« Son Posta » Miu |İHâze Gazetenin polis muhabirliğini ben ya- tinayetlerin, en karışık hırsızlıkların tahkikine beni memur ederdi. Geçenlerde, gene böyle, büyük bir hır- sızlık vak'ası olmuştu. Şehrin ea işlek bir caddesinde, en büyük tüccarlardan birini soymuşlardı. Hâdisenin en gizli kapaklı taraflarını da tesbit edebilmem — için bizzat tüccarı görmem lâzımdı. Fa- kat daha önce polise uğradım. Bu mesele hakkında poliste mevcud olan dosyayı dâa gözden geçirdim. Lâzım gelen motları defterime kaydettim. Ondan sonra tüc- carın yanına gittim. Tüccar beni büyük bir korku ile karşı- — ladı. Lâkin ben onun bu haline aldırma- dım. Çünkü gazeteciliğin en mühim çart- larından biri de pişkin olmaktır. Neyse... Hikâyemize gelelim.. Ben derhal, usta ve tecrübeli bir müs- — tantik gibi sorgularıma başladım. Herifin üzerinde daha esaslı bir tesir yapmak için sertçe bir tavırla: — Kaç yaşındasınız? dedim. 'Tüccar, büyük bir korku ve şaşkınlık içinde: — Kırk sekiz yaşındayım, dedi. Polisten aldığım notlara bakarak — Hım... dedim.. fakat polis kayıdları- zım.. aradaki bu beş senelik farkı ne ile izah ediyorsunuz?.. Bir gazeteci, daima hak ve hakikat'n peşinde koşan bir adam demektir.. bun- dan ötürü, gördüğü en ufak tezadları bile söylemekten çekinmemelidir. 'Tüccarın hafifçe sarardığını farkettim. Adetâ kekeliyerek: — — Arzu ve emrederseniz nüfus kâğı- dımı getireyim?.. — Getiriniz!. Oturmakta olduğum koltuğa daha e- saslı bir şekilde yerleştim. Bir sigara tel- | lendirdim ve dayanmakta olduğum masa- nın şurasına burasına serpiştirilmiş olan, tücenra aid, kâğıdları tedkike koyuldum. Mallarını vöyle sersemce çaldıran ve başkalarının rahatını kaçıran bu gibi in- sanlara biraz korka salmak ta gazetecili- (« ğin vaziftelerindendir. Tüccar nüfus kâğıdile beraber geri döndüğü zaman, ben ona, gene sertçe bir tavırla: — Muhaberatınızda alfabe usulüne Ti- ayet etmediğinizi görüyorum. Bu, birçok karışıklıkları doğurabilir.. Tüccar, ellerini oğuşturarak özür dile- meğr başladı. onun bütün muhabelerini » gözden geçirdiğime kanaat getirmişti. — Tüccearın elime tutuşturduğu nüfus kâ- — Bidini büyük bir dikkatle, hattâ pertav- sızla tedkik ettikten 'sonra: K — Talihli bir adammışsınız, dedim.. — Mmeşru bir çocuk olarak doğmuşsunuz:. ; 'Tüccar, adetâ morararak, aileleri için. — pıyordüm. Gazetenin patronu en korkunç ha nazaran yaşınızm elli üç olması lâ- | GAZETEĞİLİK HAYAT Yaroslav Hüşek IMDAN MM—: H. Alaz Ben derhal, usta ve tecrübeli bir mü stantik gibi sorgularıma başladım Ben parmaklarımla masaya vurmağa| Tüccar, büyük bir hayretle uzun uzun başladım. Herhangi bir şey söylemiş ol-|bana baktı ve: mak için: — Azizim, yanılıyorsunuz, dedi, hırsız- — Matbuat, dedim, sosyetede altıncı|lık benim dükkânda değıl, komşu dük- kânda oldu, dedi. Ben sözleri işit dar küfrettiği 0: kuvvettir! Tüccar, benim bu sözlerime karşı, biç| bir şey okumadığını söyiedi. Ben de ona: | — Bu zaten yüzünüzden belli oluyor, dedim. Neyse dostum, uzun boylu konuş mağa lüzum yok, Karınızın ismi ne?. Tüccar, bekâr olduğunu söyledi ve ade- tâ bir kirpi gibi büzüldü. Gene sordum: — Şimdiye kadar niçin evlenmediniz?.. 'Tüccar, ticari işlerinden dolayı bu iş| için vakit bulamadığını anlatmağa baş- ladı Onu daha fazla korkutmuş olmak için: — Alleniz namuslu mudur? diye sor- dum. Ailesinin daima namuslu olduğunu ye- minle temin etmeğe koyuldu.. Bu sefer işi cepheden koymağa karar verdim: — Hiç sabıkanız var m:? dedim. İki elini havaya kaldırdı: — Asla, dedi. | — Ellerinizi niçin yıkamıyorsunuz? de- dim. — Vaktim yok, dedi. — Dişlerinizi temizliyor musunuz?. — Evet temizliyorum. — Sigara kullanır mısınız? — Hayır, kullanmam. Bir dakika kadar sustum. Sonra, gözle. rinin içine bakarak çok manalı bir şe- kilde: — Şimdi siz bana şu hırsızlık vak'ası- nın nasıl cereyan ettiğini aniatınız, de- dim. Herhangi bir kimseden — şübheniz | var mı?, Herhangi bir iz veya emare bu. | labildiniz mi? Hırsızlığın kaç sularında olduğunu tahmin ediyorsunuz?. Dükkâ- nınız sigortalı mıdir?. Bü hirsızliği biz- zat siz kendiniz yapmış olmuyasınız?, «Amcamın kızına karşı bugüne kadar “göstermiş olduğunuz alâka ve sevgiyi bundan sonra da kendisinden esirge - memenizi rica ile hürmetlerimi tak « dim ederim efendim.» Makinede yazılmış olan bu mektu - bun aşağısındaki Fuad imzasına uzun “uzun dalarak bir şey söyliyemedim. — — Mektubunu okumaz mısın kızım? " Birdenbire hayatta büsl n yalnız Colmaktan utandım, hislerimi ve bu Mmektubu okuyacağım zaman duyacağım şeyleri ve belki de göz yaşlarımı müdi- reme göstermekten utandım, — Müsaade ederseniz mektubumu * bahçede okuyayım müdire hanım. Olacak ki: Peki... dedi. Bahçede arkadaşlarımla her zaman oturduğumuz tahta sıraya kendimi at « tığım vakit başım dönüyordu; fakat bü- o tün irademi toplıyarak elimdeki zarfı |mini yazmıştı. Muazzez Tahsin Berkand ğısında ayni el, siyah mürekkeble is - Hiç şahsiyeti olmıyan ve belki de bir kâtibe yazdırılmış olan bu yazıyı ku -| laklarım uğuldayarak okumağa başla-| dim, | « Selma, | « Mektubunu aldım. Hayata atılma - dan evvel benimle görüşmek istediğini yazıyorsun, bu şimdilik kabil değildir | yavrum. İşlerim beni Ankaradan ayrıl- | maktan menettiği gibi seni de bura-| ya çağırmak imkânını göremiyorum. « Bugüne kadar benim tesir ve tel- kinlerimden uzakta yetiştiğin için se- nin ne tipte, ne ahlâk ve seciyede bir Zeki kadın duygülarımı anlamış #-| kız olduğunu bilmiyorum. Hattâ yüzün bile hayalimden silinmiştir. Bu sebeb- ten sanâ şunu veya bunu yap diyemi - yeceğim. Esasen lise mezunu bir hanı- man yapacağı işler de muayyen gibidir. İzmirde, müdire hanımm tavsiyetle, ya bir bankada veya bir şirkette bir işitmez, herile ne ka- r edemezsiniz'. hapsetti , hakkında gazetem- itunlar dolusü yazılar — yazacağımı, işe fevkalâde ehemmiyet vereceğimi, onu mahkemelerde süründüreceğimi, za- rar ve ziyan ni söyledir. Öyle ya!. Haksız Mmiydım?. Ne yi eden bunu söyl: K o ta bu be. hemiş- 'afıma dehşet saçarak oradan çıktım ve hakikaten hırsızlığın vukua — geldiği komşu dükkâna girdim, Ayni sualleti o- na da sordum.. altınc messili sıfatile onu kuttum. küvvetin bir mü- da adamakıllı kor. YARINKİ NÜSHAMIZ| .. 3 Bati Kulesi Yazan: D. Koöztolanın Nakleden' İbrahim Hoi Bir kısım komisyoncular cezalandırılacak İstanbul gümrükleri Başmüdürlü ğünce bir müddet evvel yapılan teftiş- lerde, bazı komisyoncuların usüle uy - gun olmıyarak defter tuttukları, bazı - larının da hiç defteri olmadığı görül - müştü. Bu komisyoncular hakkında gümrük idaresinin başladığı tahkikat bhenüz devam etmektedir. Tahkikatın yakında bilirileceği ve usulsüz defter tuttukları tahakkuk edenlerin cezalan- dırılmaya başlanacağı anlaşılmaktadır. Bu şekilde usulsüz hareket eden ko- misyoncular hakkındaki cezalt müeyyi- CZ lll Yeni idhalât rejiminin gümrük resmini arttırdığı renkli pamuklu mensucattan gene eskisi gibi resim alınmış Yeni idhal rejimi kararnamesinin bir ıuıhmıdııı yeni meclis üzasını seçmişler - maddesinin yanlışlıkla tatbik edilmemiş ol- |dir. ması neticesinde, beş aydanberi, yerli sanayli 30 kişiden mürekkeb mecliz âzazından 20 korumak maksadile idhal resmi yükseltilmiş | tanesi ipkaen, 10 tanesi de yeniden intihab olan renkli pamuklu kumaşlardan, eskiden | olduğu gibi resim alınmağa devam — edildiği | anlaşılmıştır. Kararnamenin icab ettiği $dhal resmi, yal mız beyaz pamuklulardan alınımış bulunmak- | tadır, Şimdi, bu resim farkları, beş aylık pa- | muklu idhalâtı kontrol edilmek suretile tes- | bit edilmeğe başlanmıştır. Gümrük idaresi, | bu neviden hataların her saman olabileceği| mütaleasındadır. İdhalât yapanları ve yap - tıkları idhalât mikdarını her zaman için tes- bit edebilmek mümkün olduğundan, bu hu- susta hazineye ald hakkın siyaa uğraması endişesi meycud değildir. İdhalât yapanların yaptıkları ldhalât mik darları tesbit edildikten sonra, alâkadar ta- eirlere tebliğ yapılarak ldhalât resimlerinin farkları kendilerinden istenecek ve tahsil e- dilerek keyfiyet tashihi edilmiş olacaktır. Nevyork Borsasındaki panik Barsamıza tesir etmedi Brvelki gün Nevyork borsasında bir panik olmuş, bir çak eshamın flatları — birdendire ' müdhiş derecede düşmüştür. Böyle olması' - | na rağmen, evvelki gün ve dün, dolarda dü - şüklük olmamıştır. Dün, Londra borsasın - da bir sterlin karşılığı 40978 olarak açılan İdolar 49980 olarak kapanınışlır ki, fark sayı- labilecek bir düşüklük değlidir. Frank da fi1- | Jatını muhafaza etmiştir. | Nevyork borsasındaki paniğin burumu-i da hiç bir tesiri otmamıştır. Hattâ, İstanbul |borsasında değil, Londra borsasında bile te- İsiri görülmemiştir. Dün İstanbul borsasında 18,55 llrada açı- lan Türk borcu tahvilleri 18,35 lirada kapan- mıiştır. Hükümetin Türk borcu tahvillerini yeni tahyillerle tebdi! edeceği haberi gerek ;ı nresda, gerek piyasada çok İyi tesirler yap- |mıştır. Türk boreu tahvillerile beraber, şir - İketlere aid hisse senedleri de birer mikdar yükselmiştir. |Yeni Odameclisi âzaları seçildiler İstanbul Ticâret Odusi Meclisi âzası dün Bileden evvel seçilmiştir. Tüccarın intihab et tiği 40 ve İktısad Vekâletinin tayin ettiği 20 kişiden mürekkeb müntehibi — aanilerden 11 ftanesi Avrupada oldukları için seçime işti - rak edememişler, diğer 49 müntehibi — sani « dün saat 11 de Ticaret Odasında toplanarak —a edilmişlerdir. Eski meclis Azasından olup ip- kaen seçilenler şunlardır: Bedri Nodim Göknil, Midbat Nemli, Mu- rad Fortun, Sabri Tüten, Abdülkerim Aktar, Buad Karasasman, Sald Ömer Doörmen, Ha - san Rıza Temelli, Ahmed Bican, Şerafeddin Aletndar, Osman Nuri Kosikoğlu, Yusuf Ziya Öniş, Ahmed Kara, Ziya 'Taner, Osman Nu- ri Arısan, Fuad Fazlı Akgün, Hilmi Nafli Bar- lo, Hasan Vafi, Sadeddin Serim, Refi Bayar, Yeniden seçilen meclis Azası da şunlar - dir; Ziya Kınacı, Azmi Tozan, Hüseyin İzmet Ako«aman, Hüseyin Hüsnü Bozacı, Merkez ban kası müdürü Mahmud Nedim, Hamdi Başar, Boeykoz deri fabrikası kimyageri Nuri, Cemli Akay, Nuri Dağdelen, İbrahim Kemal Bay - bura. Yeni Oda meelisi, yarından itibaren fillen vazifesine başlamış bulunacaklır, Ticaret ve Zahire Borsasında Dün Trakya ve Anadoludan 22 vagon buğday gelmiştir. Buğday piyasısı gevşek ve Iştihasırdır. 640 kuruş olan buğdaylar dün 6 kuruş 15 paraya, 6, 25 kuruş olan buğday - ,kar da 8 kuruş 5 paraya düşmüştür. Dün, buğ day piyasasında 4 - 5 para kadar düşüklük görülmüştür. Güzel Sanatlar diploma imtihanı bitti Güzel San'atlar Akademisi resim kıs- mı diploma imtihanı nelicelenmiş, ta - lebelerden Saime, Mahmud Duyar, E - lif Naci, Muhlar, Mustafa, Şükrü, Cum huriyet ressamı Ercümend imtihanı ka zanmışlar ve diplama almağa istihkak kesbetmişlerdir. Bu genç ressamlara inkılâp dersleri imtihanını da verdik- ten sonra diplomaları verilecektir. Me- zunlardan Mahmud Duyar da Darpha- nede çalışan san'atkârlardandır. Bedava Almanca dersleri Şehremini Halkevinden: 1/1/1938 den iti- büren evimizde parasız almanca dersleri ve- rilecektir. Arsu edenlerin her gün 14 den İli- baren ev kâtibliğine müracatları. ——— —-— - Baş, diş, nazle, grip, romatizma ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde ç kaşe alınabilir. deler, muvakkat veya müebbed olarakl «Trabzondaki işler tasfiye olup bitmiştir. Orada şimdi ih- tiyar Sabiha halamızla onun oturduğu evden başka bir bağlantımız kalmamış- tır. Bu ev ancak Sabiha halamızın vefa- tından sonra satılabilecek ve — bizden başka miraseısı olmadığı cihetle parası aramızda taksim edilecektir. «Müdire hanıma, seninle meşgul ol- maktla devam etmesini rica için yazdım. Maamafih artık kendini idare edebile- cek yaşa geldiğin için onun yardımına ihtiyacın olmadan da hayatını kazana- bilirsin. Bir iş bulacağın güne kadar |masraflarını karşılamak için sana ban- ka vasıtasile yüz lira yolluyorum. Bu paranın eline vardığını bana birdirmek- te ihmal göstermezsin sanırım. Hayatı- na nasıl bir cereyan vereceğini ve bir şeye lüzumun olup olmadığını bana ya- zarsan sana elimden gelen yardımı yap- maktan çekinmiyeceğim. «Gözlerini öperim kızım.» Mektubu bitirince bir saniye nefes- siz kaldım. Boğulacağım - sanıyordum. Bir şey düşünecek, bir şey görecek hal- de değildim. Vücudüm öfke ile titriyor, şakaklarım zonklüyordu. Başımı tahta sıranın arkasındaki ağaca — dayıyarak gözlerimi kapadım ve bana çok uzun “ ağır ağır yırttım. Bu da makine ile ya-|daktiloluk bulur ve alacağın aylıkla |gelen bir müddet öylece kaldım, Gözle- tim yavaş yavaş avdet ediyordu. İıı' hiddetle elimdeki mektubu yırtmadığı- | ma memnun oldum. İçimdeki isyan ve iğrenme © kadar kuvvetli idi ki bulunduğum vaziyetin acılığına bile gülebiliyordum artık... Bayağı adam... Demek beni görmek bile istemiyor ha! Bense onun yanında bir aile ocağı bulacağırsı tahayyül et- miştim. Ne kadar saf bir kız olduğumu şimdi anlıyorum. Ondan nefret ediyorum. Bundan böyle onun ismini bile duymak istemi- yorum. Gerilen âsabım normal halini alınca yerimden kalküm, sükünetle yatakha- neye çıklım. On dakika sonra sevgili ve müşfik ağabeyime yazdığım cevab ha- zırlanmış, zarfa konmuştu. «Sizden sadaka değil şefkat ve sev-!| gi istemiştim. Paranızı aldığım gibi der- hal posta ile namınıza iade edeceğim. Bundan sonra benim için siz yoksunuz, siz de amcanızın bir kızı olduğunu u- nutunuz!'» * Müdireme ilk defa yalan söyledim. Fuad beyden gelen imnektübu ona göz- termemi istediği vakit <Onu hiddetle yırttım, fakat size ne yazdığını söyle- ğ HEE A D B —xT A STT TTTT TT senelerdenberi|rudukca serinliyor ve düşünme kudre-|derdiği paradan aona bahsetmedim. Mü- diremin bana yapılan sadakadan ve bu sadakayı reddettiğimden haberi olmu- yacak. * Hayatımda iki değişiklik birden ol- du: 1 — İlk defa olarak küçük bir evde oturuyorum. 2 — Bir flörtüm var. Hem benim yorgunluğumu, hem de müdiremin romalizmasını tedavi için (daha ziyade onun ramatizmasını) Çeş- meye geldik. Bir haftadanberi bir kur- bağa gibi sudan çıkmıyorum. Kabil ol> sa gecelerimi bile denizde geçireceğim. Hava da öyle sıcâak ki... Dört odalı bir evin yarısını kiraladık. (Kiraladık diyorum, çünkü müdiremin bütün ısrarlarına rağmen «Kuş Civilti- ları» ndan kazandığım paranın bir mik- darını bankadan çekerek masrafa ben de iştirak ettim). Evin öteki yarısında İstanbullu bir aile oturuyör. İlk geldğimiz gün ev sahibi bizi bir- birtmize tanıttı: — Mühendis Mecdi beyin haremi Ze- kiye hanım.. kızı Meliha hanım.. oğlu Nevzad bey. — İzmir kız lisesi müdiresi Neyire hanım.. Selma Reşid hanım. öi x