l Sn)'h Hergün Talih Turkıı/eye yenıden Gülüyor, bundan İstifade etmesini bileceğiz Yazan: Muhittin Birgen * ların hepsi | bi görünen büyük dünya kuv İ ) y | — gar silâhlanan milletlerin u gazetenin sütunlarında her gün havadislerle ©- qa)ı tığımız ürler ki çıkan yazılar ve latmıya enler kuyucularımıza dünya işlerini takib tihan polit Türkiye için çok mü: ki, Türkiye bugünkü dünyanı bakaramda eketi bali kasının bu masyonal münasebetleri Tahat ve en talihli dir. Bizim devlet adarmnl, dikleri dirayetin bunda büyük te Guğu gibi, dünya şartlarının yardımı ne küçük, ne de Türk milletr bu işler Brasında tutmuş olduğu sakin ve itim in ssesi azdır. Dünyanın kâr tavrın devlet adamla Milletinin si: ir araya gelince, Türkiye, bugünkü yer yüzünün en rahat ve en e- min bir köşesi oluyor. 'Türk milletine talih yeniden gülmüş- tür. İki politika ve hâkimiyet upl esi, iki ideoloji kâbesi halinde ikiş | ta müvazene halindedirler. Dışl: | | kapışmaları için pek küçük adımlar ve hareketler kâfidir. Bu vaziyet içindeki dünyanın bir köşesi var ki orada Türki- ye isminde bir devlet, sükünetle kendi kendisine çalışıp kuvvetleniyor, Bu dev- — let, bir taraftan Karadenizle Akdenizin yollarına hâkimdir; diğer taraftan hem Balkanlarda bir kuvvet, hem garbi As - — yanın geniş bir«kısmında bir kuvvettir. Ne vukuattan korkan, ne de muzafferi - yetlerinden şımaran bir millet var ki, bu topraklar üzerinde asırlardanberi yaşa - Mmış ve aşırların sıcak ve soğuğu içinde .yuvarlana yuvarlana, tam manasile piş- miştir, Sulh zamanında evinde olürür, işile uğraşırken nasıl sakinse dövüşmek lâzım geldiği zaman da, Ve ayni sükünetle, sar yormuş gibi, harbe gid: Bu millet ve bu milletin devleti, üfeğini omuzlar tarlaya gidi - bu - havzasında, Sur İranda ayni der ka ınış— ma kudretini haiz bir sevkülceyş vaziye tindedir. Şu halde, bu memlekel hem a ğırbaşlı, dikkatli, şuurlu, vicdanlı bir sulh bekçisi olabilir, hem de soğukkanlı, piş- kin ve kiymetli bir kavga arkadaşi! * Dünya, şimdi Türkiyeye kep böyle bi gözle bekiyor: «Arzın bu porçasında bi harb mi çıkacak? Türkiye bizim tarafta olmalı!»'diye düşünüyorlar. «Eğer bura- 'da sulhu bozmamak ve bozdurmamak 13 zımsa bu vazifeyi ancak Türkiye yapa « bilir! >diye düşünenler de elbet vardır. «Bikanlarda filân meseleyi, Boğazlarda falan menfaati, Arab âleminde ş: İranda ve hattâ Efganda şu siyaset. - mek için, en iyi bekçi, en iyi s Kadaşı, en emin siyaset mühendisi kiye» olduğunu herkes biliyor. Bunun için, Türkiyenin herkes dostudur; hattâ açık söyliyebiliriz: Herkes Türl dostü olmiya mecburdür. 'Türkiye, bütün bu dostluklardan hem kendi hesabına, hem de evvelâ kamşu - ları ve dostları ve sonra da bütün dünya namına en geniş bir suretta istifade ede- bilir: Sulh bekçisi, sulh davacısı ve sı yardımcısı olarak! Geniş Türkiye top - yaklarını, yeni bir iktısadi hayatın feyzi ile canlandırmak için Türkiyenin elin - deki imkânlar, bütün Osmanlı tarihinde bir misli görülmemiş ve — ummumiyetle Milletlerin hayatında emsaline pek az tesadüf edilmiş bir derecede çok ve ge- mniştir. Türk milleti bu nimetin kadrini bilecek derecede tecrübeli, Türk devleti de bunü anlıyacak ve bundan - istilade yollarını bilecek derecede akıllıdır. İşte, Türkiye bugün bu vaziyette bu - lunuyor. hattâ yenin * Türkiye bu vaziyette, iktısadi kalkım- masını hızlandırmak ve Celâl Bayarın meşhur «iş hacmini artırmak» idealini tahakkuk ettirmek için, icab ederse, is - tediği kadar kredi de bulabilir. Çünkü, «Türkiye, sulhun yakın şarkta en kuv - vetli ve en emin bekçisidir. Ayni zaman- da bu memleket, dünya karıştığı zaman en kıymetli bir arkadaş da olur, Şu hal. de, hesabıra çok iyi bilen, idareli, tu - Pş ,'ll"'lhl ve çalışkan Türkiyeye her şey SON POSTA Resimli Makale ; Kadın mültefit erkekten hoşlanır. Onu kendisine sa- mimi dost sanır ,sözlerinden zevk duyar, müsahabesini arar, buna mukabil ciddi erkeği sevmez, sert, kaba ve soğuk telâkki eder. - ——— cisi üç L Ve Dilden gelen alâka, ke,_ı muıu:fıt erkej kalbden gelen alâka $8 ği alâka ise kalbindedir. Birin- ötekininki yıllarca sürer. Ciddi tercil h ediniz. Almanya sür'at kralı Bir kazaya Kurban gittli HERGÖN BİR FIKRA Şemsiye kağa çıkar, bir yerde unutur, eve şemsiyesiz dönermiş, Bir akşam evi- ne elinde şemsiyesile döndüğü zaman kapıyı açan karısına: — Bak karıcığım, demiş, bana dal- gınlikla şemsiyeni unutup eve geli. yorsun, diye danrılırdın.. işte bugün hiç dalgın değilim, şemsiyermi bir yer- de unutmadan geldim. Almanyarnım meşhür sür'at kralı Bernd Rosemayer, gene bir sür'at rekoru kır- maya çalışırken, Frankfort civarında, Karısı gülmüş: — Öyle ama, demiş, sen bu sabah anide kopan bir kasırganın otamobilini,| | evden çıkarken şemsiyeri almamış- yoldan sürerek, bir köprüye çarpması ne- | | tın ki. 'ticesinde ölmüştür. Rosemayer, - Takibi | #teaan Caracciola tarafından — kırılan — saatte 968.08 mil rekorunu yeni baştan kırma- ya çalışmakta idi. Uğrunda bir ay hapsi Karısı, sekiz günde Berlin, İstanbul se- yahatine dair bir konferans verirken ha- beri duymuş, bir spor tayyaresine atla- dığı gibi Frankforta gelmiştir. Karaya a- yak basar basmaz da kendisine Hitler'in yolladığı taziyet telgrafıni vermişlerdi Yukarıda zavallı sporcuyu karısile be- raber görüyorsunuz. Göze alan delikanlı Homas Condon isminde bir- delikaniı, meşhur paten yıldızı Sonja Henie'ye de- lice âşık olmuş, ©- nu bir kere olsun öpmeği aklıra koymuş, Ve bir gece yarısı kızca- fiziın Hollywood - Dünyanın en genç parlamento âzası | daki — ötellerden Sovyet Rusyada yeni bir parla » | birindeki _dn'ı*e v Bi sine girmiş, tam pun kurulduğu malümdur, Bu parlâmen- toya seçilen 19 yaşlarında bir fabrika kız işçisinin dünya — parlamentolarındaki | meb'usların en genci olduğu iddia edil - :_’" mektedir. ge Tn ll aü eeei | ( ADLİLSÜK “BOrU böyle bakıyor. Türkiyede, yaşamış ve ha-|İa alınan ve alın- yat görmüş bir millet sıfatile, bu gözle -| mak istenen bir öğücüğün cezası 15 li- rin karşısında hiç istifini bozmadan, va- |radır. Delikanlıda bu para çıkışmayınca, kar ile çalışıyor. Parg*halinde kredi, sa - | zavallıyı bir ay Hapse mahküm etmişler- nayi halinde kredi, teknik yardım, bütün | dir. bunları Türkiye kolaylıkla bulabilir. Bu-| Çocukcağız şimdi hapishanede: güne kadar buldukları hiçtir; asıl bun-| —. Değil onu öpmek, san fllmini de dan sonra bulacak ve bundan hem ken- | geyredemedim. Ne talihsiz insanım ben disi istifade edecek, hem de zulhü i: * | diye sızlanmaktadır. de ettirecektir. ç Yakın senelerde, Türkiyenin çok sür'at- le güzelleştiğini ve yükseldiğini görece- ğiz. Buna tamamen emin olmalıyız ve ona göre çalışmalıyız. Dünyada harb de çıksa, dünya sulha da gitse, Türkiye ge- rek kendisi ve gerek seviştiği komşula - rile daima ilerive gitme ve hayat sevi - yesini yükseltmekte elele çalışan — bir memleket olacaktır. Türkiyeye talih gülüyor; Türkiye bun- dan istifade etmesini bilecektir. Muhittin Birgen yatak odasının kâ- pısına yetiştiği za- yakalanmış- Apandisit hastalığı eski Mısırlılarda da varmış Apandisit hastalığı, sanıldığı gibi mo- dern bir hastalık değildir. San zaman- larda bulunan ve bir prensese aid oldu- ğu anlaşılan mumyalardan birinde, ga- yet bariz bir sürette apanı rülmüşt disit hastalığı ancak 1759 senesinde keşf- edilmişti. | Nisli bir mühendisin Keşfettiği Motosiklet Dalgının biri şemsiyesini alır, s0- I Nisli bir mühendis, motosiklet kaza - larının mümkün mertebe önüne geçmek için, arabalı motosikletlerde yeni bir ta- dilât yaparak, dönüşlerde daha kolay ha- reket eden ve tekerlekleri istenilen şekli Sonja Henie'yi öpmek |<'zn arabalar icad etmiştir. Bir tokat yüzünden beş yüz kişi birbirine girdi Bir genç kadına bir tokat vurulduğu için Bosnanın Omarska köyünde kanlı bir çarpışma olmuştur. Omarska köyü- nün ahalisi kâmilen ümanlardan mürekkebdir. Gencin birisinin evlenmek üzere vaki olan müracaati almak istedi- ği kızın ailesi taralından reddedildiği için delikanlı genç kıza ailesini dinle- meyip kendisini takib etmesini teklif et- Tüşti. Kızın bu teklifi Teddetmesinden müteessir olan genç adam bir gün çar- şıda yumurta satarken rastgeldiği kıza bir tokat indirmiştir. Bunun üzerine beş yüzden fazla köy- iü ellerinde bıçak, çifte ve roavelverlerle iş bir muharebeye futuşmuşlardır. yetişihciye kadar içlerinden — altı kişi ölmüş, yirmi Kadarı ağır ve elliden fazla hafif yaralanaılar olmuştur, To- kadı vuran delikanlı hafif ve kız da ağır yaralılar arasındadır. Belediye vergilerinin tezyidini istiyen şehir Dünyada, ahalisi belediye vergilerinin arttırılmasını hepsinin imza ettikleri maz bata ile hükümetten istiyen bir şehir var- mış! Bu şehir Danziğ civarındak! Puk şehridir. Son genelerde büyük bir refaha kavu- Puk şehrinin ahalisi memleketlerini k belediye saraylarile güzelleştirmek işlerdi. Hükümetl bu binaların inşatı ÇiSter t ârazı gö-Üjçin lâzım gelen tahsisatı vermediğinden tür. Halbuki yeni dünyada, apar- | 4hali toplanarak belediyeye verdikleri vergilerin ©6 20 arttırılmasını istemişler. dir. İSTER İNAN, İSTER Şehir tiyatrosu her cumartesi günü öğleden sonra çocuk. lara mahsus gayet ucuz fiatla bir temsil verir. O gün t- yatroya girebilecek olanlar sadece çocuklarla, çocuklara refakat eden &'leleri efradıdır. Halbuki cumartesi günü ti. İSTER İNAN, İSRET M LA ——— B D İNANMA! yatro başlamadan evvel gidip bakınız, holde kadın, erkek birçok kişinin beklemekte olduklarını görürsünüz. Eğer ya- nınızda iki çocuk varsa bekliyenlerden biri size yaklaşır ve: — Bir çocuk sizm için kâfidir, ikincisini muvakkaten ba- na veriniz, onun sayesinde ben de tiyatroya gireyim, der. İNANMA! D UŞU ÖYERRETU NTT Sözün KısaSİ Parlâmentoda — Döğüş ) ekika parlâmentosunda eef bu ıv.lır biribirlerine yit Jer.. kanunun kıvnığı olan bu "# iki tane de tökat şaklamış- Wv) nd ve her biri ikbal ve iktidaf çe yanıp tutuşan partilerin bol olduğu lerde olağan işdir: w (Mu.sıd! eninde sonunda (Müdarebel ot * müncer olur! Bu itibarla, bu hâdiseye M fazla ehemmiyet vermiş değiliti- M bu münasebetle, gazetecilik w dan bir tanesini bu haber Abdülhamid zamanımmda idi. verdi. da çalışyordum.. süzlerimiz, man bir sansöre tâb Mebuf. mento.. teşril kuvvet.. moclis, M maazallah! Bunların h:r’ılnll ğıza almak, ima yolile olsun, bir tanesini mevzuu bahsetn:tkı ehi? teşebbüsle birdi. yel Rahmetli babam, o sıralardâ kan bir lügat kitabında «zalimM*ı kelimelerini bulamayınca zarif nükteli kıt'ayı yazmıştı! Nice medhinde bulunmam ben © a t& â Hiçtir adline nispetle onun #Ğlİ V Sâyesinde o Süleymânı yermanifi Zülime, zulme, kitaplarda bile AA ÖÜS'Ğ&X YAY I,u— zaman, böyle umıııdı- Günün, birinde, kaımın mukbil Kemalin yanına CIĞ davetler ekseriya vaki oldllâ“ de, elinde bir frenkçe gazete futuyor ve bizlere şaşkın şaşkın olan Necib Asıma, maktuayi , — Kuzum Necib bey! dedi$ lll# olmıyarak tezyifkâr bir iki i beri et ve bını, ıçtdyi Cevdet kendi odasına çeuldlk’ w ra, varakaya bir göz gezdirdi — Allah, Allah! diye bağırdı. Ü " nasebet? Cevdet deli mi oldu? BNN Meğer, matbuat müdürü, mentosunda geçen silleli, çıkan tafsilâtını saraya da bunun İstanbul matbuatında Sebebi mi?.. Gayet basit.. e, ey millet! Parlâment? mebusan meclisinin a: ve memleketin vekarmı, )ıı!d"d ; Yüksek siyaset, bu, sözüm ons! yast dehasını methede ede leri Kızıl Sultan Abdi merhum matbuatı dahiliye mll etmedi, gitti. Yarım saat sonrâ du. Nihayet, bir köşede yazı il€ oku, Sonra da tercüme et ve yütlet # tiriver, Asım: gazeteye nasıl girer? tülü bir hâdisenin yabancı iradei seniye sadır olmüş imiş: ; kepazelik budur!. denilecek, V€ ğ rüumak endişesine atfettiri İşte, bazılarının emsalsiz: ahmaktı! Amerika ve İsviçr€ g ticaret anlaşm Ankara 4 (Hususi) — Mıı'”" gün teknik işler üzerinde ' miştir. j heyetile dün başlıyan müzâk Amerika ile ticaret anlaşma$ kerelerine de martta M