altı içi ü ..qu'nkellle beraber birlikte terziye gitmişlerdi. Manken kız bir el bise giydi, görün- dü. Kadın beğen- di: — Güzel elbise GA ama bana ge- b[t . Mez. S Kolg, Çare buldu; Büle ÇAY Yar, karıcığım, elbiseyi man- F Nm:b" alır, evimize gölürürüz; * ö Güzel olmuş bir lokma aldı: l - — Çok güzel ol. : y Müuş. 4 [' Bayan da bir ç lokma aldı, o da V ayni şeyi söyledi: a * [ı — Çok güzel ol- muş, v içeri f T yenek M""- dedi, bugünkü — yemeklere _W_:'“ Pişirmiştim. Gelmedi,. sı- Birdi. Bayan: T bayan, bugün nişanlım ge- * 3Jenziyor Tesmini yaplırmış, duvara asmıştı. Kartısı gel- diği zaman sordu: — Resmimi na- sıl buldun? Ç — Hele bata. & S — yım. W Rtan G Z — Yakından de- k bak, o zaman daha güzel ee x."" ÖPkı sana benziyor. e Pi & Yadin çak * Tarif * Arkadaşlarına anlatıyordu: — Benim karı- Mi size kolayca ta- Tif edebilirim. Bir bekçi köpeğin te- Çirkin — görünürsün Etkek mMamile — zıddıdır. —;_ Ben eve girerken N"— hiç şesini çıkar- K —'dı::qhi Yiyip kahveye git- Zaman lerini gösterir, KAHKAHA SON POSTA Dünyanın en büyük operatörü; — Seyri eğlenceli oluyormuş, bunu bilseydim, şimdiye kadar çoktan ya- kardım.. Bayan avukat — On beş seneye mülh. küm olduğunuza mu ü E'v sahibi — (Hırsıza) Büfenin anahtarı karımen başının ; uyandırmadan alabilirşen al.. m hepsini bitirme; giderken kapı sını da açık dbırak yalnız lüyorsunuz? büfedeki Nihayet Üare Paris yolundaki İki tüccar arasında: — Ben bir yere kırılacak bir şey gönderirken, sandı- ğin üzerine «eİçinde kırıla- cak eşya vardır, dikkat» ya- zıyorum. Fakat dikkat etmi- yorlar; gene kırılıyor. Çok geçmeden dari dünyada biricik sermayem âlet kutumu, gamselâmın al- tından çıkardım ve bir nevi - sarsıntılı dafii, maskesi gibi yüzüme tuttum, Baş- |ka çare de yoktu. Sallan bre sallan.. u- İzandığım yerde yüzüm bu yalpalardarı, — Ben çaresini buldum. | sallantılardan yere çarpıyor, burnum Benim gönderdiklerim kı-| kurumlu tell sıyrıyor, gâh sağ, gâh s0l yanağım halkaya yapışıyordu, fakat bir |türlü bitip tükenmiyen tüneller, hazreti , — Ne yapıyorsun ? LEyüb sabrı taşımama rağmen, beni çile- — Sandığın üzerine eİ- den çıkarıyor, Üzerime hafakanlar h:sh t |yordu. Nitekim, gene bir tüneli geçerken Şinde patlıyacak — bomaalar y aN L l Sanki boğ: vardır, dikkat» yazıyorum. |maca öksürüğüne tutulmuşum.. öksür- Çğ A düm, öksürdüm ve ben böyle göğsüm ya- Eir rica ralana yaralana, boğazım yırtıla yırtıla — Çok rica ederim, nişanlandığımız | Öksürüp dururken, lokomotiften fırlıyan rılmıyor, zaman beni kat'i- e *ılc;lcrin yırullıbr:;çici ışik I;üunc!e— n ünelin tava- 'en — bul rinden başımın nerede ise, tünel ğ'in)'ım:rınumdu nına değeceğini, bu suretle handiyse tü- — Neye? nel yolunda ölüp gideceğimi dehşetle kettim. — Dudaklatını.. S ketlim Kör olası tüneller, o kadar çok sıklı ki, göz açıp kapayıncıya kadar birindea çı- kıp öbürüne dalıyorduk. Bundan ötürü renler; içkiden burnumun kızardığına | de, vagonun üstünde, o ük sultanlık an- hükmedip bana sarhoş muamelesi eder- larımda yaptığım gibi şöyle dikilip rahat ler, ça oturmak nasib olmadı. Ne kadar tüne! geçtik bilmiyorum, bir müddet sorra * düzlüğe çıktık, ben de oturdum. Elli alt- mış kilometre kadar daha gittik. Eks- presimiz gene ağırlaştı. Yenl bir tünele Nişanlılar arasında: gireceğimizi ve netice itibarile yeni baş Erkek — Bilsen tan çile dolduracağımı anladım. Allaha Yoslü/ vi Güüyek, (02 Ç M çok şükür ki, tünellerin arası bu sefer o SA R A b İrtanı EZİLİ İkadar sık değildi. Ben de, her tünel ara- da sensiz Yapıya- >Se İsında vagonun üstünde bağdaş kurup SA durüyor. Takırtılar artınca, hemen lâstik Bgibi boylu boyumca uzanıyordum. Kız — Ben de öyle Necmi, hattâ Derken, bir de ne göreyim: Canımın zin boyası burnü- ma çıkar da; gö- Ne yaparsın? günün birinde içi eböisi hayatım> kutum yok, pir olup benden ayrılırsın diye düşünüyorum da,? uçm kaybolmuş... İnsan oğlu bazan © zaman... pek abdaldır. Benim de abdallığım tut- muş olmalı zâhir ki, vaziyetimin gülünç- lüğüne bakmadan, vagonun üstünü karış karış aradım, ihtimal, trenin sarsıntışın. dan bir köşeye kaçmış, takılmıştır, de- dim. Dedim ama kendim de pek öyle * imanmadım, Kutum, biricik arkadasım kaybolmuştu. Öyle bir fena oldum k Dünya bana zindan kesildi sandım ve maymun çevikliği ile bir kayışta vago- nun öbür ucuna vardım. — ©O zaman ne yaparsın? — Sana benzediği için Nihadla nişan- lanırım, Memnun olmadın mı? Karıcığım karıcığım, tek seni mem- run — edebilmek ';,. iki kişilik — Yarabbim nedir bu benim çektiğim yatro bileti aldım, 4 mırıldanıyor, — bir geldim. şeyler yapmamayı, sizin — anlıyacağınız, böyle yaşamaktansa ölmeği tasatlıyor- | | dum, ama, bende bu tasarlayışımı, filli. yata geçirecek yürek yoktu. Kaç defa, 1 at şuradan kendini'.. diye kenfi imi zorladım. Her şeferinde de en- — Ben tiyatroyu sevmem ki mem- Ç nun olayımı.. — Ama biliyor musun, bu gece tiyat- roda çok komik bir piyes var.. bütün | gin bir korku ile geri çekildim. Derken, tiyatro müddetince güler, yeni takma | ttlaşılan ya başım dönmüş veyahud da dişlerini herkese gösterebilirsin; YaöreStüma " Kalnümaş ol KA Kİ aya memdun olmadın-mıt Bim ayrık bir halde kendimi boşlukta buldum, düştüğümü ve küüüt diye bir * yere oturduğumu hayal meyal hatıriı- yorum. Solarlar Aklım başıma gelince, bir kumandan ciddiyetile vaziyetimi tesbit ettim: — Geçen hafta sizin camekânda gör- düğüm kumaşla- — — rın çiçekleri daha # B parlak, daha gös- 4'” öj terişli idi. — Eve, bayan ama, bilirsiniz ki bu mevsimde — çi- çekler gayet çabuk solarlar. şimdi pınan, bir İnsan gibi soluyordum. Bir elimle, iki vagonu birbirine bağlıyan Parisde! yorucu ve en üzücü merhale oldu Nakleden: İbrahim Hoyi Denize düşüp te boğulmamak için çır- İlunan bir ağır hasta adam rolü oynıya. M Sav'a 7 Ğ nün harikulâde maceraları: 8 —— son merhalem en |kroşeye asılmıştım. Tek ayakla da cam- bazvari vagon resltoran tamponunun üs- tünde duruyordum. İnsanı boğan, gerzi- ni tıkayan dumanlar, beni artık o kadar rahatsız etmiyordu. Bitkin, elim, ayağım — kurumuş olduğu halde, soluğum düzel- di, doğru dürüst nefes almıya başladım. Yedi saat süren Çaribrod Belgrad yol- — culuğuna nasıl dayandım? Nasıl oldu da düşüp ölmedim, daha hâlâ şaşarım. Ni- — hayet, tren Yugoslav payıtahtına girer- — ken yavaşlayınca, ben de hemen yere atladım. İstâsyonda, bir çeşmede elimi, yüzümü — yıkadım. Elbiselerim toz toprak olmuştu. — Üstelik yer yer yırtılmıştı. Aynada <«ma- hi cemalimi>» bir seyredeyim dedim. Keş- ki etmez olaydım, gözlerim yaşardı. Ben fakir de olsam, param da bulunmasa, bu — hale mi düşecektim diye kederlendim. Daha fecli kuvvel maneviyem de kırıldı. — Bu hali pürmelâlime acınır, ne yape- — cağım diye arpacı kumrusu gibi düşü- nür dururken, bir. memurun şübheli — şübheli beni süzdüğünü gördüm ve tam herif üzerime doğru gelirken, kendime — bir çekidüzen verdim. Hemen — yanıma yaklaştım: — Aktarma bekliyen yolcular — istas. — yondan dışarıya çıkabilirler mi, acaba?.. — diye sordum. Oyunumu becermiş, memuru - atlat- — mıştım. Adamcağız işi ciddiye aldı ve: — — Evet, dedi, çıkılabilir, yalnız istaş. yon polis karakoluna pasaportu birak- — mak İâzım... Ne basit değil mi?.. Yalnız pasaport bırakacaksınız ve şehre dalabileceksinız. Başka bir şey istemez. Bundan fazlası can sağlığı!... Halbuki, önceden arzetmiştim, ki bu |kulunuzda pasaport filân yoktur. Bina- * enaleyh, pasaportsuz musun, al öylesi |cezanı... İstasyondan sıvışamadım. Kar- nım acıktı. Meğer istasyonlarda he7 şey YA ateş pahası imiş, En uruz sandığım ayni — şeye bile dört misli para aldılar. e. Belgrad bana pek nankör davrandı ve fırsat çıkıncıya kadar tam bir buçuk gün — istasyonda sürttüm, durdum. Kaç kere- ler, burada ne arıyorsun, diyecek oldu- lar, Hemen her sefarinde de: Ekspres — m. Sofyadan gelecek olan bir . ımı karşılıyacağım, cevabile hem — e ayağı dolanan müşlül. — leri atlattım. * Evet dostlarım, eninde, sonunda seya- hatimi bitirdim. Fakat Parise de omn iki — günde geldim. Yolda geçirdiğim müce- raların hepsini yazsam bir kitab dolar. — Şu kadarını söyliyeyim ki, bütün bu 12 günlük yolculuğumun ekser — saatlerini, — bilhassa geceleri gene 6 rahat köşemde?? Vagon restoranın üstünde geçirdim. Di- lenci postası olan marşandiz istasyonlar. — da geceleyince, ekseriya buğday amba- rında veyahud sâmanlıkta yatlım. İsviç- rede bir kolayını bulup üçüncü sınıf va- göna girmiştim. Buralara pek ender ola- rak uğrıyan biletçiye de uykuda bu- rak, bilet vermekten kurtuldum. — Arkası var —