« ı__ Hüdiseler Karşısında I DUYDUKLARIMIZ | Garib bir sergi — Bayım, sizin adınız gözü camekânlı değil mi? bayan da cadı ka — Neler söylüy — Henüz bi lodesa tutulmuş palamut - Ne... Sözümü kesmeyin an da kendini unüz i, birad ı»rhız bay da yalığı Zev » ak daha var zeniz ba beğenmiş ısı! — Bana bakın!. Ha bitirme iliç! I bi dim, yeni yetişmiş ke- Susacak misın herif! da mahdumunuz asu! k fazla geliyorsun, ben bu ka- ) edemem! ben bu tarz- ikla - yın, düşünmüyorum; sadece duydu söylüyorum.. yduklarınız mı? , dün siz maaile çivili kaldı - Orada bekliyen bir alay vesaiti nakliye var ya... — Evet! - Ben de bunlardan biri dim. Benim içinde bulundu, rımdan geçiyordunuz. durmuş, dx inin içindey- olduğunu pek tasrih etmiyeyim, otomo- hası da var; yalnız isim vermekle madı, bazı namünasip şeyler daha söy - ledi, — Neler söyledi: E Bunları biliyor mu idiniz? Dünyada tir sene zarfında 30 000 zelzele olmaktadır Dünyada bir se- ne zarfı dar zelzele olür bir kısmı insanlar tarafından his bi- le — edilemiyecek kadar hafif olur. Diğer büyük bir kısmı da hiç hasar yapmaz. Zarar apan zelze- lelerin mikdarı ise ancak 50 dir, * Mürekkeble yazılan yazılar bir asır sonra tamamen kayboluyor Bugün âdi mü « rekkeble olan yazı yazılmış rm ya- vaş yavaş soldu ğunu nuz. ömrü bir Yani bugün yazı - lan bir yazı tam mıyacak raddeye şonra okuna- cektir. sene GÖNÜL. Akşamları evine Geç giden erkek İstanbulda Cihangirde oturan bir erkek Hülâsa & vleneli * yeni evlenm okuyucumun mek- tubunu «Ben son günlere gelinciye kadar karr iyi geçindik. Fakat aramızda şimdi bir anlaşamamazlık başladı. Ben işimden çıktıktan sonra arkadaşlarımla Bey - oğlunda biraz dolaşıyorum, baran ya- rım saat, bir saat bir kahvede olurü - yoruz.. bazan da tek içtiğimiz oluyor. Eve en geç saat dokuz buçukta gidiyorum. galarımızın sebebi... Karım haksız de- ğil midir? Ben nihayet bir erkeğim, evlendiğim için hürriyetimden büyük fedakârlıklar yapmam benden isteni - fir mi?> kili bir yerde bir iki * Haksız olan okuyucumun Bil, okuyucumdur. Evli erkek kordi- ne bütün hayatı müddetince ayrılmı - yacağı arkadaşını seçmiş — demektir. karısı de- e Hiyordu. da ne ka-| ASA SLFRI ı — En önden siz yürüyordunuz. «Gözü camekânlı, dedi, adımını aç, yoksa ben se- nin gözünü açtırmayı bilirim.» Ne dedi, ne dedi? I — Müsaade edin, valideniz bayan arka- niz sıra geliyordu. «Cadı karı, dedi, bir İayağın çukurda; öbür ayağına da ben İçarptlım mı, mezarcı Mahmudun yanın- Vda soluğu alırsın!» | — Böyle söyledi, ha! — Henüz bitmedi, sıra yürüyen biraderiniz için de <dlodosa totulmuş palamut balığı, dedi, yanında bir yumruk sallasam poyraz esdi zan | ldırımı çabuk boylardın..» Bak... — Sözümü kesmeyin, daha var. ceniz bayan het vakitki gibi yürüyor - du. Yani bir kudın yürüyi ve ahenktar... «Sokak şırf y rıtıp da bana görünmek istiyorsan nafile; biz kart tavuk yemiyoruz.. validenizin arkası | rk . Bak. peder, — Bak Zev - — Vay ahlâksız vay!.. bitirmedim, yeni yetişmiş kerimeniz geçiyordu. Baktı, içini çekti, «piliç mi, piliç, dedi, böyleleri bize kıs- | met olmaz ki! — Allah, Allah... — Bu, son... — Henüz » Allah, Allah... Mahdum en arkadan ge- | «Piç kurusunu tekerleklerin âl- tına almalı ki, dedi, aklı başına gelsin..» — Artık bu fazla. — Evet dostum, fazla ama sakın mü -| teessir olmayin.. sizin için ıö'.-îcnı'ı-nlon ki saat sonra da her halde benim için, ö- | Dun için, daha öteki için söylenmiştir. İsmet Hulüsi Örümcek ağ agııın her telr 40 000| ince telden mürekkebdir Örümcek ağı de- YİP — geçmeyiniz. Bu yapışkan, in- cecik hatlar mik- Toskob — âletinde tedkik edildiği za- man — harikulâde manzara Ö terir. Hai tında sizin bir tel gibi gördüğünüz o ince tel, tam 40,000 in- | cecik zamklı telden ibarettir. * Bir domino takımile kaç kombinezon vücude getirilir? 28 taştan ibaret olan alelâde bir domina serisi ile kaç mobinezon vü- getirllebi. « lir, tahmin eder - siniz. Tam: 284 milyar, 528 mil - | cüde e 7 yon, 211 bin 840 kombinezon. % Şi Gezmeleri, eğlenmeleri daima 'bu ar. kadaşile birlikte olmalbdır. Okuyucum bir kere de karısının vaziyetini dü - şünmelidir. Kadın evinde onu be yordur. Kocasının bir an evvel gel - Mesini ister, kocasının gecikmesine hak h olarak üzülür, Ve tabif bu üzüntü . neticesi eve işinden çıktığından bir kaç saat sonra gelen kocasına ser- zeniş eder. Erkek için, evlendiği za - man eski arkadaşlardan eski yaşayış tarzından ayrılmak ve evine geç kal- mamak bir mecburiyettir. Erkek okuyucum, eve geldiği zaman nün SON POSTA Pariste açılan inkişaf a lağn üeü ö ğğ ni Geçenki yazımda — kendirciliğimizin, İbelli başlı gelir kaynaklarımızdan biri olmak vâüdinde bulunduğunu — anlatmış ve gon yıllar zarfında bu içe karşı gös- terilen sevindirici alâkayı |Bu yüzden, kendir ziraatinin bilhassa Bursa çevresinde rağbet bulduğunu, ba- na da bu sebeble bir şeyler yazmak düş- ünü söylemiştim. çekten, kendir ziraatine yeniden atılacaklar için peşinen bilinecek şeyler . Onları bu satırlarımla derle- yip toplıyabilirsem okuyucular kadar ben de ferahlıyacağım: Kendir, yeryüzüne Orta Asyadan yayılırış. Büyük göçler esnasında oralar- dan ayrılan Türkler, bu nebatın ziraatini do birlikte taşımışlardır, fakat rastgele yerle barışamıyacak derecede — gönüllü olan kendir, yalnız boçaldığı sahalara yerleşmiş, yalnız buralarda iktısadi ba - kımdan inkişaf edebilmiştir. Bildiğiniz gibi bir nebatın berhangi bir memlekette yetişip büyümesi, o mem- lekette tutunabileceğini göstermez. Ekilip biçilen nebatların yeşerij değil, ekildikleri yerin g: ölçüsüne göre kanılır. Bir kazanç getirmeleri 14- zımdır, Bunun için, yeni bir ziraatte dai- ma en verimli olacak şartlar tedkik edi- lir. Eğer, © ziraatin geniştetilmesi İste- nilen yerde, bu şartlara uygunluk dere- cesi yetip artacak gibi ise, işi hızlandır. mak doğrudur, yok değilse, beybude ü- midlere düşmemek gerektir. Ziraatçinin gözünde ilk düşünülecek şey «iklim» dir. Acaba bu iklim kendir ziraatine elverişli midir? Ondan sonra toprak ve mrasile diğerleri gelir: , tesbit edilen fenni esaslara göre t ay sürem yetişme devresinde 2300- ) derece bir sıcaklığa ihtiyacı bulun. Bu yeküna gi ük aması da ekim gü rak, nihayete doğr ye kadar çıkmak Tâzım geliyor. Ayni ay- lar içinde düşen yağışın dâ hiç olmazsa 5 derecce- mikderm, kendirin büyümesine göre uy- gun aralıklarla düşmesi istenir, yoksa, tam yağmur beklenilen zamanda damla- sı düşmeyip te, hiç bekle; iği bir sı- rada şarşar dökülmesinin - yekünu dol. dursa da - ziraatte bir kıymet! olmıyaca- ği aşikârdır. Yağış gibi havanım rütube de kendir ziraatinde ehemmiyetle göz. tilir. Dört ay içinde ortalama 60 dan AŞa- ı düşen rütubetli havalar, kendirin bil- hassa elyafı için iyi sayılmaz. Türkiyede en verimli kendir bölgesi olan Kastamonunun iklim şartları bu &- sasa çok uygun olduğu için okuyucuları- ma bir fikir vermek üzere bu yerin (Me- teorologigue) iklim? rakamlarını bir ced- vel halinde aşağıya koydum: | u ı!u[m Tabureye Oturmuş Kız Pariste Sürrealist heykeltraşlar bir ser- Ki açmışlardır. Bu sergide fevkalâde ga- Pasaramı | karısını evde bulmazsa, karısı o, eve geldikten bir kaç saat sonra çıkar ge- lirse memnun olacak midır? Hayır!. değil mi? Bunun için evli erkek evine erken gitmelidir. Ve sokak sokak gezmeyi itiyad haline getirmekten kaçınmalı - dır. Fakat kadın da bımu bir kavga sebebi yapma: kocasını dışarıda gezmek istemiyecek kadar kendisine ve evine bağlamanın vollarını « Malıdır. ştir- rib «san'at eserleri» teşhir edilmiştir. İş. te size bunlardan dördünü takdim edi - yoruz: Yukarıdan aşağıya doğru birinci re - sim, yani bıyıklı, başının etrafıma teller sarılmış acayip Venüsün ifade ettiği ma- na nedir biliyor musunuz? Hayır, hayır, tahmin edemezsiniz. Bu kaklarını temsil ediyor. Altındaki heykelin ismi «Aşk Şarkısı», aha altındakinin «Nefis Ceşed», en alt- Gerçi bu cedvel dört yıl gibi kısa bir takinin de «Tabureye Oturmuş Kiz> dır. zaman goşıırmux itibarile büyük .ını- HSA | ’3" v:x 22 | 66 | Bursa kel Paris so- Ayustos | Kastamonu belirtmşitim. | büyümeleri | Kendir, mutedil sıcak iklimlerden hoş- 150-200 milimetreyi bulması, hem de bu | Kendir, yer yüzüne orta Aıyadan yayılımq, büyük göçler oralardan ayrılan Türkler, bu nebatın ziraatini de bı'ıllf' lardır. Bugün kendircilik Anadolumuzda faydalı b etmekted'r. ı el dan urganlâf ıînumıı#’ tırmalara esas olamazsa dâ mamıza ve hele gündelik kâfi fikir verecek dağerdö Kendirden yapı Bu ceğveli tedk ğustosa kadar beş aylık vasati * iş derecesini ayrı ayrı gö nunda varacağınız netice: ıiki anl mı;nıl" |liminin yuk: kendir. ye budur: Yı çıkaran Kastamı kendirin en verimli olduğu Pazarlarma bugünkü ki : da bile yabancı mem eketli terdif geldiğini söylemek yetiştirdiliş Htesini değerlendirmek u."* ge naenaleyh Kastamanunun Ü ra başka yerlere oS tahı ol | Meselâ Bursa andan - Kastam | kalkışmak bize * ceği kı gibi bu r hara- |iT de 10 dan ($ edince varılacak netice hentSf yendii ğ Kai M Yani Bursa & ',y tamoruyu ideal tacak farklem mamız kabildir: Bir d fa Bül gf k ç ge SÜRİ caklığın Kastamonudan ıı A Tağdir .c»"' n birçe rada dirin daha ç yeceğini gösterir. Ekim me ha: ha önce 10 âereceyi a 15-20 gün daha ceğini anlatır. Bittabi bu M daha erken tavlanmasını, bi ha erken işlenmesini de :“*w Fakat gene bu fark, yani s'68 üstün bir derec büyüm çok su için ikt ra eden yetiştirme astamonuda: bilfafi n arttırır, kuru madd dar madde irkmeğe u da kendirin daha kısa boy çabuk tohuma kal Bütün bunlar birbirlerine lük veya aşağılığı ifade etimt ekimde, sulamada, toprak ü dikkat edilecek noktaları G9f Demek olüyor ki iklimi husulf yerin kendine göre ziraat US0 06 zenlendirir. Bu düzenler Yâ üzün lı—c—xıkleıı Dü '. dür. Bunlara dayanmıyan © ll ne ekörükörüne” gidiş» dediğ” den farklı olmaz. | 5i ça (Bir misel olarak şunu Kastamonulu bir tarımman Bursalı yeni kcndırcx)P'””m hafta, on gün kala ekersin” bu öğüdü tutmuş. Fakat K7 ip yerleşemeden sıcaklar bt lanın çok yeri kavrulmuş- * on gün kala ekime nıu.vlld Bursada 15-20 gün ön: başl ;1