— İ Madalyanın Öbür tarafı Yazan: Muhittin Birgen Berlin - Roma Merkezi ve Şar- nüfuzunun < genişle- mekte olduğunu gösteren bir çok hâdiselere tesadüf ettik, Bu höd İerin her biri ayrı ayrı mütalea edildiği zaman, Berlin - Roma mihverinin bütün Merkezi ve Şarki Avrupada müfuzunu tamamen vaymış olduğu neticesine var mak kabildir. Fakat, bu umumi hareketin alt fara- fında işlerin bir de başka tarzda bir gö- Tünüşü vardır ki bu da madaly öbür tarafını teşkil eder: Hakikatte, Betlin - Roma mihveri, bilhassa Tok le kuv- vetlendikten , Merkezi Şark! Avrupada bütün on aylarda 'mihverinin ki Avrupadaki ve küçük ve orta çaptaki memleketleri kendi nüluz ve tesirine a&- lacak kadar kuvvetlidir. Bilhassa mihvere muhalif olan cebhe içinde ya gibi komünist bir devlet bulunması, Berlin « Roma - Tokyo mih i ve Merkezi Avrupadaki nülüzünu ku vetlendiren ve öbür taraf için mı i tesir yapıyor. Ancak, Merkezi ve Avrupada bülünan devletlerin aralarında | mevcud olan bir takim münasebetler var ki bunlar, Berlin - Roma mihverinin bu! sahadaki inkişafının bu mihveree maf Mb bir seviyeye gelmesini meneden âmillerdir. * Meselâ, son günlerde Viyanâda Avus- turya hükümeti doktor Tavs isminde bir mühendisi tevkif etti, Bu zat, Avustur. yada kanun harici ilân edilmiş olan si- yasi teşkilât İideri meşhur yüzbaşı İev- pold'un en yakın bir mutemedidir. Ayn! Zamanda Viyanada bulunan nasyonal siyasi polis bir takım araştırmalar Bu araştırmalar neticesinde ele bir ta- kım mühim vesikalar geçmiş . olduğun- dan bahsediliyor. Avustı bu faaliyete sevkeden başlıca « kaç haftadanberi bu memlekette hep nasyonal sosyalistler tarafından çıkatıl- mış olan bir takım kar; Muhtelif yerlerde, muht çıkarılan bu kargaşalıklar Av hükümetini pek ziyade rahatsız . uykuya hasret aşalıklardır. ediyor ve bu kargaşalıkları çıkaran unsurların Herriot'ya bir arkasında Almanya nasyonal sosyalistle- rinin bulundukları şübhesi, Avustuiyayı , Almanyaya karşı çok şübheli ve ihti- yatlı davranmıya sevkediyordu. * İkinci bir misali de Macaristanda gö- rebiliriz. Nasyonal sosyalizm bu memle- kete de boş oturmuyor, Geçenlerde Bu- dapeşte Komütat'ının ikinci reisliğine bir Nazi seçildi. Bir zamandanberi bu m Nekette de sık sık Nazi hareketleri görü- | N tüyor. Bu nevi hâdiseler Macaristanda| da-huzursuzluk yapıyor ve Macar wükümetini de bir takım endişelere ve Almanyaya k übheli ve ihtiyatkâr| olmiya sevkediyordü. Son günlerde, AK manya haricindeki Almanların Nâzi teş- kilâtınm Almanyadaki feoisi bulunan Bahle Macaristana geldi, Bu seyahati! gayesi Macaristanın son zamanlarda N Zi gailesinden dolayı hisse izaledir. Acaba Bay Böhle bu endişeleri ne dereceye kadar izale edebildi? Bu «u- al variddir ve tahmin edebiliriz ki Nazi teşkilâtının daima yayılmak istiyen bün- yesi, Bay Bol bütün gayretlerine rağmen, Macaristana tam huzur ve em- niyet vermeğe müsald değildir. Bu iki hâdise, gerek Avusturyanın, ge- rek Macaristenm, Almanyadan dolayı tam bir emniyet içinde bulunmadıklarını çok iyi gösterir. mek, onlardan olmaz mı? arafları siyaset kurm Madalyanın Kılacak olursa * ” Üçüncü bir misali de Romanya ile Ma- caristan arasındaki münasebetlerde gö- rebiliriz. Romanya, son hükümet tebed- dülü ile, Berlin - Roma mihverine doğru | meyleden bir siyaset hareketi gösterdi. Romanyada Nazi rengindeki fırkalar nü fuz kazandılar. Fakat, bu mihver, mesc- | İ lâ Romanya ile Macaristan arasındaki bir takım ihtilâları bertaraf edecek bir| telif kabiliyeti gösterebilir mi? Yahud il başka bir ifade ile, bu zıd menfaatler bu iki memleketin, ayni mihverin etrafin- da devretmesine ne dereceye kadar mü Said olabilir? Romanyada büyük bir Macar ekalliyeti vardır; Macaristan da bu ekalliyetleri | tekrar kondi hududu e almıya ahdet- mizlir. Romanya bu ekalliyetleri iade e-|İ bunların dahil ? Aplattıkl sabasının hat verdiler: Resimli Makale: Açıksözlülük dost ka da bir zâftır. Dostu iyi kız bulundurur. Fakat her iki halde menfi netice verir, soz 22 senedenberi Uyuyamıyan adam Gey sayılarımızın birinde 22 senedir lerini kapıyamıyan bir Budapeşteli me- murdan bahsetmiştik. İşte o adam, bu- dur ve Fransız meclisi mrbusan demez, Mâcaristan da bunlardan vazge- çemez; şu halde, bu iki memleketi Be ile Roma ârasına gerilmiş olan tek ip ü- zetihde cambazlık etmeğe dâvet Şu misallerle görülüyor ki Berlin - ma mühveri etraf , | ve Şarki Avrupa hareketinin gayet kuv- ları da vardır. Bu zıd menfaatleri edebilmek, küçük ve kolay değil, belki de tahakkuku imkânsız ola- cak derecede mühim ve büyük bir dava- dır. Berlin . Roma mihveri Şarki ve Mer- kezi Avrupadaki Fransız nüfuzunu kov- mak ve Fransanın, kurmak tarzındaki | paktlar yıkmak bakımından kâfi derecede kuv- vetlidir.. Fakat, ayni muhitte birbirme uymuıyan ve birbirini tutmıyan upsutları bir araya toplıyarak yeni ve müsbet bir k bakımından Berlin - Ro. ma kâfi derecede kuvveti haiz değildir budur. Madaly: Merkezi ve Şarki Avrupay kolayca bağlıyabileceğine hükmedilemez. Çünkü, bir kere bu memleketler arâ- sında telifi fevkalâde müşkül rekabetler| vardır ve ikinej derecede de i #stiklâlleri bir tehlike mahiyetini g mamıştık. Sönra iza-edi Boğazı kurumak bilmez bir zat faydalı bir kitab seçiyor | biraz da işi olmıyan oraya gider. Binaenaleyh kitabı oku « sJe ve kahvenin yüksek bir yerine geçerek yüksek sesle okumı- | yanda epeyce mukallidlik bulunmadıkça bu yeni bulunduğu : > 2 söylenen usulün bütün kahve müdavimlerini memnun et - i —— ya başlıyormuş. - Bilenler bu kitab okuma usulünün muvaffakiyet verdiğini | miş olacağına pek ımanmuyoruz, fakat ey okuyucu sen; SON POSTA DM Açıksözlülük acısözlülük demek değildir. $& Sözün Kısa —— Genç İstidatlar E. Talu W akit vakit gazete, mec tunlafında göze çarpan vi var; Şilr, edebiyat ölüyor MÜT Xi âşk gibi, insanların ve hele SW gayri müfariki lâzımı olduğu mesine, yer yüzünden bütün bü olmasına imkân tasavvur edile” iğ nun için, sorulan sualin bene€ değişmelidir. o — Bazı insanlara bir hak ver şiir, eskiden mevcud bulunan ve ifade kuvvetini gitgide KAY? EA # İşte bu suale müsbet veya me cevab vermek kabildir, Ve bet iz, teşviksiz, samimi veni irşaddan mahrum, fakat b ie, güzellik ve şiir iştiyakı iti # istihkar edilemiyecek pera tidalar var. Bunları bazan, zi ve şöhret sahibi olmuşlar “gf gruru bazan da az çok salâhiyeği edilen kimselerin hadgâmlığı meki, ezmekte ve çürütmek öer taraftan o dediğim istidad * rinde kültürün noksanlığı, ya" # lerden vazgeçtim, Türkceyi doğ rüst öğrenmek zahmetine « si madiyen okumakla olur- katli çe” yadı, havalanmak istiyen şii Kanatlarını kırmaktadır. yg # İzmirden, N.U. Akgün ii ; Sy # Hakiköt aâlma acıdır, zehirli bir ilâca benzer. Fakat tatlı sözle, güler yüzle damla damla verildiği takdirde hastayı ştirir, aksi halde öldürür. Açık sözlü olunuz. Fakat acı söylemekten çekininiz ARASINDA anemi kim omü ii Berlin Yeni başlan İ HERGÜN BİR FIKRA (| Zmar edilecek Bahşiş vermek sırası Bu'yaz Parise giden bir roman muhatriri bir otele inmişti, o Otelin | yabancılardan fazla bahşiş koparmak istiyen bir kapıcın vardı. Muharrir bir gece otele çok geç dönmüştü. Ka- pıcı kapının üzerindeki ufak pence- reyi açtı ve muhâtrirden yirmi franlç bahşiş almadan kapıyı açmıyacağını söyledi. Muherrir yirmi frangı verdi. Kapı açıldı, içeri girer girmez ceple- rini karıştırdı. Kapıcı sordu; — Ne oldu, bir şey mi kaybettiniz? — Cebimde kırk frank'vardı. Yirmi frangı sana verirken ötekini düş müşüm, Kapıcı: — Ben bulayım! Diye dışarı çıktı. Muharrir kapıyı kapadı: — Şimdi bahşiş vermek sasi sen- de, dedi, benden aldığın yirmi frangı iade etmezsen kapıyı açinam. Boşuna yerleri arama, bir şey düşürmedim. ında bir fazilet, düşman Karşısın- ola sevkeder, düşmanı ise müteysk takdirde de acı söylendi “İcik bir şiir mecmuası aldım. katle okudum. İçinde çok ine& nis ve iyi ifade edilmiş duygu Karanlık gecemde doğan Berrak ışığını gönlüme yi Fakat onun yanında ne g hataları görüyorum; Benimle, yerine «ağlasın beni? 04 göz yaşlarımı akıtırım.. / yaşlarımı akarım»,, gibi. Lâkin bütün bunlarla vereli xabın heyeti mecmuası okuya. ki şiir hazzını tattırıyor; ve i her biri okunduktan sonrâ, re duğu heyecanın tesiri gitdi Ne yazık ki, edebiyat id Türk şiirinin bu genç ve idealist di anlar larını istihfaf etmekte, takvimi şairleri» diye zlâY zevk duyuyorlar. İlk gençliğimde, üstadlar, genç istidatları nasıl himay€ zi eylediklerini, kendilerinden g4 şad ve tenkidlerini nice € eli lerini görürdüm. Bu güzel 49 bu gün de devâm etmiyor? İstirkap desem, değil. onla” ceye kadar biz güçeceğiz.. O halde, nedir? Bu kayı" eslâfa karşı bir nankörlüktet şey olmadığını idrak edemiy" p Gençlerimiz kültüre lay i ler; üstadları da onları is geçip irşada koyulsalar, bir vi / ra: «Şiir ölüyor mu?» suali mecmua sütunlarından ilinecektir. Bana tatlı gelir her cefa” Resmini gördüğünüz mimar profe « sör Speer, 1950 senesine kadar (Ber- lin) i yeni başdan imar edecektir. Ye- ni plâna güre, muazzam yollar açıla - cak, azametli binalar şehri süsleyecek, 10 tren istasyonu yerine iki istasyon merkezi kurulacak, ve bütün banliyö hatları şehrin dışına nakledilecektir. Profesör Speer, Hitler'in hususi mimarıdır. kalan, bir gece bile, gör- reisi hayli benzemektedir. İman. 180 santim boyunda Gelin, 115 santim Boyunds güvey » eyle imkânsız bir iş istemek İngilterede yapılan çok mühim bir ameliyat Bir İngiliz mecmusat Anjin dö Püat- rin'in tedavisi için geçen gün çok zor ve çok cür'etli bir ameliyat yapıldığını ya- zıyor. Ameliyat Dudy hastanesinde Dr. Braun tarafından yapılmışlır. Üçüncü defa yapılmakta olan bu tecrübe ameli- yatı, bu defa elli yaşında bir erkeğe ya- pılmıştır. Operatör hastanın hicabı haczi- ni açmış, üstünden aldığı bir yağ taba- kasını kalbine dikmiştir. Malüm olduğu üzere Anjin dö Puatrin lâzım olan kanı alamadığından dolayı husule gelen bir kalb hastalığıdır. Yukarıdaki ameliyat- tan sonra kalbe dikilen yağ tabakasında hemen yeni damarlar peyda olmakta ve bu sayede lâsım olan kan muntazam su- retle kalbe girebilmektedir. İngilterede şimdiye kadar bunun gibi iki ameliyat daha yapılmıştı. Londra doktorlarından Mason tarafından yapılan bu ameliyat- lar tamamile muvaffakiyetli yeticeler , hattâ ameliyat olan hastalardan Itmış yaşından sonra evlenip çoluk çocuk sahibi olmuştur. - * Ro- örülen Merkezi olduğu kadar gayet zayıf bir iş mukâvvadan çal siyasetini öbür tarafı dediğimiz de aya bir de bu taraftan ba- Berlin - Roma mihverinin kendisine Almanya| o Gelinin boyu bir metre sekseri san- ehdid eden 'timdir, güveyinin ise bir metre on beş iBuna rağmen aşırı derecede sevişen İbu çift, rını birleştirmeğe ka - İSTER İNAN, İSTER İNANMA! bakılırsa Anadolumuzun minimini bir ka - | ve yavaş yavaş başka memleketlerin kahvelerinde de tatbik bir kahvesinde «kitab okuma usulü» icad | edilmiye başlandığını söylüyorlar, $. İlk işittiğimiz zaman biz de anil (Bizde kahve bir nevi o klübdür. Dostunu görmek istiyen bir tavla başında gündüzün gailelerini unutmak istiyen, rar vermişler, gâyet mulantan bir dü- dün yaparak evlenmişlerdir. Saadet buna derler işte. Mu İSTER İNAN, İSRET İNANMA!