi tezkerenin karşısında Antoine Şiddetle başını salladı ve bir lâhza dü - gündü. Bu «dali şüphes lâfı ona da hiç bir şey anlatmıyor, söylemiyordu. O da tama - mile bu kelimenin cahiliydi.. Fakat yaya kaldığın: belli etmek iste - miyordu. Tam bir kanaal ve itimadla: — Tuhaf şeyl, dedi, On dört temmuz bayramı yaklaşıyor. Löglon 4'Honneur Bisanile mükâfat ve diğer madalyeler da. fıtılaçak.. Buna lâyık, nahiyemizde bu- İunan kimselerin listesi isteniyor, Bunu söyliyerek, köyün yegâne âlimi, Mütevazi bir şekilde gözlüklerin: tekrar taktı, Antoine dışarı çıkınca, reisle muavin bakıştılar ve ayni hisle içlerinden şuna karar verdiler, Kendilerinden başka bu “Son Posta , nın edebi rornani: Düşününüz bir defa, yanlışsız imlâ | SON POST 757. YAMAN BİR Rens Devilliers İ Kesmi tezkerenin karşısında Antoine şid işe lâyık, yani madalye, nişan, mükâfat vesaire alacak kimse yoktu. Bu hususta tereddüd etmeden birleştiler. Ve vilâ - | yete gidecek listenin üstüne yalnız ken- Gi isimlerini yazdılar. Neticeyi kolayca tahmin edebilirsiniz. Vali nahiyede olup biteni anlamak üzere bir adam yollamakla beraber belediye reisine ve muavinine Çildırip çıldırma - dıklarını sordu. Bu resmi ihtar ve tekdirden sonra, ge- rek reisin ve gerekse muavinin Antoine'in ilmi hakkındaki kanaat ve itimadları biraz sarsılır gibi oldu. İkinci ay belediye reisi bir tezkere al- dı. Bunda da nahiyenin «adedi nüfus» u soruluyordu. Reisle muavin «adedi nüfus» sözü hak- kında uzun bir konferans akdettiler, N et ümidsizliğe düşen reis gidip Çeviren; Faik Bercmen SAHSİYET, detle başım salladı ve bir lâhza düşündü Antoine'e danışmalarını söyledi. Fakat bunu işiten muavin: — Yok, hayır! diye bağırdı. Geçen gün- kü gibi tahkir edilmek için mt ona sorâ- cağız! Hayır hayır olmaz, Bu defa anar- şistleri soruyorlar.. Evet muhakkak bu * dur. Cevabda «yoktur» kelimesini yaz « mak lâzım. Belediye reisi bu makul fikri kabul et- ti, Ve valiye gönderdikleri cevabda: «Na- biyemzide «adedi nüfus» yoktur dediler. Bu makul cevabı yollayınca belediye reisinin içi, memnuniyetten serinledi ve sakin, rahat bir nefes alarak koltuğu- na gömüldü. YARINKİ NÜSHAMIZDA: “Kamışlar sallanıyor ...., Rusçadan çeviren: H. Alaz Yazan: Mih. Zoşçenko Devlet Demiryol.arı v8 Limaniarı .şletm2si Umum idaresi i.ânlari 1/3/1988 tarihinden itibaren Çetinkaya - Divrik kısmında yoleüiarı umumi tarife üzerinden 96 50 tenzilât yapılacaktır. «3313 «729, Baş, diş, nez'e, grip, romatizma va bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında çünda üç kaşa almayilir. Babam israr etti, Nihayet akşam anriemin beni İsviçreye gönder- mek için yalvarmasından istifade ede- rek boynuna sarıldım. ,— Anneciğim, beni Avrupalara seya- hate yönderecek yerde o para ile düğü- nümü yapın; Orhanla beni birleştirin. bir Göreceksiniz ki buna söz verdiğiniz gün hastalığım kendi kendine geçecek, iştiham yerine gelecek, — Kabil değil kızım... Göz göre göre seni sefalete atamam. — Orhanın aytığile pek âlâ geçinebi- jiriz anne. Hem o yakında terfi edecek- tir, — Bütün bunlar lâf... Şimdiye kadar zenginliğe ve refaha alıştığın halde bundan sonra mahrumiyet içinde nasil yaşarsın? — O halde babam benim mamıma bankaya bir para yatırsın; icap ederse p parayı alır kendime harçlık ederim. — Baban buna razı olmuyor. Bir de beni sevi nuz diye sö; Teyip duruyorsunuz anne, Hayır, he; İ Bir Genç Kızın Romanı Muazzez Tahsin Berkand babam, he sen, ne de kardeşlerim. O halde beni halime bırakın artık, benim- le meşgul olmayın. Sizden ne tebdilha- va, ne tedavi, ne de başka bir şey isti- yorum ben. Bırakın da rahatca öleyim bari, — Kızım. yavrucuğum.. sinirlenme, ağlama böyle., gene ateş gelöcek. — Beni rahat bırakınız diyorum. Ne olursam olayım; artık dünyada bir şey istemiyorum. Hepinizden hefret ediyo- zum; hepinizden, anladınız mı? O gece uğlıya ağlıya sabahı buldum. Kendi kendime ölmeğe yemin etmiş - tim. Sabah kahvaltı etmedim, öğleyin getirdikleri yemeğe el sürmedim, bü- tün gün bir damla su içmeden gözleri- İmi tavana dikerek yatağımda yattım, Ertesi sabah erkenden babam odama girdi. Hiç bir şey olmamış gibi bana şundan bundan bahsettikten sonra ka- pıdan çi na? — Orhanın babasına yazdıim, nişân inünü kararlaştırıp bize haber ver- nler. Sen de annenle konuş, tuvalet niz hainsiniz; kimse beni sevmiyor, De jlerini ,hazırla kızım, dedi. ——— 798 Kilo Iskar'a kanaviçe 92 , » ip 198 , > kınnap 865 » > bez etike: Inhisarlar U. Müdürlüğü .... nden: 1 -- Veriye Bakımavinde birikmiş olan: yukarıda: çine ve: miloğarı yeli kalem ıskarta sargılar pazarlıkla satıln caktır, 2 — Arttırma 15/11/938 terihine rast yan Salı günü saat onda Kabataş zam ve Mübayaat Şubesi Satış Komisyonunda yapılacaktır. 3 — Satılacak mallar hergün Feriye 4 — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte yukarıda komisyona müracaatları ilân olunur. 1 — Cibali depolar grupunda mevcud pazarlıkla satılacaktır. 2 — Pazarlık 24/2/938 tarihine rastlıyan perşembe günü saat 10 da deposunda görülebilir. m «808» bir çift kürek ve bir tentesile bif yasi levazım ve mübayaat şubesi satış komisyonunda yapılacaktır. 3 — Satılacak mal her gün Cibalide gö 4 — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte birlikte yukarıda adı geçen komisyona lebilir, 96 15 venin müracsatları ilân olu! RADYOLİN ile Dişlerinizi Hergün Fırçalayınız. Zira bir veya iki defa Y# pılan her iş mutlaka Y# rım demeklir ve bu rile dişlerin sıhhatini temine imkân yoktu” Yemeklerin kırıntıları, saye” ifraz ettiği mikroplar de alınan muzır mevad k dişler ve diş etleri eğer e” diyen temizlenmezse çek çörümeğe (mahkümdur. dişler, mide ve barsak ri rından zatürrieye kadar ber” — hastalığa yol açabilir. BEYOĞLUNDA İSTİKLÂL CADDESİNDE SÜMER SİNEMASI Ki DAKİ 179 NO:LU KASAP ZADE APARTIMANI TAMAMEN TAMİR REK HEYETİ UMUMİYESİ BİRDEN VEYA KAT KAT KISMEN gi» VERİLECEKTİR. > HER SURETLE KULLANILMAĞA ELVERİŞLİ BULUNAN KATLARDA ği TERİLERİN İSTİYECEKLERİ LÜZUMLU TADİLÂT İDARECE Y LECEĞİNDEN TALİPLERİN 21/ŞUBA T/938 AKŞAMINA KADAR B VAKIFLAR MÜDÜRİYETİNE MÜRAC AATLARI İLÂN OLUNUR. CM Sevincimden bayılacağım zannettim Selma... Gözlerim karardı, ortalık ba- gımda döndü, döndü. O günden sonra, bir mucize gibi, rengim ve iştiham ye- rihe geldi, İlâca, döktora lüzum kalma- dan kendimi topladım. Emel anlatırken onun bir düziye göz- ierile kocasını aradığını farkederek gü- Jümsiyordu. O susunca alay etti: — Orhan galiba İzmire döndü. Genç kadın kıpkırmızı olmuştu. — Hislerimi yüzümden okumak hu- yun daha geçmemiş Selma... Ondan merak ettiğimi çabucak anlayıverdin. Ne vapayım seviyorum onu; onsuz ge- çen her saniye gözümde bir yıl gibi u- zayor. -- O da seni bu kadar çok seviyor mu Emel? Bu sualin cevabını vermeğe kalmadan neş'eti bir erkek sesi? vakit — Kim kimi seviyor mu Selma 2 İ nım? diye sordu. — Sizin Emele karşı olan hisleriniz- den bahsediyorum Orhan bey. Genç adam güldü: — Hâlâ bu şüpheniz geçmemiş... Si- 26 bir gece İzmirde buna cevab vermiş- tira sanıyorum, — Evet; fakat bunu bir de Emelin ağzından işitmek istedim. Orhan karısına dönmüştü. “— Seni seviyor müyüm karıcığım? işi wi yi — Bilmem ki... derken Emel kıpkır-| arkadaşının samimi hayatına sd mızı olmuştu. Şaka-içinbile kocasına! tek sual sormak ihtiyacını hep bu sözü söylemek istemiyormuş gibi koşarak onun boymuma sarıldı, başını onun göğsüne dayadı. Orhan: — Demek bilmiyorsun ha yaramaz, diyerek onun saçlarını okşuyor, çenesi- Dİ tutarak başını kaldırıyordu. Karı kocanın bu samimi tavırları Selmanın içine garip bir hüzün ver - mişti, Onlar birbirine sokulurken, yan- yana yemek yerlerken, elele, gözgöze kalırlarken onları gülünç buluyor, fa- kat bu gülünç vaziyetteki isimsiz şey içinde isyana, kıskanmıya, ıztıraba ben- ziyen bir his yaratıyordu. — Samimiyetlerini ortalığa göster- mekte mânâ var mı? diye düşünürken kalbirin bir köşesi onları bayağı bulu- yor, bir köşesi de bu genç sevgilileri affetrnek istivordu. Fakat, bir an evvel an kaçmak, sevgilerini içlerinde yan bu çiftten uzaklaşmak, on- klerini artık görmemek is her saniye sinirlerini daha çok ya- | kayordu. | Akşam or ikendi saa şen, kayıdsızlaşan Emelin, bütün bü- süne değilse bile, uzun bir zaman için den uzaklaş ı anlıyarak bi- müteessir olmuştu, Beraber geçir İdikleri'dört beş sant içinde genç kadın ardan ayrıldığı zaman, içine dalarak hodbinle-| fe yalnız kendisinden bahsetmiş p. di sındet masalını dinlet seli Odasına çekildiği zaman p masalı dinlemekten yorulduğu” ği sediyor ve Emeli hodbinliği 7 demiyordu. — Bir defa olsun bana: «se sın? Hayatında bir aşk vaf g sormadı... Bunu düşünmek © ka oldu ki, Selmanın gözleri yep” içinden bir isyan taştı: — Hayatta herkes kendini si yor. Sahici ve menfaatsiz sevbi de yok. Emel bile beni onünls or. alduğum için seviyormuş meğei! i de bu dünyada neye ve kim€ ç bilmem ki... di gi Bütün gün mes'ud bir gili ai bulunmak önün yalnızlığını yi By Züntüsünü arttırmıştı. Ken 2 çi kocaman dünyada yapayalmı. yor, yaklaşacak, yanına SOKUN. #sini bulamamaktan büyük i&p duyuyordu. Birdenbire gözünün önünden e Gi yeçti... Arkasında, onda ed yüksekte başka bi daha edi ; eme” kat Selma onu görmek ist her vakitten çok nefret gecer. — arkas