25 Ocak 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

25 Ocak 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

W Sıhhi bahisler Kalorifer sıhhi bir teshin Vasıtası değil midir? B —Hİemritmeğilllği Ülün diğer teshin vasıtalarına müreccah olan kalorifere yapılan hücum haksızdır kim :n—hıh gazetesinde Lokman He- Buşlığı nunda kaloriferli apartıman ! altında bir yazı intişar etti. a':_ ada imsanların muhitin her tür- 'euı.;:u'“ karşı hiç değişmiyen hara- '.."—!ın Ve insanların sıcak kanlı hay- izg Madud bulunduğu hakkında- üm bilgilerden sonra sözü mü « %Ntn ayni derecei hararette o - Tek ( N mahzurlarına intikal ettire » Tiferli daha b teshinine az Yüda _“wm yapılıyor. Şüphesiz dün - 'N mükemmel tarz budur ve bun- q.m,'_ıhı Büzeli mevzuubahs — olamaz K ilecek hiç bir şey yoktur. Her ha pçı Evvel bu da nisbidir. Bu itibar- bugün diğer teshin usullerine ğ _'İ!Annı nisbetle hıfzıssıhha i « hine t İyi telâkki edilen merkezi tes Bulam, #Pılan bu hücumu muvafık MYorum. ,_:Sh_l_n Vasıtaları mangaldan başlı -! nuth%ıne_ sobalar, gaz sobaları ve tüj —mm_kılnnfuı dayanan bir tekâ - lesini takib eder. nıı.x'::lınn hangisi hıfzıssıhha noktai | Biy y dan kaloriferle kıyas edilebilir? lik h'::ı Yandığı muhite muzır ve müh Gikça T neşreder, Bir kısmı '-lk&ı.ve Mütemadiyen takib edildiği arareç çalCak etrafı sıtabilecek bir i.ı;m"'*"“' muvaffak olur. —Uf İ ve kayıdsızlık ile odanın de- '_' Vaşı ei belki a n ç7 Ufak bir ihmal ile bi kazar'hüruna sebeb olur, * Salara bals olur. 'llî-:x halde mevcud olan teshin va n kalo - m,_.'n:;'i (© mükemmeli ci hn(:;( €derim ki son zamanlarda ka- Tia _)ğ' TMuhitlerde yaşayan insanla * ada ve tesiratı hariciyeye karşı Mizin reaksiyon kuvvetinin te - *ttiği iddia edilmektedir. yaştlar ki insanlar âdeta ütü içi Ve patâr gibi bir halde bulunuyorlar edajgi dAN çıkar çıkmaz en ufak bir h'llr yeye mukavemet edemi - Takuş H hı.ı“:.'bukı kalorifersiz evlerde sıcak| N salonun haricindeki diğer yer m'f tlar, mutfak ve yatak oda - !ıy_,'ığ: Olduğundan © muhi hh—"]l ve tte ya -| ]lrıj. T ve mukavemet reaksiyonu on- Ka fazla oluyor... Hu yağı €N çok küvvetli gibi göri y Dükı biraz tahlil edelim: Ki ŞAĞA Mevzuubahs olan — teshinin 'e Vasrtası değil, ısınma tarzıdır. l inen v ai Ve |kaloriferiniz kaç dereceye kadar dalire- |man daima aldığım cevab şudi İderece, Halbuki bu derece iht yan -| bir l :'Hrm birdenbire dört beş ve| '* daha ziyade düşer. Bir kısmı ha evde az çok soğuğa alı-|Sobaların zaman zâman y İnu Şok yanlış olarak kabul &di-İr ik edilegelmekte Radyo düny Radyo ile propaganda yapan devletler, t İi & aa İngilizce, Arabea, Almanca, Sırp- " Şince, RE İspanyolca, Portekizce, Macar- fayıltca, Hind Hsanları, İsperanto, :_ı.;:.“ı — İngilizce, Fransızca, Rum- ita, Türkce, Almanca, İtalyanca, A, Rutya çe ti "'nq,' ee, Almanca, Holanda di- B da T İlalyanca, İspanyolca, nrada "“::n_ '8€0€ ve Macarca, ğ b , Portekizce, — İtal- *Dor hanep ” a yolam. et ti ita, Almanca, Arabca. Ca, Prap, İspanyolca, İngilizce, Çince, — İtalyanca, Pransızca, Alman- Pbrleklme. — İngilzce, * » İlalyanca, Fransız- eet Fürtekizce, vesatre. ükya — - İngüt MDA, Âle _vau.f_'“'*nm.. gilizce, Pransızca, Al Hütineç, — Hlyanca, Pransızca, Alman- Ülleri, — İN€ilizce, Molanda lli ve Afe — İneilizce, Atmanca Bilire, asındaki harb hançi dilleri kullanıyorlar ? —S İkincikânım ON POSTA Son Posta'nın tarihi tefrikası: 4 kumandanlarından biri di — Bu müzakerelere sebeb, biraz da hal-| kın arzusu idi, Halk, -senelerdenberi | süren harblerden bıkıp usanmıştı. Timurlenk günden güne büyüyor, ö-| jBüne durmak imkânı olmıyan bir kuv- |vet kesbediyardu. Onun için bütün |Hazemliler, bütün Özbekler: J | — Mümkün değil.. artık biz Timurla başa çıkamayız. Onunla harbden ve cadeleden vazgeçelim. Kendisine, h teklif edelim, diyorlardı. Üç gün devam eden müzakere, belli | Kaloriferle teshin edilen bir apartıman başlı bir netice vermemişti. odan - —Timurlenğe, hangi şartlar dahi- inin ancak derecesini it - İinde sulh teklif edeceğiz?. n etmekliğimiz lâzımdır. | İşte bu suale, tamamile cevab verile- | Bir çok evlerde ve apartımanlarda Memişti. Üç gün müzakereden sonra; nihayet |) nizi tesbili edişbet diye aordağum 'vüz ertesi gün şehrin en büyük ('.ıuımndı:' y y hi anda büyük bir ictima ya- : 22-23 pılması takarrür etmişti. mız- e Bu karar verilip de, tam meci zaman; birdenbire şehi me bir vüveyvla basgi afta: Baskın.. baskın., feryadları yük -| le te dan çok fazladır. Ve her suretle zarar- Ş kor- ermişti. Her hdır, Bizim normal olarak yaşayabilece - f Sofu ile kumandanlar, pence- | relere koşmuşlardı. Fakat — gördü manzara karşısında donmuşlardı. Güceş, gurup ediyordu, Ufuktaki ş zihniyeti sökme- pembe bulutlar arasında, geniş bir hat lidir. Yirmi üç derecede saatlerce © - üzerinde, korkunç bir toz bulutun yük- yatan ve kalkan bir ir di - seliyordu. rıya çıkar çıkmaz şüphesiz sarsı | ndanlardan biri, da ka ken- karak homurdandı d etmeliyiz... Timurun atlıları... | Bir diğeri de, ayni şökilde mukabele etti.. — Evet.. D anbi akı | ba le sordu: — Durmak olmaz. Ne yapacağız? Cür'etkâr bir ses yükseldi: — Durmiyalım.. halkı, - topliyalım.. karşı koyalım. [ Yusuf Sofu, derin derin içini çekti: — Hayır. Jenmesi mu ri dişlerini sı -| bu riferi deği nra muhterem Lokman hekim ka- li apartımanlarda hava tecdidi - a| edildiğini söylüyorlar, Buna riferli a) ıman - larda adar hava tecdid et- mek imkânı var. Fakat bunu istemek ve düşünmek lâzım.. Benim kanaatim şudur ki: Kalorifer en modermm en temiz ve en sıhhi bir! teshin vası' Mütedil, tatlı ve 1 -| hk bir havada normal hlunduğumuz muhitin ha' da ifsad| unmıyarak MUun'taza! lıştlabile- âne muhit kaloriferli yerlerdi selerek bi- onlar... Bir hat geliyorlar. a kumandan, boğuk bir ses- üzerinde, tasıdır. olarak ve bu - üvveti orsunuz. Ovayı bir baştan öbür başa kadar kaplamış. Bu kuvvete da - klığını ve o-İyanmamıza imkân yı sulh b eden gitgide soğuma keyfi -| yapma Şimdi, der- yeti hıfzıssıhha ile aslâ kabili telif de-İhal kale kaplarını kaparız. Elimizde Gildir, Kaloriferlerin taammümünü te|mevcud olan askerlerle müdafsa terti-| monni edelim ve bunun propaganda -|batı alırız, G yapalım. Onun küçük mahzurları-|müzakerede serbest araf etmek her zaman —müm -|haber yollarız. Bu müd remizi bitiririz. cek zi rehavete sevkeden S suf Sofudan « evet,.. Bundan ba: tarafa an halk ile bü- skerler, kale bedenlerine koşu - dı. Kale kapılarını - kapıyorlar arkalarına taşlar yığıyorlardı. Burçlardan burçlara borular çalın: yor, Bayraklar yor. Müdafaa tertibatı alımıyordu Sapanlara takılarak uzaklara fırla - K kale bedenlerinin — kenarına aşan, hendekleri aşanların üzerle- he yuvarlamak için büyüklü küçüklü | rdu. | ek kadınları, bütün bu| taşları sırtlarına yüklenerek kale be -| denlerine taşıyorlar, Burçların ortala. gedikleri aralarına öbek öbek yı- fıyorlardı Timurun atlıları gelmişti. Ok menzi- jinden hariçte, atlarından inmişler.. Kalenin çevresinde, sık fasılalarla ka- rargâhlar tesis ederek yerleşmişlerdi. Yusuf Sofu, husumete kendi tarafın- dan sebebiyet verilmemesi için, karşı- Bir radyo istasyonu |dusur Sayfa 9 aaaaeer e Yazan: Ziya Şakir Şehirde korkunç bir vaveylâ koptu Her tarafta: “ Baskın. ba_skınl,. feryadları yükseliyordu. Ufuktaki pembe bulutlar arasında, geniş bir hat üzerinde müdhiş bir toz bulutu yükseliyordu. Özbek şlerini sıkarak: Timurun atlıları! ,, diye homurdandı — Derviş yerinden fırladı: «Vay, sen kime, kaba, diyorsun?» ki orduya, Özbek beylerinden ve üle-| — Evet, Hanzadem. mmadan mürekkeb olmak üzere beş ki-| — —Bu genç kız, çok güzelmiş. şilik bir heyet göndermiye karar ver -| — Bütün Harzem ülkesinde eşi, ma Bu heyet, kalenin açık bırakılanİnendi yoktur Hanzadem, çıkarak, Timur or -| —— Ben, bu kızı görmek İsterim, lan Cihangirin ça-| Susşmak sırası, şimdi de Mirkeye gel B SEĞE MEĞÜ: mişti. Fakat onun düşüncesi de uzun ecan içinde... Dost Lürmemişti. Timurlenğin bu zeki, bes musunuz, dü r 9. Bilelim. i ve cür'etkâr casusu, cevab ver- | Ona göre muamele edelim. hangir, cevab verdi: — Şimdilik; ne dost, ne düşman. Sadece Tanrı misafiri... Husumet gös- nezseniz, bizden dostca muamele mişt k dırına — Hay, hay.. görebilirsin. — Nasıl?.. — Verdiğiniz müsaade üzerine, kale | kmak ya- kapılarından biri açık. Halk, serbestçe değ rip çıkıyor. Yarın, kıyafetinizi mıyacak.. hiç kimse edersiniz. Bir derviş elbi gİ- karnuyacak.. misafir sıfatile askerle - | yersiniz. Beraberce şehre gideriz. On- rimden kaleyi bunîa-'_dun sonra, yapılacak işi, bana bırakır- rın da kıllarına dokunulmıyacak... Bir 'sınız. kerime, parmak ucu ile dokunu-| — Kabil olur mu? — Olur. te ürsünüz. Yalnız, & tek a$ Jur * Karar, ertesi gün tatbik edildi Cihangi Er Heyet, sevinç içinde avdet etti. Yusuf Sofu, büyük bir merak ve he- yecan içinde idi. Heyetin getirdiği ce- abı, büyük bir dikkatle dinledi — Şu halde vaktimiz var. Müzakere- mize devam edelim. Herhalde düşman- lık için gelmiş olan bu orduyu, dost o- yerlerine gönderelim, ir, içine kuvvetli bir zırh giy- düz kılıcının kayışını, an omuzuna asarak, ve uzun bir ş cübbesi giydi. Başına, geniş bir E- e, bir keşkül aldı. O tarihte Orta © aynaşan (kalenderi) dervişe üstüne lara Di * KORKUNÇ BİR DÜELLO Cihangirin ordugâhı, derin bir sü- dalima yafetinde gezerdi. Om Mirke ile Cihangir, kale unün yasası mucibince, devriyeler çıkarılmış; nöbet- ger ordu elfradı da tarafa r dizilmişti önden gidiyordu. r, bir kaç adım arkadan, onü rdu, Böylece saraya yaklaşmışlardı. rahata çekilmişti — Arkası Şeytan adasından Kaçan kürek Mahkümları Cihangir, bu haberi getiren zabite: — Çabuk, gelsin. Cevabını verdi. Bir kaç dakika son- ; Mirke Cihangirin çadırına - girdi. Ve büyük Hanzadenin huzurunda yer- dar eğildi. ir, büyük bir soğukkanlılıkla | - Burayâ ne zaman avdet edebil - din, Mirke?, — Ancak iki gün evvel, ne halde?.. — Berbad.. perişan — Ne düşünüyarlar — Sulh teklif etmek istiyorlar. l e gördüğünüz 7 adam, Fransız indeki Şeytan adasından kaçan © di mahkümdur. Kayıkla 18 günde ve — Henüz belli değil, Genç kumandan, sustu. Ağır ordu... Bu gezinmesi . Birdenbire Mirkenin masına devam etti: |Guinde âağır uzun sür- BeLA m 1200 kilometre katederek İspanya Ha nde dü- manlarından birine gelmişler. 96 saat aç ve bülüç kalan zavallılara yiyecek. içe « | cek ve elbiseler verilmiş ve serbest bi « — Yusuf Sofunun biraderi Ak So-|takılmışlardır. Şimdi de Panama kana - funun bir kızı varmış, Hna doğru hareket etmişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: