— BSON POSTA harilıglıi maceraları: 7 Sofyadan Parise kadar görülmemiş bir seyahat yahat için yîkl; vagbhı;ıı— üstünü seçmiştim. Bu yolculuğun zevkli geçtiğini söylersem inanmayınız! Nakleden: İbrahim Hoyi nııaııııı en büyük opar_anıruıı ŞA Biz kupkuru kalmıya az2metmiş bulunuyoruz 'î"“yon bir meyhanecinin Yeşilaya yaptığı müracaatın reddi karşısında içki düşmanlarının düşünceleri İ Anlata Tralti ,a.;: Meyhanecilik eden birisi, Y "%..,.:' Mektub göndermiş, kendist n ve Olmakla beraber, içki içmedi- .—Yqiı Şahtan içki düşmanı olduğun- lıp,,,g "Yı Sza yazılmak istediğini Yeşilay cemiyeti, meseleyi Kydagie İT Ve bu şahsın cemiyete âza İsy ":* ine karar vermiş... Üüm gi” SÜNiyeti umumi kâtibi oldu « ae dmrhînk Razeteciler ve dos'la » Hun sebebini soruyorlar. M:':m: * “ ıy,: hizamnamesinde ve bu içki l Ve ç Refküresinde esas, alkol ip- Bir, Cemiyete Hlurucu zehirlere karşı sa - İRürmek * âza yazılmak için içki *Ya töbekâr olmuş bulunmak İ nı:*' İçtiği halde alkolizme D “lnı:" adam bizim cemiye'timi- :" WW Geıg Almanyada bir kı- P da Gza tarzda az içki kulla - Sitlar, ,...:'"lk istiyenleri kabul odi - ::_qm : _::ndı taliblerin — siyasi ğ & 'etleri itibarile içki düş- h bir Tlküsüi T Ne yardım edebilecekleri Mmülâhazalara dayanıyor- B Biktür, Miyetlerin yanıbeşlbdi “stan Ve bunlar ekseriyeti toş- $ 'er. Bize gelince: Metkü- lâzı Ması için ateşin kuv - amdır, diyoruz. Çünkü % d..mm il için: «İçk! 'Yetin ! Mmefküreyi — zayıllatır. nk.:“’“l“ı yıllarında bizim 'Asıta bira ve hafif içkiler q,_"mqı Fakar çi F t—u," münleri altüst edetek kadar büyüktü €tmişlerdir. lîmanlsr. canları sıkılınca da içiyorlar; SVÜADÜDÜÜÜAAĞAA AAA BAD RETE ĞÜD DÜDERÜ DÜ L D R ü Şaar Yılında bir insanın yevmi v *Vvel.. 1888 — senesinde i Balkmın vasal sınılı- San her şeyden evvel bir —':hd Üzere zevcesi ve bir ,N niınıhıniın doldurulmuş ."ü.h ’—lnıı* Bu evde yemek pişer. N ll% TdL. Bacası tütmiyen ve lıği olmyan ev Şamaşır| tdilemezdi. Anne yemek N"*Wh“-ll ir yıkamaktan başka Şahj, | de n gi "Rı:n;îlıeıennı dikmek '.:' *turanların kendi seh- Ve yeni yeni yapılmı- iğatı evi bir de ku- Ktan menetmezdi. İlk bi İterdi ve o andan It- Yardım ederlerdi. Bil- lerdi. Bir yuva UŞ bit yuvayı muha - yılında vasat bir bir hayat, ekseri ko- F F Ü SAT Z Pleri £ F Su Boj A x Ş# v Z 5 ;Eı" P A 4 | riyorum» demektir. Hişa Te sadece bir - kaç ':;n leri teşkil ederdi. Ükir erkek kahveye gi- n Zıpçıktı telâkki edi. bu ka %h:,"',mğ:—den imkân Hari- AM VAA < 4 '& f Önünde eriyip bi- ai Şimdi tam yerinde bir sual sorulabil. — Peki, ama, İzmitli meyhaneci içmi- yormuş. Neden cemiyete almıyorsunuz? Kendisi İçmiyor ama, bizim düşman olduğumuz satıyor, dağıtıyor. ÖO şah- sın temiz fikirlerine hürmet ederiz. An- cak tatbikat sahasında bizimle karşı kar- şıyadır. Bu neye benzer, bilir misiniz? — Seninle dostum ama, düşmanına sâ- na zarar vermek için silâh ve kuvvet ve- Biz, bir vatandaşı işinden etmek iste- meyiz. İçkinin fenalığını Idrak etmişti: Bunu, bize kuvvetli bir sened halinde ve- | riyor. Bu hareketile İzmitteki vâatatdaş, Yeşilay mefküresine hizmet etmiş bir va- ziyettedir. Belki hiç ikçi içmiyenlerden fazla.. Fakat &za olamaz, * Mücadelenizde muvaffak — olduğunuza itamıyor müusunuz, diye soruyorsunuz. Tek kelime ile cevab vereyim: — Uğraşıyoruz. Fakat karşımızdaki kuvvet bütün t mektedir. Çocukların sayısı eksilmekte « dir. Çocukların yardımları ortadan si mektedir. Alle ocağı büyük bir bi a Üüç odadan ibarettir. Apartıman evi kov- muştur, Aydınlık, geniş pencereli mekteb gençler için daha vâsi ve sıhhi bir haya- tin merkezi olmuştur. Bilirim ki sevişen çiftler daima saa - detlerini saklıyacak bir ocağın tahayyülü peşindedirler. Fakat haya! hâdiselesin seyrini hiç menetmemiştir. Fi'liyat sa « hasında, her geçen yıl müstakil ocağı bitaz daha eksiltmektedir. Lokantada ye- mek yeniyor, çamaşır çamaşırcıya yol - lanıyor, içtimat hayat aile hayatının ye. rine kalm oluyor. Umumi menfaat her gün biraz daha hususi menfaali baltalı - yor. Ve bu seyrin durması için hiç bir se « beb yok. * Bu vaziyet de bundan 50 yıl sonra ha- yalın bugünküne nazaran daha az mün- ferid olacağını tahmin etmekte, fazla a!- danma ihtimali görmüyorum. Mektebin etrafında dafre çeviren cemiyet ailerin yerine ki olataktır. Kadın ve erkek daha az miskin, daha az hasud davrana- caklardır. Kardeşlik ve moenfaat hisle - rinden sıyrılış insana hâkim olacaktır. A iğ profesör Fahreddin Kerim Müstakbel operatörün, Sofya hastane- sinde teşcih dersleri tatbikatçılığı ile ge- keyiflenince de içiyorlar, Vaziyet böyle çen mes'ud günleri pek kısa sürmüş, an- olunca ne kadar zahmetli bir yolda y —ı k bir sene devam edebilmiştir. Bi rüdüğümüz anlaşılır. Yalnız — şahıslar! a | ristan. hükümetinin, ecnebiler hak_ mi uğraşmak mecburiyetindeyiz; ne mü- ı)uıydugu takyidat, zavallınrın bütün e- nasebet? mellerini kursağında bırakmıştır, Kurut- : muştur. 19 yaşına basmış olan müstak- de Macar hükümeti, içki ör Sava, Parise gitmeği karar- cadelesinin muvaffakiyeti karşısında şa- laştırı Buna da sebeb, Pariste, barb rab sarfiyatının azaldığını görmüş. Şarab | yüzünden zarara uğramış, düşkün Rus ta- tüccarlarile bağıcılar da hükümeli -|lebesine paraca yardım eden bir teşek- tırmışlar, Bunun üzerine hükümet, ke külün mevcud oluşudur. Hanyayı Kon- disinin iaşesini üzerine aldığı gecelik mü-| yayı, yaşından çok evvel anlamış bulu- esseselerde tabldotlara yarım İltre şarab nan Sava, gene tereddüd içindedir. Ado- koymuştur. Bunün da kâfi gelmediğini |tâ iki arasında —kalmış — bir görünce umumi lokantalarda şarab sa - | Namazsızdır. — Ne Gitsin tışını mecburi kılmıştır. gitmesin — mi?. — Gitse, ynrd:ım Bu varziyet karşısında bir Macar dok- rebilmek, para bulmak ümidi !lei" toru şunu söylüyor: | se, akrabalarının dirsek çe- «— İşi ki Macar hükümeli, çocukla - | vire di kat yabanci fakat kalbi yük- rımızın sabah sütü yerine şatabı mecbu. | sek bir ilim adamımın saytı nde, bir sene ri kılmıyor.> İnamerde el açmadan yaşadığı bu Soliya- Görüyorsunuz ki; dava, büyük bir da-'da kime baş vursun, ne iş tutsun? Nina- vadır. İçtimai, iktısadi, adli, tıbbi bir çok | yet sevdiği bir genç kızın tahsilini ta- cephelerden mücadeleyi istilzam ottirir. | mamlamak üzere Parise yollanması üze- * rine, ölmek var, dönmek yok diyor ve Büknttenbek kodan a dıiyolcıluiı çıkıyor! Onu dinliyelim: a yök değil Gündeli yi ıdkı e| — İstasyona geldim, bilet almak istedim. eğit Gündelik gazetelerdeki sarhöş- | N. ( akotı BParise en ücüz tarafın - r::_j:'î:lâî"__f““'";' "mlmü“dâl" "|dan kapağı atabilmek için 30 lira kadar z üyük yardımcı oluyor. Esa - | lâ duğunu anladım. Hastane: seni «İstikbal bizimdire diyoraz ve genç- | ”Tt lâzım olduğun! isti: ; ,den aldığım para beni kıt kanaat geçin- SAA KEyet H dirmiş, ancak boğazıma yetmişti. Onun Gexr;lçlor arağında içki içenler gâyet az- için bilet almaya am çıkışmadı, kim- dır. İnhisarın yaptığı bir iyilik de alkoli | | P ğ Ki di idip borç para almam, dedim. küvvetli bulunan içkilerin fiatlarını in - Ka D Bl aS H de plânımı kurdum: Parise kâ- dirmiyerek sarfiyatını tahdid etmesidir. | — en Ce poöni Z gçak gidecektim. Bu;ıemlokeır hesabına büyük bir k& .|" vtacık bir çantam vardı, Onu, ve v- zançtır. a y 3 faktefek bazı eşyamı sattım. 100 1rark Hülüsa belki ağır, fakat her halde emir | y gay para topladım. Tülmdâ ve açıkla KİK BT p kaları birkaç parça eşyamı ceblerime tı- | Sonuna kadar «kupkuru» kalmak kıştırdım, ve dari dünyada biricik, ve ga- | yet hafif gamselâmı da sırtıma geçirdim. Aklınızdan geçen şeyleri anlıyorum: — © kadar çok sevdiğin, dişinden, tır- nağından artırdığın paralarla satın alör- ğin âletlere ne oldu?.. diyorsunuz. On- ları bir kutuya, kutuyu da gamselâmın altına yerleştirdim ve istasyona koşlum. Yolculuğun ' beşte bir kısmını ödiyevek kadar param yoktu. Bavulum, — valizim filân yoktu, Pasaportum, hele hiç yoktu. 'Bım;; Avrupanın — yarıs: fazlasını geçmeğe mecburdum. Külüt önünüze koyar ve halimi pek ko. hayatı nasıl :. 5üümmimm olacak? n Tren tam kalkacağı sırada Parise gi- |den ekspresin üçüncü sınıf vagonların- dan birine girecek ve meydana çıkıncı- Aşağıda okuyacağınız satırlar, is- ya, izim beli$ oluncaya kadar gidecek- tikbalde hayatın ne olacağı hüak- kında “bir çok tedkikler yapmış bulunan meşhur İngiliz muharriri: tim, İşte ancak bir mankafamın vereceği l H. G. Wells cami, ve mücadeleden yılmamak kararındayız. seseea rağıme Jivıya mahsus bir peron bileti aldım ve fırsat kollamıya başladım. Şurasını hatırletayım - ki, — bütün — bu plânları, nazariye balinde, veyahüd kâ- İğıdda iken tatbik etmek kolaydır. Fakat |iş fiiliyata bindi mi, mesele - değişiyor. Trenin tam kalkacağı esnada, biletçi gel- .d! biletleri isledi ve ben güya bilerim (fvarmış gibi ceblerimi karıştırıp ta bula- | mayınca, kolumdan tuttuğu gibi — beni gardan dışarıya attı., l Böyle, dayak yemiş köpek gibi, kuv1u- umdar di inirle Jlm içinde yaşıyoruz, Glrafmız düvar (e izzetinelsime dökündü ve Tanilenez, P”m,'khî ve 'k_ı!)ıdn', z ;he yapacağını bilmeden islasyon elvarın. lsu.kbıı:n sitilinin ne :ııamğı_m— ııl—n—l-lda dolaştım, durdum. Gara girmeğe ce- he İIUIH'A"”)'Ok' F“kfı ""ıeç;y"'“"' “"V"'!snrrl edemiyordum, Zira, beni kapı dışa- yüzü Bllh—if "'f"i'"- ':';m'[' eddıll.rıı.,,,_" atan memurla karşılaşmaktan kor- Burada dahi hücre orladan kalkacaktır. | kuyordum. Nihayet işim rastgitti, tali. Oda, sokak, cadde, fabrika ve Yyazıhanc... ' him açıldı. Her şey havadar olacaktır. Her tarafta İfertası evini ağaç göreceğiz, ışık içinde yaşıyacağız. —| Bügüne kadar inşaat işlerinde ancak | vecek anlaşılan, o “halde, hemen — plönr bu kararı tatbik ederek rıhtımda dolaş- in kaleminden çıkmıştır. Serbest, temiz, hoş sohbet insanlara te - sadüf edilecektir. Bu umumi rahatlık Insanların giyi lerinde, ev eşyalarında, evlerinin tanzimi şeklinde ve oturdukları şehirlerin 7 larında kendini gösterecektir. Düsünü- nüz ki bugünkü binaların çoğunda m.nı.t zara, hava, rahatlık yoktur, Tedafül re- Mahud biletçinin, elinde se | e yollandığını görünce; — Kârata uzun müddet buraya dönmi- rön bileti daha aldım, fakat bu sefer het türlü imkân ve ihtimalleri hesablecnak için birkaç saat etrafı dikizledim. Epey: ce vaktim vardı. Şimendifer tarifesinden Belgrad ekspresinin, o gece saat doküz. da kalkacağını öğrenmiş bulunuyordum. Bir şey daha gözüme çarpımıştı. Biletçis ler, son çan çalınıncıya kadar irender inmiyor, ve ekspres ağır ağır hareket & dince, istasyonda duran, vagon kapıla. rının kapalı olup olmadıklarına bakı- yorlardı. Bütün trenleri kontrol eden de iki Li- letçi idi. Niyetim, tren harakete başlayın. ca, bir kolayını bulup amların dur. duğu yerin çok ötesindeki hir vagona kapağı atmaktı. Saatler bir türlü " geç imek bilmiyordu. Nihayet, eşref saat gel- di Çattı. Uzun araştırmalardân sonra en Mmünasib yer olarak ikinci vagonün ya- nını göçmiştim ve tam sırasında da, ağır ağır hareket eden arabanın batamakla. rına sıçradım, Fakat, hay Allah cezarımı versin. Gene olmamış ve bir kere deha faka basmıştım. Kapalı kapının arkasın- da duran vardakosta bir kondüktör, ha- şını sallıyor. ve bakışlarile de hareket halinde olan trene binilmez!... demek istiyordu. Kuavvetli bir lokotomotifin çektiğ gonlar, birer, birer ve ağır ağır den geçti. Son araba da, va la birlikte silinip gidince, ak! dan uçtu. Arkamdan bağırmalarına, 18- lhik çalmalarına rağmen, trenin düştüm, koşmaya başladım, Bu teli 5 rasında satın almış olduğum yemek pa- ketini yere. düşürdüm, fakat vağon Tes- ftoranın üstüne çıkmaya muvaffak ol dum. Önüms ögtornie Daşıme Bu sıralarda tren sür'atini artırmuştı. Rayların üstünde uçuyor gibi idi. Onun için, benim böyle hırsızlama trene bindi. ğimi kimsenin görmediği, farketmediği muhakkaktı. Binaenaleyh bir talihsizlik çıkmadığı takdirde, 4 saat süren İskretz'e kadar, emniyette idim. Etrafımı, gittikçe kalınlaşan bir — toz, kurüm ve duman tabakası surdı. Yürüm, gözüm, simsiyah oldu. Selâmeti RöÖzleri- mi sımsıkı kapamakta buldüm. Tren hız- laştıkça, sallantılar, yalpalar dayanılmı- yacak bir hale geldi, çoğaldı. Hele biş dönemeci dönerken az kaldı trenden ö şağıya uçuyordum. Uzun Jâfın kısası (büs şŞınızı neden fazla ağrılayım) yolcuinğu- |mun bu ilk kısmında, her türlü ağrıır, sızılar, kol, bacak — tutulmalarını tattım, |İlk uzun tünelden geçerken, 47 kalsın ho- Ruluyordum. O kadar çok eziyet cektim ki, aman bir kolayını bulsam da suralan tahta, taş, kiremid, tuğla ve biraz da de-| tatbik edelim.. dedim. mirle çelik tanmıyordu. Giyinmek için | — tstasvonda & ” j syonda dol, ya mahi ğ sadece ipek, yün, pamuk, deri Dilİniyor. | sasmnaamaa e YA Mmahsus bir e- e İpi Fpe eai deri yor- aa ĞAA du. Şimdi cam, sellüloz gibi daha elâstiği, | mış gibidirler. Fakat kendilerine Türmed daha mukavim bir çok maddelerin bu - ediyorum. Daha geniş, saha sıhhi, Arha lunduğunu öğreniyoruz. Hanri Ford ge- | çenlerde: aydınlık bir hayata inanıyorum. ü — Fakat yarının insanı daha mı mes'ud — Otömobillerimin çoğu fasulye ka- | olacak? diye sorabilirsiniz. buğundan yapılacak, diyordu. Sakın bunu batırınıza getirmeyiniz, ya- — Şüphe yok, bugünün mimarları vclr:nın insanı bugünün inganına gıpta ede- terzileri yeni imkânların açtığı geniş u- | cek ve 2038 yılında doğmadığı için dua- fuklar karşısında biraz pusulayı şaşır -| lar okuyacaktır. bir atlasam, diyecek bile oldum, İki ssat süren bu işkence beni öyle yormuş, hırpalamış. ezmiş, biti: ki sormayınız, bütün mafsallırım ağrıyöre du. Tren, hizint azaltıp ta birk kilö metre ağır ağır ilerlediği halde, ;ıırılM aşağıya ati dim, insan - teşel ne muazzam makinedir. tasavvur ede- mezsiniz, Yolculuğumun tçüncü de, adalelerimin yeni baştan canlı nı, ilkönce bir uyuşukluk anı geçirdike (Devamı 10 uncu sayfada)