il esi Vakit gece yarısına yaklaşıyordu. Dı - Barda müdhiş bir fırtına vardı. Damın üstünde bir şeyler tikırdıyor, baca, âdeta © insan sesini andıran korkunç bir sesle | islik çalıyordu. Vaktin geç oluşuna rağ - İ men müddelumumi Petrov, odasında ev- Tak tedkikile meşguldü. Her şey korkunçtu. Her dakika, her an korkunç bazi şeylerin olması ihtima- li vardı. — Dan.dan..dan!. Duvardaki büyük saat, derin akisler “ yaparak on ikiyi çaldı Bir am için her Şey susar şibi oldu. Sonra: — İmdasad... Diyen rüzgârın korkunç sesi bacada İ ıslıklar çaldı. İşte tam bu esnada müddelumuminin ii kapısı srdına kadar açıldı. Kapının e - | Şiğinde perişan ve sapsarı yüzile müddei- Umuminin “kâtibi göründü. İ Kâtib, dişlerini birbirine vurarak yük- sek sesle: © — Müddelumumi arkadaş, diye söze başladı. Size gene şu ö... Nüden isti. da hani şu geçen seneki ölüden.. © Müddeiumumi Petrov kaşlarını çattı: © — Ne ölüsü, dedi?. Benden ne istiyor” müş?. $. — Para istiyor. Çalıştığı müessesenin © kendisine borçlu olduğu 630 rubleyi isti. yor.. yani iki aylık maaşını istiyor. Hani Şu «Masloprom» da çalışan ve 1934 sene- inde ölen delikanlı. O size geçen sene de bir istida göndermişti. Müddeiumumi düşünceli bir tavırla kıt © mızı kalemini masaya vurarak: — Himm... dedi. Doğrusunu isterseniz İ ben bu işten hiç bir şey anlamıyorum. i “Memuriyet hayatımda ilk defa böyle bir “vak'a ile karşılaşıyorum. Ölü bir adam > bu kadar parayı ne yapacak? * Kâtib de canlandı: — Ben de öyle düşünüyorum, dedi. Ö- “iü bir adamın para ile'ne alâkası var?. “Mademki bir defa ölmüşsün, rahat rahat “mezarında yat. dünya işlerme ne karı - Şırsın!.. Öbür dünyada meyhaneler, bi - © rahaneler yok. sinema, tiyatro gib! key'f müesseseleri de yok... Parayı nereye sar- fedecek, bilmem ki?. ” İkiside, büyük bir düşünce içinde sus- “tular.. © Rüzgâr tekrar bacada islıklar çaldı. camlar sarsıldı. ortalıkta gene korkunç bir hava esmeğe başladı. © Müddelumuml, sinirli sinirli omuzla - Ml öynatarak: — Ölü herifin para ile neler yapmak K istediğini kim bilir!. Bu kadar dünya işi yetişmiyormuş gibi şimdi hir de ahi- W vet iş ile mi uğraşacağız!, Sen hemen ma- #kine başına geç. bu ün vaktüe çalış. Dağı müesseseye bir müzekkere yaz. bu lem Mih. Livoy Kapının eşiğinde perişan ve sapsarı mesele hakkında bize mufassal malümat vermelerini iste!, * Vakit gece yarısına yaklaşıyordu. Dı - şarıda müdhiş bir fırtına vardı. Damın üstünde bir şeyler tıkırdıyor, baca, âdeta insan sesini andıran korkunç bir sesle ıslık çalıyordu. Uzakşark şimendifer memurlarından Nikola Pererukof, hat boyundaki odasın- da oturuyor ve bir arkadaşile sohbet edi- yordu. Konuşma, bir zamanlar oPererukofun çalıştığı bir müessesedert alacağı olan pa- ra meselesi üzerinde cereyan ediyordu. Pererukof can sıkıntısile: — İşte böyle kardeş, diyordu. Seneler- denberi uğraştığım halde iki aylık aylı- ğım olan şu 630 rubleyi bir türlü alami- yorum. Arkadaşı, tembel tembel piposunu çe - kerek: — Sen de ama ihmalcisin, dedi. Bu pa- rayı daha 1932 senesinde neye isteme - din?. — İstemediğimi ne biliyorsun?. O sı- ralarda benim çalıştığım «Masloprom: tröstüne bilmem neden ötürü haciz koy-! muşlardı.. tabil bu arada tröstün banka-; daki paraları da haczedildi. tam bu sı -| ralarda ben de ağırca hastalandım ve hastaneye kaldırıldım. Üç sene kadar İd SON POSTA yvüzile müddeiumuminân kâtibi göründü hastanede yattım. Bu suretle benim ala » cağım yalnız 630 ruble ile bitmiyor. Bü - tün hastâ yattığım müddetçe işliyen yâ- rım aylığımı da vermeleri icab ediyor. — Sen abdallık etmişsin!. Bu meseleyi lâzım gelen makamlar nezdinde ne diye şikâyet etmedi - Acaba şikâyet etmediğim yer mi kaldı?, «Masloprom» un merkezine yaz - dım.. mıntaka icra komitesine yazdım. «Şimal Pravda» sına yazdım. Minteka müddeltumumisine yazdım. Sen söyle, da- ha başka nerelere yazabilirim”. — Dan..dan..dan.. Saat gece yarısını çaldı. Bu esnada Pe- rerukofun kapısı ardına kadar açıldı. içe- riye mıntaka icra komitesi kâtibi girdi. Tuhaf bir şekilde gülümsiyerek: — Merhaba Pererukof yoldaş, dedi, Si- zin son istidanıza da cevab geldi. Sizin evvelce mensub olduğunuz «Masloprom> sindika teşkilâtının ne yazdığmı okuyu « nuz! Pererukef, bir sürü hâşiyelerle, der - kenarlarla kirlenmiş kocaman bir kâğıdı açtı, Cevab kısa ve sarihti: «Nikola Pererukof, 1934 senesinde Ki- rof şehri hastanesinde tifodan ölmüştür.» YARINKİ NÜSHAMIZDA: Eski yara İngilizceden çeviren: K. Neyyir Pi Baş, diş, nazle, grip, romatizma ve bütün ağrıarınızı cerhal keser. İcabında günde liç kase a'ınsbilir. | “Son Posta, nın edebi romanı: 32 Bir Genç Kızın Romanı | — Halam İstanbulu pek az tanır, size böyle bir şey söylemişse mutlaka Bey- “oğlu tarafında daha kârlı işler yapıla - sağını bilmediğinden söylemiştir; ken- yazıb bu fikrinden vazgeçmesini Erica ederim ben.. ondan cevab gelene dar isterseniz kat'i bir karar vermi - Ben (halam) derken Sadeddin — Halanız mı? diyerek şaşkın şaşkın üzüme bakmıştı. Cümlemi bitirince sükünetle söyledi: — Bu gibi teferrüatla Sabiha hanım meşgul etmiyelim kızım. Siz de lüzum- Uz yere ısrar etmeyiniz de Divanyolun- da bulduğum çok münasib bir yeri size göstereyim. b Artık yer tutuldu, hazırlık başladı. Öyle iken bu münakaşamızı size yazma- dan geçemiyorum halacığım, Bana öyle geliyor ki bazan Sadeddin bey gaipler- “den talimat alıyor. Yoksa siz İstanbulu iyi tanıyan bir iş kadını mısınız hala? yla ise niçin buraya gelmiyor- “sunuz? Niçin bana vereceğiniz tali - Li Mere değe Bade Muazzez Tahsin Berkand din bey” vasıtasile (gönderiyorsunuz? Geçen gün canımı sıkacak başka bir şey daha'oldu. Ben her sabah kalkar kalk « maz, tam bir iş adamı gibi, dükkâna koşub işçilere bakmak, Fikri efendiyle birlikte ısmarlıyacağımız kitabları a - yırmak istiyordum. Sadeddin bey bu - na da mâni oldu. — Kızım, halanız size bu işi çalışma- Za ihtiyacınız olduğundan değil, siz is- tediğiniz için açıyor; fakat sizin bir a- mele. gibi yorulmanızı kat'iyen istemez. ! Siz daha ziyade piyanonuza çalışarak! musiki ile meşgul olacaksınız; kütüp-|. hane açıldıktan sonra günde bir iki sa- at oraya gidebilirsiniz; ancak her şey» den evvel konservatuarı ihmal etme »- mek şartile. Bu sözlere fena halde kızdım. — Sizi yormamak için emir aldım kizim. Hiddetten yanaklarımdan kan fışkı- riyordu. Ona, siz darılırsınız diye ce- vab vermedim ama çok yalvarırım ha- lacığım, Sadeddin beye, bana böyle kü- çük çocuk muamelesi etmemesini söy - leyiniz. Ben ekmeğini kazanmağa muh- tac bir kızım; sizin verdiğiniz serma » yeyi fena bir idare ile yok edersek sonra ben ne yaparım? Ona, her 2a- man İşimin başında bulunmama razı olduğunuzu yazınız ki bundan sonra beni rahat bıraksın. Bu alelâde teferrüatı bir tarafa bi- rakırsak hayatımda hiçbir pürüz kal- mıyor halacığım; her günüm bir gün evvelkinden daha mes'ud geçiyor. Et rafımdakilerin bana karşı bu kadar dostcasına hareket etiklerini gördükce dünyada fena insanlar neslinin ortadan ikalkmış olduğuna hükmedeceğim.. 6- . © olmasa... onun kim olduğunu anladınız değil mi hala? Amcamın oğ- lu ve bana her gün yakın olması lâzım ken beni bir dilenci gibi kapısından kovmuş olan Fuad... Ona karşı benim gibi bülün emellerini baljıyan ök- z bir kızın ondan gördüğü hakareti — Ben hayatımı kazanmak için ça - lışmâk istiyorum efendim; musikiyi ih- mal etmek mevzubahs değildir. Fakat ayni zamanda kütüphanenin bütün te- ferrüntile meşgul olmak da vazifem. « Dudakları alay Epi g* kısıldı. © şünürseniz baha siz de hak verirsi- hiz. Onu ölünceye kadar affetmiyeceğim ve bana yaptığını son nefesime kadar tmıyacağım. Ona aid bu satırları 1938 senesi Maris sergisinin açılmasına FARELER MANİ OLMUŞLARDIR 6 Kânunsani 938 tarihli Akşam gazetisinin havadislerinde Eğer FAR HASAN'ı Paris sergisinin bir köşesine koysalardı. Bir tek fare kalmazdı. Tekmli Fare ve sıçanları kat'iyyetle öldürür. KUTUSU 10 KURUŞ FAR HASAN Farezehiri markasına dikkat. Müflis Uşak şayak fabrikası Türk Anonim şirketi iflâs idaresinden: ILÂN 1 — Açık artırmaya konulan şeyin cinsi: Uşakta bahçeler arasında kâln ma “ lümülkudud 8000 sekiz bin metre murabbaı arsa üzerinde 4000 dört bin metre mikâbı inşaatı havi eski (Hacı Gedik) fabrikası Oşimdiki adıyla (o (Uşak Şayak fabrikası) Türk anonim şirketi, şayak, çülâki ve halı iplikleri fabrikasi bir yıl müddetle icare verileceğinden 27 birinci kânun 937 tarihinden itibarei bir ay müddetle açık artırmaya konmuştur. 2 — Fabrikada mevcud makine, alât ve edevatının başlıcaları şunlardır: 1 adet 150 beygir kuvvetinde uhar makinesi, çift silindirli, 1 adet buher ka * zanı, 1 adet elektrik tesisata tamamen mevcud, | adet toz çarhı I adet şeytafi çarhı, 3 adet çelik tarak, 1 âdet dört bobinli 120 fitilli ince iplik için tarak, 3 adet Tarak kırkar fitilli, 2 âdet 300 iğli seyyar vargel, 1 adet 260 iğli seyyar var- gel, 1 adet 200 iğli seyyar el vargeli, 2 adet Çözgü dolabı, 3 âdet son sistem gön“ her dokuma makinesi dokuz mekikli, 1 âdet İngiliz jakarı dokuma makinesi dokuz mekikli, 1 adet İngiliz jakarlı batanya makinesi dokuz mekikli, 8 adet İngiliz dokuma makinesi tek mekikli, 6 adet Avusturya tek mekik ince kumaş ve pamuklu dokuma makinesi, 1 âdet Ütü makfnesi, 1 âdet Makas, | adet Hav ve fır- ça, adet Link, 1 adet yıkama, 1 adet süzgeç, 1 âdet battaniye havı için şardon, 1 adet Demirhane bütün techizatile, Bir adet marangozhane bülün techizatile. Ayrıca müdür odası, kâtib ve bekçilere mahsus odalar, yapak ve şayak depola- rı, odun ve kömür depolarını havidir, 3.— 6 adet İnce kumaş dokuma tezgâhları hariç olmak üzere ayda 6000 mef- re Şayak çıkarabilecek kabiliyettedir. 4 — Fitiller dokumalara kâfi iplikten fazla olarak ayda tahminen 1000 Hrayf yakın halı levazımı nesciyeşi imal eder. $ — Bir yıllık icar bedeli mwhammeni 12000, on iki bin liradır. 6 — Fabrikanın icarına aid şartname Uşakta Pekmez hanında 3 numarada bü- tunan İflâs idaresinden bedelsiz olarak alınır. Taleb vukuunda dışarıya gönde rilir. 7 — Açık artırma ve ihale 27 ikincikânun 938 tarihine müsadif perşembe gü- nü saat 14 de Uşakta Pekmez honında 3 numarada bulunan iflâs idaresi merke- zinde yapılacaktır. 8 — Fabrikanın bir yıllık icarı açık artırma suretile yapılacaktır 9 — Muvakkat teminat akçası 900, dokuz yüz liradır. 10 — Bilümum vergi ve Tüsum müstecire aiddir. 11 — Daha fazla malümat almak için iflâs idaresine müracaat olunması ilân olunur. yazarken bile kalbim nefretle çarpıyor ve karşımda onu görüyormuşum gibi titriyorum. Kim bilir yüzü de huyu gi- bi nasıl çirkin ve iğrençtir. Kötü huylu ve vicdansız bir adam ol- duğunu bilmediğim. zamanlarda ona yakınlaşmış, onun ağabey himayesine sığınmaktan büyük bir zevk duyacağı- mi zannetmiştim; meğerse © bayağı bir adammış. Halacığım, belki siz yeğeninizi çok seversiniz; bu yazdıklarım belki sizi ü- zer ve gücendirir; beni affediniz; fakat yabancıların bana karşı şefkat ve sev- gi gösterdiklerini gördükce bana en ya- kın olması lâzım gelen onun bu uzak- İığını bir türlü affedemiyorum. Mektublarınızı bekler, ellerinizi son- suz sevgi ve saygı ile öperim sevgili hâlacığım.» * Kütübhane açılalı üç ay olmuştu. İs- tanbulda, hattâ Beyoğlunda böyle sa- kin bir köşe bulamıyan birçok kimseler hem okumak hem de dinlenmek için buraya geliyorlardı. Selma sabahları konservatunrda veyshud evde musiki ile meşgul oluyor, öğleden sonralarını kütübbaneye hasrediyordu. Esasen en çok kalabalık saat dörtten: sonra geliyordu. O sante kadar tek tük kitab satışlarile uğraşılırken mekteb çı- kışından sonra genç Üniversiteliler, li senin son sınıf talebeleri geliyorlar, ki- (8748) misi kitab alıyor, kimisi salonda geze te veya mecmuaları okuyor, bazılar © bir gün evvel bıraktıkları yerden de“ vam etgek için kitablarını alarak bir köşeye çekiliyordu. Hele bazı daimi müşteriler vardı Kİ Selma onlarla âdeta arkadaş olmuştu. Üniversiteye giden bu gençlerle bazan edebiyat ve san'at münakaşalarına bile girişiyordu. Bunlar mektebden son“ ra oraya geliyorlar, salonun bir tarafi" m işgal ederek kitâblarına gömülüyor” lardı. Vakit vakit içlerinden birisi başi“ nı kaldırıyor, güzel bir cümleyi yanın Caki arkadaşına okuyor, veya ilmi bir mesele hakkında onun fikrini soruyor, sonra gen& sayfaların çevrilmesinde” ç:kan ince gürültüden başka bir şe) düyulmüyordu. Selmanın müşterileri yalnız mekteb” Miler değildi; onların arasında otuzunü aşmış ve meslek sahibi olmuş kimse“ lerle kütübhanenin havasını ve koku” sunu seven yaşlılar da vardı. Bunlar” dan birçokları akşam evlerine gider” İerken buraya uğrayıp masaların üz€“ rindeki kilablârı ve gazeteleri gözde ekten sonsuz bir zevk duyuyor” — Kızım, benim siparişim geldi mi? »- Hayır efendim, Almanyaya tekrar yazdık: — Arkası var —