ZEDEBİYAT. K9 kuruşluk romanl I Kitab ve kitabcılık lıuyafınıııı lehdıd den ve güzel eserler V 4| Gündü : muhîr, gece hırsız Tam manasile gündüz külâhlı gece silâhlı olan Ç kema FENA ÂDET ir dostumla beraber yürüyorduk., [ Dostum birdenbire: «Çocuğa çanta». — Hah şimdi işi yoksa çocuğunun vır- . v» eşepelir vızını dinlesin! edib iki sene hapis yatacak dükkân camekünlarını boydan boya kaplıyacak gibi görüne | Dedi, eğildi. Atılmış bir sigara paketini -Alışeı "'î"ahh A F yirmi beş kuruşluk facianın bilmem ki, önünü nasıl nlıgıjıi’ H y öndü: — Telgraf mühim işler için çekilir. ) 4 "İî&ğ& ::: s:::îudc TEriRE Kim bilir, belki bu telgraf yüzünden ken- Yazan: Halid F Ozansoy Ç — Hajır yok, dedim, ben senin gib! | disine büyük bir fayda temin edecekti” İhtimal hatırlarsınız, daha birkaç ay[ n yerden sigara paketleri toplamam. O da gitti gider. evvel, bir lercüme roman serisi vesile- sile ucuz kitabı methetmiştim. Sakın şaş- mayın, bugün de bunu zemmedeceğim. Niçin mi? Anlatayım. Herhalde bana hak vereceksiniz, Elli kuruşa satılan o tercüme roman- lar €en aşağı onar, on ikişer, hattâ bazısı en beşer formalık kitablardır. Lisanımı- za tanınmış muharrirler tarafından çev- rilmiştir ve baskıları da z, güzel, rüh açıcıdır. Nasıl ki tanıdığım bi rçok gençler «Terziye kostüm ısmarlıyacağım.» — Geçti, azizim, o da suya düştü. Güldüm.. — Ne çıkar camım, dedim, yarın ya kendi hatırlar, yahud karısı balırlatır. Bir gün sonra hepsi yeniden telâfi edilir.. Bu sözüme de dostum güldü: — Geçti, dedi, bütün bunlar için lâ - zım olan para bir daha gelmemek üzere y — Toplamazsın amâ, yere atarsın, be- | — mim fena âdet dediğim de bu. Bu yüz - den ne zararlara girersiniz de gene hu- yunuzdan caymazsınız. — Vallahi sözünden pek bir şey anla- miyorum. Yerden aldığı paketin tersini çevirdi: — İşte bak.. Bu paketi atanın zarar - larını göz önüne getir. ( | " ğ | de?uı-ı:::: îl(rıl:glnî ’&/Nîf/ğ d;:):.l;h:,!u,d:k_ 'Evvelce ıbl'r maniküreü kızı olan karısı| , W a şe.. Meşhur romancılarımısın Ü ler — Cemiyetine Ünnlür Git Sicells şöyle demiştir: . , , Vakıâ elli kuruşa tercüme eserler ba- evetlörle; Dünya ıdıbıylm;; harb aleyhinde ya- Sler iabilarük — Kocamın bir hırsız o'duğunu bilmi- | çan kitabcı ilk zamanda bu işe ehemmi-| hur. tercümeleri... Hepsi pilan bir müraca- Srütüktte bîyııir &ç yordum. Roman yazardı, iyi de para ka-| yet vermiyor, ancak yakında onun da ba-| Buyurun!.. Buyurun!.. ulf 5 de, şimdi hu gümlüğtekToki zanırdı. Edebiyat piyasasında da epeyce | ına patlıyacak olan tehlike daha evvel | — Tıpkı bundan- yirmi beş, Ot | e kadar olan Tahttir Biyvalüri tanınmıştı. Romanllarında o kadar usta-| Ci ve yetmiş kuruşluk, hattâ bir liralık | velki Yenicami arkasındaki SÜi & | S nlarekelr ; B Ce lhıkla tasvir ettiği hırsız, ha! romanlar basan birkaç kitabcıyı | hallebicilerle dondurmacılarıl $ f y ) A ndi. bağnin ö ise altından nallı idiler, meğer doğrudan doğruya ker ndürmeğe î.şııîon Çünkiü okuyu- :,;ıı î.dîhh;]':b:prm" l ğ E ”) ha , | bilirdim?. Bir sene evvel yeni evimire | cuların mühim bir kısmı ne imzaya, ne| Çünkü a cilerle — dü L gL di ça PeriBatan Aöferker aditniş, büiletei(l0) taşındıktan sonra, kocam yeni bir âdet|eserin kıymetine aldırmadan sadece gü-|o zaman şöyle bağırışırlardı! & | — Nasıl zarar.. ilei — Oku! & bu kitabları kapışmağa — başlamışlardır. İ Paketin arkasındaki yazıları ckumuya| — Neye? Kitabcı da, yaptığı işin değerile mütena- başladım. — Pakette bir Şazı daha var; hele anu sib bir kazanç elde etmiştir. Demek olu- İ «İki kilo yağ>. da okul yor ki ortada cidden takdire lâyık bir te- : Dostum izahat verdi: — Evlerinde yağları bitmiş, paketin arkasına bakıp yâğ alacağını hatırlıya - taktı. Paket atılınca, gayvet tabil olarak yağ almayı da unuttu. Yarın evlerinde bu yüzden yemek pişmiyecek. — Ya aldıysa. ediğine göre ı.'rsmış BSen okumana devam et: «Dört metre lâciverd krep Birman.» — Ne fena.. Akşama krep birmanı evi- ne götürmediği için karısile kavga ede - cek. C Bunları biliyor mu idiniz? —| Büyük harbde sarfedilen pa para 507 milyar liradan fazladır malolduğu kaydodilmektedir. Fakât bu hesab nasıl yapılmıştır? İstida sahibleri bundan bahsetmemektedirler. Fakat bun- “ların en masraflısı ve en kanlısı 1914-1918 harbi olmuştur. Bu muharebede (70) mll. GÖNÜLİSLERİ Nişanlı hayatı Neden tehlikelidir? «Üç ay evvel mi idi, beş ay evvel —i idi, pek iyi hatırlıyamıyorum. Sü- tununuzda bir genç kıza verdiğiniz na- gihatleri okumuştum. Ona uzun müd- det nişanlı hayati geçirmemeyi tavsi- ye ediyordunuz. Tam © sırada ben de 'ya nişanlanıp uzun müddet beklemek, yahud da sevdiğim erkekten vaz geç- mek şıkları karşısındaydım, itiraf ede- rim ki tavsiyeleriniz beni tereddüde düşürdü, epeyce düşündürttü. Niha - yet tavsiyelerinizi dinlememiye ka « Tar verdim.» * serbest hayatından istifade ederek ni- || | © kullanarak para dolandırmış ve bir|klâsik, yahud realist herhangi dünys e- valer ae AEİ L ApmeE A özle Yukarıda oküduğunuz satırları bir — şanlısı ile haftalarca, âylarca gezer, Ğ çoklarma da ismile, karşılığı “olmuyan | debiyatında meşhur olmuş bir eserin n'î’:*“r:nk;:m“ " genç kızın mektubunun (lk kısmısdan aldım. Şimdi de son kısmımı dinleyi - niz: * — 4«Evet tavsiyelerinizi dinlemedim. nişanlandım, üç aydanberi nişanlıyım ve daha bir yıl nişanlı kalacağım. He- men söyliyeyim ki hayatımdan çok memnunum. Fakat soruyorum size Teyzeciğim, o nasihati neden verdi « niz? Mademki yanlışlığı filliyat 'e sa- bit olmuştur. Şimdi hata ettiğinizi söyliyemez misiniz? * Mektub bu naktada bitmedi. Fakat alt tarafı şimdiye kadar okuduklarını- zın bir tekrarından ibaret. Binaona - ÜY Jeyh onları da iktibas etmiyeceğim, Bence meselenin can alacak nokta- b Şimdi eevabımı dinleyiniz: s1 buradadır. R Aziz okuyucum, TEYZE Almış ölsa kurşun ln- Okudum: «Hasana iki yüz lira borç verdim — Gördün ya, iki yüz lifa da paketle birlikte suya, pardon kaldırıma düştü. ki yüz lirayı hatırlıyamıyacağı için isti- yemiyecek ve Hasan da ödemiyecek. — Ya öderse, — Alacaklı alacağını istemeden borç- nun «Benim sana borcum var; ödiye- yirn!» dediğini hiç işitli İçini çek: — Fena ödet. Dedi. Edip hıwsız Frederick Livingstone Londra balkımdan Frederick Livings- tone, iki şahsiyet taşıyan bir insandır. Gündüzleri tâbilik ve muharrirlik ya » par. Ve senede 6000 Jiradan fazla para kazanır. Gece olunca hüviyetini değ'şti- ren muharrir, ikinci şahsiyetine bürünür ve hırsızlık yapar. Bu yüzder. de mahke- meyi boylamış ve iki sene de hapis cezası yemiştir. 9 odalı bir evde oturan gündüz mu - harrir, gece hırsız Livingstone, geceleri ziyaretine gittiği arkadaşlarının evinden ne bulursa çalmakta, çalınmış mallara da yataklık yapmakta, ve bunları bile bile satmakta idi. mi? Fena üdet! İsmet Hulüsi Ayrıca evlere girerek de hırsızlık ya « pan muharrir, akemede kuvvetli bir mantık ile kendi kendisini müdafaa ct- mek istemiş, edebi edebi sözler söylemiş- Be de para ettmemişti Bıygırlm ilk defa nal vurduran millet eski Romalılardır milyonu harbde ölmüş, beş milyon ka - din dül kalmış, 9 milyon çocuk yetim kal- mıştir. Kiymet öolarak kaybedilen servet ise, Türk parası ile ve altın kıymeti esa- sından (507,360,000,000) liradır. çıkardı. Geceleri eve gelmemeğe başla- dı. Sabaha karşı da eve gelince, her se - ferinde bir sürü işe yaramıyan şeyler getiriyordu. Paltolar, kandiller, raketler, eski paralar.. Daha neler, neler.. «Yahu bunları ne yapacaksınız?» diye sorunca da ne yapayım, geceleri poker oynuyo - ruz. Para kalmayınca, eşyasına tutuşu- yoruz. Ben de bunları kazaânıyorum, di- yordu. Bir keresinde bitişikteki komşu - muzun evini soymuşlardı. Aradan bir müddet geçtikten sonra eve dönan ko - câm bu haberi alınca, hemen telefona ti ü « Ben hata ettiğim zaman derhal dü küyülüş; pollas aBat Termaiğiti zeltmeyi, özür dilemeyi bir vicdan 've ahlâk borcu bilirim. Fakat bu me - selede gene ilk fikrimde ısrar edece » Kim, mâzur görümüz, Siz müstesna bit genç ile karşılaşmışsınız, imüstesna bir muamele görmüşsünüz, bundan mem- nun olurum. Fakat isterdim ki mek tübünuzu şimdi değil, bir yıl sonra ni * şanın nikâha inkılâb ettiği gün yaz mış olsanız, biraz bekleyiniz. Ve o za- man gene yazınız olmaz mı? * Aziz okuyucum, Bizde nişan taahhüd ifade etmez, bir erkek bugün nişanlanır ve bugünün Ben bu hayata tahammül edemiyor - dum. Kocama çıkıştım: «Gocoleri — eve gelmelisin!» dedim. Kabul etti, bir müd- d&t böyle devam etti. Fakat bir gece ya- rısı uyanınca, kocamı yatağında bulâma- |dım. Nereye gittiğini de bilmiyordum. İş Üneden sonra patlak verdi, Muharrir ve |hikâyeci sandığım kocaman yaman bir hırsiz çıktı. Livingston çaldığı eşyaları bile bile e sattığı gibi, başka başka kinselerin adı- na rehine koymuş, kendi Ziyarete ge- len tanınmış şahsiyetlerin bıraktığı kart- lenir, sonra münasebeti nikâhla neti - çekler v "“ifi' celendirip neticelendirmemek tama - men ihtiyarına bağlıdır. Genç — kızım aile terbiyesi ve mekteb tahsil! Bgörmüş olduğunu kabul ediyorum. Kendisini muhafaza ettiğine de kanilm. Fakat bu vaziyeti kızı aylarca bir genç erkeğin kolunda görenlere nasıl kabul etiirir- göniz? Buna mukabil başka memleketler - de, meselâ İngilizlerde nişan, hattâ sadece bir izdivaç vâdi taahhüd ifa- de eder. İsbat edildiği takdirde sö - zünde durmayan erkeğin kıza göze a- hnamıyacak kadar büyük bir tazminat vermesini mucib olur. eserl uğruyor ve «Madem ki, diyör, elli kurüş- lük romanlar bu kadar çak: satılıyor, o halde yirmi beş kuruşluğu bunun iki üç misl | renek roman üzerine saldıfınca öte tarafta cid- di ve hakiki değere malik eserleri basın tâbiin iki eli böğründe kalmıştır. O hal- yahnis! tatsız olur!» sözüne inanmayın! Bamksızm maskıra!ıkları şebbüs vardır ve bu teşebbüsün bu su- retle devamı kültür hayatımıza her za- man faydalı olacaktır. Hülâsa bunu al- kışlamamak en büyük bir baksızlık olur. Fakat iş bununla kalmıyor ki... Diğer bir kitaber, elli kuruşa bol bol satılan bu in karşısında afallıyor, cezbeye azla satılacaktır!» ü Bunu düşünen açıkgöz derhal teşebbü. se de giriyor. Artık yirmi beş kuruşluk, kitablar, şimdiki gibi, moda — olmüuştu! Fakat bu eserleri yazanlarla hakiki kıymeti arasında derhal bir dü şüklük baş gösteriyor. Sebabi de şu: Bir kaç tanınmış muharrir, en berbad ese- rini yok pahasına bu kitabcıya teslim e- diyor, bir takım heveskârlar da bu seri- ye isimlerile eserlerini karıştırmak im- kânını buluyorlar. Yani açıkçası, orlaya ucuz romanlar çıkıyor ama cinşleri be- eserlerin etine uğtamış hastalar gibi ucuz . Pek tabli olarak şu anda beş kuruşluk manlar basmağa mecbur kalıyör, Der- n efendim, müelliflere az çok verilen telif hakkı da yarı yarıya iniyor. Bunu görünce bir kısım değerli Tomancıları- mız «Bu işçe biz yokuz!» feryadını ayyu- ka çıkarmasalar da boyunlarını bükerek kitabemin yanından uzaklaşıyorlar, Ya- rın geride kalanlar da hiç şübhesiz ayni yolu tutacaklardır. Gördünüz mü ucuz roman sisteminden çıkan faciayı! Gelin de şimdi «Ucuz etin Maamafih sanmayın ki bu bahsettiğim tehlike, bügünlük yalnız telif romanlar üzerinde kalmıştır. Hayır, tercüme seri- leri de ayni tehlikeye maruz bulunuyor- Tar, Çünkü ilk defa bu yirmi beş kuruş- luk ucuz kitab oyununu oynıyan kitabcı, işitliğimize göre, yeni ve parlak bir oyun daha hazırlamaktadır: hülâsa edilmiş tel e romanlar serisi! Tabit bu seri de yirmi beşe! Bunun fena neticesim de hiç şübhesiz hissediyorsunuz: romantik, b'nb r itina ile ve bir tek sıtırını, h Bir kitaber camekâtik — gİ virgülünü ihmal etmeden tÜZÜ virseniz de artık faydası ol öteki açıkgöz kitabcı, derhal, sına bunün hülâsatülhülâsasıni cak ve reükli bir kapak İ camekânına! Eh, her okuyusü © idrak hassasına malik değildir da ucuzu duruürken ötede p3 diye satın alsin! Velhasıl Bgayret ve ciddiyet iflâsına rafta şarlatanlık kazancı! BuNt” hayatımızdaki manevi zararın! sablayın! t Kitab ve kitabcılık hıyıw'" eden ve güzel eserler yerine © mekânlarını boydan boya kap bi görünen bu yirmi beş ki nın bilmem ki, önünü nasıl Artık eski Babıâli yokuşundan $' Mahmudpaşa caddesinden — © Bibi şu feryadı işitebiliriz: — Haydi ;yirmi beşe., haydi F af — Haydi beş.. haydi beş!.. Hani acı acı içim yınınlı yılı geçen muharrirlik hâ; besile söylüyorum:; değerli W lerini ve mütercimlerini tehlikeyi ciddi swrette önliye düşünmeliyiz. Yarsbbi! Şu kö yokuşundan hiç iyi bir ım? Hattâ kitabı ucuzla gibi en hayırlı bir düşünce bik Ü da böyle aşure mi olur? Benden bugünlük bu kadaft” ötesini anket ve, röportaj miz tamamlasın! Halid Fahri Orduda okuma hevasi Ordu, (Hususi) — Merkei” dört ilk okuldan başka bir GĞi vardır. Mülhakat malik bulunan vilâyelte oktE nin günden güne arttığı gONÜ Merkezdeki öğrenti mevcildik ğ 1600 dür. Bu sayının gele fazlalaşacağı tahmin edilme” Türkkuşu âzalarını Türk Hava Kurumundan: 'Türkkuşuna uçucu âza ki Onluklarla ödenen oyuncak b mııknmı gelmeleri.