gaa — ÇAA e GD AA ÇAA AAA TP PY | İ | | | _!. HUAT NF TATERR ÖTT AT TEERE I_I Sayfa o *Son Posta ,, nın Azizim, her şey gibi bunu da sana mu- hakkak anlatmamı istiyorsun öyle mi? Biraz güç olmakla beraber işte başlıyo- rTüm. Gece idi, saat yedi vardı. Tünelden çı- kar çıkmaz hareket etmek üzere olan gi sını — kaldırmıştı. Ben binerken yavaşça geri çekildi, yol verdi. Başımı kaldırdım, göz göze geldik, hafif bir titreme geçirdim ve gözleri u elâ, daha doğrusu duman renginde, ü biraz donuk sarı ve dudakları pek di. Tram girdim, yürüdüm, ni- e gelince arkamı kapıya dayayarak durdum, karşıdan seyredebiliyordum, durüşu vardı ki.. sık sık bi bana bakıyordu, ben İi u görüyor, asız bir çevirip ona Aşık olmuştum lerimi ondan ayırmıyordum m ki, yanıma gelsin, bir şey- ler bahane etsin ve benimle konuşsun, bilirsin ki her erkeğe hemen kollarını acak kadar düşkün bir kadın değilim- k: arib bir şeydir ki arada sı- gelir ve ne yaptığımı çaşır- r kere de bir manej yerinin ü gördüm, tır bana. Bi önünden ge Ş, eğilmişti. K y sonra çok sür'atle koştuğu üum, fakat vücu- b, duruşu öyle za- rifti ki, onu parmaklıkların önünde du- Tran çocuklara karışarak derin bir hay- ranlık ve heyecan içinde seyretmiş, ade- tâ âşık olmuştum ona, fakat ne dersin, attan indiği zaman oradan nasıl kaçtığı- mı bilmiyorum, bacakları çarpıktı, yü- rürken iki tarafına sallanıyor, burnunu havaya dikiyordu, birdenbire her şey bitti, ondan nefret ettim, tramvaydaki adama gelince ona karşı çok başka hisler içinde idim. O benim hiçbir zaman ta- hayyül etmiyeceğim kadar cnteresan bir tüipti. Erkeklerin küstahından nefret e- derim, fakât o sırada onun biraz cür'et. kâr olmasını ne kadar arzu ettim bilsen. Neden yanıma gelmiyordu? Gözlerinden beni beğendiğini, istediğini anlamak ko- laydı, peki onu orada tutan ne idi? Yok- sa benim kendisine gitmemi ve koluna vurarak: «İşte geldim> dememi mi bekli: yordu. Şimdi: «Sen bunu da yapacak kadar acaib bir insansın» diye, muhakkak gü- lüyorsun, ne ise devam edelim. Kendi kendime acaba o nerede inecek diye, dü- şündüm ve Bomontide tramvay - iyice tenhalaştı , O gene öy- ve bana idim ve Orada, ayakta bir adam duruyordu. yordu. Bomontide Ünecektim, evimin — orada olduğunu bilirsin, fakat onun inmek iç'n bir hareket yapmadığını görünce ye adım, belki o da benim ü anlamak istiyordu da ye rinden kıtnıldamıyordu. Tramvay sön is- tasyona gelince indim. Hem de hiç lüzu- mu yoök iken onuün tarafından, arka « hanlıktan.. o da benim inmemi bekle ti, yanından geçerken mahsus koluna çarptım ve sonra başımı çevirerek ftatlı tebes ümle: «Affedersiniz» dim. Senin: «Ama:t İ tın mı?» diye, gözlerini hay görür gibi oluyorum. Fakat bilirsin ki ben kimsenin yapmadığı ya bayılırım. Sonra onu seviyordum di- yorum sana, Onun da bakışlarından bana lâkayd olmadığını anlamak pek kolaydı. E, madem ki mesele böyle idi, onun yap- inı ben yapmalı ve konüşmamiz için bir vesile hazırlamalı idim. Düşün azizim insan hayatta böyle yüzüne ba- karken kalbinin kopacak gibi attığını iği bir adan Pek nadir en de- kere tesadüf- edebi mi? Nerede kalmıştık, Evet ona: «Affeder- siniz> dedim, gülümsedi, fakat ne dersin cevab vermedi. Tramvaydan indim, yü- rümeye başladım. Bir aralık dönüp b tım ve geniş bir nefes aldım, Ellerini ce- bine sokmuş, ağır ağır arkamdan gell yordu. Adımlarımı yavaşlattım, yanıma yaklaşmasını bekledim, yaklaştı ıce başımı çevirdim, yüz yüze geldik, gözleri karanlıkta ne tuhaf par- hyordu! Gülümsüyordu, fakat bu tebes- sümde hafif bir istihza saklı İdi, gayet yavaş bir sesle: «Berabet — yürüyelim ir! klarındaki tebessüm bana garib 1 sarhoş bir endişe vermişti. Onu daha kuvvetle Hele onun tarafından — sevilmek| büsbütün - çıldırtıcı bir zevk! Öyle beni içeriye alıyor. Her tarafın perde- | dökülmiyecek... mes'udum ki, bu saadelimi ra haykıra herkese söylemek rum, Onun gibi bir adam tarafındân sevilmiş olmak içime öyle derin bir se- vinç ve gurur ulaştırıyor ki... Şimdiye kadar yarılarandan onu na- $ıl tanıyamamıştım? Öyle ince sözleri, tatlı cümleleri, insanın tâ canının içine giren leri ancak onun söyliyebile ğini nasıl keşfedememiştim? yarın ona cevab yazacağım; onu tanıdı- Bimı söylemeden, sırrını keşfettiğimi haber v haykı- nunla farak anunla İ mağı kabul görÜ yip © ka gibi K lan kalbim çarparak k aklaşıyo- rum. Kapı görünmiyen bir el tarafın- w Romanı Muazzez Tahsin Berkand dan açılarak gene görünmiyen bir el ri inik.. ilk saniyede onun yüzünü istiyo-| görmüyorum, fakat geniş bir elin eli-| ruz. mi tuttuğunu, esmer bir. başın bana yaklaştığını hissediyorum, — Sevgili İspinozum, ateş parmaklı kızım.. ayet seni yanımda gördüm.. Allaha bin şükür olsun! Yavaş aş başımı kaldırarak onun gözlerini görüyorum.. sicak nefesini kulağımın yanında duyuüyorum, & Küçük Selmacığım, bir defa yüzü: me, gözlerimin içine bak... Gözlerinin ilik — parl, kalbimde, canımda duymak yorum. Seni nc kadar, ne kadar Çok sevdiğimi bilsen! Korkudan titriyormuşum gibi elini nun omuz yor ve benimkinden fes gibi fısıldıyor: a söyle... kolile belimi dolıyarak be- ni kendisine döğru çekiyor. — Seni çok, çok seviyorum küçük Selma.. gelecek günlerden kork- ç|dım, büsbütün âşık oldum ona. Ne ka- Bir hi-| SON POSTA TRAMVAYDAKİ ADAM Yazan: Peride Celâl Kül rengi, pardesü giymiş, yakasını kaldır mişti bir ihtiyar başını eline dayamış horlu- vdiğimi hissediydrdum. Ayni zaman- ordum. Sesimi çıkarmadım. ye başladık, Bizim evin önüne ik'.d:ır benimle geldi. Pencerel İkağa ışıklar dökülüyordu. Perdelerin ar- a salonda dolaşan babamı d amız lâzım. Evime geldim.» Pen- ru bir bakış fırlattı: <N dedi. Ben de sizinle gin etle irkildim. Yüzüne rı pervasızdı. Kendi ken- dime çok müsaid davrandım, küstahl, mıya başlıyor, hakkı var diye, düşün- düm ve omuzlarımı silkeliyerek işi alaya vurdum: — Gelemezsiniz dedim, içerisi pek ka- labalıktır. O da beni taklid ederek amuzlarını silkedi: — Öyle ise yarın gelirim, dedi, Şapkasını çıkardı, selüm verdi, döndü, ağır ağır uzaklaştı. Bu hali beni bitirdi. Büsbütür rarı var, bayıl- dar soğukkanlı ve hazır cevabdı azizim! Ertesi gün sabah erkenden geçti, kız kardeşim sevinçle odaya girdi. Kocancı geldiğini, senden mektub getirdiğini söy- ledi, tabil ne kadar sevindiğimi tahmın edersin, Giyindim, hemen aşağı koştum. Salonda kiminle karşılaştım biliyor mu- İsun? Gece tramvaydaki adamla.. me; senin kocanmış!. Başka memleketl: de bulunmamız onunla tanışmamıza mü- | İni oldu, fakat şimdiye kadar önun bu ka- dar hoş, enteresan bir adam olduğunu İstanbul Belediyesi İlânları Vesaiti nakliye resminden olan borcundan dolayı haciz altına alınan De*, kalı-ve 2127 jumoralı fakse otomobili Byübde Kınimescidde dNN önündeki arsada 9/2/938 Çarşamba günü saat 14 de açık arttırma il€ ilân olunur. — (B) — (636) Vesafti nakliye reszminden olam borcundan dolayı haciz altına markalı ve 2471 numaralı takse otomobili Şişhanede Anadolu gi Salı günü saat 11 de açık arttırma ile satılacağı ilân olunur. alınas g ının*! (B. Baş, diş, nezle, grip, romatizma ve bütün ağrılarınız! yİ keser, icabında günde üç kaşe alınabilir. | İstanbul Vakıflar Direktörlüğü ilânları ammen kiymeti L K Pey parası LK 1$ 51 S -H 2718 47 lesi 15/2/938 Salı gönü saat 15 de yapılı müracaatları, <«664. Bundan başka : 15.000, iştirâk ediniz... laklarını çek, Benim sende olan resimle- rimden tramvayda görür görmez tanıdı- ledi. Bununla beraber benim in- diğim i onda İnmesi, gözlerini üze- rimden sı, arkamdan geliş', bunlar hep şübheyi calib şeyler, Sonra bir aralık garib garib gülümsiyerek: «Tramvayda birbirimize bu kadar yakın değildik, fakat daha samimi, daha anlaş- İğini si ayırmam kendimi zor tuttum. Kendisine çok ik hareket ettiğimi görünce adetâ 1 «Sizi karıma şikâyet edeceğim» di- le alay etti, kı ye de benim neden bana yazmamıştın, hayret ed rum. Azizim kocana dikkat etmeni tavsiye ederim. in bu kadar soğukkanlısı, jbele kadınlara öyle ateşli gözlerle, bakar- İsa tehlikelidir. Geldiğ PYalnı lu rüya gibi gecenin gölgelerine karış: yak n Sonra hep be- sın. Bak önümüz- |Ce ağılah |sun? İşte o olumuzdur. Onun çiçekleri hiçbir za- han solmı k, yaprakları ebediyen | Ve bu tatlı sesle beraber biz uçuyo- gim, bilmediğim yerlere gidi — Seni otomobilime aldığım yağ- murlu günü hatırlıyor musun Selma? — Evet... — Daha o gün, belki de ondan evvel ben seni sevmiştim. Senin soğuktan İtitrediğini gördüğüm vakit ıslak o- muzlarını kollarımla örtmek, seni göğ- sümde isıtmak için içimde büyük bir istek duymuştum. Bunu yapsaydım bana darılır mıydın küçüğüm? — Hayır. — Hayır enberi mı? Demek sen de beni o sordun? Sen de beni yabancı gibi görmüyordun öyle mi? Belimi dolayan kolu o kad. nefes a aln sert ert vurduğunu göğsümün üstünde du- um. Benim kalbim çarpmıyor, titreyor. — Seni arkadaşların arasında oynar- aman onun ku- duruyor.. |Beni k sözlü olduğumu, kalbim- geçeni hemen ortaya attığımı da bi- lirsin, sana bir tavsiyem daha vaz, bir| daha kocan, buraya geldiği zaman onun-| la bana mektı ama, posta ne güne 1 östermiyeceğini bil- ma? Ağaçlarır bir çocuk £ rak eğleniyordun. görür »nbire durdun, kor- kuya benziyen bir heyecanla yüzüme liyelini kaybetmişim gibi kesik kesik Yukarıda yazılı emlâkin satılmak üzere « a caktır. İ mıştık» dedi, ağzına bir tokat atmamak | Rüstempaşa maballı han üst katta 3 No, Çarşı mahallesinde Uncuoğlu 44 No. t 0,75 metre murabi nan dolap arsasının tamamik Yavaşçaşahin mahallesinde caddesinde eski 159 yeni 244 nın 216 hisse itibarile 132 isstik arı 10 gün uzatılmıt ği klilerin Mahlülât T; Türk Hava Kurumu -| BÜYÜK PiYANGOSU Dördüncü keşide 11/ Şubat / 1938 dedir. Büyük ikramiye: 50.000 Liradır.. 12.000, 10.000 İiralık -i (20.000 ve 10.000) Hiralık iki adet mükâfat vardır. Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin eden bu Pİ!_ diğim için şunu da ilâveden rum. Önu unutmak için hi epey keceğim. Eğer senin kocan ©* ne ise, şunu bil ki ne hdlf:/ sevsem o senin olduğu mayı, tramvayda yaptıklarım! aklımdan bile geçirmem. için aa tf Y kat olmakla beraber doğruluğUö'yi manı da temenni ederim. Hof eğer kocana karşı duyduğum çıkça yazmamdan gücenln:;;" mektub fakat tekrar vv İ bu tarafa düşse bile sakın oDU canla yollama azizim. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Bütün bir sigarâ — | W Yazan: Con O'har adan çevireni B. da biraz dol. havada gü karanlığı Çökmel Baçlarda kuşların cıvıltı! ğır ağır gelen denizin cevab veriyorum: — Hayır, karkmamıştım, fakat bir- jdenbire sizi karşımda görünce bir ha- yal görüyorum zannederek şaşırmış- tın. Çünkü arkadaşlarımla oynarken, sıkı bir mendille bağlı olan gözlerimin arkasından zaten sizi gördüğüm jçin gözlerim açılınca, karanlıkta başımın içinde yaşıyan hayal canlandı zannet- Telâşımın bir sebebi daha var- dı: Sizi at üstünde çok beğendiğimi bel- li ederim diye korkuyordum. — Demek beni çok beğenmiştin öyle mi? — Evet, orta çağdaki bronz şövalye heykellerine benziyordunuz. Sacak nefesi yanaklarımda, kulakla- rımda dolaştı. — Sen de orta çağdan kalma bir min- yatöze benziyorsun Selma, Birdenbire otomobil duruyor. Kapalı kapıların ve pencerelerin arkasından rüzgâr esmeğine benziyen bir uğultu duyuyorum, — Denize mi geldik? ken gördüğüm gün hatırında mı Sel- — Evet küçük Selma. seninle şura- de kaynayışı ne güzel... — Neredeyiz? ğe ları N€ — Burasının ismi yok ğ güzel yere biz bir isim sen,-. lira — Evet, buraya hülyıll!w ”| Kumların üzerine yınil"wçj J yoruz. (Bize kadar gelen SÜ larımızı ve eteklerimizi n“ı'v dığımı anlamıyorum) belimi lile dolayor, tekrar başım! süne bırakarak onun en Sü, rmdan daha derif — Birbirimizi bu kadar ğ nra artık ayrılmıyacfi ten Hiç bir kuvvet bizi biri parıp < z. Beyaz t gibi t i bir peri kızı gibi inyanım başka bir W . Seninle hemef adi 4 Pat bi , y l Z güzeldi eşten yanan pırmlk"ı / r öpüyor, okşuyor. ArköSt